25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2005 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL fmza ÖYLE ANLAŞILI'VOR Kİ, AB çevreteri bu hafta son u Doruk Top- lantısı öncesinde "Kıâjns Cumhu- riyeti" denen Güney Kıbns Rum Yönetimi'ni Türkiye Cumhuriye- ti'ne "tanıttırmak" ûçin her şeyi yapmak niyetindedirler. Şöyle ya da böyle-. Türkiye, is- tediği kadar, "Tanımryonım" der- se desin. Nereden belli? Çünkü, Doruk sornunda yayım- lanacak olan bildiri taslağından "genişleme" ile ilgili paragrafın çı- kanlmasına tepki duyulabileceği- ni düşünüp sonradan 16-17 Ara- lık kararlanna gönderme yapan ve "bu karariann tam uygulanması gereğinin altını çizen" bir tümce eklediler ki, Türkiye hem dışlanmış- lığınagücenmesin, rvem de köşe- ye sıkıştınlmış olsun_ Karşıdakiler, tam üyelik için is- teksiz olmakla birlikrte Türkiye'yi "yemek için" aç tilkiler gibi sal- dırmaktalar; deneyiımsiz siyasi- lerle danışmanlar öntjnde şaşkın- laşan Türk diplomasisi de bu kur- nazlıklara karşı ne yapacağını bi- lemiyor. Bulunan tek çare, Imzanın "zım- nen de olsa" tanıma anlamı- na gelmediğini belirtmek için bir "deklarasyon", yani tek yanlı bil- dirge yayımlamaktır. Türk diplo- matları herhalde biliyorlardır ki, böyle bir söz Ek Protokol'e "re- zerv", yani eskiden "thtirazi kayıt" denen bir "çekince" olarak ekle- nip taraflann imzalariyla da kabul edilmedikçe hiçbir bağlayıcılık ta- şımaz. Aslında, Ek Protokol, adı üstün- de, "eklendiği" antlaşmanın par- çası sayıldığı için, Türk hukuku açısından Anayasa'daki 90. mad- de gereği Meclis'çe bir "onaytama- yı uygun bulma" yasası çıkanlma- dığı ve Cumhurbaşkanrnca bu ya- saya uygun olarak yayımlanacak bir Bakanlar Kurulu kararnamesi sonucunda "onaylanmadığı" sü- rece de bağlayıcı sayılmaz. Dola- yısıyla, hükümet, "antlaşma" nite- liği taşıyan bu önemli metni, "uy- gulama antlaşmasıdır" diye sav- saklamadan, en kısa zamanda Meclis'e getirmek zorundadır. Muhalefet de, bunun için kıya- met koparma sorumluluğunu ta- şır. Ama, acaba AB tarafi konuyu böyle görüyor mu? Yoksa, "karariann tam uygulan- ması gereği"nden söz ettiklerine göre, hemen uygulamaya geçip "Limanlannızı ve hava sahanızı Rumlara açınl" mı diyecekler? Za- ten, 26 Nisan Ortaklık Konseyi'nde bunu açıkça istediler de. öte yandan, antlaşmanın im- zayla birlikte bağlayıcı olacağı gö- rüşmelerde ya da metnin kendin- de ifade edilip taraflarca da kabul edilmişse, Anayasa ne derse de- sin, uluslararası hukuka göre AB hemen bağlayıcılıktaısraredebilir. Acaba, imzayı atacak olan Brük- sel'deki daimi temsilcinin "yetki belgesi "nde buna ilişkin ne var? Aynca, Ek Protokol daha sonra Meclis'e getirilse ve söz konusu bil- dirge o sırada yayımlansa bile, öy- lesi pek "çekince" sayılmaz, olsa olsa bir 'notification" yani "duyuru' olur ki, iş işten geçtikten sonra ona da kimse kulak asmaz. Türkiye büsbütün sahipsiz mi kalmıştır ki, böyle sürüklenip gidiyor? ( İ K M U I I I I I İnsan İlişkilerinde TV îzlencelerinin îşlevi Prof. Dr. Necdet ADABAG Ankam Üniversitesi Öğretim Üyesi T elevizyon evlerimi- ze60'lıyıUardamı girdi, pek anımsa- mıyorum, ama, bir girdi bir daha çık- madı. Tam kırk yıldır evimizin, yaşamımızın bir parçası olu- verdi. Aynlmaz olduk ondan. Önceleri siyab-beyaz daha son- ralan renkli. Önceleri komşu- larda. daha sonralan kendi evi- mizde ekranın önünde. Bu alış- kanlık süregelmektedır. Akşam eve döndüğümüzde ilk işımiz, televizyonun kuiağını bükmek olur. Ondan sonraelde kuman- da o kanal senin, bu kanal be- nim... Daha sonra eşinizle, ço- cuğunuzla iletişimsizlikler, ar- dından tartışmalar, gücenme- ler, kin. öfke ve aynlmalara va- ran kavgalar, dövüşler. Biz olduk olası hiçbir şeyin sevdalısı obnadığımıziçintele- vizyonun da sevdalısı olmadık ama birkaç haber dinlemek ya da ilgjnç bir iki söyleşi ya da tar- tışma izlemek için başına otur- duğumuz olmuştur. Ya da önemli basket, fiıtbol maçlan gibi. Bumaçlarda en çok hoşumagıden, çoğufutbol maç- lannda milyarhk futbolculann nasıl da "mahaUe maçı" anla- yışı içinde futbol oynadıklan- dır. Olkemızdeki verimsizliğın bir başka somut belgesi olan bu manzaralann yani sıra maçlar- da ya da maç sonrası yaşanan çirkinolaylann insanımızüstün- de yaratmış olduğu olumsuz- luklar, insan ilişkilenni altüst eden, bozan ve derinden yara- layan olaylardır. Daha da önemlisi bu çirkin- liklerin defalarca ekrandan tüm ülkeye verilmiş olmasıdır. Insa- nın kendine güvenini, benzeri- ne güvenini sarsan bu olumsuz yaşanmışhklar insanın insanla olan ılişkısıni yok etmeye yö- neliktir. Ardından bu maçlara ilişkin yapılan çoğu yorumlar doyu- rucu olmadığı gibi maç içinde ve maç sonrasında yaşanan taş- kınlıklara getirilen eleştiriler ve çözüm önerileri de kesinlikle yetersiz kafmaktadırlar. tşin kay- gı verici birbaşka yani, basket- bol maçlannda da artık kavga- lann yaşanmaya başlanmış ol- masıdır. Sanıyorum, bu hoşgö- rüssüzlüğün giderek daha dü- zeyli toplum katmanlan arasın- da da yayılmaya ve insanla in- san arasındaki iletişimsizli|e yeni boyutlar getirmeye başla- mış olmasıdır. Ancak kimi ka- nallara ve kimi izlencelere in- san ilişkileri açısından bakıldı- ğında düzeyli ve nitelikli ol- duklan kadar işlevsel içerikler taşıdığını görmek toplum adı- na sevindiricidir. Insanımızı eğittikleri ölçüde değer kaza- nan bu izlencelerin bu kadar kanal içinde ancak biriki kanal- da gündeme gelmiş olması dü- şündüriicü olması gerekir. Bugün, oldum olası. halkm is- temine göre izlence yapılması ve izlenme oranmı yûksehme gi- bi kaygılann TV izlencelerin- de düzey düşüklüğüne neden olduğu bir gerçekken, bunda ısrar etmenin tek bir açıklama- sı olduğunu herkes bilir. Oysa 50KONTOR YADA 15DAKİKA 100 IMOKIA «: a SHUBUODAN RESİM, MELODi KAMPANYA KATIUM KOŞULLABI Ta>ıhl< oiardk nat sahıoı esas ahnacakttr. Kazanantı 26 06 2006 tarinınde Akşam gazetesmde «an < "' Kazanan asil ve yeriek taithjılere taahhütlû pc teblıgat yapılacaktır Asıl tahhlıler ıçın son başvuru tartü 16 07.2005: yedek lalıhhler ıçm son başvuıu rariht OS.O8.2O051İI Çekıkş 21.06 2005tanhinde Tümer«Tûm«r Tamtım A.Ş Bûyükdere Cad. Akabe Ticarel Merkeûj 5 .' No 78 Kat: 3 Mecidıyeköy-lstanbul adresinde. saa( ' 15.001e vaptlacakitr. 18 yaştrdan küçükter. Turkcefl- üetıştrn Hizmetlen A Ş ve Tumer&Tûmer Tamtım A Ş çalışanlan lampanyava katılanıa^lar. K a t ı i ı p kazansatar dahi hedtyeierıni leskm aUnaztaı Hediyelenn / teslimyenlstanDu'lau'' OTV I ve KDV hanç tûm yasal * yükumlütakler taiihiı taralından karşılanacaktır Katrhmcılar. kaitlım noktastna ulaşttklan sayı kadar ço*ılışo kahlma bakkına sahıptırtef. Ancak gırlük kalılın l«n!' 20 olarak Detırlenmıştır. wap tuılıcelı com ır enşımı ıçm star>dart larîle uygulanacakiır. Bu kampanya Millt Pıyango Idaresının 23 03 2005 larih ve BP7 I KV\ 0 13 0O02'46O-1718sayıl' '5 Nisan -15 Haziran 2005 rihleri arasında cep telefonundan wap.turkcell.com.tr adresine gir. İpucunun gösterdiği servisi tıkla, WAPLA KAZAN Katılım tası'ndan çekiliş hakkı kazan! 3 adaha çok gir, çok tıkla, daha çok kazan. »'fı hayat, oh ne rahat! Yeniienen Turkcell WAP sitesi ile bilgi ve eğlenceye birkaç tıkla anında ulaş. Logo ve melodi indir, e-postalarını oku, sohbet odalarının keyfini çıkart. Yani hayatını kolaylaştır, ona yenilik ve eğlence kat. WAP ayarlarını henüz yapmadıysan WAP yaz. boşluk bırak. cep telefonunun modelini ekleyip 2222ye kısa mesajla yolla (Örnek: WAP 6600). WAP ayarların cebine gelsin. Ayrıntıh bngı wap.turfcceU.com.tr ve www.turtae)l.com.tr'de " Konlör ve konuşma hedıyelerr Turkcell'den Turkcelle yapılan konuşmalarda geçerüdır. HAZIR KART TURKCELL TV yayrocıhğ] bir kamusal gö- revdir. Bir başka de>işk, halka hizmetetmekgibi kutsal bir so- rumiutuğu \ardir. Bu hızmetten kaçınmak ya da bu hızmete çı- karcı bir anlayışla yaklaşmak yanuşür. Eğiüm-öğrerimde ge- ri kalmış olmamız insanlanmı- zın bilinçlenmesinin yolunu tı- kamıştır. Ardından ışe yara- maz TV izlenceleri insanımızı daha da köreltmış ve insanla olan ilişküerimizi çıkmaza sok- muştur. Oysa tam tersı bir gö- rev anlayışıyla ınsanımızın bı- linçlenmesini sağlayacak; so- vut düşünmeye zorlayacak ve kendini, ardından. insan ilişki- leri açısından olmazsa olmaz birkoşul sayılan. karşısındakı- ni tanımaya yarayacak olan bir ortamda kitap sevmeyı. oku- mayı özendiren hiçbir TV ızlen- cesi yokrur. İnsanımız kitap okumuyor diye, kitap ıçeren iz- lencelere ılgi duymuyor diye böyle ızlencelere ver \erme- mekyanlıştır. Kanımca. "Oku- muyoT" diye değıl. "Niçnıoku- mayacaknnş?" diye gitmeliyız insanımıza. Son zamanlarda gözde olan TV izlencelen ara- sında öne çıkan TV dizıleri ol- du. Çoğunlukla boş ve ıçerik- siz laf kalabahğı gibi geliyör bana. Çünkü anlatılanlar hep sanki "masal" örgüsü içinde gelişiyor: oynayanlar da w ma- sal kahramanlan" gibi. Olay örgüsûne bakılmaksızın bırbi- ri arkasına sıralanmış kareler- deki anlatım giderek gerçeklik- ten uzaklaştıkça inanırlılığını >itirmektedir. Dıziler sankı hıç bitme- sin diye bırbiri arkasına sıralanmış olaylar serisine dönüşmekte; her haftasan- ki olayı uzatmak ısterce- sine eklemeler yapılmak- tadır. Oysa çağdaş masal- lartoplumsal gerçekçi öy- külerden daha gerçekçi. Diziler, ınsansal yani ağır basan öykûler olma- lı. İnsan ilişkileri bağla- mmda gerek görsel gerck- se işitsel bire bir ihşkiler üzerine kurulu sanat dal- lan olması nedeniyle sine- madan, tiyatrodan daha etkin bir araç olmadığını düşü- nüyorum. Ancak bu ilişkilerin eğitıci ve öğreticı olması bakı- mından doğru dûrüst ilişkiler olması gerekmektedir. Oysa gerçeklikadına ne kadarknü ça- maşınmız varsa ekrana yansıt- mak çabası ıçine giren çoğu di- zılerin birçırpıda yazılmış, haf- tahkkotanlmış senaryolaroldu- ğu düşüncesini taşıyorum. Işin ilginç yam bu fılmleri çeken ya da oynayan kişilenn bu dLziler- le sanat yaptıklanna ınanmış olmalandır. Vurdulu kırdıh, ta- bancah, silahlı bir mafya fılmi yapmak sanat fîlmı >apmak an- İamınagelmemelidir. Sanatde- mek estetikdemektir. Sflah çek- menin estetik >anını ben göre- mhorum. Sanatfürni\apmanm manüğıveestetikgereksinimle- ri kendi içinde gizö oimahdır. Kötüyü göstererek i\ıvı bulma- ya kalkmak yerine iyinin ölçüt- lerinı saptayarak yola koyulma- nın daha doğru olacağına ina- nıvorum. Daha 18. yüzyılda Ce- sare Beccaria, doğru olan, insan- lan işledikleri suçlardan ötürü cezalandırmak değıl. suç öğe- lerini {unsurlanm) ortadan kal- dırmaktır, diyor. Olaya böyle bakıldığında insanlan iyiye özendirmek kaçınılmaz olmuş- tur. Özellikle vahşetin. katli- amın, cınayetın, yolsuzluğun, ahlaksızlığın ve düzenbazlığın kol gezdıği ve insan ılişkileri- nin yozlaşhğı; değerlerin altûst olduğu dunyamızda ınsanı ara- mak içinortalığa düşmenin ge- reğı varken; uygar insana yakı- şır alışkanlıklar, yaşam biçim- leri, görgü ve eğitim dizgeleri yaratmak varken; ve belırlenen ilkeler doğrultusunda bır daha bozulmayacak bıçimde insan ilişkilenni mercek alnna almak varken ve buülküye yönelik iz- lenceler, etkinlikler düzenle- mek kaçınılmaz olmuşken, ın- sanımızı huzursuz eden, uyku- lannı kaçıran, korku ve dehşet saçan; suçu, cinayetı yaşam bi- çımi olarak gösteren öğelerden uzak kalmamız gerekmektedir. Çünkü çok uzuuun yıllardır m- sansızlık yaşıyoruz. Insansızlı- ğımızı gidermenın yollan da kötüye, akıl dışıhğa, çağdışı ve ilkel beklentüere, ıstemlere bo- yun eğmekten geçmez. Türk Operasının Geleceğiyle Tanışın. "Dorukta Bir Gece' Geçtiğimiz 6 yılda, Siemens Opera Yanşması'nın Türk operasına kazandırdığı yetenekler arasından 6 genç sanatp, 33. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali kapsamında, Bilkent Senfoni Orkestrası eşliğinde, ilk kez Türk operaseverlerle buluşuyor. PENCERE Uzun Lâlın Kısası... "Radyo Barış" sürekli bir Alevi-Bektaşi tür- küsüdür, her yıl 'şenlik' düzenlerler, etkinlik coşkuyla karışık, 'semah'la almaşıktır... Toktamış Ateş güzel yazdı.. Dedi ki: "Barışa Semah Dönenler'in bu yıl dördün- cüsü yapıldı. Umalım bu güzel şölen sonsuza kadar devam etsin. 'birliğimizi ve dirliğimizi' pekiştirsin..." Her yıl şenlik salonlardayapılırdı, bu yıl stad- yuma sığmadı; görülen o ki daha da bereket- lenecek.. Yeter mi?.. • Şinasi Nahit Berker'in ünlü deyişini anım- sıyorum: "- Bu memleket uzun lâftan battı!.." Sabah gazeteden telefon edip dediler ki: - Yanm sayfa reklam var, yazıyı ona göre yaz!.. Yani lâfı kısa tut!.. • Uzun lâfa ne gerek var?.. 1) Sıvas Kongresi'nden sonra Mustafa Ke- mal Paşa Ankara'ya geçerken 23 Aralık 1919'da Hacıbektaş'a uğradı. Çelebi Cemalettin Efen- di ve Salih Baba ile buluştu.. Karar veridi.. Neye?.. Milli Kurtuluş Savaşı'nal. 'Kurtuluş' gerçekleşti. • 'Kurtuluş'tan sonra ne gerekiyordu?.. 'Kuruluş'l. Daha açıkçası laik Cumhuriyet!.. 2) Hacı Bektaş Velı Çelebisi Veliyettin 25 Ni- san 1923'te yayımladığı bildiride ne söyledi: "- Gazi Paşa 'nın vatanın ilerleme ve yüksel- mesi hakkındaki her tüıiü isteğini yerine getir- mek bizim için farzdır... Bunu yadsıyanlann bi- zimle kesinlikle ilgisı yoktur... Bu öğüdüme uy- mayanlar bizden değildir." 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanı, ardın- dan Sünni devlet hilafetinin 4 Mart 1924'te kal- dırılması ve laikliğin kabul edilmesi Alevi- Bek- taşi liderliğinin tam desteğiyle gerçekleşmiştir. Bugün Alevi-Bektaşi, üçüncü büyüktarihsel sınavı karşısındadır... 3) Bağımsız-laik cumhuriyet tehlikededir... Amerikan desteklı "ılımlı Islam devleti mo- deli" devrededir... Alevi, Atatürk'le kazandıklarını yitirmek üze- redir... Peki, birstadyumungönülveinançşenliğin- de toplanan Aleviler, bu açık seçik, elle tutulur tehlikeye karşı ülke bütünlüğünde buluşup bir- leşebilecekler mi?.. mm asss ,'ffff Anthony Bramall şef Bilkent Senfoni Orkestrası Tarih: 15.06.05 Saat 20:00 Yer:Ayaİrini Burçin Çilingir soprano Perihan Nayır soprano Hale Soner soprano Erdem Erdoğan tenor Nejat Işık Belen bariton Melih Tepretmez bariton SİEMENS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle