Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 ŞUBAT 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultunVrcumhuriyet.com.tr 15
mıı UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt
'Tarih Boyunca Anadolu', dokuz filmde binyıllarm yaşama ve yaratma kültürünü sergiliyor
Anadolu aşkrnın sinemasıBüyük kentlilerin "Anadolu"
denınce "gecekonducuları ve iş-
portacılan" anladığı yıllar geri-
dc kaldı.
Şimdi artık Anadolu demek, he-
men herkes için binyıllara uzanan
onurumuz ve "evrensel ayrıcalı-
ğımız"... Bu eşsiz uygarlıklar
dünyamızı görmcden, "yurtdışı-
na tatile gitmek" ise en zengini-
miz için bile neredeyse artık
"utanılacak" bir durum...
Nitekim son yıllarda yurdun
tüm yörelerindeki antik yerleşnıe-
ler ve tarihsel kentlerimiz, ne den-
li köklü bir yaşanmışlığın miras-
çısı olduğumuzu "geçmişin ta-
nıklaı ıııdaıı öğrenmek" isteyen-
lerle birlikteler...
Sözün kvsası, "büyük kent-
li"ler Anadolu'nun "kıymetini"
artık bilir oldular. Anadolu da
kendi değerlerinin farkına vardı
ve elde kalanlarını korumak için
hemen tünı kentlerde kollar sıvan-
dı...
Azra Erhafın amsıyla...
Ne var ki bu büyük "anımsa-
ma" pek de kolay olmadı. Eğer
başta Ualikarnas Balıkçısı ol-
mak üzere, 196O'lı yılların o unu-
tulmaz bir avuç "yurt sevdalısı",
yaşadığımız toprakların sıradan
bir coğrafya değil, "tarihsel ya-
raücılıkların" birikimleriyle
"Anadolu" olduğunu kültürel bi-
lincimize kazandırmasalardı; bu-
günleri belki de çok sonra yaşar-
dık. Hatta eldeki değerleri bile
çoktan yitırmiş olarak...
lşte o bilge önderlerden Azra
Erhat, 1982 Eylülü'nde yaşamı-
nın son günlcrindcykcn, Çapa
Hastanesi'ndeki odasında duvara
asılmış beyaz çarşaf üzerinde bir
belgeselin ilk çekimlerini izler...
Anadolu'dan görüntülerin yer
aldığı film Arif Keskiner'indir
ve uzun soluklu bir çahşmanın
başlangıcında "ilhanı kayna-
ğı"nın görüşüne sunulmaktadır.
Azra Erhat, "Ellerine sağlık;
çok güzel olmuş; ama bu iş böy-
lc kalmasın..." dcyince, Keskiner
de şimdi hepimize armağan etti-
ğı "Tarih Boyunca Anado-
lu"nun doğuşunu şöyle müjdeler;
"Olur mu ablacığım, sonra de-
vamını çekeceğiz; hele sen bir
çık hastaneden gerisi kolay..."
Aynı konuşmada Azra Erhat'ın
son söz olarak; "Ne çok işimiz
var yapacak..." dediğini de
anımsatan Arif Keskiner, 9 film-
den olıışan Tanh Boyunca Anado-
lu için şunları söylüyor; "Onlar
borçlarını fazlasıyla ödedilcr
Anadolu toprağına... Ben de
ödenıek için yola çıktım... Bin-
lercc yıldır yaşamış ve yaşa-
makta olan Anadolu'yu anlat-
mak kolay iş değil. Üstelik arke-
olog ya da sanat tarihçisi de de-
ğilim. Sadece sinemacıyım.
Ama Anadoluluy ıını. O toprak-
larda doğmuş, orada boy ver-
mişim. Tanığım binlerce yıldır
yaşananlara. Bu yüzden yürek
koydum, emek koydunı; bul-
dukça da para koydum bu lilnı-
leri yapmak için..."
Yurtseverlerin 'Imece'sl...
Keskiner önce projeyi hazırla-
mış. Sonra Prof. Muhibbe Dar-
ga'yı bulnıuş. Veli Sevin'i, Oktay
Belli'yi, İJlker Erginsoy'u da
projeye Darga kazandırmış. Me-
tinler Prof. Metin And ve Azra
Erhat'a ait. Aynı metinlerden ya-
pılan bir kitapla da tsveç'teki la-
boratuvar ıkna edilmiş...
"Gencecik bir delikanlıydı
Nesli Çölgeçen Ankara'dan ge-
tirdiğimde" diyor Arif Keskiner
ve anlatmaya devam ediyor:
"Çektiği bclgeselleri görmüş-
tüm. 8 filmi o yönetti. İkisini de
Erol Keskin. Ara Güler'in fotoğ-
raflarını, Yalçın Yelence'nin se-
naryo metinlerini unutmak ne
mümkün. Kameraman Jan Per-
son'u getirdik Isveç'ten. Özcan
özgür başlarında, aylarca çe-
kimler yapıldı. Paramız bitti-
ğinde, sattık savdık neyimiz
varsa. Onunu da tamamladık.
Biri tsveç'tc kayboldu. Bu ka-
darlık da olsa Anadolu toprağı-
na borcumu ödedim sayıyorum
kendimi. Acaba bizden sonraki-
ler de kendilcrini yctiştiren bu
topraklara olan borçlarını ha-
tırlayacaklar nıı?"
Anadoludan aydınlanmak
îşte Tarih Boyunca Anadolu, bir
bakıma bu sorudaki "umudun"
gerçekleşmesine de katkıda bulu-
nuyor... Çünkü gençlerin ve gele-
cek kuşakların da "Anadolu'dan
aydınlanan aydınlar" olabilme-
leri, önce tammalarından geçiyor.
Bunun için gezmenin ve gör-
menin yanı sıra "öğrenmenin"
de önemini bilenlere sunulan Ta-
rih Boyunca Anadolu'da ilk VCD
"Anadolu'nun Şafağında" baş-
hğını taşıyor. üüneş ve bereket
ülkesindeki insan gerçeğinin öy-
küsünü izledikten sonra "Anado-
lu'da Buluşma" adh filmde de
Helenistik Çağ'dakı insan yaratı-
cılığını ve toplunılar arası ilişki-
leri görebilirsiniz.
Dizinin "Savaşın Toprağı"
başlıklı filmi, Doğu Anadolu'da
tarihin ilk sulama amaçlı barajla-
rını ve su tünellerini yapan Urar-
tularla tanışmanızı sağlıyor. "Öz-
gürlük Kıyıları"nda Akdeniz'i
ve Ege'yi uygarlıklar denizi kılan
Anadolu ülkeleri Likya, Kayra ve
Pamfilya'dayaşıyorsunuz. "Altın
Çağ"ı izlediğinizde ise Frigya,
Lidya ve tonya uygarhklarını ta-
nıyor; M.ö. 10 bine uzanan Çatal-
höyük ve Hatti inançlanndan baş-
layarak lonya'daki Efes Artemi-
si'ne kadar, Anadolu'nun "Ana
Tanrıça kültü"nü öğreniyorsu-
nuz...
• Arif Keskiner'in
yapımcıhğında çekilen
'Tarih Boyunca Anadolu'
belgesel dizisinde yer alan
dokuz filmin sekizini
Nesli Çölgeçen, birini
Erol Keskin yönetmiş.
Metinlerini Yalçın
Yelence'nin yazdığı,
müziklerini Cahit
Berkay'ın yaptığı,
fotoğraflannı Ara Güler'in
çektiği belgesellerin
görüntü yönetmenleri ise
Jan Pehrson ile Georg F.
Becker. Değerli bilim
adamlanmız, Prof. Dr.
Metin And, Prof. Dr.
Muhibbe Darga, Dr. Ülker
Erginsoy, Doç. Dr. Veli
Sevin, Dr. Oktay Belli,
îsmet Zeki Eyüboğlu ise
dizinin değişik
bölümlerinin
danışmanlığını
üstlenmişler.
Hitit Kralı Hattusilis ilc Mısır
Hükümdarı II. Ramses arasında
imzalanan ünlü "Kadeş Barış
Antlaşması"m odak noktası alan
"Sonsuz Barış"ta, Anadolu'nun
ilk imparatorluğunu kuran Hitit-
ler ve bugünlere dek gelen gele-
nekleri var. Aynı coğrafyada M.Ö.
4000'lerden gelen mozaik sanatı-
nı Roma ve Bizans döneminde
yaratılan örnekleriyle yine "Mo-
zaik" adh filmde tanıyorsunuz.
"Minyatür" filmi de yine Ana-
dolu kültürlerinden süzülüp yeni-
den biçimlenen "Türk klasik
resmi"nin geçmişten geleceğe
bağlanna ışık tutuyor...
lşte böylesi temalarla binyılla-
rın kültürel serüvenine katıldık-
tan sonra, "Sultanahmet Mey-
danı"m ele alan filmde de 2600
yıllık Istanbul'un en "görmüş ge-
çirmiş" alanını tarihsel geçmişiy-
le birlikte dolaşıyorsunuz...
Filmleri izledikten sonra biz de
Keskiner'in Anadolu'yaborcunu
ödediğine karar verdik. Peki, ya
bundan sonra?...
Yanıtını yine Keskiner veriyor:
"Gün ola, harman ola..."
İZMİT TİCARET ODASI SANAT GALERİSİ'NDE
Mübadelenin süa
kuşları Izmife kondu
Kültür Servisi - Gülse-
ren Südor'un geçen yıl ts-
tanbul'da açtığı 'Mübade-
lenin Süa Kuşları' başlık-
lı sergisinin şimdiki dura-
ğı îzmit. Yann îzmit Tica-
rct Odası Sanat Galeri-
sı'nde açılacak sergi 19
Şubat'a dek görülebilir.
Sanatçı 3 yıl Ege'nin iki
yakasında yaşanan müba-
dele dramını araştırırıp
hem Türk, hem Rum mü-
badillere ulaşmaya çalışıp
aynı zamanda sahaflardan
elde ettiği belge ve fotoğ-
rafları harmanlayarak re-
simledi.
Yüz yıllılc bir zaman
Sanatçı, sergisinin çıkış
noktasmda Yorgo Seferi-
s'in 'Kötü zamanlara
denk gelen' dizesinin oldu-
ğunu belirtiyor ve ekliyor:
"Mübadillerin yaşamını,
Anadolu tarihinin en acılı,
en karmaşık dönemini de içine alan
yüzyıllık bir zamanı irdeleyerek
görsel sanatlar alanma çcktinı. Bi-
liyorum ki kinı, ister bu kıyıda, is-
ter karşı kıyıda topraklarından
ayrıldı, onların gelecek nesilleri
dahi atalarımn yattığı toprakları
her zaman özlenı, sevgi ve kardeş-
lik duygularıyla anacaklardır."
Gülseren Südor kırılmış, parça-
lanmış, yerlerinden sökülerek başka
Gülseren Südor'un scrgisinden bir yapıt.
diyarlara taşınmış bir taban moza-
iğinin taşlannı resimlerinde, özlem-
le, sevgiyle, tekrar restore edercesi-
nc birleştirmeye çalıştığını belirti-
yor. "Etraflarını ise bana gitmeyi,
terk etmeyi, haber ve özlem ıılaş-
tırmayı anımsatan kuşlarımla do-
nattım. Kuşlarım bana ait. Hiçbir
türe ait değiller. Bu nedenle de ser-
gimin adını 'Mübadelenin Sıla
Kuşları' koydum" dıyor sanatçı.
Çağdaş sanatın ustalan
Moskovay
da ilk bienalde buluşuyor
MOSKOVA (AFP) -
Sovyetler Birliği'nin
dağılmasmdan bu yana
13 yılgeçmişken
Moskova'daki Lenin
Müzesi'nde ülkenin
tarihine damgasını
vurmuş bu lidcrinin
anısına halen yer
veriliyor belki. Ancak
bugünlerde, Lenin
yaşasaydı, çağdaş
disiplinlerden yapıtları
gördüğünde oldukça
şaşırabilirdi. Çünkü
bugünlerde şehir, bu
müzede, birincisi
düzenlenen 'Moskova
Bienali' kapsamında
tüm dünyadan
sanatçıların avant-garde
yapıtlarına ev sahipliği
yapıyor.
Yüksek bir kitleye
hltap ediyor
Lenin Müzesi'ndeki
'Dialektics of Hope'
temalı ana serginin yanı
sıra, yaklaşık 30 şehirde,
28 Şubat'a dek daha
küçük çaplı başka
sergiler de yer alıyor.
Ilya Kabakov, Rostan
Tabasiev gibi Rus
sanatçılar, dünyaca ünlü
küratörlerin düzenlediği
bu sergilerde, ABD'li
Bill Viola, Fransız
Christian Boltanski
gibi yabancı sanatçılarla
buluşuyor.
Serginin altı
küratöründen Yara
Bubnova, şimdiden
3000 ziyaretçisi olan
bienal sergilerin nicelik
olarak küçük, fakat
bilinç olarak yüksek bir
kitlcyc hitap ettiğini
söyledi.
llglnç yapıtlar
Daha önce Paris Fiac
Fuan gibi uluslarasaı
etkinliklere katılan
sanatçı Tabasiev de,
"Rus çağdaş sanatı
yaşıyor. Belki
öncesinde çok az kişiye
hitap ediyordu, ama
bienal gibi
etkinliklerle, gelişecek
ve daha çok kişiye
ulaşacak" dedi.
Bıenale katılan Gelatine
adh Avusturyalı sanatçı
grubu, oldukça ilginç
yapıtlar sergiliyor.
Gelatine sanatçılan,
söz konusu işlerini,
bir obje olarak
'tuvalet'ten yola çıkarak
yapıyorlar. Rus
sanatçıların işleri ise,
daha 'ciddi' olarak
nitelendirilebiliyor.
Genellikle, 'politik'
düşünceleri temel alıyor
bu çahşmalar.
David Ter - Oganyan,
Andrei Kallima, Irina
Korina da sergiye
katılan sanatçılardan.
Eurovision 'un
bestecileri ve
sanatçılan tanıtıldı
AJNKARA (AA) - Eurovision şarkı
yarışmasının Türkiye finaline katılacak
besteci ve sanatçılar düzenlenen kokteyl
ile basına tanıtıldı. Ankara Class
Otel'deki kokteyle, TRT'nin yöneticileri
ile 2005 Eurovision Şarkı Yarışmasf nın
Türkiye finaline katılacak 7 eserin
besteci, söz yazarı ve solistleri katıldı.
Kokteylde, finale kalan eserlerın
bestecileri, söz yazarlan ve solistleri
sahneye çağnlarak tanıtıldı. Finale kalan
eserler ve solistleri şöyle: 'Sen Benim
Aşkımsın' (Elya ve Grup Ariana),
'Rumuz Andante' (Seçil Hüner Yapakçı),
'Rimi Rimi Ley' (Gülseren), 'Tek
Isteğim' (Nursel Efe), 'Yana Yana'
(Barış), 'Saydam' (Murat Türkücüoğlu),
'Yeniden' (Sedat Yüce). TRT tarafından
düzenlenen 2005 Eurovision Şarkı
Yarışması Türkiye seçmelerinin finali, 11
Şubat Cuma günü saat 21.00'de Ankara
An Stüdyosu'nda yapılacak.
Sunuculuğunu Bülent Özveren ve
Meltem Ersan Yazgan'ın üstlendiği
programa 1975 Eurovision Şarkı
Yarışması Türkiye Birincisi Semiha
Yankı ile 2004 Uluslararası Eurovision
Şarkı Yarışması Birincisi Ruslana ve
grubu konuk olarak katılacak.
Ukrayna'da düzenlenecek 50. Eurovision
Şarkı Yanşması'nda Türkiye'yi temsil
edecek şarkı ve sanatçılann seçileceği
fınal, TRT 1 ve TRT INT kanallanndan
canlı yayımlanacak.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Batı ile Doğu, Kurumlaşürmak
ve Kurutmak...
Kemikleşmiş önyargıların, temelsiz ve bilinçsiz
gevezeliklerin dışında ele alındığında, Batı ve Doğu
kavramlarının örnek alınması gereken içerikleri çok
açıktır. Kültür tarihinin çok önemli bir parçası olan
düşünce tarihinde Batı, kurumlaşmanın, Doğu ise -
genellikle - olanı kurutmanın simgesidir. öte yandan
düşünce tarihinin uygarlaşma süreci de, bu tarihin
akışı içersinde Batı'nın bireysel yaratıcılığı giderek
kurumlaştırmasına ve güvence altına almasına kar-
şılık, Doğu'nun aynı yaratıcılığı Tanrı ve din düşün-
celerinin perdelerinin arkasında giderek daha çok
gözlerden uzaklaştırmasının, böylece de -geçen
haftaki yazımda sözünü ettiğim- sürüdenliği ege-
men kılmasının Doğu adına hazin öyküsünden baş-
ka bir şey değildir.
Batı'nın eğilimi, sayıları göreceli olarak her top-
lumda az olan değerleri kurumlaştırarak sürekliliğe
kavuşturmak ve bu sürekliliği güvence altına almak-
tır; bu eğilim, o değerlerin, hangi alanda yetişmiş
olurlarsa olsunlar, etki alanlarını yalnızca kendi ku-
şaklarıyla sınırlı kılmayıp gelecekteki tüm kuşaklara
aktararak sonrasız geçerli kılmak amacından kay-
naklanır. Bu amaç çerçevesinde, bir toplumda ye-
tişmiş, bizimkisi gibi toplumlarda ise hernasılsa ye-
tişebilmiş değerlere, sanatçılara, düşünen kafalara
-geçenlerde Sayın Emre Erdem'in bu sayfalarda çı-
kan "Ustalara Borcumuzu Nasıl ödüyoruz!" başlık-
lı yazısında acı, ama haklı bir içtenlikle hepimizin yü-
züne çarptığı gibi- "onlaryaşarken" değerlerini bil-
mek; "bilgilerini süngergibi emmek ve onları onur-
landırmak" yerine, "tabutun köşesinden tutup da,
ana haberbülteninde cepheden görüneceğini uma-
rak, timsah gözyaşlan dökerek, cami avlularında
kartvizit değiş tokuşuyaparak, rol dağıtarak, rakısof-
ralarında ahkâm keserek sahip çıkma girişimleri, as-
lında utanç verici sahneler olmaktan ileriye gide
mez.
Kısa süre önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde
kabul edilip yürürlüğe giren Bütçe Yasası'na ekle-
nen bir maddeyle, alanlarına ve üniversitelerdeki
öğrencilerine yıllarını değil fakat bütün yaşamlarını
vermiş ve vermekte olan kimi değerler de bundan
böyle üniversitelerin sanat eğitimi vermekte olan
bölümlerinde ders verebilme olanağından -"tasar-
ruf" gerekçesiyle!- yoksun kılındı.
Toplumda yetişen değerlerin birtakım yasal dü-
zenlemelerden etkilenmeleri, Batı'da da rastlanan
bir durumdur; ancak o iklimlerde bu etkilenme, o de-
ğerlerin -ölmeleri beklenmeksizin- çeşitli biçimler-
de onurlandırılmaları, ayrıcalıklı konumlarının vurgu-
lanması vb. tarzında gerçekleşir; herhangi bir yasal
düzenlemeyle böyle kişilerin üretimlerinin önüne set
çekilmesi, maddi yönden sıkıntıya sokulması gibi
durumlar ise Batı'nın uygarltk anlayışının özüne ay-
kırı olduğundan, düşünülemez bile.
Emre Erdem, andığım yazısının başında, 2002 kı-
şında Moskova'da, dünyaca ünlü Rus tiyatro ada-
mı Yuri Lubimov'un devletin himayesinde gerçek-
leşen ve kendisinin de tanık olduğu doğum günü
kutlamalarından söz ediyor: "Rus devletinin hima-
yesinde gerçekleşen kutlamalarda Rusya sanatına,
sanatçısına sahip çıkıyor. Tüm sokaklar Lubimov
afişleriyle donatılmış. Billboardlarda kanıksanan yi-
yecek, içecek reklamlarının yerini 'Yuri 85' yazıları al-
mış. Lubimov'un başyapıtlan hafta boyuncayeniden
yorumlanıyor..."
Istanbul'daki sokaklar günün birinde, yaş günü
kutlamaları nedeniyle, afişlerdeki ve billboardlarda-
ki Yıldız Kenter veya Haldun Dormen resimlerin-
den geçilmeseydi, böyle şeylere hiç alıştırılmamış
olan halk, acaba devlet eliyle, üstelik de henüz ha-
yatta olan değerli sanatçıların doğum günleri nede-
niyle böyle girişimlerde bulunulduğunu aklının ke-
narından geçirebilir miydi? öyle sanıyorum ki, üni-
versiteler ile sanatçılar arasındaki bağların bütçede
tasarruf gerekçesiyle ve bir yasa maddesiyle kopa-
rılabildiği bir ülkede ne konservatuvar giriş sınavla-
rında "Muhsin Ertuğrul'u tanıyor musunuz" soru-
suna; "Evet, Harbiye'de özel tiyatrosu var!" diye ya-
nıt veren tiyatrocu adayları, ne de sokaktaki insan
suçlanabilir!
e-posta: ahmetcemal(û)superonline.com
acem20(/hotmail.com
Karagöz'e ilgi büyük
• BIJRSA (AA) - Bursa'daki Karagöz Sanat
Evi'nde 2004 yılında gerçekleştirilen 128
gösteriyi, 600'ü yabancı turist olmak üzere, 4 bin
100 kışi izledi. Uluslararası Kukla ve Gölge
Oyunu Birliği (UN1MA) Bursa Şube Başkanı
Şinasi Çelikkol, gençlerin, bilgi eksikliği
nedeniyle gölgc oyunu Karagöz ile kuklayı
kanştırdığını söyledi. Karagöz Sanat Evi'nde
bulunan Türkiyc'nin en iyi Karagöz sanatçılanna
ait Karagöz Fıgürleri sergisiyle Endonezya,
Tayland, Hındıstan, Özbekistan, Yunanistan,
Çekoslovakya ve ltalya'dan örneklerin yer aldığı
Dünyada Gölge Oyunu Figürleri ve Kuklalar
sergisinin görülmeye değer olduğunu belirten
Çelikkol, gençlerin burada kültürler arasındaki
farklılıkları inceleyebileceklerini vurguladı.
Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı (BKSTV) ile
UNIMA Bursa Şubesi'nin her yıl kasım ayında
bir 'Uluslararası Bursa Karagöz Kukla ve Gölge
üyunlan Festivali' düzenlediğini belirten
Çelikkol, Karagöz'ün ^ırtdışında büyük ilgi
gördüğünün altını çizdi.
Bugün
• BABYLON'da 21.30'da Smadj konseri.
(0 212 292 73 68)
• YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER
SALONU'nda 18. 30'da 'Sanat
Konuşmaları I: Türkiye'de Güncel Sanat
Ortamı' başlıklı Kemal İskender'in
söyleşısi. (0 212 252 47 00)
• OSMANLIBANKASI MÜZESl
StNEMASI'nda 19.30'da 'Eğlence Dünyası'
adh filmin gösterimi. (0 212 334 22 70)
• AKBAINK KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ'nde 19.00'da 'Hayal
Kahramanlar' adh belgesel filmin gösterimi
ve söyleşi. (0 212 252 35 00)
• İFSAK'ta 19.30 ve 20.15'te tlteriş
Tezer'den 'Birikimler' adh barkovizyon
gösterisi. (0 212 292 42 01)
• CRR'de 19 30da 'V. Uluslararası
İstanbul Barok Günleri' kapsamında Lad
Ensemble konseri. (0 212 232 98 30)