23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2005 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER ARADABtR Prof. Dr. NECLA ARAT* Alacakaranlıktan Aydınlığa 1997 yılında bir grup aydın, bir araya getip bir bildiri yayımladılar. Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın öncülüğünü üstlendiği bu girişimin yayımladığı DemokratkToplumcu Çağn'da ülkemizin içinde bulunduğu durum tartışılıyor ve, "Toplumumuz Cumhunyet tarihinin belkide en önemli bunahmı ile karşı karşıya bulunmaktadır. Laik-demokratik Cumhunyet tehdit altındadır. Bu geçici değil, yapısal bir bunalımdır... Devletin veeğitimin laikyapısı bozulmuştur... Irkçı-şeriatçı bir ideolojik karışım giderek devletin kurumlanna egemen kılınmaktadıı* saptaması yaptlıyordu. Çağnnın son tümcelerinde ise kamuoyuna seslenilip 'Gün, karanlığa karşıgüçlerin örgütlenmesi ve dayantşması günüdûr. Ülkenin içinde bulunduğu ortamdan endişe duyan herkesin, konumu ne olursa olsun, mutlaka yapabileceği birşey vardır" deniliyordu. Çağnnın betimtediği yapsal bunalım, aradan geçen sekiz yılda daha da büyüdü. Nitekim, değerli sosyolog Prof. Dr. Emre Kongar, geçen günlerde ülkemizin gelmiş olduğu noktayı, o olağanüstü etkileyici köşe yazısında "Uçurumun Kenannda "diyerek nıteledi. Kongar'agöre, "Uçurumdan ayaklanmıza kementatan güçler, siyasetle bihikte medyayı, sermayeyi, hukuku ve eğitimi de ele geçirmiş durumdaydılar." (Bkz. Cumhunyet, 6 Haziran 2005) Ne var kı Kongar bu uyan yansından sonra kaleme aldığı "Karanlığın Diyalektiği"nüe artık karanlığın egemenliğine karşı aydınhğın muhalefetinin ortaya çıktığını; emekçisi, sermayedan, yazan çizen, potrtikacısı, sade vatandaşı ıle başta gençler ve kadınlar olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlannın Atatürk'ün armağanı olan Cumhunyeti korumak için saf tuttuklannı, b u nedenle umudumuzu yitirmememız ve karanlığa teslim olmamamız gerektığini vurguladı. (Bkz. Cumhunyet, 13 Haziran 2005) Kongar, çok haklıydı. Minerva'nın Baykuşu, gerçekten de uçuşuna aiacakaranlık bastjrdığında (yani, karanlığın en koyu olduğu anda) başlardı. Işte şimdı Demokratık Toplumcu Cağn'dan sekiz yıl sonra, benzer kaygılan daha yogun bir şekılde duyarak yola çıkan Yurtsever Hareket. yurdun her tarafından on binlerce ımza ile desteklenen ama milyonlarca imzaya ulaşmayı planladığı birkampanyayı başlatmış bulunuyor. (Bkz. Cumhunyet, 31 Mayıs 2ÖO5 ve Milliyet, 1 Haziran 2005) Yurtsever Hareket, bu kampanyası ile, • Emperyalizmın polıtikalanna gözü kapalı teslim olmaya, • Ulusun ekonomik çıkariannı ve ulusal güvenliğini Bat'nın çıkarlanna teslim etmeye, • Laik-demokratik rejimin ve Cumhuriyetin temel degerlerinin yıpratılmasına, • Çoğunluk baskısının demokrasi maskesi altında Türkiye'yi derrokratik-Aydınlanrnaa çizgisinden uzaklaşiınp dışa bağımlı bir ılımlı Islam ülkesine dönüştürme gnşimıne, • Yönetmin kendisineyönettlen etestirtlerecjderekartan tahammülsüzlüğüne büyük bir duyariılıkla karşı çtkıyor. Yurtsever Hareket, tüm yurttaşlara ve demokrat vatandaşlara seslenerek bir kez daha "Gün birieşme gûnüdür" diyor ve "yönetim, yanlış ve ülke için tehlikeli pditikalanndan vazgeçeneya da ısran halinde, demokratik yöntemlerie iktıdardan düşürülene dek toplumsa/ uyan ve karşı koyma hakkını kullanacağını" duyuruyor. Not: Yurtsever Hareket'in yarıında olmak ısteyen sivil toplum örgütleri ve sorumlu yurttaşlar, desteklerini 0212 227 34 65 ve 0212 662 74 5 4 No'lu fakslara göodere- bilirter. * Kadın Araştırmaları Derneği Bşk. Balkanlar'ın Anahtar Ulkesinde Seçimler GÖZde KlhÇ YAŞIN TUSAMBalkan Araştırmaları Masası Ni •üfusunun çoğunluğu Müslüman- lardan oluşan ve Avrupa'nın en yok- sul ülkelerinden olan Anıavutluk, 3 Temmuz 2005'te yapılacak ola- ğan parlamento seçimlerine hazır- lanıyor Doğu Avrupa'da komünıst sısteme en son veda eden ülke, bugün parlamenter demok- rasi ileyönetiliyor. Seçimbarajınınyüzde 2.5 ol- duğu Arnavutluk'ta, anayasa uyannca 140 san- dalyelik parlamentonun 100 üyesi doğrudan, 40 üyesi de nispi dağılunla -dört yıl için- seçilecek (m. 64,1,3). 2006'da NATO üyeliği, 2015 'te de AB üyeliği hedefı olan Arnavutluk için seçim- lerin demokratik yöntemlerie yapılması şart ko- şulmuş durumda. Arna\Titluk'un siyası parti ve koalisyonlan, seçımlerin özgür, adil, demokra- tik olması ve şeffaflık ilkesine uyulması konu- sunda bir usul anlaşmasını seçim tarihinin belir- lenmesindenhemen ikd gün sora 27 Nisan'da im- zalanuştı. Seçim öncesi dönemde seçim hazır- lıklannı incelemek isteyen AB yetkililen, sık sık ülkeyi ziyaret ettiler. Nitekim 2001 seçimlerin- de olduğu üzere AGtT, oy kullanma merkezle- rinin açılması, oy kullanımı, oylann sayımı ve so- nuçlann asılması aşamalannı izlemek üzere 400'ün üzerinde gözlemci gönderdi. Tosk ve Geg olmak üzeıe iki kabileye aynlan Arnavutlar, bugünkü Azerbaycan'uı kuzeyinde yaşıyorken kuzey göç yollannı takip edereİt top- lu halde Balkanlar'a geldiler. Tosklar, Skumbın Nehri'nin güneyine, Gegler de kuzeyine yerleş- ti Pek çok ülkede görülen doğu-batı, kuzey-gü- ney şeklindeki coğrafya temalı aynlık Amavut- luk'ta da sonraki siyasi aynmlarda etkıli oldu. Ta- mamı Müslüman olan Kosova ve Makedonya'da- ki Arnavutlar da Geg kabilesuıe mensup. Ama- vutluk'taki ArnavTitlann yüzde 70'i Müslüman, yüzde 20'siOrtodoks, yüzde 10'udaKatolik.Müs- lümanlann önemli bir kısmı da Bektaşi. Osmanlı yeniçerilerinin Arnavutluk toprakla- rma yerleşmesiyle ülkede yayılan Bektaşılik, "ts- lamiyeti Arnavntiaştırarak" Arnavut milliyetçi- lığinin uyanışında ve ülkenin bağımsızhğında oldukça etkili oldu. Arnavutluk, Balkanlar'daki Amavutlann ve doğal topraklannın yansuu ki- mi anlaşmalar nedeniyle ülke sınırlan dışında bı- rakmak zorunda kalmış bir ülke. Tüm bölgedeki uyuşmazlık ve çatışmalann temel sebebının azmlıklar ve birbirinin ıçine geç- miş halklar olduğu düşünüldüğünde, Arnavut- luk'un bu çatışmalardan nispeten uzak kalması- nın sebebi, topraklanndaki azınlık nüfusun önem- li bir orana ulaşmamasıdır. Arnavutluk nüfusu- nun yüzde 95'ini Arnavut kökenliler oluştunır- ken en büyük azınlık grubu olan Yunan asıllılar, sadece yüzde 2.4 oranında. Diğer azınlık grup- lanm da Makedon Karadağh, Çingene, Ulah, Sırp, Eflaklı ve çok az sayıdaki Yahudi ve Erme- ni topluluklan oluşturuvor. Demokrasi savaşı Enver Hoca'nın 1985'te ölümü üzerine yeri- ne getirilen rejimin ikınci adamı Ramiz ABa dö- neminde sistemde yumuşama olduysa da Enver Hoca anlayışı bir süre daha devam ettirildi. Do- ğu Avrupa'nın komünist rejimlen yıkılmaya baş- ladığında, Arnavutluk Işçi Partisi de reform sü- recini başlatmak zorunda kaldı Uygulamadaki yavaşlık ve sisteme duyulan güvensizlik, on bin- lerce Arnavut'un -dünyanın şaşkın bakışlan ara- sında- Tiran'daki Baülı büyükelçiliklere sığınma- sına ve küçük teknelerie Adriyatik üzennden ttarya'ya kaçmasına sebep oldu. tşkodra, Draç. Elbasan, Tiran'da önüne geçi- lemeyen gösteriler, sokak çatışmalan, reform çığlıklan Ramiz Alia'yı serbest seçim sözü ver- mek zorunda bıraktı. îlk demokratik seçimlerde kaybeden diğer Doğu Avrupa komünist partile- rinin aksine Arnavutluk Işçi Partisi, oylann yüz- de 65'inı. Sati Berisha ve Gramoz Paşko liderli- ğinde kurulmuş olan Demokratik Parti yüzde 30'unu aldı. (31 Mart 1991). Ülkedeki ıktisadi çöküntü, grevler, gösteriler, gençlerin ülkeden ka- çışının devam etmesi ve reformlann hâlâ gerçek- leştirüemiyor olması hükümetinısüfasını ve 1992 seçımlerinizorunlukıldı ABD'ninlşçiPartisi'nin yenne kurulan Sosyalist Parti'ye karşı serbestpa- zar ekonomisini savunan Demokratik Parti 'yi desteklemesi, Demokratik Parti'yi oylann yüz- de 62'si ile iktidar, lıderi Berisha'yı da cumhur- başkaru yaptı. Yanm yüzyıl süren komürust sis- tem artık sona ermişti, komünist parti yasadışı ilan edilmiş. ülkede reform ve özelleştirme sü- reci başlamıştı. Değişimin zor olması, ekonomik sıkıntılann aşılamaması ve halkm beklentilerinin karşılana- maması, yeni bir kriz dönemine sebep oldu Sos- yalist Parti, 97'dekı erken seçimle yönetime gel- di. Başbakan olan Fatos Nano, 2001 seçimlerini de kazanarak Sosyalist Parti'nin liderliğini bu- güne değin sürdürdü. Tûridye-Arnavufluk iüşkilcri 3 Temmuz'daki seçimlere ilişkin yapılan an- ketler, eski Cumhurbaşkanı Salı Berisha'run li- derliğindeki Demokratik Parti'nın seçimleri bi- rinci bitireceğini öngörüyor. Buna göre, iktıdar- daki Sosyalist Parti ikincı olurken onu eski Baş- bakan Dfa- Meta'nın liderliğindeki Bütünleşme- ci Sosyalistler izliyor. Yakın tarihe baİaldığında böylesi bir sonuçla Demokratik Parti'nin ve Berisha'nın tekrar ikti- dara gelmesiyle Türkiye-Arnavutluk ilişkilerinin daha da derinleşebileceğini söylemek yanlış ol- masa gerek. 1980 yılında ımzalanan ticari anlaş- malarla yeniden başlayan ilişkiler Berisha döne- minde gelışmişti. Yunanistan'm büyük destek verdıği Nano'nun döneminde ise özellikle ilk zamanlarda Yunanistan'm etkisiyle ve Türki- ye'nin Berishacı olduğu düşünüldüğü için iliş- kilerin se>Tİ yavaşlamıştı. Balkanlar' ın dengesin- de ve bölge istikrannda kilit konumda olan Ar- navutluk'la ilişkilerin en üst se\iyeye çıkanlma- sı. Türkiye için hem siyasal hem de stratejik açı- dan oldukça önemli Üstelik. Türkiye ile ışbirli- ğının arttrnlması, Yunanistan tarafindan sıkıştı- nlan ve baskı altına alınmak istenen Anıavutluk açısmdan da arkasma güçlü bir devleti almak adına önem arz ediyor. Gerçekten de kendı topraklanndaki Arnavut- lan ayn bır azınlık olarak kabul etmeyerek on- lan "Arnavutça konuşan \unanhlar"" olarak ad- landıran Yunanistan'm. Arna\-utluk'takı Yunan asıllılann azınlık haklannı bahane ederek kurdu- ğu siyası baskı ve hatta "Knzev1 Epir" olarak ad- landırdığı Amavutluk'un güneyi için yarattığı "Kurtanlamamış Toprak" tragedyası düşünül- düğünde Ama\utluk \ e Türkiye'nin kader ortak- lığı yaptığı anlaşılıyor. Türkiye'nm yeterince aktif olmayan dış poli- tikası, Yunanistan baskısını iyı ilişkilerle kırma- ya çalışan Amavutluk'ta ve Makedonya'da -özel- likle hcan ilişkılerde- Yunanıstan'ı olması gere- kenin tersine Türkiye'nin önüne çıkarmış du- rumda. Yoğun tarihsel ve kültürel bağa ek ola- rak yaşanan kader ortaklığı. hem Amavutluk'la hem de Makedonya ile ilişkilenn geliştirilmesi- nı ve ortak taktik belirlenip bunlann sıstemli bir şekılde takıp edılmesini gerektiriyor. Amerika'ya Niçin Acıyorum? •Dr.OsmanGUNEY nanın ki, Amerika'ya dilerde de dünyanın dibıne (ABD) acımamak elim- kibrit su>ıı dökmeye çalı- şan bu canavara, biİirim ki, birçoğunuz kızar, lanet eder. Fakat ben gerçekten acı- yorum bu buçuk milletler topluluğuna... Onlarister mi sanırsınız dünyarun başına den gelmiyor... Hem de şimdikine değil. ilkin Kızıl- derililenn, daha sonralan da Zencilerin soyunu kurutma- ya çalışan ABD'ye öteden beri hep acuıuşundır. Şim- bela olmayı ve de iğrenç bir manzara sergileme>i... Bu- kez kapıyı büyük aç- mışlar, isteseler de küçülte- miyorİar, aşağıdan alamı- yorlar... Toraman gerzek to- suncuklar gibi. istekleri ye- rine getiriuTieyince kızıyor, Peugeot Boxer Tüm arayışların sonu! PeU,geOt 2 7 . 7 0 0 Y T L (277OO.OOO.OOO T^'denbaşlayanfiyattaria! vwww peugeot com.tr • 7.5 mMen 12 m h e geniş iç hadm seçendderi • 1060 - 1755 kg ansı ıstap haddi • 10 (t (85 hp), 22 k ( 100 hp). 18 k (127 hp) motor seçenekleri • ABS • SUriıcO hava yısojı • Uakon kumandalı merkezı kilit PEUGEOT - Bektrildı on cambr • Isttmalı ve eMarildl ftaiı yan aynabr • Güçlendinlrrnş aHa suspansiyon • Immobtlizer ASSISTANCE ^YOkseUikayariıhMrolkdireksTon-KkravcdahabırçokunOnöiBHc. {0212)292 2(26 Hemen bır Peugeot bayiıne gelin, Boxer'ın tam sııe göre oldugunu kendi goılerınııle görun Boxer PEUCEOTT.ynmTOTAL PROFESYONELLERDEN PROFESYONELLERE. •P«nak«b<4t «MnP««BeıcB<nn'»0CZ0kHOıl5h(>ntartadmCfiMır Kmi bjuannkfcl «deme jMrbn « M»m MçanAfcn tç* lodn laynn v k a c a ) * Q & t M t k * ' • AÇI İSTANBUL - ALTUNİZADE (0216) 651 60 60 • AKTİF - İRİYIL İSTANBUL - ÜSKÜDAR (0216) 428 93 00 • BERKE İSTANBUL - YENİKAPI (021 2) 633 60 61 • CAN İSTANBUL - ATAŞEHİR (0216) 469 27 77 • EFE İSTANBUL - BAYRAMPAŞA (0212) 615 07 25 -MEPA İSTANBUL- İKİTELLİ (0212) 698 44 44 . PARLAR İSTANBUL - ŞİŞLİ (0212) 210 16 66 • SONKAR İSTANBUL - A V C I L A R (0212) 422 34 34 • TEKOTO İSTANBUL - SARIGAZİ (0216) 621 05 00 • YILDIRIM İSTANBUL - ZİVERBEY (0216) 449 29 94 • GÖREN ÇORLU - TEKİRDAĞ (0282) 685 47 70 kınp döküyorlar... Hani o, "Fareler ve İnsanlar'dakı. çok sevdiği faresıni ısteme- den sıkıp öldüren, geri ze- kâlı iri kardeş vardı ya. tıp- kı onun gibi: ammsadınız mı 17 .. Ah keşke Amerikalılar, demokrasiyi(?), hür dünya ideallerini(°), kısacası in- sanhğı(?) bu kadar sevme- selerdi(?V.. Busevginindo- zu arttıkça. bu kaba kuvve- tin global ilgisi artıyor, ilgi- si arttıkça yakaladığına sa- nlıyor, dolamyor, sıkıyor, soluksuz bırakıp öldürüve- riyor... Peki buna mecbur mu, evet mecbur, npkı bir pı- ton yılanı gibi, gücün ve ih- tiyaçlann gereğini yapıyor; çünkü yaşamak için böyle yapmak zorunda... Bu şimdi meselenin bir yanı. Durmadan kamufle edilen öteki yanına gelince: Düşünün bir kere, bu dev yaratık yiyecek, içecek, ge- zecek. tozacak, ne bileyim her bir şeyi hem de en iyi- sindenyapacak... Peki, ney- le yapacak bütün bunlan? Şimdi eminim birçoğunuz vampirlere de aeımaz; kan içiyorlar diye kızarsınız... Peki, ne yapsuı zavalh vam- pirler, hiç düşündünüz mü, kan emmezlerse ölürler... Sivrisinekler de öyle değil mı, onlar da kendi yaşamı- m sürdünnek zorunda... tnsanlara kıyakçılık ede- yim diye, sız hıç sivrisinek- lik yapmaktan vazgeçen bir si\Tİsinek gördünüz mü?.. Hem uzun lafa ne gerek var canım. besin (yaşam) zinci- ri diye bir şey var, değil mi?.. Yani. büyük balık küçük ba- hğı yutacak, o kadar... tşin esas acınılacak yönü işte bu, balinalann yiyecek bulamaması; o koskoca be- denin açhktankıvranıp, bö- ğürerek ölmesini bir düşü- nün; zaman zaman karaya \Tjrup intihar etmelerinin ne- deni de belki budur, kim bi- lir... Mesele işte bu kadar ba- sit, dev Golyat'abeslensin di- ye, kendi ellerimizle yiye- cek sunmak zorundayız; yoksa dünyajı başımıza yı- kar... Görüyorsunuz işte, ABD de böyle, bir huysuz- landı mı, Allah muhafaza eyleye... Deprem. su baskı- nı, tsunami, tayfun ne ki, an- lık olaylar bunlar. olur ve geçer gider... ABD öyle mi, "bir baba hindT mübarek, maazallah bir bindi mi sır- tınıza. indirebilene aşk ol- sun... Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile şimdilerde ne de- meye getiriyor dersiniz ulu manitu; a Bucoğrafyanın(y»- ni Islam âkminin) şeküııi ve ruhunudeğiştireceğim".dı- yor... Ne yapsın yani yüce Goryat, baktı ki. bu baldın çıplak taifesi ne tsrail'e ne de kendisine nicedir dırlık düzenlik vermiyor; öyleyse sorunu kökünden çözmek gerek.. Yani kısacası, bu coğraryanın hali ve ruhu işi- me gelmiyor; yeniden dü- zenleyeceğim, diyor, başka birşey demiyor... Allah AllaaahL Bu sö- zün gerisinde neler yatmaz ki dinden, diyanetten tutun da inançlann, milliyetlenn, ideallerin, her şeyin değiş- tirilmesi gerekebilir... Bi- zim için durum o kadar çet- refil olmayabilir. zaten hiç- bir zaman unutamadığımız o eski Orta Asya çadırlan- mıza döneriz... Ya zavalh Araplar neyler ki, iş mi ca- nım, onlarda zatenhiçbir za- man gerçekten terk etme- dikleri Uzza ve Lat'lanna geri dönerler, olurbiter... Pekibütünbunlarniçin?... Tabii ki, yüceler yücesi de- vimizin rahat etmesi için... O asla işsiz, meşgalesiz ka- lamaz... Uçaklaruçmalı, ge- miler yüzmeli. bombalar, roketler atılmah ki "nerde hareket orda bereket* .. Ü- la ki, o savaş endüstrisi ça- lışacak; fabrikalarda istih- dam artacak... Bilmez misi- niz ki. bisikletin pedalı dur- madan çevrilmezse devri- lir... Ee ölenler n'olucak: onlar da ya Amerika'nın ya da karşı tarafin zencileri (fe- kir-fukara, garibantakımı)... Saddam'la Bush'a hiçbir şey oluyormu?.. Şu Rus ayısı da tam diz çökecek zamaru buldu yani. Eskiden hiç değilse yalan- cıktan da olsa bunlara kar- şı durur: bak kanşmam haa!! diye parmak sallardı... O da tırsınca. koskoca dünya ol- du mu sana köpeksiz bir köy... As, kes, cami bom- bala, ııza geç, insancıklann boynunayular tak, çınlçıp- lak üst üste yığ; yüce gön- lün neçekerse artık... Şimdi de\in bakem bana, bunlan yapamazsa o zap- tedilemez güç neye yarar?.. Oturmuşlar ahkâm kesiyor- lar, Amerika şöyle yapmış da, böyle etmiş... Allah kimseye zapt edil- mez güç kuvvet vermesin, ne kadar zordur durdurması, nereden bileceksiniz... Meseleye bir de bu tarafindan bakınca. ABD'ye niye acıdığımı umanm şim- di anlamışsmızdır.. Doğ- rusu, yüce Zeusyardımcüan olsun... PENCERE Bile Bile Lâdes!.. 1979'da Iran'da "Islam Devrimi" gerçekleşin- ce en solundan en sağına dek hepimiz sevinmiş- tik... Diktatör Şah Pehlevi devrilmişti... Iran komünıstleri bile şıkır şıkır oynuyorlardı... Aradan çeyrek yüzyıl geçti... Iran karanlığa battıkça battı.. • Gazeteler 1979'dan bu yana Iran'da 9 kez cum- hurbaşkanlığı seçimi yapıldığını yazdılar... Seçim demokrasinin özü, "olmazsa olmaz" ko- şulu değil mi?.. Iran dinci devlet modelinde seçeneksizliğin çık- mazına seçimlerle gömülüyor... Demokratik seçimi özgür birey yapar; kul ya da mürit değil. Iran'da gün saymak, tavlada zar atmak gibidir Yek-şembe, dü-şembe, se-şembe, çihâr-şembe, penc-şembe... Çeyrek yüzyıldır Iran demokrasi tavlasında mol- layagele atıyordu.. Bu kez molladan da beter Ahmedinecad san- dıktan çıkınca halk mat oldu. • Bir toplum dincilikle kalkınamaz... Iran'ın Müslümanlığı ekonomiye kâr etmez, mu- azzam petrol gelirine karşın ülkede işsiz ordusu büyüyor, yoksullar çoğalıyor, zengin-fakir uçuru- mu derinleşıyor, halk ise dincilik afyonuyla uyu- tuluyor... Mollayı da sollayan yobaz neden sandıktan çık- tı?.. Kim çıkacaktı?.. Iran'da çeyrek yüzyıldan beri 'eğitim-öğretim'; 'akıl-bilim' değil, 'ınanç-din' üzerine!.. Yetişen genç kuşaklar Aydınlanma'nın A'sından haber- siz, körkütük Islamcı... • Komşuda pışer.. Bize de düşer.. Bugün Türkiye'de sandıktan çıkıp iktidara otu- ran takıyyeciler en büyük savaşımı eğitim-öğre- tim üzerine verıyorlar.. Kuran kurslan.. Imam okulları.. Üniversite.. Kıyamet kopuyor.. Neden?.. Çünkü takıyyeciler tasanmlannı uzun süreli bir stratejiye oturtmuşlardır; aşağıdan yukarıya doğ- ru sözüm ona demokratik bir yapılanmada Tür- kiye'yi Iran'a çevirmenin en gerçekçi ve geçerii dü- zenlemesi adım adım yürütülüyor... Said-i Nursi'nin müridı Fethullah'ın kadrolan neden tüm dünyada ve Türkiye'de okullara, eği- time, öğretıme hız veriyor?.. • Halk hangi tür eğitimden ve öğretimden geçer- se öyle biçimlenir... Avrupa'da halklar laik öğretim süzgecinden geçtikleri için demokrasi bilincıne aşılandılar... Türkiye Aydınlanma'ya sırtını döndükçe Iranla- şacak... Fethullah biliyor bunu... Başbakanlık Müsteşan biliyor.. Bile bile lâdes... y'Cumhuriyet k^KİTAPLARI ATATURK BtR GÜN GELECEK Oktay Akbal "Atatfirk uzaklarda deâMir. Geçnıi^ kanşnnş değüdjr. Bizimle beraberdir. ılerici kuşaklann yanındadır. Türkiye'yi aydınlığa götoren yolun öncüsüdür. Atatiirk'ü aıdamahyiz, dnymahyız, tammahyız. Onun zamanı aşan gfieünden yararlanmalıyız. Topluraamuzda birtlenbire çoğalan bağnaz kafalara. çtkarcılara, her şeyi özel yararları için harcayan çirkin politikaeılara karşı en büyük güvencemiz, en üsl gücümüz O'dur. Atatürk'tür. KemaHgt devrimin flkeleridir."1 "Evet. hangi yüâe çıkacakamz, çıkacağn Am&ahir'de Atatiirk'ün yanına? Nasd yürüyeeekler o Aslanh Yol'u? Hangi içteniüde, hangi yürekle, hangi inançla, hangi bağlihkla? EUeri nasıl varacak Alatürk sözcüğunü yazmaya, dillpri nasd varacak söyiemeye? T ' M«k«z : TiiHtocoJı Cod. No: 39/41 Cojolojlu İSTMBUl - Ttl: 0212 514 01 96 Şube : ktikM OHL Zombak Sol 4/1 Tdtsim-ISTMBUL - W : 0212 252 38 81 Ankora : Atoiürk Buivnn Ko: 125 Kat 4 takaddcior ANKAM T«k 0312 419 50 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle