09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 MART 2005 CUMARTESİ HABERLER DTJTVYADABUGUN ALİ StRMEN 'Nasıl Olsa AB Çözen' Yeni Ceza Yasası'nın yürürlüğe gireceği 1 Ni- san'a şunun şurasında bir haftadan az kaldı. Haftaya yeni yasa, Türk yarı demokrasi tarihi- nin en soğuk 1 Nisan şakası olarak çarpacak top- lumun suratına. Toplum aslında gazetecinin değil, kendisinin olan özgürlüğün çiğnenmesini genel bir umur- samazlık içinde izliyor. Basın aylar süren mahmurluğun ardından, bir uyanış hamlesi içinde nafile çırpınışlarını sergi- liyor. Zamanında, diziler, uzman makaleleri ile bom- bardıman edilmesi gereken kamuoyu, şimdi gös- terilerle uyarılmaya çalışılıyor. Hükümet yetkilileri, bir yanlışlık varsa düzelti- leceğini söylerken, gerçekte bu gelişmeyi önle- yecek bir şey yapmıyorlar. Yeni yasa, tam da Tayyip Erdoğan'ın basın- dan yakınmaya başladığı bir sırada gündeme ge- liyor. Kamuoyundan etkili bir tepki yok, genel kanı şu: - Tam AB ile müzakere sürecinde Avrupa na- sıl olsa buna izin vermez. • • • Aslında yeni Ceza Yasası, AB ile uyum yasa- ları içinde geçmiş olan bir düzenleme ve AB'nin Kopenhag Kriterleri'nin yerine getirilmesi konu- sunda ısrarlı olduğu, kendi ilkelerine uygun bul- madığı zina suçu için kıyamet kopardığı bir ya- sa. Öyle görünüyor ki, Türk kamuoyu gibi, Avru- pa da zinaya bakarken öbür noktaları göreme- miş ve aynen TGC Başkanı Orhan Erinç arka- daşımızın dediği gibi olmuş, biz "zinaya kurban gitmişiz". Bütün bunlar bir gerçek. Ama Ceza Yasası'nın AB tarafından düzeltileceği, basın özgürlüğü so- rununun AB tarafından nasıl olsa çözüleceği ko- laycılığı, aklın, vicdanın ve onurun kabul edebi- leceği bir husus değil. Yeni Ceza Yasası'nda bulunan demokrasiye ay- kırı maddelerin AB'nin baskısıyla çözüleceği dü- şüncesi, bizim Avrupa'ya genel yaklaşımımızın tipik bir örneği. Türk halkı AB'ye girmeyi sorunlarının çözülme- si için istiyor. Oysa hiçbir ülkenin sorunu, dışardan çözülmez. Politik, ekonomik ve sosyal sorunlarımızı an- cak kendimiz çözeriz. Kuşkusuz AB, üye ülke- lere kimi sorunlarını çözmede destek olmuştur. Ama çözümün tümünü AB'ye yıkmak olanağı yok. Yeni üyelerle üyelik müzakereleri, birliğe katı- lacak üyelerin ortak ölçütlere uyması için yürü- tülmektedir. • • • AB'yi bize uyguladığı çifte standart dolayısıy- la haklı olarak eleştiriyoruz. Ama bunu yaparken, kendi tavrımıza, AB'ye yaklaşımımıza da bakmak zorundayız. AB tabii ki sorunlarının çözümünü kendisine ihale etmiş bir ülkeyi kendi bünyesine isteme- yecektir. Türkiye'nin işsizlik sorununu AB sırtından çöz- mesi, tarımının arkaik yapısını AB desteğiyle ayakta tutması, bugünkü ekonomik sosyal ya- pısı ile AB'ye girip, orada yeni bir istikrarsızlıkoda- ğı oluşturmasını, AB tabii ki kabul etmeyecektir. Eleştirilerimizi hep AB'ye yöneltirken olayın bu yönünü de görmek zorundayız. Türkiye kendi çabalarıyla ve kendisi için, de- mokratik, çağdaş, sürdürülebilir bir kalkınmayı sağlama yoluna girmiş, sosyal yapısıyla sorun odağı olmaktan çıkmış bir bünyeye kavuşabil- diği takdirde, AB'ye belki girebilecektir. Belki de bütün bunları boşunayazıyoruz. Çün- kü Tayyip Erdoğan iktidan, kendi dünya görüşü ile bunun gerçekleşmeyeceğini çoktan anlamış- tır bile. Şimdi bu iktidarın, AB'den çekinerek basın özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmasını beklemek, düpedüz safdillikten başka bir şey değildir. [email protected] CHP MYK toplantısı 18 muhalif il görevden alındı ANKARA(Cumhuri- yet Bürosu) - CHP Yük- sek Disiplin Kurulu'nun Şişlı Belediye Başkanı Mustafa Sangül'ü ihraç etmesinin ardından topla- nan Merkez Yürütme Ku- rulu (MYK), 18 muhalif ili görevden aldı. CHP 13. Olağanüstü Kurultayı sürecinde Şiş- li Belediye Başkanı San- gül ve partiden istifa eden Istanbul Milletvekili Zül- fii Livaneli'yi destekle- yen il yönetimleri, dünkü MYK toplantısında gö- revden alındı. DenizBay- kal'ın başkanlığmdatop- lanan MYK'de dün so- runlu illerde incelemeler- de bulunan mılletvekil- leri ve parti yöneticileri- nin hazırladığı denetim raporlan ele alındı. Top- lantı sonrası açıklama ya- pan Genel Başkan Yar- dımcısı Eşref Erdem, Elazığ, Erzurum, Malat- ya, Rize, Kilis, Osmani- ye ve Şırnak il yönetım- lerinin tüzükte öngörü- len sürede gerekli toplan- tılan yapmadıklan gerek- çesiyle düşmüş sayıldık- larını açıkladı. Erdem; Adıyaman, Afyon, Bolu, Sakarya, Sıvas, Tekırdağ, Erzincan, Gaziantep, Ak- saray, Balıkesir il yöne- tımlerinin ise başansız- lık nedeniyle görevinden alındığını söyledı. Öte yandan, görevden alınan illerden Adana'da il başkanı Serdar Sey- han'ın yerini koruduğu öğrenildi.Toplantıda 18 il yönetiminden 12'sine ise atama yapıldığı bildi- rildi. Bu illerve atanan il baş- kanlannın ısımleri şöy- le: "Adıyaman (Abdülka- dir Açıkgöz),Aiyon (Tuğ- rul Erhan), Bolu (Yüksel Ceylan), Elazığ (Kemal Şirin Ocak), Erzurum (Ersan Bakan), Malatya (NiyaziErgunGökçe),Ri- ze(Eml Koyuncu), Sakar- ya (Necdet Çakar), Sıvas (Metin Karadeniz), Te- kirdağ (Burhan Karaev- ü),KiİLs(İrtaııAksoy),Os- maniye (AU Uçar)." Şişli Belediye Başkanı, CHP yönetimince ikinci kez sevk edildiği YDK'den bu kez kurtulamadı Sangül'eoybirliğiyleihraçANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Yiiksek Disiplin Kurulu (YDK), CHP Genel Başkanlığı'na aday olduğu 13. olağanüstü kurul- taydaki tutum ve davranışları nede- niyle Şişlı Belediye Başkanı Mus- tafa SangüTün partiden ihracına ka- rar verdi. Oybirliğiyle alınan ihraç kararı- na Sarıgül'ün yargıya başvurarak itiraz edeceği bildirildi. Sangül hak- kındaki ihraç kararının ardından partiden önümüzdekı hafta 6 dola- yındaki milletvekılınin istifayı plan- ladığı öğrenildi. • CHP Genel Başkanlığı'na aday olduğu 13. olağanüstü kurultaydaki tutum ve davranışlan nedeniyle ihraç edilen Sangül'ün yargıya başvurarak itiraz edeceği bildirildi. Sarıgül hakkındaki ihraç kararının ardından partiden önümüzdeki hafta 6 dolayındaki milletvekilinin istifayı planladığı öğrenildi. CHP yönetimınin daha önceki ih- raç istemi YDK'den dönen Musta- fa Sarıgül, ikinci kez sevk edildiği kurulun ihraç kararından kurtula- madı. Orhan Eraslan'ın başkanlı- ğında dün toplanan YDK, yaklaşık 2 saat süren toplantısında Sangül'ün 13. olağanüstü kurultayda sergiledı- ği tutum ve şiddet ıçeren davranış- ları nedeniyle tedbirli olarak ihracı- nı kararlaştırdı. CHP MYK tarafından 2 Şubat'ta parti içtüzüğünün 68 ve 70. madde- leri uyannca kesın ihraç istemiyle dı- sipline sevk edilen Sangül, geçen cuma günü YDK'de savunma yap- mıştı. Sangül, geçen çarşamba günü de avukatları aracılığıyla kurula, ken- disine ve eşine yönelık saldırıları içeren bir CD'yi "ekdeKT olarak ilet- mişti. Olaylı karar... CHP yönetimi, Mustafa Sangül'ü, hakkındaki bazı yolsuzluk iddiala- nnı gerekçe göstererek ilk olarak 11 Kasım 2004 tarihinde ihraç istemiy- le YDK'ye sevk etmişti. CHP YDK'nin 3 Ocak 2005 tarihinde Sarıgül, 'Genel başkanın başkanhğındaki cuntanın aldığı karar' dedi an geri döner' yaptığı toplantıda Sarıgül hakkın- daki ihraç istemi 7'ye karşı 8 oyla reddedilmişti. CHP Genel Başkanı DenizBaykal da, dönemin YDK üyeleri Cafer Dursun ve Engin Baba'nın, Sarı- gül'ün ihraç istemini reddetmeleri için YDK üyesi Ergün Aydoğan'a rüşvet teklif ettiğinı açıklamıştı. YDK kararının ardından Baykal, 29 Ocak'ta olağanüstü kurultay karan almıştı. CHP'nin 13. olağanüstü ku- rultayında, Baykal'ın karşısına lider adayı olarak çıkan Sarıgül, yarışı kaybetmişti. MEHMET SEVfCEÎl™""1 İstanbul Haber Servisi - CHP Yüksek Di- siplin Kurulu'nun (YDK) partiden ihraç edilmesini kararlaştırdığı Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangül, "Mevcut Genel Başkan'ın başkanlığuıdaki cuntanın aldığı bu karar yüce Türk hukukundan geri dö- necektir" dedi. Sangül, yeni bir parti kur- ma gibi düşüncelerinin kesinlikle olmadı- ğını söyledi. Sarıgül, ihraç karanna ilişkin Şişli Belediye Başkanhğı'nda düzenlediği basın toplantısında, "CHP'de üyelik hu- kuku, mensubiyet hakkı, bir cuntanuı işa- retiyle asla kaldırılamaz. Buna izin verme- yeceğiz. Bu konuda her türlü yasal hakkı- mızı ve hukukumuzu sonuna kadar araya- cağız" diye konuştu. Sarıgül, CHP'yi de- mokratik bir parti olmaktan çıkanp bir ar- kadaş partisi haline getirmek istediğini öne sürdüğü Deniz Baykal tarafından görevlendirilmiş disiplin kurulun- dan böyle bir kara- rın çıkinasına şaşır- madığını belirtti. Sarıgül konuşması- nı şöyle sürdürdü: "Sadece bu olay bi- le, CHP'de parti içi hukukun, üyelik ve mensubiyet hakkı- nın ne duruma düştüğünün göster- gesidir. Bir siyasi düşünceyle mensu- biyet ilişkisinin kc- silebilmesi için, o düşünceye itıanet etmek gerekir. San- gül, CHP ve parti- nin düşüncelerine, felsefesine hangi ihaneti yapnuşür?" Sangül, zalimler- den mazlumların ahını alacağını ve CHP'yi demokra- tik, özgür olana ve iktidara getirene kadar mücadelesini sürdüreceğini de • "Sadece bu olay bile, CHP'de parti içi hukukun, üyelik ve mensubiyet hakkının ne duruma düştüğünün göstergesidir" diyen Sarıgül, ihraç karanna karşı her türlü yasal hakkmı ve hukukunu sonuna kadar arayacağmı bildirdi. IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN HEVftlNI KOVpuK, NOT: Başbakan, kendisini kedi, fil, zürafa gibi hayvanların şeklinde çizen karikatürcülere çok kızıp mahkemeye verdiği için çok korktuk ve bu kez insan şeklinde çizdik... Başbakan saltanat özlemi içinde • Sevigen, Başbakan Erdoğan'ın Dolmabahçe Sarayı'nın müştemilatı olan eski Beşiktaş Kaymakamlık'ı restore ettirerek Başbakanlığı fiilen îstanbul'a taşımayı amaçladığmı savundu. ANKARA (CumhurtyetBürosu)-CHP, Dol- mabahçe Sarayı'nın müştemilatı olan eski Be- şiktaş Kaymakamlığı binasının Başbakan Tay- yip Erdoğan'a makam odası olarak tahsis edil- mesi nedeniyle Meclis araştırması açılması- nı istedi. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Meh- met Sevigen, Erdoğan'ın bu girişimiyle Baş- bakanlığın fiilen Îstanbul'a taşınmasının amaç- landığını ileri sürerek "Başbakan, Üsküdar'dan Beşiktaş'a geçme, saltanat şaşaasıyla görev yapma arzusuyla tutuşnıaktadır. Padişahhğa, saltanata özleıtı duymaktadır" dedi. Sevigen, dün parti genel merkezinde dü- zenlediği basın toplantısında, Dolmabahçe Sarayı müştemilatının Erdoğan'a tahsis edil- mesine tepki gösterdi. Sevigen, anayasaya göre Türkiye Cumhuriyeti devletinin başken- tininAnkaraolduğunuanımsattı. Erdoğan'ın başbakanlık görevini lstanbul'da yürütmeye başladığını savunan Sevigen Başbakan'ın bu amaçla lstanbul'da TBMM yönetiminde bu- lunan Dolmabahçe milli sarayımn müştemi- latı olan "musahiban" bölümünü makam oda- sı haline getırdiğini belirtti. Erdoğan'ın 15 gün önce de burada ılk top- lantıyı yaptığını aktaran Sevigen, "Burayais- kele hazırlanlnuş, Osmanh devlet erkâııı gibi, denizyoluylaİJsküdar'dan Beşiktaş'ageçme- yi, saltanat şaşaasıyla görev yapma arzusuyla tutuşmaktadır. Padişahhğa, saltanata özlem duymaktadır" diye konuştu. dile getırdi.Sangül şöyle devam etti: "Mustafa Sangül'ü ih- raç etmekle memur edihniş bulunun CHP Yüksek Disiplin Kurulu, bugün (dün) gö- revini yerine getirmiş bulunmaktadır. 30 yıldır her kademesinde gururla görev yap- tığım partimden, zorbahkla ve emir ko- muta zindriyle kâğıt üzerinde ihraç edil- dim. Vıllardır partiyi iktidara taşıyama- yanlar, muhalefete mahkûm edenler mi CHP'ye ihanet içindedir, yoksa partisine yüzde 70 oy kazandıranlar mı? CHP'nin mevcut genel başkanı bu sorunun yanıtını halka vermek zorundadır. Deniz Baykal ve arkadaşlannın benim için yazdığı se- naryo, Danıştay'da yırtdıp atılmıştır. Bura- dan tüm kamuoyuna ve partililerimize ilan ediyorum: Bundan böyle CHP'de hu- kuk ve özgürlük mücadelesi başlamıştır." 'Batddar' TBMM gündeminde CHP, batıkbankalarla ilgili olarak 'kamuoyundan gizlenen gerçeklerin ortay çıkarılması'amacıylaMeclis 'te araştırma komisyonu kurulması için önerge v ANKARA(CumhuriyetBürosu) - Batık bankalann Türk ekonomi- sine maliyetini "banka kara deliğp adı altında raporlaştıran CHP, ko- nuyu TBMM gündemine taşıdı. Bu çerçevede CHP, TMSF'ye devre- dilen bankalarla ilgili olarak "ka- muoyundangizlenengerçeklerinor- taya çıkarılması" amacıyla TBMM'de Araştırma Komisyonu kurulması için önerge verdi. CHP Izmir Milletvekili Oğuz Oyan ve arkadaşları tarafından TBMM Başkanlığı'na verilen araş- tırma önergesinde, 1997'denbuya- na 22 bankanın TMSF'ye devre- dildiğine dikkat çekilerek bunlann devir kararlarının birçok yönetim za- afını da beraberinde getirdiğine işa- ret edildi. Önergenin gerekçesinde, hükü- met ve TMSF'nin kamu alacağına dönüşmüş olan batık paraları tah- sil etme konusunda tüm yol ve araç- lan kullanma iradesini göstereme- diğine dikkat çekilerek "Kimlerin hangi gerekçelerle, hortumlanan bankalardaki borçlannı kabul et- medikleri, kimlerin yüzde 50'lik borç tenzflatmdan yararlandıklan bile kamuoyunca bilinmemekte- dir" görüşüne yer verildi. Önergede, lmar Bankası'na el konulmasındaki gecikmenın nede- ni, maliyeti ve sorumlulannın or- taya çıkanlmasının da araştınlma- sı gerektiği ifade edildi. Son olarak "torba yasa" olarak bilinen yasayla Hazine'den sorum- lu bakana ödenekkarşılığı olmak- sızın Hazine'nin TMSF'den olan alacaklannı sihne yolunun açıldı- ğına dikkat çekilen gerekçede şöy- le denildi: "Böylece, Hazine'ye görünürde borcu kalmayan ve bu yönüyle ka- muoyu gündemine gelmeyecekolan bir TMSF'de 'borçlann tahsilinde azami gayret gösterümesi' yerine 'bir an önce elini yıkayıp bu işten sıy- nlarak asli fonksiyonlanna dönme' davranışı egenıen olurken bunun sonucunda daha aztahsilatla da ol- sa hesaplannbir anönce kapanlma- sı öncelik kazanabilecek, tahsilatta- ki başansızuklarperdegerisüıe atıl- mış olacaknr. Batıkbankahesapla- nnııı görünmez kıhnacağı bu süre- cin Meclis'in dikkatinden uzaklaş- nnlmasuıa izin verilmemelidir." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Bayrak, uluslaşma sürecindeki toplulukların en önemli simgelerinden biridir. Cemaatten millete geçerken topluluklar kendilerine bazı simgeler edinirler. Bayrak bunlann başında gelir. Ulusal marş da böyle bir geleneğin ürünüdür. Modern devletin yerieşip kutsallaşması da aynı süreçle bağlantılıdır. Sanayi devrimiyle birlikte Avrupa'da ulusal devletler kuruldu. Bu devletler feodal sistemden kapitalist sisteme geçişin ifadesiydi. Burjuvazi, yoksul halk kitlelerini peşine takarak Fransız devrimiyle burjuva demokratik devrimini gerçekleştirdi. Kapitalizmin önü açıldı, ulus devletlere giden süreç böyle başladı. Sistem oturdukça, kapitalizm gelişip yerleştikçe, kendi etrafındaki pazarı sağlama almak isteyen burjuvazi sımgelerini yerleştırdi. Bir Yanda Bayrak, Bir Yanda TCY En çok kutsallaştırdığı şey de burjuva devlet oldu. Bayrak, bir Kurtuluş Savaşı'yla bağımsızlığını elde eden ülkemiz için de özel ve kutsal bir anlam taşıyor. Bu yüzden, çeşitli konularda tepki göstermek isteyen milletimiz, bayrağı ve Istiklal Marşı'nı öne çıkarıyor. PKK ile girilen çatışma dönemi sırasında "Evlere bayrak as" çağrıları yapıldı. Her maç Istiklal Marşı'yla açılmaya başladı. Tepkisel Kürt milliyetçiliği de, bayrak ve Istiklal Marşı duyarlılığını zaman zaman kaşımaktan zevk alıyor. Türk bayrağını bir grup fanatiğin yakmaya kalkışması, yeniden bir milli galeyana dönüştü. Birdensizlik, bazı çevrelerde aşırı bir öfke nöbetine yol açtı. RTÜK, talimatlaryayımlayarak "Bütün TV'ler bayrak göstersin" dedi. Emre uyuldu. Bu tepkide bir aşırılık, insanı inciten birtarafyok mu? Neden hiçbırtepkiyi dozunda tutamıyoruz? Bazı gazete başlıkları insanda ürpertici bir etki yaratıyor. Sükûnet yerine öfkeyi kışkırtmak tehlikeli değil mi? • • • Yeni Türk Ceza Yasası 1 Nisan'da yürürlüğe giriyor. Bu yasanın ne gibi sonuçlarayol açacağını defalarcadile getirdiğimiz halde şu ana kadar bu konuda hükümetin cıddi bir adım atmamış olması endişe verici. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Musa Kart'ın ardından Penguencileri de mahkemeye vermesi kaygıları daha da arttırıyor. Başbakan'ın basına bu kadar kızması iyiye işaret değil. Türkiye GazetecilerCemiyeti, Türk Ceza Yasası konusunda hükümete son bir uyarıda daha bulunuyor. "TCK; yazılı, görsel ve elektronik basına hapis cezaları getiren birçok hükmü içinde banndınyor. Sözkonusu hükümler; Kopenhag kriterleri, AİHM karahan ve içtihatları, Basın Yasası ve birey özgüıiüklenni esas aldığını iddia eden TCY'ninyenianlayışı ile çelişiyor. Yeni TCY bu haliyle, demokrasinin omurgasını oluşturan halkın haber alma hakkına yönelik ciddi ve kaygı verici bir kısıtlamadır. Yeni TCY; içerdiği ağır hapis cezaları ve demokratik değil otoriter devlet anlayışını sürdüren yapısıyla, basın suçlarına yönelik cezaları yarı yarıya arttırıcı hükümleriyle, mesleğimizi olanaksız hale getiriyor. Biz gazeteciler; basın ve ifade özgüıiüklerini tehdit eden hükümlerin değiştirilmesini talep ediyoruz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle