09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2005 CUMA HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Tartışmaya Açık Konu 2001 yılında New York sokaklarında, "Fiksiyon isti- yoruz, realityshovv değ/rdiyeilanlargördüğümde, he- nüz Türkiye'de "reality - show" denen güya gerçek ke- sit gösterilerı henüz o kadar yaygınlaşmamıştı. Dahasonra, butürgelişti, BiriBiziGözetliyor", "Ge- linim Olur musun?" türünden banagöre katlanılma- sı, çok kısa bir an dışında izlenmesi olanaksız prog- ramlar yaygınlaştı ve toplumsal kerazet ile hamaka- tın ürünü yeni kahramanlar çıktı ortaya. 1950 - 6O'lı yıllarda Türkiye'de yabancı dile çevir- seniz bir anlam ifade etmeyecek, bir yabancıya an- latmaya çalıştığınızda, ancak düşünsel çapsızlığımı- zı ve çarpıklığımızı belli eden bu deyimlerden biri de, "Kökü dışarda cereyanlar"d\. Bununla, zararlı, tehlikeli, köklerini toplumsal gele- neklerimizden ve bu topraklardan almayan eğilimler, akımlar kastediliyordu güya. Ama asıl amaç, her tür- lüsü komünizm olarak nitelerıen solu hedef almaktı. Hep gülerdim bu deyişe. Peki toplumumuzdaki hangi cereyanın kökü içerdeydi ki?.. Islamiyet deseniz, bizde doğmuş değildi, ulusçu- luk deseniz, ne ilk bizde bulunmuş bir kavramdı ne de ilk burada uygulanmış bir akım... Hatta bütün Osmanlı Imparatorluğu içinde, ulusçu- luk akımının en son boy gösterdiği topluluk Türklerdi. Genç Türk subayları ulusçuluğu, bastırmaya çalıştık- ları ulusal bağımsızlık hareketleriyle mücadele eder- ken öğrenmişler ve en sonunda kendi toplumlarında uygulamaya koymuşlardı. Cumhuriyetin de, demokrasinin de, futbolun da, kısacası hemen hemen hiçbir şeyin kökü içerde değildi. • •• Bu kuralın istisnası yok, kimi toplumsal hamakat ör- neklerimizin de kökü içerde değil, dışardadır.. "reality show"\ar da öyle. Bu tür, Batı'da cıcığı çıktıktan sonra bize geldi. Ta- bii hiçbir şey, sınırları aşarken değişime uğramadan geçmiyor. Bizde de reality shovvlar toplumsal eğilim- lerimiz, birikimlerimizle bezenerek uygulanmaya baş- ladı. Bu gösterılerden herhangi bir rahatsızlık duymadım; çünkü bir fikir edinmek için, hepsi hepsi birkaçını en fazlaonardakikadan iki üç kez izledim. Insanların na- sıl olup da ekran başında bunlara aval aval baktıkla- rını da hiçbir zaman anlamadım. Insanlık tarihinin en büyük budala kutusu olan TV'nin, en yararlı aleti olan kanal arama aygıtını sık sık kullanarak özgürlüğümü elden geldiğince koruma- ya çalıştım. Bunu yaparken de herkesin bayılarak iz- ledıği bu tür programlara böylesine uzak kaldığım için duyduğum yalnızlık duygusu, bende hazin bir eziklik yarattı. ••• Son zamanlardatarihimizin 2. Büyük Semra'sı olan Semra Hanım ve mahdumu Ata Bey'in zırvalıklarının ayyuka çıkması ve halkımızın büyük teveccühüne mazhar olması üzerine, bu programlar daha da bir ün kazandı. Nihayet RTÜK Başkanı Fatih Karaca duruma mü- dahale etti ve bu tür programlann yapımcılarını ve ya- yımcısı kanalları uyardı. Gerekçe, kamu yararıydı. Garip bir durum, sağlıkta bile kamu yararının kâr lehine gerilediği bir ortamda, TV, yayınlarında kamu yararı aranmaya başlanmıştı. Gırtlağına kadar popülizmin batağınagömülmüş bir toplumda, biri çıkıyor ve halkın beğenisiyle reyting re- koru kırmış olan bir program için topluluğa Sen bu- nu seyretme! Senin için zararlı, kamu yararı zarargö- rüyor" diyebiliyor. Bu neçelişki?.. Sonra, TV'lerimizde, haberlerden tutun, spor prog- ramlarından geçin, dizilere uzanın, oradan haberlere ve reklamlara atlayın, kamu ahlakına, estetiğe, kamu yararına tek aykırı olanlar reality showlar mı? Hayret ve dehşetle izlediğim Semra Hanım'ın po- pülaritesi, toplumsal yozlaşmamızın ve hamakatımı- zın sebebi mi, yoksa sonucu mu? Inanın, birçok program içinde, hatta zaman zaman haberlerde ve reklamlarda, bunun kadar müstekreh birçok öğeye rasthyorum. Amentüsü popülizm olan bir toplumda, halkın bu programlara olan düşkünlüğü göğsümü kabartmıyor tabii ki, ama doğrusu bu cahil, yoksul ve yoksun top- iumun beğenisine ne şaşırıyorum ne kızıyomm... Cehalet, sefalet ve hamakat eken toplum, bu re- ality shovvları biçer. Hem biz demokrat değil miyiz, rejimimiz demokra- si değil mi? O zaman, sonucunun nerelere varacağı kestirile- meyecekolan yasakları bırakın, bırakın halk istediği- ni seçsin, istediğini seyretsin, istediğini beğensin! Bu "jakobenlik", bu "toplum mühendisliği" halkı- mıza reva mıdır? Demokrasimiz, halkımızın yöneticisini de programı- nı da seçebilecek olgunluğa vardığı bir düzeye eriş- medi mi yoksa?... HahahaL [email protected] Örgütün 5 sorumlusu tutuklandı Şeriatçı Hizb-ut Tahrir'e operasyon ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Başkent- te şeriatçı Hizb-ut Tah- rir terör örgütüne yöne- lik operasyonda 9 kişi yakalanırken, bunlardan 5'i tutuklanarak ceza- evine gönderildi. Ope- rasyonda örgüt üyeleri- nin ev ve işyeri arama- lannda Hizb-ut Tahrir imzalı 6 bin bildiri ile çok sayıda örgütsel kitap ele geçirildi. Ankara Emniyet Mü- dürlüğü Terörle Mücade- le Şube Müdürlüğü'nden operasyona ilişkin yapı- lan açıklamada, örgütün toparlanması amacıyla örgütsel toplantılar dü- zenlediği belirtildi. Açık- lamada yakalanan kişi- lerin cuma namazı son- rası cami çıkışlarında, sokakaralannda, binala- nn posta kutulanna ör- gütün bildirilerinin dağı- tılmasım organize ettik- leri, Türkiye genelinde- ki kamu kurum ve kuru- luşlanna, üst düzey bü- rokratlara posta yoluyla bildiri gönderdiklerine ilişkin bilgiye ulaşıldıği kaydedildi. Operasyon- larda, sorumlu düzeyde örgüt üyesi 9 kişi gözal- tına alınırken bunlardan 5'i çıkarıldıkları mah- kemece tutuklanarak ce- zaevine gönderildi. Suçlanan polislerin avukat masrafmın îçişleri Bakanlığı'nca karşılandığı ortaya çıktı IşkenceciyeparadesteğiMAHMUTORAL DlYARBAKIR- Gözaltındakilere işkence yapmak suçundan yargılanan güvenlik görevlilerinin avukat gider- lerinin Îçişleri Bakanlığı'nca karşı- landığı ortaya çıktı. Bakanlığın 2001 yılından 2004 yılı sonuna kadar ge- çen süre içinde işkenceci görevlile- rin savunulması için avukatlara 18 bin YTL (18 milyar TL) ödedığı belir- lendi. Diyarbakır Barosu Herkes İçin Adalet Projesi lşkenceyi Önleme Ko- ordinatörlüğü'nün bir çalışması için Diyarbakır Baro Başkanı Sezgiıı Tan- nkıılıı imzasıyla Bilgi Edinme Yasa- sı kapsamında Îçişleri Bakanlığf na yapılan başvuruyla verilen yanıt ulu- sal ve uluslararası kurumlann işken- ce ile suçlanan güvenlik görevlileri- nin savunulması sırasında Emniyet • Bakanlığın polisleri işkence yapmaya teşvik ettiğini savunan avukat Vedat Güleç, "Yoksul bir insan ya da küçük bir çocuk için CMUK uyannca avukatlık ücreti olarak 120 YTL (120 milyon TL) ödeniyor. Ancak polislere koruma sağlayan bu genelgede bir üst sınır yok" dedi. Güleç, işkence ile suçlanan polisleri savunan avukatlann genellikle aynı kişiler olduğunu iddia etti. Genel Müdürlüğü avukatlannın kul- lanılması yolundaki eleştirilerine kar- şın, bu tür davalarda sırasında resmi kurumlann olanaklanndan yararla- nıldığını ortaya koydu. Bakanlıktan, 1 Ocak2001 tarihi iti- barıyla işkence ve kötü muamele suçlannı düzenleyen TCY'nin 243. ve 245. maddeleri uyannca yargıla- nan polis, jandarma ve korucular ile bunlann savunması için varsa atan- mış, tayin edilmiş avukatlar ve on- lara ödenen ücretler hakkında bilgi istenildi. Bakan adına 1. Hukuk Müşaviri ve 1. Sınıf Emniyet Müdürü Osnıan Karakuş tarafından gönderilen yarut- ta işkence ve kötü muamele suçlama- sıyla açılan toplam 10 davada, 36 emniyet sınıfi personelinin tuttuğu 10 avukata, 18 milyar 922 milyon lira ödendıği belirtildi. Yazıda bu işlemin hukuka uygun olduğu vurgulanarak şöyle denildi: "Bilindiği üzere TC bir hukukdev- leti olup söz konusu uygulamalar 2559 Sayıh Polis Vazife ve Selahiyet Kanu- nun'unEk-9'uncumaddesi 'Hakkın- da dava açılan polis için avukat tut- ma ve ücret ödeme usul ve esaslan hakkında yönetmelik' ve 3713 Sayı- lı Terörle Mücadele Yasası'nın 15'in- ci maddesi hükümleri doğrultusun- da hukuka uygun olarak yapılmak- tadır." Diyarbakır Barosu Herkes İçin Adalet Projesi lşkenceyi Önleme Ko- ordinatörü Avukat Vedat Güleç, ba- kanlığın polisleri işkence yapmaya teşvik ettiğini savundu. Yapılan öde- melerde çelişki ve tam bir keyfiyet olduğuna dikkat çeken Güleç "Yok- sul bir insan ya da küçük bir çocuk için CMUKuyannca avukatlık ücre- ti olarak 120 YTL (120 milyon TL) ödeniyor. Ancak polislere koruma sağlayan bu genelgede bir üst sınır yok. Yani işkence ile suçlanan bir po- lis gidip bir avukat buluyor, onunla istediği ücrete ve üst sınır olnıaksı/ın anlaşıyor. Sonunda ortaya çıkan pa- rayı yurttaşların vergisini toplayan devlet ödüyor" diye konuştu. İşkence ile suçlanan polisleri sa- vunan avukatlann genellikle aynı ki- şiler olduğunu vurgulayan Güleç şöy- le devam etti: "Bu da insanın akhna bu iştc bir rant olduğu kuşkusunu getiriyor. Bir hu- kuk devletinde ve işkenceye karşı sı- nr tolerans diyen bir hükümetin oldu- ğu ülkede olması gereken işkence gö- ren kişinin mağdur olduğudur. Dev- letin işkence gören kişiye hukııki des- tek sunması gerekirken işkenceyi ya- pan memurunu koruması, hukukdev- leti ilkesiyle ve kurallarıyla bağdaş- mamakta, işkenceye sınr tolerans söy- lemiyle de bağdaşnıamaktadır. Olma- sı gerekenin tam tersi yapdmaktadır." GÖNDEREÇEKİLDÎ AKP'li belediyede bayrak skandalı GÎRESUN (Cumhuri- yet) - Giresun'un Bu- lancak ilçesi Aydındere beldesinde belediye bi- nasına AKP bayrağı çe- kildi. llçe Jandarma Komutanlığı, Belediye Başkanı Metin Karaha- san hakkında Bayrak Kanunu'na muhalefet- ten ön araştırma başlat- tı. Aydındere Merkez Mahallesi'nde belediye binası önündeki Türk bayrağının bulunduğu göndere AKP bayrağı çekildi. Jandarma, olay- la ilgili ön araştırma başlatırken, Karaha- san'ın ifadesine başvur- du. Bulancak Cumhuri- yet Başsavcılığı yetkili- leri, llçe Jandarma Ko- mutanlığı'nın ön araş- tırmasının sonuçlanma- sının ardından dosyanm kendilerine geleceğini, buna göre de yasal iş- lem yapılacağını söyle- di. Yetkililer, belde be- lediye başkanlan hak- kında soruşturma başla- tılması için kaymakam- hklardan izin alınması gerektiğini de kaydetti- ler. Aydındere Belediye Başkanı Karahasan ise belediye binasına parti- sinin bayrağını asma- dıklannı savunarak "Beldede 27 Şubat'ta yapılan mulıtarlık se- çimleri sırasında beledi- ye binası önündeki Türk bayrağının bulun- duğu göndere bazı kişi- ler tarafindan partimi- ziıı simgcsinin bulundu- ğu bayrak asümıştır. Bundan haberimiz ol- madı. Bu konuda adı- nıızın geçmesinden son derece üzüntü duyduk. Gerçek suçlulann bıılu- narak haklannda yasal işlemlerin yapdmasını istiyoruz" dedi. IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN KlM Almanya'dakimahkeme 'eksiklik' nedeniyle karar veremedi Iadeye 6 çelişldB dosya' engefi ANKARA (ANKA) -Almanya'da yakalanan KONGRA GEL Başkan Yardımcısı ve kapatılan DEP'in es- ki milletvekili Remzi Kartal'ın Tür- kiye'ye iade edilmesi konusunda ka- rar verilememesinde, Türkiye tara- findan sunulan iade belgelerinde "büyük ölçüde eksiklikler ve çelişki- ler" bulunmasının etkili olduğunu bildirdi. Bamberg Yüksek Eyalet Mahkemesi 1. Ceza Genel Kuru- lu'nun, Remzi Kartal'ın serbestkal- masına yol açan kararının aynntıla- n belli oldu. Mahkeme, 1 Mart'ta aldığı kararda, Türk tarafindan sunu- lan iade belgelerinde büyük ölçüde "eksiklikveçelişkiler" olduğu için bir karar verilenıediğini belirtti. Karann ana unsurları şöyle: • Mevcut durumda Türk tarafin- dan sunulan iade belgelerinde bü- yük ölçüde eksikliklerin ve çelişki- lerin olduğu tespit edildiğinden Ce- za Kurulu bu temel üzerinde bir ka- 70 KİŞİYE 110 YIL HAPİS CEZASIİSTENİYOR DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - PKK lideri Abdullah Öca- lan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıldönümünde Diyarbakır'da kor- san gösteriler yapan 70 kişi hakkında toplam 210 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Öcalan lehine TUHAD-FED'in Dağkapı Meydanı'nda düzenlediği basın açıklaması sırasında olaylar çık- mış, 70 kişi gözaltına alınmıştı. Ifadelennin alınmasının ardından zanlılardan 41 'i hakkında tutuklama karan verilmişti. Olaylar sı- rasında yaralanan 10 polisin şikâyetçi olması üzerine gözaltına alınan bütün zanlılar hakkında 2911 Sayıh Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet ettikleri gerekçesiyle dava açıl- dı. Sanıklann yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak. rar verecek durumda değildir. • Istanbul 14. Ceza Mahkeme- si'nin 9.8.2004 tarihli tutuklama mü- zekkeresi içerik olarakbüyük eksik- likler içerdiğinden Ceza Kurulu'nun yeni bir tutuklama karan vermesi mümkün değildir. • Suçlulann ladesine Dair Avru- pa Sözleşmesi'nin 12. maddesinin 12. paragrafının 2/a bendi bir tutukla- ma müzekkeresini veya buna eşde- ğer bir belgeyi şart koymaktadır. Bu- na göre, söz konusu şahsın tutuklan- ması talimatının yanı sıra suçun han- gi zamanda, nerede, ne şekilde ve han- gi ölçüde bireysel işlenmiş olduğu- na dair bilgiler olmalı ve bu neden- le ceza kovuşturması yapılacak olan şahsın tutuklanmasının gerekçelen- dirilmesi gerekmektedir. t/ Ceza Kurulu'nun görüşüne gö- re büyük ölçüde içerik açısından ye- tersiz olan böyle bir tutuklama mü- zekkere belgesi ne Avrupa standart- larına ne de bir hukuk devleti ilke- lerine uymaktadrr. Hukuki sonuç do- ğurması da mümkün değildir. İNSAN HAKLARI KARNESİ Yurttaş, en çok polisten şikâyetçi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, ilk kez yaptığı bir araştırma ile Türkiye'nin "insan haklan" kamesini çıkardı. Araştırmaya göre, kentlerden gelen şikâyetlerde birinci sırayı "işkence ve kötü ; muamele", kırsal yerleşim birimlerinden gelen şikâyetlerde ise ilk sırayı "nıülkiyet ihlali" aldı. Başbakanlık'a yapılan 847 başvuruya göre, en çok şikâyet edilen kurumlann başında yüzde 15.6 ile Emniyet geliyor. Emniyet'i adliye izliyor. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Vahit Bıçak dün yaptığı basın toplantısında, "2004 Yılı tnsan Hakları Ihlal Iddialan İstatistlki Veriler" adlı raporu açıkladı "Türkiye'de insan haklan ihlali « yapümadığnu söylemenin güç olduğunu" , vurgulayan Bıçak, "thlal yok demekle olmuyor. ' Sorunun varlığmı, boyutunu ve dcrinliğini doğru i algılamak önemli" dedi. İnsan hakları ihlali konusunda ilk defa ' 2004'te sayısal veri hazırlandığı için, geçmiş yıllara göre kıyaslama yapamadıklannın altını çizen Bıçak, "Bundan sonra hangi alanda ilerleme ve gerileme olduğu görülecek" şeklinde konuştu. Bıçak, araştırmaya göre, insan haklan ihlali konusunda yapılan 847 başvuruyu da, "Fevkalade düşük" sözleriyle yorumladı. Bunun "hak arama bUincinin eksikh'ğinden, kurumun tanmmamasmdan ya da kuruma güvenilnıemesinden" _^ _____ kaynaklanabileceğini — söyleyen Bıçak, ayda 80 başvuru ya da milyonda bir başvuru anlamına gelen bu durumu düzeltmek istediklerini belirtti. Raporda yer alan bazı bulgular şöyle: • 2004 yıhnda 847 başvuru, 1634 hak ihlali iddiası ile karşı karşıya kalındı. Başvuranlann yüzde 78'ini erkekler, yüzde 19.6'sını kadınlar oluşturdu. */ Eğitim düzeyindeki yükseklik, başvuru oranlarına yansıdı. Yüksekokul ve fakülte mezunlan, başvumda bulunanların yüzde 18.2 ile en büyük bölümünü oluşturdu. %/ En büyük başvuru sebebi yüzde 9.6 ile "işkence ve kötümuameleyeuğrama", yüzde 8 ile "adilyargdanma hakkT, yüzde 7.4 ile "kişihürriyetivegüvenüği'' oldu. -Hak ihlali başvurasunda bulunanlann en çok şikâyet ettiği kurum sırasıyla emniyet teşkilatı, adliye, bakanlıklar ve belediyeler oldu. • Başbakanlık însan Haklan Başkanı Vahit Bıçak'ın verdiği bilgiye göre, Emniyet'ten sonra en büyük şikâyet yerini mahkemeler oluşturuyor. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] "Trafik ve Hız Sınırları" başlıklı ya- zıma bazı eleştiri mail'leri aldım. Tra- fik konusu gibi duyarlı bir konuda de- ğişik fikirlerin olması çok doğal. Ben yazımda, Istanbul'un bazı yollarında- ki hız sınırlarının gerçek hayatta uygu- lanmadığını, ancak zaman zaman ya- pılan kontrollerinse ceza yazmak dı- şında bir işe yaramadığını belirtmiştim. Bu konudaki tespitlerimi bazı okuyu- cularım eleştirdiler. Onların söyledik- leri haklı da olabilir. Bana yolladıkları mektupları aynen yayımlıyorum. Tar- tışmayı sürdürebiliriz. Emekli Deniz Subayı, Makine Mü- hendisi Sezai Oktay'ın mektubu ay- nen şöyle: "Sayın Çalışlar, Bugünkü 'Trafik ve Hız Sınırları' baş- lıklı yazınızı üzülerekokudum. Ben de herkes gibi trafik kargaşasmdan, tra- fik polislerinin bazı keyfi uygulamala- rından sıkıntı çeken biriyim; ancak kö- Trafik Yazısma Tepkiler fü örneklerin doğru yapılan işlerle ka- rıştırılmaması gerektiğini düşünüyo- rum. Yazınızda Maltepe sahil yolun- da 90 küsurkm/saat hızla giderken ce- za yediğinizi söylüyor ve bu yolda 50 km/saat hızla gidilemeyeceğini belir- tiyorsunuz. 1. Bu yol bir çevre yolu değildir ve çok yoğun bir trafik yoktur, 2. Yolun çevresi bir rekreasyon ala- nı olarak düzenlenmiştir; çocuklar, yaşlılar deniz tarafına geçmek için caddeyi geçmek zorundadırlar. 3. Dragos gibi yerlerde virajlar ve ağaçlargörüş mesafesiniazaltmakta- dır. 4. Sürat yapan araçlar gürültüye - ses kirliliğine- neden olmaktadır. Tam tanımına uygun olarak 'mes- kûn mahal' sayılan bu bölgede yol, araçlaraçısından sürate uygun gibigö- zükse de aslında kent bakış açısından bakınca hiç de öyle olmadığı görüle- cektir. Bildiğiniz gibi hız sınırları, bilimsel verilere göre saptanmıştır, araçların kapasitelerine göre değil. Bize dü- şen, insan ve çevre sağlığı için düzen- lenen kurallara uymaktır. Ben bisikle- timle sahil yolunda, Feneryolu-Pen- dikarasında gidip gelirken sıksıkgör- düğüm trafik kontrollerinden mutlu- luk duyuyor ve daha da yaygınlaşma- sını dilediğim bu uygulamayı destek- liyorum. Sehirlerarası yollarda birkaç kez hız sınırını aşmaktan dolayı ceza almış ve itirazsız olarak -çünkü ne olursa olsun kabahatliydim-, cezasını ödemiş birva- tandaş olarakyazınızdakiyaklaşımını- zı kınıyorum. Saygılanmla." • • • Hakan Nizam imzalı mektuptaysa şunlar belirtiliyor: "Geçenlerde Ingiltere 'den yayın ya- pan birintemetradyosunu (Virgin Ra- dio) dinlerken duydum: 70 km/saat- le giden bir arabanm çarptığı küçük kızın yaşama şansı yüzde 20. 50 km/saatteyse yaşam şansı yüz- de 80! Umarım bu cevap tatmin edicidir." *•• Reşat imzalı mektupta da şu görüş- ler ifade ediliyor: "Sadece hız sınırlan mı Saym Ça- lışlar? Son teknoloji bir arabanm için- deki deneyimli bir sürücüyle, trafiğe çıkması bile sakıncalı bir arabanm acemi sürücüsü -ki bunlardan bolca var- aynı kurallara tabi. Tabii ki kural- lar standart olacak ama o zaman tra- fiğin genel kalite düzeyi yükseltilme- l'ı. Sürücülerin ehliyet alma aşama- sından başlayarak kalitesi artmalı, ara- baların teknik düzeyi sıkı denetlen,- meli, yollar elden geçirilmeli, hız sınır- ları günün şartlarına göre yeniden ta- nımlanmalı... Aslında önemli bir sosyal sorumlu- lukalanı trafik. Kendinizin vebaşkala- rının can ve mal güvenliğinden so- rumlusunuz. Bazen kendi kendime so- ruyorum: Herkes ehliyet alabilmeli mi? Saygılar." Mektup yollayan tüm okurlarıma, eleştiri ve uyarıları için teşekkür edi- yorum. Trafik konusunda söylenecek çok şey olduğu bir gerçek. Hangisi doğru, hangisi yanlış; pratikten, ev- rensel ölçülerden yola çıkarak tartış- mayı sürdüreceğiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle