18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
^ *\ HAZİRAN 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kız öğrencilere verilen en küçük bir destek bile onların yaşamlannı tamamıyla değiştiriyor AJine Nilüfer Ankan, kızı Havva'ya sahip çıkan \Aali Temel Koçaklar'ı 'babamız' diye tanımlıyor. On çocuklu Eysel, kızı Songül'ün öğretmen olması için çırpınıyor. Dershane ücretini Jandarma ödeyecek. Elif, Rafia ve Ceylan, Mardin Kız Meslek Lisesi'nde okuyorlar. Istekleri kız kardeşlerinin de okuyabilmesi. Kardelenlerisusuzbırakmayın Ça|daş Tûrkıye'nn Ça^daş Kızlan (>ZLEM YÜZAK MARDÎN-Havva Ankan lise 2 ye geçü. İngilizce öğreöneni olmak istiyor. Buşra Köyan edebiyata meraklı. Songül Sözen lise sona geçti. O da öğretmen olmak istiyor. YML, Rafia, Behiye, Aynur, Ceylan ve digerleri, kimi hukuk istiyor, kimi bilgisayar programcıhğı, kimi hemşire ama çoğunun hayali öfŞretmen olmak... Mardinli genç kızlanmız bunlar. Ellerinden tutulmasa, desteklenmeseler olcumayacaklardı. Muhtemelen kucaklannda bebeleri, koca evinde pencereden hüzünlü gözlerle okula gîden yaşıtlannı izleyeceklerdı. Hatta ev ışlerinden ızlemeye bile zauman bulamayacaklardı. Ama onlar Kardelenler. Çağdaş Yaşamı I>estekleme Derneğı (ÇYDD) ve TurkceH'in 2000 yüından ben ortak yürüttükleri proje kapsamında burslu okuyan öğrencüer. Önceki gûn kame töreninde içlerinden 35'i ve aileleri ile bir araya geldik. Biz de onlarla aynı yaşlarda olan çocuklanmızı getirmiştik. OERS BİTTİĞİ İÇİN AĞLAYANLAR... Gözlerindeki umut ışığına, sevince, okuma hırsı ve isteğine beraber şahit olduk. Bizım "teneffiis züini sabırsızükla bekleyen ve koşarak smıftan çıkarak oyuna. sohbete dalaıT çocuklanmız, "ders bittiğT için ağlamaklı olan, bılgiye, desteğe okumaya aç "yaşıtiannHr da var olduğunu "gördüler". Bu görme eylemi, televizyonda, sanki bir fılm • Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Turkcell, 2000'den buyana yürüttükleri "Kardelenler-Çağdaş Türkiye'nin Çağdaş Kızlan" projesinin ve benzerlerinin başka kurumlar tarafından da sahiplenilmesi çağnsını yapıyorlar. seyreder gibi ızleyip ardından hemen kendi dünyalanna yöneldikleri görüntülerin ötesinde bir 'görme' oldu onlar için. "Karddenler-Çağdaş Türkiye'nin Çağdaş KrdarT Türkiye'nin en önemli sosyal projelerinden biri. Her yıl 41 ilde 5000 kız öğrenciye öğrenim bursu sağlamyor. 2000 yılından beri sürdürülen proje kapsamında bugüne kadar 8 bin 300 öğrenciye burs verildi. 4 bin 400 öğrenci liseden mezun oldu. 250 öğrenci üniversiteyi kazandı. Aynca 2003 yılında Turkcell, TED Kolejı ve ÇYDD tarafından ortaklaşa yûrütülen çalışma sayesinde bugün 26 kız öğrenci TED îstanbul Koleji'nde burslu öğrenim görüyor. Proje olağanüstü. Bu kızlann okuması. kendilerine biçilen yaşamlann zincirlerinı kırmak, öteki kardeşlere yol açmak, aılelenn bilinçlenmesi ve toplumun kabuk değiştirmesi anlamına geliyor. Ancak kardelenlerin daha da çoğalması şart. "Biz burada bir model oluşturuyonız. Bunun yayıbnası gerek. En azmdan 100 bin kıza daha burs katkısı sağlavabilmetiyiz" diyen ÇYDD Başkanı f ürkan Saylan.' "TurkceU gibi 20 kurum daha bu işi sahiplense bu sayıya ulaşüabfiir* diyor. Iş ise yalnız burs vermekle bitmiyor. Civar köy ve kasabalardan gelen kız çocuklannın kalabilmeleri için kız yurtlan, daha çok sayıda Yatılı tlköğretim Bölge Okullan (YtBO) açılması gerekiyor. Tûrkan Saylan ve ekibi bu konuda sponsor desteği sağlayabilmek için kollan sıvamış durumda. Nusaybin YİBO'ya 400 milyar liralık destek, Mazıdağı YÎBO'ya yemekhane ve yatakhane, Midyad eski hükümet konağının bir bölümünün yurda dönüştürülmesi... Ama yetmiyor, daha da gerek. MARDİN VALİŞİNİN DESTEĞİ BÜYÜK Tabii bu iş ekip işi. Mardin Vahsi Temel Koçaklar'uı desteği ise inamlmaz büyük. Vali Koçaklar 5.5 yıldan beri Mardin'de görev yapıyor. Eski binalan restore ettiriyor, kız çocuklannın eğitimi ile yakından ılgileniyor, kenti bir turizm merkezi haline getirmeye çalışıyor. Annelerin gözyaşlan ile sarıldıklan bir "baba". Turkcell çalışanlan da projeyi gönülden sahiplenmişler. Olaya salt para desteği gözüyle bakmıyorlar. Çocuklarla konuşuyor, dertlerini dinliyor, sorunlannı paylaşıyorlar. Turkcell Kurumsal Iletişim Yöneticisi Zuhal Şeker, diğer fırmalan da Kardelenler projesi ve benzerlerine sahip çıkmaya çağınyor. Thomas Jefferson'un dediği gibi "En büyük eşitsizlik eşit otanayanlara eşit gibi davranmak.' 1 Evet. Kardelenler şanslılar... Ama kime göre? Hâlâ uzanacak yardım eli, küçük bir destek bekleyen diğer genç kızlara göre şanslılar. Onlann yolu dikenli ama en azından aydınluc. Büyük kentlerde büyük paralar saçılarak, özel hocalarla dershanelerde okuyan 'öteküer" karşısında ise özellikle ümversite sınavı gibi ulusal çapta başan ölçme sınavlannda eşitsizlik alabildiğine sürüyor. Reklamcılık Vakfi Yayınlan'ndan çıkan kitapta, Türkiye'nin 60 yıllık sosyal, siyasal ve ekonomik yapısı da ele alınıyor 'Reldamnı sokak çocıığu' Ersin Sahnatı Îstanbul Haber Servisi - Reklamcılık Vakfı Yayınlan," RekJanıın Ustalan" di- zasıru "Reklamın SokakÇocuğu ErsinSal- man'ın Yaşamöyküsü" adlı kitapla sür- dürüyor. Kemal Sezer tarafmdan derle- nen İdtapta, Salman'ın yaşamöyküsü- nün yanı sıra Türkiye'nin yaklaşık 60 yıllık sosyal, siyasal ve ekonomik yapı- sı da ele alınıyor. "Ege Ernart Bir 'Öncü Reklamcı' ve SıradışıYaşamı" kitabı ile başlayan "Rek- lamın Ustalan" dizisinin ikinci kitabı "Reklamın Sokak Çocuğu Ersin Sal- man'ın Yaşamöyküsu* yayunlandı. Ki- tapta. hızlı bir yaşamöyküsü, renkli bir reklamcılık öyküsü ve ilginç bir devrin "Reklamın Ustalan " dizisinin ikinci kitabı "Reklamın Sokak Çocuğu Ersin Salman 'ın Yaşamöyküsü "yayımlandu Kemal Sezer tarafından derlenen kitapta, hızlı bir yaşamöyküsü, renkli bir reklamcılık öyküsü ve ilginç bir devrin öyküsü bir arada anlatılıyor. öyküsü bir arada anlatılıyor. Ersin Salman'ı besleyen koşullar, ço- cukluk ve gençlik yülan, onu usta bir reklamcı yapan çok yönlü ve çok yanlı ortam, tarafsız bir bakış açısıyla tek tek incelenıyor. Reklamcılık mesleğinin kı- sa bir tarihçesini de içeren yapıt, bir baş- vuru kitabı niteliği de taşıyor. Kitapta, Türk reklamcılığuıa makas değiştirten ünlü reklamların bılinmeyen yanlan ve perde arkalan da sergileniyor. Kitabı derleyen Kemal Sezer, önsöz- de Ersin Yalman'ı şu ifadelerle tanımlı- yor: •'Ersin Sahnan'ın yaşamında ilginç zıthklar. karşıt görüntüler dikkati çeker. Yahuzdır, ama hiç de yalnız kalmaz. Ai- lesine, yakuuanna duşkündür, ancak iki üç kez denemesine karşın aile yaşammı uzun süreH kılamamışar. Babasnın De- mokrat Parti sempatizanı olması. onun TTP'ü ohnasını engeDeyememiştir. MflB- yetçilikten nefret eder, ama Süreyya Ay- han'ı, vanş bitiminde eunde bayrakİa tur atarken de onu besleyen, zenginleş- tiren ve benzerstdeştiren, bu yapıdır- Bu çok yönlü yapıdır. Çocuksuluğu, benmerkezciliği, heyecam, mutluluk arayışı\'<eiçindebüyüttüğüaşkduygu- su~. Bu yapıyı kitabın bütün saür- lannda hissedeceksiniz.'1 ENTERNET /MEHMET SUCU mehmet@ cumhuriyetcom.tr Geçen hafta, medyada yer alan ha- bertere değişik bir gözlükle bakma ge- rekliliğinden söz etmiştik. Bir anlamda bazı haberlerin tersinden okunması ge- rektiğini söyleyerek, kim, hangi haberi, niçin yazdı; bu haberi niçin bu zaman- dayayımladı; bu haberin ardındayatan gerçek nedir sorulannı sormanın ge- rekliliğine dikkat çekmiştik. Bu sorulan mutlaka sormak gereklı- liğınir ardında, medyanın geçen zaman içinde yapay ve gerçeküstü bir dünya- yı üreîerek müşterilerine (okurlanna de- ğil) satması yatıyor. Eski ve ne yazık ki artık Dasının büyük kısmı tarafından köhnemiş olarak kabul edilen gazete- cilik ailayışına göre, medya Türkiye'nin sağduyusu ve sigortası olmalıdır. Ancak okurun hatta yurttaşın yerine müşterinin konulmasıyla birlikte "Med- ya iktdarlann yönlendirdiği kitlesel bir silaha dönüştü.. Medya kendi sorun- Atsineğinin İletişimdeki Yeri /an için samimi olarak savaş verme iç- güdüsünü kaybetti.. (*) "• tktidarlar tara- fından denetim altına alınan medya, ürettiği sanal dünyalarla insanlann ger- çeklik duygulannı yok ediyor. Yazılı, söz- lü ve görüntülü medyanın büyük kısmı- na egemen olan anlayış bizi ciddi bir tek- sesliliğe doğru itiyor. Bu tekseslilik de doğal olarak tekelleşme ve ekonomik gücün bu tekele yakınlaşmasıyladaha da tehlikeli bir resmi ortaya çıkanyor. DYP lideri Mehmet Ağar'ın geçen hafta yaptığı bir basın toplantısında söy- ledikleri bu dünyayı çok güzel özetliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın anlı şanlı ABD çıkarması necip Türk ba- sını tarafından her milimetresine kadar incelendi. Internet srteleri Erdoğan'ın saniye saniye Beyaz Saray'daki yolcu- luğunu okurlanna duyurdu. Televizyon- lar ve radyolar buluşmayı ve ardından yapılan basın toplantılannı naklen ya- yımladı. Aynı olay BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile buluşmasında da yaşan- dı. Erdoğan da buluşmanın ardında An- nan ile birlikte gazetecilerin karşısına geçti ve içerde neler konuştuklannı an- lattı. Başbakan sonra bununla da ye- tinmedi ve bir basın toplantısı daha dü- zenledi. Burada da Annan ile birlikte yaptığı açıklamanın ne anlama geldiği- ni bir kez daha gezetecilere anlattı. An- cak yayın kuruluşlanmız bununla da ye- tinmedi. Basın toplantısının ardından hemen her kanal bir diplomasi uzma- nını ekrana çıkardı ve Erdoğan'ın ne demek istediğini yorumlattı. Kısacası biz Erdoğan'ın görüşmele- rini birkaç kez tercüme edildikten son- ra anlayabildik. Hatta bu tercümelerden birini de Erdoğan yaptı. Peki iki insan arasırtdayaşanan bir gö- rüşme neden bu kadar çok tercüme edildi? Hadi şeytanın avukatlığını yapalım. Yu- kandaki sorunun yanrtı şöyle olabilirmi acaba? ABD basını görüşmeleri kaba- ca "Ne sıcak ne soğuk, sadece bir iş görûşmesiydi. Çok önemli karaharalın- madı. Çok önemli adımlar atılmadı. Türkiye Cumhuhyeti Başbakan da so- ğuk birinsandı" diye yorumlarken, Türk medyası görüşmeyi tercüme ederken hep iyı sonuçlar aldığımıza, isteklerimi- zi dile getirince Bush'un hak verdiğine, sohbetin samimi bir ortamda geçtiğine ve hatta odada dolaşan sinekle ilgili esprilerin yapılmasına değindi. Oval Ofis'te dolaşan at sineği ile ilgili olarak Bush'un yaptığı "Kafesi açık kalmış" espirisi. gazetelerimizin birinci sayfala- nnın manşetlerine taşındı ve göaışme- nin ne kadar sıcak geçtiğinin kanıtı ola- rak sunuldu. Ancak bu haber görüş- menin kamuoyuna yansıyan içeriğini boşalttı.. Işte burada DYP lideri Ağar'ın söyle- dikleri önem taşıyor. Ağar, "ABD gezi- sinden akılda kalan tek şey atsineğiy- di" dedi. Bilmiyoruz, belki Ağar'ın ak- lında gerçekten sadece atsineği ile il- gili espri kalmış olabilir. Ancak bu ha- berler o kadar çok defalarca tercüme edildi ki bu kez insanlann aklında ger- çekten atsineği boyırtlannda bir izle- nim kaldı. * Köşesiz gazeteciler yazıyor. Türk medyası: Sorun yumağı C.özgür DUZYAZI ORHAN BİRGİT Batı Trakya'dan Gelen Mektup... Bugün köşemi, Gümü/c/ne'deki "Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği" üyelerinden gelen bir mektuba bırakmak istedim. "Yunanistan'ın uluslararası anlaşmalaria tanın- mış tek azınlığı olan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın devlet eliyle etnik kimliğinin tanınma- sının reddi ve bu çerçevede, azınlığın demekleş- me özgürlüğünün ihlali hakkında sizi bilgilendir- mek istiyoruz. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı, hâlâ temel hak ve özgürlüklerinden yararlanma konusunda cid- di sıkıntılarla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu çer- çevede, en temel sorunlardan birisi, Yunanis- tan'ın, azınlığın etnik kimliğini tanımayı reddet- mesi olup, ısraha sürdürülen bu politika nedeniy- le isminde 'Türk' kelimesi bulunan sivil toplum örgütlerimizin kuruluşlan kabul edilmemekte, fa- aliyette olanlar ise kapatılmaktadır. Bu sivil top- lum örgütlerinden en kayda değer olanı ve en es- kisi, 1927yılında sosyal, kültürel ve sportifamaç- laha yasal olarak kurulmuş olan 'Iskeçe Türk Bir- liği'd/r. Birtik 1984 yılına kadar ilgili Yunan yasa ve yönetmeliklerine uygun olarak ve tam uyum içe- risinde faaliyet göstermiş, ancak 1984 yılında fes- hedilmesi yolunda devletin başlattığı hukuki bir sü- rece muhatap kalmıştır. Bu süreç, Yunanistan Yar- gıtayı (Arios Pagos) Genel Kurulu 'nun, Biriik'in alt mahkemenin hakkında vermiş olduğu fesih kara- nnın iptali talebiyle yapmış olduğu temyiz başvu- rusunu reddetmesiyle, 2005 yılı şubat ayında so- nuçlanmıştır. 'Var olmayan azınlık' 7 Şubat 2005 tarihli karanna göre Yunanistan Yargıtayı Genel Kurulu, savcınm 'Biriik'in, Yuna- nistan'da yaşayan bir Türk azınlığı olduğunu ileri sürme çabalanyla yabancı bir ülkenin çıkarlanna hizmet ettiği ve var olmayan bir azınlık sorunu ya- rattığı'na dair iddialan kabul ederek, Iskeçe Türk Bihiği'nin temyiz başvurusunu reddetmiştir. Iskeçe Türk Bihiği'nin temyiz başvurusu Yargı- tay Genel Kurulu'na sevk edilmeden önce, 2003 yılı eylül ayında Yargıtay IV. Dairesi'nde görüşül- müştür. Bu duruşmada, raportör hâkim, alt mah- kemenin venniş olduğu fesih karannın Yargıtay ta- rafından onanması durumunda Yunanistan Ana- yasası ile Medeni Kanunu'nun, aynca Avrupa İn- san Haklan Sözleşmesi'nin örgütlenme özgürlü- ğü, ifade özgühüğü, din ve vicdan özgüriüğüne ilişkin hükümlennin ihlal edilmiş olacağını açıkça belirtmiştir. 'AB benimsediği değeriere gölge düşürüyor' Yargıtay Genel Kurulu'nun onamış olduğu fe- sih karan, Birieşmiş Milletler, AGİT ve AB'nin te- mel insan haklan normlanna da aykınlıkarz etmek- tedir. Iskeçe Türk Biıiiği üyeleri ve her biri Türk et- nik kimliğine sahip sadık Yunan vatandaşlan olan azınlık mensupları, Avrupa Biriiği'nin, bir taraftan aday ülkelerden, azınlıklann korunmasını da içe- ren Kopenhag kriterierine sıkı sıkrya uyulmasını bek- lerken, diğer taraftan Yunanistan'ın bu türuygu- lamalanna göz yumulmasından üzüntü duymak- tadır. Bu durumun, AB'nin benimsediği değerie- re gölge düşürdüğüne inanmaktayız. Azınlığın uluslararası camiadan beklentisi, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın etnik kimliğini beyan etme ve örgütlenme haklannın desteklen- mesi ve Yunanistan'ı, azınlık ile devlet arasındaki toplumsal banşa zarar verecek girişimlerden kaçın- maya teşvik etmesidir. Azınlık, 20 yılı aşkın bir süredirkararlılıkla sürdürdüğü haklı davasını Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne taşıyarak, demokratik bir şekilde adalet arayışına devam edecektir." • • • Gümülcine'den aldığım mektubu tümü ile okur- lanmla paylaşmak istedim. Batı Trakya Türk Azın- lığı'nı yoksayan birzihniyetin yapmak istediklerinin duyulması için. 466 Batı Trakyalı Türk'ün adlannı, soyadlannı ve kimliklerini yazarak imzaladıklan bu mektup, "uy- gar" AB ülkeleri için bir anlam içeriyor mu? Ülkemızde durumdan vazife çıkarmakta hayli ustalaşmış kimi aydınlanmız, bu sese de kulak vermek istemezler mi? Faks: 0 212 677 08 21 [email protected] HATALI SORUIDDİASI Sınav bitti, tartışma sürüyor • Çağ Dershanesi Matematik Öğretmeni Hamza Saykan ve Egemen Dershanesi Müdürü Atamer Erol, OKS'de A kitapçığındaki 18. matematik sorusunun hatalı olduğunu bildirdiler. AINKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüz binlerce öğrencinin kaderini belirleyecek olan Orta Öğretim Kurumlan Seçme Smavı'nda (OKS) hatalı bir soru daha olduğu iddia edildi. Çağ Dershanesi Matematik Öğretmeni Hamza Saykan ve Egemen Dershanesi Müdürü Atamer Erol, OKS sınavında A kitapçığındaki 18. matematik sorusunun hatalı olduğunu bildirdiler. Milli Eğitim Bakanlığı Sınavlar Dairesi Başkanı Oğuz ErbiL Orta Öğretim Kurumlan Seçme Sınavf nda (OKS) hatalı soru sorulduğunu iddia edenlerin "işin reklamında" olduğunu ileri sürdü. Erbil, sınavda sorulan sorulann hatalı olmadığını söyledi. Erbil, sorulann ciddi komisyonlar tarafından hazırlandığmı, hata yapma olasılığının çok düşük olduğunu söyledi. "Hata yaparsak kabul ederiz" diyen Oğuz Erbil, M Her smavdan sonra dershane çevrelerinden hatalı soru bombardımanı yağryor. İşin reklammdalar. Bu işin ciddiyetbıin farkmdayız. Özel okuOar sınaMnda hatab bir soru \r ann. Bu soruvn henüz smav bitmeden iptal ettik" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle