19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2005 PAZAR 8 HABERLERİN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edırne Kocaelı Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli B B B B B B Y >- 31 34 31 32 35 36 38 38 Zonguldak B 27 Antalya Sinop Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas B PB PB PB B B B B 30 30 28 29 33 34 33 32 Adana B 33 B 36 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B A A A A PB PB 32 41 42 40 41 34 30 -J=£ Yurdun kuzey, batı ve doğu kesımten parçalı, yer yer çok bulutlu, Do- ğu Karadenız'ın doğu- su, Guney Ege ve Batı Akdenız'ın ıç kesımlen ıle Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağn çevrelen sağa- nak ve gok gıırultulu sa- ğanak yağışlı, dığeryer- leraz bulutlu veaçıkge- çecek. Hava sıcaklığı yurdun kuzeydoğu ke- sımlennde artacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brükse! Paris Bonn Y Y Y Y Y Y Y Y 22 21 21 22 19 20 22 22 Münıh Y 20 Zürih Berlın Budapeşte Madrid Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına Y Y B Y B B B B 28 34 32 34 34 30 32 34 Y 22 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahıre B Y B B B Y B B 27 38 27 37 30 32 32 35 B 39 Parçalı bulutlu k Çok btılutlü Yağmuriu ~\ Sulu kar ı Gok gunjltulu * w G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK H Baştarafı 1. Sayfada Gümrük Birliği'ni, Güney Kıbrıs dahil AB'ye yeni 10 üyeye genişleten protokolü imzalayan hükümet bir zafer mi kazandı? Ya da onca uyarıya karşın protokolü imzala- yan hükümet, Türkiye'ye, Türkıye'nin Kıbrıs da- vasına, uluslararası arenadaki konumuna neler l<aybettirdi? Açıklamalar, ilk bakışta hükümetin Güney Rum yönetiminin Kıbrıs'ı bütünüyle temsil etmediğini bir kez daha ilan ederek sözünün arkasında dur- duğu izlenimini vermek istiyor. Onümüzdeki günlerde izlenecek gelişmeler acaba hükümetin izlediği siyaseti haklı çıkaracak mı, yoksa bugün kamuoyunu tatmin ettiği sanı- lan siyasetin çeşitli sakıncaları birer ikişer orta- ya çıkacak mı? Protokolü imzalarken yayımlanan, Türkiye dı- şında hiçbir AB üyesini bağlamayan tek taraflı deklarasyonun; ek protokolü 3 Ekim'den önce onaylaması zorunlu olan TBMM AKP grubunu etkilemesi olası. Protokolü imzaladı, ama deklarasyonda söy- lendiği, savlandığı gibi Güney Kıbrıs'ı tanımadı, KKTC politikamızda herhangi bir değişik olma- dığını ilan etti içeriğindeki irdelemeler hükümet savunusunun temel taşları olabilir. Deklarasyon bu kez 1 Mart tezkeresinin red- dine yardımcı olan AKP grubundaki kimi millet- vekillerinin ek protokolü onaylamaktan kaçın- malannı sağlayacak içerikte. Üstelik deklaras- yonda hükümetin savunularını destekleyecek başka malzemeler de yok değil, var. örneğin AB Komisyonu'nun "Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımak anlamına gelmediğini" doğrulayan açıklaması. Bunlar madalyonun bir yüzü. Ya öteki yüzün- de görünenler?.. • • • Türkiye, Güney Kıbrıs'ı tanımadığını ilan edi- yor, ama dönem başkanı Ingiltere, hem protoko- lü imzalamanın tanıma anlamına gelmediğini söylüyor hem de imzadan sonraki yazılı açıkla- masında, Güney Kıbrıs'ın AB'nin üyesi olduğu- nu yineliyor. AB Komisyonu da "deklarasyonun her kelimesini inceleyeceklehni" açıklıyor. Ingiltere sert ifadelerden kaçınmamızı salık ve- rirken; örneğin protokolün uygulanması aşama- sında Güney Kıbrıs'ın deniz ve hava limanlarımı- zı kullanamayacağını deklarasyona yazmamızı önledi. Acaba neden? Bu istek ve sonuç, AB üyelerini ürkütmemek, Güney Kıbrıs'ın olası sert tepkisine, örneğin Türkiye'nin 3 Ekim'de müza- kerelere başlamasını engellemesine karşı birön- lem mi? Yoksa Gümrük Birliği'nin öteki üyelere uygulanan yöntemlerini Güney Kıbrıs'a da uygu- lamanın kapısını açmak mı amaç? Kuşku yok; Ingiltere, Türkiye'yi koruyan bir davranış sergilerken daha içerikli, kimi sapta- maları önleyici bir deklarasyon çıkmasını da en- gelledi. Günümüz gelişmelerini çok yakından izleyen, bugün partilerde fiili siyaset yapan diplomatlar; örneğin DYP'den Nüzhet Kandemir ve CHP'- den Onur öymen, "Hükümet, ne kadar itnzanın tanıma anlamına gelmediğini söylerse söylesin. Artık Güney Kıbns'ı tanıma sürecine girdik" di- yorlar. Yani?.. AB zamanı geldiğinde bildiğini okuyacak! Ne yaptı Türkiye (bu hükümet)? Dünya tarihin- de ilk kez, tanımadığı bir ülke ile anlaşma imza- layan ülke oldu. RTE'ye, Gül'e göre belki bu da bir devrimdir. AKP hesabında bir karşıdevrim. Uluslararası hu- kuka göre tanımadığı bir ülkeyle anlaşma imza- lanamayacağı kuralını hiçe sayan karşıdevrim! Türkler tatili bilmiyor• Baştarafı 1. Sayfada ve sadece kış tatili yapanlann oranı ise binde 7 düzeyinde... Kış ve yaz tatilini birlikte yapa- bilenler ise yüzde 7. Türklerde yılda bir ve daha fazla yaz tatili yapabilenler yüzde 47 iken iki yılda bir tatile çıkabilenlerin oranı ise yüzde 5. Tatile gidenlerin tercih ettiği araçlardan birincisi yüzde 65 ile otobüs olurken onu yüzde 44 ile kendi aracı ve yüzde 5.3 ile uçak takip ediyor. Konaklama konu- sunda tarilcilerüı yüzde 45'i ak- raba e\ini tercih ederken otel ve motel tercih edenler yüzde 28, pansiyon tercih edenler ise yüz- de 18 düzeyinde. Yurtdışına çı- kamayanlann oranı yüzde 90 iken tatil için çıkanlar yüzde 5.2, iş için çıkanlar yüzde 3.3, hac di- ni sebeplerden dolayı çıkanlann oranı ise binde 4... Onümüzdeki 12 ay içinde Almanya'yı ziyaret etmek isteyenlerin oranı yüzde 6, bunu yüzde 5 ile Fransa, yüz- de 3 ile Italya izliyor. Araştırmada, Türklerin tatil sırasırıdaki alışkanlıklan da ir- delendi. Buna göre tatilde boş zamanlannda yürüyüşe çıkmak yüzde 53 ile en favori ahşkanlık. Bunu yüzde 41 ile yüzme, yüzde 39 ile şehir turu yapmak, yüzde 36 ile alışveriş ve yüzde 31 ile güneşlenmek izliyor (bir kişi birden fazla şıkkı işaretleye- YURTTAŞLAR GEÇEN YIL 2.6 MİLYAR DOLAR HARCADI Yurtdışına en çokticaretiçingidiliyor OLCAY BÜYÜKTAŞ Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜR- SAB) Ar-Ge departmanının Devlet Istatistik Enstitüsü (DlE) Vatandaş Giriş Anketleri çalış- masını baz alarak hazırladığı rapora göre, yurt- taşlar geçen yıl yurtdışına en çok , ticaret için çıktı. Akraba ziyaret- lerinin bile azaldığına dikkat çe- ken araştırmaya göre kültür gezi- lerinde de önemli bir azalma söz konusu. Söz konusu raporda, yurttaşla- nn yurtdışına çıkış amaçlanna bakıldığında 2003 yılında gezi- eğlence amaçlı yapılan seyahat- lerin düştüğü, ancak ticari ilişki- • TÜRSAB'm raporuna göre 2003'te yüzde 19.4 olan ticari ilişki- flıar seyahatleri geçen yıl yüzde 25.21'eyükseldi. ler ve fuar amaçlı seyahatlerin arttığı görüldü. Örneğin, 2003'te yüzde 19.4 ticari ilişki-fuar seyahatleri geçen yıl yüzde 25.2l'e yükseldi. Rapora göre, gezi-eğlence, kültür, sportif iliş- kiler, akraba ya da yakınlan ziyaret ve alışve- riş amaçlı seyahatlerde az ya da çok düşüş ya- şandı. 2003'te yüzde 25.9'luk bir oranla ilk sı- rada yer alan akraba ziyaretleri geçen yıl yüz- de 22.33'e geriledi.Kültür amaçlı yurtdışı se- yahatlerin ağırhğı bir önceki yılda yüzde 2.1 iken geçen yıl bu oran binde 65 'e düştü. En bü- yük payı ticaret ve fuar amaçlı ziyaretlerin al- dığı araştırmaya göre, seminer ve eğitim amaçlı gezilerde az da ol- sa yükselişler yaşandı. Rapora göre, geçen yıl yurtdı- şma çıkan yurttaşlar bu seyahat- ler için 2 milyar 615 milyon do- lar harcadı. Toplam harcamanın yüzde 97.6'sını oluşturan kişisel harcamalann dağılımnıa bakıl- dığrnda en büyük kalemi yüzde 31 'lik payla yeme-içme oluştur- du. Bunu yüzde 31.4'le kişisel bakım ürünle- ri, ayakkabı, tütün harcamalan izledi. Konak- lama için yapılan harcamalann tutarı ise yüz- de 23.2. Yurtdışına çıkan yurttaşlar içinde üni- versite ve daha üstü eğitim alanlann payı yüz- de 28'den yüzde 31 'e çıktı. bildiği için toplam yüzde 100'ü geçiyor). Türklerin tatilde seya- hat acentelerini tercih etme ora- nı sadece yüzde 7.6... Seyahat acentesi seçimlerinde yüzde 57 ile "güvenilir olması" en önemli unsur olarak saptanırken "fîyatlar" yüzde 54 ile ikinci sırada belirleyici oluyor. Ankete yanıt verenler içinde en çok bilinen tur acentesi yüz- de 77 ile Asya Tur iken onu yüz- de 35 ile Anı Turizm, yüzde 29 ile Duru Turizm izlivor. Yine an- kete göre, bugüne kadar en çok seyahat edilen tur operatörleri yüzde 47 ile Asya Tur, yüzde 18 ile Anı Tur, yüzde 12 ile ETS, yüzde 10 ile Duru Turizm ve yüzde 9 ile tremtur ve Setur ola- rak saptandı. Caddebostan hn ardından Büyükçekmece'deMMenekşe Plajı da bugün açılvyor İstanbullular, plajlanna kavuşuyor Istanbul Haber Servisi - Marmara Denizi'ndeki kirlili- ğin azalmasıyla birlikte yeni- den düzenlenen tarihi Cadde- bostan Plajı'ndan sonra Büyük- çekmece'deki Menekşe Plajı da bugün hizmete açılacak. Bakır- köy'deki Florya Plajı'nın ise 2006 yılında yurttaşlann kulla- nımma sunulrnası planlanıyor. Kadıköy'de 1950'li yıllann en gözde plajlanndan olan Cad- debostan Plajı'nı hizmete açan Kadıköy Belediye Başkanı Se- lami Öztürk, 40 yıl sonra açı- lan ilk plajla Kadıköy'de deniz hayatını da yeniden başlarmış olduklannı belirterek başta Ka- dıköylüler ohnak üzere Istan- bullulan yeniden deniz ve kum- la buluşturmaktan son derece mutlu olduklannı kaydetti. Öz- türk, Kadıköy'deki diğerplajla- n da sırayla hizmete açarak de- niz özlemini bitirecekleri sözü- nü verdi. Kirlilikten dolayı denize gi- rilemeyen Menekşe Plajı çevre yatrnmlanyla temizlenerek tekrar Istanbullulann kullanı- mına açılıyor. Bugün açılacak olan plaj için kumsal yeniden düzenlendi ve 5 bin metreküp- lük yeni kum serildi. Büyükşe- hir Beledıyesi, Atatürk Deniz Köşkü-Güneş Moteller önünü kapsayan sahada yer alan Flor- ya Plajı'nın yeniden düzenlen- mesi için de 15 bin metreküp yeni kum serdi. Kadıköy Belediye Başkanı Öztürk, 40 yıl sonra açılan Caddebostan Plajıyla Kadıköy'de deniz hayatını yeniden başlattıklarını söyledi. AL GÖZÜM SEYREYLE /IŞIL ÖZGENTÜRK Erotizm ÜzerineDersNotlan Uzun zamandır dünyaya bir hal oldu. Cinsellik ve özellikle de ço- cuk pornosu hiç bu kadar harcıâlem bir biçimde, edepsizce yaygınlaşıp bir virüs gibi ortalığı sarmamıştı. Her yıl bir milyon oğlan ve kız ço- cuğunun fuhuş sektörüne girdiğini öğrendiğimden beri tüylerim diken diken. Nereye gidiyoruz? Cinsellik var oluşumuzun bir nedeniyken ne- den böylesine ucuzluyor? Bütün bu sorulann yanıtını, ünlü Fransız ka- dın yazar (erotik kitaplanyla ünlü- dür) Anais Nin'in bir mektubunda buldum. Kırklı yıllarda . Anais Nin ile Henry Miller, pek bir parasız kal- mışlar ve kendilerine sayfa başına para ödeyen bir adam için erotik öy- küler yazarak hayatlanru kazanmış- lar. Kendine Koleksiyoncu dedirten bu müşteri, yani poraografi kolek- siyoncusu, üsluba fılan değer ver- miyor, "şiirselliği atlamalannı" ve onlardan geri kalan hiçbir şey kendisini ilgilendirmediğinden yal- nızca seks üzerinde yoğunlaşması- nı istiyormuş. Sonunda Anais N- in'in canına tak demiş ve aç kalma- yı göze alarak adama unutamayaca- ğı bir ders vermiş. Şöyle bir mek- tup yazmış: "Sevgili Koleksiyon- cu... Sizden nefret ediyoruz. Seks, apaçık, alışıldık, abartılı oldu- ğunda, mekanik bir saplantı ha- lini aldığında, rüm giicünü ve bü- yüsünü yitirir. Bir can sıkıntısına dönüşür. Seksi, duygularla, isteklerle, ar- zolarla, şehvetle, fantezilerle, kaprislerle. kişisel esinlenmeler- le, rengini, tadını, ritmini ve yo- ğnnluğunu değiştiren derin iiiş- kilerle karıştırmama yanılgısını herkesten fazla siz öğrettiniz bize. Cinsel etkinliği. onu harekete geçiren bir yakıt olan özeUikleri, yani düşünsel, düşsel, romantik ve duygusal yanlannı dışanda bı- rakarak mikroskop altında ince- lemekle neler kaybettiğinizi bile- mezsiniz. Sekse şaşırtıcı dokusu- nu, o narin dönüşümlerini, uyan- cı öğelerini kazandıranlar da on- lardır. Siz duygusal dünyanızı adamakıllı küçültüyor, onu sol- duruyor. açlıktan öldürüyor, ona kan kaybettiriyorsunuz. Siz cinsel yaşantınızı, aşkın şeh- vet duygusuna şınnga ettiği tüm o heyecan ve serûvenlerle beslene- bilseydiniz. dünyanın en iktidar- lı adamı olurdunuz. Cinsel ikti- darın kaynağı merakrır, tutku- dur. Siz o minicik alevinizin hava- sız kalarak sönmekte olduğunu görüyorsunuz. Tekdüzelik seks için bir ölümdür. Duygular olma- dan, buluş yeteneği ve yatkınlık olmadan yatakta hiçbir sürpriz olmaz. Seksin, gözyaşlanyla, kah- kahalarla, sözcüklerle, vaatlerle, kavgalarla, öfkelerle. hasetlerle, korkunun tüm bileşkenleriyle, yurtdışına yolculuklarla, yeni yüzlerle, romanlarla, öykülerle, düşlerle, fantezilerle, müzikle, dansla, uyuşrunıcu ve şarapla ka- nşması gerekir. Siz, farklı ve benzersiz harika- larla oluşan bir haremin tadını çı- karabilecekken, cinsel organını- zın ucundald periskop yüzünden neler kaybettiğinizi biliyor musu- nuz? Birbirinin eşi iki saç yoktur, ama siz, sözcüklerimizi saçı ta- nımlamak için harcamamıza izin vermiyorsunuz; birbirinin eşi iki koku da olamaz, ama bu konular- da derinleşmek istesek, yaygara- yı kopanyorsunuz Şiirselliği atla- yın' diye.Aynı dokuda iki ten yok- tur; ışık, ısı ya da gölgeler asla ay- nı olamaz; hareketler hiçbir za- man aynı değildir; çünkü bir sev- gili, gerçek aşkın heyecanına ka- pıldığında. aşk biliminin yü/y ılla- ra dayanan dizgisini uygulayabi- lir. O ne çeşitliliktir, o ne yaş fark- hlığıdır. olgunluk ve masunüyet- te, azgınhk ve sanarta o ne çeşit- liliktir. Saatlerle oturup sizin nasü bi- ri olduğunuzu merak edip dur- duk. Duygulannızdan ipeği. ışığı. rengi, kjşiliği, mizacı esirgediyse- niz, artık tümüyle sararıp solmuş olmalısınız. Seks ırmağına dökü- lerek onu besleyen dereler benze- ri, küçük küçük onca duygu var- dır. Yalnızca cinsellikle yüreğin birlikte atması yaratabilir o coş- kııyu." Evet, dünya neleri unuttu ki sara- np soluyor. Aşk can çekişiyor, öyle diyorlar. [email protected] M\RETSCHMER:ASKERLER TÜRKİYE'DE ÇOKETKÎN AB'nin sorunu ordu ADANA (AA) - Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyü- kelçi Hansjörg Kretschmer, "Türki- ye'de hâlâ askerin yönetimde çok et- İdn olduğunu" savıınarak "bu duru- mun uyum sürecindeki engeller ara- sında yer aldığını" öne sürdü. ^yum sûrecinde engel' Adana Sanayici ve Işadamlan Derne- ği'nden (ADSİAD) yapılan yazıh açık- lamada, konuklan olarak 28 Tem- muz'da Adana'ya gelen Kretschmer'in Seyhan Oteli'nde işadamlanyla basına kapalı yemekli toplantıya katıldığı belir- tildi. Yapılan açıklamada, Kretschmer'in toplantı- da, Türk Silahlı Ku^etle- ri "nin ülke yönetimindeki pozisyonunun Türki- ye'ninAB üyelik sürecin- de sorun teşkil ettiğini söylediği ifade edildi. Kretschmer'in, AB ül- kelerindeki asker-sivil ilişkileri ile Türkiye'deki işleyişin farklı olduğunu anlattığı belir- tilerek "Türkiye'de hâlâ asker yöne- timde çok etkin. Bu durum uyum sü- recindeki engeller arasında yer alı- yor" dediği kaydedildi. Duvara asmakla olmuyor Uyum sûrecinde belirtilen "AB di- rektiflerini alıp Türkçeye çe\irme- nin üyelik yolunda atılmış adım ola- mayacağını" belirten Kretschmer'in "Örneğin AB'de mezbahanelerle il- gili düzenlemenin hükümlerini alıp • Adanalı işadamlanyla basma kapalı toplantıda bir araya gelen Kretschmer'in, "Türkiye'de askerin yönetimde etkin olmasmın uyum sürecindeki engeller arasında yer aldığını söylediği" kaydedildi. duvara asmak yetmiyor. Burası ger- çekten o kriterleri taşıyan özellikte mi? Hijyen mi? Önemli olan uygu- lama.Türkiye uyum yasalarını çıka- rıyor ama uvgulamaları da görmek gerekiyor" dediği kaydedildi. 'Üyelik 2014 sonrası' Türkiye'de uyum yasalan çıkmış ol- sa bile din, düşünce, konuşma ve yaz- ma özgürlüğünde uygulamada ciddi sıkmtılann sürdüğünü öne süren Kretschmer'in Türki- ye'nin tam üyeliğinin 2014'ten önce mümkün olamayacağmı ifade et- tiği bildirildi. Bir işadammın "Tür- kiye sizce ne kadar Av- rupalı" şeklindeki soru- sunu Büyükelçi Kretsch- mer'in, "Nereden bak- tığınıza bağlı. İstan- bul'un, tzmir'in belirli yerlerindense evet Av- rupalı. Adana 'nın şim- di bulunduğumuz ye- rinden bakınca da evet. Ama Adana'da da AB kriterlerin- den çok uzak yaşam mücadelesi ve- rilen bölgeler var" şeklinde yanıtla- dığı bildirildi. ADSlAD Başkanı ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKKONFED) Yönetim Kurulu Üyesi Süleyman Onatça 'nın da yüzü- nü Batı'ya dönenAtatürk Türkiyesi 'nin sadece "AB istiyor" diye düzenleme- ler yapmayacağını, halkımn müreffeh yaşamı için gerekli reformlara devam etmesi gerektiğini söylediği bildirildi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada nin diline çevirmek gerekirse şöyle diyebiliriz: Kul-Time! SSK hastanelerini de bünyesine aJan bakanlık, dok- torlara, sürekli göreve hazır, hertüriü tutumu kabul et- mesi gereken kişiler gözüyle bakıyor. Bazen bakanlı- ğın bir kurumunda yaşanan olaylar tüm gidişi özetle- meye yetebilir. Bu bağlamda Dışkapı Hastanesi'ni ma- saya yatıralım, bakalım masadan kalkabilecek mi! SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrinin tar- tışıldığı yılbaşı sûrecinde Dışkapı'nın 15 başhekim yar- dımcısı vardı. Devir tartışıldı-gerçekleşti; bakanlık, hastaneleri yeniden düzenleyeceğini açıkladı, atama- görevden alma dalgası duruldu ve Dışkapı Hastane- si'nin başhekim yardımcısı sayısı 32 oldu. Sağlık Bakanı bu ve benzeri durumlara bakıp şu de- meci verdi: Hastanelerde şişkinlik var! • • • Işin perde arkası şuydu: Bakanlığın kadrolaşma operatörleri önce hastane- de görev yapmasını istedikleri kişileri yerieştirdiler. Sonra "Şişkinlik var" demeci verildi. Böylece kamu- oyu, "Bir hastanede 32 başhekimyardımcısı olurmu? Devlet bu yüzden batıyor. Yansını atmalı" düşüncesi- ne getirildi. Atılması gerekenler kimler? Bu da soru mu canım, tabii ki AKP hükümetinden önce bu göreve getirilmiş olanlar. Hastanenin başhekimliğine getirilen Prof. Dr. Me- tin Aydın ilk olarak şu sözlü genelgeyi yayımladı: "Tûm başhekim yardımcılan istifasını versin. Istifa- sını verenle çalışmayı değerlendireceğim. Vermeyenin gereğini yapacağım." Türkçesi şu: Istifanızı verirseniz başhekim sizin için iyi şeyler dü- şünecek. Belki de görevde kalacaksınız... Vermezse- niz, başhekim size verip veriştirecek. • • • Gelişmeler aynen Türkçeye çevirdiğimiz gibi ya- şandı. İstifasını vermeyen başhekim yardımcılannın bazılannın odası boşaltıldı. Hiçbirine iş verilmedi, sa- dece "nöbet" verildi. Aslında bu statüdeki kişilere nöbet yoktu ama, gerekti! Başhekim Aydın'ın tüm yöneticilerden bir istemi da- ha oldu. Dedi ki: "Herkes benim kullandığım cep telefonu şebekesi- ne geçsin. Bu yolla daha ucuza haberleşeceğiz." Oldu olacak başhekim, doktorlan aynı mahalleye toplasın, akşamlan da hopariörie haberieşsin, beda- vaya gelir. Istifa dilekçesi vermedikleri için iş verilmeyen dok- toriar kendilerine bir de ad takmışlar: Bankamatik doktorlan! Bütün bunlan Başkekim Aydın'a sormak istedik. Arkadaşlanmıza verdiği yanıt şu oldu: "Ben devlet memuruyum, konuşamam!" Anlaşılan başhekim her şeyi yapmaya yetkili ama, yaptıklanna açıklık getirmeye yetkili değil! Zaten demokrasiyi de böyle anlamıyor muyuz? Istediğini yap, hesabını verme! ankcum(â cumhuriyet.com.tr Gözaftındakl Türkler serbest Tolisin bir an bizi vuracağını sandım' LONDRA (AA) - Ingiltere'nin başkenti Londra'da polis tarafından gözaltına alınan 4 Türk serbest bırakıldı. Gözaltına alınanTürk- lerden tbrahim Yalçın'dan haber alınamaz- ken, Hidayet Derya dava açacağını, fslam Tat da en kısa sürede Türkiye'ye dönmek istediği- ni söyledi. Londra'run Tooting Brod\vay sem- tinde geçen perşembe günü düzenlenen ope- rasyonda gözaltına ahnan Hidayet Derya, Is- lam Tat, Ibrahim Yalçın ve Banş Başeğmez, terör saldınlanyla herhangi bir bağlantılan saptanmadığından önceki akşam serbest bıra- kıldılar. Derya, Tat ve Başeğmez sabah işe dö- nerken Yalçın'dan haber alınamadı. Gözaltına alınan Türklerin çalıştığı lokantannı sahibi Kıbnslı Ahmet Ali, Yalçın'ın iltica talebi yü- zünden bazı sorunlar yaşadığını, bu nedenle alıkonulmuş olabileceğini söyledi. Hidayet Derya, gözaltına alındıklan anı anlatırken "Bir an bizi vuracaklar sandım, bu bir nevi vahşetti" dedi. Polisin kendilerine neredeyse terörist muamelesi yaptığını, söyleyen Derya, kendilerine sorgu boyunca, bazı sakallı ve As- yalı kişilerin fotoğraflan gösterilerek "Bomba yapmayı biliyor musun, Ingiltere'ye ne zaman geldin ve kimleri tanıyorsun" gibi sorular sorulduğunu ifade etti. Plütondan 1.5 kat büyük Güneş Sistemi'nde 10. gezegen keşfedildi LOS ANGELES (AA) - Güneş Siste- mi'nde, yeni bir gezegen keşfedildiği bildiril- di. Yetkililer, Pasedena kenfindeki, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde görevli gökbilimci Micheal Brown tarafından bulunduktan sonra 2003UB313 olarak adlandınlan yeni gezege- nin, Güneş"ten 14.5 milyar kilometre uzakta ve Plüton gezegeninin 1.5 katı büyüklüğünde olduğunu belirttiler. Güneş Sistemi'nde keşfe- dilen 10. gezegenin, Güneş'in yörüngesindeki bilinen en uzak gök cismi olduğunu kaydeden Brown, gezegenin yörüngesinin, Güneş Siste- mi'ndeki diğer gezegenlerin yörüngesel düz- lemine 45 derece eğik konumda olmasının, gezegenin bugüne kadar keşfedilememesinin başlıca nedeni olduğunu vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle