Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2005 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ StRMEN
Zorunlu Bir Açıklama
Bır grup ınsanın düzenlemeye çalıştığı sözde Er-
menı Konferansı ıle ılgili olarak başlayan tartışmada
Murat Belge benim 2O Ekim 1995 tarihli Milliyet'te
yayımlanan yazımı getirdi gündeme ve kendıne gö-
re yorumladı.
Daha sonra da Ertuğrul Özkök, tartışmaya taraf
olmayacağını özenle vurgulayarak ve sözüne sadık
kalarak, aynı yazıdan yola çıkarak, bazı sorular sor-
du ve belki de üstü kapalı olarak bazı sonuçlara va-
nr izlenimini verdi.
Murat Belge ile tartışrnayı sürdürecek değilim.
Ben onun hakkındaki düşüncelerimı yazdım, o da
benim hakkımda, karan da okurlar verecektir.
Ancak, oldukça nazik bir konuda heıtıangi bir ya-
nılgıya meydan vermemek için bazı açıklamalan zo-
runlu görüyorum.
Ahmet Altan'ın, Milliyet gazetesinde çalıştığı ve
gorüş ayrılığı gerekçesiyle işine son verıldiği dö-
nemde, ben de kendisi gibi gazetenin sade bir ya-
zanydım ve herhangı bir idari görevim yoktu.
Köşe yazılannın içeriğine olduğu kadar romanla-
nndaki kimı görüşlerine katılmadığım, ama yine de
iyi bir yazar olduğunu düşündüğüm Ahmet Altan'ın
Milliyet'ten ayrılması olayı üzerine, o zaman Kanal
6'da Ümit Zileli'nin yönertiği programa çıkmam ve
o sırada köşemde yazı yazmamın nedeni, bu zo-
runlu ayrılış karşısında, sessiz kalmanın, kimilerince
ifade özgürlüğünün çiğnenmesine tepkı gösterme-
mek olarak yonjmlanması ve Milliyet'in bütün ya-
zarlarının töhmet altında bırakılmak istenmesidir.
Ümit Zileli tarafından davet edildiğım programa
katılmış olmamın nedeni budur. Yoksa, Milliyet ga-
zetesi benden herhangi bir talepte bulunmuş değil-
dir. Ne onlar benden bir talepte bulundular ne de
ben o dönemde Milliyet'in başyazan olan Altan öy-
men'ın de bulunduğu bir toplantıda sınırı aşarak öy-
le bir izlenim verdim.
• * - •
Kanımca Ahmet Altan'ın "Atakürt" yazısı, tarihi
sosyolojik gerçeklerle çelişen yanlış bir fantezıydi.
O zamanlar, Milliyet gazetesinin daha önce ilan
edilmış bulunan kaleme alınmış, bır "anayasası"
vardı. Sanınm şımdı çok daha genışletilmiş birçok
ilkeyi kapsayan yeni bir metin var.
Bu son derece dogaldır. Her gazetenin ana ilkele-
ri vardır. örneğin Cumhuriyet'te yazılı bir metin ol-
masa bile, gazetemizin hangi ılkeleri savunduğu bi-
linır ve bu gazetelere girenler, o ılkeleri kabul etmiş-
ler demektir.
Şımdıye dek çalıştığım dört gazetenin (Malik Yo-
laç'ın Akşam'ı, Kemal Biselman'ın Yeni Ortam'ı,
Cumhuriyet, Milliyet ve tekrar Cumhuriyet) birincisi
hariç hiçbırınde heıtıangi bir yazımdan dolayı bir
olay çıkmamış olmasının nedeni, bu gazetelenn ana
yönelişleriyle kendi doğrultum arasında bir çelişki
olmamasıdır.
Şimdiye dek birçok kez çağnldığım, dinci tarikat-
çı TV kanallanndan herhangi birinin programına ka-
tılmamamın nedeni de böyle bir çelişkınin varlığıdır.
Gerçekten de düşünce özgürlüğünün ve demok-
rasınin her görüşün, her kurumda uluorta savunul-
ması değil, her görüşü savunacak kişi ve kurumla-
nn variığı ve özgürlüklerinın kâğrt üzerınde kalmayıp
yaşama geçmesi ile mümkün olduğunu düşünüyo-
rum.
Yanı lıberal partıde devletçilık savunması, sosya-
list partide vahşı kapitalizmin övgüsünün yapılması
doğru olmadığı gibi, işverenler sendikası başkanın-
dan grev gözcülüğü, işçi sendikası liderinden lokavt
övgüsü beklemek de yanlıştır.
• • •
Benim çıkıp dinci veya tarikatçı kanal ya da gaze-
telerde laikliği savunmam, ne onlara, ne bana ne de
laikliğe bir şey kazandıracaktır.
Onun için kişioğlu, çalışacağı, kurumu, gazeteyi,
partiyi, derneği seçerken onun ana ilkeleri ile kendi
doğrultusu arasındaki uyuma bakmak durumundadır.
Ertuğrul özkök'e gelince: Yazılarıyla zaman za-
man hatta neden doğruyu söylememeli, çoğu za-
man aynı görüşte olmasam bile, kendisınin gazete-
sinde çok değişik görüşlere yer vermesinı çok
olumlu bulduğumu birçok kez, çok kişinin önünde
de dıle getirdim.
Hürriyet'in eleştirilecek, belki de özkök'ün görüş
ve tutumundan kaynaklanan yönleri olduğunu da
düşünüyorum, yukarıda saydığım yönü itibarıyla
vazgeçilmez olduğunu da. Türk basınında Cumhu-
riyet'teki arkadaşlarım dışında yazılanndan vazge-
çemediğim 15 köşe yazarının 5'i, 6'sı Hürriyet'te ol-
duğuna göre, ben bu gazeteden nasıl vazgeçebili-
rimki?
Bütün bu gerçekleri ve burada özkök'ün payını
da böylece belirttikten sonra, özkök'ün benim ya-
zımda ileri sürdüğüm ilkeden ve Belge'nin de bu il-
keye katıldığını açıklamasından yola çıkarak öz-
kök'ün "köşe yazannı işten atma içtihadı" oluştur-
masını biraz aceleci bulduğumu söylemek isterim.
Zaten sanıyorum onun da böyle bir niyeti yok da
bunları hınzırlığından yazıyor.
Konuyu polemik çerçevesinde değil, salt çok
önemli olduğu için sürdüreceğim.
asirmen@ cumhuriyet.com.tr
'YETERLl IMZA BULUNAMADI'
MHP'den olağanüstii
kurultay istemine ret
ANKARA(Cumhuri-
yet Bürosu) - MHP Ge-
nel Merkezi, muhalifle-
nn olağanüstii kurultay
isteminı "delegeimzası-
nın gerekli sayıya ulaş-
madığı ve birükte irade
beyanı oluşmadığrnı ge-
rekçe göstererek reddet-
ti. MHP Genel Sekrete-
ri Cihan Paçacı. dün dü-
zenlediği basın toplan-
tısında, Ankara 25. No-
teri aracılığı ile Ercan
Koç, Emin Yazıcı ve Da-
vut Özdemir imzalı bir
ihbarname ekinde, bü-
yük kongre delegesi ol-
duğu belirtilen 248 kişi-
nin imzalı talebınin, 24
Haziran'da genel merke-
ze ulaştığını söyledi.
Paçacı, bu başvurunun
incelemesi sonucunda
olağanüstii kongre iste-
minin kongre delegele-
rinin 1 5'inin iradesini
birlikte beyan etmediği-
nin anlaşıldığını ifade et-
ti.
248 talepnamenin için-
de delegelik sıfatını kay-
betmiş ve imza yetkisi
bulunmayan 22 talepna-
me bulunduğunun belir-
lendiğini anlatan Paça-
cı, 17 kişinin de imzası-
nı çektiğıni söyledi. Pa-
çacı, 22 kişi içerisınde
memur, delegelikten is-
tifa eden ve diğer parti-
lerde politika yapan ki-
şiler olduğunu bildirdi.
Paçacı, bu nedenlerle
kongre isteminin redde-
dildiğini açıkladı.
Yargıtay, hâkim adaylığı atamalannm bakanlık tarafından yapılmasına sert tepki gösterdi:
Laildikkorumasızkalacak• Baştarafı 1. Sayfada
• Hâkim adaylığuıa atamalann yü-
rütme organı içerisindeki Adalet Ba-
kanlığı tarafından yerine getirilmesı
ve siyasi iradenin bu süreçte belirle-
yici olması, açık olan kadro sayısı da
gözetildiğinde yargıda siyasallaşma
yaratacaktır.
• Bu durum laikliğe \ e ulusal bü-
tünlüğe aykın söylemleri hayata geçir-
meye çalışanlara destek yaratacak ve
belirtilen değerler korumasız kalabi-
lecektir. Hukuk devieti ilkesi ve Cum-
huriyetin nitelikleri anayasal düzen
içerisinde yargı organlarınca korun-
ması gereken değerlerden olup laiklik
ilkesi ve ulusun bütünlüğünün korun-
masında Yargıtay dün olduğu gibi bu-
gün ve bundan sonra da taraf olmaya
devam edecektir.
• 'Yargıda siyasallaşma yaratılacağınf vurgulayan Yargıtay Başkanlar Kurulu, yeterli donanıma
sahip olmayan ve mevcut kadronun yansını oluşturacak atamalarla önümüzdeki 30-40 yıllık
dönemin "şekillendirilmek istendiğini" belirtti. Kurul, düzenlemenin "laikliğe ve ulusal
bütünlüğe aykın söylemleri yaşama geçirmeye çalışanlara destek yaratacağına" dikkat çekti.
•Özveriyle çalışan teşkilattaki bek-
lentinin aksine. venlen sözlere rağ-
men "baa kurumlan birbiriyle karşı
karşıya getirecekgerçeği j ansrtmayan
gerekçelerle'' hâkımler ve cumhuriyet
savcılannın özlük haklannda ıyileştı-
rici düzenlemelere gidilmedığı gibi, bi-
rinci sınıf hâkimler arasında özlük
haklan yönünden hukuksal dayanağı
olmayan farklılıklar da yaratılmıştır.
Devletin üç erkinden biri diğerine üs-
tün olmayıp özlük haklan da bu kap-
samda düzenlenmelidir.
• Yasalann yeterli bir hazırlık orta-
mından geçmeden kabul edilmesi, uy-
gulamada farkJı sorunlann ortaya çık-
masına neden olmaktadır. Bu bağlam-
da bölge adliye mahkemelerinin mev-
cut görevleriyle faaliyete geçmesi. sis-
temin bütünüyle oturmadığı bu süreç-
te Yargıtay'ı ikinci planda bırakacak,
sonuçta ise tam bir kaos ortamı orta-
ya çıkacaktır.
• Temel yasalann bütünüyle değiş-
tirildiği bu dönemde, yeni yasalara
ilişkin uygulamalar Yargıtay içtihatla-
nyla şekillenene kadar bölge adliye
mahkemelen faaliyete geçirilmemeli-
dir. Aynca, bölge adliye ceza mahke-
melerinin görev alanına giren konular
daraltılmalı; adlı denetim merciı ola-
rak öngörülen bu mahkemeler üzerin-
deki yürütme organına bağlı teftiş sıs-
temı ıle "denetim altında bir denetim
organT yaratılmasının yargı bağımsız-
lığına aykın olduğu da gözetilmelidir.
• Bölge adliye mahkemeleri kuru-
lurken ortaya çıkacak ıhtiyaç da göze-
tilerek dört bin hâkim kadrosu alınmış
bu kadrolara ıvedilikle atama yapıla-
bilmesi için staj süresi kısaltılmış, avu-
katlıktan hâkımlığe geçiş koşulları da
kolaylaştınlmıştır. Böylece yeterli do-
nanıma sahip olmayan ve dolayısıyla
hâkimlik nosyonunu alamayan, me\-
CHP, SORU ONERGESÎ VERDÎ
Meclis
mescidinde
Kuran kursuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Denizli Millerv ekılı Mehmet Neşşar,
TBMM Başkanı Büknt Annç'ın
yanıtlaması istemiyle verdiği soru
önergesinde "TBMM mescidinde Kuran
kursu açtmız mı" sorusuna yanıt istedı.
Neşşar "Bu kursun, yasadışı eğra'm
kurumlanna verilecek cezalan ortadan
kaktaran düzenlemenin AKP tarafindan
TCY'ye sokulmasından hemen sonra
açılnuş olması ibret vericidir " dedi.
TBMM mescidinde Kuran kursu açıldığı
haberleri bir soru önergesiyle TBMM
gündemine de taşındı. CHP Denizli
Milletvekili Mehmet Neşşar, TBMM
Başkanı Annç'a " Kuran kursu açtmız mı?
Açtmızsa bunun gerekçesi nedir?
Bu kursa kimler devam etmektedir? Bu
kursun AKP
hükümeti tarafindan
çıkanlan ve yasadışı
eğitime verilen
cezalann azaltıldığı
TCY değişikliği Ue
aynı zamana
rastlaması ne anlama
gelmektedir? Bu
uygulamayı eğitimin
birliği ve anayasamn
değiştirilmesi teklif
bile edilemeyecek 2.
maddesi çerçevesinde
nasıl
değerlendiriyorsunuz"
sorulanm yöneltti.
CHP Denizli
Milletvekili Mehmet
Neşşar, aynca şu açıklamayı yaptı:
"TBMM mescidinde Kuran kursu açıldığı
ve bazı öğrencilerin bu kursa devam etmeye
başladığı üzüntüyle görülmüştür. Bu
kursun, yasadışı egitim kurumlanna
verilecek cezalan ortadan kaldıran
düzenlemenin AKP hükümeti tarafindan
TCY'ye sokulmasından
hemen sonra açılnuş olması ibret vericidir.
Bu hareket anayasanın laiklikle ilgili olan ve
değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek 2.
maddesh le eğitinı birliği ilkesine açıkça
aykındır. Bu, TBMM çaüsı altında laik
Cumhuriyete açık bir saldın rüteliğindedir.
Bu yaklaşun Türkhe Cumhuriyeti'ni
'ılımlı' değil, açıkça radikal bir din
devletine çevirme hevesinin yansunasıdır.
Bu, AKP'nin ve değişme iddiasmda
olan birilerinin gerçek \iizlerini bir kez
daha net biçimde ortaya koymaktadır."
• Neşşar, "Bu
kursun, yasadışı
eğitim
kurumlanna
verilecek cezalan
ortadan kaldıran
düzenlemenin
AKP tarafından
TCY'ye
sokulmasından
hemen sonra
açılmış olması
ibret vericidir"
dedi.
Yeni polisler. yemin ettikten sonra şapkalannı havayafirlatarakmezuniyetlerini kutiadılar. (Fotoğrat A A)
Gençpolisler diplomalarını aldı
ANK\RA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer. "Emniyet örgütümüz, Atatürk
Cumhuriyeü'nin. demokrasinin, anayasa ile güvenceye
alınan temel hak ve özgürlülderin korunması,
bireyierin huzur ve gü^enlik içinde yaşamalan
konusunda kesintisiz hizmet sunmaktadır" dedi.
Sezer. Polıs Akademisi Gölbaşı Kampusu'nda
düzenlenen Polis Akademisi 2004-2005 eğitim-
öğretim yılı 60. dönem, Güvenlik Bilimleri Fakültesi
4. dönem mezunlannm yemin ve diploma törenine
mesaj göndererek yeni mezunlan kutladı. Sezer.
mesajında, Polis Akademisi mezunlannın genç
yöneticıler olarak çeşitlı kademelerde önemli görevler
üstleneceğinı, hizmetleriyle emniyet örgütünü
geleceğe taşıyacaklannı kaydetti.
Başbakan Recep Ta\"\ip Erdoğan, komiser
yardımcılannın vatana ve mıllete fedakârca hizmet
etmek üzere yola çıktıklannı söyledi. Türkiye'nin
dünyanın lider ülkelerinden bıri olacağının altını
çizen Erdoğan, "Bunun için dik duracağız, doğru
çahşacagız. üretken ve dinamik olacagız \e daima
geleceğe bakacağız" dedi.
cut kadronun da yansını oluşturacak
bu atamalar yoluyla önümüzdeki otuz-
kırk yıllık bır dönem şekillendirilmek
istenmektedir ki, bu durum eklenecek
yeni boyutlanyla yargıdaki sorunlan
aynca arttıracaktır. Anılan düzenleme
yapıhrken en az dört yıl hâkimlik ya-
panlann avoıkatlık unvanını alabilme-
si ıse gözetilmemıştir.
Yargı üzerinde vesayet
• Teftiş Kurulu Başkanlığı, ivedilik-
le yapılacak yasal bir düzenlemeyle
Adalet Bakanlığı merkez teşkilatın-
dan alınarak Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu'na (HSYK) bağlanma-
lı, adalet müfettişliğine yapılacak ata-
malann Adalet Bakanlığı yerine, bü-
tünüyle HSYK tarafindan gerçekleş-
nrilmesi yoluna gidilmelidir. Mevcut
düzenlemeye göre, Tef-
tiş Kurulu Başkanlığı 'nın
Adalet Bakanlığı merkez
teşkilatı kapsamında yer
alması, geçmişte ve gü-
nümüzde örnekleri gö-
rüldüğü üzere yargı üze-
rinde vesayet yaratmaya
elverişlidir. 2802 sayılı
Kanun'da yapılan son de-
ğişikliklere yönelik tep-
kilerini demokratik yol-
la ortaya koyan hâkimler
hakkında soruşturma
açıhnası da yargı üzerin-
dekı vesayetin bir ifade-
si olup açılan soruştur-
malar üzüntü ile karşı-
lanmıştır.
• Hâkimlerin kişisel
veya görevle ilgili suçla-
nnda farklı soruşturma
yöntemlerine bağlı olma-
lan, yargı bağımsızlığı
ve hâkim teminatmın bir
gereğidir. Yargıda doku-
nulmazlık söz konusu ol-
mayıp hâldmlere yöne-
lik özel soruşturma yön-
temlerinin, "mesleki do-
kunulmazlık" şeklinde
yansıtılarak yaşama do-
kunulmazlıklannın kal-
dırılmamasına gerekçe
yapılması da hukuksal
gerçeklerle bağdaşma-
maktadır. Yargıtay ola-
rak hukuk devleti ilke ve
kurallannm uygulanma-
sında aynı duyarlılık ve
kararlılık içerisinde ha-
reket edilecek ve takipçi-
si de olunacaktır.
Çelebi, üyelerinin tehdit ve baskıyla sendikadan istifa ettirildiğini söyledi
6
Hükümet DISK'i yok ediyor'
fstanbul Haber Servisi - Türkıye
Devrimcı tşçi Sendikalan Konfe-
derasyonu (DİSK), AKP'li bele-
diye başkanlan \ e onlara bağlı yö-
neticilerin. Genel-lş üyesi işçilen
baskı ve tehditle sendikalanndan is-
tifa ettirerek yandaşı Hak-lş'e bağ-
lı Hizmet-Iş'e üye yaptıklannı be-
lirtti. Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin.
Içışlerı Bakanlığı'na bir yazı
göndererek, DlSK'ın iddialann
incelenmesini istediğini bildirdi.
DtSK Yönetim Kurulu imzasıy-
la, gazetelere \erilen tam sayfa ilan-
la sendikal örgütlenme ve sendika
seçme özgürlüğünün önündeki en-
gellerin kaldınlması istendi. "Bu
Hukuksuznığu Durdurun" başlığı-
nın kullanıldığı ılanda. DlSK'e
bağlı olan ve belediye çalışanlan-
. • Çelebi, AKP'li belediye başkanlan ve onlara bağlı
yöneticilerin, Genel-îş üyesi işçileri tehditle
sendikalanndan istifa ettirerek Hak-İş'e bağlı Hizmet-lş'e
üye yaptıklannı savıandu.
nın büyük bir kısmmın üyesi oldu-
ğu Genel-Iş"in varlığınm tehdit al-
tında bulunduğu ifade edildi. DİSK
ve Genel-lş'e yönelik sistemli bir
sindirme ve yok etme operasyonu-
nun başlatıldığı vurgulanan ilan-
da, "2004 Yerel Seçimfcri'nden bu
\-ana Gent+tş ihtsi işçfler doğrudan
AKP'li belediye başkanlan ve on-
lara bağlı yöneticiler tarafindan
baskı, tehditve zoryoluyla sendika-
lanndan kopanmiakta ve Hak-tş
üyesi işçfler Hizmet-İş'e üye yapd-
maktadır. İşcilerin kenditercihleriy-
le başka bir sendikaya geçmeleri
söz konusu değildir. Belediye baş-
kanlan ve onlann emri alündaki
yöneticiler bir sendikanuı taşeron-
luğunu yapmaktadır" denıldi. Bu-
güne dek AKP'li 21 belediyedekı
Genel-lş üyesi işcilerin, baskı ve teh-
ditle Hizmet-lş"e geçirildiğinın an-
lahldığı ilanda, Ağn ve Van'm da
aralannda bulunduğu bazı beledi-
yelerde de üyelerinin aynı yöntem-
lerle sendikalanndan istifa etttiril-
meye çalışıldığı belirtildi.
Çelebi yaptığı açıklamada, ilanı
vermeden önce Başbakan, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Içiş-
leri Bakanı, Adalet Bakanı ve AKP
ile CHP grup başkanvekilleruıe bi-
rer yazıyla durumu anlattıklanm
belirterek "Ancak hükümet üyele-
ri en ufak bir girişimde buhınma-
dı" dedi.
DİSK ilanına inceleme
Bu arada Devlet Bakanı ve Baş-
bakan Yardımcısı Mehmet Aü Şa-
hin, Içişleri Bakanlığı'na bir ya-
zı göndererek DlSK'in dün gaze-
telerde yer alan ilanındaki iddiala-
nn incelenmesini istediğini bildir-
di.
Şahin, yazısmda, "Türkij'ebir
hukuk devletidir. Hiç kimse bir
sendikaya üye olmaya ya da
üyelikten a\nlma\a zorlanamaz.
Kamu kurum ve kuruşları ve
bunlann yetkUileri, kişi ve
kurumlar arasında bir aynm
yapamaz" görüşlerine yer verdi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Şundan emin olun ki, Sıvas katli-
amını yapan ve 37 kişinin canına
kıyanlar bir pişmanlık içinde değil-
lerdir. Hatta kendilerinin haksızlığa
uğradığını bile düşünüyor olabilir-
Ier.
Sıvas katliamının üzerinden tam
12 yıl geçti. Sıvas'ta toplantıyı Ale-
viler düzenlemişlerdi. Bu toplantı,
siyasi Islamcı diye tanımlanacak bir
grup fanatiğin eylemi olarak tarihe
geçti. Katliamda, caniler, devlet
güçlerinin ihmali ve korumasından
yararlanmışlardı.
• • •
Bu olayda devlet içindeki bazı
güçlerin ne kadar rolü oldu, bunu
tam anlamıyla çözebilmiş değiliz. O
dönemin önde gelen siyasetçilerin-
den birisi bu olayda devlet ihmali
olabileceğini bir sohbette şöyle an-
latmıştı: "Bir MlT'çi bana, bazen
bazı güçlerin gazını almak için bu
tür eylemlerin önü açık bırakılabilir,
demişti. Bu sayede devlet, hedef
aldığı kuvvetlerin üzerine daha ra-
Sıvas Katliamı ve Geçmişle Yüzleşmek
hat gitme imkânı bulabilir."
Bu köşede devletin sorumluluğu
üzerine yazılar yazdım. Devlet için-
deki güçlerin ne yapıp yapmadıkla-
nnı öğrenmek kolay değil. Şimdiye
kadar o kadar önemli olay karanlık-
ta kaldı ki!
Bunun da kalması mümkün. Tür-
kiye tam anlamıyla demokratik bir
ülke oluncaya kadar, bu işleri ay-
dınlatmak kolay olmayacak. Bu ka-
ranlık olayları aydınlatamadıkça da
demokrasiye ulaşmak mümkün ol-
mayacak.
• • •
Gelelim siyasi Islamcıların so-
rumluluğuna... Onlann da bu konu-
da bir hesaplaşma yaşadığı inan-
cında değilim. Olaylar sırasında ve
sonrasında katilleri aileden sayan
Islamcıların sayısı az değildi. Hâlâ
ne kadan onları aileden sayıyor
onu da bilmiyoruz.
Ben islamcılann arasında bu ko-
nuda ciddi bir iç hesaplaşmanın
yapılmamasını önemli bir sorun
olarak görüyorum. Çünkü bu kadar
vahşi bir katliamla kendi ideolojik
dünyalan ve vicdanları arasındaki
ilişkiyi gözden geçirmeden sağlıklı
bir değişimden söz edilemez. Bu
katliamla Alevi düşmanlığı, sol düş-
manlığı arasındaki bağı görmek ve
kabul etmekle işe başlamak zorun-
dalar.
Sünni islamcı gelenekte bir Alevi
düşmanlığı birikimi olduğunu bili-
yoruz. Aslında yalnızca Alevilere
değil, farklı dinden olanlara karşı
da bir dışlama, bir düşman görme
geleneği hep sürdü.
• • •
Zaman içinde, bu düşmanlığın il-
kellikten kaynaklandığını gören Is-
lamcılar da kendilerini ifade etme-
ye başladılar. Bu tür düşmanlıklara
karşı çıkabilenlerin sayısı zaman
içinde artıyor. Ancak yine de hiç
ummadık bir anda, Sünni Islamcı-
ların en gelişmiş olduğu sanılanının
bile yer yer bağnaz tutumlannı sür-
dürebildiğine tanık oluyoruz.
Bu çok köklü alışkanlıklann, bağ-
nazlıkların, düşmanlıklann bir anda
zihinlerden, anlayışlardan, davra-
nışlardan silinmesi kolay değil.
Herkese zaman tanımak gerekiyor.
• • •
Sıvas katliamı, Islamcılar için
önemli bir denek taşı. Bu cinayetle
ciddi bir hesaplaşmaya ihtiyaç ol-
duğunu önce görmeliler, sonra da
bu konuda adım atmalılar. Alevi kit-
lesine, tarihte olanlar bir yana, Sı-
vas için ciddi bir özür borçlan oldu-
ğunu kabul etmeliler.
• • •
Birileri diyebilir ki, solcuların ken-
di geçmişlerinde hesaplaşacakları
cinayetler yok mu? Tabii ki var. Sol-
cuların hesaplaşmaya daha yatkın
olduklan, ancak yine de birçok ko-
nuda zaaflarını aşamadıklarını ka-
bul edebiliriz.
Olsun. Sıvas katliamı, "Bak..
Başbağlar'da da katliam olmuştu"
diyerek geçiştirilemez. Geçiştirme-
ye çalışanlara da güvenilemez.
Islamcılar için Sıvas bir hesap-
laşma imkânı. İç gerginlikler, "Hay-
di gerginliği aşalım" demekle aşıl-
mıyor.
Karşılıklı güven verecek adımlara
gerek var. Sıvas önemli bir mihenk
taşı. Haydi var mısınız?
• • •
NOT: Stockholm'de bir beyin ka-
naması sonrası yitirdiğimiz sevgili
arkadaşımız, 68'li Can Saydam'ın
cenazesi yarın (pazar günü) saat
16.00'da Taksim'de (Fransız Kültür
Merkezi'nin arkasında) Vosgeperan
Katolik Kilisesi'ndeki törenden
sonra Şişli Ermeni Katolik Mezarlı-
ğı'nda toprağa verilecek.