Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 0 MAYIS 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J\_ U l_i X LJ MA. kultur(g cumhuriyet.com.tr 15
ÇACRIŞIMLAR AYŞE EMEL MESCt
Büyüdük vekirlendi dünyaÇocukluk masumiyettir, denir
ya. aslında insan çocukken kendi-
ni masum bulmaz. Tam tersine.
yaptınm gücüne sahip "karar
mercüeri"nin çokluğu yüzünden
çocuklukta atılan her kuraldışı
adım sonrasında (hele ataerkil top-
lumlarda) bir "Acaba?" çöker in-
sanın içine. Bu sorulann yarattığı
suçluluk ve bağımhlık duygusu,
çocukluktan bir an önce kurtulma
isteklerine de hız verir. Çocuklu-
ğun, hatta ilkgençliğın "masumi-
yet dönemi" olarak nitelendıril-
mesi, yetişkinlik döneminin, gen-
ye dönük bir bakışın ürünüdür. Ha-
yat mücadelesine atılan ınsan, re-
kabet ve çıkar üzerine kurulmuş
akıldışı bir düzenin cenderesinde
bunaldıkça (ya da yaşı ilerledık-
çe!) geriye dönüp, her şeyın daha
temiz, daha kirlenmemiş göründü-
ğü o ilk çocukluk günlerini, özel-
likle de arkadaşlıklannı arar. Kimi
zaman o "masum" günlenn arka-
daşlıklan, yetışkinliğin "gri" dün-
yasında yaşamaya, insana rengâ-
renk pencereler açmaya devam e
der.
Masumlyet
Üikü Akbaba ile arkadaşlığım,
benim genç kızlığa adım atış, onun
ise çocukluk günlennden başlar.
Sanırım 1966-67 sezonuydu.
ÎBŞT'nin Çocuk Tiyatrosu'nda
"Prenses Sara" oyununda ben Sa-
ra'yı oynuyorum, o sırada herhal-
de 9-10 yaşlannda olan Ülkü ıse
Lotte rolünde. Dünya tatlısı bir ço-
cuk, hep gülen bir yüz. pozıtif bir
enerji, tombul tombul, gel beni sı-
kıştır diyen yanaklar... (Dönemin
çocuk yıldızlarındandı Ülkü, bir
sürü filmde oynamıştı.) Oyunda bir
sahne var, Sara babasının öldüğü-
nü haber almış, odasına kapanıyor,
Lotte de onu teselliye geliyor. Biz
o sahnede Clkü'yle karşıhklı bir
ağlamaya başlıyoruz, tam sular sel-
ler... Sevgili Ferih Egemen bir gün
dayanamayıp anneme sormuş:
"Necla Hanını, bu çocukların
babalarıyla bir sorunları mı
var?"
Sonra 1977'de Avusturya'ya git-
ti Ülkü. Viyana'da hem sinema
hem tiyatro alanında eğitim aldı,
Viyana Üniversitesı'nde dramatur-
ji bölümünden mezun oldu. Yolla-
Viyana'da yaşayan, sinema ve tiyatro oyuncusu Ülkü Akbaba.
nmız aynldı, ancak 1993'te bulduk
yeniden birbirimızi. Bır daha da bı-
rakmadık. Ülkü şımdı Viyana'da
kurduğu IODO Kültür ve Sanat
Derneğfyle, Avrupa ıle Türkiye
arasında köprü oluşturan degerli
bir kültür ınsanı olarak etkinlikle-
nni sürdürüyor. Film, tiyatro pro-
jelen gelıştiriyor, festivaller, Türk
sineması haftalan düzenliyor, ken-
disı de hem sınema hem tiyatro yö-
netmenligi yapıyor. Avusturya-
Türkiye ortak yapımı olarak çekti-
ği. Şişli Belediye Başkanı Sayın
Mustafa Sarıgül'den de prodüksi-
yon desteği aldığı kahve belgeselı-
ne hayran kalmamak elde değil.
Mükemmel bir kamera kullanımı.
harika mekânlar, dumanı üstünde
bir fincan kahveyi, Istanbul'un te-
mel elementlerinden biri olan su-
yu, ateşi kullanan mükemmel ge-
çişler, çok güzel resim seçimlen...
"Kahve: Doğu'dan Batı'ya Gi-
den Yol"u izlerken, hem BBC bel-
gesellerini aratmayan böyle bir ya-
pımda küçük de olsa bir rol alabil-
digım için mutlu oldum hem de ar-
kadaşımla gurur duydum. Sanınm
15 gün içinde TRT'de de gösterile-
cek bu belgeseli kaçırmayın derim.
Rltüelden Dramaya
Ülkü'yle arkadaşhğımın en ıl-
ginç yanlanndan biri de, birlikte
geliştirdiğimiz, ama zihinlerimizin
tavanarasında saklı kalan sayısız
projedir. Geçen günlerde bunlar-
dan bırinı nihayet hayata geçirme-
yi başardık: IODO Kültür ve Sanat
Derneğı'nin davetlısi olarak gittı-
ğim Viyana'da, "Ritüelden Dra-
maya" başlıklı tek kişilık bır gös-
teri sergiledim, sonra da şaman ge-
leneklerinin tiyatronun kökenleri
bağlammda ne gibi bir önem taşı-
dığını ve tiyatroda nasıl kullanıla-
lkü Akbaba şimdi
Viyana'da kurduğu
IODO Kültür ve Sanat
Derneği'yle. Avrupa ile
Türkiye arasında köprü
oluşturan değerli bir
kültür insanı olarak
etkinliklerini sürdürüyor.
Film, tiyatro projeleri
geliştiriyor, festivaller,
Türk sineması haftalan
düzenliyor, kendisi de
hem sinema hem tiyatro
yönetmenliği yapıyor.
Avusrurya-Türkiye
ortak yapımı olarak
çektiği, Şişli Belediye
Başkanı Sayın Mustafa
Sangül'den de
prodüksiyon desteği
aldığı kahve belgeseline
hayran kalmamak
elde değil.
bileceğini ele alan bir work-shop
yönettim. Türk ve Avusturyalı sa-
natçılardan, tiyatroculardan, dans-
çılardan oluşan katılımcı grubuyla
son derece zevkli bir çalışma yap-
tık.
Viyana, tam bir sanat kenti. So-
kaklarında gezinirken damıtılmış
birzevkin. yüzyıllarca birikmiş kül-
türün insanı sanp sarmalayan. fark-
lı bir evrene götüren etkisini du-
yumsamamak olanaksız. Kentin
çok uzaklardan gelen bir müziği var
sankı. Niye bu kentten bunca bü-
yük bestecı çıktığını ve nice büyük
bestecinin bu kentte kabul görmeyı
niye meslek yaşamlarının dönüm
noktası olarak gördüklerini, Viyana
sokaklannda dolaşırken anladım di-
yebilirim. Sonra bir köşeyi dönüp,
bir Kızılderili grubunun içinde bul-
dum kendimi. lnanılmaz güzellikte,
rengârenk başlıklanyla gösteri ya-
pıyorlardı: Tarihi Kızılderili reisle-
rinden birinin "tüy başüğT'nın Vi-
yana'da bir müzede bulunmasını
protesto ediyor ve kendilerine geri
verilmesini ıstiyorlarmış. "Gecele-
ri, şehirlerinizin ya da kasabala-
rınızın sokakJarı sessizken ve siz
onlann terk edilmiş olduğunu dü-
şünürken, aslında o sokaldar, bir
zamanlar oralarda yaşamış olan
ve hâlâ çok sevdikleri bu güzel
topraklara geri dönen eski sahip-
leriyle dolu olacak. Beyaz adam
hiçbir zaman yalnız olmayacak"
dedim ıçimden Seattle'la birlikte.
Viyana ve ırkçılık
21. yüzyıldayız artık ve Seatt-
le'ın sözleri, dünya coğrafyasının
birçok parçasında hâlâ geçerli, hat-
ta Viyana'da bile. Evet, yanlış oku-
madınız: Bu kültür ve sanat kentin-
de ırkçılıkta büyük bir tırmanış,
özellikle de siyah renkli insanlara
karşı ırkçı saldınlarda ürkütücü bir
artış söz konusu. En son, geçen ay-
larda 4 insan, derileri siyah renkli
diye, boğularak öldürülmüş. Ne
yaman bir çelişki... IODO Kültür
ve Sanat Derneği'nin Viyana'da,
geniş bir sanatçı cephesinin ırkçı-
lığa ve aynmcılığa karşı düzenle-
diği Soho Semt Festivali çerçeve-
sinde, bir sokak tiyatrosu oyunu
olarak sunduğu "Othello" (kon-
sept ve reji: Ülkü Akbaba-Tina
Leisch), bu çelişkiyi taşıyordu iş-
te sahneye.
Tüm görkeminin ve kültür biri-
kiminin yanı sıra için için kayna-
yan ve biraz da ürkütücü bir Avru-
pa manzarasıyla karşılaştım Viya-
na'da, IODO Kültür ve Sanat Der-
neği'nin dinamizminden etkilen-
dim ve çok can dostlar edındim:
Yirmi yıldır özürlü insanlarla çalı-
şan ve bana göre çok önemli, onur
verici bir iş yapan Aysel Baktır'ı,
gösterinin de güzel afişini hazırla-
yan grafik sanatçısı Gonca Kara-
pınar'ı. göstende bana eşlik eden
usta perküsyonist Karinı Sa-
nou'yu, sevgili Halit Akçate-
pe'ninkızı Ebru'yu, Inter-Kult Ti-
yatrosu'nun yönetıcisi Aret Gü-
zel'ı tanıdım, eski dost Tülin Ak-
çatepe'yı, güzel ınsan, degerli çe-
virmen Kemal Boztepe'yi, arka-
daşım Bedirhan'ı gördüm yeniden
ve ıyi kı varsmız diyorum hepsine
gönül dolusu...
2 HAZÎRAN'DA BABYLON'DA
Akordeon sanatçısı Stefan Hussong.
Akordeon
(Jünlerî
Kültür Servisi - Bu yıl ikincisi düzenlenen
İstanbul Akordeon Günleri kapsamında 2
Haziran saat 21.00"de Babylon, Stefan
Hussong (akordeon) ve Mike Svobodanın
(alto ve tenor trombon) konserine ev sahipliği
yapacak.
Konser Goethe-Institute İstanbul ve Troja
Medien işbirligiyle düzenleniyor. Stefan
Hussong, 1999 yıhnda Alman Phono
Akademisi'nden 'yılın en iyi çalgıcısf olarak
Echo Klasik Ödülü'nü almakla kalmadı, o
zamandan beri yaptığı benzersiz John Cage
kayıtlan için de birçok ödüle değer görüldü.
Mike Svoboda ise, geçen 20 yıl içinde
300'den fazla yapıtın ilk çalınışını
gerçekleştirdi. Bunlann arasında trombon
konserleri, oda müziği yapıtlan John Cage,
Michael Nyman ve Iannis Xenakise ait
yapıtlar da bulunmakta. 2003 yılında
Karlheinz Stockhausen'in 75. doğum yılı
nedeniyle doğaçlama yapan altı müzisyen için
'Tierkreis'ı piyasaya çıkardı.
Sık sık ikili olarak sahneye çıkan Stefan
Hussong ve Mike Svoboda, 2002 yılında,
içinde Girolama Frescobaldi, John Cage.
Adriana Hölsky, Luciano Berio'nun
yapıtlannm yer aldığı 'Anarchic Harmonies'
acMı albümlerini çıkarmışlardı.
Yalçm Çetin'in antiemperyalist karikatürleri Ankara'da sergilendi
Bugünü anlatan çizgiler
Kültür Servisi - Karikatürcüler
Derneği, genç yaşında yitirdiğimiz
karikatür sanatçısı Yalçın Çetin'in
ölümünün 28. yıldönümünde, sa-
natçının 70'li yıllarda çizdiği,
Amerikan yayılmacıhğı ve saldır-
ganlığını konu alan 35 çahşması
sergilendi. Iki gün süren sergi An-
karalılann büyük ilgisiyle karşılaş-
tı.
Sergi ile ilgili Karikatürcüler
Derneği Başkanı Metin Peker.
"Yalçın Ağabey'in 70'li yıllarda
Amerikan emperyalizminin sal-
dırganlığını çizgiyle saptayıp
*sergfleyerek ortaya koyduğu sa-
natsal bakış, günümüzde yolu-
muzu aydmlatmayı sürdürüyor"
dedi. Peker, son yıllarda dünyada
yaşanan gelişmelerin Çetin'i hak-
lı çıkardığını, günümüzde anti-
Amerikancı tutumun daha da
önem kazandığını vurgulayarak
"Yalçın Ağabey'in karikatürleri
sanki bugün çizilmiş gibi. Yalçın
Çetin ustamızı özlüyoruz" dedi.
Çizglye adanmış bir yaşam
Yalçın Çetrn, 1934'te istanbul"da
doğdu, ilk karikatürleri 1947 yılın-
da Doğan Kardeş dergisinde ya-
yımlandı. Çocuk dergileriyle siya-
sal güldürü dergilerinde başlayan
çizgi denemeleri, 1952'den sonra yoğun
biçimde basında sürdü. Bu nedenle öğre-
nim gördüğü Devlet Güzel Sanatlar Aka-
demisi'nden aynldı. Çok yönlü çizgi ça-
lışmalannı Akbaba, Taş dergileriyle Tan.
Ulus ve Tanin gazetelerinde sürdürdü. Ka-
rikatürün yanı srra çizgi romanlar, başlık
yazılan, öykü resimlen, kitap kapaklan da
üretti. 1961 yılında çizgi film alanında ça-
lışmalar yapmak için Almanya'ya gitti.
Münih'te 4 yıl TV ve sinema için reklam
filmleri yaptı. Filmleri Ispanya ve Fran-
sa'da gösterildi. 1964 yılında yurda dön-
dükten sonra da çizgi film çahşmalannı
Amerika'lılar, uçaklanmızın gece Adana'ya inmelerini engelliyor.
— Arkadaşlar, alana inebilmemiz için güıreşin doğmaa lâzım!
• Karikatür
sanatçısı Yalçın
Çetin'in ölümünün
28. yıldönümünde,
sanatçının 70'li
yıllarda çizdiği,
Amerikan
yayılmacıhğı ve
saldırganlığını
konu alan 35
çahşması
sergilendi. Iki gün
süren sergi
Ankaralılann
büyük ilgisiyle
karşılaştı.
sürdürdü. 'Boş Oda' ve 'Evliya Çelebi'
adlı filmleri ilk akla gelenlerdir.
Yurtiçinde ve dışında birçok sergiye ka-
tıldı. Yapıtlan Gabrova ve Tolentino mi-
zah müzelenne alındı. Ölümünden kısa
bir süre önce Gabrova (Bulgaristan) Mi-
zah ve Hiciv Evi tarafından dünyanın en
ıyi 100 karikatürcüsünden biri seçildi. 14
Nisan 1977'de Istanbul'da Basınköy'deki
evinde öldü. Vatan Millet Sakarya
(1974) \e Dosya (1977) adlı ıki albümü
yayımlanmıştır.
Dosyanın önsözünde Çetin Altan şöy-
le demiş: "...Karikatürü yolculuklarda
vakit geçirmek için bakılan eğlence
dergilerinden çıkanp sımfsal bir sava-
şın silahı olarak bilemekle dahi yetin-
meyi az gördü de kimsenin üyesi olma-
ya kolay yanaşmadığı İşçi Partisi'ne
girdi. Böylesi bir çağdaşüğı, yapıtları-
na kapanan rotatif ve ofsetlerle yanıt-
lamaları da ona vız geldi... Bir mezbe-
leliğin ısırganlığı kargaşasında karika-
türü böylesine soylu, böylesine aşama-
lı ve böylesine bir yaşam değirmeninin
motoru olarak kullanabilmiş kaç fırça
sayabilirsiniz?" Yalçın Çetin ustamızı
özlüyoruz...
J
The Cure'dan ayrıldılar
• LONDRA (BBC) - 26 yıldır dinleyicisinin
karşısına çıkan The Cure'un ikı üyesi,
topluluktan aynlma karan aldı. Birçok sevilen
şarkıya imza atan topluluk üyelerinden gitarcı
Perry Bamonte ve klavyeci Roger'ın aynlışı,
topluluğun başanlarla dolu müzik yaşamında
dönüm noktası. Solist Robert Smith, basçı
Simon Gallup ve davulcusu Jason Cooper'ın,
topluluğun daha önce duyurulan gösterilerini
gerçekleştireceği, onlara başka sanatçılann
eşlik etmesinin söz konusu olduğunu
açıkladılar. Konser verecekleri duyurulan
ülkeler arasrnda Fransa, Ispanya, Isviçre ve
Türkiye de yer alıyordu.
Mariah Carey tarih yazdı
• Kültür Ser\isi - Mariah Carey, Billboard
Hot 100 listesinde 16. defa birinci olan kadın
şarkıcı olarak müzik tarihine geçti. Şarkıcının
listede 8 haftadır bir numarada kalan parçası
We Belong Together', Gwen Stefani'nin
'Holla Back Girl' adh parçasının 4 hafta
boyunca bir numara olarak elinde
bulundurduğu rekoru da kırmış oldu. Böylece
firması olan Def Jam'in en başanlı sanatçısı
unvanına da kavuşan Carey, müzik devleriyle
de yanşır hale geldi. Beatles toplulugu 20,
Elvis Presley ıse 18 kez listelerde şarkılanyla
bir numaraya çıkarak müzik tarihindeki yerini
almıştı. Def Jam müzik şirketi adına
açıklamada bulunan yetkili, Carey'yi
kutlayarak "Modern pop müzik tarihinde
hiçbir kadın şarkıcı bu başanyı elde
etmemişti. Bu başanyı Carey'den daha fazla
hak eden bir sanatçı da yok" açıklamasında
bulundu.
Selim lleri Akşam Sefası'nda
• Kültür Servisi
- Selim lleri,
Beyoğlu'ndaki
Akşam Sefası
lokantasında
okurlanyla yeni
kitabı '"Kar
Yagıyor
Hayatıma"
üzerine
söyleşecek.
Büyükparmakkapı
sokaktaki Afrika
Han'ın ikinci katmda Akşam Sefası'ndaki
söyleşi, 19.00'dabaşlayacak. Selim Ileri'ye,
gazetemizin kitap eki yayuı yönetmeni Turhan
Günay eşlik edecek.
ANTDOB'dan i a Traviata'
• ANTALYA (AA) - Antalya Devlet Opera
ve Balesı (ANTDOB), yann akşam, G.
Verdi'nin ünlü yapıtı 'La Traviata' operasım
sahneleyecek. Orkestra şefliğini Alexandru
Samolia'nın yapacağı yapıtı Kouzman Popov
sahneye koydu. Dekorlan Gürcan Kubilay'a,
kostümleri ise Nursun Ünlü'ye ait olan yapıtın
koreografisini Mehmet Balkan, koro şefliğini
ise Thomas Hennıg yapıyor. 19. yüzyılda
Paris'te geçen hüzünlü bir aşk hıkâyesini konu
alan 'La Traviata'nın dünyada ilk sahnelenişi
6 Mart 1853'te, Venedik'te yapıldı. Giuseppe
Verdi'nin 1851 'den sonra bestecilik yaşamında
yeni bir dönem açan yapıt, bestecinin
olgunluk çağı yapıtlanndan birisi olarak
tanımlanıyor. La Traviata operasında, uzun bir
hastahk döneminden çıkmış, kendini içki ve
sefahata vermiş genç ve güzel bir hayat kadını
olan Violetta Valery'nin yaşamı konu ediliyor.
' M Oyun Atölyesi'nde
• Kültür Servisi - Tiyatro Oyunevi, Murat
Uyurkulak'ın yazdığı 'Tol' adlı romandan
Mahir Günşiray'ın sahneye uyarladığı ve
yönettiği. başlıca rollerini Mahir Günşiray ve
Güven Ince'nin paylaştığı oyunu, bugün ve
~yann saat 20.30'da Oyun Afölyesi'nde
sahneleyecek. Sahne tasanmını Claude Leon,
ışık tasanmını Yüksel Aymaz. ses tasanmını
ve müziklerini Ümit Kıvanç'ın
gerçekleştirdiği 'Tol'da 68 kuşağı şair,
12 Eylül kuşağı Yusufu Türkiye'nin yakın
siyasi tarihinden hikâyelerle sanki bir zaman
tüneline sokarak 50'lerden 90'lara kadar
geçen sürece dogru bir yolculuğa çıkanr. Tol,
acıklı olduğu kadar komik, eleştirel olduğu
kadar yandaş, hüzünlü olduğu kadar ümitli
olmayı hissettiğimiz bir dünyanın oyunu.
Belki de oyunla ilgili en öz cümleyi yazar
Murat Uyurkulak söylüyor: "Devrim vaktiyle
bir ihtimaldi ve çok güzeldi".
(0 216 345 39 39)
Kazı araştıpma sempozyumu
• ANKARA (AA) - Kültür ve Turizm
Bakanlığı Kültür Varlıklan ve Müzeler Genel
Müdürlüğü'nce düzenlenen 27. Uluslararası
Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu,
bugün Antalya'da başlıyor. Kültür ve Turizm
Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya
göre, 1979 yıhndan beri kesintisiz olarak her
yıl düzenlenen sempozyumda, bakanlığtn
izniyle gerçekleştirilen arkeolojik kazılar,
yüzey araştırmalan ve bu çalışmalarda ele
geçen buluntular üzerindeki arkeometrik
çalışmalara ilişkin 252 bildiri sunulacak.
3 Haziran'a kadar sürecek olan sempozyum
süresince arkeoloji konusunda çalışan
yayınevleri_tarafından tanıtrm ve satış
standlan dsfaçılacak.