09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 MART 2005 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Cömertlik CUMHURİYETİN dünkü nüshasında vardı: Italyan par- lamenter Lıberal Partili Bayarı Emma Bonino, AB ve Kıb- rıs konusunda düşüncesı soıtulunca "Türkiye'nin önceliği, Kıbrıs değil, Avrupa. Bunun \>ir onur sorunu olduğunu bı- liyorum. Bunu anlıyorum da. Ancak, eğeröncelikAvrupa'ysa Türkiye'nin cömertlik konusunda Avrupa'ya öğreteceği çok şey var. Cömertlik çok değerli; Avrupa giderek bunu kaybediyor" demiş. Aaa, rica ederiz Signora,rieönemi var Kıbrıs'ın? Gönlü yüce Türk cömertlik dediğiniz değerli erdemi kaybetmeni- zi ister mi? Kıbrıs dediğiniz ne ki? Biz ki büyüklük uğruna Muhteşem Süleyman zamanı imparatorlukta yabancılar insanlarımızın sırtından geçinsinler diye kapitülasyon de- nen ayrıcalıkları bile seve seve vermişiz, küçücük adanın sözü mü olur? Hepsi Rumlarln olsun; sizin de sayılır, zaten Osmanirdan önce Venediklilerindı! Görüyorsunuz, Türkiye-AB ilişkileri artık tam bir alaycı- lığa dönüşmüştür. 17 Aralık'ta Türkiye için verilen ka- rarın "tahmın ettığinden daha iyi çıktığını" düşünen Sayın Bonino böyle söylüyorsa, kım bılir sıradan Avrupalı ne di- yordur? Yalnız, kabahat onlarda mı, yoksa onlara bu izlenimi ve- ren sözde akıllı ve seçkin Türklerde mi? Bunca yıldan son- ra Batı'nın gözde insanlarında bile yaratılan Türk izlenimi böylesine bir saflık ve dangalaklık izdüşümüyse kahrolup "Vah vah, bunca insanı bunun için mi yetiştirerek önemli sorumluluk mevkilerine getirip dünyanın parasını harcamı- şız?" demez misiniz? Artık bu enayiliğe son verme zamanı gelmiştir. Bayrak gösterileriyle zaman kaybetmenin de âlemi yok. Her yanı kırmızı-beyaza boyayan ve şu günlerde "Bayrak- ları bayrakyapan üstündeki kandır" diyerek coşkulu nutuk- lar atan insanlarımız görmüyorlar mı ki, Türkler konusunda yaratılan bu gülünç izlenimler çatılarına şanlı bayrak asılı bi- nalarda çalışır gorünen, tartışıp karar aldıkları söylenen ve uzakyerlere uçup halklarını savundukları varsayılan adam- ların ya koflukları, ya cahillikl&i, ya beceriksizlikleri, ya so- rumsuzlukları ya da gafletleri "sayesinde" yaratılmıştır? Bayrak eğer ulusal onurunıve gururun simgesiyse bu iz- lenimler, bu alaycı sözlerle bu katlanışlar neyin nesidir? Bayrak üstüne edilen yeminlfcr ne içindir? Sokak gösterileriyle, meydan kalabalıklarıyla, onları coş- turan demagojik sözlerle ve durumları kendi lehlerine çevirmeyi bilenlerin ustaca taktikleriyle yıkılan rejimler, Yu- goslavya, Gürcistan, Ukraynave Kırgızistan'daolanlarça- ğımızda sosyal psikolojınin rolü konusunda da mı bir şey- leröğretmiyorbizlere? Bişkek'teki ABD Büyükelçisi'nin da- ha birkaç yıl önce Türkiye'de, görev yapan bir CIA görevli- si olduğu da mı düşündürücû değil? Bütün bunlar ortadayken, yetmiş milyonluk koskoca bir ulusun onurunu ve gururunu hiçe sayarak ülke yönetmek ne biçim politikacılıktır? Bayrak Yakma Olayı İhanetin Son Görüntüsüdür Türklüğü ve Türk ulusunu sevmek ve onu yüceltmek için çalışmanın, özet- le bu ülkede kendini Türk saymanın, Atatürk Türkçülüğünde asıl değeri, kültür ve ülkü birlikteliğini, vatan ve dil birliği sevgisi ile bütünleştirmek- tir. Kişinin etnik kökeniyle hiçbir ilintisi yoktur. Bahir M. ERÜRETEN U lusçuluğun özü, kışınin, ülkesi- ni ve mensubu bulunduğu ulusu- nu sevmek, bu ıstenci korumak ve yüceltmek ıçın gereklı özenı göstermek, ulusal değerlere ve simgelere saygılı olmaktır. Ulus, aynı vatan, aynı dil, aynı kültür ve ül- kü bütünlüğünün, kendini vatandaşlık bılinci içinde, bu bütünün aynlmaz bir parçası olarak algılamanın toplumsal oluşumudur. Anayasamızda anlatımını bulan Atatürk milhyetçıliği; Türkiye Cumhuriyeti'nı oluştu- ran Türkiye halkının tasada ve kıvançta, aynı seciye ve ruh ıle benımsenmış aynşma/ bır- liktehgidir. Gerçekten de bağımsız bir ulus oluşturmanın olmazsa olmaz koşulu, yalnız biçimsel olarak değil, gerçek bir ıstenç ve duy- gusallık ile aynı yurdu vatan bilmek, aynı dı- li konuşmak kadar, geçmişinden gelen "Yük- sek Türk kültürünü" toplumsal bırlik ve be- raberlığın aynlmaz bir duygusu olarak sev- mek ve bağlanmaktır. Ulusal bayrak, ulusal marş ve diğer ortak ulusal değerler, bu bağlılık ve ıstencin onursal simgelendir. Yurdunu ve ulusunu seven ve ona bağlılığı- nı yüreğuıde hisseden bireyler, o ulusu oluş- turan tüm değerlere saygı göstermenin guru- runu yaşamıyorlarsa, kökenleri ne olursa ol- sun, bu kışileri ulusal bilınçten mahrum kışi- ler olarak algılamak gerekir. Son bayrak yak- ma girişimi de bu aymazlığı açıkça ortaya ko- yuyor. Ancak bu olayda, işin birinci derecede görünenleri, ulusal bilinçten yoksun zavallı ın- sanlardır. Onları bu fiile yönlendırenler asli fa- ıllerdir. Ancak onlann arkasında da asıl azmet- tıriciler vardır ki, onlar da yıllardır, aynlık te- ranelennı sürdüren aymazlar, gazete ve ro- manlannda Türklüğü, ulusçuluğu hor gören ve gösterenlerdır. Sözde küreselleşmeyi, öncelikle ulusal bı- linci yok etmekte arayan, kendini aydın ola- rak tanımlayan bu kişıler, ortaya çıkan haince olaylann başaktörlendir. Türklüğü ve Türk ulusunu sevmek ve onu yüceltmek için çalışmanın, özetle bu ülkede ken- dini Türk saymanın, Atatürk Türkçülüğünde asıl değeri, kültür ve ülkü birlikteliğini, vatan ve dil birliği sevgisi ile bütünleştirmektir. Ki- şının etnik kökeniyle hiçbir ilintisi yoktur. Bu görüşümü, yakın tarihımizden somut bir iki örnekle bıtirmek ıstiyorum. llk örnek M. Tekinalp'tir (Moiz Kohen). Aslında Musevi kökenli bu aydm vatandaşımız, daha 1910'lu yıllann başında, Selanık'te, Türklüğü ve Türk- çülüğü özümsemış, Türk harsmın binlerce yıl- lık kültürel ruhunun özelliklerinı, Ziya Gö- kalp'in düşünceleri paralelinde yıllar yılı yaz- mış ve yaymıştır. Balkan Savaşı'ndan sonra gel- diği Istanbul'da, bu çalışmalannı sürdürmüş, cumhuriyetin ilanından sonra da ömür boyu Türklüğün yüceltilmesi için elinden geldiğin- ce özven göstermiştır. Atatürkçülüğü, Kemalist ideoloji olarak an- latan ve basımı 1936 yılında yapılan Kema- lizın adı altında yayımlanan ilk kitap, onundur. Aynı metni, yine Kemalizm adı altında, Fran- sızca olarak o ülkede de yayımlamış. Türk devnmlenni ve Kemalızmi Avrupa'ya o tanıt- mıştır. Türkiye'de gördüğü ılgısızlığe karşın 1944 yılında yayımladığı Türk Ruhu isimli ki- tabında da, Türklüğün binlerce yıllık tanhsel gelişımini en güzel bır bıçimde bizlere öğret- miştır. flancı ömek A. Dflaçar'dır. Aslen Ermeni kö- kenli olan (Agop Dilaçar) bu aydın vatanda- şımız, bir Türkolojı uzmanı olarak, yüce ön- der Atatürk'ün "Türk dilini, yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak için" özlürk- çeleştirme devrımıne katılmış. Türk Dil Der- neği'ndeki uzun yıllar süren hizmetlenyle Türkçemize binlerce, Türkçe kökenli sözcük- len kazandırmıştır. Bu konularda, daha pek çok örnekler sayılabilir. Şimdı de en yeni örneklere bır göz atalım. Kendini Türk kökenli sayan, örneğın Avrupa- larda, Amerikalarda dolaşıp yabancı basına beyanatlar veren, Türklerın, Ermenilere bir milyon ınsanmı öldürerek soykınm yaptığını, otuz bin Kürt'ü öldürdüğünü aymazca ilan eden bir romancı O. Pamuk, aynı şeylen bır panelde yinelemekten çekınmeyen H. Berktay ısimlı bır profesör ve dığerlerı Türkıye'yı dı- şa karşı küçük düşürme pahasına, hayal ürii- nü, üstelik bilmediklerı yanlış bılgılerı, bılın- meyen çıkar uğruna söyleyenler. Burada durahm ve düşünelım. Yukanda ver- diğım ılk ıkı örnek ınsan mı daha bize yakın, daha gerçek Türk, son verdiğim örnekteki Türklük karşıtı söz ve davranışları benimse- miş insanlar mı? Bunun takdınnı elbet okuyucular yapacak. Ancak ben inanıyorum ki, bayrak yakma, ay- nlıkçı sloganlar atma gibi, ulusal bütünlüğü- müzü parçalamaya yönelik eylem ve söylem- lerde bulunanlar, ınaruş ve davranışlannı bu ikin- ci ömekten, sözde Türk aydınlann (!) söylem- lerinden alıyorlar. 'SenKimsin?' Prof. Dr. MahİT AYDIN Istanbul Üniversitesi Y enı bınyıla gırdiği- mizden beri, olay- lar anlaşılmaz ol- du. Gelışmeler, düz nıan- tık kurallarına bile uymu- yor. Nedenler, sonuçlany- hatemoglü9 2 A BITII indirimi- la örtüşmüyor. Bırınden bı- ri yanlış ama, hangisi? Bel- ki de asıl sorun, olayları yönlendirenlerde. Bu, ya tarih bilgısi eksikliği ol- malı ya da erdem yoksun- luğu. Son beş yıllık politika- lann içinde insan yok. Ama hepimiz insanız. Robotlaş- ma aşamasına henüz gele- medik! Avrupa, ABD'nin 'dev aynası'na dokunmu- yor. Hİtesız Blair'den baş- ka, ona destek veren Avru- palı yok. Avrupa, ustapeh- livan gibi. Son oyununu, kendine sakhyor. Ama ABD lmparatorluğu git- tikçe tükenıyor. Aynı yanlış pohtikayı, küçük ölçekte biz yaşadık. Son 20 yıldır, şırket man- tığı ile devlet yönettik. Şir- ketler, kâr amaçlıdır. Oy- sa devlet kâr etmez. Yalruz- ca ulusun çıkannı gözetir. Kimi sektörde sürekli ve- rir, uzun süreçte kazanır. Kiminde alacağına şahin kesilir, affetmez. Devlet affederse, halk acmacak duruma düşer. Bugün ABD, uluslara- rası şirketlerin terminatö- rü. Bu role öyle koşullan- mış ki, ateşe yaklaşan per- vaneböceği gibi. Yaklaştık- ça yanıyor, yandıkça daha çok yaklaşıyor. Afganis- tan kolay ülİceydi. Defteri çabuk dürüldü. Amaç, önü- müzdeki dönemin olası sü- per gücü Çın ve Hindis- tan'a komşu olmaktı. Iş- lem tamamlandı. Sıra Irak'a gelınce, bu kez işler çatallaştı. Kolay mı? Burası, Orta- doğu. Yok, yok! Çünkü Or- tadoğu terimi, îngiltere'ye göre. Burası dünvanın mer- kezL Bu topraklan anlaya- bilmek için, tarih dokto- rası gerek. Öyle Kuru Ka- fa ve Kemikler gibi, me- zarlık mantığı ile olmaz. Üç büyük dinin yamnda, sonradan türeme bir mez- hebin lafı mı olur? Boş verelim. Onlar, ölü ideolojiler ile hareket ede- bılır. Insanlığı, sırünabini- lesi eşek gibi de görebilir. Bu politıkalar; katı, acı- masız ve çağ dışıdır. Kar- şıtlannı, kendisiyle birlik- te getirir. Hiçbir zaman ge- niş kitlelere, insanlığa mal olamaz. Sonunda, bir kör kuyuda unutulup gider. Gelibolu belgeselini iz- ledik. Emeği geçenlerin eline sağlık. Uzun ve yo- rucu bir çalışmanınürünü. Ama içinde ÇanakkaleRu- hu yok! O uzak diyarlar- dan gelen insanlar, herhal- de dostluk için toplanma- dılar. Amaç, uzak ülke insan- larının dostluğu olsaydı, Çanakkale'ye gerek yoktu ki. Istanbul Boğazı'nı geç- mek üzere, Ahırkapı önle- rinde bekleyen gemiler için, bır platform yapılır- dı. Orada buluşan deniz- ciler, çok daha renkli ve çeşitli dostluklar kurardı. Konuyu küçümsemiyo- rum. Tersıne, değerınin başkalaştığını düşünüyo- rum. 'Ulusal dayamşma'ya çok gereksinim duyduğu- muz bu günde, konuyu ge- nel psikoloji çerçevesinde ele almak, fazla lüks. Oy- sa Çanakkale; emperyalıst Ingıltere ve Fransa'nın, Türkler üzerine ölüm kus- tuğu yerdir. Yoksa ne an- lama gelirdi şu dızeler: "Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer." Ça- nakkale, Anadolu'nun ilk kez vatan olarak algılanı- şıdır. Ve Mustafa Kcmal'ın yeniden doğuşu Kurtuluş Savaşı'nın ön hazırlığı, Türk ulusunun ölmediğinin kanıtıdır. Türk ordusunun, doğru komuta ile neler ba- şarabileceğinin gösterge- si. Ve de emperyalistlerin, 'boy ölçüsü'nün alındığı yerdir. Osmanlı çökerken, şair ZiyaPaşa, "Kamındiye di- ye, kanun tepelendi" de- mışti. Günümüzde, özgür- lük diye diye, özgürlükler zıvanasından çıktı. Azınhk- lann özgürlüğü var da, Tür- kiye'de Türklerin özgürlü- ğü, hakları yok mu? Tür- kiye, kimsenin yedekvata- nı değildir. Türkler Türki- ye'de, onuruyla ve özgür- ce yaşamak için vardır. Kımseye keyifbağışlamak için değil!.. Mersin'de Türk Bayra- ğı'nı yakma ginşımı, bu hassas tabloya bır örnek. Türk ordusu, yerınde ve haklı tepkisini gösterdı. Sözde vatandaşlara, bu "sabrı yanlış anlamayın" dedı. Yazık, kullanılıyor- lar! Aynı oyunu, 1878 - 1918 arasında Ermeniler konusunda izlemiştik. Bugün Sıvıl Toplum Ör- gütlen'ne büyük görev dü- şüyor. Yüksek sesle ve ıç- tenlıkle tavır koymalan ge- rek. Değilse, dıllerı altın- dakı baklayı çıkarmasın- lar. Ama sonsuza dek sus- sunlar. Türk insanı alçak- gönüllüdür. Hiçbir ülkede olamadığı kadar, yetınme- sını bılir. Ulusal değerler söz ko- nusu olursa da, kımse tu- tamaz. Bu boyutta, Cum- hurbaşkanımızdan sade yurttaşımıza kadar, herkes aynı çizgidedir. Bu duruş, Türkiye'nin gücüdür, gu- rur tablosudur. Osmanlı çökerken Türk- ler, kendi kendine şu soru- yu sormuştu: Ben kimim? Sonra kendini tanımış, ayır- mış ve Türkiye Cumhuri- yeti'ni kurmuştu. Günü- müzün kaygısı ise başka. Bağışlayın ama, bu destur- suz ve zevzek gidış, nere- ye vanr? Korkanm böyle giderse, bir gün Türkiye'de şu soru sorulacak: Sen kimsin? ^.| 12 Eylül Bir Öç Alma Hareketidir nr»ogfu.com.tr im^mHHIHHPIHMHIIHP'>a ^'ayan ri v4İIHHHHr VVorid'e özei 5 yerine 8'e varan,Worldtaksit VVOrld Ercan YEŞÎLYURT ç almanın TDK sözlüğün- deki karşılığı "yapılan bir kötülüğün acısını, kötülük yaparak çıkarmak, intikam al- mak". Bu tanım 12 EylüFün tam tarifidir. Peki 12 Eylül kimin-neyin öcü- nü aldı? Cevap 27 Mayıs'ın. Kar- şıdevrim ilk hamleyi 12 Mart 1971 'de yaptı. Ama hırsını alama- dı, bunu 12 Eylül 1980'le tamam- ladı. Ülke sevgisiyle yetişmiş nite- likli bir kuşağı ırnha etti, yok etti. Gerçekten karşıdevrimaçısından 12 Eylül'de tam bir başan sağlandı. Bu hareket, sadece 27 Mayıs'tan de- gil, giderek cumhuriyetten de öcü- nü aldı. Laiklik gibi, eğitimin tek- liği gibi cumhuriyetin en temel de- ğerlerini tahrip etti. Ve bütün bun- lar kendilerinın Atatürkçü olduğu- nu iddia edenler tarafından yapıl- dı. 12 Eylülcülerbirilerirüntaşeron- luğunu yaptılar. 27 Mayıs neydi? Hareketin anlamını sezmek için 14 Mayıs 1950'ye, yani devnmle kurulmuş bir cumhuriyette iktida- nn ilk kez seçimle değiştiği güne dönmek de yetmez. Ikinci Dünya Savaşı sonrasmın ilk yıllannda be- liren sapmaları düşünmek, cum- huriyet döneminde dışlanmış mu- haliflerin (karşıdevrimcılerin) sis- tem içine alınışını, Islam enstitü- lerinin kurulmasıyla başlayıp, ila- hıyat öğretimine ve Kuran kursla- nnın açıhnasma, toprak reformun- dan ve Köy Enstitülerinden vazgeç- meye yönelen durumlan da anım- samak gerekiyor. Demokrat Parti iktidanyla, Türkçe ezanın bırakı- lışı, anayasa dilinde geriye dönüş, Saidi Nursi'ye lider ziyaretleri ve Menderes'in "Hilafeti bile geri ge- tirebilirsiniz" sözü gibi belirtilerle bu gidişin karşıdevrimciliğe dö- nüşmesi. Olan 1924-1925'te Te- rakkiperver Cumhuriyet Fırkası 'yla ve 1930 Serbest Fırka'yla olanlar- dan farklı değildı. Karşıdevrim kı- pırdanıp canlanmıştı. Işte 27 Mayıs, cumhuriyete sa- hip çıkan bazı askerlerle üniversi- te gençliği ve bir kısım basınla bir- likte bu gıdişe karşı demokrasiyi ve cumhuriyeti devrimcı temellere ye- niden oturtma girişimidir. 27 Mayıs'ın lideri Ceınal Gür- sel, Anayasa Komisyonu Başkanı Sıddık Sarai Onar'a "Öyle bir ana- yasayapınızki, Türk mUleti bir da- ha hürriyet mücadelesiyapmak ge- reğiduymasın, iktidarlar dahil hiç- bir güç dini siyasete aletetmesin ve bu memlekette laikliğin kıhna do- kunulmasuı"(*) der. Hareket meş- ruiyetini özellikle büyük kentler- de gençlerin ve aydınlann başını çektiği gösterilerde, bir kentliler hareketinde bulur. Peki bu hareket başarılı olmuş mudur? Hayır. Tam başan cumhu- riyet devrimlerine tam dönüşle sağ- lanabilirdi. Seçimlik de olsa din eğitimi ya da "aydın din adanıı" gi- bi kavramlardan medet ummayan laik bir öğretim kurmak, ekono- mik ve sosyal yapıda köklü deği- şikliklere el atabihnek. Ama bun- lar yapılamadı. Imamlar ve din gö- revlileri devlet memuru yapılarak kontrol edilebileceklerı sanıldı. Ama onlar devleti teslim aldı. Ama somut durumu dikkate almak lazım, Türkiye bir NATO üyesi ülke idi. Devrim uzlaşmaz. 27 Mayıs'ı ya- panlar kendilerine devrimci dedi- ler. Ama karşıdevrimle uzlaşma yoluna gittiler. Bunu demokrasiye inandıklan için yaptılar. Gelişme- miş toplumlarda demokrasinin çok tehlikeli bir durum yaratabileceği- ni kestiremediler. 12 EylüPden kalanlar 12 Eylül insanlann yön duygu- sunu yok etti, yivini-setıni bozdu (Yivi-seti bozulmuş sılahla hede- fi vuramazsınız). insanlar artık ön- ce ateş edip sonra nişan alır duru- ma geldiler. Toplumdaki değer kay- ması, insanları her şeyin parayla satın alınabileceğı noktaya getirdi. Ülke siyasal ve düşünsel planda bir çöle dönüştürüldü. Onun ıçın ül- keyi yönetme iddiasında olan sol- culann, yeni bir toplumsal proje sunmalan gerekiyor. (*)Abdilpekçi; Ö. S. Coşar, Ih- tilalin tç Yüzü S: 256. PENCERE Inceldiği Yerden Kopacak... Dilimizin güzel deyişlerinden biridir, her kim ay- mazhğa doğru çarkederse uyarırlar: - Aptallığın âlemi yok!.. Oysa aptallığın âlemi vardır.. Medyamızdan çoğu şaşkın bu âlemde istihare- ye yatmış rüya görüyordu; şimdi yarı uykulu yarı uyanık sayıklıyor: - AKP'ye ne oldu?.. - Hayırdır?.. - Ne yapıyor bu Başbakan?.. - Ne yapıyor?.. - Erdoğan'a bir şeyler oldu, sanki o adam git- ti, başkası geldi... Başbakan şimdi de 'Penguen' mizah dergisine dava açmış; karikatürcüler Erdoğan'ıfil,zürafa, may- mun, deve, kurbağa, yılan, inek, ördekgibi çizmiş- ler... Aldın mı başına belayı!.. • Başbakan TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Bir- liği) yönetıcılerıyle konuşurken de garip laflar et- miş: "- Hükümete bir anda bu kadar çok eleştiri ya- pılması bir tesadüf değil, oyunlar oynanıyor..." Ve eklemiş: "- Birileri düğmeye bastı!.." Acayip değil mi?.. Fransız, Alman, Isveç Başbakanı çıkıp "Birileri düğmeye bastı" diye konuşur mu?.. Sorarlar: - Sayın Başbakan ne düğmesi?.. • RTE bırsüreden beri arpacı kumrusu gibi düşü- nüyor; karikatürcüler gerçekçı olmak istiyorlarsa Başbakan'ı deve, inek, yılan, kurbağaya benzet- mesinler; arpacı kumrusu kılığında çizsinler... Kim düğmeye bastı, Erdoğan neyı düşünüyor?.. Dış dünyanın Türkiye'den öylesine talepleri var ki hepsini alt alta yazıp saymaya başlasak 33'lük tespıhin tanelerini çeker gibi 'ya sabır' demekten dilimizdetüy biter... Recep Tayyip bu isteklere 'evet' dese sakal.. 'Hayır' dese bıyık.. Başbakan'ın sakalı yok.. Bıyıkları da sünnet-i şerife üzerine Nakşi tarika- tının berber salonunda kırpıldığından, ha var, ha yok.. RTE iki arada.. Bir derede.. Kıbrıs, Ege, Ermeni, Yunanlı, Rum filan derken AKP'ye dayatılan talep listesi uzuyor, iş gelip Müs- lümanlara dayanıyor; Amerikan yandaşlığında Is- lama karşıt isteklere Erdoğan ne dıyecek?.. Ve herkes soruyor: - Erdoğan'a ne oldu?.. Elınin körü oldu. • Elın yabanının bır üfürüğüyle ekonomisi ayvayı yiyecek şu garip ülkede iktidar koltuğuna oturup ılımlı Islam devletine yelken açmak isteyen takı- mın başı dertte.. Peki, ne olacak?.. Inceldiği yerden kopacak!.. HABLEMITOGLU KİTAPLIGI 7. Yttzbinlerin Sürjjüııü 8. Sovyet Rusya'da Dcvlel Teroro 9. Toplumsal Cinsiyet Vazılan. Kadınlara Uair Birkaç Söz Narlıbahçe Sk No 6 Cağaloğlu Islanbu! Tel (0212)528 66 89 Fax (0212) 519 84 85 TOPLUMSAL DONUŞUM Tüm Kltapçılnrda Tek Dağliım ALFA 0212.512 30 46-513 87 51 YAYINLARI ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ MALTEPE ŞUBESİ PANEL YENİ 'TCK' YASASI VE GETİRDİKLERİ Yöneten Av. Celal ÜLGEN Konuşmacılar Av. Kazım KOLCUOĞLU (Istanbul Barosu Başkanı) Prof. Dr. Köksel BAYRAKTAR (Galatasaray Üniversitesi Öğretim Görevlisi) Yer : MaltepeÜnıversıtesiDragosKampüsü-CevizliSahdYolu Tarih : 26 Mart 2005 Cumartesı Sttttt : 13 00-1700 Irtibat Tel: (0 216) 305 89 90 - (0 53i) 520 36 25 - (0 536) 325 56 75 Baglarbaşı Mah Bağdat Cad Bağdat Apt No 161/34 Maltepe/lstanbul Tel Faks (0216)305 8990 KOOP-C'DBV ÇAGRI KOOPERATlFİMİZÎN 6 GENEL KURULU 27 MART 2005 PAZAR GÜNÜ SAAT: 14.00'TE EMİNÖNÜ-CAĞALOĞLU TÜRKOCAĞI CAD. NO- BASIN SARAYI (GAZETECÎLER CEMlYETt) KAT 2'DEKİBURHANFELEK KONFERANS SALONU'NDA YAPILACAKTIR. ORTAKLARIMIZIN KATILMASIN1 VE KATKILARINIBEKLÎYORUZ. KOOP-C YÖNETtM KURULU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle