18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2005 PERŞEMBE HABERLER DUIVYADABUGm ALİ SİRMEN Filistin'de Giiç Barış Her şey önceden planlandığı gibi yürüyor. Arafat aniden hastalanıyor ve açıklanmayan bir nedenle ölüyor. Filistin Devlet Başkanlığı'na, Sabra Şatilla kasa- bı Ariel Şaron'un "Bunu beğendim, bununla ma- saya otururum" dediği, ılımlı Mahmud Abbas se- çiliyor. Mahmut Abbas, görüşmeler sırasında FKÖ'nün artık terörden vazgeçeceğini kabul ederek Arafat'ı zımnen suçluyor. Sonunda Mısır'da Şarm el Şeyh kentinde, Şaron ile Mahmut Abbas, Hüsnü Mubarek ve Kral Ab- dullah'ın desteği ve himayesinde masaya oturup teröre son verilerek barış sürecinin başlatılması ka- rarını alıyorlar. Görülüyor ki, Arafat'sız çözüm senaryosu tıkır tı- kır işliyor. Kimileri barış umudunun ufukta belirdiğini söy- lemeye başlıyor. O kadar aceleye gerek yok. Söz konusu olan, bir tür ateşkes aslında. Mahmut Abbas, FKÖ'nün hertürlüterörüdurdu- racağını, Şaron da Filistin'e yönelik saldırılara son vereceklerini söylüyor. Hepsi bundan ibaret. Yoksa beş yıl önce Camp David'de barışın gerçekleşmesi beklenirken gerçek- leşmediği ortamın da daha gerisinde bulunuyorta- raflar. Ama ateşkes sürecinin başarısı için kimi öğeler de yok değil. Bunların başında, Israil tarafında Ariel Şaron'un olması geliyor. Bu olay ilk bakışta pek de âlâ çeliş- kili görünebilir. Çünkü bölgeyi kan ve ateşe boğan, ikinci intifa- danın başlamasına neden olan, Şatilla kasabı Şa- ron, bütün bu dökülen kanların sorumlusu. ••• Siyasi görüşleri hiç de Şaron'ayakın olmayan, çok deneyimli Israilli birgazeteci dostum, "Şaron'usev- miyorum. Ama neyaparsın ki, gücü ve birşeyyap- ma ihtimali olan tek kişio" dedi geçenlerde. Evet Israil'in başında, istediğini yaptırabilme ko- nusunda liderler içinde en şanslı olan kişi Şaron var. Şaron, Batı Şeria'daki boşaltma operasyonuna direnecek olan Yahudi yerleşimcilere karşı güç kul- lanacağını bile söylüyor. Üstelik Şaron, Israil hapishanelerinde bulunan 900 tutuklunun serbest bırakılacağını da açıklıyor. Ayrıca son barış görüşmelerini, Mısır ile Ürdün de destekliyor, Hüsnü Mubarek Şaron ile yaptığı gö- rüşme sırasında, Israil'i Suriye ile de görüşmeye da- vet ediyor. Ama barış için değil, ateşkes için de olumlu öğe- ler burada son buluyor. Evet Israil'in başında sözünü dinletebilecek, bü- tün liderler içinde, istediğini yaptırma konusunda en güçlü görünen Ariel Şaron bulunuyor. Ama ya El Fetih cephesine ne demeli? Mahmud Abbas o denli güçlü mü? Beğenilmeyen, tarih sahnesinden çekildiği için bay- ram yapılan Yaser Arafat'ın bile tam anlamıyla de- netleyemediği El Fetih'i Mahmud Abbas ne kadar denetleyebilecek? Filistin örgütlerinin şiddet eylemleri, liderlerin is- teğiyle başlayıp isteğiyle mi son buluyor, yoksa da- ha karmaşık etkenlerden mi doğuyor? Arafat'ın durdurmayı başaramadığı terörü, Abbas nasıl durdurabilecek ki? Nitekim Hamas, anlaşmanın kendilerini bağla- mayacağını açıklıyor. Hamas yapılan yerel seçimlerin üçte ikisini kazan- mış, halk içinde kök salmış bir kuruluş. ••• Hamas'ın eylemleriyle şiddet yeniden başlarsa ne olacak? Şaron, sürecin şiddet olayları çıkması halinde kesileceğini söylüyor. Yani Batı Şeria'dan çekilme olmayacak, Filistinlilere karşı saldırılar sürecek de- mek. Israil hapishanelerinden salıverilecek 900 kişinin kimlikleri de önemli. Israil yetkilileri, Mervan Bar- buti gibi kişilerin yani "kanlı eylemlere bulaşmış olan- lann" salıverilmeyeceklerini söylüyorlar. Bırakılacak olanlar işyerlerine gitmek için izinsiz olarak kontrol noktası dışından geçiş yaparken ya- kalanlar. Yalnızca böylesi bir yumuşama, Filistinliler ara- sında beklenen olumlu etkiyi yaratabilecek mi? Bu noktada iki tarafta da insanların artık şiddet- ten bıkmış olmaları, Filistinlilerin iş bulmuş olanla- rı, çalışma imkânlarının iyileşmesi, Israillilerin şid- detin son bulmasıyla daha güvenli bir yaşama ka- vuşma umutları, ateşkes sürecinin başarıya erişme- si açısından olumlu bir faktör olarak görülebilir. Ama bütün bunlar, barışın gerçekleşeceği anla- mına gelmiyor. Israil-Filistin barışı bugün beş yıl öncesinden de daha uzak ve güç görünüyor. [email protected] 'ÎÇ HUKUK YOLLARI TÜKENDt' CHP'liKart 'zırhı' AİHM'ye taşıdı ANKARA(Cumhu- riyet Bürosu) - CHP Konya Milletvekili AüT- la Kart, dokunulmaz- lıkla ilgili olarak Ana- yasa-Adalet Karma Ko- misyonu'nun verdiği erteleme karan üzeri- ne Avrupa Insan Hak- lan Mahkemesi'ne (AÎHM) başvurdu. Kart, dokunulmazlık konusunda iç hukuk yolları tükendiğinden, zorunlu olarak bu yola başvurduğunu bildirdi. Kart, başvurusuyla ilgi- li olarak şu açıklamayı yaptı: "Başta Saym Başba- kan olınak üzere, siya- si iktidar mensuplan 'kişisel ve siyasal kay- gılarla' başka ıııillelvc- killerinin adilyargılan- ma haklannı ihlal et- mişlerdir. Hukuk devle- tinde böyle bir aıılay ışa yer olamaz. Siyasi ikti- dar mensuplan, anaya- sanııı 76. maddesinde sözüedilen ve 'seçilme engeli' teşkil eden suç- lardan dolayıyargüan- mamak için, tutarb ve inandıncı olmayan ge- rekçelerle dokunulmaz- lık zırhına bürünmüş- lerdir. AİHM'nin yapa- cağı inceleme ve değer- lendirme sonucunda si- yasi iktidann hukuk dı- şı ve kamuoyunu yaıııl- tan tavırlan bir defa da- ha ortaya çıkacaktır. AtHM'nin yapılan lıak ihlalini tespit edeceğine inanıyorum." Kuran kurslannm süresini uzatan düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu Danıştay'dan laildikdersiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay Idari Dava Daireleri Gencl Ku- rulu, yaz aylanndaki Kuran kurslannın süresini 3 günden 5 güne çıkaran yö- netmeliğin dayanağı olan yasa hük- münün iptali istemiyle Anayasa Mah- kemesi'ne başvurdu. Başvuru kararın- da, "Devletineğitimveöğretimdekigö- zetim ve denetim görevi, laiklik ilkesi- ne aykırı etkinlik ve öğretim yapılma- sına izin verflmemesi görevini de kap- samaktadır" denildi. Eğitimciler Derneği, 27 Ağustos 2000 tarihli Diyanet îşleri Başkanlığı Kuran Kurslan ile Ögrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği'nin "yaz kurslan" başhklı 32. maddesinde ya- pılan ve haftada 3 gün olan yaz Kuran kurslannın eğitim süresini 5 güne çı- karan hükmün iptali istemiyle dava aç- tı. Danıştay 8. Dairesi, iptal istemini red- detti. Dernek bu karan temyiz etti. Da- • Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun karanna ilişkin tartışmalar sürerken Danıştay, Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda laikliğin önemini vurguladı. Kuran kurslannın süresinin üç günden beş güne uzatılması düzenlemesinin iptali istenen Danıştay kararında, laik eğitimi kesintisiz olarak tamamlamamış çocuklara dinsel eğitim verilmesinin anayasaya aykın olduğuna dikkat çekildi. nıştay Idari Dava Daireleri Genel Ku- rulu, düzenlemenin dayanağı olan Di- yanet îşleri Başkanlığı Kuruluş ve Gö- revleri Hakkında Yasa'ya eklenen ba- zı hükümlerin anayasaya aykın oldu- ğu kanısına vararak iptali istemiyle 7'ye karşı 16 üyenin oyuyla Anayasa Mahkemesi'ne götürme karan verdi. İptali istenen hükümler şöyle: "...Aynca ilköğrctimin 5'inci MIIIIIIII bitirenler için tatillerde ve Milli Eğitim BakanlığVnın denetim ve gözetiminde yaz Kuran kurslan açıur. Kuran kurs- lannınaçıbş,eğium-öğretimvedenetim- leri ile bu kurslarda okuyan öğrencile- rinbanndığıyurtveyapansiyonlannaçH lışveçabşmalaruıa dairhususlaryönet- melikledüzenlenir." Genel kurulun ka- rannda, Anayasa Mahkemesi'nin bir- çok karannda Atatürk ilkelerinin en önemlisinin laiklik olduğunun vurgu- landığı aktanldı. 'Gelecek açısından önemli' "Liklik ilkesi toplumun akıl ve bilim dışı düşüncelerdenveyargılardan uzak kalmasııu, toplumda karşıhkh saygı, hoşgörünün egemen olmasuu sağlaya- rak ulusal biı liğin korunmasını ve de- VHIIIIIII amaçlar" denilen kararda, özel- likle eğitim-öğretim alanında laikliğe bağlılıkve saygının, ulusun geleceği açı- sından büyük önem taşıdığına işaret edildi. Kararda, özetle şu görüşlere yer verildi: "Türk milli egıtiminin temel anıacı, Türk nıillelinin liiuı bireylerini, Atatürk ilke ve inkılaplanna ve anaya- sada anlanmuu bulan Atatürk milli- yetçiliğuıe bağh, anayasanın başlangı- cuıda belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik,laikvesosyalbirhukukdev- leti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne kar- şı görev ve sorumluluklannı bilen ve bunlan yaşamında uygulayan vatan- daşlar olarak yetiştirmektir. Devletin eğitim veöğretimdeki gözetim ve dene- tim görevi laiklik ilkesine aykın etkin- lik vc öğretim yapümasuıa izin veril- memesi görevini de kapsamaktadır. Her türlü eğitim ve öğretimin Atatürk ilkeleri ve inkılaplan doğrultusunda BAŞKANLIKTAN ISTİFA ETTl Başbakan hn Asya gezisiAKP'li Börü'yü küstürdü BÜLENTSARIOĞLU ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'm Asya gezisi için oluştur- duğu heyet partide rahat- sızlığa neden oldu. Ziyare- te davet edilmeyen Adana milletvekili Zeynep Tekiıı Börü, Türkiye- Endonez- ya Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanlı- ğı'ndan istifa etti. Asya gezisinde Erdo- ğan'a 10'u milletvekili olan 150 kişi eşlik ederken ba- zı sivil toplum örgütü tem- silcileri, işadamları, çok sayıda bürokrat ve gazete- cınin olduğu heyette TBMM Dostluk Grubu Başkanı yerbulamadı. Baş- bakan ve bakanlann yurt- dışı gezi programlannda, TBMM dostluk grubu baş- kanlarının yer almasına özel önem verilirken düşük masraflı bazı ziyaretlerde grubun tamamı da heyet- te yer bulabiliyor. Geziye davet edilmeme- sinden rahatsız olan Börü, grup başkanlığından istifa dilekçesini önceki gün TBMM Başkanlığı'na gönderdi. Börü, dünyanın ayağa kalktığı hassas bir dönemde dostluk gnıbu- nun başkanı olarak herhan- gi bir görevi olmayacak- sa, bundan sonra da olama- yacağını belirterek başkan- lıktan aynldı. Börü, Cum- huriyet'in sorusu üzerine, "Dostluk gruplaruıa baş- kan seçiürken özellikle Müslüman bir ülkeyle il- gili grupta yer almak iste- diğimi söyledim. Ben ora- ya gitmek, bir yetimin, bir yoksulun başuu okşamak isterdim bir kadın olarak. Ama büyüklerimiz böyle uygun görmüşler ne diye- lim" dedi. Devlete 30 yıl hizmet vermiş bir bürok- rat olarak hiyerarşiyi önem- sediğini belirten Börü, "Ben işe yaramıyorsam, zaten istenmediğim yere gitmem. Banaihtiyaç duy- mamışlar demek ki. Ma- dem orada yararlı değilinı, ozaman bu grubun başm- da ohnanın gereği de yok. Belki daha yararlı olacak bir arkadaşım gelir n görüşünü dile getirdi. tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN çağdaş bilim ve eğitim esaslanna göre yapdması anayasanın gereğidir." Kararda, bu eğitim yıllannda çocuk- lann, bilimsel veriler ışığında yetişe- rek çağdaş eğitimlerini tamamlamala- nnın laik Türkiye Cumhuriyeti'ne kar- şı görev ve sorumluluklannı bilen ve bunlan yaşamında uygulayan yurttaş- lar olmalannı sağlayacağı kaydedildi. 'Anayasa ihlal edildi' Kararda, zorunlu eğitimi 8 yıla çı- karan yasanın iptali istemiyle açılan davanın Anayasa Mahkemesi tarafin- dan reddedildiğine işaret edildi. 8 yıl- hk kesintisiz zorunlu temel eğitimi ön- gören yasadan sonra çıkanlan ve ipta- li istenen düzenlemenin temel eğitim yıllannda çağdaş bilim ve eğitimin ge- reği olarak laik eğitimi kesintisiz ola- rak ve bir bütünlük içinde tamamlama- mış çocuklara dinsel eğitim verilme- sini öngördüğüne vurgu ya- pılan kararda, bunun da ana- yasaya aykın olduğu kayde- dildi. tlköğretim 5. sınıfını bi- tiren çocuklann hafta son- ları ve yaz aylannda Kuran kurslarınakanuni temsilci- lerinin isteği ile katılabile- ceğı yönündekı yönetme- lik değişikliğinin daha ön- ce Danıştay 8. Dairesi'nce yürütmesınin durduruldu- ğu, bu karara yapılan itira- zın da genel kurul tarafın- dan reddedildiği anlatıldı. Kararda, "8. Daire'nin ve genel kunılun verdiği ka- rarlara uyuunası gerekir- keıı, Danıştay'ın hukukaay- kın bulduğu kurallar bu de- fa yasa iledüzenlenerekana-1 yasanuı 138. maddesi ihlal ediuniştir" denildi. Genel kurulun söz konu- su yasa hükmünün anayasa- ya aykırı olduğu görüşüne katılmayan 7 üye karşı oy yazısında, "Anayasa Mah- kemesi'ne başvurma kara- nna usul veesasyönlerinden karşıyız" denildi. AKP'nin öğrenci affinı sahiplenmesine tepki gösteren CHP, üniversitelerden görüş alınmasını istedi Af tasarısı MecBs'e sunuluyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP'li Milli Eğitim Komisyonu Başka- nı Tayyar Altikulaç'ın, öğrenci affina iliş- kin yasa teklifine son biçimini verdiği ve tasanyı bugün TBMM Başkanlığı'na su- nacağı bildirildi. AKP'nin hükümet ola- rak affi sahiplenmemesine tepki gösteren CHP ise "üniversiteler ve hükümet ara- sında sağlanacakmutabakatia getirilecek birdüzenlemeyedestekolabilecekleri'' gö- rüşünü iletti. AKP yönetimi, açıköğretim öğrencile- riyle birlikte 600 binden fazla oy potan- siyeli bulunan af konusunu, Meclis gün- demine getirmekte kararlı görünüyor. Al- tıkulaç, CHP ile uzlaşma arayışmda so- nuç ahnamadığını belirterek konuyu ya- sa teklifi olarak Meclis gündemine geti- receklerini söyledi. 2000 yılından bu ya- na üniversitelerle ilişiği kesilen öğrenci- lere yeni bir hak verilmesini içeren teklif üzerinde çalışma yapıldığını bildiren Al- tıkulaç, metne son şeklinin verilmesinin • CHP, öğrenci affıyla ilgili düzenlemeye dcstck için üniversiteler ile hükümet arasında mutabakat sağlanması koşulunu getirdi. Topuz, AKP'nin konuyu siyasi malzeme yaptığını savunarak af için YÖK veya üniversitelere yetki verilmesini önerdi. ardından bugün TBMM Başkanlığı'na sunulacağını kaydetti. Hangi sebeple olur- sa olsun üniversitelerle ilişiği kesilenle- rin aftan yararlanacağına işaret eden Al- tıkulaç, yapılacak düzenlemenin "disip- lin afB" içermeyeceğini söyledi. Altıku- laç, teklifin önümüzdeki hafta komisyon- da, daha sonraki hafta ise genel kurulda ele alınabileceğini ifade etti. AKP'li Fa- ruk Çelik çoğunluk iktidan olarak gerek- liliğine inandıklan konuda CHP ile uzlaş- ma aramayı doğru bulmadığını söyledi. 'Siyaset değil, eğitim sorunıT CHP Grup Başkanvekili AliTopuz, par- tili Milli Eğitim Komisyonu üyeleriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında AKP'nin affı "siyasi malzeme yaparken bu konuda üniversitelerin görüşünü al- madan, yasa teklifi ile** konuyu gündeme getirmesine tepki gösterdi. Öğrenci affı- nın, siyaset değil, "eğitim sorunu" oldu- ğunu kaydeden Topuz, 1983 yılından bu yana 9 af çıkanldığını, 10'uncusunun da yolda olduğunu belirtti. Af konusunda üniversiteler ve YÖK' ün ne dediğinin he- nüz belli olmadığını kaydeden Topuz, "Komisyonda bazı milletvekillerinin ver- diği teklifler var ortada. Sadece 'CHP ile mutabakat sağlarsak getiririz' diyorlar. Şimdi sormak lazun; AKP bu iki yüda hangikonudabizhnlemutabakatsaglaya- rak yasa tasarısı getirdi TBMM'ye" dedi. Topuz, AKP'nin CHP üzerinden siyaset yapmaya çalışarak siyasi etiklebağdaşma- yan bir tutum sergilediğini kaydetti. Topuz: Gelince bakanz AKP'nin gündem değiştirmeye çalıştı- ğını söyleyen Topuz, "Eğer bu konuda bir sorun varsa hükümetle YÖK arasın- da görüşülerek mutabakatla çözülnıcli- dir" dedi. Topuz, ilgisi olmadığı halde sürekli TBMM'ye tasan getirerek sorun çözmenin yerine, YÖK ya da üniversite- lere yetki veren bir yasa çıkarılmasını önerdi. CHP'nin buyaklaşımına karşın öğ- renci affinın TBMM'ye getirilmesi duru- munda ne yapacaklannı soran gazeteci- ye, "O zaman gelince bakanz. Şimdiye kadar yapılan yanbşları tekrarlayanlara biz de 'pardon' deriz" yanıtını veren Topuz, CHP'nin bu sorunda türbanı kıstas olarak görmediğini ve böyle bir önyargı içinde bulunmadıklannı belirtti. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu, Yargıtay'm tartışmalı yorumunu değerlendirdi: 'Karar içtihat niteliği taşımıyor'ÎLHANTAŞCI ANKARA- Yargıtay Onursal Cum- huriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Ceza Genel Kurulu'nun Kuran'a atıf- la oluşturduğu karannın içtihat nite- liğinde ohnadığına işaret ederek "tç- tihat yaratma, sadeceHukukveya Ce- za tçtihadı Birleştirme Genel Kurul- lan ile Yargıtay Büyük Genel Kuru- lu'naaittir"dedi. Sabih Kanadoğlu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bıçak sırtında al- dığı tartışmalı karan gazetemize de- ğerlendirdi. Kanadoğlu, Ceza Genel Kurulu'nun çoğunluk görüşünde, Türk Ceza Yasası'nın 312. maddesinin 2. fıkrasındaki uygulamalarda oluşan dağınıklığı gidermek, yorum farklı- lıklannı, suç ve cezanın yasalhğı kap- samında birleş.tirmek ve içtihat fark- hlıklannı ortadan kaldırmak amacıy- la kapsamlı bir inceleme yapıldığının ileri sürüldüğünü belirtti. Kanadoğlu, içtihat farklılıklannı giderme görev ve yetkisinin Yargıtay Hukuk veya Ce- za Içtihadı Birleştirme Genel İCurul- lan ile Yargıtay Büyük Genel Kuru- lu'nda olduğunu belirtirek "Ceza Ge- nel Kurulu kararlaruun bağlayıcıhğı, yerel mahkemelerin ilk karariannda direnmelcri üzerine verilen kararlar- rağanhakgetirirvegelişmesini,özgur- lükçü bir nitelik kazanmasım önler. Kaldı ki Yargıtay tçtihadı Birleştirme Kararlan'nın özelligi bu noktada baş- lamakta ve Yargıtay Daireleriyle, Hu- kuk ve Ceza Genel Kurullan arasm- daki görüş larklılıklannın giderilme- yana, emsal (örnek) karar obna nite- İiğiııidahitaşımamaktadır. Hukuksal süreç bitmemiştir. Devam eden hu- kuksal süreç içerisinde, emsal karar- dan veya içtihat karanndan söz edile- mez. Bu nedenle haber, yorum ve in- celemelerde görülen sevinçve üzüntü- • Kuran'a atıfla oluşturulan kararın içtihat niteliğinde olmadığını belirten Sabih Kanadoğlu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun aldığı bu kararın örnek karar olma niteliği bile taşımadığını vurguladı. Sabih Kanadoğlu, "Bu nedenle haber ve yorumlarda görülen sevinç ve üzüntünün haklı bir gerekçesi bulunmamaktadır" dedi. la sınırlıdır. Yoksa diğer yerel mahke- melerin veya Yargıtay Ceza Daireleri- nin, Ceza Genel Kurulu'nun kararla- nna uyma zonınluluğu yoktıır" diye konuştu. Bu kararların "yol gösterici ve ışık tutankararlar'' olduğunu anlatan Ka- nadoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: "Aksinin kabulü zaten hukuku du- sini sağlamaktadır. Bağlayıcı kararla içtihatyaratma,sadeceHukukveyaCe- za Içtihadı Birleştirme Genel Kıınıl- lan'yla Yargıtay Büyük Genel Kunı- lu'na ait olup; bu nedenle Ceza Genel Kurulu'nun çoğunluğununvermiş ol- duğu karann içtihat niteliği taşıdığı yolundaki görüş yerinde depdir. Ço- ğunhık görüşü,içtihat ohna niteliği bir nün haklı bu*gerekçesi bulunmamak- tadır." Yargıtay İç Yönetmeliği'ne gö- re genel kurullarm karariannda azın- hkta kalan üyelerin karşı oy yazısı yazmak istediğinde, bu yazıyı en geç birhafta içerisinde Kurul Başkanlığı'na vermek zorunda olduklannı anımsa- tan Kanadoğlu, "Buzorunluluğa Yar- gıtay'da bugüne değin titizlikle ııyııl- makladır. GerekYargıtay Yasası'nda, gerekseİç Yönetmellk'te oluşan kara- rın yaznn süresi hakkmda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle CMUK'un 268/1. maddesüıe başvur- mak gerekmektedir. Bu genel hükme göre hükmün gerekçesi tamanuyla tu- tanağa yazdmamışsa, tefhimden iti baren üç gün içerisinde dava dosyası- nakonulur. Karşıoysahiplerinebir haf- tahk ya/ıın süresi tanınmasınıngerek- çesi de bu üç günlük karar gerekçer yazma zonınluluğunda yatmaktadu*. Bir karşı oy, ancak çoğunluk görü- şü gerckçesiııin bilinmesiyle yazılabi- ttr. Söz konusu karar, 23 Kasım 2004 tarihindeverilmiş veyazınıı kamuoyu- nun IıiIgisinc ulaşbğı 3 Şubat 2005 ta- rihindetanıanılaııabiImişfir. Çoğunhık görüşü gerekçesine göre karşı oy yaz- mausulve gereğitersineçcviTkrek,ade- ta karşı oya göre çoğunluk görüşü ge- rekçesi oluşturulması sağlanmışur. Bu yanlış uygıilamamn öncelikle düzeltit mesi gerekmektedir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle