25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19TEMMUZ2005SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/ / HAYIR OKTAY AKBAL Giivenilip Tanık Olmak... Birokurgeldi. Epeyceuzaktan, Hollanda'dan... Bir emekçi... Yıllannı gurbetlerde geçirmiş, ama Cumhuriyef ten kopmamış. Hem Türkiye Cum- huriyeti'nin çizgisinden hem de gazetemiz 'Cumhuriyet'ten... Eline geçtikçe okumuş ya- zılanmızı, olmazsa internetten günü gününe iz- lemiş... Birsorusordu: "Cesaretiniz nerden geliyor?" Bilmem, cesur sayılacak ne yaptım ki? Sev- gili Ali Sirmen gerek yazılannda gerek kimi ko- nuşmalannda "yazar cesareti"nden söz eder. Zaman zaman takılırdı. 12 Mart'ta aylarca tu- tuklu kalmıştı. 12 Eylül geldiğinde "Bizsıramı- zı savdık, siz düşünün" demişti. Ama bir de bak- tık, Sevgili Ali bu kez, Barış Demegi sorumlu- larından sayılarak yine yakayı ele vermez mi, hem bu kez iki yılı aşkın bir süre o cezaevinden buna sürüklenmez mi? Hollandalı okura bunlan anlatacaktım, olma- dı. O da tanıyor, biliyor Sirmen'in, yazar ama yürekli, gerçekçi, savaşımcı bir aydın olarak yaşadıklannı... Benimse öyle çok anlatacak öy- küm yok! Bakardım yazar sözlüklerine, hapse girmeyen pek az kişi vari Sözlüklerin neredey- se yansında yazariara hep hapis, tutuklama, mahkemede sigaya çekilme ya da daha daha beteri, sinsi, hain ellerle öldürülme!.. Hollandalı Veli arkadaşla daha konuşacağız elbet. Onun da benim de çok öykümüz var ya- şantılara ait. Ama ben bir türlü yanıtını veremi- yorum. "Cesaretimin nerden geldiğini", nasıl olup da bunca eleştirici yazılaryazmayı, iktidar sahiplerini aydınlatma, doğru yolu gösterme görevini üstlendiğimi!.. Bunun biryanıtı da Ata- türk kuşağının bir insanı olduğumdur. Atatürk dönemini yaşadığımdır; ilkelerini, ülküsünü, dü- şüncesini benimsediğimdir... 'Cesaret' dene- bilecek birtutumumun kaynağıdır bu... Nadir Nadi'nin bir sözü vardı: "Birgün bu adam boşuna yaşamış diyecekler..." Sen tut, bir yaşam boyu Atatürk Cumhuriyeti'nin sa- vunmasını, yorumunu yap, yazılannda, davra- nışlannda... Sayfalar, sütunlar, kitaplar dolusu anlat... Bir de bak ki bütün bunlar rüzgâra kapılmış, uçmuş, gitmiş! Toplum senin zamanındakinden, senin yaşadığın günlerdekinden çok daha kö- tü, daha umutsuz bir karanlığa gimniş... Sen hâ- lâ diren, hâlâ aydınlık ver, hâlâ bir kurtuluş yo- lu ara!.. Benim gibi "Atatürk Bir Gün Gelecek" diye bir umut besle. Gelecek olan, Atatürk'ün kişi olarak degil, bir toplumun bilinç gücü ol- duğunu anlat, duyur!.. önemli olan cesur olmak değil! önemli olan okurunun yanında yer almaktır. Bir yazar için en doğru davranış, yaşamın, toplumun iyi bir tanığı olmaktır. Tanık, ama yalancı tanık değil!.. Her şeyi dosdoğru yazan, yanm yüzyılı aşan bir zaman süresinde güven veren bir tanık sayıla- bilmek!.. Dünya Banş Güçlerinin Utkusu Savaş başlamadan haftalar önce dünyarun birçok yöresinde milyonlarca gösterici protesto eylemleri düzenlemiş ama bu çağnlar yarutsız kalmış, hiçbir uluslararası kurum ya da kuruluş saldınlan durdurma cesaretini gösterememiş ve durduramamıştır. Aradan geçen iki yılda Irak işgal ve talan edilmiştir. Av. Halit ÇELENK I rak Dünya Mahkemesi ve Vicdan Jürisi, iki yüı aşkın bir süreden beri dünyarun deği- şik ülkelerinde yaptığı yırmi oturumun so- nuncusunu Istanbul'da yaptı. 24-27 Hazı- ran 2005 günkrinde Istanbul'da değişik konularda yapılan sekiz oturumun sonunda nihai karannı verdi. Istanbul'da yapılan bu son toplan- tılarda iddia kurulu ve tanık olarak altmış üç kişi konuştu. On yedi kişilık Vicdan Jürisi bütün otu- rumlardaki konuşmalan dınledi. mahkemeye su- nulan belgelen inceledi ve sabahlara kadar süren tartışmalar sonunda karar özetini açıkladı. Bu ka- ran bir basın toplantısı ile yurt ve dünya kamu- oyuna duyurdu. Vicdan Jürisi'nin bu özetkarannda: Savaş baş- lamadan haftalar önce dünyanın birçok yöresin- de milyonlarca gösterici protesto eylemleri düzen- lemiş ama bu çağnlar yanıtsız kalrnış. hiçbir ulus- lararası kurum ya da kuruluş saldırılan durdurma cesaretini gösterememiş ve durduramamıştır. Ara- dan geçen iki yüda Irak işgal ve talan edilmiştir. Irak Dünya Mahkemesf nin meşruiyeti insajıb- ğm ortak vkdanından kavTiaklanmaktadır. ABD ve Ingilız hükümetlennin işgal öncesi uluslararası kamuoyuna sunduklan bantlann yan- hşhğı ortaya çıkmışnr. Gerçek amacın Ortadoğu'yu baskı ve denetım altına da tutmak, büyük petrol rezervlerinı kontrol etmek ve ABD'nın bölgede- ki müttefıki Israil'in konumunu güçlendirmek ol- duğu anlaşılmıştu-. Yine Irak'ta kitle imha silahlannın bulunduğu ve Saddamrejımı ıle El-Kaide örgütü arasında iliş- kılere dair kanıtlann düzmece olduğu anlaşılmış- tır. George W. Bush ve Tony Blair, dünyanın dört bir yanmdaki tepkilere kulaklannı bkanuş ve ta- rihin en haksız, ahlaksız ve korkakça sa\-aşlann- dan birini gerçekleştinniştir. Saldın Irak'ta devlet ve toplumun çöküşüne neden olmuş, yasa ve dü- zen ortadan kalkmış, insan güvenliği kalmamış, altyapı darmadagın edilmiştir. Sağlık sistemi yok edümiş. yöresel ve ekolojik katliamlar yapılmış, Irak'ın kultürel ve arkeolojik mirası ayaklar altı- na alınmışnr. 1991 yılından işgale kadar süren yaptınmlar binlerce kişinin acı çekmesine ve ölü- müne neden olmuş, işgalden sonra en az yüz bin insan öldürülmüş, altmış bin kişi ABD cezaevle- rinde hukuksal güvenceden yoksun bir halde tu- tulmuş, işkence sıradan bir olay durumuna gelmiş, binlerce insan kaybolmuştur. işgal himayesinde oluşturulmuş her yasa ve ku- rum, hem yasal hem de ahlaksal zeminden yok- sundur. Henüz sonuçlanmamış olan seçim, kuru- cu meclis, var olan hükümet ve Anayasa Taslak Komıtesi bu nedenle gayri meşrudur. işgale karşı yoğun bir muhalefet vardır. Banş- çıl yollardan >T ürütülen siyasal, toplumsal ve sivil direniş işgal güçlerinin baskısı ile karşılaşmakta- dır. işgal güçlerinin kaba kuvvete başvurması güç- lü bir silahb direnişin örgütlenmesi ve çaresizlik- ten kaynakh türlü şiddet eylemlerine vesile ol- muştur. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ve ulus- lararası yasalarda belirtilen ilkelere göre işgale karşı halk hareketi meşru ve makuldür. Jüri aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güven- lik Konseyi'ni de koalisyon güçlerinin yasadışı dav- ranışlanna kaşı çıkmayarak, savaşı durdunnak içın gerekeni yapmadığından ötürü suçlu bulmuş- tur. Vicdan Jürisi, karannın sonunda koalisyon güçlerinin hemen ve koşulsuz Irak'tan çeküine- sini, Irak halkına Birleşmiş Milletler Sözleşme- si'nden kaynaklanan rüm haklannın, kendi kade- rini tayin etme, özgürlük ve bağunsızhk için mü- cadele hakkının tanınmasını, Irak hailnnın mad- di ve manevi tüm zararlannın ödenmesini, işgal süresi içinde yapılan tüm anlaşma ve düzenlenen tüm kurumlann geçersiz sayılmasını, Guantana- mo ve öteki cezaevlerinin kapanlmasını, alıkonu- lan kişilerin savaş tutsağı sayılarak tüm haklan- run tanınmasını istemiştir. Irak Dünya Mahkemesi ve Vicdan Jürisi'nin bu karan dünya banş güçlerinin büyük bir utkusu olarak tarihte yerini alacaktır. Son Londra saldınlanndan sonra ABD Başka- nı George W. Bush ve tngiltere Başbakanı Tony Blair televizyon ekranlanndan insan haklanndan ve vicdandan söz etriler. Afganistan ve Irak'ta yüz binin üzerinde kadın, erkek ve çocuğu katleder- ken Guantanamo, Ebu Garib ve öteki gizli ceza- evlerinde en vahşi işkenceleri yaparken emperya- lizmin bu temsilcilerinden bu tür insancıl sözler duymamıştık. O zamanlar petrol ve silah ücareti vıcdanlannı perdelemiş olmasın? Telekom 'un Peşkeşi!.. S ÇACIN MOTEL felsefe devam ediyor... en temız denızı, her öğun balığı, kalabatıklardan ve kabahklardan uzak sessiz tatili özlediyseniz... 1 kişi TP. 45 YTL ASSOS Bektaş Köyü Sivrice mevkii Tel; (0 286) 723 44 60 / (0 286) 723 44 61 Serdar KARSU Eiektnk Müh. (ITÜ) on yıllann en büyük yüzde 55 hissesinı 6 5 milyar dolara alacak fırma grubu, T. Telekom'un yalnızca yıllık kân ile taksitlerini ödeyebile- cektir. Sabit hatlann işlevinin aza- lacağı, haberleşmenın uydu- lara ve mobıl şebekelere kay- dığı, bu nedenle de önümüz- deki yıllarda Telekom'un de- ğerinin ve kânnın düşeceği savı doğruyu yansıtmamakta- dır. Sabit abone hatlanna. ADSL gibi hizmetler eklen- dikçe, bu hatlann getirisi art- maktadır. Sabit şebekenin önemli bir bölümünü oluştu- ran fıber optik kablolarla, ne- redeyse sınırsız bant genişli- ğı üzerinden transmisyon (ana iletim) yapılmaktadır. Mobıl şebekeler ise havadan, belir- li bir frekans bandı üzerinden çalışnnlmaktadır. Dolayısıy- la, sabit hat ve şebekeler, fre- kans bandı avantajlan bakı- mından alternatifsiz bir du- rumdadır. Aynca, sabit şebe- keler. mobiİ şebekelerin ve internet ağlannın aynlmaz bir bölümünü oluşturmaktadır ve T. Telekom'un transmisyon şebekesi; GSM, internet vb. sektörlerde işletmecilik ya- pan tüm kuruluşlar tarafin- uluslararası peşkeşi, medya tarafindan ka- muoyuna büyük birzafer ola- rak sunuldu. TürkTelekom'unyıllıkola- rak ülkeye sağladığı katma değer, (kârlılık, vergiler, ya- onmlar bakımından) 4 mil- yar dolarmertebesındedır. Ku- rum, 2004 yılında, vergı ön- cesinde, 2-3 mih/ar dolar kâr etmiştir. Aynca, T. Telekom, yıllık olarak yaklaşık 1 mil- yar dolar yatınm yapmakta- dır. Özelleştirme sonrasında Telekom'u alacak fuma. bu yaûrımı yapmak zorunda de- ğildir ve öncelikle kâr amacı güdecektir. Örneğin, teleko- münikasyon hizmetlerini, kâr getırmeyen kırsal kesimlerde bsıtlayıp jaünmlannı yalnız- ca kârlı gördüğü bölgelerde yapabilecektir. Kurumdan, özelleştirme sonrasında, en az 20-25.000 kişi işten çıka- nlacak, bu personelin büyük bölümüdevletin havuzuna(!) atüaeaktır Bunlar da göz önü- ne alındığında, (avea'dan) sağ- lanacak gelir hariç) yıllık ola- rak en az 2 miryar dolarmer- tebesinde bir kârlılığa ulaşı- lacaktır. Yani, T. Telekom'un PEUGEOT'DA ÇILGIN YAZ FIRSATLARI! 30 Temmuz son gün www.peugeot.com.tr Peugeot Mujten llışkılen (0216) 579 94 44 ASSISTANCE Ustün teknık donanımı ve yüksek dızel teknolojısiyle Peugeot 407, inanılmaz indirrmlerle, Peugeot bayilerinde yeni sahıplennı bekliyor! Acele edın! OTOMOBİLLE YENİDEN TANIŞ1N. dan ortaklaşa kullanılmakta- dır. Başta GSM'cıler ohnak üzere bu işletmecilerin gelir- lerinin önemli bir bölümü, kendilerine transmisyon or- tamı sağlayan T. Telekom'a aktanlmaktadır. T. Telekom'un. bınlerce bı- nasından ve arsasından oluşan gaynmenkulleri ise ayn bir peşkeşkonusudur... ÖzeDeş- tırme ıhalesi öncesınde, T. Te- lekom'un(enaz4-5 miryar do- lan bulan) gayrimenkulleri- nın envanteri çıkanlmamış ya da bu envanterkamuoyundan gizlenmiştır. Özelleştirme kapsamına; bina ve arsalann yanı sıra, he- men her caddenın ve sokağın altında bulunan, onbinlerce kilometre uzunluğundaki alt- yapılar da dahil edilmiştir. Böylece bu özelleştirme işle- mi, yalnızca T. Telekom'un çalışan sistem ve şebekeleri- nın satışı değil, aynı zaman- da ülke topraklannın da san- şı anlamınagelmektedir. Özel- leştirme adı altında, yabancı tekellere bu şekilde devasa bm-üklükte üİke topraklan- nın saolmasının anayasaya ne kadar uygun olduğu ise (Ana- yasa Mahkemesi'nin yaban- cılara toprak satışı konu- sunda sınırlama getirdiği birdönemde)ayn birhuku- kı tarüşma konusudur. Tekdoiacak T. Telekom'u alacak fır- ma grubu, sabit hatlarda te- kel olacaktır. Çünkü mev- cut altyapıyı ele geçirecek ve ileride kendisine rakip olabilecek diğer kuruluş- lara, isterse, hayat hakh ta- nımayacak bir duruma ge- lecektir. Dolayısıyla, söz konusu özelleştirme işlemi, rekabetin firsat eşitliği ilkesi- ne de uymamaktadır Rekabet Kurumu Başkanı'nın, Kablo TV'nin sabit hatlara altema- tif olduğu şeklindeki açıkla- ması ise; Kablo TV şebeke- sinin kapsadığı abone alanı (telefon hatlannın yalnızca yüzde 6'sı) ve de çift yönlü te- lefon ve data haberleşmesi için yetersiz olan teknüc alt- yapısı göz önüne alındığın- da, gerçeği yansıtmamakta- dır. Bugün, herhangi bir ku- ruluş tararindan, böylesine bir altyapının tekrar yapılabılme- si; hem fınansal olarak hem de uygulamada olanaksızdır. Bu nedenle, T. Telekom altya- pılanrun bir firma grubunun mülkiyetine verihnesi, stra- tejık önemde olan sabit şebe- kelerin tekelleşurilmesi anla- mına gelmektedir. Bireylerin hak ve özgür- lükleri, haberleşmenin gizli- liği kavramını içermektedir. Yabancı tekellerin eline geç- miş olan bir haberleşme sek- töründe, bireylerin haberleş- me özgürlüklerinin ve (e-dev- let portalındaki kntık veriler gibi) gizliliklerinin temınatı nasıl sağlanacaktır' 7 Ülkemı- zin stratejik kurumlarımn, özeUikle ülke güvenhğiyle il- gili haberieşmelerinin gizli- liği, bu özelleştirmeyle ya- bancı tekellerin keyfıyetine kalmış olacakur. Ülke güven- liğiyle ilgili durumlarda. ya- bancılann nasıl ve hangi dav- ranışlar içerisinde olabilece- ğini kim, nasıl bilebilecektir? Türkiye'nin telekomünikas- yon ortamı; haberleşmenin gizüliği ve güvenliği konula- nnda ciddi bir önîem alın- maksızın, yabancüara peşkeş çeldlmektedir.. Özelleştirme sürecinde, sa- bit şebekelerin stratejik olma- dığı, stratejik olanın (saüş kap- samı dışında rutulan) uydu sistemleri olduğu şeklinde ya- nıltıcı propagandalar yapıl- mıştir. Halbukı, (teknolojik olarak dışa bağımh) uydu sıs- temlerinin sinyalleri dışan- dan çözümlenebilir ya da bo- zucu sınyal etkileşimiyle (in- terferans) sabote edilebilirler. Ulkenin sabit transmisyon hat- lan ise; fiber optik kablolar üzerinden, kapalı ortamda sin- yal taşımalan ve de altema- tifli olmalan özellikleriyle stratejik önemdedirler. Geliş- miş ülkeler, kendi telekom kuruluşlannı bu şekilde blok olarak satmamaktadıriar. Blok satışlar, dünyada genellikle azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde yapılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde telekom sistemlerinin ve teknolojisinin korunmasına ve gizliliğine o derecede önem verihr ki, te- lekom tesisleri gezilirken fo- toğraf makinesi taşınmasına bile izin verilmez. On binlerce kişi işten çıka- nlacaktır, Türkiye ekonomi- sine en büyük katkıyı sağla- yan, kurumlar vergisi sırala- masında 1. sırada bulunan bir kamu kuruluşu, yalnızca bir- kaç aylık cari bütçe açığını kapama bedeli karşılığında yabancı tekellere, IMF'ninta- lımatlan doğrultusunda san- lacaknr.. Haberleşme gizüh- ği güvencesi ve ülke güven- liği hiçe sa>ilacaktır.. Ve bü- tün bunlar olup biterken, bir- kaç meslek örgütü ve birkaç duyarh basın yayın organı dı- şında, büyük medya kartelle- ri olup bitene alkış tutmakta- dır ve de ne yazıknr ki, Ata- tûrk'ün kurduğu partinin yö- netiminden ses çıkmamak- tadu... İnsanlığın daha iyi bir dünya arayışı Ercan YEŞİLYURT Ş ehirleşme, sanayileşme- laryaptklanherişıvedavra- nin ürünüdür. Sanayi ge- nışı hesap etmek zorundadır. liştikçe şehirler zorun- Sürekli gelişen ve çok hızlı ÖZÖZTURKLER ADAPAZARI (02M) 275 17 71 (9 hat) • ŞANÇELİK BURSA-İZMİR YOLU (0224) 441 75 00 (3 hat) • TEKOTO BURSA-YENİ YALOVA YOLU (0224) 216 05 05 • AÇI İSTANBUL-ALTUNİZADE (0216) 651 60 60 • AKTİF-IRİYIL İSTANBUL- USKUDAR (0216) 428 93 00 • BERKE İSTANBUL-YENİKAPI (0212) 633 60 61 • CAN İSTANBUL-UMRANİYE (0216) 466 85 55 • EFE İSTANBUL-BAYRAMPAŞA (0212) 615 07 25 • MEPA İSTANBUL-İKİTELLI (0212) 698 44 44 • PARLAR İSTANBUL-ŞİŞLİ (0212) 210 16 66 • SONKAR İSTANBUL-AVCILAR (0212) 422 34 34 • TEKOTO İSTANBUL-SARIGAZİ (0216) 621 05 00 • YILDIRIM İSTANBUL-ZİVERBEY (0216) 449 29 94 • OTO TEKNİK İZMİT (0262) 335 50 38 • GÖREN ÇORLU-TEKİRDAĞ (0282) 685 47 70 • TUYLUOĞLU ZONGULDAK-K EREĞLİ (0372) 323 63 63 (4 hat) liştikçe şehirler zorun- lu olarak kuşatılmış ve geliş- miştir. Bu gelişme birlikte ya- şamayı zorunlukılmıştır. Ya- ni insanlar sosyalleşmek zo- runda kalmıştır. Toplumsallık insan da\xa- nışlannı giderek disipüne et- meye başlamıştır. Toplumsal- laşma, mülkiyetin de toplum yaranna kullanılnıasını zo- runlu hale getirmiştir. Mül- kiyetin kamununya da şahıs- lann elinde olması, durumu değiştırmez. Bu zorunluluk devlet yapısını da giderek sos- yalleştirmiştir. Sosyal devlet denen olgu, bu gelişmenin ka- çınılmaz sonucudur. Sosyal devlette esas olan insanın mut- luluğudur. Devlet hizmetin- de kâr-zar hesabı yapılmaz. Toplumsal sorumluluk birlik- te yaşamanın şarndır. Artık insanlann mutluluğu, toplu- mun mutluluğuna bağlıdır. Şehirleşmeyle birlikte küçük gruplann kendi ihtiyaçlannı kendileri karşılayarak yaşa- ma ünkânlan kalmamıştır. Herkes birbirine muhtaçor. Toplumsallık gereği insan- değişen ülkemizde sosyalle- şemeyen türedi zenginler in- sanlaşamadıklan için mutlu olamıyorlar. mutluluk taklidi yapıyorlar. Şehir içinde arazi arabası ciplerle kendilerine seviye buİmaya çalışıyoriar. Ölçü o kadar kaçmıştır ki bu türedilerin hastaneleri. okul- lan, eğlence yerleri. üniversi- teleri, mahalieleri çok kesin çizgilerle aynlmışnr. Ülke- mizde görülen kapkaç, sahte- ciük, dolandıncılık olaylan buyapınmürünüdür. Bu olay- larpolisiye tedbirlerle önlene- mez. Korumalı sitelerde bile her gün hırsızhk haberlerinin gelmesi ve Türkiye'nin en iyi korunan binasının 25. katın- da OzdemirSabancr'nın kat- ledilmesi, bu toplumsal yapı- nın sonucudur. Toplum geliştikçe, insan- larsosyalleştikçe buna uygun siyasi yapı gelişip yönetime hâkim oldukça bu olumsuz- luklar da bitecektir. lnsanlık bu düzeye ulaşmak için sürek- li ugraşmaktadır. Yenilen "Sos- vaiizm denemesi'' de budur. Yenilen sosyalizmin ideoloji- si, gereküliğı hedefleri değil, "sosvaizmikurmadeoejnesy- di". Nasıl ki 1789 burjuva devrimi ta 1020 yıhnda baş- layan bir dizi burjuva toplum denemesinin son halkası ol- duysa... Yaklaşık 750 yıllık zaman diliminde pek çok de- nemenin başansızhğa ugra- ması gibi. 1789'dan bugüne 200 yılı aşkın zamana rağ- men burjuva devrimi hedef- lerine -özgürlük kardeşlik, eşitlik ilkelerine- hâlâ ulaşa- madığı gibi. Bu tarihi süreç- te yaşananlar göz önüne ah- nırsa, 1917 'de başlayıp 1990'da çöken bir "sosyalizp mi kurma denemesinin" ba- şansızhğının anlamı daha doğ- ru kavranır. İnsanlığın ağır ilerleyen uzun sos>âl mücadeleler ta- rihinde nice ideolojiler, siya- sal akımlar doğdular, serpil- dıler, alnn çağlannı yaşadılar ve yok olup gittiler. Ama in- sanlığın "daha iyi bir dünya arayışı'' sürdü, bundan sonra da sürecek Ülkemizde gelişen olayla- ra ve siyasal yapıya bu tarih- sel açıdan bakarsak geleceği yenidenkurma çabamızda da- ha başanlı oluruz. PENCERE Lozan?.. Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923'te imza- landı... Bugün ayın 19'u... Demek ki beş gün sonra Lozan'ın 82'nci yıl- dönümünü kırtlayacağız. Bu konuda ADD'nin (Atatürkçü Düşünce Derneği) başını çektiği ey- leme katılmak ne güzel bir yurtseverlik olur... Neden?.. Çünkü Lozan'ın defterini dürmek üzere iç ve dışta pazarlanan seferberlik çok gelişti, azgın- laştı... • Ismet Paşa bu konuda sanki geleceği görmüş- tü... Başta Ingilizler olmak üzere karşrt cephenin Lo- zan Antlaşması'nı imzalayarak yeni Türkiye'nin varoluşunu uluslararası hukuk güvencesine bağ- lamalarındaki gerekçeleri arasına Inönü şu bo- yutu da katıyor: "Müttefikler başka birşeye de güveniyorlar- dı: Yeni Türkiye yeni bir devletin büyük reform- lan içinde idi. Bu reformları Türkiye bünyesinin ne kadar hazmedeceği meçhul idi ve onlar için Konferans'ta kaybettiklerini yeniden elde etme fırsatını verebilecek bir ihtimaldi. Bu sebeple, birtakım vadelere bağlanmış kararlarla yetin- mekte mahzur (sakınca) görmediler. Vadeler gelinceye kadar olacak hadiselerden ümitli idi- ler. Müttefiklerin (en başta Ingilizler) âti (gelecek) için bir ümitleri de, yorulmuş, fakir dûşmüş bir milletin, harap olmuş memleketini tamir etmek için mutlaka yardıma muhtaç olacağı, bunun için kendilerine müracaat edildiği vakit, harpte ve Lozan'da kaybedilmiş olan eski alıştıklan usul- lerin ve muamelelerin tekrar konabileceği idi." (Lozan Banş Konferansı, Seha L, Meray). Ismet Paşa'nın duyarlı bakışındaki kaygının ne kadar gerçekçi olduğu bugün anlaşılıyor. • Çünkü bugün Türkiye'nin düşkünlüğünü firsat bilen iç ve dıştakı "tarihsel düşmanlar" Lozan'ı delmek ya da yok etmek için ortak bir seferber- liğe girişmişlerdir... Lozan, Türkiye'nin uluslararası hukuk düzenin- de varoluşunun belgesidir; Osmanlı Imparator- luğu tasfiye edilirken yeni kurulacak devletin te- meli ortaklaşa bir çalışmayla aynntılanna dek madde madde saptanmış; kabul görmüş ve ta- raflarca imzalanmıştır. Ismet Paşa der ki; "... Lozan Muahedesi'nin (Antlaşmasının) bir özelliğini anlatacağım. Birinci Cihan Harbi'nden kalan muahedelehn hiçbiriyaşamaz. Yalnız Lo- zan Antlaşması ayaktadır. Ikinci Cihan Harbi'nden sonra yeni muahede- ler dünyaya yeni meseleler ve yeni ihtilaflar çı- karmıştır. Lozan Muahedesi, Türkiye için esas- lı değerini ve uluslararası münasebetlerde kıla- vuz olacak ilkelen taşımakta devam etmektedir. Denilebilir ki, Lozan Antlaşması imzasından 46 sene sonra tazeliğini muhafaza etmektedir." Inönü bu yazıyı 1969'da yazmıştı.. Yıl 2005... Ve Lozan tehlikede!.. Bu yıl Lozan'ı kutlarken bu tehlikenin enini bo- yunu da tartışıp konuşmalıyız. HOTEL MAVİ DENİZ TÜRKİYENİN CENNET KÖSESİ, MAVİ BAYRAK ODÜU.Ö, MARMARİS TURUNÇ KOYUNDA DENİZE SIFIR, YUZME HAVUZU, HAVUZ BÂ\SNÂCK BAR, n SABAH,AKSAM ZENCtN AÇ1K BÜFE ODALAROA; MÜSTAKİL ELEKTRTKIİ ŞOFBEN, KIİMA, MÜZtK, TELfFON,TV,ŞAÇ KURUTMA. 0-2 YAŞ PCRETSIZ ± , AYNI ODADA OÇUNCÜ KİŞİ %50 İNDtRİMÜ 2 Klylllk Odada Gecellk Klfi Bafi Yanm Panlyon Ttmmuz-Ajusto* Eylûl Ekrm •ungalov 50.00 YTL+KDV 40.00 m+KDV 30.00 YTL+KDV OMOduı 70.00 m+KDV 53.00 m+KDV 40.00 m+KDV REZERVASYON TEL:0.252.4767190-91 www.hotelmavldefliz.com FAX.0.252.4767007 lnf0@hotelm3videniz.com MİLAS CUMOK ÇAĞRISI Atatürkçü Düşünce Derneği Milas Şubesi'nin düzenlediği "AB Süreci, Kıbns Sorunu ve Lozan Antlaşması" konulu paneldeyiz. Sayın Prof. Dr. EROL MANİSALI'nm katılacağı aydınlanma söyleşisinde gelin birlikte olalım. SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZL. Yer : Belediye Evlendirme Salonu Milas Tanh : 20 Temmuz 2005 Saat 19.30 Iletışim-Bilgi: 0532 382 58 50 - 0532 426 39 7Q www.cumok.org
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle