Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 8 MAYIS 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Bopçkolikliğin sonucu
Prof.Dr.SinaAkşinile
Istanbul'a gelip konfe-
rans veren ABD'li tarih-
çi Samuel Hunting-
ton'un söytediklerini tar-
tıştık:
- Huntington, "Avru-
paTürkiye'yi istemiyor"
demiş.
Akşin - Doğru söyle-
miş. Avrupa bizi işleti-
yor. Bu işletme sayesin-
de de Kıbrıs'tı, Ege'ydi,
Kürt konusuydu, Türki-
ye üzerınde ne kadar
emeli varsa onlan yürüt-
meye bakıyor. Bizim
AKP iktidan da işlemiş
görünüyor. Çünkü, işle-
me işine geliyor. Bu sa-
yede 28 Şubat sürecini
askıya aldınp meydanı
boşaltıyor.
- Huntington, üstüne
vazifeymiş gibi 'Ata-
türk'ün Türkiye için ön-
gördüğü 6 temel mad-
deyi değiştırin' de de-
miş.
Akşin - Terbiyesizlik
ve kendini bilmezlik et-
miş. Bugün Atatürk'ün 6
ilkesinden 6'sı bırden
Türkiye için gerekli. Eğer
Türkiye bugün zor du-
rumdaysa, bu ilkelerin
çerçevesinden aynldığı
içindir.
- Siz de bir tarihçi ola-
rakABD 'ye gidip sözge-
limi Abraham LJncoln
hakkında atıp tutmayı
düşünür müsünüz?
Akşin - Aklımıza bile
gelmiyor böyle bir şey.
Onlann gelip Türkiye'de
böyle şeyler yapma ce-
sareti bulmalan, ülkemi-
zin karşıdevrim sürecin-
de bağımsızlığını önem-
li ötçüde yitirmesi ile bağ-
lantılı. Bunun mekaniz-
ması daözelleştirmeve
borçlanma. Bu yüzden
gıkımız çıkmıyor. Borca
batmak kötü bir şey. Da-
ha da kötüsü borçkolik
olduk. Tıpkı alkolikler gi-
bi, bir borç daha aJmaz-
sam ölürüm korkusu ya-
şıyoruz. Halbuki böyle
bir şey yok. Türkiye Ata-
türk ilkelerine dönse, on-
lan işletse hiçbir korku-
su kalmayacak. Biz o
dönemde Osmanlı borç-
larının hakkından gel-
medik mi?
Baykal, cennetin krallığında
CHPIİderiDenizBay-
kal'ın, Kudüs'te Mes-
cid-i Aksa'da namaz kıl-
madan birkaç gün ön-
ceydi. 19 Mayıs günü
saat 14.15 seansında
Atakule'dekı sinemaya
gidenlerBaykal'ın Haç-
lı seferlerini anlatan bir
filmi izlediğine tanık ol-
dular. Filmin adı "Cen-
netin Krallığı" idi ve Bay-
kal filmi Zaman gazete-
si Genel Yayın Yönet-
meni Ekrem Dumanlı
ve Ankara temsilcisi
Mustafa Ünal ile biıiik-
te izliyordu...
ISIK KANSU
Oğretmenlerin Eğitim-Sen'i...Bugün Türkiye'de "memur sendikalan"
varsa eğer, bu, bir avuç öğretmenin iğney-
le kuyu kazmasının sonucudur. Niyazi Al-
tunya, Feyzullah Ertuğrul, Abdullah Kay-
gıstz, llhan Alkan, Hakkı Yalçın, Hamdi Ko-
nur, Musa Uysal, Ali Bozkurt, Fevzi Coş-
kun, Erdal Çalı, Prof. Dr. MesutGülmez ve
arkadaşlannın çabalan unutulmaz bir öykü-
dür... Anayasal bir yorumla yola çıkılmış, açı-
lan davalara, tehditlere, baskılara karşın 12
Eylül'den sonra ilk memur sendikası olan Eği-
tim- Iş kurulmuştu. Bir süre sonra Eğitim-lş ile
onun dışında kurulmuş bulunan Eğit-Sen bir-
leşmişler, Eğitim-Sen oluşturulmuştu.
