18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2005 CUMA 8 HABERLERIN DEVAMI İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli PB Y Y Y PB PB PB PB 22 24 25 23 27 28 30 29 TUIRKIYE Sinop Y 17 Samsjjn PB 22 Trabzön Giresıın Ankara Eskiştıhir Konyc Sıvas Zonguldak Y 20 Antal^a PB 27 Kars PB 18 PB 18 PB 23 Y 22 PB 22 PB 19 Adana Mersın Diyarbakır Şanlıurta Mardin Siirt Hakkâri Van B B B B B B PB PB 23 23 24 26 20 22 15 15 PB 15 Yurdun kuzey ke- sımlerı parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Batı Karadenız, Orta Kara- denız'ın ıç kesımlerı, Kuzey Ege'nın ıç ke- sımlerı sağanak ve gok gurultulu sağanak yağışlı geçecek Hava sıcaklığı ıç ve doğu ke- sımlerde artacak, dığer yerlerde onemlı bır de- ğışıklık olmayacak DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münıh Y PB Y Y Y Y Y Y Y 12 11 14 17 13 12 18 16 15 Berlın Budapeşte Madrid Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina Y PB B Y Y Y Y PB 16 20 25 16 17 20 22 26 Zürih Y 12 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahıre Y Y PB Y Y Y PB B 1/ 29 28 29 20 24 19 31 B 26 Açık P a r ? a | 1 b u | ı j t | ı i Sıslı B j l u t l u ^ Çok bulutlu ı Yağmurlu Kariı Gok gurultulu GUNCEL,CİJNEYT ARCAYUREK • Baştarafı 1. Sayfada Adam Başbakan. Sağ azından soru yöneltenlere ıklı bilgi vermesi, en nahcup olmaması için son dakika gelişmelerini pilmesi gerekiyor. Bizimki, Filistin'de birg^zetecinin "Sizikigün- dür arabuluculuktan söz ğdiyorsunuz ama Israil Dışişleri Bakanı bunu reddediyor" sorusu karşı- sında afallıyor. Gideceği ülkenin siyasetindeki temel öğeleri dikkate almazsa bir Başbakan, sadece bu soru- lar karşısında afallamaz. Üstelik örneğin Filistin sorununun çözümünde AI3D dışında hiçbir ülke- ye arabuluculuk görevi vormeyen Israil'e gider. Tarafiaraarabuluculuk ön^rir. Sadece Israil tara- fındanterslenmez. Filistin iler de Türkiye'nin ara- buluculuk önerisine değerli bir mal bulmuş gibi sarılmazlar. • • * Israil gezisinden Şaron kârlı çıkan taraf. RTE'nin özrü anlamına gelen 1 milyar dolarlık bir anlaşmayı cebine koydu. Ya Filistin? Başbakanlah Ahmet Kurey, "RTE buralara geldide ne oldu? 1.5günlükgezinin an- cak 3 saatini Filistin'e ayırabildi; ziyaretin ağırlığı Israil'di" diyen eleştirisel demeçler verdi. Velakin geziye katılan TTE'ye yakın, RTE'ye yalaka kimseler için Israil «jezisi başarılı mı başa- rılı. Beyefendi'nin hanımefendileri türbanlı kıya- fetiyle kamusal alan diye tarif edilen resmi ye- meklere katılmış; bu duru n, bunlara bizdeki tür- ban yasağını eleştirme olunağı veriyor. Dışımızdakiler bu gerçekleri görmezden geli- yor. Örneğin, "Türkiye her zaman yüzünü Batı'ya açık tutmuş, kulağını Dotju'ya vermiştir" diyen Mercedes-Benz'in Başkanı Till Becker, yaşadı- ğımız sürecin ya farkında değil ya da nezaket gereği: Türkiye RTE iktidarında yüzünü Batı'ya çevir- miş görünürken sadece kulağını değil, aslında, örneğin siyasal simge türtıanlı politikayla gözü- nü de Doğu'ya çevirdiğinl söylemiyor. Başarılı çıkış yapan bif diğer isim kuşkusuz Bay Bülent Arınç. Ülketjıin kalburüstü onlarca kurum ve bilim adamının' sayısal ve yasal yetisi olmasına karşın TBMM'nin Anayasa Mahkeme- si'ni kapatamayacağını açıklamalarına karşın: Bay Arınç, söylemlerini savunan biri AKP grup başkanvekili, diğeri bir başbakan yardımcısı gi- bi sadece iki müttefik bul arak hiçbir Meclis baş- kanının erişemediği bir rekora imza attı. Güncel gelişmelerden anında bilgi sahibi olma- yan bir diğer kudretli, Dışişleri Bakanı Gül. TBMM'yi bilgilendirme oplantısındaOnurÖy- men, "AB'nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Ol- li Rehn'in "Türkiye'nin Guıney Kıbns'ı tanımadan 3 Ekim'de tam üyelik müzakerelerinin başlama- yacağını" içeren sözlerinı; değiniyor. Bakan'dan bu konuda bilgi istiyor. Gı l'den yanıt yok! Neden: Olli Rehn'in günübirlikyansıyan bu sözlerinden haberi yok. Muhalefet yardımı öyfnen'den; Rehn'in De- utsche VVelle'de yayımlahan bu demecini Gül'e gönderiyor. Ama ne fayda? Başımıtdakilerin sözde başa- rıdan başka bir şeyciği gpzleri görmüyor, kulak- ları işitmiyor. .'llk Düzeltilecek Şey!'t II • Baştarafı Arka Sayfada viçre'li bir hekimdir. Dah a sonraları ülkesinde ya- şadığı halde eserini Latince yazmış, Latince ad koymuştur: 'Explicatio Gravissimae Ouesti- onis!' Uşenmesem listeyi uzatabilirim, ünlü New- ton'/n 'Principa Mathernatica's/ vs..." "...Bunda da şaşılacalk bir yan görmüyorum, çünkü (buraya dikkat!) ansiklopedinin Latince maddesine baksanız görürsünüz ki, bu dil, yâ- ni Hıristiyanlığın 'ümmet dili', taa 18. yy'a ka- dar, bilgin ve filozoflar arasında, ulusal ötesin- de de anlaşmayı sağlayan, ortak dil olmuştur. Arapçanın, Müslüman kavimlerin bilgin ve fi- lozofları arasında olduju gibi..." "...Öyleyse dil konusunda düzeltilecek ilk yanlış, 20. yy. Türkçes ndeki Arap ya da Fars kökenli kelimelerin, bir saldırı sonucu yerleş- tiğini sanmak yanlışı..." (Bkz. 'Ulusal Kültür Sa- vaşı', s. 263-266. Bilgi Yayınevi, 2. Basım. 1988) Ona da bir göz atarız! Bu yazı, taa 1982'de yayımlanmıştı; ülkemizde âdet olduğu üzere, 'öileştirmeci' takımından, delilli ispatlı cevaplar gel|medi; ya yok saydılar, öy- le göründüler; ya da, sağda solda dedikodusunu yaptılar. Halbuki, sadece; Falih Rıfkı Bey'in (Altay) eserindeki 'Dil Bahsi'ni dkusaydılar, Gâzi'nin nasıl o 'yan//ş'tan döndüğürjü, nasıl tarihimize, top- lumumuza ve mirasçısıı olduğumuz medeniyete sahip çıktığını görecekl^rdi. Isterseniz, ona da bir göz atarız! Meraklısı için NOT: Bkz. a) Falih Rıfkı Atay, Çan- kaya, II Cilt, 10. Bölüm. s. 440/456. Dünya Yayın- ları, Tarihsiz. b) Attilâ llh; 'Dilin Kemiği Vardır', s. î Basım. 1998. ın, 'Ulusal Kültür Savaşı', I63/290. BilgiYayınevi,2. ÇORLUCUMOt( YKİOENTOPLANIYOR! içinde bulundüğumuz koşullarda, Cumhuriyet görüşü etrafında birlikte hareket etme kararlılığımızı göstermek istiyor ve yeni katılımcılarımızı da arc.mızda görmeyi umuyoruz. "SENGELME2SENBİREKSİĞİZ" Tarih : 8 Mayıs 2005 Saat : 15.00 lletişim : 0 532 545 9619 / ghosses(«:hotmail.com Adres : Cep Cafe / Atatürk Heykel Meydanı, Menekse Sokak No: 4 Çorlu Geçen hafta Türkiye'de bir ilk yaşandı. Marmaris Birinci Uluslararası Denizcilik Fes- tivali'nden söz ediyorum. Iç ve dış siyaset tartışmaları arasında kaynayıp gitti bence... Üç tarafı sularla çevrili, dört tane denizi olan bir ülkede denizcilik festivalinin kayna- yıp gitmesine şaşılır mı? Burası Türkiye ise şaşılmaz. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın öncü- lüğünde düzenlenen festivale Muğla Valili- ği, Marmaris Kaymakamlığı, Aksaz Deniz Us Komutanlığı, Marmaris Belediye Baş- kanlığı da büyük emek verdi. 14 ülkeden gelen gemilerle, yerli yabancı birçok sporcuyla, dans grupları, tartışma programları, panelleri, yarışları, eglenceleri, konserleri, film gösterileriyle göz kamaştıran bu festival, kapsamı açısından sadece Tür- kiye için değil Akdeniz için de bir ilkti. Festivalin amacı şöyle sıralanıyordu: Yurtiçinde ve yurtdışında Türk denizcili- ğini tanıtmak. Denizcilik kültürünün yurt çapında ku- rumsallaşmasına destek olmak. Denizcilik alanında faaliyet gösteren ku- rum ve kuruluşlar ile denizcilik gücünü oluş- turan birimlerin bir araya gelmesini sağla- yarak bir deniz ülkesi olan Türkiye'nin de- nizci ülke olma sürecine katkı sağlamak. GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Denizcilik mi? Festivalin bu amaçlar doğrultusunda önemli biradım olduğuna kuşku yok. Ama bu festival bir gerçeği daha ortaya çıkardı: "Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde..." diye baş- layan edebiyatın artık bir işe yaramadığı. Marmaris'te düzenlenen bir paneldeki sunumlardan öğrendik ki, 'denizciülke' ol- manın temel taşı amatör denizcilik konu- sunda Türkiye, hâlâdünyanın en geri ülke- lerinden biri. Gördük ki, denize açılmak is- teyen bir Türk amatör denizcisinin öncesı- rat köprüsünden geçmesi gerekiyor. Bü- rokrasisiyle, maliyetleriyle, vergileriyleTürk insanına adeta, "Karacısın sen, karada kal" deniyor. Gazeteci ve amatör denizci Turgay No- yan'ın verdiği bilgilere göre, KDV'siyle, OTV'siyle amatör denizcinin ödeyeceği ver- gi altından kalkılır gibi değil. Noyan, "Tek- neye Türk bayrağı çekmek yüzde 30 daha fazla vergi ödemek demektir" diyor. Denizciliğe meraklı gazeteci-sanatçı ar- kadaşım Gani Müjde'nin bir anısını hatır- ladım. "Bir defasında Güney Fransa'dan Bodrum'a tekneyle geldim. O kadar yolda Türk bayraklı bir tek tekneye rastlamadım" diyordu Gani... Peki, denizler, denizcilik neden bu kadar önemli? Nedeni, denizci Osman Atasoy, Marma- ris'te şöyle özetlliyor: "Denizler insanı rahatlatır. Denizler insanı eğitir. Denizciliğin özünde hoşgörü, alçak- gûnüllülük var. Bahriyeliler daha uyumlu, anlayışlı, hoşgörülü oluyorlar. Denizdeyaşa- yan insanlar daha paylaşımcı oluyorlar." Peki, üç tarafı denizlerle çevrili, dört tane denizi olan Türkiye'de denizcilik, özellikle de amatör denizcilik neden hâlâ bu kadar geri? Denizci Osman Atasoy, "Bazen politika- cıların teknelere bindirilip uzun deniz yolcu- luğuna gönderilmeleri gerekir diye düşünü- yorum" demiş. Atasoy ne de olsa denizci. Uygar adam. Denizi sevdirmek için politikacıların tekne- lerle gezdirilmesini öneriyor. Ben olsam, "Hepsini Sarayburnu'ndan denize atalım" derdim. [email protected] Eski bakanlar Bostancıoğlu ve Tekin TÜBİTAKYasası'na büyük tepki gösterdi: Erdoğan hınç alıyor F1RAT KOZOK ANKARA - TBMM Genel Kurulu'nda önceki gün kabul edilen TÜBÎTAK Yasası, eskı Milli Eğitim bakanlarından da sert tepki gördü. AKP'nin "dev- letle inatlaştığını" vurgulayan Metin Bostancıoğlu. "fktidar, bilimselliği ortadan kaldır- nıak için kullanılanıa/" der- ken, Necdet Tekin, hükümetin "hınç alırcasına kadrolaştığı- nı" yurguladı. TÜBİTAK'ta bilımsel özerk- liği yok eden yasanın TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilme- si, eski Milli Eğitim bakanlan- nın yoğun tepkisiyle karşılaştı. DSP'li eski Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu, hükümetin, devle- tin bütün kademelerini "AKP'li- leştirme çabası içinde olduğu- nu" söyledi. AKP'nin üniversi- telere ilişkin ilk çalışmalarının Erkan Munıcu döneminde baş- ladığını anımsatan Bostancıoğ- lu, çalışmaların üniversitelerin direnişi karşısında sonuçsuz kal- dığını kaydetti. lktidann TÜBİ- TAK'taki değişikliklerle "bilinıi 'ANAYASA MAHKEMESİNE CİDERİZ1 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TÜBlTAK Yasası'nın Cumhurbaşka- nı Ahmet Necdet Sezer'den dönmesini bekleyen CHP, hükümetin aynı dü- zenlemede ısrar etmesi durumunda yasanın ipali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak. Yasa, AKP hükümetinin işbaşına gelmesinden sonra Başbakan'a "bir kereliğine TÜBİTAK Bilim Kurulu üyelerini atama" yetkisi ve- / ren geçici yasayı da yürürlükten kaldırıyor. CHP Grup Başkanvekili Ha- ' luk Koç, bu antidemokratik yasaya karşı TBMM'de yoğun muhalefet ettik- lerine dikkat çekerek Sezer'in yasayla ilgili karannı bekleyeceklerini ifade etti. Daha önce geçici yasayla ilgili yaptıkları başvuru doğrultusunda Anayasa Mah- kemesi'nin yürütmeyi durdurma kararı verdiğini anımsatan Koç, "Gelişmelere göre Anayasa Mahkemesi'ne başvuru hakkımızı kullanacağız" dedi. siyasetin emrine alma çabala- rını inatla sürdürdüğüne" dik- kat çeken Bostancıoğlu, şunları söyledi: "Devletle inatlaşılmaz. tktidar, bilimselliği ortadan kaldırmak için kullanılanıa/. Daha önce Cumhurbaşanlı- ğı'ndan dönen yasayı, bu defa daha ağırlaştırarak uygulama- sı TÜBİTAK için ve ülkemiz için iyi olmayacaktır. Anayasa Mahkemesi'nin buna geçit ver- meyeceğine inanıyoıum." Bir başka eski DSP'li Milli Eğitim Bakanı Tekin de siyasi ik- tidarlann daha önce de bilimi ve bilim adamlarını "zapturapt" altına almak istediğini ancak bu yöndeki tüm girişimlerin hüsran- la sonuçlandığını söyledi. "AKP'nin de adeta hınç alırca- sına TÜBİTAK'a elini atması, bu doğruyu kanıtlayacaktır" diyen Tekin, böyle bır yasanın "bağışlanamayacağını" vurgu- ladı. Avrupa'nın gelişmiş ülkele- rinde TÜBİTAK benzeri kurum- lar olduğuna işaret eden Tekin, çeşitli ülkelerdeki bu tür kurum- ların vakıflar ve ticari kuruluşlar tarafından yoğun bir şekilde des- teklendiğini dile getirdi. Tekin, şunları kaydetti: "Şirketler bu tür kurumlara çok büyük pa- ralar veriyorlar ve araştırma yaptırıyorlar ama aı aştırmayı yapanlar o ülkedeki en iyi bi- lim adamları. Başbakan'ın TÜBİTAK'a getireceği kişiler ülkeye Nobel Oclülü mü ka/an- dıracak? Bu konu Başba- kan'ın işi değil. Sembolik ola- rak bir üye atayabilir ama esas olan bilim adamlarının kendi kendilerini yönetmesidir." Prof. Dr. Özdoğan, "1963 yılından bu yana Türkiye'de bilim yapıyorum ancak zaman zaman yaptığım çalışmalar 'suya yazı yazmak' gibi geliyor" dedi. Amerikan UlusalBilimlerAkademisi üyeliğine seçilen Prof. Özdoğan: 'Aferin diyen olmadı' GÖKÇE UYGUN Amerikan Ulusal Bilimler Akademişi üyeliğine seçilen İstanbul Üniversitesi Edebi- yat Hakültesi Arkeoloji Bölü- mü PrehistoryaAnabilim Da- lı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Türkiye'nin, beyin gücü potansiyelini kullanma- yı bilmediğini belirterek "TÜBİTAK'ta yaşanan son olaylardan sonra, durum daha vahim olacak. Bilim özgür olmalı" dedi. ABD'nin en prestijli bilim cemiyeti olan, kendi alanla- rında orijinal çalışmalar ya- pan ve bu konuda sürekli ba- şarılar gösteren bilim adam- ları ile mühendisleri üyeliğe seçen Amerika Ulusal Bilim- ler Akademişi, bu yıl Prof. Özdoğan da bünyesıne kabul etti. Bu üyeliğin kendısi için onur olduğunu söyleyen Oz- ÖZDOĞAN VE SANCAR'IN BÜYÜK BAŞARISI NEW YORK (AA) - Prof. Dr. Aziz Sancar ve Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Amerikan Ulusal BilimlerAkademisi üyeliğine seçıldi. Kuzey Carolina Üniversitesi Sarah Gra- ham Kenan Biyokimya ve Biyofizik Programı'nda görev- li Sancar, dünyanın en prestijli bilim cenııyetlerinden olan Ulusal Bilimler Akademisi'nin, 142. yıllık çalışma oturu- munda seçtiği 72 yeni üye arasında yer aldı. IÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi öğretım üyelerinden Prof. Özdoğan ise Akademi'nin yeni üye olarak seçtiği 14 ülkeden 17 yabancı bilim adamı arasına girmeyi başardı. doğan bunun Türkiye'nin prestijine de önemli bir katkı sunacağını belirtti. Özdoğan, "1963'ten bu yana Türki- ye'de bilim yapıyorum an- cak zaman zaman çalışma- larım 'suya yazı yazmak' gi- bi geliyor. Bu tür durumlar, çalışmalara devam etmek için moral sağlıyor" dedi. Yurtdışında birçok ödül al- masına karşın Türkiye'de sa- dece TÜBA'dan ödül aldığını anımsatan Özdoğan, "Daha önce kimse bana 'aferin' de- medi" ıfadesini kullandı. Atatürk'ün üniversite refor- munun önemine değinen Öz- doğan "Ülkemizdeki beyin potansiyeli, ekonomik po- tansiyelden daha iyi. Ama yönetim modelleri kötü ol- duğu için bunu dünyaya ak- taramıyoruz" dedi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada 2- Almanya-Türkiye ilişkilerinin durumu ve ge- leceği. 3- Türkiye'nin Ermeni, Kıbrıs ve benzer çev- reselsorunlarındaAlmanya'nıntakınacağıtavır. Schröder, Kıbrıs'ta Türkiye'ye verilen sözle- rin tutulmadığını kabul ettikten sonra, Türki- ye'nin Güney Kıbrıs'ı tanıma anlamına gelece- ği tartışılan ek protokolü imzalamasını istedi. Yani borcumuz borç, alacağımızı hemen öde- yin! İki ülke ilişkilerinde ticaretin aleyhimize ge- liştiğini İSO Başkanı Tanıl Küçük de vurgula- dı. Schröder'in Patrikiçin "e/a)mer)/7("tanımı kul- lanması yakın gelecekte bizden isteneceklerin habercisi. Ruhban Okulu'nun açılmamasının ra- hatsızlık yarattığını söyleyen Schröder, Alman- ya Parlamentosu'nun gündemindeki Ermeni ka- rar tasarısı için de şu tanımı yaptı: - Işiniz Tanrı'ya kalmış! Uyaklı bir dokundurmadan başka yapacak bir şey yok: Onun adı Gerhard Schröder Ne söz verir ne borç öder! • * • Almanya'nın bu tutumunun yanı sıra Fransa ile ilgili gelişmeler de şık değil. Bir süredir içi- mizdeki Batı'da Türkiye'nin 17 Aralık sonrasın- da AB hedefini küçülttüğü, gerekenleri yapmak- ta yavaş davrandığı değerlendirmeleri vardı. Ba- zı yabancılar da bu yönde görüş ortaya koyu- yordu. Ankara kulislerinde bunun nedeni olarak ko- nuşulanlardan biri şuydu: Fransa'da mayıs sonunda AB Anayasası için referandum var. Türkiye'nin öne çıkmaması is- tendi! Bu kulis bilgisini geçen günlerde Dışişleri Ba- kanı Abdullah Gül doğruladı. Dedi ki: - Brüksel, Fransa'daki referandum sonuçla- nana dek düşük profil izlememizi istedi. Biz de bunu makul bulduk. öyle davranıyoruz. Bunun Türkçesi şu: Çök denince çök, kalk denince kalk! • • • ABD'nin istemleri büyük ölçüde karşılanmış görünüyor. Ankara'ya gelen Amerikan temsilci- leri, Incirlik konusunda verdiğimiz destek için bi- ze teşekkür ettiler. Ettiler de, biz kamuoyu olarak ne destek ver- diğimizi bilmiyoruz. Bu konuda hükümet üye- leriyle gazeteciler arasındaki diyaloğun özeti şu: - Incirlik'te ABD'ye ne verdik, ne tür olanak- lar tanıdık? "BM ve NATO çerçevesinde verdik..." - Ne verdik? "Alınan kararlar doğrultusunda bazı lojistik olanaklar." - Bunlar neler? "Yeni bir şey değil..." - Eskisi neydi? "Bilinen konular..." Ne kadar aydınlatıcı değil mi? Dış politikamız hiç bu kadar verimli olmamış- tı. Ver babam ver! ankcum ' cumhuriyet.com.tr EÖlTİM-SEN:AKPtCADROLAŞMASlTOPLUMUTEHDlTEDlYOR Cumhuriyet tarilıiııin en kapsamiı kadrolaşması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığfnın 2.5 yılda 33 ilde toplam 1764 okul müdür yardımcısı, 1635 okul müdürü, 269 şube müdü- rü, 111 milli eğitim müdür yardımcısı ve 186 milli eğitim müdürü atadığını bildirdi. Dinçer, "Milli Eğitim Ba- kanlığı'ndaki kadrolaşma o kadar ciddi boyutlara gel- miştir ki, artık toplumun ge- leceğini tehdit edecek aşa- maya ulaşmıştır" dedi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Dinçer, sendika genel merke- zinde düzenlediği basın top- lantısında AKP hükümetinin 2.5 yıllık görev süresi boyun- ca 33 ildeki kadrolaşmasına ilişkin sayısal verileri açıkla- dı. Dinçer, görev değişiklikle- rinin müdür yardımcılarına kadar uzandığını ve hüküme- tin kadrolaşmasını izlemekte zorlandıklannı söyledi. Din- çer, "O kadar büyük bir kadrolaşma söz konusudur. Aslında biz buna Cumhuri- yet tarihinin en kapsamlı kadrolaşması diyebiliriz. Bunun bir depreme dönüş- tüğünü ifade etmek istiyo- rum" diye konuştu. Yüzde 70'i değiştirüdi Dinçer, Bilgi Edinme Yasa- sı aracılığıyla ve örgütlerin- den aldıkları bilgilere göre, yaklaşık 25 ilden gelen bilgi- AKP hükümetinde yönetici olarak atananlar II \ <ayserı Mardin <ırşehir Balıkesır Bolu Zonguldak Vlaraş Kütahya Antalya Amasya Tuncelı isparta Çanakkale Bitlis Nığde Mersin Afyon Erzincan Bitlis Kırıkkale Trabzon Düzce Bursa Sıvas Edirne Eskişehlr Kocaeli Iğdır Batman Giresun Okul i Müd.Y. ! 100 18 14 165 12 118 64 193 42 193 l 42 17 16 50 36 13 14 50 23 17 60 35 24 65 65 150 15 55 17 Müdür 50 20 22 243 15 76 45 54 145 31 6 16 29 35 56 46 63 12 35 17 87 30 81 40 46 53 156 20 22 8 Şube M. 4 2 4 22 2 7 4 5 30 6 3 9 11 8 10 16 3 10 3 5 15 7 15 7 3 6 5 10 Milli Eğitim M.Y i 2 ! f\ 5 I rCîliil ^ I M$Mİ||f| 3 I ilJIF 3 * 3 JTM 6 Mi4 U9 y,j 3 JA~ f\ ~ I iTmraB 12 i n W f«Sp 4 1 H J fflj 4 I \ 1 fC 2 1 ) j\ v ^ 5 i 7 _J 2 fiL 4 ryJr 2 # T " ; . ı 1 H -1, '•• 8 W{ | 4 Jim.a Milli Eğitim M 1 6 3 18 6 6 t\ 4 ık ^m is W 4 f 4 L 6 7 4 5 10 12 6 4 3 5 8 10 î 6 W\ 5 / N 2 Y 1 U 3 \V 2 TOPLAM i. 1683 1559 257 lerin eğitim yöneticilerinin yaklaşık yüzde 60-70'inın de- ğiştirildiğini ortaya koyduğu- nu, İstanbul hariç 80 il milli eğitim müdürünün değiştiril- diğini, yerine vekillerin atan- dığını kaydetti. Asiller malıkeme kararı ile göreve döndüğü için bugün birçokkoltuğun 2-3 sahibi ol- duğunu dile getiren Dinçer, Ankara Milli Eğitim Müdür- lüğü bünyesinde 28 kadro bu- lunmasına karşın vekâleten atamalarnedeniyle41 kişinin görev yaptığım söyledi. Öğretmenevi müdürleri, il teftiş kurullarının müdür ve yardımcıları ile halk eğitim merkezlerinin yöneticilerinin büyük bir bölümünün değiş- tirildiğini ifade eden Dinçer, toplam 60 bin civanndaki eği- tim yöneticisinin 15 bine ya- kınının değiştirildiğinı dile getirdi. Dinçer, "Eğitim-Sen, eğitim yöneticilerinin siyasi- lerin bireysel istek ve tak- dirlerine göre değil, önce- den belirlenmiş bilimsel esaslara göre ve yapılacak demokratik seçimlerle be- lirlennıesini savunmakta- dır" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle