17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 NİSAN 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA INCELEME ARSEN LÜPEN TURHAN SELÇUK DÜRÜST IABİAILI İSTANBU1 EFENDİSİ ABDÜLCANEAZ 1 IK HARİirjLÂDE -MACSRALABI KISIM ÎEKMILI BİRDEN VE BİÜ.KAÇ Ğ-ÜN U2.USİ 'Gelibolu' romanınm yazanndan 'Gelibolu' belgeseli hakkında düşünceler: Bizeyabancıbirdestan V BUKETUZUNER V izyona gıreceği haberleri ba- şanlı ve büyûk kampanya- larla duyurulan Tolga Or- nek'in Gelıbolu belgeselini Türkiye'de en fazla konuşulan ve okunan Gelibolu romanını yazmış biri olarak doğrusu merakla bek- ledim. Bazı nedenlerle tstanbul'da- ki galasına gidemedim. 18 Mart' ın 90 yıldönümüıçinHalukŞahin'ın TV8'deki zevkli-ciddi programı De- rin Haber'in konuğu olarak canlı ya- yına gittiğimiz gece Çanakkale'de ya- pılan galayı da kaçırdım. "Aröksine- mada görürüm" derken davet hiç de beklemediğim bir yerden; filmin bü- vük sponsoru Doğuş Holding'den gel- di. Kalabalık bir basın grubu içinde ro- mancı kimlığimle tek kişi olarak ben de Londra'daki Gelibolu belgeseli galası- na gıttim. Beğensek de be- ğenmesek de bir sanat ürü- nünün yalnızca kendisinin değil, artık sunumu ve ta- rutımının da büyük önem taşıdığı 21. yy. dünyasın- da Doğuş'un bu yaklaşı- mını önemli bir örnek olarak takdiredilmesi ge- rekir buluyorum. HiÇ KAN YOK Gelibolu belgeseli, adına yakışır bir organi- zasyonla Londra Impa- ratorluk Savaş Müze- si"nde (Imperial WarMuseum) ka- labalüc bir Îngiliz-Türk gruba gös- tenldi. Belgesel, hiç kan gösterme- den savaşı anlatan incelikli ve cesur anlatımıyla oldukça etkileyiciydi, bu açıdan yönetmen Tolga Örnek ve eki- bini kutluyorum. Gelelim bu belgeselin yoğun eleşti- rilere neden olan zayıf noktasına: Ön- celikle ben ne bir belgeselci ne de tarih- çıyim. Bu nedenle diğer olmayanlann yaprığı hataya düşmeyeceğim; burada ne uzmanlık pozlan atacağım ne de ta- rih-coğrafya ahkâmı keseceğim. Ben bır romancı, bir sinema izleyicisi ve Çanakkale Savaşlan konusunda beş yıl araşürma yapmış bir edebiyatçı ola- rak konuşacağım. U ç BÜYÜK SORUN "Uzun BeyazBulut-Geibohr ro- manını yazarken beş yıllık bir ça- hşma yaprığımı duyan hemen her- kes bu zamanı en fazla hangi ko- nuya ayırdığımı merak etmişti. Hâ- lâ da öyledir. Yanıtım hep: "Beş yılhk arazi, mekân, tarih, coğrafya araşürması içinde beni en fazla uğ- raşüran; Çanakkale Savaşlan önce- si ve sonrası Osmanh-Türk tarihi, sosyolojisiveruhdurıırııunuçözınek n olmuştur. Çünkü en zor ulaşılan, ula- şıldığında anlaşılması en zor olan ko- nular bunlardı ve bunlar olmadan Ça- nakkale Savaşlan"nın Osmanlı ve Türk; yani bizeaitkismı eksik kalacaktır. Ro- manı yazmaya başladığımda şu üç ko- nuyu, farkında olsaydım belki de elimi bu kadar ağır bir taşın altına sokmak- tan korkardım ama başladıktan sonra, yani nasıl bir karanlıkta tek başıma ol- duğumu anladıktan sonra artık çok geç kalmıştım. Çünkü hemen bütün romancılann sahip olduğu bir o delilik dozunda- ki zaafla, önüme çıkan her zorluğu bir meydan okuma olarak görerek, bu zorluklardan neredeyse haz bi- le aldığımı ıtiraf etmeliyim. Işte Çanakkale Savaşlan konusunda bir Türk romancı veya sanatçısının karşısına çıkacak 3 büyük sorun: 11914 yılında Osmanlı tmparatorluğu'nda okuma yazma oranı yüzde 5-6 idi ve bun- lann çoğu da gayrimüslimdi. 2Osmanlı askerleri arasında okuma-yazma- yı bilenler bıle mektup yazmayı sevmiyor- lardı, okumak, yazmak, günce tutmak, belgele- mek bır Türk-Müslüman geleneğı, alışkanlığı değildi (Hâlâ öyledir). Mektup yazanların çoğu da 'erkek ve asker adam'ın duygulannı açması- run ayıp karşılandığı brr toplumsal düzende ro- mancılar içın kesınlikle can sıkıcı derecede ka- palı ve düz metinler kaleme almıştı. Bu neden- le Çanakkale Savaşlan'yla ilgili çalışan ve çalı- şacak herkes hep aynı birkaç nispeten cesur mek- tup etrafında dolaşırlar'dolaşacaklar! 3Ulaşılmasına ızin verilen Osmanlı kaynak- lan Osmanlıcadır ve Osmanlıca bilmeyen benim kuşağım için dıli öğrenmek ciddi bir emek ve zaman ışidir. "Uzun BeyazBulut-Geübohı" romanı bir kur- gu çalışması olmasına rağmen 1914'te biri Os- manlı subayı, öbürü Yeni Zelandalı bir er ola- Yönetmen Tolga Örnek, cömertçe yararlandığı pek çok yabancı kaynağa karşın kendinden önceki Can Dündar imzalı başanlı Gelibolu belgeselinden hiç yararlanmamış. Çanakkale Savaşlan'nın kaderini değiştiren bir strateji dâhisi, yani Mustafa Kemal, belgeselde bir fıgüran gibi kalıyor. Yapımda Türk tarihçilerin görüşlerine de yer verilmiyor. rak birbirlerine karşı savaşan iki genç adamın an- nelerine aynı tepe üzerinden yazdığı altı mek- tubu yazmak için üç yıl çalıştığımı bilen okur- lar buna çok şaşırmıyorlar. Işte tam bu noktada Tolga Örnek' in belgesel filmi, hakkuıdaki eleş- tirileri haklı çıkaracak kadar zayıf kalıyor. Yö- netmenin fılmi biraz aceleye gerirdiği duygusu kadar, cömertçe yararlandığı pek çok yabancı kay- nağa karşın kendinden önceki başanlı Türk ya- pımı, Can Dündar imzalı Gelibolu belgeselin- den hiç yararlanmamış olması da bu zayıflığı iyi- ce belirginleştinyor. CAN DÜNOARIN BELGESELI Televizyon formatında yapılmasına karşın (sonra CD-ROM) Can Dündar'ın 'GeKbota'nun tki Yakası" adlı belgesel filmi ne kadar bizden- se, Tolga Örnek'inkı o kadar bize yabancı kalı- yor. Öyle ld, o çok etkileyici ve müthiş sesiyle Jeromylronsve SamNefl, Türklerinadlannı, özel- lıkle Mustafa Kemal 1 i her telaffuz ediş(ler)inde kalbimizde derin bir soğukluk ve keder duya- rak bir dahaki sefere belki daha iyisini başanr diye umutla (!) nefesimizi tutuyoruz. Elbette hamasi bir duygu coşkusu ya da bir futbol fanatığı milliyetçüiğıyle belgeseli izlemek- ten yana değılim ama sonuçta ve ne sonuçtası, en başta; Çanakkale Savaşlan nın kaderini de- ğiştiren bir strateji dâhisinin. yani Mustafa Ke- mal'in bu filmde bir fıgüran gibi kalmasma da gönül koyuyoruz. TÜRK TARİHÇİLER YOK Bunlar hâlâ bır romancının duygusal ve tabiı uzman olmayan görüşleri olarak ele alınabilirama filmin gereğınden fazla uzun (iki saat?) olma- sının bir açıklaması vardır herhalde. Bütün bun- lann ötesinde filmde konuşan Yeni Zelandalı, Avustraryalı ve Ingiliz tarihçilerin -ld; hemen rü- mü uluslararası başan kazanmış, değerli araş- tırmacılardır- arasında bir tane Türk tarihçinin olmaması filmin en zayıf, hatta hazin yanıdır. Oysa hem sağ hem de sol kesimden tarihçile- rimizin bu filmde çıkıp görüşlerini behrtmeleri, filme bizden, bize ait çok önemli bırbelge ekleye- cekken bu firsat kaçınl- mışnr. Buna karşılık, bu ka- dar önemli yabancı araş- tırmacı ve tarihçilerin arasında Türkiye'yi tem- silen kendisi ne tarihçi ne de akademısyen olan, bu konuda tek bir kitabı dahı bulunmayan Gürsd Göncû'nün filmde tercih edilmesi gerçekten an- laşılu- gibi görünmemektedir. Bütün bu neden- lerle çok zengin bir sofradan aç kalkmış gibi ay- nlıyoruz fılmden. Müthiş bir malzeme içinde bi- zim mutfağın lezzeti dudağımızın kenanna azı- cık bulaşmış gibi... OcRENEREK USTALAŞMA Gelibolu romanının yazan, Gelibolu belgese- lini izledikten sonra işte bunlan düşündü. Ek- siklerine karşın Tolga Örnek'in Gelibolu belge- seli içinde kan akmayan ilk Türk savaş belgese- li olarak önemlidir, değerlidir. Her yeni iş, her yeni, özellikle genç emek, kendisinden önceki- lerden daha açılımlı, daha engin ve derinlikli ol- maya eğilim yarattığı sürece ona destek veril- melidir. Sonuçta hepimiz bizden öncekilerden bir şeyler öğrenerek ustalaşıyoruz. Bundan son- raki belgeselcilerin de Tolga Örnek'ten öğrene- cekleri gibi... TBMMBaşkanhkDivanı 'nın 15 üyesinden 14 'ünün oyunu aldı Yaşargil'e Onur Odülü ANKARA (Cumhurijet Bü- rosu)-TBMM Başkanhk Diva- m, Milli Egemenlik Onur Ödü- lü'nün Prof. Dr. Gazi Yaşargil'e verihnesini kararlaştırdı. TBMM Başkanhk Divanı, dün TBMM Başkanı BüfentAnnç'ın başkanlığında toplandı. Toplan- tıda, Annç, toplantı sonrasın- da yaptığı açıklamada, TBMM 2005 yılı Milli Egemenlik Onur Ödü- lü'nün Prof. Dr. Gazi Ya- şargil'e verilmesinin ka- rarlaştınldığmı açıkladı. Ödül için 143 kişinin aday gösterildiğini kayde- den Annç, adaylardan ba- zılannın çekildığıni, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Ku- rulu'nun adaylan inceledi- ğini ve sonunda Başkanhk Divanı'na 4 aday önerdiği- ni bildirdi. Bu adaylann Prof. Dr. Mustafa Erdoğan. Prof. Dr. Gazi Ya- şargıl. Prof. Dr. Hahltnalcıkve Prof. Dr. Oktay Sinanoğju'ndan oluştuğu- nu anlatan Annç. toplantıda yapılan iki turlu gizli oylama sonucunda ödü- lün Prof. Dr. Gazi Yaşargile verilme- sinin kararlaştınldığını bildirdi. Annç, Prof. Dr. Yaşargil'in, 15 Divan üye- sinden 14'ünün ovunu aldığını açık- ladı. C E L E C E K HAFTA VERİLECEK Onur Ödülü için aday gösterilen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer. TBMM Başkanı Bülent Annç, Başbakan Tayyip Erdoğan, Genel- kurmay Başkanı Orgeneral HflmiÖz- kök ve CHP lıden Deniz Ba>1<al aday- lıktan çekilmişlerdi. Ödülün gelecek hafta düzenlenecek birtörenle Yaşar- gil'e verilmesi planlamyor. DUZYAZI ORHAN BİRGİT 'Yıllık Değerlendirme Toplantısı' Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün Harp Akademileri'nde yaptığı önemli konuşma, bu adı taşıyor. Dünkü gazetelerden birisinde Harp Aka- demileri'nde her öğrenim yılının sonuna doğru bu ad altında bir değerlendirme toplantısı yapıldığı- nın ev sahiplerince anımsatıldığından söz ediliyor- du. Doğaldır. Silahlı Kuvvetlerimize kurmay subayye- tiştiren bu üniversite üstü seçkin eğitim kurumun- da öğrenim yılında en çok hangi sorunlann ve na- sıl ele alındığının değeriendirmesi elbette yapılıyor- dur. Ama anladığımız kadanyia Sayın Genelkurmay Başkanı'nın yaptığı o önemli konuşma, anayasal bir kurum olan TSK için daha çok bir "Yol Harita- sı" niteliğini taşımaktadır. Kimileri için hemen her kelimesinin altına vatandaşlar olarak kıvançla im- za atılabilecek; yine başka bazı kimseler için sin- dirimi biraz güç olabilecek yoğunlukta.. ama za- man zaman "Acaba askerier ne diyor" sorulannı speküle etmeyi gerektirmeyecek ölçülerde bir ta- rihi açıklama olarak kayıtlara geçecek niteliktedir. Üstelik son iki yıl içinde yine üst düzey bazı ko- mutanlarca açıklandığı zaman, söylenenleri be- nimsemeyenler için, söyleyenlere karşı yöneltil- mek istenılen haksız suçlamalar Sayın özkök gi- bi ılımlılığı, demokratik pariamenter düzene bağlı- lığı belirgin bir kişinin ağzından çıkınca geçerliliği- ni de yitirmektedir. Yine de biliyorum ki, bazı politikacılar da gaze- teciler de, hangi AB ülkesinde Silahlı Kuvvetler adına ülkenin dış ya da iç politikası üstünde konu- şulduğunun görülüp gönjlmediğini tartışmaya aça- caklardır. Dört tarafı sıcak kuşatma altında, sınır- lannın bir bölümünde, sözde dost devletlerin açık kooıması altında kalkışma eylemlerinin sürdürül- düğü bir ülkede askere "Sen sadece aldığın gö- revi yerine getir. ötesi seni ilgilendirmez" deme- nin nasıl bir lüks olduğu ne zaman anlaşılacaktır?.. Örnek laikliğimiz ve çağdaşlığımız Ülkenin ılımlı bir Islam devletı olması stratejisini, okyanuslarötesinden benimsetmek için milyardo- lariık kaynak ayıranlann karşısına, hem de bilim- sel yöntemlerle karşı çıkılması niçin yadırgansın kı? Harp Akademileri'nde bugünün ve yannın komu- tanlanna seslenen kişi, bize ılımlı Islam ülkesi el- bisesini giydirmeye kalkışanlann, başka Islam ül- kelerine dönerek demokrasimizi örnek göstermek istemelerindeki yanlışlığı vurguluyor. Demokrasi- mizin ayakta durma nedeninin laikliğimizden gel- diğini söylüyor. Dahası var olan sistemin değişti- rilme istemlerine ulusun karşı çıkacağından kuş- ku duyulmadığı anlatılıyor. Genelkurmay Başkanı'nın AB, Kıbns gibi çok önemli sorunlar üstünde düşüncesi olmayacak mıdır? Ülkenin savunmastratejisi içinde Kıbns üs- tündeki değerlendirmeleri sivil toplum örgütleri ya- pacak; ama askerier sorunu kendi platformların- da hiyerarşik düzen içinde bile ele almayacak mı- dır? özkök, Silahlı Kuvvetler'in hergarnizonundayıl- lardan beri asılı duran "Türkiye Cumhuhyeti'ni ku- ran Türkiye halkına Türk milleti denir" tanımlama- sında anlatılan millet kavramının teklik niteliğinin bazı kişilerce bozulmaya çalışılmak istendiğini bir kez daha anımsatıyor. Terör örgütünün, isteklerini AB aracılığı ile dikte ettirmek istediğini de söyleyerek bu alanda olup bitenlerin Türkiye'nin AB'ye giriş görüşmelerinde karşılaşacağı baskılann boyutlannı dagözlerönü- ne serdiğini söylerken, ne pahasına olursa olsun Brükselcilik yapanlan da uyarmış oluyor. Genelkurmay Başkanı, 90 dakika sürdüğü bil- dirilen konuşmasında kamuoyunu biriik ve bera- beriik içinde bütünleşmeye de çağınyor. Ve galiba ilk olumlu yanrtı da iktidar partisı AKP'den almış oluyor. AKP nin Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, dün TBMM'de yaptığı basın top- lantısında, özkök'ün konuşmasını dikkatle dınle- diğini ve okuduğunu belirterek "aklıselimin topla- m/yd/"diye değerlendiriyor. TMBMM'deki çoğun- luk partisinin 2 numaralı yetkilisi, özkök'ü kutla- yarak böyle bir devlet adamına sahip olduğumuz için iftihar ettiğini de sözlerine ekliyor. öyle anlaşılıyor ki Silahlı Kuvvetler'in oluşturdu- ğu "Yol Haıitası" iktidar partisinin ve hükümetin bun- dan sonraki stratejisinin saptanmasında en büyük başvuru aracı olacaktır. Özellikle AB ve Kıbns gi- bi hem güncel hem de yaşamsal sorunlann tartı- şılmasında, o yol haritasını, iktidar partisi de be- nimseyerek uluslararası toplantılara taşıyacaktır. Milli Egemenliğin kabulünün 85'inci yıldönümün- de AKP'yi "aklıselim"\ savunduğu için kutlamalıyız. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit / e-kolay.net Lisedeyemekleryanştı Sangazi Tıcaret Meslek üsesi'nde Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında 2. Yöresel Yemek Yanşması düzenlendi. Ümraniye ilçesinin kardeş okulu ilan edilen Ukrayna'nın Kiev şehri öğrencilerinden bir grubun da izlediği etkinlikte, tandırda yapılan gözlemeler konuk öğrencilere ikram edilirken; yanşmadaki sıralama Kahramanmaraş yöresinden içli köfte, Ercincan yöresinden su böreği ve Tokat yöresinden yaprak dolması şeklinde oldu. Dereceye girenlere Sangazi Belediyesi ve Muzi Gıda tarafından hediyeler verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle