18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2005 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAYAKBAL Çok Okunmak mı, Çok Satmak mı?"Benim kitaplanm satıyor, onlarınki satmıyor." Bir yazarın böyle konuşması, kitaplarının çok sat- masından ötürü seviç duyması giizel bir şeydir... Önce kazanç sorunudur! Kitaplarının para getirme- sidir! lletişim olanaklarının yetersiz olduğu bir ülke- de sanat değeri taşıyan yapıtların gereken ilgiyi gör- memesi, geniş bir satışa kavuşamaması, doğaldır. Ama, son yıllardaTV'lerde, basındayeni propa- ganda yolları açıldı. Daha kitap ortaya çıkmadan, belki de yazılmadan, bazı yazarlar gündeme geti- riliyor! Röportajlar, övgülü tanıtmalar, kitabı ve da- ha da çok yazarı, türlü yönleriyle okura tanıtılıyor. Falanca kişi bilmem hangi kitabı yazmakta, aman öğrenin, çıkarçıkmaz kapışın diyen reklamcılar var. Yıllar önce bir roman yarışmasında Orhan Pa- muk adlı bir gencin, ailesinin yaşamını anlatan ro- manını beğenmiş, değerlendirmiştik. Sonra o genç, kitap üstüne kitap çıkardı. Çoğunu okuyamadım. Nedeni de işin içine kolaylık, ucuzluk, okura türlü yollarla kendini, yazdıklarını beğendirme tutumu var- dı. Romanları çok satışa ulaşıyordu, ama okuyan o kadar çok değildi! Orhan Pamuk'un, geçen gün "Hürriyef'te çıkan sözleri oldukça ilginçti. "Kimse söylemiyor, ben söyleyeyim" diyeTürklerin bir milyon Ermeniyi, el- li bin Kürt'ü öldürdüklerini açıklıyordu. Kimse söy- lememiş, o söylüyormuş! Sanki Batı ülkelerinde sürdürülen Ermeni, Kürt propagandalarını hiç duy- mamışız!.. Amerika'da pek beğenilen birTürk ya- zarınının ağzından çıkan bu sözler, neye, kime ya- rayacak? Herhalde, Türkiye düşmanlarının ekme- ğine yağ sürecek. Ben işin o yanını tartışmak istemiyorum. Oysa öy- le yabana atılacak bir şey değil... Ama bence da- ha da önemlisi, bir yazarın kendi eliyle içine düş- tüğü boşluk! Çok okunmak, çok satış yapmak ay- rı şeylerdir. Kimi var az okunur, az satılır ama uzun zaman içinde, yıllar yılı aranır bulunur, okunur. Ara- dan elli yıl, yüz yıl geçse de değerini yitirmez. Ha- lit Ziya'lar, Hüseyin Rahmi'ler, Aziz Nesin'ler, Or- han Kemal'ler Sait Faik'ler vb. Bir de, hem çok okuyucusu olan hem de çok sa- tış yapan yazarlar vardır. Bir zamanlar Esat Mah- mut Karakurt'un romanları tefrika edilince, o ga- zetenin satışı yüz binlere çıkardı. Kitapları da üst üste baskı yapardı. Kerime Nadir'ler, Mükerrem Kamil'ler, Oğuz Özdeş'ler de öyleydi. Ama örne- ğin Karakurt hiçbir zaman kendini edebiyatçı say- mazdı! "Benim önemim, okuryazarlığın çoğalma- sında etkin olmaktır" derdi. Bir elli altmış yıl sonra yaşayanlar, Orhan Pamuk gibi günübirlik ünlülerin kitaplanm acabaaynı önem- le okuyacak mı? Daha doğrusu yüz yıl sonra o tür kitaplaryeni baskılaryapabilecek mi? BurdaStend- hal'in "Kırmızı ve Siyah" Parma Manastırı gibi ro- manlarının ancak yüz yıl sonra değerlendirildiğini anımsatmak gerekir... "Benim kitaplanm satılıyor, onlarınki satılmıyor" diye böbürlenenler bir de gerçeğin bu yanını dü- şünmemeli mi? İktidar Olma Sanatı Y r d . D o ç . D r . E n g i n Ü N S A L Eski îst. Milletvekilı Multepe Üniv. Huk. Fak. S iyaset iktidar olmak içın yapılır. Bır partinin yöneticileri iktidar ola- bilmek için zorlu, inançlı, özveri- li, ödünsüz uğraşlar vermek zo- rundadır. Tıpkı bir ürün yaratmak sevdasındaki sanatçı gibi. îktidar olmak ere- ği sanatsal bir tutku gibi algılanmalıdır. Türkiye'nin en eski ve en deneyımli parti- si, düzenlediği 13. Olağanüstü Kurultay'dan kamuoyunda güven yitirerek, demokrasi adı- na kendisine bağlanan umutlann aşınmasına neden olarak ve bir gün iktidar olabileceği ko- nusunda ciddi kuşkular yaratarak çıkmıştır. Deneyimsiz ve birikimsiz bir rakibe karşı, partisinin ve kendısinin çok şey kaybetmesi pahasına kazandığı galibiyet Saym Baykal'ın hiçbir zaman övünerek anımsayacağı bir ba- şan olmayacaktır. Karşısındaki muhalefetin daha da büyümesinden ve genel başkanhk koltuğunun elinden alınması olasılığmın da- ha da kuvvetlenmesinden korkan Sayın Bay- kal zamansız, gereksiz ve baskın türünden bir kurultaya giderek yeniden genel başkan- lığa seçilerek kendisinin ve CHP'nin gelece- gini güvenlik altına aldığını sanıyorsa çok yanılıyor. Devrim yasalannın, Atatürk'ün öncülük ettiğı aydınlanma sürecinin çok lartışıldığı bir dönemden geçiyoruz. Üstclik Yargıtay Ceza Genel Kurulu laiklık karşıtlanna dü- şünce özgürlüğü adına laikliğe saldırmamn önünü açtığı, siyasal yönetim anlayışına din- sel motiflerin daha da egemen olacağı bir dö- nemde Atalürk'ün kurduğu CHP onun ilke- lerini savunup ona ve devrimlerine yapılan sal- dınlann önündc dimdik ayakta durması ge- rekirken böylesine ucuz, böylesine köksüz uğraşlaıın içine yuvarlanması inamlır gibi değildir. Görevlerinin Atatürk devrimlerini savunmak yerine kendi koltuklarmı savun- mak oldıığuna inananların yönetimindeki CHP hem uzun soluklu olamaz hem de bir gün iktidar olma umudunu taşıyamaz. CHP genel başkanı kendisine karşı parti içinde ve kamuoyunda giderek güçlenen kar- şı akımın nedenleri konusunda iyi düşünmek zorundadır; çünkü CHP önümüzdeki iki yıl içinde demokrasinin esenliği için, aydınlan- manın karanlıga dönüşmemesi için iyi tnuha- lefet yapmak ve sonraki genel seçimlerde ik- tidar olmayı düşünmek zorundadır. Bugün- kü kadrolarla ve bugünkü yönetim anlayışı ıle CHP'nin güçlü bir muhalefet odağı ve ikti- dar adayı olması olanaksızdır. CHP'nin ge- nel başkanının yönetim anlayışı ve siyaset uygulamaları mutlaka değişmelidir. Ancak totaliter yönetimlerde görülebilecek ve demok- ratik ortamlarda asla düşünülemeyecek mu- halifleri temizleyerek parti içinde iktıdarda kal- mak yönteminin ne partiye ne de genel baş- kana uzun vadede bir yarar sağlamayacağı bilinmelidir. Kurultay sonrasında CHP eğeryarattığı gü- ven bunalımını aşmak, karşı devrimciler ka- rarlı adımlarla yeni mevziler kazanırken ye- niden umut olmak, seçmenlerle ve bu parti- ye gönül vermiş demokrat, laik ve cumhuri- yetçi insanlarla banşmak istiyorsa bir dizi ey- lemi gerçekleştirmek zorundadır. CHP her şeyden önce parti içinde kıyım ye- rine hoşgörü sergilemelidir. Genel başkan kendisine ve görüşlerine karşı olanlarla diya- log kurmanın yollarını aramalı, onların da partinin bıreyleri oldugunu unutmayarak ta- şıdığı siyasal sorumluluğa karşıtlannı da or- tak etmeyi düşünmelı, onlara da katkı suna- caklan bir ortam hazırlamalıdır. Böylesı bir gırışım partililere aynı ilkeler uğnına birlik- te nıücadele etmek mutluluğunu verecek ve partiyi seçmen karşısında mutlaka güçlendi- recektir. CHP'nin inandırıcı bir iktidar programı yoktur. İktidar olmak için ne kadroları ne de ilkeleıi belirlenmış değildir. Kemalist söy- lcmden ve O'nun çizgisinden sapma görünü- mü vermektedir. CHP, kurultay sonrasında en kısa zaman- da bir iktidar programı hazırlığına girişmeli ve uzmanların, akademisyenlerin, ilgili ta- rafların katkısı ile dış politıka, endüstriyel ılışkiler, para politikalan, borçların yeniden yapılandınlması, gerekli yatınmlann nasıl ve hangi alanlara yapılması, vergi politikası gi- bi konularda inandırıcı, gerçekçi ve güven verici raporlar hazırlayarak yapacağı bir prog- ram kurultayında bu raporları partiniû iktidar programı halıne getirmelidir. Atatürk'ün söy- levlerinin ve yazdıklannın ışığında Kemaliz- min günümüze ışık tutacak ilkelerinı yeniden gündeme getirmelidir. Bu yoldan parti ka- muoyunun beklentilerini, kamuoyunuıı kat- kısı ile partinin düşünce ve eylcm platformu- na taşımış olacaktır. Parti tüzüğünde olmasa da sosyal demok- rat olduğuna inandığı sivil toplum örgütleri- nin, meslek odalarının temsilcilerini parti meclisi toplantılarına çağırmalı, uygulana- cak güncel politikalar konusunda onlann kat- kısını istemelidir. Yoğun eğitim programlan uygulanmasını başlatarak parti yöneticilerinin ve sade par- tililerin siyasal ideolojiler konusunda eğitil- mesini, eİconomik ve sosyal konularda bi- linçlendirilmesini sağlamalıdır. Ulusal girişimciler AB ile bütünleşme sü- recinde Türk şirketlerinin çokuluslu şırketle- rin eline geçeceğinden ya da doğacak çok olumsuz yanşma koşulları nedeni ile mevzi- lerini kaybedeceklerinden ciddi olarak kuş- kuludurlar. Bu korkunun aşılması için alına- cak önlemler, girişimcilerin örgütleri ile par- ti çatısı altında mutlaka çözüme kavuşturul- malıdır. CHP, işçi büroları kurup partinin tabanına emekçileri taşımalı ve üye profilini değiştir- melidir. Sosyal demokrat partilerin kapita- lizmin Marksizme karşı yarattığı bir alt ku- ruluş olmadığını kamtlamalı, pazar ekonomi- sinin yarattığı ezılen milyonlara, sosyal dev- letin umut rüzgârlarmı estirmelidır. Kurultay sonrasında CHP'nin tüm bunları yapacağı konusunda ciddi kuşkular yüksek ses- le söylenmeye, AKP'nın başanlı olmasının CHP'nin güçsüzlüğünden kaynaklandığı so- nucuna vanlmaya başlanmıştır. Çok kimse üretilmesı gereken politikalar yerine partide bir kör döğüşün ve kıyımın yaşanacagı sanı- sındadır. Böyle bir gelişme ülkede sosyal de- mokrat muhalefetin sonu olur. Bu sonuç AKP'yi uzun yıllar iktidar yapar ve ilk genel seçimde DYP'yı ana muhalefet partisi olarak öne çıkarır. Kemalist çızgıyi savunan sosyal demokrat bir muhalefetin yokluğunda zengin- fakır arasındaki makas daha da açılır, sosyal devletın ilkelerı uygulama alanı bulamazsa, ezilen milyonlann, umutsuz kitlelerin çözü- mü sokaklarda araması kaçınılmaz olur. Böy- le bir senaryonun sorumlusu elbette CHP ola- caktır. Bunun için kurultay sonrasında CHP genel başkanının ve arkadaşlarının şapkalannı ön- lerinc koymaları, çok iyi düşünnıelen gerekir. Türkçede Dilbilgisinin Yeri... Celil A L T I N Eğitim Damşmanı ANKARA 2. AİLE MAHKEMESİ'NDEN 2003/299 Davacı Deniz Süleymanoğlu tarafından davalı Kcmal Süleymanoğlu aleyhine açılaıı boşanma davasının yapılan yargılamasinda vcrılen ara ka- rarı uyarınca, Davalı Kemal Süleymanoğlu'nun I\ırgut Özal Bıılvan Ciüzelyalı Sok. No: 37/11 Adana adresi- ne çıkartılan tebligatların tebliğ edilemediği ve adreslerini de zabıtaca yapılan araştıraıada tespit edilemediğinden adı geçen davalının duruşma günü olan 05.04.2005 günü saat 09.30'da tüm dclıllcr ıle bırlıktc mahkememizde lıazır bulun- ması ve kendisini bir vekille temsil ettirmesi, ak- si takdirdc duruşmalara yokluğunuzda devam edılcceğı ve karar verileceği HUMK.'nun 509. maddesi gereğince tebliğ yerine kaim olmak üze- re ılancn tebliğ olunur. Basuı: 6735 O kullaruııızda Türkçe ders- leri eskiden "oku-anlaf yöntemiyle sürdürülürdü. Şimdi kitaplara alınan metinler de- ğişik açılardan inceleniyor. Yeni kitaplar yazıldıkça, yazarlann an- layışına göre, yeni metin mcele- me yöntemleri üretiliyor. Okuma kitaplannın yanında dilbilgisi ders kitaplan da yer aldı. Dilbilgisi öğretimı, okuma kitaplarında apayn bir ders gibi okutuluyor. Türkçe dersının ana konusu metin incelemedır. Metın mcele- me en küçük anlanı birimi olan sözcüklerden başlayarak tümce- ye, bölümceye (paragrafa), met- ninbütününe değin uzanır. Ancak metin inceleme yöntemmde dü- şünmeye, eleştiriye dayanandü ça- lışmaları, bir türlü sınıflara gire- medi. Türkçemizin olanaklan iş- letilip öğrcncilerin düşünme ye- tenekleri gelıştirilmiyor; Türkçe öğretimi bir bılgı dersi nıteliğin- den kurtarılamıyor. Oysa dilimiz öylesine varsıl, öylcsine işlek, öylesine kıvrak bir dil ki bir sözcük bir tümcede başka, başka bir tümcede başka anlamda kullanılabiliyor. Bölüm- celerde tümcelerin işlevi de böy- le. Bu niteliği ile dılırruz matctna- tik gibidir. tki sayının arasına ar- tı koyarsanız başka sonuç çıkar; eksı, çarpı, bölü imi koyarsanız sonuç yine başkadır. Sözcükler- le, tümcelerle, bölümcelerle de- ğişik düşünceler üretmek de tıp- kı böyledir. Ama dilin bu olanaklanndan yararlanarak Türkçe derslermde metinleri böyle işlediğimiz söy- lenemez. Yeni yazılan kitaplar da bu durumu değiştirmiyor. Yine öğrenciler okuduklarını anlat- makla, verilen alıştırmalan def- terlerine yazmakla yetmiyor. Dilbilgisi dersleri de öğrencı- lerin okuduklaruıı ne daha iyi an- lamalanna yanyor ne de anladık- larını sözle, yazıyla yeterince an- latabılmelerine. Çünkü dilbilgisi, başka bir ders- miş gibi değil, metın ıncelemede, matematikteki dört işlem gıbı al- gılanmalı. Eskiden beri dilbilgi- sinin, okudugunu doğru anlamak, anladığını sözlü-yazılı doğru an- latmak için bir araç olduğu düşü- nülmedi; öğrencilere, salt dilbil- gisi terimlerinin adları, tümcede- ki görevleri öğretilmekle yetinil- di, bugün de öyle. Oysa düşünsel alıştırmalarla ışlenışınde dilbilgisi çok olanak- lar sağlar. Dilbilgisi öğretiminin başka bir amacı daha vardır ki bu amaç, belki yukarıda söylenenler- den daha da önemlidir: Genellık- lc matematik kişiye, doğruyu yan- lıştan ayırma, bir işi sonuca bağ- lama gücü kazandınr. Bu yargı Türkçe için daha doğ- ıoıdur. Çünkü dil, rakamlann çiz- diği katı ve dar çerçeve ıçınde kalmaz. Başka bir deyışle dilbil- gisi, sözcükleı, tümceler, bölüm- celer, metinler üzerinde değişik açılardan düşünebilmenin aracı- dır. Okullarda dılbilgısım ışleme sokarak bu anlamda öğrenciler çok değişik alıştırmalar üzerinde çalıştınlabilir. Bilgiyi hızlı ve doğru kullanma becerisi edinmek istiyorsun. Daha fazla pratik yapmaya ihtiyacın var. 'Tam öğrenme' yöntemiyle konuları daha iyi anlayacaksın. Böylece, sorulan çözerken kendine güvenin artacak. Bu süreçte, MEF öğretmenlerini daima yanında bulacaksın. Sürekli yenilenen 60,000 özgün soruluk soru bankasına her an erişerek kazandığm becerileri rahatça kullanacaksm. 1972 HODERN EÖİTİM FEN V DCRSHANELERİ www.mefdershaneleri.com Beşiktaş: 0212 260 7200 Kadtköy-1: 0216 346 2758 Kadıköy-2: 0216 347 0097 Bakırköy: 0212 543 7998 PENCERE DüşmanL Sen şu Yüce Allah'ın yaptıklarına bak da yu- murtaya nasıl can verdiğini anlayıver!.. Iddiaya göre halkımızda Amerikan düşman- lığı başlamış... Amerikan kodamanlarının yamakları kaygılı... AKP'ye diyorlar ki: -önlem al!.. - Neyapayım?.. - Halktaki Amerikan düşmanlığının önüne ge- çemezsen ilişkilerimiz süremez!.. • Bir zamanların Beyoğlu'su!.. Istiklal Caddesi'nden geçen tramvayın tepe- sine Amerikalı denizci er tırmanmış, elindeki bi- ra şişesini tspesine dikmiş.. Sokaktaki halk alkışlıyor.. Zamanın genelevi Abanoz kapatılmış.. Kim için?.. Istanbul limanına demirlemiş Amerikan filo- sunun erleri için... Yüz yıllık Rus salatasının adı lokantalarda de- ğiştirilmiş... Neolmuş?.. Amerikan salatası!.. Halkımızdaki Moskof düşmanlığı nitelik değiş- tirip "Komünist" ile kan davasına dönüşmüş... Zavallı Türk aydınını Taksim Meydanı'nın or- tasına "Komünisttir" diye atsan.. O andalinç edilir!.. Babıâli'deyazarmı,çizermi?..Gerçekleridi- le getirip doğruları mı yazıyor?.. Damgayı bas: - Komünisttir!.. Köy Enstitülü mü?.. - Komünisttir.. Amerika'yı mı eleştiriyor?.. - Komünisttir!.. Peki, birisi Komünist oldu mu işi nedir?.. İşi bitiktir.. Bir ömür böyle geçti... • Laik Atatürk Cumhuriyetinin canına böyle okundu; Aydınlanma'nın icabına bakıldı; dinci- ye, mürteciye, softaya, yobaza, inci boncukta- kıldı; Amerika'yatapıldı... Peki, şimdi ne oluyor?.. Amerikagözü bağlı Müslümanları Komünizm ürküsüyle sömürüp yıllarca parmağında oynat- tı; ama, her şeyin bir sonu var, değil mi?.. Gözleri bağlı Müslümanın gözleri açılınca kar- şısında düşman olarak kimi gördü?.. Amerikalıyı!.. • Komünist sizlere ömür.. Yeni düşmanımız inşallah bize hayırlı olur!.. Yoksul halkları kafakola alıp sömürmekten mide fesadına uğramış Amerikalıya karşı Tür- kiye'de patlayan düşmanlık güdüsü, Amerikan patronajını da korkuttuğu için şimdi diyorlar ki: - Hükümet önlem alsın, kamuoyunu hizaya ge- tirsin, Amerikan düşmanlığına son versin!.. Yok- sa kötü olur!.. • Türk Hükümeti bunu Amerikan yönetimine söylese dostumuz der ki: - Bizde demokrasi var, kamuoyu özgürdür, hal- kımıza karışamayız!.. Peki, bizim Hükümet ne yapacak?.. Yasa mı çıkartacak, halkın Amerika'ya düş- manlığını kanunla mı yasaklayacak?.. Vaktiyle, Komünistleri hapsettiği gibi Amerikan düşman- larını içeri mi tıkacak?.. Amerikalı Türkiye'de "llımlı Islam Devleti Mo- deli"n\ tezgâhlıyordu; değil mi?.. Al sana Amerikan düşmanlığı!.. KÜLTÜR GEZtLERtMtZ SÜRÜYOR... ENDÜLÜS - MADRİD - TOLEDO 30 Mart - 8 Nisan 2005 TEKNE İLE ELBE NEHRİ'NDE GEZÎNTÎ 29 Temmuz - 4 Ağustos 2005 İRLANDA - tSKOÇYA 2 -14 Ağustos 2005 FRANSA RÖNESANS ŞATOLARI, ORTAÇAĞ KATEDRALLERİ 4-llEylül2005 FEST TRAVEL Tel: (0212) 216 10 36 www.festtraveLcom /fest&festtraveLcom GÖLCÜK tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MENKUL AÇIK ART1RMA ÎLANI DosyaNo: 2004/616 Tal. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar vc kıymetleri yazılı mallar satışa çıkartılmıştır. Bınnci arttırma 18.03.2005 günü saat 10.30-10.40 ara- sında Saraylı Kalıcı Konutlar, 180 ada, 6 Blok, D:4 Göl- cük adresinde yapüacak ve o günü kıymetlerin %60'ına istekli bulıınmadığı takdirde 23.03.2005 günü aynı yer ve aynı saatte ikinci arttırma yapılarak satılacağı şu kadar ki artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40'ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına riiçhanı olan alacaklının toplanundan fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma masraflan- nı geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satış bedeli üzerin- den % ... oranında KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin bir örneğinin isteyene gönderılebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya nu- marasıyla dairemize başvurmalan ilan olunur. 08.02.2005 Ylııhammon kıynıcli (lira) AdediC'insi (Malııyi'ti vc «HK'IHIİ niMkri) İÜ.OÜO.OÜ YTL 20 Küpürlü gelınlik hehen 500.00 YTL 10.000 YTL 20 Işlemelı gelınlik behen 500.00 YTL 150.00 YTL 1 Saba marka 37 ekrun renklı televizyon 1.200.00 YTL 1 953338 seri no'lu Paaf marka düz dıkış makınesı Basın: 6166
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle