19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 » TEMMUZ 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA SAGLIK ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK Mi, MPVPANIN OPTA $OLUNDA>Ml, VOK^A AJjıM 15.257 Prof.Dr. Tosun, kolay bulunmasının maddebağımlüığınıyaygınlaşUrarakarttırdığını söyledi Uyuşturucuyaşı 13'edüştü SAVAŞIMDA ARA VERİLMEMELÎ Sağlığınız bozulmadan sigarayı bırakın ProfDr. COŞKUN ÖZDEMİR însanhk düşmanı sigara ile savaşıma hıç ara vermemek gerekiyor. Amerika'da tıp derneklerinin yoğun çabalan ve çok etkı- leyici TV programlanyla sigara reklam- lan yasaklandığı sıralarda VVashington'da- ki Kanunı Sultan Süleyman Sergisi'nın finansmanı için Amerikan Yönetimi Phi- lips Morris'in Türidye'ye ithali koşulunu ileri sürmüş ve bu marka sigara, adûıa SA eklenerek yurdumuza sokulmuştu. Sigara tüketimi, ABD de zorlu önlem- ler ve yasaklarla kısa zamanda iyice azal- dı. 1000'e yakın kışinin katüdığı tıp kong- relerinde ancak birkaç kişinin sigara içti- ğini görmek beni şaşırtıyordu. Ama titiz- likle uygulanan yasaklann burada önem- li rol oynadığı kuşku götürmez. Sigara kullanıyorsanız lokantanın iyi bir yerinde okulda, hasta- nede, sinemada, konfe- ransta yer alamıyor- sunuz. Sigara tiryaki- si genç bir çalışma arkadaşım, Amen- ka'dan bana yolladığı ilk mektupta "Hocam benibura\ani\eyoDadığ)- •uaanhyorum, hastanede sigara kuDanmak kesinlflde yasak.Akşam ohınca da işm key- fi kaçıyor" dıyordu. HER YERDE SİCARA SERBEST Ama Türkiyemizin "MaşaDahı!" var. Tiryakiler her yerde, her ortamda bolca ve pervasızca sigara tüketiyor ve çevredeki- leri dumandanyoksun bırakmıyorlar. Okul- larda, üniversitelerde, hastanelerde, ban- kalarda, gazetelerde sigara içimi serbest. Üst düzey eğitim görmüş, görgü kural- lannı pekâlâ bilen insanlanmızla bir ara- ya geldiğinizde içlerinden bırkaçının siga- ra dumanını savurmakta bir sakınca gör- mediklerine tanık oluyorsunuz. Geçenlerde Orfaan Bursalı yazdı. Ben de yineleyeceğim. Cumhuriyet gazetesi- nin o çok duyarlı çalışanları arasında bu duyarlıhklannı, birlikte olduklan insanla- n dumandan koruma konusunda göster- meyenlerin sayısı pek az değil. Benim gibi tiryaki olmayanlar sigara tutkusunun ne belalı bir şey olduğunu ko- lay kolay anlayamazlar. Ama ben ydlar- dır biriktirdiğirn gözlem ve deneyunlere dayanarak bunu iyi algılayabiliyorum ve tiryakilerdeki organizmanın nikotin ge- reksinımını çok iyi anlıyorum. Bırakamı- yorlar, bırakıp yeniden başlamaya zorla- nıyorlar. Bundan alınmasınlar, çaresiz ve güç- süzler. Bile bile bu bağunhlığı sürdürüyor- lar. Ben bırakamayanlara, bırakıp yeniden başlayanlara, yaran çok kuşkulu sıgara başlıklı diskurumu geçtikten sonra "Ba- km kimler bırakryor, bırakmayı başarryor bUrvw musunuz" dıyorum. "Kimte^ diye soruyorlar. "Birsağhkdar- besiyiyenler" diyerek sürdürüyorum uya- nlanmı. Sevgili dosüar, sevgili gençler, gelin şu darbeyi beklemeden bırakın şunu. Geç kalmış olabilirsiniz. Bu savaşımı darbe yemeden kazanmış insanlarvar. Onlan da öraek ahn. Koruyun sağlığınızı, göz göre göre kıymayın kendinize. coskunoz(2 superonline.com • Uyuşturucu madde kulla- nımının toplumdaki dağılımı- nın genişlediğine dikkat çeken Prof. Dr. Tosun, "2004yıhnda -EÎ? yapılan araşürmada uyuşturucu madde ' jğımlılığı yaşı 18'den 13 'e düştü. Bunda bazı maddelerin elde edilebiliHiğinin kolay olması önemli etken oldu " dedi ŞULEKÖKTÜRK Psıkıyatr Prof. Dr. Musa Tosun, uyuşturucu madde kullanma yaşı- nın 13'e düştüğünü belirterek "Madde kuDanma yaşıgkkrekaşa- ğüara düşüyor. Uyuşturucu madde bağunhhğı eskiden 18 yaşm üstün- degörülürdü,şimdi 13 yaşmdaki bir çocuğu eroin bağunhhğı nedenryle hastaneye yaürmak zorunda kah- yoruz" dedı. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Os- man Ruh Sağlığı ve Sınır Hastalık- lan Eğitim ve Araştırma Hastane- sı'nin 20 Temmuz'da ıstıfa eden Başhekımi Prof. Dr. Tosun, Çum- hunyet'in alkol ve madde bağım- lılığıyla ilgili sorulannı yanıtladı. KOLAY BULUNUYOR Sosyal çalkantılar, plansız şehir- leşme, ekonomik sorunlar, ışsızlik, ailenin parçalanması, manevı değer- lerinkaybedılmesi ve sosyal güven- sizhkler nedeniyie alkol ve mad- deye başlama yaşınnı aşağıla- ra düştüğünü ve yaygınlığına dıkkati çeken Tosun: "Daha ön- celeri. uyuşturucu madde kuüanı- mı,yükseksosyetede>'a\<gınken2004 yıhnda yapılan araşürmada top- hımdald dağıhmnun artoğı göriilü- yor. Bazı maddelerin elde edflebiKr- nğinin kolaylaşması yaş düşüklü- ğünde önenüi bir etken. Yeni alt grupbr ohışuyor. Uyuşturucu mad- de bağunhhğı eskiden 18 yaşm üs- tünde görülürdü, şimdi 13 yaşında- ki bir çocuğu, eroin bağunhhğı ne- deniyie hastaneye yaürmak zorun- da kahyoruz. Aşüama denilen yön- temle bağunh kişiler. uyuşturucu parası bulmak için diğer çocuklan maddeye ahşünyor" dedı. Istanbul, Kocaeli, Eskışehir, Iz- mir, Trabzon, Dıyarbakır, Mersinve Adana ıllerinde 2004 yılında yapı- lan bir araş- nrmada,se- vındıncı bir durumun da yaşandı- ğını ıfade eden Prof. Dr. Tosun, "2001 yıhnda orta son ve Kse ikinci sınıflarda yapılanbir araşünnanın tekran olan bu çahşmaya göre, si- gara kullananlar 58.9'dan 34. l'e düştü. alkolde ise58.2'den 49^'e dü- şüş belirkndl Bu da gelecekte alkol vesigarakuBanımmın oidukçaaza- larağmm jşareti. Ancak, hap. Estacy ve eroin kuHanımında arnş söz ko- nusu" dedi. # Çocuk okulunda başanlı biny- ken okulu kırmaya başladıysa veya bütün derslen kırık gelmeye başladıysa... # Çocuk arkadaş grubunu değıştırmiş, yenı gırdığı grubta madde bağunlısı olduğu bilınen genç varsa... ı Çocuk süreklı olarak harçlığının ölçüsüz bir şekilde arttınlmasını ıstıyorsa veya evden, ışyerınden para, eşya çalıyorsa... ı Konuşma tarzı değişmişse, esbden hiç kullanmadığı terimleri, argo kelimeleri kullanmaya başlamışsa... ı Çocuk kendinden yaşçabüyükkışılerle arkadaşlık edıyorsa... • Günlük mızaç durumu değışıyorsa, sebepsız sıkıntılar sınırhlik- ler, bazen çok canlı hareketler, bazen daha durgun uvııklayan bir hal alıyorsa bunlann hepsi çocugun madde bağımlılığına gittiği- ne ait belirtiler olabilir. Beklemeden muayene Prof. Dr. Musa Tosun, "Hastanemizde ran- devu sistemi yok. AMATEM, Çocuk ve Ergen Madde Bağım- lılığı Araştırma, Tedavi ve Eğitim Merkezi (ÇEMATEM) ve bunun alt bölümü olan Uçu- cu Madde Araştırma Tedavi ve Eğitim Mer- kezi'ne (UMATEM) gelen herkes çok da beklemeden muaye- ne olabiliyor. İnsanlar 13-14 YTL'ye muaye- ne olabiliyor, sosyal güvencesi olanlarsa zaten ücret ödemiyor" dedi. fTe): 0 212 660 00 26) Alkol Madde Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezı'nın (AMATEM) 10 yıllık venlennin uıcelendığıni baş\ T uru oranlannın merdıven tar- zuıda arttığmnı görüldüğünü de vTirgulayan Tosun şu bilgilen ver- dı: "AMATEM'e20(W\Thndatop- lam 15 bin 617 kişi başvıırdu. Bun- lar arasında en dikkat çekki olan uyuşturucu madde kullanımı ne- deniyie 14 yaş ara 5 kız ve 13 erkek, uçucu madde kullanımı nedeniyle ise 2 erkek çocuğun başvıırmasL ADa>lbağanhhğı nedeniyie 15-19yaş arası 31, madde kullanımı nede- niyie 1137 kişi başvurdu." İLETİ$İM ÖNEMLİ Aılelere önende bulunan Prof. Dr. Tosun," Anne babalar öncetik- le çocuklannm madde bağunlısı ol- maması için bir çaba içine girmeü, madde bağunhhğuıdan şüphelen- diklerindeyse hemen çocuğuyla iyi bir iktişim sürecine girmeh" dedi. Hastalığınyüzde 85'lere vardığı Türkiye'de istenilen düzeyde hizntet verilemiyor iş tedavisi yetersiztstanbulHaberServisi-Türkiye'de en yaygın hastalık diş ve dışetı has- talıklan olmasına karşın diş ve dişe- ti tedavi hizmetleri oidukça yetersiz düzeyde kahyor. Diş ve dişeti has- talıklan görülme oranı yüzde 85'lere varan Türkiye'de, kamu hastanelerinden yetennce hızmet ahnamazken malzemelerin önem- li bölümünün ithal edilmesi nede- niyle diş ve dişeti hastalıkları- nuı tedavisi oidukça paha- lı. Istanbul Ünıversıte- si Dışhekimliği Fa- kültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ser- dar Çintan, diş ve dişeti hasta- lıklannın Türk toplu- FARKLI HASTALIKLARI TETİKLİYOR D ışetı ıltıhabuıın en önemli belirtisinin dişeti dokusunun kanaması olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Serdar Çintan, "tnsan\iicudunda hiçbir doku kendi kendüıe kaımmay, Bu konuda hastalarunız uyanık olmak zorunda" dıye konuştu. Ağız-dış sağlığı yennde olmayan bıreylerde buna bağlı farklı hastalıkların gelişebileceğme de dikkatı çeken Çintan. "Örneğin, dddi rtiş yiirnğfi w Htyti hiKtahldan nhnlarria hıına hağh kalp kapakyıgmAı mikrnnr- ganizma üreyebüir. Romatizmal hastalıklan tetikliyor. Üst solunum yolu enfeksiyonlannda ağız içinde iirc\en bakteriler sorun yaratabUhor" dedı. Prof. Dr. Çintan, diş çürüğünün çocuklarda sık görüîdüğünü söytedi. munda en sık görülen hastalıklar ol- duğunu belirterek diş çürüğü ve dişe- ti hastakklannın yüzde 85 oranında gö- rüldüğünü söyledı. Sağlık hızmetlennde istenilen nok- tada hızmet verilemedigıni \*urgula- yan Çintan, "Kamu hastanelerinde ağız-diş sağhğı hizmetleri de bazı mer- kezler dışuıda ne yazık ki istediğimiz düzeyde gitmrvur. Büyük bölümünde hizmet daha çok kayi>olan dişin yeri- ne protezin konulması şekünde olu- yor" dedı. Türbye'de Türk Dışhe- kimleri Birlıği'ne (TDB) kayıtlı 17 bın, kayıtsız da yaklaşık 3 bin diş he- kımi olduğunu ıfade ıfade eden Çin- tan, "Bunlarm4bin 500'ü tstanbul'da. Kırsal kesinıe gittikçe diş hekjmi sa- yıa azalr>w.Bazı kentlerde \ahuzcabir- kaç diş heldmi \ar" dıye konuştu. Diş hekimliginde kullanüan malze- melerin çok büyük bölümünün ıthal edildığıni anımsatan Çintan, "Yataız- catedavimabemeJerideğH,ağc-diş sağ- hğı bakuıunda kullanılan ürünleri, büyük bölümünün ana malzemeleri ithaledüerekburadaüretiKvor" dedı. Diş çürüğünün daha çok çocuklarda görüldüğünü \Tirgulayan Prof. Dr. Çintan, 20'li yaşlardan sonra başlayan dişeti hastalıklarının 40'lı yaşlarda en tehükelı duruma geldiğini söyledi. DUZYAZI ORHAN BİRGİT KediPisfğiniOrtepGlN... Gazetelerimizin tümüneyakını, Erdoğan-Blairgö- rüşmesini bilinçli bir sis perdesi arkasına alınmış ola- rak haberleştirdiler. Böyle olunca da, kamuoyumuz, Türk ve Ingiliz başbakanlannın birbirine ne kadar sa- mimi davrandıklannı öğrendi. özellikle ev sahibimizin aynı zamanda AB'nin geçici dönem başkanı kimliği ile bize ne kadar yardımcı olduğunu okuyarak mutlu oldu. 'Görüşme sırasında Londra'da sağanakhalindeyağ- mur yağıyordu. Ama Ingiliz Başbakanı, Başbakanı- mızı 10 Numara Başbakanlık binasının kapısında kar- şılamıştı. Görüşme sırasında birbirierine Tayyip' ve Tony' diye hitap edecek kadar yakındılar. Blair, ek protokolü imzalamanın tanıma olmadığını söylemiş- £/.'.." İyi ki "Cumhuriyet" o bilinçli sis perdesini belli bir ölçüde de olsa deldi de, asıl önemli olanın atılacak im- za ile Kıbns Rum Cumhuriyeti'ni tanımadan daha çok, KKTC'nin özellikle ekonomik varlığına son verme tehlikesine Türkiye'nin yeşil ışık yakmakta olduğu or- taya çıktı. Devletler hukukunda tanıma kavramında daha çok özgür iradenin bulunup bulunmadığı tartışılır. Birleş- miş Milletler'e üye olmasını kabul ettiğiniz bir devlet- le ikili ilişki kurmayabilirsiniz. Fakat şu söz konusu ek protokol, bizim imzamız ile yürurlüğe gırdikten sonra 1963'te altı Avrupa devleti ile imzalanan Avrupa Eko- nomik Topluluğu Ankara Anlaşması'nın bugünkü ye- ni biçimi ile geldiği oluşumda, üye sayısının 25'e ulaş- tığını kabul edeceğiz. 25'leri saymaz mısınız? Bir yabancı gazeteci mikrofonu uzatıp Londra'da tamam dediğiniz 25 ülkeyi saymalannı isterse ne ola- cak? Tayyip Bey "A" harfi ile Avusturya'dan başlaya- cak; Belçika diye devam edecek. Sıra "K" harfine gel- di mi, hızlanıp "Kıbns Cumhuriyeti"ni yutar gibi at- layacak mı? Içerdeki demeçlerde, söyleşilerde öyle yaparsınız ama, uluslararası camiada buna olur de- mezler... Nitekim Ingiltere'nin Ankara Büyükelçisi Pe- ter VVestmaccot, Londra dönüşünde Erdoğan'ın uçağında değıl miydi? Büyükelçi, yolculuk boyunca o imza olayı bittikten sonra Rumları gücendirecek dozda bir deklarasyon hazırianmaması telkinini sür- dürmedi mi? O telkinler sonucunda, Türkiye'nin doğ- rudan "tanımam" ifadesi yerine "Ada'da çözüm olun- caya kadar Türkiye'nin Kıbns Rum kesimini tanıma- yacağına dair, güneydeki toplumun Annan Planı'nı reddetmesinden doğan hukuki gerekçesi olduğu" açıklamasına yer verilmesi ağıriık kazanmadı mı? Kuzeye el koymak öyle de olsa, böyle olsa AKP iktidannın ek proto- kol adı altındaki belgeyi imzalamaya elinin mahkûm olduğu görülüyor. Bu aşamada önemli olan "Adada nihai çözüm oluncaya kadar" Kuzey Kıbns'ın ticari var- lığını güneyin ütmesini durdurmak olmahdır. Nihai çö- züm denilen olayda da yine kuzeydeki devlet, kendi ticaret ve ekonomik variığının sahibi olarak kalmalı- dır. Yoksa AKP hükümeti başka bir çözüm mü düşü- nüyor ki, Londra görüşmelerinde masaya konulan ve KKTC'nin dışsatımını da, dışalımını dadoğrudan Rum kesimine peşkeş çeken kurnazlıklan görmezden ge- liyor? Üstelik Londra'ya giden heyetimizde Erdoğan gibi eski ve deneyimli bir pazariamacı var. Ali Baba- can gibi Ankara'nın Çıknkçılar Yokuşu'ndan yetışmiş usta bir tüccar da var. Olacaklan niçin gizliyorsunuz? O zaman niçin göruşmelerde önümüze konulan metin bizlerden gizleniyor? Başbakan "Ben kendisi- ne Tony dedim. O bana Tayyip dıyeseslendi" gibi ço- cukça avunmalan bir yana bırakıp, "Kıbns Türideri- nin 1974 yılının bu aylannda Mehmetçiğin kanı pa- hasına kazandıklannı bir kalemde feda etmemiz is- teniliyordu. Tartışıp direndik. Protokolden o hüküm- leri çıkarttırdık" diyemez miydi? Bu yapılamadı. Yeterince direnilemedi. Ya da dire- nilmedi. Aksine şu anda KKTC Cumhuriyet Mecli- si'nde Kıbns Türklerinin özgürlük mücadelesi sonun- da kazanılmış mülkiyetlerinden vazgeçerek eski sahip- lerine geri vermeyi kabul eden bir anayasa değişik- liği, Ankara'nın da oluaı ile gizli oturumlarda tartışılıyor. Biraz fantezi gibi; ama gerçekle kanşık olayı anlatayım. KKTC'nin anayasasının sözünü ettiğim 159. maddesi ortadan kalkarsa, değişikliği yapan KKTC Meclisi binaanın arsasının eski sahibi olduğunu iddia edip bel- ki de "Burayı boşaltın. Ben oturacağım" diyen birileri Talat'ın karşısına dikilecek! Ek protokolü sadece Rum devletini tanımak olarak gösterenler, aslında kakasını örten kediler gibi dav- ranmıyorlar mı? Ama kedi kakasını ne kadar örtse de, kokudan durulmadığını özellikle o protokolü onaylama talimatnı alacak olan AKP'li milletvekilleri hiç akıllanndan çıkar- masınlar. Faks: 0 212 677 08 21 obirgttCa e-kolay.net KAMPANYA BAŞLATTILAR Eczacı kalfaları yasalarını istiyor tstanbul Haber Servisi - Eczacı kalfalan, mes- leklerının tanımlanmış meslekler arasına gır- mesı için kampanya başlattılar. Marmara Ec- zane Kalfalan Derneklen Federasyonu Baş- kanı Şevket Coşkun, "Arük mesleğimizin adı- nm konmasmı istiyoruz'' dedi. Gazetemizi zi- yaret eden Şevket Çoşkun, 1980 yılından bu yana eczacı kalfalannın meslek yasalan ol- madan ve adlan yasalarda yer almadan çalış- tıklarmı belirterek buna karşın eczacımn yap- ması gereken çok sayıda işi üstlendiklerini anlattı. Türkiye'de 80 bıne yakın eczacı kalfa- sı bulunduğunu ifade eden Çoşkun, 1219 Sa- yıh Tababet ve Şuabaü SanaÜaruun Tarzı tc- rasına Dair Kanun'unda değişiklikler yapılır- ken, eczacı kalfalığıyla ilgili maddenin yasa- dan çıkanldığını belirterek "Sağhk Bakanhğı ve Türk Eczacılar Birliği eczacı kalfalan için ayn ayn değişiklikler düşünüyor, ancak bunla- nn hiçbiri eczacı kalfalannın sorunlanna çözüm gedrmiyor" dedı. Istanbul Eczacı Kal- falan Derneğı Başkam Niyazi Genç de, eczacı kalfalığımn tanımlanmış meslekler arasnıa girmesi için kampanya başlattıklannı söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle