Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 TEMMUZ 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
Ecomatik
Memduh
Menekşe: "Kirii
çamaşıriar için 'matik
türü deterjanlar vardı.
Hainleri aklamak için
de yeni bir ürün
çıkmış: Ecomatik!"
Elektronik poste: denizsom©cumhuriyetcoffl.tr Tel: 0,212.512 05 05 Faks: 0^12.512 44 97
17
- Türkiye, Rumlarla
ticarete başlamış...
"Bul parayı, al adayı!"
Atilla Koç en çok
hangi nakaratı
sever:
Gözlerimi kaparım,
vazifemiyapanm.
Yek
Süleyman Ekim:
"Adalet ve Kalkınma
Partisi, işsizliği
arttırarak işsizlik
oranını azaltmayı
başaran yegâne
partidir."
Asfalt Çiçeği
Kısa bir şiiriyle
Vaziyet'e konuk olan
genç şair ömer
Bugay'ın ilk şiir A
kitabı Asfalt Çiçeği m
çıktı. Süreyya \
Berfe, ömer Bugay
için "Bugünkü
şiirieri yannlara ışık
tutuyor" diyor.
Parasal
Akif Kökçe: "Paralı
üniversitede
okumak için
yüksek sözel ya
J
- da sayısal puana
gerek yok; 'parasal'
puan yeterli!"
AVRUPA Komisyonu Avrupa Para Birliği Daire
Başkanı Bernard Connolly'yi tanır mısınız?
Tanımazsınız tabii; bir kere Türkiye'ye gidip geldiği
yok, ikincisi epeydir görevinin başında değil.
Connolly'i tanımamıza Antalya'dan dostumuz
Yılmaz Dikbaş yardımcı oluyor...
Ingiliz ekonomist Bernard Connlly, 1978'de
Avrupa Komisyonu'nda çalışmaya başlıyon
1989'da Avrupa Para Birliği Daire Başkanı oluyor.
1995'te yıllık iznine çıktığında bir kitap yazıyor:
Avrupa'nın Çürümüş Yüreği.
Kitabında özetle ortak para birimine
geçildiğinde Avrupa Birliği'nin, tam bir siyasi
bütünleşmeye gideceğini ve yönetimin Almanya
ve Fransa'nın eline geçeceğini savunuyor. Kitap
yayınlanınca Avrupa Birliği, Connolly'yi işten
atıyor. Yazdığı kitap yüzünden Avrupa
Komisyonu'ndaki işinden kovulan Connolly, ağır
Çürüklerbir haksızlığa uğrağı gerekçesiyle
Lüksemburg'daki Avrupa Mahkemesi'ne
başvuruyor. Mahkeme, Connolly'yi ancak dört yıl
sonra 1999'da dinliyor ve 2001 yılında "Avrupa
Birtiği, kendi kurumlanna ve bu kurumlarda görevli
üst düzey yöneticilere yönelik siyasi eleştirileri
bastırma hakkına yasal olarak sahiptir. Bu
nedenle, Avrupa Birliği'nin Bernard Connolly'yi
işinden kovması yasaldır" karanna varıyor. Avrupa
Birliği'nin özgürlükçü yüzü, eleştiriler kendisine
yönelince şapa oturuyor! Avrupa Komisyonu'nda
altı yılı Avrupa Para Birliği Daire Başkanlığı olmak
üzere toplam 17 yıl çalışan Bernard Connolly,
kitabında para birliği konusunda "Avrupa Para
Birliği, yetersiz olmanın ötesinde,
antidemokratiktir. Yalnız servetimizi değil,
özgürlüklerimizi ve son aşamada banşı da tehdit
etmektedir" diyor. Connolly, Avrupa Biriiği'nde
kalındığı sürece Ingiltere'deki siyasi ifade ve basın
özgürlüğünün, Avrupa Birliği'nin saldınsı altında
kalacağını da savunuyor ve kanrt olarak Avrupa
Birliği Temel Haklar Tüzüğü'nün 51. maddesini
gösteriyor: "Avrupa Birliği'nin genel çıkariannın
korunmasını gerektiren durumlarda, temel
haklardan herhangi biri ve tümü, yasama yetkisini
elinde tutan otorite tarafından kısıtlanabilir."
Avrupa Birliği'nin tüzüğündeki bu madde ile Nazi
Almanya'sının "Yetki Yasası" arasındaki benzerlik
bir anda sıntıyor. Nazilerin, bu yasaya dayanarak
VVeimar demokrasisini yıktığı ve yerine faşist
diktatörlüklerini kurduğu akla geliyor. Mandacı
sahte demokratlarla şeriatçı takımının Avrupa
sevdasına bakınca: Sizi gidi çürük faşistler sizi!
SESSÎZSEDASIZ(f) Ingiliz gazeteci Stanley Johnson yazıyor
LONDRA'DA Başbakan Recep
Tayyip ile Başbakan Tony Blair
buluşurken The Guardian
gazetesinde de Stanley Johnson
imzalı bir haber yorum yayımlanıyor.
Genç Köylü'ün bize aktardığı
habere göre Ingiliz gazeteci Stanley
Johnson, Londra'da Kıbnslı bir Türk
berbere gidip Türk-lngiliz ilişkileri
üzerine röportaj yapıyor.
Berber ve gazeteci önce karşılıklı
Türk kahvesini yudumluyorlar...
Sonra Tony Blair'in Türk dostu
olduğuna karar verip, Türkiye'nin
Avrupa Birliği'ne alınması gerektiğini
konuşuyorlar.
Yazının bundan sonrasında ise
Ingiliz gazeteci Stanley Johnson,
dedesinin Osmanlı'nın Dahiliye
Nazın olduğunu anlatıyor.
Stanley Johnson'un yazdığına
göre aynı zamanda bir yazar ve
gazeteci de olan dedesi,
Mustafa Kemal'in yanlış
karanyla vatan haini ilan edilmiş ve
"Konstantinapolis"teki Pera Palas
Oteli'nden kaçınlarak götürüldüğü
"lzmit"te linç edilerek öldürülmüş.
Evet, bu ne hoş sürpriz...
Ingiliz gazeteci Stanley Johnson,
Ali Kemat'in torunu!
Tam da Bülent Ecevft, oturduğu
Ankara'dan Vahdettin'in vatan haini
olmadığını açıklarken Londra'dan Ali
Kemal'in ruhu da, Recep Tayyip ile
Tony Blair'in dostluğunu
pekiştirmeye çalışanlann büyük
gayreti canlanıveriyor.
Vahdettin... Ali Kemal...
Sırada kim var acaba?
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCÎ
'Mimar Yürekli' Vali...
"Dünyada asayişle ilgili araş-
ürmalargösteriyor ki tarihseldo-
kulannı konıyan kenderde suç
oranlan çok daha az; buna kar-
şıhk çarpık ve Idmliksiz yapılaş-
mış kentterde suç oranlan yük-
sefiyorJ"
Bu sözler, yeni Uşak Valisi
Kayhan Kavas'a ait...
2000 yılındaki kuruluşundan
bugüne kadar TarihiKentierBir-
liği'nin (TKB) hemen tüm etkin-
liklerine, sadece "tçişleriBakan-
hğT temsilcisi olarak değil.
"TKP Damşma Kuruhı üyesi"
olarak da katılan Kavas, aynı
toplantılardan birinde şunu da
eklemişti:
"Bu nedenk kûltürei mirasın
korunmasınayapöğımızkatla ve
destekler ile bakanhğunızm te-
mel görevleriarasmdaçok önem-
ti bir bağ vardır_"
Tantan'la başladılar...
Kayhan Kavas'la, 90'h yılla-
nn sonlarına doğru, Sadettin
Tantan'ın Içişlen Bakanlığı dö-
neminde tanışuk...
Daha doğrusu, tarihsel kent
kimliğinin sürdürülmesine yö-
zanımlanna sahip çıkmaktan ge-
çi>or~"
Çahşkan kavmakam»
tşte bu görüşleriyle şimdi
Uşak iline "vaü" olarak atanan
Kayhan Kavas 'ın, "daha genç
yaşlan"ndaki kaymakamlıklan
sırasında da görev yaptığı ilçenin
değerlerine dört elle sanldığı an-
latılıyor.
Ömeğin, Muğla iline bağlı
Ortaca ilçesinde kaymakam
iken, ayııı bölgedeki "tztuzu"
kumsallannda üreyen ünlü ca-
retta caretta kaplumbağalanna
karşı yörede oluşan toplumsal
bilincin gelişmesinde önemli pa-
yı var...
BenzeT şekilde, Balıkesir'e
bağlı Bigadiç Kaymakamlı-
ğı'nda da yörenin kültür ve do-
ğa zenginliklerini yaşatma pro-
jeleri, çalışmalanndaki öncelik-
lerarasındaydı...
Yörtik AlTnin torunu
Kavas ailesi, "büyük dedete-
ri" olan efsanevi "Yörük AB
Efe"ye ait Yenipazar'daki evleri-
ni. Kültür ve Turizm Bakanlı-
Kayhan Kavas (solda) ve Metin Sözen (sağda) Kültür için tıhısal
dayanışmanın simgelkrL.
nelık "kamusal sorumJuluk^lar-
da adeta "birlikte yürümeye"
başladık.
İstanbuldakı unutubnaz "Fa-
tih Betediye Başkanhğı" sırasın-
da Zeyrek, Fener, Balat gibi "çö-
küntü" semtlerine dönüşen tari-
hi mahallelerin "kurtanlma-
s"na gösterdiği duyarhhğı "Içiş-
kriBakanhğTna da taşıyan Tan-
tan, bu konular için Kayhan Ka-
vas'ı görevlendirmişti...
Ilerleyen zamanda, aynı ba-
kanhğın özellikle "belediye-
ler"le ilgili birimi olan "Mahal-
BIdareler Genel Müdürlüğü"ne
getirilen Kavas'ın, yerel yöne-
timlerde başlatılan tarihsel kent
mirasına yönelik uygulamalara
"özendirici" ve "cesaretlendiri-
d" tutumlan, hepünizi şaşırta-
cakdüzeydeydi...
Bu duyarlılığından ötürü. yi-
ne Tarihi Kentler Birliği'nin
2000'lerdeki bir Antakya buluş-
masında. Kayhan Kavas'ı "mi-
marfağm dostu" ve "uygarhkla-
nn bekçisi" ilan ettiğimizde,
"Bakanı'nm huzurunda" utana
sıkıla şunlan söylemişti:
"Biz ashnda temel görevimizi
yapıyoruz. Çünkli bizinı kentle-
rimiz farklı ve bu kenderde ida-
reciük yapmanın yerel ve ulusal
sorumluluğu, geçmişin tüm ka-
ğı'na bağışladı. Bakanlık da,
evi "Kuvayı Milliye Komutanı
Yörük AB Efe Müzesi" yaparak
yöre kültürüne ve turizmine ka-
zandırdı...
Müzenin açıhşı, Ege'nin ünlü
türküsü ve Yörük Ali için söyle-
nen "Hey Gktinin Efesi, Efelerin
EfesL." ile yapıldığında, Kayhan
Kavas'ın duruşu, bakışı ve göz-
lerinin "dahşı" görülmeliydi...
Bakanlıktaki görevi sırasında.
kentlerinde tarihsel mirası koru-
ma projeleri geliştiren belediye-
lere ilk kez "tçişleri Bakanlığı
yardımı"nı da koordine eden
Kavas'ın bu ilk valiliğinde
Uşak'la buluşması da çok an-
lamlı oldu...
Çünkü Kavas, hem bir Ege ço-
cuğu olarak, hem de kentlerin
kimlik zenginliklerine olan derin
bağlılığıyla, bu ildeki "Uşşak"
(âşıklar) kültürünün de yeniden
gelişmesine önemli katkılarda
bulunacak...
En yakışan tanımlamasıyla,
"mimar yürekli vaBmiz" obna-
ya aday Kayhan Kavas'a başan-
lar dilerken Uşaklılara da "Gö-
zünüz aydın" demekten başka
bir söz bulamıyoruz...
oekinci(â cumhuriyetcom.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakiuyahoo.com.tr
HAYAT EPİK TÎYATROSU MUSTAFA BILG,
...BAK NE DEMİS;
"SÜMEftBANK
TARİHTEN SİHNECEK"...
hayatepik" mynet.com
T'T"i"nr~r~T
TARİHTE BLGÜN m MTAZARIK.A,\
VAY BE!..
DEMEK "DEF-1 HACErtNt
ASZINDAN YAPANLAR DA
VARMIŞL
31 Temmuz tcuncmumtas-arikan. com
EKUPERY K4YBOLDU/.
1S44'T£ SU&İIN, ÜHLÛ F8MSI2 YAZAR1 ANTVIklE OE
SAINr-E)tVPİgY(S£NTE6ZLİPEIZİ), UÇA&I İLE AKDE-
NİZ'P£ KAYBOLDU. 1900'DE DO&AU SAINT-EX, UAVA-
CJLIĞIN YEMİ MESLBK. SAYILPlSl YILLARDA PıcoT OL-
MUfn/.K. PÛNYA iAi/AÇl'NOA tŞSALE UİRAYAN FRAN
SA'DAH KAÇIP ABD'YB SİTMİŞ, SONRA DA MÜTTEFiK-
LERİM HAVA tCUWETl£IZİHE KATILMIŞTI.SON UÇUŞU
DA GÖÜEY İÇ/HDİ- SAlHT-ET'İN K/SA YAZA&UK
YAŞAMI, ĞENELLİKLE f/AVACIUK YAŞANTIStN-
OAH KAYNAKLAMMIŞTt. ONUN "<SECE UÇUÇU*,
"SAt/AŞ PİLOTü" G<Bİ HOMANLARI, HAS/ACILIKL4
&İRLIKTE, lUSAU/N ORAMIAJI AMİATAN LIRİK
YAPITLAR.DIH. l>
Z.ÜÇÜK.f>£ENS"ADLl FANVAÇriK
ÖYICÜSÜ İSE, ÇOCUKLARA SESLENMEKLE SİRÜKTE
YETiŞKtNLEZi DE Ü Ü Ü i e
TÜRKİYE'DEKİ
TAPULU MÜLKLERİNİZ PEŞİN ALINIR
VİLLA, YALI, YALI DAİRESİ, 5 YILDIZLI HOTEL,
İNŞAAT ARSASI, OKUL ARSASI ve İŞ MERKEZLERİ
OSMANLI
MİRASÇILARININ DİKKATİNE!
Amerika, Almanya, Cezayir, Cidde, Fas, Fransa, Irak,
İran, İsviçre, İngiltere, İsrail, Libya, Lübnan. Mekke,
Medine, Mısır, Sudan, Suriye, Tunus, Ürdün, Yemen
0532 722 54 54
Deneyimli öğretmenden
Yaz dönemi sınavlan için matematik
dersi verilir.
0212247 7258
KÜÇÜKÇEKMEÇE 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
MENKULÜN AÇIK AKTIRMA tLANI
DosyaNo:2004'817Tal.
Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar sa-
tışa çıkanlmıştır.
Birinci artırma 25.08.2005 gûnü saat 12.40-12.50 arasında 34 KGD 36 plakalı,
12.50-13.00 arasında 34 KGD 37 plakalı vasıtalar Halkalı Gûmrük Müdürlüğü
Küçükçekmece adresinde yapılacak ve o günü kıymetlerin %60'ına istekli bulun-
madığı takdirde 30.08.2005 günü aynı yer ve saatte 2. artırma yapılarak satılacağı,
şu kadar ki artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40'ını bulmasının
ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplamından fazla olmasırun
ve bundan başka paraya çevirme ve paylann paylaştırma masraflannı geçmesinin
şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzerinden %18 oranında KDV'nin alıcıya ait
olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği, fazla bilgi almak is-
teyenlerin yukanda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmalan ilan olunur.
Adedı Cınsi (Mahıyetı ve önemli niteliklen)
1 34 KGD 36 plaka sayılı Daf marka, 1996
model. çekici araç cınsı Ft95 430 W380
tipi, san renkli, P-10519 motor no.
KLRTE47WSDE33994 şasi no'lu. tstanbul
Beynelmilel Nak. AŞ adına kayıtlı.
görünürde darbesız, faal çalışır çekici.
1 34 KGD 37 plaka sayılı Tırsan marka, 1996
model. 3 dın Ten kop sum. Y. remork cinsi.
JA 07 tipi, mavı renkli. 1446 şasi no'lu,
lstanbul Beynelmilel Nak. AŞ adına kayıtlı
remork.
Basın: 36318
Muhammen kıymeti. (YTL)
20.000.00 YTL
15.000.00 YTL
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Hkret Muallâ
Dün akşam Hıfzı Topuz'un kaleme aldığı, Alfa
Yayınları'ndan yeni çıkan Fikret Muallâ kıtabını
okudum. Bu bir anı, mektup ve resim kitabı; için-
de Avni Arbaş'ın, Hasan Esat Işık ın, Selim Tu-
ran'ın, Haluk Kura'nın, Bedri Rahmi Eyüboğ-
lu'nun ve başka dostlannın resim sanatının bu ay-
kırı kişiliğine ilişkin anılan yer alıyor. Kimi dostları
da Fikret Muallâ'yı sanatı ve onun hayat anlayışı
açısından değerlendiriyortar. Çok seveni olduğu
gibi sevmeyeni de var, örneğin, ressam Neşet
Günal, "FikretMuallâ'nın sanatsalbirsorunu var
mıydı?" diye sorup, "VbWu"yanıtınıverdikten son-
ra, "Ama resim onun yaşamının birparçasıydı, re-
sim yapmadan duramazdı. Ben kendisine hiç ısı-
namadım, bunu söylemekten çekinmiyorum,
ama bu da bir olgudur" diyor.
Kitapta Hıfzı Topuz'un anılan ve Fikret Mual-
lâ'nın ona yazdığı mektuplar geniş bir yer tutuyor.
Ikisinin, 1950'lerin sonundan başlayıp ressamın
yaşamının noktalandığı 1967 yılına kadar süren
bir dostluğu var. Kitapta Hıfzı Topuz'un oğlu Ke-
rem Topuz'un Paris'teki öğrencilik yıllarında fo-
toğraflarını çektiği yüzlerce Fikret Muallâ yapıtı
yer alıyor. Ressamın sanatına ilgi duyan sanatse-
verler için zengin bir kaynak.
• • •
Bu yıl Istanbul'da açılan geniş kapsamlı Fikret
Muallâ sergisi nedeniyle sanatçının resim anlayı-
şı üzerine epey tartışıldı. Benim, amatörbirsanat-
sever olarak onun yapıtlan üzerine söyleyecek sö-
züm yok, sanatçı Lautrec'i mi, yoksa Van Gogh'u
mu izlemiş, bunun tartışmasını sanat eleştirmen-
leri yapıyoriar. Beni daha çok sanatçının insani ki-
şiliği, bu kişiliğe damgasını vuran "hüznü" ilgilen-
diriyor.
Fikret Muallâ'nın resimlerinde hemen göze çar-
pan bir "neşe hâli" var; yemek yiyen, içki içen, gü-
len, eğlenen, dans eden insanlar, renkli sokak ve
kapalı mekân görüntüleri. Fakat ona ilişkin anıla-
n, gözlemleri okudukça kendisinin bu "neşe hâ-
//"nin dışında olduğunu anhyorsunuz. O, bir bakı-
ma içinde olmak istediği, ama olamadığı, bir iki
adım uzağındaki başka bir hayatın resmini yapı-
yor. Hüznünün de kaynağı bu olmalı sanınm. Ta-
nıyanlar, Fikret Muallâ'nın 64 yıl süren ömründe 5
ile 8 bin arasında resim yaptığını söylüyoriar. Ama
bu resimlerin tümünü neredeyse bir şişe şarap
parasına çıkarmış elinden. Cebi biraz fazla para
gördüğünde de soluğu hemen o neşeli insanlann
yiyip içtikleri, eğlendikleri yerierde almış, ama en
fazla bir iki günlüğüne. Sonra oturmuş, oradagör-
düğü, hayatlanna özendiği insanlann resimlerini
yapmış.
Olmak isteyip de olamamanın hüznü hırçınlaş-
tırmış onu, giderek paranoyak bir kişiliğe dönüş-
türmüş, alkolizme sürüklenmiş, iki kez akıl hasta-
nesine düşmüş. Koca bir ömrü dostlannın uzattı-
ğı eli tutarak tüketmek kolay değil. Son yedi yılını
varsıl bir Fransız kadını olan Madam Angles'nin
himayesinde geçirmiş, en sonunda da 19 Temmuz
1967 günü onun Reillanne köyündeki evinde ha-
yata gözlerini yummuş.
• • •
Fikret Muallâ, Paris'e 1939 yılının ocak ayında
yerieşiyor. Aynı yılın eylül ayında da II. Dünya Sa-
vaşı patlak veriyor. Ama tüm savaş boyunca Av-
rupa'nın göbeğinde, bir süre de Nazi işgali gör-
müş, büyük çapta bir antifaşist direnişe tanık ol-
muş Paris gibi bir kentte yaşamış olmasına karşın
Avrupa'da altı yılda elli milyon insanın hayatına
mal olan bu savaşa ve savaşın acılanna ilişkin iz-
ler bulamıyoruz Fikret Muallâ'nın resimlerinde. O-
nun sanatında Paris'in evsizlerinin, yoksullannın
da pek yeri yok. Neşet Günal, onun sanatsal bir
sorunu olmadığını söylerken, sanınm bunu demek
istiyor.
Sevenleri de sevmeyenleri de Fikret Muallâ'nın
bir sanat emekçisi olduğunda birieşiyortar, ama ne
var ki o hiçbir zaman kendi emeğinin değerini bi-
lememiş. Kendi emeğinin bilincinde olamayanlar
ne yazık ki başkalannın emeğini de değerlendire-
miyoriar. Dostu Hıfzı Topuz'un kitabında yer alan
anılar, gözlemler, yorumlar bir yanıyla da bu de-
ğeriendiremeyişin, bilemeyişin, uzak kalışlann, ya-
bancılaşmanın yansımalan.
Okunmaya değer bir kitap Fikret Muallâ.
e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Kadınla-
nnbluzyada
gömlek üze- 2
rine giydikle-
riyelek...Kâ-
ğıtlanbirara-
da tutmak
için kullanı-
lan çengel. II
Asya'da bir
göl... Yavru,
çocuk. 3/ Ilgi
eki... Su geçirmez
kumaştan yapılmış 1
bir tür spor ceket. 4/ 2
"O" adılımn yönel- 3
medururnu...Nâznn 4
Hikmet'in bir oyu- 5
nu. 5/Ayak, adım. 6/ 6
"îsimler" anlamın- 7
da eski sözcük... Is- 8
kambilde koz. II En 9
büyük ustası Montaigne olan yazı türü... Ender,
seyrek. 8/Yapım... "Ben gelmedim —için/Be-
nim işim sevi için" (Yunus Emre). 9/Konya'nın
Karapınar ilçesinde sığ ve küçük bir göl... Üzeri
kırmızı parafinle kaplanan bir peynir cinsi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/En gelişmiş konuşma yeteneğine sahip papa-
ğan cinsi... Yapılmış, gerçekleşmiş iş. 2/ Cera-
hat... Sersem, ahmak. 3/Birnota... Dere yatağı.
4/ "Göl sanırdık ne zaman dalsak — gözlerine"
(EN. Çamlıbel)... Işçi. 5/Büyükmakamdaki kim-
seleri hoş sözlerle. fikra ve öykülerle eğlendiren
kimse. 6/ Peşin parayla belli bir süre için bir şeye
alıcı ohna işi... Büyük erkek kardeş. 7/Balık yu-
murtasıyla yapılan bir meze... Şöhret. 8/Biriyle
ya da bir şeyle eğlenme ve onu küçümseme... Fi-
de yetiştirmek için aynlmış toprak parçası. 9/Hay-
dut... Bir nesneıün uzayda kapladığı yer.
1
H
I
S
T
O
L
O
J
I
2
A
L
O
|
M
O
R
A
L
3
Y
A
F
A
IB
A
L
K
4
M
R
|
A
S
1
•E
T
b
A
Y
A
|
E
|
D
|
E
6
T
A
Y
T
|
M
A
N
ş
/L
|
S
E
M
A
V
E
R
8
O
D
A
|
T
R
E
V
1
9
s
E
R
P
A
N
T
1
N