Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26TEMMUZ2005SAU
10 dishab@cumhuriyet.com.tr
KAVŞAK
OZGEN ACAR
AB Elçileri Göbek Atıyor
AB. Türkiye'nin üyeliğine en çok "ser-
bestdolaşım" konusunda karşı çıkmı-
yormu? Kişi başına üç bin dolariık ulu-
sal gelire sahip, yüzde 14'ü işsiz olan
Türk halkının özlemi, en azından 10 bin
dolarlık gelire sahip halklar gibi insan-
ca yaşamak değil mi? Türkiye'nin nü-
fusu, AB ülkeleri içinde Almanya'dan
sonra ikinci sırada, 2015'te birinci ola-
cak. AB, eğer anlaşma olacaksa, "ser-
best dolaşım" kuralının Türkiye'ye uy-
gulanmamasını istiyor. Bu ülkelerden vi-
ze almak için sırat köprüsünden geçil-
mesi gerekiyor. Banka hesap dökümü
(kendi vatandaşına sorma hakkına sa-
hip olmadıklan halde bu koşulu Türki-
ye'de uyguluyorlar), tapu, işyerinden
kefalet gibi belgeler de isteniyor. Şim-
di TC'nin Başbakanı Recep Tayyip
Erdoğan bakın ne diyor?:
"1995'te 'Istanbul'a nakil ilm-i habe-
ri ile girilmeli, dediğimde, Belediye Baş-
kanı vize istiyor' dediler. Neden? Insan-
lann neden geldiğini, nereye gidecek-
lerini, çalışmaya mı yoksa seyahat et-
meye mi geldiklerini bilelim. Geldiği
yeri belli olmayan, nereye yerleştiği
belli olmayanlar, şu anda ıstanbul'a
bedel ödetiyoıiar. Bu uygulama Tür-
kiye için değil, dünyanın gelişmiş ül-
keleri böyleyapıyortar. Hatta cebiniz-
de ne kadar para olduğunu da soru-
yoriar."
Sanki konuşan Türkiye Başbakanı
değil de Federal Almanya şansölyesi!
Bu durumda Istanbul Almanya, Izmir
Fransa, Mersin Hollanda, Adana Ingil-
tere olmuyor mu? Başbakanın açıkla-
masının sözcük sözcük çevrilip tüm
AB başkentterine iletildiğini biliyoruz. An-
kara'daki AB diplomatlan, Türk başba-
kanı bizden artık "serbest dolaşım hak-
kı isteyemez" diye göbek atıyoriar.
Nasıl Meksikalı sınırdan kaçak ola-
rak ABD'ye daha gönençli bir yaşam
için geçiyorsa, bin dolann alfında ge-
liri olan, işsiz Güneydoğulu insanımız
da geliri altı bin dolann üstündeki Is-
tanbul'a, kâğıt üzerinde üç bin dolar-
iık işsiz Türkler de on bin dolariık AB
kentlerine iş umuduyla göç çabasında..
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kı-
sırdöngü yaşanıyor. Deniliyor ki, terör
insanlan göçe zoriadı. Son beş yılda Tür-
kiye'nin nüfûsu yüzde 6.3 artarken baş-
ta yüzde 15.4'lik bir oranla Tunceli'de
olmak üzere 24 ilimizde nüfus düştü.
Terör göçü yarattı. Peki, terörü ne ya-
rattı? Türkiye'deki terör, ABD, Ingilte-
re, Ispanya, Israil'deki terörie aynı de-
ğildir. Türkiye'deki terör kendine öz-
güdür. Hiç unutmuyorum, bundan ye-
di-şekiz yıl önce Bingöl'de bir kahve-
de iki oğlu da PKK'ye katılmış bir ba-
ba ile konuşuyordum. Anlattıklan so-
runun can damanydı:
"Oğlum liseyi bitirdi. Üniversiteye
giremedi. İş bulamadı. Bütün gün kah-
vedeya kâğıt oynadıya da TV'depor-
no fılmler izledi. Bir gün, bir arkadaşı
oğlumu köşeye çekip bir şey söyledi.
Sonra eve gelip bizle helalleşti. öteki
gençlergibi PKK'ye gideceğini anla-
mıştım. Yine de nereye gideceğinisor-
dum. Yanıtı 'PKK beni pilot olarak eği-
tip kamımı doyuracak!' oldu. Arkasına
bakmadan gitti. Bir süre sonra hükü-
metle çatıştığı, öldüğü haberi geldi.
Kardeşi haber vermeden evden kaç-
tı. Sonra bir arkadaşı onun da ağabe-
yinin intikamını almak için PKK'ye ka-
tıldığını söyledi..."
Son ÖSS sınav sonuçlannda "başa-
nlı iller listesine" göz atarken PKK'nin
"yeni pilot adaylarım" görür gibi ol-
dum. Ustenin en sonunda Hakkâri var-
dı, onu Şırnak, Ardahan, Bitlis, Ağn,
Bingöl, Artvin, Kars, Mardin izliyordu.
Başbakan Istanbul'un kapılanna De-
li Dumrul dikmeye heveslenirken "ye-
ni pilot adaylannı"
da terörün kucağı-
na itmiyor mu? Bı-
rakınyıllardırbuböl-
geye yatırım yap-
mayı, tam tersine
köyier.mezralarbo-
şaftı/mış, Doğu'nun
enönemligelirkay-
nağıhayvancılıköl-
dürülmüştü. "Terör
mü işsizlikten" çık-
mıştı yoksa "işsiz-
lik mi terörü" bes-
lemişti? Bu soru-
nun sorumluluğunu elbette yalnızca
bugünkü hükümete yükleyemeyiz. Er-
doğan, öncülleri gibi, "bölgeyeyatınm
yüklemesi" yapacağını söylüyor. Son
çeyrek yüzyılın hükümetleri bu bölge-
de yatırımlara kapı aralamak yerine te-
rörist yetiştirdikleri için suçludurlar. Ne
dersiniz, vatana ihanet konusunda Vah-
dettin ile geçmiş yöneticiler arasında
en ufak bir fark var mı?
Istanbul'a son beş yılda bir Gazian-
tep nüfusu eklendi. Varoşlar doldu taş-
tı. Güneydoğu'daki işsizlik Istanbul'a,
öteki kentlere taşındı. Güneydoğu "fe-
rörü"; kapkaçı ile, fuhuşu ile, uyuştu-
rucu ile Istanbul'da "anarşiye" dönü-
şünce Bizans'ın sermaye sahibi, eski
belediye başkanı yakınmaya başladı.
Peki 25 yıldır akılları neredeydi? Yurt-
dışına 40 milyar dolar götüreceklerine,
bunun birkaç milyar dolarını o toprak-
lara yatırsalardı, günaha mı girerlerdi?
1980'lerde baskıdan Türkiye'ye göç
eden Bulgaristan Türkleri, son seçim-
lerde orada oy kullandılar? Neden?
Türkiye'den önce AB'ye girecek olan
Bulgaristan'da vatandaşlıktannı tescil
edip AB'nin gönencinden pay kapmak
için değil mi? Peki Kürt Mehmet
PKK'den başka nereye gidebilirdi ki?
Atilla Koç, Mehter Takımı Gibi
Nemrut'un doruğunda dünyanın 8.
harikası bulutlan deler geçer. Komma-
gene Kralı 1. Antiohos için lö 1. yy'da
yapılan eşsiz tümülüsü anıtsal heykel-
ier çevreler. Bırakın soygunculan, gö-
müt odasına bugün bilim dahi giremi-
yor. Meğer, görkemli yapıtın miman iki-
bin yıl sonra Hollanda'da bir zenginin
eşi olarak "yeniden dünyaya gelmiş"\
Zengin kocasına, kendi yaptığı gizli ge-
çidi, gömüt odasını çok iyi bildiğ/ni söy-
lemiş! 0 da odayı bulmak için, soluğu
Türkiye'de almış. Milletvekilleri araya
girince, Hollandalı arkeoloji profesörü
Herman Brijder başkanlığındaki eki-
be çalışma izni verilmiş.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç,
Türk bilim adamlannın bilimsel raporu-
na dayanarak HollandaJı ekibin çalışma-
sını, beş yıllık gecikmeyle de olsa, ce-
sur bir kararla durdurdu. Kurulun rapo-
ru özetle şöyleydi: "Bazı
müdahalelerin apıta za-
rar verdiği, ekibin çalış-
masını sürdürmesi du-
rumunda, gerekli koru-
ma bilimi çalışmalannın
yapılamayacağı, anıtta
giderilemeyecek önem-
li zarartar oluşacağı, bu
olumsuzluklardan da
dünya mirası konumun-
dakibiralanı koruma ba-
şarısını gösteremeyen
Türkiye'nin sorumlu ola-
cağı saptanmışttr."
Konunun en yetkin uz-
manı, yedi yıl Roma'da
UNESCO'nun birenstitüsünün müdür-
lüğünü başanyla yapan profesör Cevat
Erder de "koruyucu bilimin" Kültür Ba-
kanlığı'nda anlaşılmasından duyduğu
sevinci aktardı. Koç, bu olumlu davra-
nışına karşın anlaşılmayan demeçleri-
ni de sürdürüyor. Koç'a göre kazı izin-
leri 3 yıl sürecekmiş! Yerti ve yabancı ar-
keologlar yıllık olan kazı izinlerinin üç yı-
la çıkanlmasının sevinci, ancak üç yıl son-
ra kazılan durdurulacaksa bunun han-
gi koşulla/da gerçekfeşeceğini bileme-
menin kaygısı içindeler.
Geçen hafta bu köşe, pek çok arke-
olojik kazı ve müzeyi dolaştığımız için
yazılamadı. Türkiye'de 270 kadar kazı
ve yüzey araştırması yapılıyor. Osman-
lı döneminde yabancı kazıcılann bulduk-
lannı kaçırmaları nedeniyle Cumhuri-
yetin başlangıcında kazılara hükümet
adına, Fransızcadan alıntı olarak "hü-
kümet komisen" diye bir temsilci veri-
lirdi. Bugün artık, müzelerde görevli ar-
keolog ve sanatçı tarihçileri "komiser"
değil "temsilci" olarak görevlendirili-
yor. Zaten personeli olmayan müzeler-
de bir çırpıda 270 boşluk doğuyor. Gez-
dığimiz yerferde asli görevi, ister Türk
ister yabancı olsun, kazıcı bilim heyet-
leri ile yerel kurumlar ya da bakanlık
arasında "eşgüdüm sağlamak, sorun-
lan gidermek" olan temsilcilerin anla-
yışlı çalışmalar yaptıklannı gördük. An-
cak bazılannın da sanki Cibali Karako-
lu'nun komiseri gibi davranıp, aşağılık
komplekslerini tatmin için, kazının hu-
zurunu kaçırdıklanna da tanık olduk.
Bakanlığın, "temsilcilerin" bir "komi-
ser" değil bir "eşgüdümcü" olduklan-
nı bu kişilere öğretmelerini ya da bu tür
kişileri hiç atamamalannı öneririz. Yok-
sa ileride can sıkıcı sorunlarla karşıla-
şılacaktır.
Koç'un Türkarkeotog-
lannın ödeneklerini art-
brmasını "heyecan veren
birgelişme" olarak nıte-
lemiştik. Koç, Aydın'da
yaptığı konuşmada, Türk
kazılanna 10O'erbin YTL
gönderdiğini açıkladı.
Oysa, bazı kazılara bu-
güne kadar yalnızca 30-
35binYTLgönderildiği-
ni öğrendik. Uzun süre-
li kazı ve onanm planla-
ması yapan arkeologla-
nn güç durumda kaldık-
lannı, bakanlığın koşulu
olan planlann yok olup kazılann da kı-
sa sürede kapanma tehlikesi içinde ol-
duklannı gözledik..
SBF'Iİ kardeşim Koç, SBF kökenli
kaymakam kardeşim Orhan Düzgün'ü
Kültür Varfıklan ve Müzeler Genel Mü-
dürlüğü'ne atadı. Düzgün'ün, Sultan-
hisar'daki Nysa antik kenti dışında, kaç
ören yeri ya da müze gezdiğini, sorun-
lan ne ölçüde bildiğini bilmiyoruz. Bur-
nu dibindeki NysaTiyatrosu'ndan ça-
lınan bir kabartmayı, Ankara'da oldu-
ğumuz halde, biz orada buldurmuş-
tuk. Düzgün'ün atamasımn Çanka-
ya'dan geçmediği için, vekâlet ettiği
söyleniyor. Düzgün, belki başanlı bir
genel müdür olabilir. Müzeleri, arke-
olojik sorunları öğrendikten sonra o
görevde acaba ne kadar kalabilir? Koç,
28 müzede müdür yokken bu göreve
kimi getirebilirdi ki?
Elmek: oacar@ superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
İslamiöıgütler
Leeds'te ciritatiyor
Leeds o güne
kadarson
derece somnsuz,
rahat biryerdL.
MUSTAFA K. ERDEMOL
LEEDS - Leeds'te yaşamın
MüslümanJar başta olmak üze-
re diğer göçmenler için öteden
beri sorunlu olduğu biliniyor.
Göçmenler arasında ciddi yara-
lanmalara yol açan çatışmalar
yaşaruyor. Hükümetin özellik-
le Kuzey Irak'tan gelen göç-
menleri Pakistanlı ya da Bang-
ladeşli göçmenlerin yaşadıkla-
n bölgelere yerleştirmesi so-
runlan arttırdı. Kadın erkek iliş-
kilerinde bir haylı muhafaza-
kâr olan Leeds'in eski Müslü-
man sakinleri, yeni gelen göç-
menlerin, kızlanna yaklaşım-
lanndan rahatsız olduklannı
söylüyorlar.
Bu bölgelerden birinde ma-
navlık yapan Sacid, Kuzey
Irak'tan gelen Kürtlen kaste-
derek "Bunlarnasıl MüsHiman,
ar, hayâ bflmiyoriar" diye gös-
teriyor tepkisini. Zaten işin içi-
ne ar, hayâ gibi kavramlar gi-
rince, çatışma kaçınılmazlaşı-
yor. Ingilizlerle Müslüman
gençler arasında da bu gerek-
çelerle çok sayıda kapışma ya-
şanıyor. Kürtlerle Pakıstanlılar,
üslüman toplumun ileri gelenleri,
ırkçılığın güçlenmesinden endişe
duyduklannı dile getirmekle birlikte,
Müslümanlar olarak artık kendilerinin de
sorumluluk alması gerektiğini kabul
ediyorlar. Leeds Belediye Meclis Üyesi
tkbal'e göre gençlerin beyinleri yıkandı.
Türklerle tranlılar, Kuzey Irak
Kürtleri, hiçbirzaman geniş bo-
yutlu olmasa da birbirleriyle
çatışıyorlar.
KesmlrHler etkln
Leeds'te politik olarak en
öne çıkan kesimi Keşmirliler
oluşruruyor. Pakistanlı ve
Bangladeşlilerden daha eği-
rimli oldııklan biliniyor.
Leeds 'te politik karar meka-
nizmalarında hatın sayılır bir
ağırlıklan var. Bunlardan biri
olan Muhammed tkbal Lond-
ra bombacılannın üçünün Le-
eds'li Müslümanlar olduğu-
nun ortaya çıktığı ilk günden
beri Ingiliz medyasında Le-
eds'teki Müslüman toplumun
sözcüsü olarak göriiş belirtiyor.
Leeds Belediyesi Meclis Üye-
si olan Ikbal'le evinde konuş-
tum.
"Çokgençtiler" diyor Ikbal.
"Birilerionlann be\inlerini \ı-
kadi. Bu bir terörve kapımızın
önüne kadargdmişoimasmdan
üzgünüz. Toplunı olarak üziin-
tünıüzü ve bizimle ilgisi olnıa-
dıgı halde, lslam adına vapıldı-
ğı iddia edildiği için özrünıüzü
füm kurbaniann yakınlanna
Uettik."
Muhammed Ikbal'in "Şim-
di ne olacak" diye sorduğum
soruya \erdiği yanıt çok açık-
tı: "Korku içindeyiz. Ufak te-
fek sorunlara karşın diğer göç-
men topiuluklanyla banş için-
de yaşamaktaydık. Durum ar-
ük maaksefçok farkhlaşö. Müs-
lümanlara saidınlar sıklaşü an-
cak tngüiz medyasuıda bunla-
rayerbfleverflmhor.Irkçılık za-
ten potansiyel bir tehlikevdi,ar-
ükaçıkbirtehlikeolarakgûçka-
zanmış bir şekilde kendisinigös-
terecek. Müslümanlar olarak
biam de eskisinden daha fazia
sorumluluk ahnamız lazun ar-
tık. Aileler çocuklannın faali-
yetierinden habersiz olacak ka-
dar ügisiz ohnamanlar."
"Niçin Leeds" sorusunu Mu-
hammed Ikbal'e de sordum,
ancak tatmin edici bir yanıt
alamadım. Aslında gerçekten
şoke olmuş bir toplumda bu
soruya derin analizler yaparak
yanıt verecek kimse yok. Çün-
kü bugüne kadar böyle bir olay-
Intiharbombacısı mıy
değilmuArşad AB, Leedes'deki Müslüman top-
lumun en önde gelenlerinden. Bir *think-
tank" olduğu da söylenebilir. "Bu birte-
rördür, İslamla da ögisi yokrur" diyor.
"Size göre de bu gençlerin beyni yıkandı
mı gerçekten" diye sorduğumda şüphe-
ye yer bırakmayacak kesinhkle yanıtlıyor:
tt
Evet Çünkû, kapalı ve rutucu bir ya-
şam sürdürüyor da olsa Leeds'K Müslü-
man toplum, butipleriyetiştirecek bir ya-
pıya sahip değil. Başka kültürleıie iyi ûış-
kfleri olan gençlerimiz var bizim. Bu ül-
kede farkh küMrlere sa>güı ohnavi bep
birlikte öğrendik Başka bir topiuma krz-
gmhk duyacak kadar kin yok yüregimiz-
de. Tam effl vıldır bu kentte vanz, elh' yıl-
dır da diğer topiumlarla küçük sürrüş-
meleri saymazsak, hiçbir sorun yaşama-
dık. Ama maaksef bu üç gencin Leeds'h'
obnalanbce karşıkimikesimferde \w olan
önyargdan pekiştirdi"
Polis ele?tlrlliyor
Mazin Yunus da Leeds'in önde gelen
Müslüman entelektüellerinden biri. O da
diğer Müslüman önderler gibi Londra'da-
ki saldınlan kınıyor. Ancak polisin yak-
laşunını ciddi olarak eleştiriyor. "Poüs"
diyor Yunus, "olaylann başlangıandan be-
ri kesin konuşuyor. Ovsa tüm bunlann
iddia olduğu vurgulanmahydı önce. Ka-
nıtlandıkça da açıklamnahydL Bombacı-
larla ilgisi olduğu söylenen İkra kitabevi
öncebasıbyor,ardmdan bombacılann bu-
Leeds'B gençlerin intihar bombacısı olmadıgını düşünenler de \
>
ar. (Foto
raya hiç uğramadıklan beHrtili>or. Bu iki
açıklama arasındaki süreç, önyargılann
oluşması için yeterH bir süreçtir.'*
Yunus, sorum üzerine Leeds'li genç-
lerin intihar bombacısı olduklannı san-
madığını söylüyor. "Lutonkentindeara-
bavi park ertiklerinde neden park ücre-
tini ödesinler? Muhammed Sıddık Han.
ikinci çocuğunu beklrvordu ve çok mut-
luydu. Neden ölüme bu kadar rahat git-
sin? Aynca bombalan Madrid'de oldu-
ğu gibi uzaktan padatmak da olasL Neden
böyleyapmayıp da kendilerini de havaya
uçursunlar?"
"Yani" diye sorduğumda *Yani şu; ya
kendilerine verilen çantalarda bomba ol-
duğunu bümiyorlardı, uzaktan birileri
paüata ya da bombayı bir vere taşıyor-
lanü, yanhşnkla patladı."
Bombalann farklı metro istasyonlann-
da aynı anda yanlışlıkla patlaması bilmem
inandıncı olur mu?
Ia hiç karşılaşmamışlar. Le-
eds'in o kadar sorunsuz, o ka-
dar rahat yaşanılan bir yer ol-
duğuna inanılmış ki, intihar
bombacılannın yetişebileceği
akıllanna bile gelmemiş.
Oysa Leeds, islami örgütle-
rin cirit attığı yerlerden biri.
Kente gittiğim ilk gün, polis,
bombacılarla bağlantıh oldu-
ğunu sandığı Ikra adlı bir ki-
tabevinde incelemeler yapı-
yordu. Kimi islami gruplar bu
tür kitabevleri aracılığıyla fa-
aliyet yürütüyorlar polise gö-
re. Tıpkı Diyarbakır'da Hiz-
bullah'ın Ilim kanadının adı-
ru, gizli çalışmalar yürüttüğü
ortaya çıkan Ilim kitabevinden
almış olması gibi.
Ikra'nın radikal unsurlann
gıdip geldiği bir kitabevi oldu-
ğunu düşünüyor polis. Ancak
yapılan araştırmalarda Leeds'li
bombacılann hiçbirinin buray-
la ilgisi olmadığı ortaya çıktı.
Kandırıldılar mı?
Adının açıklanmasını iste-
meyen, ancak bombacılardan
Şehzad Tanver'in ailesinin ya-
kını olduğunu söyleyen genç
bir adam, Tamer' ın aşın görüş-
leri olmadıgını ileri sürüyor.
Spora meraklı, kriket hastası
Tanver'in "beyninin yıkandıgı-
nı" söyleyerek bundan radikal
Müslümanlan sorumlu rutuyor.
Gençlerin "beyinierinin yı-
kandığuu" Muhammed Ikbal
de söylüyor. Ailelenn de çocuk-
lannın aşın dincilikle bir ilgi-
lerinin olmadığı yolundaki açık-
lamalan Ingiliz medyasında
yer aldı.
Ama Pakistan makamlanrun
geçen pazartesi günü Ingiliz
makamlanna ilettiği bilgi, Le-
eds'li bu üç gencin, geçen yıl
gittikleri Pakistan'da, Aşkar el
Tayyiba adlı, El Kaide'ye bağ-
lı bir örgürün üyeleriyle sıkı
ilişkiler içinde olduğunu ke-
sınleştirdi. Özellikle Tanver'in
Pakistan'daki bir din okulunda
eğitim aldığı, Pakistan istihba-
ratı tarafindan açıklandı.
Ailelenn, belkı de tatil için
ülkelerine gitrikJeriru sandıkla-
n oğullannın bu ilişkilerinden
haberdar olmadıklan doğru ola-
bilir. Çünkü gerçekten bu genç-
lenn adına olay gününe kadar
hiçbir istihbarat kaydında rast-
lanmadı. Ama El Kaide'nin 11
Eylül'deki Ikiz Kuleler eyle-
mınde olsun, Madrid bombala-
malannda olsun, Leeds'li genç-
lere benzer, hiç suça kanşma-
mış kişileri seçtiği biliniyor. In-
gılız polisınin bu gençlerden
"cleanskm" (temiz derili) diye
söz edişi bundan.
Ş A D D A M ' I N AKRABASI:EL TİKRİTİ
Saddam'a da,
işgale de karşı
Leeds'te polis, Mısır'da
yakalanan, ancak Mısır ma-
kamlannın Londra'daki sal-
dınlarla ilgisi ohnadığı için
îngiltere'ye teslim ermedi-
ği biyokimyacı genç üzeri-
ne kayıtlı olduğu iddia edi-
len bir evde araştırma yapı-
yor. Evde bomba imal edil-
diği düşünülüyor. Sözkonu-
su evin tam karşısında on al-
tı yıl önce Iraklı müslüman-
lartarafindan yapılan, daha
doğrusu başka bir yapıdan
dönüştürülen Grand Mos-
que (Büyük Camii) bulu-
nuyor. Pakistanlı ya da
Bangladeşlilerin gittiği bir
cami değil bu.
Caminin yönetim kuru-
lunda ilginç bir ada rastla-
dım: Assan elTikriti. Anla-
tılanlara göre akrabası Sad-
dam'ın baskısuıdan kaçıp
Leeds'e yerleşmiş, Leeds
Üniversitesi'nde Konferans
Tercümanlığı bölümünde
Arapça dersleri veren bir
akademisyen.
Ulaşıp görüşme şansım
ohnadı. Saddam karşıtı ol-
masuıa karşın, birçok Sad-
dam karşıtından farklı bir
yanı var: ABD'nin Irak iş-
galine de karşı. îşçi Parti-
si'nden savaş karşıtı görüş-
leri yüzünden atılan Geor-
geGaDoway m kurduğu, sol-
Müslüman tabanlı, savaş
karşıtı Respect partisinin
Leeds'te ileri gelenlerinden
biri Assan el Tikriti.
Iraklılar, Pakistan ve
Bangladeşli Müslümanlar-
dan hem mezhep hem de
uygulamada farklilıklar gös-
teren bir cemaat olduğu için
polisin doğrudan ilgi alanı-
na girmiyor Grand Mosque
Cemaati. Ancak birçok
Müslüman, caminin karşı-
sındaki evde bomba "fab-
rikası" arayan polisin ca-
miye de gözdağı verdiğini
söylüyor açıkça. Bombacı
gençlerin gittikleri cami de-
ğil bu cami. Aynca Cami,
Londra 'daki patlamalan ilk
kınayan Müslüman kuru-
luş Leeds'te.
'Çokkültürlü toplum
teröre karşı tek yumruk'
HahıkDemirbağ tam 16 vıldır
Leeds'te yaşayan bir Türk. Baş-
ka işlerin yanı sıra tercümanhk sü-
rekli yaptığı iş. Kenti de, bölge-
yi de, Müslüman toplumu da çok
çok yakından biliyor. Leeds'li
Müslümanlarla bombalamalar
arasında bağ kurulmasımn, top-
lumlararası ilişkilere çok büyük
zararlar vereceğini söylüyor:
"SadecePakistanlıya daBang-
ladeştfler değiL tüm Müslüman
toplum derin bir şok içindeyiz.
Benim oturduğum bölgeye \^İan
yerlerde yaşıyordu bombacı ol-
duğu söylenen gençler. Bu tür ka-
rakterierin bu bölgeden çıkabi-
leceğine ihtimal vermezdim. İn-
güız arkadaşlanm, tabii beni dü-
şündükleri için Ki nijetle, bnık-
larmıı kesmemi bile önerdiJer. Bu
halimle ben de açık hedefim cün-
16>ıldır
Leeds'te
yaşayan Haluk
Demirbağ'a
İngjliz
arkadaşian
bryıklannı
kesmesini
önermişler.
Demirbağ,
"Bu halimle
ben de açık
hedefim"
diyor.
(Fotoğraf: AP)
kü. Öyle ya da böyle ben Pakis-
tanh tipik aile yapısuun üretece-
ği insanlar olarak görmüyorum
bu teröristkrL"
Demirbağ'ın, "Pakistanh tipik
aile yapısj" gerçekten de şiddet-
ten uzak. İngiltere'de çok kalaba-
lık bir nüfusu oluşturuyorlar ve
polis kayıtlannda adi suçlarda
adlanna diğer azınlıklar kadar
rastlanmıyor.
Müslüman yürüyüşü
Aynlışımın ertesi günü Le-
eds'te Müslümanlar tarafindan
Londra'daki terör saldınlannı kı-
nayan büyük bir gösteri yapıldı.
Gazetelerde gösteriden fotoğraf-
largördüm. "Çocuklanmızı kiro
katil yapö" sorusuna kimden ve
nasıl bir yanıt alacaklan bilin-
meyen Müslüman göçmenler, In-
giltere'nin yıllardır başanyla sür-
dürdüğü göçmen politikalanna
da vurgu yapan hoş bir pankart
taşunışlar.
Pankartta yer alan slogan şu:
"Çokkültürlü toplum olarak yo-
la çıkbk, teröre karşı tek toplum
olacağız."
BİTTİ