Eğitim-lş ile Eğit-Sen'in birleşme süreci çok
sancılıydı. Yıllar sonra Eğitim-Sen'in kapatılma-
sına yol açan "bireylerin anadillerinde öğre-
nim gönvesi'ne ilişkin tüzük maddesi daha baş-
ta eleştiri konusu olmaya başlamıştı. Niyazi
Altunya'nın deyimiyle, Eğitim-Sen "anadilde öğ-
renim" konusuna takılıp kalmıştı. Genel kurul-
larda, açıkoturumlarda sürekli tartışılır hale ge-
len konu, Kürt sorunu ile özdeşleştirilmiş, pe-
dagojik, akademik olmaktan çıkmıştı.
Sendikanın tabanındaki öğretmen kitlesinin
büyük çoğunluğu tüzüğün bu maddesini uy-
gun bulmuyor, tartışıyor, değiştirilmesi, kaldı-
nlması, en azından açıklığakavuşturulması is-
teğini açığa vuruyordu.
Eğitim-Sen'in üst yönetimine egemen olan
grupçuklar ise bu süreç içinde "anadilde öğ-
renim"de odaklanan siyasal hedeflerini geri
planda tutmayı özellikle yeğlediler. Buna kar-
şılık, oğretmenlerin sokaklara taşan mücade-
lesi farklı bir sloganı etrafında, "Eğitim-Sen
kapatılamaz" sloganında birleştirildi. Böylece,
on binlerce öğretmenin üye olduğu örgütün ka-
patılmaması istemi, "anadilde öğrenim" tar-
tışmalannın üstüne bir sal gibi örtülürken; da-
vaya neden olan asıl sooın hem kamuoyu hem
de oğretmenlerin gündeminden özenle kaçı-
nldı... Eğitim-Sen'deki grupçuklar, anayasası
gereği "Dili Türkçe" olan Türkiye Cumhuriye-
ti'nde, anadili Türkçe olmayan yurttaşlara öğ-
retimleri boyunca "anadilleri"r\de eğitim ve-
rilmesinin; baştafırsat eşitjiği olmak üzere on-
lann haklanna zarar getireceğini bile bile tü-
züğün ilgili maddesine hiç dokunmadtlar.
Sendika içinde tartışmaya bile açtımnadılar!
Görünen o ki, Cumhuriyet'in ilke ve nitelik-
leri ile kavga onlann birincil hedefiydi.
Ancak, bu kavgayı yüreklice, açık açık
yapmadılar, yapamadılar. öne, "Eğitim- Sen
kapatılamaz" sloganını tüm samimiyetiyle
haykıran, Cumhuriyet'in ilke ve nrtelikleriyle
kavgası olmayan öğretmenleri sürdüler... Ken-
dileri de onlann arkasına sığındılar.
Eğitim-Sen'in kapatılması karan çıktı. Bakın
göreceksiniz... Kapanmantn "anadilde öğrenim'
nedeniyle gerçekleşmesi yüzünden o geride-
ki grupçuklar, varacaklan hedefe biraz daha yak-
laştıklan inancıyla "anadii" gerekçesini kulla-
narak "siyasal" davalan için yine öne fırîaya-
caklar. Onlar, Avrupa'da, şurada burada dava-
lannı yeniden açma fırsatı arayacaklar... On
binlerce öğretmene gelince... Onlann iğneyle
kuyu kazılarak kurulmuş sendikalan, oyun için-
deki oyunlar yüzünden kapatılacak. Oyunu bo-
zabilmek, tüzükteki sorunu gidermek ve sen-
dikayı kapattırmamak onlann elinde şimdi...
Haydi öğretmenler, görev başınaJ
Çelık-lş Sendikası'nın gözüpek
Seydişehir Şube Başkanı Muhar-
rem Oğuz, bir kez daha, bir kez
daha akıllara girsin diye herkese
anlatıyor fabnkanın önemini:
"Seydişehir Alüminyum te-
sisleh, Türkiye'nin tek alümin-
yum üreten tesisleridir. Burayı
özelleştirdiğiniz zaman Türki-
Rahat bırakın Seydişehir'i
ye'nin elinde bulunan tek alü-
minyum sanayisini, sektörünü ve
okulunu da özelleştirmiş ola-
caksınız. Sadece fabnkayt özel-
leştirmeyeceksiniz, onunla bir-
likte boksit madenlerinin ruhsa-
tını da vereceksiniz, Oymapı-
nar Barajı'nın ve Antalya'daki
limanımızın 49 yıllık kullanım
hakkını da vereceksiniz, Türki-
ye'nin alanında tek sıcak had-
dehanesi olan haddehane bö-
lümünü de vereceksiniz. Hükü-
met bu ülkenin insanlannı, ge-
leceğini, çıkahannı düşünüyor-
sa bıraksın, hiçbir şey yapma-
sın, bu fabhka kendi yatınmla-
nyla, kendi kazancıyla 5 yıl için-
de hem kapasitesini yüzde 100
arttınr hem de bu ülkenin alü-
minyum ihtiyacını karşılar."
27 Mayıs 45 Yaşmda
MERİÇ \TXİDEDEOĞLU
27 Mayıs'ı gerçekleştiren ve
yaşayan askerierden bir bölü-
mü anılannı yazdılar; son olarak
Numan Esin de onlann arası-
na katıldı, anılannı kaleme aldı.
Oysa 27 Mayıs'ın temel ürü-
nü olan 1961 Anayasası'nı ha-
zırlayan bilim adamlart bu yolu
tutmadılar; ilk önce yedi, daha
sonra üç profesörün de katılı-
mıyla 10'a ulaşan Anayasa Bi-
lim Kurulu üyelerinden yaşa-
yan -sanınm- tek kişi kaldı.
Kurulun üyesi olan Velide-
deoğlu, 27 Mayıs anılannı yaz-
mak için bir ön hazırlık yapmış-
tı, bunu genişletmeye çalışıyor-
du; ne var ki 1986'dan sonra çok
yoğun sağlık sorunlanyla yaşa-
maya başlamıştı; ancak yürür-
lükte olan çalışmalannı sürdü-
rüyordu; 1989'da "12 Eylül-
Karşı Devrim", 1990'da Prof.
Dr. Muammer Aksoy'aadadı-
ğı "12 Mart Faşizmin Felsefe-
si" adlı yapıtlan bu sürecin ürün-
leridir.
1991 yılına girdiğinde, anıla-
nnı yazamayacağını anlayınca
Cumhuriyet'te yayımlanmak
üzere -dokuz sayılık- bir 27 Ma-
yıs dizisi hazııiadı.
Dizininilkinde (26.5.1991), 27
Mayıs sabahı Istanbul'dan An-
kara'ya götürülen yedi profe-
sörün imzasını taşıyan ve 28
Mayıs akşamı radyoda okunan
bir bildiri yer alır.
Velidedeoğlu'nun belirttiği
gibi, daha sonra 27 Mayıs kar-
şıtlannca "feh/a"diyeadlandı-
nlan bu bildiriden Numan Esin
de -profesörleri işaret ederek-
"onlann verdiği fetva * diye söz
ediyor.
Ord. Prof. Sıddık Sami
Onar'ın "rapor" olarak adlan-
dırdığı bildiride, siyasal yaşam-
da kulak ardı edilemeyecek söy-
lemlerin de yer almış olduğu
görülür; örneğin daha ilk baş-
langıçta: "Bir devlette, hükü-
met ve onu meydana getiren si-
yasi iktidar, hukuka, adalete,
ahlaka ve bütün hatkın-meofa^-
atına dayanmalıdır."
Bu görüşün ardından: "De-
mokratik bir idarede iktidann
meşru olması, sadece seçim-
lerde çoğunluk kazanmasıyla
değil, iktidarda kaldığı müd-
detçe anayasaya saygı göster-
mesi ve millet efkân ve basın,
ordu, adalet ve ilim müessese-
leri gibi müesseselerle işbirliği
yaparak hakkaniyet ve eşitlik
temeline dayanan bir hukuk
üüzeni içinde yaşaması ve de-
vam etmesi ile mümkündür"
deniyor ve şu ekleniyor:
"İktidar, Büyük Millet Mecli-
si'ni gerçek kanun koyucu ve
murakabe edici organ olmak-
tan çıkanp (...) bir parti grubu
haline getirmek suretiyle bu
Meclis'in meşruiyetini yok et-
miştir."
Oldukça uzun olan bildiriyi
imzalayan profesörter. Sıddık
Sami Onar, Naci Şensoy, H.V.
Velidedeoğlu, H. Naili Kuba-
lı, Ragıp Sarıca, Tarık Zafer
Tunaya ve Doçent Ismet Girit-
li'dir.
Bildirinin neden ve nasıl ya-
zıldığını Velidedeoğlu, dizinin
üçüncü sayısında en ince aynn-
tısına dek anlatır; tüm bunlann
ve başkalannın gazete sayfala-
rında kalmaması gerektiğini,
Numan Esin'in anılannı okur-
ken bir kez daha anladım.
O günleri yaşayanlar anım-
sar, 27 Mayıs'ın ertesinde bu
harekâtı düzenleyenler 38 üye-
li bir Milli Birlik Komitesi (MBK)
oluşturmuştu.
Aradan altı ay geçince
MBK'nin kendi içinde oluşan
bir anlaşmazlık sonucunda 14
üye komiteden çıkartılıp yurtdı-
şına gönderilmişti, türlü görev-
ler verilerek.
Olaydan bir süre sonra Veli-
dedeoğlu, bu 14 üyenin hangi
ölçüye göre uzaklaştınldıklan-
nı, 27 Mayıs'ın ve MBK'nin baş-
kanı -o sıra devlet başkanı- olan
Org. Cemal Gürsel'e bir mek-
tup yazarak sorar.
Mektupta, 14'lerin ve özel-
likle oldukça yakından tanıdığı
Numan Esin, MuzafferÖzdağ,
Irfan Solmazer, Orhan Erkan-
lı ve Orhan Kabibay'ın ne gi-
bi bir hata ışlediklerini öğrenmek
istediğini ölçülü bırdilleGürsel
Paşa'dan rica eder.
Velidedeoğlu, bu olayla ilgili
yazısında, mektupta övdüğü
14'lerden, daha sonra, kimisi
hakkında düş kınklığına uğra-
dığını da belirtecektir.
Tarihsel boyutunun ötesinde
insansal bir içerik de taşıyan bu
mektubun, bu belgontft,
doğrusu hepsinin gazete sayfa-
lannda, dosyalarda kalmasına,
böylece -bir bakıma- hiç yaşan-
mamış gibi olmasına insanın içi
elvermiyor, dolayısıyla gerek bun-
ların gerekse daha yazılmamış
anılann da kitaplaşması gerek-
tiğine inanıyor insan.
Velidedeoğlu'nun deyişiyle
"Atatürkçülüğün ileri biraşama-
sı ve ülkeye çağdaş bir anaya-
sa getiren bir devrim hareketi"
olan 27 Mayıs'ın 45. yılı kutlu ol-
sun.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak • tur1c.net
ÇtZGtLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci <ı mynet.com
HARBİ SEMİH POROY semihporoyfa yahoo.com
YAPI-C & KOOP-C
YAZA MERHABA ETKİNLİGİ
YAPI-C ve KOOP-Cnin birlikte düzenledikleri yaz mevsimi etkınlikle-
rinin ilki "YAZA MERHABA" adıyla 29 Mayıs 2005 Pazar günü saat
12.00'de Çanta Cumhuriyet Mahallesi Kır Kahvesi'nde yapılacaktır.
ETKİNLİKİZLENCESİ
12.00 AKM önünden otobüsk kalkış (özel otolann dışmdakıler için)
13.00 Kırkahvesı öğle >emeği
13.00 Konut kredi konusunda brifing
14.30 Ühan SELÇUK'la söyleşi
16.00 Müzıkli eğlence
Çeşitli Müzik Dinletileri
Feride ATICI - Bağlama eşliğinde halk ezgileri
Taylan ÜNAL
Berkay ÇERMÎK
HAYAT EPtK TÎYATROSU MUSTAFA BİLGIN
| ^ H V "HİLAFET İSTEYENE
^ ^ V DOKUNMADILAR.
^^VFABRÎKASINM SAHÎP ÇIKANA
^^m ACIMADILAR" DİYE
^^M ELESTÎRİLİYORSUNUZ?!..
ÎNSANIN GÖNULLÜ KOYUN OLMASINA
EVET,
KOYUNLARIN İNSANLAŞMASINA
HAYIRi
* 1
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Mayıs
BIRDEN DEGISEN ZU/DER -Z££'/.
1332'P£ BUSÜN,HOUAM>4'C>A YAPfLAN 3O KİU3METKEÜK AFSLUIK
O/JK 8ENPİ 77IMAMIAU&- ZUtl>E&-Z£E (ŞÜNEY DEHİZİ^'NI, A2/2£y
OekiİZt'NDEM AYtfZAN 8ENT, &11RAYI SlS SÖL£ PÖ/VÜ?nJ#MÜfW. ,
DAHA SOKieA 'ISSELMEEIZ "ADI VE&CECEK OLAAJ ZUlO££-2£E
eürûK ÇAfrn ropeAK ooLOu£üiAeAK(
-*-'> TAÜIM AKAZI-
SIME ÇeVHlLECEICTUS, ASL/NPA, 13. YÜZY/LDA KU-
2EY DEUIZ/'HİH KABAgA&\k: AHADAK/ T&P&*
LARI SU ALTtNPA BIRAMCMASfNPAAJ ÖNCE,
ZUlPER -2££, 'FLMYO LACUS "AOtYiA AHIL4/V
İ GÖUUIÛ?-
Ç*~) Ooidunılarak kazam/mtç bu
jvpraklctra "POLDER"de*w»ek-
yer(er.~)
hayatepika mynet.com
wtcic.mumta3Kirikan.com
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Huntington Fallaci Gibi...
"Müslüman varlığının Avrupa'yı Avro-Arabıstan'a
dönüştürdüğünü iddia eden bilim adamlan var!" dıyor
Samuel Huntington...
"Müslümanlar Beyaz Avrupa'yı 'Arabistanlaştınyor'
anlamında kullanılan bu aşağılayıcı 'Avro-Arabistan'
deyimini hangi bilim adamı kullanmış olabılir?" diye
düşünürken hatııiadım. Bu deyimi siyaset jargonuna ilk
kez Oriana Fallaci sokmuştu. "Cumhuriyet"te yaz-
mıştım:
"Fallaci; 'Euroarabia' (Avro-Arabistan) diye ad-
landırdığı AB'nin müsamahası sayesınde Müslüman-
lann Avrupa kentlerinde sa/tanaf kurduğunu, kendile-
rine şehir içinde şehiher yarattıklannı, kendi mahalle-
leri, lokantalan, okullan, hastaneleri, mezarlıklan ve
ibadethanelerini açtıklannı söylüyor. 'Bat'nın yaşam tar-
zını' tersyüz ettıklerini anlatıyor ve 'Müslümanlar bize
asla entegre olmayacak çünkü Islam bunu onlara men
ediyor' diyor..."
Bunlan "Aklın Gücü" isimli kitabında anlatan Falla-
ci: "Uyan Batı uyan" diye sesleniyor: "Islamın Baf/'ya
açtığı savaş, askeri değil bir kûltür savaşıdır... (Bu sa-
vaş) Canımızdan önce ruhumuzu, yaşam tarzımızı, ha-
yat felsefemizi, özgürlüğümüzü, yeryüzü duruşumuzu
teslim almak istiyor. ..Batı uygahığının kazanımlan olan
s/yası ve demokratık haklar, Müs/üman/ar/a pay/aşı/ma-
malı... Batı değerleri, Batı ilkelen, Batı'nın laikyasala-
n 'Batı'nın malı kalmalı'! 'Biz biryangınyaşıyoruz!.. Dü-
nümüz, bugünümüz, yarmımız atev alıyor... Avro-Ara-
bistan bu yangını söndüremez. Avrupa ancak (saf
ve ari) Avrupa kalarak yaraya merhem olabilir'...''
(21-23 Ağustos 2004, Sağnak)
Bir taşla iki kuş
Son yıllarda Islam düşmanı ırkçı söylemlerle günde-
me gelen Fallaci'yi; Huntington, "bilim adamı" kate-
gorisine dahil etmiş olabilir mi? Samuel Huntington her
halükârda Fallaci ile Islam üzennde aynı savlan payla-
şıyor: Islam, Batı külturuyle bağdaşmaz. Batı'ya enteg-
re olmaz. Çatışma ve şıddet üretir. Terönstlerin çoğu,
Avrupa'daki ikinci kuşak Müslümanlardan çıkıyor...
Global dünyanın yeni denge formüllerinı Hunting-
ton, bu temel sav üzerine kuruyor: ABD. terörist üre-
ten Müslümanlann şiddet tehdidıni; Avrupa'da 'Avro-
Arabistan " tehdidini bertaraf etmek istemiyor mu? Av-
rupa ile ABD'nin çıkan; aynı yönde bırleşıyor. Arna Müs-
lümanlann başı boş... Başlannda bir lider ülke yok.
lyisi mi Türkler, Müslüman blokun başına "lıder ül-
ke" olsun! Avrupa "Avro-Arab/stan" nskinden kurtul-
muş olur; ABD "Müslüman terorizmini", "ihtiyatlı ve prag-
matik" Türklerin liderliği ile zapturapta alır. Türkler de,
bloklar ve bölgesel güçler dışında kalmaktan kurtulur-
lar. Hem kendileri ve hem dünya için hayırlı bir misyon
yüklenmiş olurlar. Herkes bu işten kârlı çıkar!
Yerküreye esenlik getirecek bu cinfîkir(!) önennin kar-
şısında ufak bir engel var: "Atatürk'ün mirası"\ Onun
da çaresi bulunur. "Pragmatık Türkler" oturur; tarihle-
rini yeniden yazariar. Sarnuel Huntington özet itibany-
la bunlan söylüyor.
Tarihinizi düzettin!'
"Atatürk, altı oku üç çeyrek yüzyıl önce formûle et-
mişti!" diyor Huntington: "Bu öğretilerin düşünülüp, de-
ğiştirilip, düze/Wme zamanı geldi. Bu konuda uzman
değilim; ama Atatürk, değişen 21. yüzyıl dünyasında
Türkiye'nin rolünü tekrar düşünme ve tanımlama za-
manı geldiğini kabul edecek kadar ileri görüşlü ve
pragmatıkti. O da buna onay verirdi!"
ABD'nin en etkili akademik çevrelerinde, Yeni Dün-
ya Düzeni ile ilgili "globalpolitika modellerinin" bu ka-
dar "uçuk-kaçık", "cahilane", "demne çatma" fikirier
dizisi ve tarih anlayışı ile üretilmesi; dehşet verici...
"Sw/ssofe/"deki konferanstan önce bir grup gazeteci,
Harvard'lı profesörle yemek yedik. Türkiye'nin AB'ye
katılma şansını "sıfır" olarak tanımlayan "bilim adamı-
na"(!) "O zaman niye ABD yönetimleri Türkiye'nin bu
çabasını desteM/yor? Bu u/us/ararası biroyun mu?" di-
ye sordum...
"ABD bunu rekabet için, AB'yi zayrflatmak adına
yapıyor!" dedı. "Avrupa'da 10 milyonu aşkın Müslü-
man van\en, çokkültürlülüğü nasıl inkâredecek?" şek-
lindeki bir soruma: "Bilmıyorum. Bu Avrupa için kor-
kunç bir problem. Asimile olmak istemeyen, Müs/ü-
man/ar/"diyeyanıt verdı. "Pekı; Türkiye'ye 'hayır' den-
mesi dünyayı nasıl etkiler? Uygariık çatışmasını körük-
lernez mi?" dedim: "Hiçbir şey olmaz. Herkes zaten
Türkiye'nin bu işin altından kalkamayacağını söyle-
miştik; dergeçert" dedi.
"Batılılaröyle der. Ya Müslümanlarne der? Bunu bir
şamar olarak aigıiamaziar mı?" dedim: "Böyle birihti-
mal yok. Islam ülkelen Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgi-
lenmiyori" dedi. "Sahi mi? Siz hiç Arap basınını ince-
liyor musunuz?" dedim. "Hayır ama Amerikan rapor-
lannı okuyorum" dedi. "Amerikan dış politikası, yal-
nız kendi kaynaklannı izleyerekyeterince hata yapma-
dı mı?" sorum ise havada, yanıtsız kaldı.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/Topraklan in-
celeyen bilim
dalı. 2/ Erzin-
can'ınKemali-
ye ilçesinin es-
kiadı.Maden- 4
~~crocağı. 3/Ka^
radeniz Bölge-
si'nın dağlık
kesimlerinde
görülen dağınık g
kırsal yerleşme
tipi...Kundura-
cılann delik açmakta
kullandıklan çelik tığ.
4/Özenli. düzgün... Es-
mer renkli ve yassı bir
balık cinsi. 5/ Toprağı
işlemeye yarayan bir 4
tanmaracı. 6/Yöngös-
termekiçinbelliyerle- 6
re konulan işaret... Du-
rum, derece, kerte. II 8 I
Yahudilerde, elli \ılda 91
bir Tann 'ya ve dinlen-
meyeaynlanyıl... Satrançtabirtaş. 8/Yeşilırmak'ınan-
tik dönemlerdeki adı... Saldıran, saldırıcı. 9/ Eziyet
çektiren kimseler için kullanılan sözcük.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Çocukbilim. 2/Arka, sırt... Batı Karadeniz Bölge-
si'nde, bir bölümü "ulusal park" kapsamına ahnan
dağ sırası. 3/ Sedir. Ülkemiz sulannda yaşayan ve
"şip" de denılen mersinbalığı türü. 4/ Dürüst, iyi ah-
laklı.. Çocuk dilinde kedı. 5/ işaret, nışan. 6/ "Aynlık
ateşten bir — ''Nazlı yârdan hiç haber yok"(Türkü)...
Duvarcılann doğnıltu bulmakta kullandıklan çekül
ipi. 7/ Bir meslekte uzun süre başanlı olarak çalışan-
lar omıruna düzenlenen tören... Bir hayvan. 8/ "SüseıT
de denilen bir süs bitkisi . Dilenci. 9/ Eziyet çekerek
yapılan iş içıpjkullanılan sözcük. j , y