23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 HAZİRAN 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Fuhuş yapmayı kabul etmeyen genç kız bumu kesildikten sonra sokağa atılmıştı R.G. davasmdafldncitahliye• Tecavüz iddiasıyla tutuklanan sanıklardan M.G. tahliye edildi. Duruşma, dosyadaki eksiklüderin giderilmesi için ertelendi. DÎYARBAKIR (Cumhumet Bürosu) - Nikâhsız eşi Sabahattin Gezginci'nin hapse girmesinin ardından fuhuş yapmayı kabul etmeyince bumu kesilerek sokağa atılan 15 yaşındaki R.G. davasında bır sanık daha tahliye oldu. Dıyarbakır'da nikâhsız eşi küçük bır çocuğa tecavüz edıp cezaevine gırdikten sonra, eşının aılesi tarafından fuhuşa zorlanan ancak buna direnince acımasızca işkence edilerek bumu kesilen ve sokağa atılan R.G.'ye tecavüz davası, dün 3. Ağır Ceza Mahkemesı'nde devam etti. Duruşmada tecavüz iddiasıyla tutuklanan sanıklardan 18 yaşından küçük olan M.G., Turan ve Feyyat Gezginci ile daha önceki oturumlarda tahliye edilen kayınpeder Ekrem Gezginci de hazrr bulundu. Mağdur R.G."yı avukatlar Neşe Oztürk, Müzeyyen Nergiz, Feride Aytuğ, Nadide Kurul, Leyla Doğan, Semire Nergiz Toz, Remziye Tannkulu. Meral Damş ve Şerife Dudu Sönmez savamdu. BiR ANLIK TEPKİ... Neşe Öztürk, tutuksuz sanık Ekrem Gezgincı'nin. mağduru tehdit edip davadan vazgeçirmeye çalıştığını belirterek tutuklanmasını ıstedi. Meral Danış da, sanık Feyyat Gezginci'nin zaten suçlamalan fiili olarak işlediğini kabul etrigini ancak bu suçu tek başına işleyemeyeceğıni vurguladı. Daha sonra söz alan tutuklu sanık M G., yaşanan olaylardan haben olmadığını belirtirken tutuklu sanık Turan Gezginci olayın yaşandığı gün evde olmadığını söyledı. Sanık Feyyat Gezginci ıse kendilerinın tehdit edildiğinı öne sürdü. Tutuksuz sanık Ekrem Gezginci de tehdit ettiklen iddialannı yalanlayarak "Ben Çınar Uçesine hiç gitmedim. Ben tekirn. onlar ise 50 kişi. Nasıl onlan tehdit edebflirim. Torunumu da benden alarak yurda verdikr. Asd mağdur olan bizfcriz" dedi. Sanık avukatı Zafer Gür de, Feyyat'ın psikolojik sorunlan olduğunu ve bır anlık tepkı sonucunda suçu işledigini, diğer sanıklann olayla ilgilerinin bulunmadığını öne sürdü. Mahkeme, 18 yaşından küçük olan sanık M.G.'nin tahliyesine karar vererek duruşmayı erteledi. Gelibolu'yayedigünlük serüven 1 Temmuz Kabotaj ve Denizcilik Bayramı dolayısıyla Beşiktaş Belediyesi'nin sponsorluğunda Barbaros Meydam'ndan Gelibolu'daki Piri Reis Meydanı'na uzanan bir deniz yolculuğu düzenlenecek. Atlas dergisi yazarı ve fotoğrafçısı Hüseyin Urkmez, Beşiktaş'tan sandalla açılacak, kürek çekerek 7 günde Gelibolu'ya ulaşacak. Kürek sporunun tanınrtılması amacıyla gerçekleştiriten etkinlik, bugün saat 10.00'da Beşiktaş Barbaros Anrtı'ndan başlıyor. Ürkmez'e, amatör kürekçi Dr. Zeliha Ural eşlik edecek. Hüseyin Ürkmez, 1 Temmuz Cuma günü Kabotaj ve Denizcilik Bayramı'nda Gelibolu'ya varacak. 'Hastanenin ihmali yok' Bebek ölümlerini inceleyen SağlıkBakanlığı Bilim Kurulu, tüm dünyadayoğun bakm ünitelerindeyatanhastakrdahastaneenfeksiyonımurıgeliştiğinedikkatçekti ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Hep Aynı Senaryo ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-SağlıkBakanlığı, Trakya Üni- versitesi Hastanesi Yenidoğan Yo- ğun Bakım Cnitesi'nde tedavi gö- ren 8 bebeğin "serratia marces- cens" bakterisınden kaynaklanan enfeksiyon sonucu öldüğünü açık- ladı. Bakanlık tarafından oluşturu- lan bilim kurulunun raporunda, "hasta başına düşen sağtak perso- neli sayismın düşüktüğünün" ölüm- leri kolaylaştıncı etken olduğu be- lirtildi. Sağlık Bakanlığı, Trakya Üni- versitesı Hastanesi'nde yaşanan bebek ölümknni inceleyen bilim kurulunun raporunu açıkladı. Tüm dünyada yoğun bakım üni- tesinde yatan hastalann yüzde 20- 40'mda hastane enfeksıyonunun geliştiğrnın belirtildiği raporda, şu bilgilere yer venldi:"18-21 Hazi- ran 2005 tarihleri arasuıda Edirne Trakya Ünhersitesi Hastanesi Ye- nidoğan Yoğun Bakım l nitesinde tedavi edilrnekte olan sekiz bebe- ğin yaygın enfeksiyon (sepsis) ne- deniyie kaybedildiği saptanmışür. Mikroorganizmanın muhtemelen hastalann tedavisinde kuDanılan sı- vdarla buJaşüğı düşünülmüştür." Raporda. yaşanan kayıplarda her- hangı bir "kasıt ya da ihmal" tes- pit edılmediğıne işaret edilırken, şu etkenlenn "enfeksiyona bağh öhimleri" kolaylaştu-dığrna işaret edildi "Kaybedilen bebeklerin tü- münün bağışıklık sistemi ileri dere- cede zayıf prematürelerden oluş- nıası veya altta yatan ağır hastab- ğuun bulunması ve hastane enfek- siyonlannın getişimi için en önem- ti hazırlayıcı faktör olan hasta ba- şına düşen sağhkpersoneta' sayısının düşük olmasıT Eski yazılanma bir göz attım. Bılgisa- yar kullanmadığım ıçın çok sağlıklı bilgi alamadım ama, babadan görme yön- temlerle göz gezdirdiğimde, benzer başiık ve neredeyse aynı içerikte dört yazı gördüm. Fakat konu öylesine önemli ve oynanmak istenen oyun öy- lesine ahlaksız bır oyun ki, daha defa- larca ve defalarca da gerekse yazaca- ğım. Bir kısmı öğrenci bile olmayan bir avuç gencin çıkardığı olaylar, hızla gündemin ön maddeleri arasında yer buluyor önce bir kentimizin bir üniver- sitesinde, daha sonra bir başka kentte, bir başka üniversitede; derken, bir başka yerde... Tedırgınlik ve rahatsızlık gitgide artı- yor. Ve bu türden olaylar yaygınlaştığı sürece, "bir kurtancı" aranmasının umut ve beklentisı içinde olan "sözde ve sahte kurtancılar" ellerini ovuşturu- yorlar. Hatta hıç utanmadan zaman za- man "biz buradayız" mesajını vermek- ten de gerı kalmıyorlar. (Korkanm "er- ken seçim" beklenti ve söyleminı de bu çerçeve ıçınde değerlendırmek pek yanlış olmaz.) • • • öncelikle totalıtarizmin ya da farklı biçımlerde olsa da faşızmin genel tanı- mı ve ıktidara geliş sürecı üzerinde du- ralım. Toplumların "bunalımlı" ya da "hayal kınklıkları" yaşadıkları ya da "ekonomik sıkıntılan" olan donemler- de, eğer demokrası bu sorunlara çö- züm üretemıyor ya da üretmekte zoıia- nıyorsa, "birtakım çevrelere" gün do- ğar. Ve bır yandan halkın duygularını tahnk ederken, bir yandan da "çözü- mün" kendilennde olduğu konusunda halkı inandırmaya çabalartar. Demokratik sürecin başaktörleri olan ya da olması gereken meşru partilerin yöneticilerı, bu "gidişatı" elbette görür- ler. Fakat genellikle hırsları akıllarının bir kanş önünde olduğundan ve geç- mişten ders almasını bilmediklerinden, müdahale etmekte geç kalırlar. Ve de- mokratik rejimi korumak için çareler arayacaklanna, bu durumdan nasıl ya- rarlanacaklarının kısır hesapları içine girerler. • • • Türkiye dışından bir örnek vermek istersek, bunun en çarpıcı örneği AJ- manya ve Nazızmdir. 1. Dünya Savaşı sonrasında Versay Anlaşması'nın hayal kınklığı ve ekonomik sıkıntılar, "Ulusalcı Sosyalist Alman Işçi Part/s/"nin (Nati- onal Sozalıstische Deutsche Arbeters Parteı") ve Hitler'in önünü açtı. Önce işçi sendikalannın üyesi solcu işçilerie Naziler arasında sokakta başlayan ça- tışmalar, sonunda Alman Parlamento- su'na kadar sıçradı. Ve peşpeşe yapı- lan seçimlerde asla çoğunluk sağlaya- mayan Nazi Partisi, Reichstag'ı yaka- rak suçu komünistlere attı ve "Olağa- nüstü Hal Vasas/"nı Meclis'ten geçire- rek, tüm dizgınleri ele aldı. Meclis'teki diğer partiler, "bağıra çağıra gelen" bu diktatöriüğe "dur" diyemediler. • • • Maalesef bizde de buna benzer ör- nekler var. Hep aynı senaryo uygulanı- yor. önce sokaklarda öğrenciler çatışı- yor, sonra saldın ve suikastlar başlıyor, derken halkın huzuru kaçıyor ve bir yandan ekonomik sıkıntılar, bir yandan gelecek korkusu ve bir yandan da gü- vensiz yaşam, halkta bir kurtancı bek- lentisı yaratıyor. 12 Mart öncesinde bunu görüp ya- şamadık mı? Hele 12 Eylül öncesinde, oynanan oyun bu değil miydi? "Bizim çocuklar başardıiar" (Our sons did ıt...) neydi? Toplumun en demokratik olma- sı gereken kesimleri, bu müdahaleleri kuşkulu bir biçımde izlemediler mı? Dı- renmek, neden kimsenin aklına gelme- di? En devrimci sanılan egitilmiş sendi- ka liderleri, ilk çağrıda, teslim olmak için Selimiye Kışlası kapısında kuyruğa girmediler mi? • • • Faşizm ya da totalitarizm; en geniş tanımıyla, toplumun gereksinmeleri de- mokrası içinde yanrtlanamazsa mese- leyi sokağa çekmek ve bir biçimde ikti- dara el koyarak katı ve antidemokratik bir yönetim oluşturmak ve uygulamak demektir. Oyun bellidir. Daha önce de sahneye konulmuş ve oynanmıştır. Sonuçlan acı biçimlerıyle yaşanmıştır. Şimdi aynı oyun yenıden sahneye konulmak is- tenmektedır. Buna izın vermeyelim. • • • Tutuklu Aıleleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD), 25-27 Haziran tarihleri arasın- da "Tecrit ve Tecride Karşı Mücadele" başlığıyla uluslararası bir sempozyum düzenlemiş. Muammer Karaca Tiyat- rosu'nda yapılacak olan bu sempozyu- mun ikincı gününün sonunda, kendi yazdıkları, "Bu şarkı burada bitmez" başlıklı bir de tıyatro oyunu sunacaklar. Üçüncü günde de "sonuç deklarasyo- nu" yayımlayacaklar. TAYAD bır "dayanışma" örgütü. Ta- lep ettikleri şeyler, demokratik şeyler. Farklı örgütlerie kanştınlmamalı... Büyiik açılış yarın ANKARA- ZOB A mağazasının Türkiye'deki açılışıyla ilgüi görüşlerini almak istediğimiz pazarlama müdürü Asuman Arslan görüşme sırasında bakışlarını aşağıdaki Fiat Punto Shine'a çevirdi ve bir daha kendine gelemedi. 'Bizmut kansere neden oluyor' ERZURUM (AA) - Atarürk Üniv ersıtesi Fen- Edebiyat Fakültesı Öğretun Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fadiıne Geyikoğlu ve araştırma görevlisi Hasan Tûrkez ıle Tıp Fakültesı Öğrerim Göreviisı Dr. Abdulgani Tatar, yaptıklan araştrrmada ilaç sektörü ve kozmetik sanayıinde yaygın olarak kullanılan 'bizmut' adlı ağır metalın ınsan genlennı bozduğunu ortaya çıkardı. Türkez, u Uzun süre kullanılan bu metali içeren ilaçlar, dönüşümsüz olarak insan kromozomlanna zarar verecektir. Bu da başta kanser olmak üzere birçok hastalığa neden olabilir" dedı. Türkez, saç boyası bileşenınde de bizmut metali bulunduğunu belırtti Kadınları arkadaşları kurtaracak ANTALYA - E\ hanımlannı bilgilendirnıck amacıyla dü/cnlcncn k- bir panelde psikolog Ayşc Güngör Ocak ayında > apılan bir araştırmanın ^ ioouçlannı dinleyicilerle pa\ laMi -\ncak konuijması devam aL-rkcn. •^ aşağıdaki Fiat Puııio Shinc psıkoloyun aklını j başınd;ın aldı ve dikkannin dasjılıııasına neden oldu. Ça$nMerini:44422SS wm.faAxnm.tr Fiat Punto Shine Baştan çıkarmak için doğdu. Reklamlarda ithal giizel İSTANBUL- Ünlü model Cecillia Lamprada bir otomobil firmasınm reklam filmi için Türkiye'de. Hilton Oteli'nde yapılan basın toplantısına katılan Brezilyalı güzel, İstanbul'u çok sevdiğini söyledi. Toplantı sürerken solda gördüğü Fiat Punto Shine, Cecillia'nın ilgisini çekti ve sorulanmızın yanıtlannı fırma yetkililerin- den almakla yetindik. Koç Işte Punto Shine'ın baştan çıkaran özellikleri: • 1 4 16V benzınlı ve 1 3 Multıjet dizel motor seçeneklerı • ABS+EBD • Surucu, yolcu, on ve tavan nava yastıklan • Çfy bolgelı otomatık klıma ' Dıreksıyondan kumandalı CD+MP3 çalar • Derı dıreksıyon sımıdı • Sportıf gorunumlu alumınyum pedallar • 14" alumınyum jantlar • On sıs farları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle