18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 -SHAZTİRAM 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZt Kâbilyaralannısanyor Tüzyıllann 'büyükoyun 'larından sonra, dışgüçlerin dinmekbilmeyen iştahlanndan üçgözlülüUerindensonra; nicesavaşlardansonraAfganistanhâlâbirsatmnçtahtası Çatışmalar Kıskacında Pazar yerinden insan manzaraları. ZEYNEPORAL-1- I I stanbul'dan gece yansı kalkan Afgan Havayol- lan (Anana) uçağı, sabahın yedısıne doğru al- çaimaya başladığında. artık bütün kuşkular, en- dışeler. kararsızlıklar ve korkulanm gende kal- mıştı. Afganıstan'a gıdıyordum ışte! Yolaçıkmadan kısa bır süre önce ABD'yi pro- testo göstenlenııde onlarca ınsan olmüş, bır haf- ta önce başı açık televızyon kadın sunucusu ol- dürûlmüş. Fayzabad'da bir kadın taşlanarak recm cezasına çarptınlmış. Herafta uç kadın öldürül- müş: ıkı gun once Kâbıl'dekı Italyan yardım gö- re\ lisı Gementine Cantonikaçınlmış, başkentın içinde \e dışında ıntihar bombalan patlatılmış, bütün bu sürede lCâbıl'de Birleşmış Mületler'de çalışan tanıdıklar. "Salan şinıdi geune, zamanla- ma kötii, biz buradaki yabancüan geri gönderi- yonız" diye haber üzenne haber vollamışlardı' Ama ıçıme yol ateşı düşmüştü bır kez: Üç yıl- dır Afganıstan'ın yenıden yapılanması surecın- de çalışmakta olan bır arkadaşundan, Fulya'dan aldığım "Keşke burada olsan, keşke getebilsen" mesajı, o ateşı tutuşturmuştu bır kere Kolay ko- lay sönecegı yoktu. Hele. büyük saygı duyduğum, 2004 Ocak'tan beri NATO Kıdemlı Sivıl Temsıl- ciliği görevını sürdüren Hikmet Çetin'ın "Gele- biürsin. her yer kadar tehükeir demesı üzenne yola çıkmıştım bıle Uçak, (350 kışılık uçakta tek kadın yolcu ol- mamı saymazsak, yolculukta her şey normaldi.) başkent Kâbil'e alçalmaya başladığında, keskın uçlu daglar bize doğru yukseldı. Tepelen karh Hın- du Kuş Dağlan ülkenın doğusunu kaphyor, 7 bın metre yükseklığe ulaşıyor, Kâbıl'ı çevrehyordu... Uçsuz bucaksız çöl göruntülennden sonra yük- sek dağlar, dık vadıler, genış ovalar ferahlatıcıy- dı Sırtlannı dık yamaçlara dayamış köyler top- rakla aynı renkteydı, gnydı, kül rengjndeydı.. Za- ten mını mınicık havaalaru da gn renkteydı. Kent de öyleydı.. Başkent Kibil en çok korku. yokluk ve yok- sulluk rengındeydı. DüNDEN BUCUNE Şündı farz edin kı, Evliya Çdebi 19 yüzyılda yaşamış bır gezgın olsun, tatlı tatlı anlatırdı: Efendim, Horasan ıllen dıye de bilınen Afga- nistan, suyu zıynet, havası nımet, toprağı cennet. bir diyar ıdi... Kadınlan bırer ay parçası, erkek- len yahşi idı... Topraklan, Şark'la Garp'ın kesış- me, buluşma noktası idi.. Burayı ele geçıren, Orta Asya'ya hâkim olur, Hınt Okyanusu'na ve dünyaya açılabilir ıdi. (Günümüz deyışıyle "stra- tejikkonum" demek ıstiyor - Z.O.) O nedenle kı, 10 6 yüzyılda Pers împaratorluğu, 4 yüzyılda Büyük îskender împaratorluğu bu topraklara göz dıkmış ıdi tS ise sırasıyla Hint. Sasanı, Gazne- liler, sonra Cengiz Han, sonra Koca Timur, son- ra Babür Şah. sonra Sefevıler burayı hukümran- lığı altına almış ıdi.. 18 yüzyılda Britanya tm- paratorluğu Hındıstan'ı ışgal edınce, Ruslar da boş durmayıp dikkatını buraya yöneltmış idi. 19 yüzyıl boyunca yeryüzünün ıkı muazzam gücü Ruslar ve tngılizler iktidar ve kudret mücadele- sinde bırbinnın gözünü oyarken burayı domıno ya da satranç tahtası olarak bol bol kullanmışlar; tanhte bunun da adına "BüyükOyun" denmiş idi.. Tamam, dedımÇelebı'ye, sonrasını banabırak... Ama içimden de, o gün bugun "'Büyük Oyun" sürüyor dıye geçirmeden edemedım. . Keşke 1919'da Ingılızlerden bağımsızlıklannı kazan- dıktan sonra, Afganıstan'ın da bır Mustafa Ke- mal Atatürk'ü olsaydı dıye düşunmeden edeme- dım. Orada konuştuğum her Afgan lider ya da yet- kılıden, her öğretim üyesınden buna benzer bir özlemı duyacaktım... (Ama durun, ona daha za- man var.) 'BuYÜKOYUN' Soğuk savaş yülannda "Büyük Oyun", iki sü- per güç Sovyetler Bırlığı ile ABD arasında sürü- yordu. Elbet sürecektı. Dünyanınbelh başlı ener- jı kaynaklan, en önemh doğalgaz ve petrol rezerv- len, komür. demır madenleri A\Tasya'da değjl miydi ki? Hem stratejık hem jeopolitik bunca önemli birkonumun olsun, hem de küresel ve böl- gesel güç mücadelesınde süper güçler seni rahat bıraksın1 Olacak şey mı bu! îki asken darbe (1973 ve 78)... tktidar, Afga- nistan Demokratik Halk Partisi"ne geçer. tslami gruplarla ıktıdar arasında çatışmalara son ver- mek ıçın Sovyet askerlen ülkeye gırdiğuıde yıl 1979'dur. Son Sovyet asken Afgan topraklannı terk ettığinde ise, 1989... Ancak bu on yıl içinde ABD boş durmuyor, ko- münızme karşı malum "yeşil kuşak", "yeşü çem- ber" gelıştınyordu. ABD'nın para ve silah desteğı. Suudi Arabis- tan ve Pakistan'ın yardımıyla îslam sa\r aşçılan eği- tılip yetıştırildi 1985'teMücahıtlerBırliğikurul- du. Once Sovyetler'e karşı, onlar çekildıkten son- ra bırbırleriyle savaştılar. Komşusuna kızan, da- ha venmlı tarlada gözü olan kendi sılahlı müca- hıt grubunu, ordusunu kurdu. ABD. uyuşturucu parasıyla Mücahıt Talıban, hatta Bin Ladin'ı des- teklerken oldum olası Afganistan'ı denetım al- tında tutmaya kararlı Pakıstan da, "beyin yıkı- üyük oyun' hâlâ sürüyor. Kaos, iç savaş, Taliban ve 11 Eylül 2001 sonrası... Ülkedeki 25 milyon nüfus günü gününe, an be an yaşadı bütün bu yıkımlan ve kıyımları. Tırmandırılan şiddetin amansızhğı ve insanlık trajedisiyle dolu öyküler... Sonuç, binlerce ölü, binlerce yaralı ve sakat, binlerce mültecinin kanı, gözyaşı ve acı... Kolu kanadı kınlmış yapılar... Afganistan gerçeği... yor", cihat askeri yetiştiriyordu... (Taliban söz- cüğünün talebenın çoğulu olduğunu bilıyorsu- nuz herhalde.) Sonuç: Kaos, ıç savaş... 1994'ten başlayarak Tahban'ın güçlenmesi, adım adım savaşarak ülkeyi ele geçirmesi... Ko- nuştuğum her Afganh'nın "cehennem" dıye ni- telediğı, ama kımı srvn akıllınm (erkektıler)a Ku- rallara uyduğun sürece hiç olmazsa güvenlik var- dr* dediği; dünyada yaknzca Pakistan ve Suudi Arabistan'ın tanıdığı Taliban yönetimi 2001 yı- hna dek sürecekti. Ve 11 Eylül 2001. tkız Kuleler'in vurulması... "Dünyada. artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak- ü"... Afganistan'da ise Amenkan bombardıma- nı başlayacaktı... a ILK IZLENIMLER Şu yukanda, bir çırpıda genelleyip birkaç tüm- cede özetleyiverdiğım süreci ülkedeki 25 milyon nüfus, günü gününe, anbean yaşadı. O satırlann arasındabinlerce ölu, binlerce yarab ve sakat, bin- lerce mültecinin kanı, gözyaşı ve acısı var... Üı- tirası bir türlü dınmeyen yabancı güçlerin güç ve ıktıdar çatışmalan, doymak bilmeyen iştahı var... Tırmandırılan şiddetin amansızhğı ve insanlık tra- jedisi var. Yukandaki özetı vermek zorundaydım, çünkü Kâbü'derastladığım, tanıdığım, konuştuğumher insarnn referansı şu son otuz yılhk süreçti. Ister ekonomik, politik sorunlar, ister kadınlann du- rumu, uyuşturucu üretımı ya da mayınlı toprak- lar gıbı belh alanlar üzennde yoğunlaşalım, ge- lip bu sürece dayanıyorduk.. 30 yaşından genç olanlar, şu son üç yılı say- mazsak. savaşsız tek bir gün geçırmemışrı bu ül- kede. Son üç yılda da şu guvenhk sorunu olma- sa... Ve bu üÜce nüfusunun neredeyse yansına yakım, 15 yaşm altındaydı (Nüfus artışı yüzde 4.92) Ve bu ülkede yaşam süresi ne kadardı bi- lıyor musunuz? Yalnızca 42 yıl! Kâbıl, son otuz yılın yaralannı sarmaya çalışı- yordu Bu çaba kadar, açık yaralan da görüyor- dumkentinherköşesınde Başkent Kâbil, hiçbir başkente benzemiyordu Başkent'te zaman dur- muştu.. Sankı... İŞTE CORDUKLERIM Bombalanmış yapılar. Yansı var yansı yok tek katlı evler. Damı uçmuş bınalar Yıkık duvarla- nn önune sıralanmış tezgâhlar. Bıraz daha büyü- ceklerine dükkân dıyorlar. Aralannda yeni yapıl- dığı bellı, kötü mimari örneğı cam, ayna, çelik egemenliğinde aykın yapılar.. Burkalan, çarşaflan, türbanlan. saçlannı örten şallanyla kadınlar... Şalvarlan \e dız altınauza- yan gömleklenyle, kımi beyaz takkeli, Tacik şap- kah, sanklı, kimi başı açık, sakalh, sakalsız er- kekler... Yahnayakçocuklar... Ve sakatlar... Ve fark- lı üniformalanyla askerler. Kocaman sılahlany- la korumalar, polisler... Çepeçevre tel örgülerle-örülmüş, demir kapılı yüksek duvarlar. Duvarlann ardında, bahçeler içinde uluslararası kuruluşlar, yabancı elçilikler, temsılcıler. Üst üste yığıhnış kum torbalan, be- tonbankatlar... Toz toprakyollar. Delik deşik, kaldınmsız cad- deler. Kökünden kesılmış ağaçlar. Hepsini kap- layan toz bulutu. Tezgâhlarda satüan her şeyı, açıkta satılan etlen, kalan tek tük ağacı ve ınsan- lan örten toz bulutu... Rüzgâr esti mi genzınızi tıkayan, yağmur yağdı mı çamura dönüşen toz bu- lutu... Delik deşik asfaltta, toprak yollarda kimı za- man iyiceyoğunlaşantrafık Oyoguntrafıkte,po- lislerin hızlayol açnğıüzerlerindekocaman *UN" (BM) yazıh beyaz landroverlar, cipler, makam ara- balan... (Görünen bunlar. Görünmeyenler için bakınız: Cumhunyet: 4 ve 5 Haziran'da yayrm- lananyazılanm.) Kışı başına gelırin 207 dolar olduğu Afganis- tan'da günler geçtikçe, göze görünmeyen yarala- n sarmanın, göze görünenleri sarmaktan çok da- ha güç olduğunu anlayacaktım. YARIN: KORKU EGEMENLİĞİ NATO Sivil Temsücisi Hikmet Çetin 4 Düzehnesi zamanalacak9 Bonn Anlaşması (2001) çerçevesın- de BM Güvenlik Konseyı'nrn ka- ranyla ISAF (Internatıonal Secunty Assistance Force- yani Lnuslarara- sı Güvenlik Yardım Gücü) kurul- du tki yıl sonra. ISAF komutasını NATO üstlendi NATO'nun Afganis- tan'da sıyasi ve diplomatık temsılı sağ- lamak, Afgan makamlanyla ilışkileri güçlendırmek, BM ıle ve uluslararası top- lumla ışbirliğini sürdürmek amacıyla NATO Kıdemli Sivil Temsilcıliği göre- vı kuruldu. Ve bu göreve Hikmet Çetin getinldi. (2003 Aralık.) Kâbü'e ayak attığım andan başlaya- rak herkesten Hikmet Çetin'ın ne çok sevıldiğinı, sayıldığını duyacaknm. Her- kesin gönlünü fethetmişti. Karzai bıle ona "HîkmetAğabey" dıyordu. Soluğu onun yanında aldım. Başkan Karzai Amerikan Başkanı Budıile "stratejikor- takhk" konusunu konuştuğu gunlerde ben de Hikmet Çeün'le konuşuyordum. Hikmet Çetin, Afganistan'da halen ikı uluslararası güvenlik gücü bulundu- ğunu; amaçlannın bir, ancak görev alan- lan ve yetkılerinin farklı olduğunu be- lirtiyor. Bunlardanbiri "KoaüsyonGüç- teri". Büyük bır bölümu ABDİı olan 20 bin askerden oluşan bu güç terör- le mücadele yetkisine sahıp... tkincisi ise ISAF. Onlann gö- revi Afgan makamlanna yar- ı- dımcıohnak. güvenlik veistikra- W™& *& nn sağlanmasrna katkıda bulun- mak... Altı ayda bır komuta, NA- TO'nun farklı bırkomutanhgma ge- çiyor Şu sırada komuta, Is- tanbul"da konuşlu ko- lorduda. ISAF Komu- tanlığı görevını Kor- general Ethem Er- dağıyapıyor. Hikmet Çetin'e soruyorum, Afga- nıstan'ın geleceğı- ulaşamadığı yerkrde, yasadışı faaöyet- ierini sürdürüyorlar. ^ l yıışturucuyia mücadele. Bu da «^Ingirizfcrin önderüginde sürdürü- lüyor. Dünyadaki afyonun yüzde 75'i bu- radangeliyor. Afyon ekonomisigeçen yıl neredeyse 3 milyar dolara ulaşû. Karzai ajyona karşı cihatflanetti,'Benı bu ayıp- tan kurtann' dedi, haşhaş ekimini, af- yon üretiminL kaçakçıbğuu yasadışı ilan etti, ama talep oldukça sürecek çözümü zor birtş_Dtşandaki sorunu, burada Af- ganistan içinde çözemezsiniz_n Bu kadannı dinlemek bıle "tmdaaa- aaaat!* 1 dıye haykırmama yetebılirdi... Haykırmadım elbet, peki, "El Kaide, Taüban bitri mi" dıye sordum. "Pakistan sınınnda, merkezi hükü- metin erişemediği yerde hâlâ vardm.. Pakistan medreseleri Taliban yetiştir- mevisürdürüyor. l nutmayuı Pakistan'la 2500 km. sınırlan var. Aynca burada on bin Peştun varsa. (egemen olan etnik grup) sınınn öte yanmda, Pakistan'da 20 binPeştunvar.O nedenle Pakistanbu- radan denetimini eksik etmez» Ulusla- rarasıtophımdesteğjyie Afganistan yal- nız değı1" mesajı \«-ümeBve özeflikle Pa- kistan bunu anlama)ı" Anlaşıldı. Önemh dış aktörler- den bın Pakistan. Zaten 1949'da BM'de Afganistan'a karşı çıkan da Pakistan'dı. Pekı Afganistan'ın Rusya ve Amenka'ya bakışı na- Bize bulaşan parçalanırinan- cryla,Sovyetler Birtiği'nin parçalanmasmda önemli bir rol oy- nadıklaruıa ina- nıyorlar. Bize yenildiği için ı hızla parça- ni nasıl görüyor dı- ye? "Bu ülkede kor- kunç bir tahribat var. Hele Taliban öytebirkı>Tmyap- mışkiberşeviyok etrniş, De\1eti, hü- kümeti,orduyu,po- Bsi,okuflanyoket- miş. Kadınlan yok etmiş. Kadınlann yüzde 71si okuma\uz- ma bifiyor.. Nüfusun yüzde atasjekktrikala- biliyor, yüzde 23'ü sağ- takh içmesuyuna ulaşa- biliyor. Tarunyok,sa- nayiyok. Yabnz dış yar- dnnlartaayakta kabbi- nyoriar" Şu birkaç sayı bile du- rumun dehşet boyutlannı ortaya koymaya yehyor. Pekı ne yapüıyor? "llusİararasıişWrliöiy- lebeşaJandareformçahş- malan sürdürülüyon 1Afgan llusalordnsu kuruluyor. Buna ABD öncülük edi>w. Yü- dabir mttyardolan yaiuz buna aymyoriar. ""t Afgan pons teşkilaü Z* kuruluy or. ÖncülüğüAhnanya ya- pryor. Amaç 62 bin kişüikbir polis teşki- laü kurmakn, şimdhe dek 40 bin kişi eğhÜdL 3Yargı sistemini oluşturmak. Hu- kuki reformlan gerçekleştirmek, uhısal yasalan, mahkemelerin geoştiril- mesini, hâkim, savcı, avııkat yetiştirme- yi sağlamak gibi işleri kapsıyor. Bunun öncülüğünü ftalyanlar yapıyor. y\ Sibhspfandmna, terhisve topluma ^wyenidenkazanduma çahşmalan... BuJaponlarm öncülüğünde sürüyor. Bu güne dek 8 bin 400 agır silah 25 bin ha- fîf silahtoplandL Savaş ağalan da bu ka- rara uydu. Ama arakomutanlar hâlâ di- reniyor. Silahı bırakıp uzlaşnıaya yuna- şanlara yeniiş alanlan açıhyor. 60 bin ki- şi böyle kazanuth. Ama hâlâ yüz binden fazla direnen var. Bunlar içinde 20 bini tehükeli diyebiKriz. Merkea hukümetin Sayın Hikmet Çetin, beni kırmayıp yerel giysilerle poz verdi. landı diyor- lar_"Sustum \ e dinledım: "ABD'ye karşıçoğun- lukbirmisti- fikasyon için- de. Ameri- ka'nmonlan TaBban'dan kurtardığma namyor.Elbet şinufiki abar- tılı güvenlik önemlerihal- kı bıktırmış dununda. Ama unut- mayın ki ABDyüda2 mihar dolar yardım yapı- yorburaya. As- keriyardımlarla on mttyar dolan bulu- yor. Bir de yıDarca öyie yoksul kahnış, öyie sikınü çekmiş ki halk, dış güçlere karşı öyie çoksavaşnuş ki, şim- di artık fazla tepkfli ola- nnyor- Şimdiburasıyor- gun ve yoksuL 207 dolar- hkkişibaşma gelhi 2015 yıhna dek 500 dolara çt- karmayı hedeffiyoriar^ Pekı ya gelecek? Umut var mı umut? "BenAfjgaııistan'mgekceğİiçinumiıt- luyum. Bu uzun süreli bir çaba ve uzun vadeH bir çahşma olacak. Zaman ala- cak_ Kendi iç çaüşmalannı dengeleye- biMr; NATO, yapısal değişikliğihızlandı- nr, AfganktankpnrtJnisnnımhıkılar ,hal- ka 'Taliban egemen olmayacak, gen gehneyecek' diye; komşularma da 'Biz sizi Afganistan'ın ıçişlerine kanştınna- yız' diye kesin mesaj \erebilirse düze çı- kacakur. Hemzatendünyaburayı kolay kolay bırakmaz..." Dünya, ABD mi demek diye sorma- dım Hikmet Çetin'e Onun yerıne, "Her- kes sizi neden bunca çokseviyor, sayıyor." diye sordum. "Türkleri çok seviyorlar" diye yarut- ladı. Afganlann Türkleri sevme nedenleri bir başka yazıya kaldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle