28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 0 MAYIS 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J\_ U l_i X LJ MA. kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 ÇACRIŞIMLAR AYŞE EMEL MESCt Büyüdük vekirlendi dünyaÇocukluk masumiyettir, denir ya. aslında insan çocukken kendi- ni masum bulmaz. Tam tersine. yaptınm gücüne sahip "karar mercüeri"nin çokluğu yüzünden çocuklukta atılan her kuraldışı adım sonrasında (hele ataerkil top- lumlarda) bir "Acaba?" çöker in- sanın içine. Bu sorulann yarattığı suçluluk ve bağımhlık duygusu, çocukluktan bir an önce kurtulma isteklerine de hız verir. Çocuklu- ğun, hatta ilkgençliğın "masumi- yet dönemi" olarak nitelendıril- mesi, yetişkinlik döneminin, gen- ye dönük bir bakışın ürünüdür. Ha- yat mücadelesine atılan ınsan, re- kabet ve çıkar üzerine kurulmuş akıldışı bir düzenin cenderesinde bunaldıkça (ya da yaşı ilerledık- çe!) geriye dönüp, her şeyın daha temiz, daha kirlenmemiş göründü- ğü o ilk çocukluk günlerini, özel- likle de arkadaşlıklannı arar. Kimi zaman o "masum" günlenn arka- daşlıklan, yetışkinliğin "gri" dün- yasında yaşamaya, insana rengâ- renk pencereler açmaya devam e der. Masumlyet Üikü Akbaba ile arkadaşlığım, benim genç kızlığa adım atış, onun ise çocukluk günlennden başlar. Sanırım 1966-67 sezonuydu. ÎBŞT'nin Çocuk Tiyatrosu'nda "Prenses Sara" oyununda ben Sa- ra'yı oynuyorum, o sırada herhal- de 9-10 yaşlannda olan Ülkü ıse Lotte rolünde. Dünya tatlısı bir ço- cuk, hep gülen bir yüz. pozıtif bir enerji, tombul tombul, gel beni sı- kıştır diyen yanaklar... (Dönemin çocuk yıldızlarındandı Ülkü, bir sürü filmde oynamıştı.) Oyunda bir sahne var, Sara babasının öldüğü- nü haber almış, odasına kapanıyor, Lotte de onu teselliye geliyor. Biz o sahnede Clkü'yle karşıhklı bir ağlamaya başlıyoruz, tam sular sel- ler... Sevgili Ferih Egemen bir gün dayanamayıp anneme sormuş: "Necla Hanını, bu çocukların babalarıyla bir sorunları mı var?" Sonra 1977'de Avusturya'ya git- ti Ülkü. Viyana'da hem sinema hem tiyatro alanında eğitim aldı, Viyana Üniversitesı'nde dramatur- ji bölümünden mezun oldu. Yolla- Viyana'da yaşayan, sinema ve tiyatro oyuncusu Ülkü Akbaba. nmız aynldı, ancak 1993'te bulduk yeniden birbirimızi. Bır daha da bı- rakmadık. Ülkü şımdı Viyana'da kurduğu IODO Kültür ve Sanat Derneğfyle, Avrupa ıle Türkiye arasında köprü oluşturan degerli bir kültür ınsanı olarak etkinlikle- nni sürdürüyor. Film, tiyatro pro- jelen gelıştiriyor, festivaller, Türk sineması haftalan düzenliyor, ken- disı de hem sınema hem tiyatro yö- netmenligi yapıyor. Avusturya- Türkiye ortak yapımı olarak çekti- ği. Şişli Belediye Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül'den de prodüksi- yon desteği aldığı kahve belgeselı- ne hayran kalmamak elde değil. Mükemmel bir kamera kullanımı. harika mekânlar, dumanı üstünde bir fincan kahveyi, Istanbul'un te- mel elementlerinden biri olan su- yu, ateşi kullanan mükemmel ge- çişler, çok güzel resim seçimlen... "Kahve: Doğu'dan Batı'ya Gi- den Yol"u izlerken, hem BBC bel- gesellerini aratmayan böyle bir ya- pımda küçük de olsa bir rol alabil- digım için mutlu oldum hem de ar- kadaşımla gurur duydum. Sanınm 15 gün içinde TRT'de de gösterile- cek bu belgeseli kaçırmayın derim. Rltüelden Dramaya Ülkü'yle arkadaşhğımın en ıl- ginç yanlanndan biri de, birlikte geliştirdiğimiz, ama zihinlerimizin tavanarasında saklı kalan sayısız projedir. Geçen günlerde bunlar- dan bırinı nihayet hayata geçirme- yi başardık: IODO Kültür ve Sanat Derneğı'nin davetlısi olarak gittı- ğim Viyana'da, "Ritüelden Dra- maya" başlıklı tek kişilık bır gös- teri sergiledim, sonra da şaman ge- leneklerinin tiyatronun kökenleri bağlammda ne gibi bir önem taşı- dığını ve tiyatroda nasıl kullanıla- lkü Akbaba şimdi Viyana'da kurduğu IODO Kültür ve Sanat Derneği'yle. Avrupa ile Türkiye arasında köprü oluşturan değerli bir kültür insanı olarak etkinliklerini sürdürüyor. Film, tiyatro projeleri geliştiriyor, festivaller, Türk sineması haftalan düzenliyor, kendisi de hem sinema hem tiyatro yönetmenliği yapıyor. Avusrurya-Türkiye ortak yapımı olarak çektiği, Şişli Belediye Başkanı Sayın Mustafa Sangül'den de prodüksiyon desteği aldığı kahve belgeseline hayran kalmamak elde değil. bileceğini ele alan bir work-shop yönettim. Türk ve Avusturyalı sa- natçılardan, tiyatroculardan, dans- çılardan oluşan katılımcı grubuyla son derece zevkli bir çalışma yap- tık. Viyana, tam bir sanat kenti. So- kaklarında gezinirken damıtılmış birzevkin. yüzyıllarca birikmiş kül- türün insanı sanp sarmalayan. fark- lı bir evrene götüren etkisini du- yumsamamak olanaksız. Kentin çok uzaklardan gelen bir müziği var sankı. Niye bu kentten bunca bü- yük bestecı çıktığını ve nice büyük bestecinin bu kentte kabul görmeyı niye meslek yaşamlarının dönüm noktası olarak gördüklerini, Viyana sokaklannda dolaşırken anladım di- yebilirim. Sonra bir köşeyi dönüp, bir Kızılderili grubunun içinde bul- dum kendimi. lnanılmaz güzellikte, rengârenk başlıklanyla gösteri ya- pıyorlardı: Tarihi Kızılderili reisle- rinden birinin "tüy başüğT'nın Vi- yana'da bir müzede bulunmasını protesto ediyor ve kendilerine geri verilmesini ıstiyorlarmış. "Gecele- ri, şehirlerinizin ya da kasabala- rınızın sokakJarı sessizken ve siz onlann terk edilmiş olduğunu dü- şünürken, aslında o sokaldar, bir zamanlar oralarda yaşamış olan ve hâlâ çok sevdikleri bu güzel topraklara geri dönen eski sahip- leriyle dolu olacak. Beyaz adam hiçbir zaman yalnız olmayacak" dedim ıçimden Seattle'la birlikte. Viyana ve ırkçılık 21. yüzyıldayız artık ve Seatt- le'ın sözleri, dünya coğrafyasının birçok parçasında hâlâ geçerli, hat- ta Viyana'da bile. Evet, yanlış oku- madınız: Bu kültür ve sanat kentin- de ırkçılıkta büyük bir tırmanış, özellikle de siyah renkli insanlara karşı ırkçı saldınlarda ürkütücü bir artış söz konusu. En son, geçen ay- larda 4 insan, derileri siyah renkli diye, boğularak öldürülmüş. Ne yaman bir çelişki... IODO Kültür ve Sanat Derneği'nin Viyana'da, geniş bir sanatçı cephesinin ırkçı- lığa ve aynmcılığa karşı düzenle- diği Soho Semt Festivali çerçeve- sinde, bir sokak tiyatrosu oyunu olarak sunduğu "Othello" (kon- sept ve reji: Ülkü Akbaba-Tina Leisch), bu çelişkiyi taşıyordu iş- te sahneye. Tüm görkeminin ve kültür biri- kiminin yanı sıra için için kayna- yan ve biraz da ürkütücü bir Avru- pa manzarasıyla karşılaştım Viya- na'da, IODO Kültür ve Sanat Der- neği'nin dinamizminden etkilen- dim ve çok can dostlar edındim: Yirmi yıldır özürlü insanlarla çalı- şan ve bana göre çok önemli, onur verici bir iş yapan Aysel Baktır'ı, gösterinin de güzel afişini hazırla- yan grafik sanatçısı Gonca Kara- pınar'ı. göstende bana eşlik eden usta perküsyonist Karinı Sa- nou'yu, sevgili Halit Akçate- pe'ninkızı Ebru'yu, Inter-Kult Ti- yatrosu'nun yönetıcisi Aret Gü- zel'ı tanıdım, eski dost Tülin Ak- çatepe'yı, güzel ınsan, degerli çe- virmen Kemal Boztepe'yi, arka- daşım Bedirhan'ı gördüm yeniden ve ıyi kı varsmız diyorum hepsine gönül dolusu... 2 HAZÎRAN'DA BABYLON'DA Akordeon sanatçısı Stefan Hussong. Akordeon (Jünlerî Kültür Servisi - Bu yıl ikincisi düzenlenen İstanbul Akordeon Günleri kapsamında 2 Haziran saat 21.00"de Babylon, Stefan Hussong (akordeon) ve Mike Svobodanın (alto ve tenor trombon) konserine ev sahipliği yapacak. Konser Goethe-Institute İstanbul ve Troja Medien işbirligiyle düzenleniyor. Stefan Hussong, 1999 yıhnda Alman Phono Akademisi'nden 'yılın en iyi çalgıcısf olarak Echo Klasik Ödülü'nü almakla kalmadı, o zamandan beri yaptığı benzersiz John Cage kayıtlan için de birçok ödüle değer görüldü. Mike Svoboda ise, geçen 20 yıl içinde 300'den fazla yapıtın ilk çalınışını gerçekleştirdi. Bunlann arasında trombon konserleri, oda müziği yapıtlan John Cage, Michael Nyman ve Iannis Xenakise ait yapıtlar da bulunmakta. 2003 yılında Karlheinz Stockhausen'in 75. doğum yılı nedeniyle doğaçlama yapan altı müzisyen için 'Tierkreis'ı piyasaya çıkardı. Sık sık ikili olarak sahneye çıkan Stefan Hussong ve Mike Svoboda, 2002 yılında, içinde Girolama Frescobaldi, John Cage. Adriana Hölsky, Luciano Berio'nun yapıtlannm yer aldığı 'Anarchic Harmonies' acMı albümlerini çıkarmışlardı. Yalçm Çetin'in antiemperyalist karikatürleri Ankara'da sergilendi Bugünü anlatan çizgiler Kültür Servisi - Karikatürcüler Derneği, genç yaşında yitirdiğimiz karikatür sanatçısı Yalçın Çetin'in ölümünün 28. yıldönümünde, sa- natçının 70'li yıllarda çizdiği, Amerikan yayılmacıhğı ve saldır- ganlığını konu alan 35 çahşması sergilendi. Iki gün süren sergi An- karalılann büyük ilgisiyle karşılaş- tı. Sergi ile ilgili Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin Peker. "Yalçın Ağabey'in 70'li yıllarda Amerikan emperyalizminin sal- dırganlığını çizgiyle saptayıp *sergfleyerek ortaya koyduğu sa- natsal bakış, günümüzde yolu- muzu aydmlatmayı sürdürüyor" dedi. Peker, son yıllarda dünyada yaşanan gelişmelerin Çetin'i hak- lı çıkardığını, günümüzde anti- Amerikancı tutumun daha da önem kazandığını vurgulayarak "Yalçın Ağabey'in karikatürleri sanki bugün çizilmiş gibi. Yalçın Çetin ustamızı özlüyoruz" dedi. Çizglye adanmış bir yaşam Yalçın Çetrn, 1934'te istanbul"da doğdu, ilk karikatürleri 1947 yılın- da Doğan Kardeş dergisinde ya- yımlandı. Çocuk dergileriyle siya- sal güldürü dergilerinde başlayan çizgi denemeleri, 1952'den sonra yoğun biçimde basında sürdü. Bu nedenle öğre- nim gördüğü Devlet Güzel Sanatlar Aka- demisi'nden aynldı. Çok yönlü çizgi ça- lışmalannı Akbaba, Taş dergileriyle Tan. Ulus ve Tanin gazetelerinde sürdürdü. Ka- rikatürün yanı srra çizgi romanlar, başlık yazılan, öykü resimlen, kitap kapaklan da üretti. 1961 yılında çizgi film alanında ça- lışmalar yapmak için Almanya'ya gitti. Münih'te 4 yıl TV ve sinema için reklam filmleri yaptı. Filmleri Ispanya ve Fran- sa'da gösterildi. 1964 yılında yurda dön- dükten sonra da çizgi film çahşmalannı Amerika'lılar, uçaklanmızın gece Adana'ya inmelerini engelliyor. — Arkadaşlar, alana inebilmemiz için güıreşin doğmaa lâzım! • Karikatür sanatçısı Yalçın Çetin'in ölümünün 28. yıldönümünde, sanatçının 70'li yıllarda çizdiği, Amerikan yayılmacıhğı ve saldırganlığını konu alan 35 çahşması sergilendi. Iki gün süren sergi Ankaralılann büyük ilgisiyle karşılaştı. sürdürdü. 'Boş Oda' ve 'Evliya Çelebi' adlı filmleri ilk akla gelenlerdir. Yurtiçinde ve dışında birçok sergiye ka- tıldı. Yapıtlan Gabrova ve Tolentino mi- zah müzelenne alındı. Ölümünden kısa bir süre önce Gabrova (Bulgaristan) Mi- zah ve Hiciv Evi tarafından dünyanın en ıyi 100 karikatürcüsünden biri seçildi. 14 Nisan 1977'de Istanbul'da Basınköy'deki evinde öldü. Vatan Millet Sakarya (1974) \e Dosya (1977) adlı ıki albümü yayımlanmıştır. Dosyanın önsözünde Çetin Altan şöy- le demiş: "...Karikatürü yolculuklarda vakit geçirmek için bakılan eğlence dergilerinden çıkanp sımfsal bir sava- şın silahı olarak bilemekle dahi yetin- meyi az gördü de kimsenin üyesi olma- ya kolay yanaşmadığı İşçi Partisi'ne girdi. Böylesi bir çağdaşüğı, yapıtları- na kapanan rotatif ve ofsetlerle yanıt- lamaları da ona vız geldi... Bir mezbe- leliğin ısırganlığı kargaşasında karika- türü böylesine soylu, böylesine aşama- lı ve böylesine bir yaşam değirmeninin motoru olarak kullanabilmiş kaç fırça sayabilirsiniz?" Yalçın Çetin ustamızı özlüyoruz... J The Cure'dan ayrıldılar • LONDRA (BBC) - 26 yıldır dinleyicisinin karşısına çıkan The Cure'un ikı üyesi, topluluktan aynlma karan aldı. Birçok sevilen şarkıya imza atan topluluk üyelerinden gitarcı Perry Bamonte ve klavyeci Roger'ın aynlışı, topluluğun başanlarla dolu müzik yaşamında dönüm noktası. Solist Robert Smith, basçı Simon Gallup ve davulcusu Jason Cooper'ın, topluluğun daha önce duyurulan gösterilerini gerçekleştireceği, onlara başka sanatçılann eşlik etmesinin söz konusu olduğunu açıkladılar. Konser verecekleri duyurulan ülkeler arasrnda Fransa, Ispanya, Isviçre ve Türkiye de yer alıyordu. Mariah Carey tarih yazdı • Kültür Ser\isi - Mariah Carey, Billboard Hot 100 listesinde 16. defa birinci olan kadın şarkıcı olarak müzik tarihine geçti. Şarkıcının listede 8 haftadır bir numarada kalan parçası We Belong Together', Gwen Stefani'nin 'Holla Back Girl' adh parçasının 4 hafta boyunca bir numara olarak elinde bulundurduğu rekoru da kırmış oldu. Böylece firması olan Def Jam'in en başanlı sanatçısı unvanına da kavuşan Carey, müzik devleriyle de yanşır hale geldi. Beatles toplulugu 20, Elvis Presley ıse 18 kez listelerde şarkılanyla bir numaraya çıkarak müzik tarihindeki yerini almıştı. Def Jam müzik şirketi adına açıklamada bulunan yetkili, Carey'yi kutlayarak "Modern pop müzik tarihinde hiçbir kadın şarkıcı bu başanyı elde etmemişti. Bu başanyı Carey'den daha fazla hak eden bir sanatçı da yok" açıklamasında bulundu. Selim lleri Akşam Sefası'nda • Kültür Servisi - Selim lleri, Beyoğlu'ndaki Akşam Sefası lokantasında okurlanyla yeni kitabı '"Kar Yagıyor Hayatıma" üzerine söyleşecek. Büyükparmakkapı sokaktaki Afrika Han'ın ikinci katmda Akşam Sefası'ndaki söyleşi, 19.00'dabaşlayacak. Selim Ileri'ye, gazetemizin kitap eki yayuı yönetmeni Turhan Günay eşlik edecek. ANTDOB'dan i a Traviata' • ANTALYA (AA) - Antalya Devlet Opera ve Balesı (ANTDOB), yann akşam, G. Verdi'nin ünlü yapıtı 'La Traviata' operasım sahneleyecek. Orkestra şefliğini Alexandru Samolia'nın yapacağı yapıtı Kouzman Popov sahneye koydu. Dekorlan Gürcan Kubilay'a, kostümleri ise Nursun Ünlü'ye ait olan yapıtın koreografisini Mehmet Balkan, koro şefliğini ise Thomas Hennıg yapıyor. 19. yüzyılda Paris'te geçen hüzünlü bir aşk hıkâyesini konu alan 'La Traviata'nın dünyada ilk sahnelenişi 6 Mart 1853'te, Venedik'te yapıldı. Giuseppe Verdi'nin 1851 'den sonra bestecilik yaşamında yeni bir dönem açan yapıt, bestecinin olgunluk çağı yapıtlanndan birisi olarak tanımlanıyor. La Traviata operasında, uzun bir hastahk döneminden çıkmış, kendini içki ve sefahata vermiş genç ve güzel bir hayat kadını olan Violetta Valery'nin yaşamı konu ediliyor. ' M Oyun Atölyesi'nde • Kültür Servisi - Tiyatro Oyunevi, Murat Uyurkulak'ın yazdığı 'Tol' adlı romandan Mahir Günşiray'ın sahneye uyarladığı ve yönettiği. başlıca rollerini Mahir Günşiray ve Güven Ince'nin paylaştığı oyunu, bugün ve ~yann saat 20.30'da Oyun Afölyesi'nde sahneleyecek. Sahne tasanmını Claude Leon, ışık tasanmını Yüksel Aymaz. ses tasanmını ve müziklerini Ümit Kıvanç'ın gerçekleştirdiği 'Tol'da 68 kuşağı şair, 12 Eylül kuşağı Yusufu Türkiye'nin yakın siyasi tarihinden hikâyelerle sanki bir zaman tüneline sokarak 50'lerden 90'lara kadar geçen sürece dogru bir yolculuğa çıkanr. Tol, acıklı olduğu kadar komik, eleştirel olduğu kadar yandaş, hüzünlü olduğu kadar ümitli olmayı hissettiğimiz bir dünyanın oyunu. Belki de oyunla ilgili en öz cümleyi yazar Murat Uyurkulak söylüyor: "Devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi". (0 216 345 39 39) Kazı araştıpma sempozyumu • ANKARA (AA) - Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıklan ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce düzenlenen 27. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, bugün Antalya'da başlıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, 1979 yıhndan beri kesintisiz olarak her yıl düzenlenen sempozyumda, bakanlığtn izniyle gerçekleştirilen arkeolojik kazılar, yüzey araştırmalan ve bu çalışmalarda ele geçen buluntular üzerindeki arkeometrik çalışmalara ilişkin 252 bildiri sunulacak. 3 Haziran'a kadar sürecek olan sempozyum süresince arkeoloji konusunda çalışan yayınevleri_tarafından tanıtrm ve satış standlan dsfaçılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle