Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 2005 PAZAR
HABERLER
DÜN1ADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Türk Olmak Zor İş
PARİS - Sevgili,
Fransa'ya ilk kez 41 yıl önce denizyoluyla
geldim. Dedem de ondan yıllarca önce, yine
aynı yolu kullanmış. Öğrencilik yıllarımda ise,
treni çokça kullandım.
özel turlar dışında, denizyolu tarihe karıştı
artık. 48 saatlik tren yolculuğunu ise kimse
göze almıyor. Uçak biletleri de görece ucuz-
laştığından herkes havayolunu yeğliyor.
Buraya ilk kez geldiğimde, Türkiye, ciddi bir
lise eğitimi alan Frarısızlar için bile yeri bilinse
dahi tanınmayan hatta varlığı bile hissedilme-
yen, üzerinde konuşulmayan bir ülkeydi.
Son bir yıldır ise, burada insanlar Türkiye ile
yatıp Türkiye ile kalkıyorlar desem inan çok
abartmış olmam. Haziran 2004 seçimlerinden
başlayarak ve gittikçe artan biçimde, duvar
afişlerinde, seçim propaganda panolarında
hep Türkiye, daha doğrusu "Türkiye'ye Hayır"
sloganı var. Gazete sayfalannda, TV ekranla-
rında Türkiye'ye karşı olmadık saldırılarla kar-
şılaşıyorsun.
Türkiye karşıtlığı politikada çok prim yapıyor
ve salgın bir hastalık gibi hızla yayılıyor.
Bu giderek eskiden sadece sağa özgü iken
şimdi sola da sıçramış durumda. Daha önce
kitaplarını keyifle okuduğum, Max Galo'nun
Türkiye karşıtı düşüncelerini ilk kez dinledi-
ğimde ağzım açık kaldı.
•••
Çılgınlık kertesine varmış olan bu tutumun
nedeni, Türkiye'nin AB üyelik adaylığı.
Bugün yapılmakta olan, Avrupa Anayasası
ile ilgili halkoylaması kampanyası sırasında
Türkiye karşıtlığı doruğa çıktı.
Eğer son dakikada bir değişiklik olmaz,
AB'nin gelişmesi için bugüne kadar alınan yo-
lun tıkanması korkusu Fransızları uyarmaz ise,
başsavları Türkiye karşıtlığı olan "Hayır"c\\ar,
bu oylamadan galip çıkacaklar.
Fransa'nın bu işten ne kazanıp ne kaybede-
ceği onların sorunu tabii ki.
Avrupa'nın kurucularından olan Fransa'nın
onun anayasasına neden 'hayır' dediğine bi-
raz daha yakından bakınca aslında burada
Türkiye'nin bir vesile olduğunu görüyor insan.
Gerçekte Fransızlar, yaşam koşullarının
güçleşmesine, işsizliğin artmasına, sosyal gü-
venlik sisteminin gözlerinin önünde geri dö-
nülmez biçimde eriyip gitmekte oluşuna tepki
gösteriyorlar.
AB Anayasası'na, bu gözle bakınca, onda
bu gidişi Avrupa çapında yaygınlaştıracak eği-
limin ipuçlarını buldukları için karşı çıkıyorlar
ve bir taşla iki kuş vurup hem bu gidişe hem
de onun aracı haline gelen hükümete 'hayır'
dediklerini göstermeye çalışıyorlar.
Haksız oldukları da söylenemez.
• • •
Aslında bu duygular içinde olan yalnız Fran-
sızlar değil. Bütün ülkelerin insanları küresel-
leşmenin şokunu yaşıyorlar.
AB, küreselleşme olgusunun dışında kala-
mayacağına ve şimdiye dek vahşi kapitaliz-
min egemenliğine karşı herhangi bir çözüm
üretmediği, üretmeye teşebbüs de etmediği
için, anayasanın küreselleşmenin önünü açan
hükümler taşıması, Fransız hükümetinin de
evrensel gidişin dışında kalmaması şaşırtıcı
değil.
Bu gibi ortamlarda sokaktaki adam, mantıklı
bir düşünceyle çözümler aramaya (çözümün
var olduğu da kuşkulu ya) yöneleceği yerde
öfkesini boşaltacağı bir hedef aramayı yeğli-
yor.
Tarih de bize gösteriyor ki, bu hedef de, he-
men hemen her zaman "öteki" oluyor.
Fransa ve Avrupa'da, "öteki" şimdi Türki-
ye'dir. Tepkinin gerçek nedeni bu.
Yoksa Avrupalı Fransızın gerçek sorunlanyla
Türkiye'nin doğrudan bir ilgisi yok.
Ama neden ne olursa olsun, sonuç bu.
Bu durumda da şu sıralarda Avrupa'da Türk
olmak çok zor.
Hoş şu sıralarda Türkiye'de Türk olmak da
pek kolay değil ya...
asirmenca cumhuriyet.com.tr
DEĞER'ÎN ÇABALARI SONUÇ VERDl
Lice'dekikemikler
incelemeye alındı
MAHMLTORAL
DİYARBAKIR-CHP
Dıyarbakır Milletvekilı
Mesut Değer'in, Lice'de
ortaya çıkanlan dede ile
torunun kemıklen konu-
sunda yaptığı girişimler
sonuç verdi. Günlerdir
keşif yapmayan savcı-
lık, olay yerini inceledi.
Diyarbakır'ın Lice il-
çesine bağlı Yalımlı kö-
yünde 1994yüındakay-
bolan 61 yaşındaki Bah-
ri Budak ile torunu Me-
tin Budak' ın kemikleri-
nın bırkaç hafta önce kö-
ye 500 metre uzaklıkta
bulunması üzerine CHP
Milletvekili ve TBMM
Insan Haklan Komisyo-
nu üyesi Mesut Değer
öncekı gün Kadri Bu-
dak. CHP Ü Başkanı Me-
deni Öz ve bir grup par-
tilıyle birlikte ılçeye git-
ti. Değer'in Lice Kay-
makamı Ismail Koşum
ve Cumhuriyet Savcısı
Tamer Can'la yaptığı
görüşmelerin ardından
harekete geçildi.
Kemiklerin bulunma-
sının üzerinden günJer
geçmesine karşın, böl-
genin güvenli olmama-
sı nedeniyle olay yerin-
de inceleme yapmayan
savcılık. dün güvenlik
önlemleri altında Ya-
lımlı köyüne gitti. Ke-
şif sırasında kemiklerin
bulunduğu çukurun fo-
toğrafları ve görûntü
kaydı çekildi. Kemik-
ler daha sonra adli ema-
nete alındı.
CHP'lilerdeyaklaşık
10 araçla köye gitti. Ke-
şıf su-asında CHP'liler
ve Budak ailesinin üye-
len de savcüığın çaiışma-
lannı izledi.
Çocuk köyündeyaşandığı iddia edilen olaylar iktidarın kadrolaşmasına zemin yarattı
AKP'nin Barbaros kıyımıOZANYAYMA.N
ÎZMİR-Urla'daki Barbaros Çocuk
Köyü'nde yaşandığı iddia edilen olay-
lar, tzmir'de sosyal hizmet alanında ça-
lışan uzman kadronun dağıtılmasına
yol açtı. AKP ıktıdannın uzun süredir
müdahale etmek istediği sosyal hız-
met alanında 12 uzman, Doğu ve Gü-
neydoğu bölgelerindeki illere sürgün
edildi. Köyde geçici süre göre\-
alan-
lar dahi sürgün operasyonundan payı-
nı aldı. Bunun yanı sıra Barbaros Ço-
cuk Köyü'yle ilgili akademisyenler ta-
rafından hazırlanan raporda, çocukla-
rın medyadaki yayınlar ve soruşturma
sürecinde ağır travma geçirdikleri be-
lirtildi.
25 Ocak 2005 tarihinde sabah erken
saatlerde köyden 11 çocuğun jandar-
ma karakoluna götürülerek sorguya
ahnması ve ardından 16 çocuğa Urla
Savcılığı'nın talimatıyla zorla bekâret
kontrolü yapılmasıyla baslayan olay-
• Barbaros Çocuk Köyü'ndeki taciz iddialan nedeniyle önce çocuklar, ardmdan da
kurumdaki uzmanlar zarar gördü. Akademisyenler tarafından hazırlanan raporda olaylarm
basına yansıma biçimi nedeniyle çocuklann ruhsal yönden büyük zarar gördüğü
belirtilirken iddialar nedeniyle kurumdaki 12 uzman da sürgün edildi.
lar sürecinde akademisyenler tarafın-
dan hazırlanan raporda, bir dizi yaniış-
lığa dıkkat çekildi.
Olayın sıcak günlerinde Izmir Vali-
liğı tarafından, aralarında Dokuz Ey-
lül Ünıversitesi ve Ege Üniversıte-
si'nden uzmanların yer aldığı bir gru-
ba hazırlattınlan raporda, yaşananlann
köyde kalan çocuklan ruhsal yönden
örseledıği vurgulandı. Kamuoyundan
uzun bir süre saklanan raporun, olay-
larm Uk günlerinde açıklanmamasmın
büyük talihsizlik olduğunu belırten
Sosyal Hizmet Uzmanlan Derneği yet-
kilileri, tt
Rapor,hazuiandığıilkgünler-
de açıklansavdı, kamuoyu yanlış bilgi-
lenduilmeyecek ve çocuklar ruhsal çö-
künrüye gUTnejecekti" dedıler.
Yürütülen soruşturma ve olayın ba-
sında işleniş biçüninin çocuklarda ağır
travmalara yol açtığı beürtilen rapor-
da şu görüşlere yervenldi: "Köydeki
gençler ve özelKlde bekâret kontroiüne
götürülenlerde genel olarak uvum bo-
zukluğu ve depresif hal tespit edilmiş-
tir. Görüşmeler sonucu sadece bir ço-
cukta fıziksei ve cinsd Lstisnıara yöne-
lik ifade ve bulgu saptanmışor. Çocuk-
lann sorgulanmalan, bilgi alma işlem-
lerinde, özettikle de laz ergenlerin jlne-
kolojik muayenelerindeağır travTna ge-
çirdikleri saptannuşör. Jinekolojik mu-
ayene sonuçlannm basmda yayımlan-
nıası aynca bir travmaya neden olmuş-
turf
Ruhsal bakımdan çöküntü halinde
olan çocuklann acil olarak tedavi gör-
mesı gerektiği kaydedilen raporda, ço-
cuklann kendileri ve köyün geleceği
hakkında endişe içinde olduklan belir-
tildi. Haksızlığa uğradığını hisseden
gençlerin değersizlik ve güvensizlik
duygulan yaşadığı belirtilerek "Bu
olayla ilgili okulda vetoplumda damga-
lanabileceklerl toplumdan dışlanabi-
lecekleri ve gelecekle ilgili endişelerinin
yoğun olduğu gözlenmiştir" denildi.
'Sürgün'e firsat doğdu
Raporda yer alan bu çarpıcı vurgu-
lar gündeme gelirken Barbaros Çocuk
Köyü'nde görevli personelin uzak il-
lere sürgün edilmesi tepki çekîi. Bar-
baros Çocuk Köyü'nün, AKP iktida-
nnın uzun bir süredir müdahale etmek
için firsat kolladığı sosyal hizmetler
alanındaki operasyona zemin olduğu
vurgulandı. Gelişmelerin arkasında "»•
yasi yaklasımlarur yattığını ve kadro-
laşma amacının güdüldüğünü bildiren
Sosyal Hizmet Uzmanlan Derneği yet-
kilileri. 12 kişinin ıl dışına sürgün edil-
diğini belirterek hukuk mücadelesini
sonuna kadar sürdüreceklerini belirt-
tıler.
Gelişmeler üzerine Izmir II Sosyal
Hizmetler Müdürü NazmiTaşkm emek-
li olurken Izmır 11 Sosyal Hizmetler
MüdürYardımcısi Afi YdckzKars'a, Şu-
be Müdürü Bülent Utku Şırnak'a, Psi-
kolog Savaş Pektekin ve Psikolog Na-
lan Pektekin Urfa'ya, Doktor Abdur-
rahim Güçlü ve Sosyal Çahşmacı Se-
lamiAçıkdGümüşhane'ye, Sosyal Ça-
hşmacı Günaylgti ve Sosyal Çahşma-
cı Hatke tgH Ağn'ya, Sosyal Çahş-
macı OlcayÖzduran Bingöl'e, Sosyal
Çahşmacı Tuncay Yılmaz Ardahan'a,
çocuk köyünün eski müdürü Erdal
Tunce Bitlis 'e ve Öğretmen Birgül Sa-
vaş Yozgat'a sürgün edildi.
MURAT KARAYALÇIN
'Ikiparûli
diktatörlük
yaşanıyor'
• Türkiye'de tarihin en büyük emek sömürüsünün
yaşandığını belirten SHP lıderi Karayalçın, AKP
ve CHP'nin Hazine yardunı konusundaki ittifakını
da 'darbe' olarak nitelendirdi.
ZONGULDAK (Cum-
huriyet) - SHP Genel Baş-
kanı Murat Karayalçın,
CHP'nin AKP'yle işbırli-
ği yaparak siyasi partilerin
Hazine'den aldıklan yar-
dımı kısıtlamasını öngören
yasayı çıkardığını belirte-
rek -Clkemizde iki partili
diktatörlük başladT dedı.
SHPZonguldakllBaş-
kanlığı'nın 2. Olağan Ge-
nel Kurulu'na katılan Ka-
rayalçın, Türkiye'de 2 mil-
yon 500 bin işsiz bulundu-
ğunu, her yıl işgücü piya-
sasına adrm atan 750 brn
gencin, bu sayıyı giderek
armrdığmı vurguladı. Tür-
kiye'de 2004 yılında ima-
lat sanayiinde verimliliğin
yan yanya artmasına kar-
şın ücret endeksinın yüzde
10'a genledığini anlatan
Karayalçın, "Ulkemizde ta-
rihin en büyük emek sö-
mürüsü vaşanmaktadır"
dedi.
CHP Genel Başkanı De-
niz Baykal' ın Kudüs'te na-
maz kılarken fotoğrafının
çekihnesinı eleştiren Ka-
rayalçın, "Solpartilerina-
v-aseti namaz kılarken fo-
toğraf çektirmek için değil,
işçilerin sonınlanna sahip
çıkmak amacrvia yapması
gerek" dedi.
CHP'nin AKP'yle ışbır-
liği yaparak siyasi partile-
rin Hazine'den aldıklan yar-
dımı kısıtlamasını öngören
yasanift4 fünde çıkanldı-
ğını ifade eden Karayalçın,
"Bunun, Türkiye Parla-
mentosu'ndadarbeoktuğu-
nainanıyonım. f lkenıkde
iki partili diktatöriük dö-
nemi başladı" diye konuş-
tu.
Karayalçın, üUcede siya-
setin, din ve etnik farklılı-
ğın yanı sıra Nâam Hikmet
üzennden yapıldığını, Mi-
las'ta şairin bu" şiinnı oku-
yan öğrencüun gözaltma
alınmasının da bunun gös-
tergesi olduğunu sa\-undu.
Kongre öncesinde partili-
lerden Sevim A a Nâzım
Hikmet'ın "Vatan Haini"
adh şiirini okudu.
tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
lYurtdışında İslami holdinglere milyonlarca Euro kaptıran
mağdurlar,"Bizi camide soydular, anlayamadık." dediler...
SHP IL GENEL KURULU
Altaylı ve
Özkahraman
ü başkanı adayı
tstanbul Haber Servisi - SHP 2. Olağan
Genel Kurulu bugün Grand Cevahir
Otel'de gerçekleştrrilecek. Saat
11,00'de başlayacak genel kurulda il
başkanı. il yönetim kurulu, il disiplin
kurulu ve 138 kurultay temsilcisi
seçilecek. Genel kurula, SHP Genel
Başkanı Murat Karayalçın, Istanbul
Millervekili Ahrnet Gürjiiz Ketenci,
merkez yönetim kurulu üyeleri, parti
kuruculan ve 600 il temsilcisi
katılacak. Genel kurulda Istanbul il
başkanlığı için mevcut II Başkanı Eyüp
Ah^h'yla parti kurucusu ve parti
meclisi üyesi Beyzade Özkahraman
adaylığını koydu. Cumhunyet'e
açıklama yapan Özkahraman.
seçimlerin ardından öncelikle çağdaş
bir il merkezi kurulacağını belirterek
"tl yönetim kurulumuz, tstanbul'da üye
kampanyası başlatacak ve partinin
kapüan tüm sosyal demokratlara açık
olacak" dedi. "Emek en >üce değerdir"
söyleminin kendileri için en güzel
söylemlerden biri olduğunu ifade eden
Özkahraman, SHP'nin "Yoksuüuğu
yenmek için acil plan^ını düzenlenecek
panellerle halka anlatacaklannı,
"projeye dayah bir si>aset
üreteceklerini" vurguladı.
Eğitim-Sen, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kapatma kararına karşı eylemlerini sürdürüyor
'Demokratikleşme balonu söndü'
Alaaddin Dinçeır
Haber Merkezi- Eğitim-Sen
Genel Başkanı Alaaddin Din-
çer, Yargıtay Hukuk Genel Ku-
rulu'nun sendika hakkında ver-
diği kapatma karannın demok-
rasi tarihine "kara harflerie
yazılacağmı" söyledi. Dinçer,
"Budavaflebirfikteestirilende-
mokratikleşme balonu sönmüş-
tür" dedi.
Eğitim-Sen'e bağlı bir grup
sendika üyesi, Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu'nun karannı pro-
testo etmek üzere TBMM Dik-
men kapısında basın açıkla-
ması yaptı. Guvenpark't
lanan yaklaşık 250 ldşilik grup,
"Eğitim-Sen susturulamaz".
"Eğitim-Sen değil, Ineirfik ka-
patüsuı", "Yaşasm demokrasi
mücadelemiz", "Zafer direnen
emekçinin olacak" sloganla-
nyla Meclis'e doğru yürüyü-
şe geçti. Üzerinde "Örgütlü
tophım, demokratik Türldye''
yazılı pankart açan sendika
üyeleri, ağızlannı siyah bant-
larla kapattılar. Yürüyüş sıra-
sında Ankara emniyeti geniş
güvenlik önlemleri alırken po-
lis sayısmm sendikalı sayısm-
dân fazlâ olduğu dikkât çekti.
Grupla polis arasmda zaman
zaman gergin anlar yaşandı.
Daha sonra TBMM Dikmen
kapısına ulaşan grup, burada bir
daîdka süreyle "beyni ve ağa
kihtienmiş insan" resminin bu-
lundugu kokartlar ile ağızlan-
nı kapattı.
'Uyum değil göz boyama'
Burada açıklama yapan Eği-
tim-Sen Genel Başkanı Ala-
addin Dinçer, dava ile birlikte
son zamanlarda Türkiye 'de es-
tirilen "demokratikleşme ba-
lonunun sondüğünü" beltfte^
rek çıkanlan uyum yasalan-
nın "göz boyamadan" ibaret
olduğunu kaydetti. Karann hu-
kuki değil siyasi olduğunu be-
lirten Dinçer, "Yargrtay Hu-
kuk Genel Kurulu, oybirligfy-
le esastan bozarak bu karan
almışOr. Heyet, dosv ada Genel-
kurmay yazısun görünce esas-
tan bozma değil, esas duruşa
geçmiştir" dedi.
Eğitim-Sen üyeleri Izmir,
Diyarbakır, Malatya, Mardin ve
Amasya'da Yargıtay'ın kapat-
ma karannı protesto eden ey-
lemleTdüzenTedıler.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Stockholm Üniversitesi öğretim
üyelerinden Profesör Drude Dahle-
rup, siyasette kadın kotasının öz-
gürlükler ve demokrasi açısından
önemine dikkat çekti. KA-DER'in
(Kadın Adayları Destekleme Derne-
ği) "Eşitlik İçin Cinsiyet Kotası" se-
minerlerinin ikincisi Istanbul'daki Is-
veç Başkonsolosluğu'nda gerçek-
leştirildi.
Toplantıda konuşan Profesör
Dahlerup, kadın kotası için dünyanın
dört bir yanını dolaştığını, bu açıdan
ilginç olaylara tanık olduğunu anlat-
tı. Rusya'daki bir seminerden sonra,
kotaya itiraz eden Rus erkeklerden
birisi Dahlerup'a şöyle bir soru sor-
muştu:
Kadın haklannı savunan erkekler
acaba eşcinsel mi?" Dahlerup ona
cevap olarak, "Tersine.. ancak güç-
lü ve kendine güvenen erf<ekler, ka-
dın haklannı da cesaretle savunabi-
lir" demişti. Aynı seminerde konu-
şan Isveçli Milletvekili ve Anayasa
Komisyonu üyesi erkek parlamenter
Anders Bengtsson da, benzer ge-
riliklere Isveç'teki erkekler arasmda
da sıkça tanık olduklarını söyledi.
Kadm Kotası ve Dünya Deneyi
Ben, "Ne yazık ki aynı ilkel anla-
yışlar Türkiye'de de var. Bazen ka-
dınlan savunan erkekleri alaya al-
mak için de böyle tanımlar yapılı-
yor" deyince Bengtsson gülümse-
yerek şunları söyledi: "Isveç'te ol-
madığını mı sanıyorsunuz. ısveç'te
de benzer tutumlara sıkça rastlıyo-
ruz."
Şaşırıp kaldım.
•••
Isveç, kadınların eşitlik ve özgür-
lük mücadelesinde en ileri olduğu
ülkelerden birisi. Şu anda Isveç Par-
lamentosu'nun yüzde 45.3'ü kadın-
lardan oluşuyor. Bu oran Avrupa'da
birincı, dünyada ise ikinci. Isveç hü-
kümet üyelerinin yarısı kadın. Sa-
vunma Bakanlığı gibi erkek karak-
terli sayılabilecek bakanlıkların kol-
tuğunda bile kadınlar oturuyor.
•••
Isveç'in de içinde yer aldığı Iskan-
dinav ülkeleri, kadınların siyasi ya-
şamda etkili olmak için uzun yıllar-
dan beri mücadele ettiği ülkeler. Is-
veç'i, Danimarka, Finlandiya ve Nor-
veç izliyor. Avrupa Parlamento-
su'nda ise Isveçli kadınların oranı
yüzde 57.9.
Siyasette bu oranlann ne anlama
geldiğini iskandinav ülkelerinde ka-
dınların elde ettiği haklara bakarak
anlamak mümkün. ömeğin Isveç'te
doğumdan sonra daha önce kadın-
lara verilen doğum izni dönüşümlü
olarak ve zorunlu şekilde erkeğe de
veriliyor ve erkekler de boylece be-
bek bakımını üstleniyor.
İskandinav ülkeleri, birey haklan-
nın dünyada en geliştiği ülkeler. Ya-
şam, dünya ölçeğiyle karşılaştınldı-
ğında çok sivilleşmiş durumda. An-
cak, bu ülkelerde bile eşitsizlik sürü-
yor. örneğin sağlık alanında çalışan
hemşire kadınlar, erkeklerin kendile-
rinden daha fazla ücret aldığını söy-
lüyor ve bunun düzeltilmesi için
uzun süredir mücadele ediyorlar.
•••
Bunlar Türkiye'ye lüks gibi görü-
nen uzak konular. Ancak şu kadannı
biliyoruz ki, artık günümüz dünya-
sında işler daha hızlı ilerliyor. Isveçli
kadınların 70 yılda başardığını şimdi
daha kısa sürede başarmak müm-
kün. örneğin Güney Afrika ülkesi
yoksul Ruanda'da kadınlar mecliste
yüzde 48.8'le dünya birincisi. Dün-
yanın birçok ülkesinde kadınların
meclis ve parti yönetimlerinde belli
oranlarda temsili için zorunlu kotalar
konuyor.
•••
Türkiye, bütün bu açılardan bakıl-
dığında oldukça geri bir noktada.
Fakat bazı açılardan bakıldığında ise
etkili bir kadın birikirnine sahip. Aynı
seminerde konuşan Profesör Aysel
Çelikel, Türkiye'deki akademisyen-
lerin yüzde 36'sının, profesörlerin ise
yüzde 20'sinin kadın olduğunu be-
lirtti. Isveçli katılımcılar bu oranın Is-
veç'teki oranlann üstünde olduğunu
belirttiler.
Siyasette kadın etkinliği sağlan-
madan gerçek bir demokrasi ola-
madığını dünyadaki gelişmiş de-
mokrasilere bakarak söyleyebiliriz.
Bu nedenle kadınlara siyasette kota
getirilmesi mücadelesini ısrarla sür-
dürmeye devam etmeliyiz.
Bu noktada kotaya karşı çıkan er-
kek anlayışın belli başlı şu alanlarda
yoğunlaştığını saptayabiliriz: a) Ka-
dınlar siyasete girmek istemiyorlar.
b) Siyaset yapacak ehliyette yeteri
kadar kadın yok. c) Kota koymak
kadınları küçümsemek ve onları
aşağılamak demektir. Biz bunu ka-
dınlara uygun göremeyiz. d) Kadın
başbakan bile gördük (Tansu Çil-
ler), ne değişti?
•••
Ülkedeki ücretli işlerin yüzde
85'ini, mülkiyetin yüzde 93'ünü elin-
de tutan erkeklerin siyaseti kadınla-
ra devretmek istememeleri normal
sayılabilir. Bu yüzden kadınlann ha-
rekete geçmesi gerekiyor. Tabii da-
ha demokratik ve yaşanılabilir bir
dünya isteyen erkeklerin de kadınsız
bunun olamayacağını bilmeleri şart.
Kadınların siyasette ağırlığının art-
ması için, kota, Türkiye'de en
önemli çözüm yollarından birisi
olarak görünüyor.