Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 AmLİK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
Etektronik posta: denızsomecumlwaiyeLcom.tr Tet: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60
17
Iravat
Fczep Tayyıp
Eı «ğan'ın Başbakan
sostıyla katıldığı bazı
r e m i toplantılarda
kr«^at takmadığı
d « a t i çekiyor.
Bsibakan'ın vücut
di"»den anlayan üst
du-ey bürokratlar
" l w ı " esintileri taşıyan
"roda'ya bakalım ne
za»an ayak
uy«-iracak!
- TÜSİAD, havayı
soğutmuş...
"MÜSİAD ısrtır!"
E^oğan: "Cenaze
tt&aldınyoruz."
3 Tinkiye'ninkini mi?
Beki
0T0M0BİLİ icat eden, geliştiren, seri üretime
geçen, marka yaratan, dünya pazarından pay alan
ülkelerle, pazarda tüketici olarak kalan ülkelerdeki
trafik kazaları oranını kıyaslayın. Üretici toplumların
motorlu taşıtları bir ulaşım aracı olarak, tüketici
toplumların ise ölüm aracı olarak kullandığını
göreceksiniz. Inanmıyorsanız, Amerika ile
Türkiye'nin nüfus ve taşıt oranlarıyla biıiikte kaza
istatistiklerini inceleyin.
Bizım Meclis'in Sağlık Alt Komisyonu, bu soruna
çözüm bulmak amacıyla direksiyona geçen
kişilerin sigara içmesinin yasaklanması görüşünü
benimsemiş.
Dünyada Adotf Hiöer'e özenen Uzakdoğulu
diktatörlerin sokakta yürüyenlere getirdiği sigara
içme ve çiklet çiğneme yasaklan var ama uygar
dünyada trafik güvenliği için sürücüye getirilmiş bir
sigara yasağı yok. Türkiye bunu başaracak! Trafik
Mert Doğru:
"Insan yeri
gelir, yağdan
baldan da
usa»«r. Başbakan'ın
yapığı konuşmalara
açıkıfc getirmekten
bıkı; usanmadın mı,
Baş>akanlık
SöziiJsü Akif Beki
Beyordeşim?"
Gâvur
Akif<ökçe:
İzmr'i nasıl
biliri:? Istan-
bul'caki müta-
rekeoasını işgalcilere
metliyeler düzerken,
sıktıçı ilk kurşunla
emp?ryalizme karşı
ilkKurtuluşSavaşı'nı
başl£tmasıyla."
Direksiyonkonusunda bir başka başanmız ise biliyorsunuz
yine uygar dünyada sürücüler kar lastiği ile Kuzey
Kutbu'na bile gidebiliyor ama Türkiye'de kar
lastiğinin üstüne zincir takmayana para cezası
kesiliyor.
Hal böyle olunca Türkiye'de görevi "sağlık" olan
bir komisyon, "trafik" konusuna da el atıp,
sürücüye yolda dikkati dağılmasın bahanesi ile
sigara yasağı getirip, yan koltukta oturana
kanşmıyor.
Sapla samanın birbirine kanştırılması sanırım
ancak böyle olur. Aynen Sağlık Alt Komisyonu'nun
yapısı gibi. Komisyonda sivil toplum kuruluşlannı
temsil ettiği söylenen Sigarayla Savaşanlar Vakfı
Başkanı Ubeyt Korfoey, direksiyonda sigara
içmenin fiziksel tehlikelerini saptamış. Otomobili
icat edenlerin saptayamadığını saptamak bizim için
gurur kaynağı olmalı. Biz de başka bir saptama
yapalım: Ubeyt Korbey, sivil toplum temsilcisı falan
değildir; ANAP iktidan döneminde Bülent Akarcalı
ve arkadaşlarının girişimiyle başlatılan ilk sigara
yasağının yarattığı serbest piyasa koşullarını
değeriendirip yasaklardan para kazanma yoiunu
bulan bir işadamıdır.
Zaten, Alt Komisyon'da görev alan ve alanındakı
sayılı uzmanlardan biri olan Trafik Kazalarını
önleme Vakfr Başkanı Prof. Dr. Rıdvan Ege, sigara
ile trafik kazası arasında bir bağlantı kuramadığı
için AKP Kocaeli Milletvekili Nevzat Ooğan'ın
başkanlığındaki komisyonunJ<ararını anlamsız
buluyor.
Sonuçta Türkiye bilime degil, direksiyonu ele
geçirenlerin aklına göre bir yerlere sürükleniyor!
SESSÎZSEDASIZ(I) Foptis'teki mayın gölgesi kaldırılmalı
BAZI belgelere dayanan iddialara
göre Aydın Doğan'dan Dışbank'ı
satın alan ve Fortis Bank adıyla
Türkiye'ye giren Hollanda-Belçika
ortak sermayesi, bir mayın üreticisi
şirketin de ortağı ve bu mayınlar
PKK tarafından Güneydoğu
Anadolu'da kullanılıyor. j
Iddialann giderek yayılması
üzerine Güneydoğu'da şehit olan
ya da yaralanan asker ve sivil
yurttaşJanmızdan Fortis'i sorumlu
tutan bazı mevduat sahipleri banka
hesaplannı kapatıyor.
Fortis'ten bu konuda henüz
herhangi bir açıklama yapılmadı.
Istanbul Milletvekili Emin Şirin'in
Fortis'in PKK'nin kullandığı
mayınlan üreten şirketle ortaklığı
konusundaki iddialar üzerine
Bankacılık Denetleme ve
Düzenleme Kurulu Başkanı Tevfîk
Bilgi'ye yazdığı mektuba da yanıt
verilmiş değil.
Dışbank'ı satarak Fortis'i
Türkiye'ye getiren Aydın Doğan'ın
Hürriyet, Milliyet, Radikal, Posta gibi
gazetelerinden bu konuda bir
"araştırmacı gazetecilik" beklemek
sermayeye haksızlık olur. Belgelere
dayandığı söylenen iddialar asılsız
ise bazı yurttaşlar hesaplannı
kapattığı için yabancı sermayeye de
haksızlık olur. Dolayısıyla, ya
Hollanda-Belçika sermayesi ya da
bu sermayenin araştırmasını yapıp
iznini veren Bankacılık Denetleme
ve Düzenleme Kurulu'nun
kamuoyunu bir an önce
bilgilendiımesinde yarar var.
Çinıento ve Mehmetçîk
AV.A.ERDEMAKYUZ
Hukukun Egemenhğı Derneği
Genel Başkanı
Ulusal birlikteliği sağlayan
unsurun ''din" olduğunu ileri
süren Başbakan, dinin çimen-
to, "Mehmetçik" sözcüğünün
de "küçüK Muhammet" anla-
mına geldiğini söyledi.
Din, insanlan donduran bir
çimento değil, kişinin iç dün-
yasına ilişkin bir inanç siste-
midir. Dirt, ulusal birlikteliği
sağlayan bir unsurda değildir.
Aynı dini inanışa sahip olduk-
lan için, bir millet ve devlet ko-
"«jmuna gelen halk toplulukla-
n görülmemiştir. Eğerböyfeol-
saydı, aynı dini inancı payla-
şan milletler tek bir devlet ve
ulus çatısı altında birleşmiş
olurlardı. Oysa aynı dini inanı-
şa sahip insanların, farklı dev-
let çatılan altında yaşadığını ve
farklı ulusları oluşturduğunu
görmekteyiz. Bu durum dinin,
bir ulus ve devlet olmak için
yeterli koşul olmadığını gös-
tenmektedir.
Buna karşın farklı dini inanç
taşıyan insanlar tek bir devlet
çatısı altında birieşebilmişler-
dir. İnsanlan birieştiren ve dev-
leti oluşturan unsur "din" de-
ğil, "ulus" inancıdır. Bunun
içindir ki, farklı dini inanışa sa-
hip olan insanlar tek bir devlet
çatısı altında birleşerek tek bir
millet olarak yaşama olanağı-
nı bulmuşlardır. Bugün, ba-
ğımsız ulus ve devletlerde, de-
ğişik dini inançlara sahip in-
sanlar yaşamaktadırlar. Ama,
aynı dini inanışa sahip olması-
na rağmen tek bir ulus olma
inancını taşımayan insanlar,
aynı devlet çatısını oluştura-
mamışlardır.
Çimento, yapıştırıcı bir ele-
man olabilir, ama kaynaştıncı
bir ortak değer değildir. Çi-
mento ile birleştirilen veya bir
mozaik görünümü altında bir
araya getirilen elemanlar, is-
tendiği zaman ayrıştırılır ve
kendi asli görünümlerine dö-
nerler.
Bir binayı yıkmak istediğiniz
zaman, onun yıkılmasını ge-
rektiren koşullan hazırlar, kaz-
mayı vurur ve yıkarsınız. Onu
oluşturan unsurian yani tuğla-
sını, kiremidini, demirini ayrı
ayn yığarsınız. Artık ortada bir
bina yoktur. Onu oluşturan un-
surlarvardır. Bu unsurian, yap-
mak istediğiniz yeni ve farklı
bir binada rahatlıkla kullana-
bilirsiniz.
Aynı şekilde mozaikten olu-
şan ve bir bütün sanılan resmi
oluşturan mozaik tanelerini
ayırabilir ve sarıları, yeşilleri,
mavileri ayrı ayn istif edebilir-
siniz. Onları ayrı bir resimde
tekrar kullanabilisiniz. Artık or-
tada eski resim yoktur. Yeni,
farklı ve bağımsız bir resim
vardır.
Bir ulusu yıkmak istediğiniz
zaman da, onu oluşturan bi-
reylere ve topluluklara ayrı
kımlikler vermek yeteriidir. Ay-
rı bir kimlik sahibi olmasa da-
hi, sürekli olarak "senin alt
kimliğin şudur" dendiği za-
man, geçen süreç içinde o ki-
şilerayrı bir kimlik kazanacak-
lardır. Zamanı geldiğinde bina-
yı yıkarak ayn kimlik sahibi ya-
pılan kişileri, değişik yapılan
kurmakta, tıpkı bir tuğla gibi,
tıpkı bir mozaik tanesi gibi kul-
lanmak mümkün olacaktır.
Ulusal birlikteliğini kaybe-
den, farklı kökten ve köken-
den geldiği inancı aşılanan in-
sanlann bir devlet çatısı altın-
da yaşaması olanaksızdır. Or-
tak bir potada kaynaşan birey-
ler, topluluklar ise hiçbir za-
man aynşmayan bir birlik ve
bütünlük arz ederler. Kısaca
ifade etmek gerekirse, ulusal
birlikteliği sağlayan unsurun
adı "din" değil, "ulus olma
inancı"d\r.
Mehmet ve Muhammet ara-
sındaki bağlantıya gelince; bi-
ri Türkçe, diğeri Arapça olan
bu iki sözcük arasında, kişi is-
mi olarak bir bağlantı kurula-
bilir. Yani Muhammet isminin
Türkçedeki benzeri ve karşılı-
ğı Mehmet olarak yorumlana-
bilirama "Mehmetçik" sözcü-
ğünün karşılığı tamamen fark-
lıdır. Arapçada erkek ismi ola-
rak kullanılan Muhammet ke-
limesi "övülmüş kişi" anlamı-
na gelmektedir. Türk Dil Kurfc-
mu sözlüğünde yer aldığı üze-
re; Mehmet kelimesinin anla-
mı "Türk ulusunun sevgi duy-
gusu ile, Türk askerine verdi-
ği ad"dır.
Nitekim, Muhammet sözcü-
ğü, bir "ümmeti" yani, Hz.
Muhammet'e inanarak, onun
yaptıklannı ve söylediklerini
uygulayarak çevresinde top-
lanan Müslümanlann tümünü
kapsamaktadır. Müslüman or-
dusunun ve askerinin yaptığı
savaş ise, din adına yapılan ve
adına "cihat" denilen savaştır.
Amacı, dini egemen kılmak,
değişik millet ve devletlere
Müslüman dinini kabul ettir-
mektir. Müslüman dinini kabul
eden, yabancı kavim ve mil-
letlere dokunulmaz, onlar ge-
ne yabancı ve ayrı bir millet ve
devlet olarak yaşamlannı de-
vam ettirirler yani cihadın ulu-
sal bir amacı yoktur.
Bir sevgi ve saygı belirtisi
olarak, Mehmet isminin sonu-
na eklenen "cik" sözcüğü ile
Mehmetçik olarak tanımlanan
Türk askerinin amacı, hangi
dini inanışa sahip olursa olsun,
ulusal bütünlüğü ve birlikteliği
korumaktadır. Türkiye Cum-
huriyeti'nin ülkesi ve milleti ile
bölünmez birliğini ve bütünlü-
ğünü sağlamaktır. Hal böyle
olunca, Mehmetçik'i dini bir
yaklaşım getirerek, küçük Mu-
hammet olarak tanımlamak,
dil kurallarına aykın olduğu ka-
dar, din kurallarına ve Meh-
metçik'in anlamına da aykın
olacaktır.
Netice olarak; ulusal ve dini
amaç ve simgeleri birbirine ka-
rıştırmamak, her birini yerii ye-
rine oturtarak anlam kargaşa-
sına neden olmamak gerekir.
KtM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicako yahoo.com.tr
ÇtZGlLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci <: mynet.com
HARBt SEMtHPOROY
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Arahk ıctcu.mıımtaz-arikan.com
ECTPTi; İS6ALC/LER SÜVEYŞ'TEN ÇIKIYORL
19S6'PA 3üGÛHf
SÜV£V$ KAMAU'MI ı$GAL ALTTMDA TVPVJ
İSJGİU2 ve FBAfJSIZ ASK&Ü HUW€TL£SİMSie' 7W&STİSJGİU2 ve FBAfJSIZ ASK&Ü HUW€TL£Sİ,MıSie'l
Tl. tiAZIKAN AVlUM CÜK4HUB&AŞICAMI SSÇİLMİÇ OLAN C£-
ASDÛL APtS/e, STÜvevf KAU'UJ'Ht MİLULEÇTIRAA6-
VERMİŞTİ. Bu KAGAGA BATl ÜLIt£LE&NP£N
çeffnJ TEptdLçe. eetMiç, /MG/Lreee VE FRAUSA ise
i Ü
DEVL£TLERİ
SGLEN
UZUAJ
ı/e
SCUUCUUOA, İUeİLTEIS£ \/E ,
fSİA/î SÜYEYf KAHAU'NOAU ÇEKİ4EİC ZOGUNÛA
KAç OZDUSVNUN &
f OCMAk^/ZIAJ GEeÇEKlEÇEU ÇEKİUÇ, MA -
'"' POLİTİK. Z<AF£Rİ OLABAK PE6e£t£Ht>ieît&Btrri.
BAKIRKÖY
2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1983/1325
Vasi Nuri Aydemir'ın vasilık görevmın kaldın-
larak, Karabük ılı Eflani (1296) ilçesi, Abakolu
cilt 6, hane 547'de nüfiısa kayıtlı bulunan Nun ve
Fatma'dan olma 1960 d.lu HÜSDÜ Aydemir'ın has-
talığı sebebiyle hacır altına alınarak kısıtlanması-
na, kendisine aynı yerde nüfiısa kayıtlı bulunan
Nuri ve Fatma'dan olma 1963 d.lu kardeşi Hiçri
Aydemir'in vasi olarak tayinine karar verilmiştir.
Bu karaıa itirazı olanlann kanuni süresi içerisinde
1983/1325 esas sayılı dosyaya müracaat eöneleri,
aksi takdirde karann kesinleşeceği hususu ilan
olunur. 1. 12.2005 (Basın: 60666)
KIRKLAREIİ ASIİYE HUKUK HÂKtMLfĞl'NDEN
Esas No: 2005 723
Davacı: 1- Yücel Erolçay, 2- Yalçın Erolçay, 3- Atilla Erolçay. 4- Neriman
Erolçay. Vekili: Av. Zafer Erbil - Babaeski 5- Maliye Hazınesı.
Vekili: Av. Necmı Erol - Maliye Hazınesi Kırklareli
Davalı: Mahmut kızı Hüsniye - (ilanen tebliğ)
Dava: Tapu iptalı ve tescil.
Da\acı tarafından da\alı aleyhine mahkememizde açılan (apu iptali ve tescil davasında
davalı Mahmut kızı Hüsnıye'mn adresı tespit edilemediğinden ılanen tebligat yapılmasına
karar \erilmekte: dosyamız Yargıta>ca bozularak mahkememıze iadesi sonunda mahkeme-
mızce yeni dunışma günû olan 28.02.2006 günü saat 9.00'da duru^mada hazır bulunması
veya kendısinı bir vekılle temsil ettırmesi, aksi taktirde HUMK'nın 213 ve 337. maddeleri
gereğınce yokluğunda yargılamanın sürdüriilüp sonuçlandınlacağı, ışbu duruşma gününün
ılanın yayınlandığı tarihten ıtibaren 15 gün sonra davalıya tebliğ edilmiş sayılacağı duruş-
ma gûrû ilanı tebliğ kaim olmak üzere ilan olunur. (Basın: 55249) ,
DÜZ ÇİZGt
ÜMİT ZİLELt
Ben Cumhupiyet'i
Çok Sevdim
Gazeteciliğe başladığımda 17 yaşında bir lise tale-
besiydim...
Yıl 1978'di... Bugünden geriye doğru bakınca, nasıl
da bambaşka bir Türkiye'de yaşadığımızın ayırdına va-
nyorum şaşkınlıkla... Evet, Taksim katliamının şokunu
üzerinden atamamış Türkiye, hızla Sıvas, Çorum, Kah-
ramanmaraş katliamlanna doğru koşuyordu. Tüm bu
vahşeti ve ardında yatan karanlık planı, darbenin nasıl
titizliklesantim santim örüldüğünü henüz bilmiyorduk...
Bütün bunlann, Türkiye'yi dönüştünme yolunda yal-
nızca ön adımlar olduğunu kavramaktan uzaktık...
Ama umutlanmız vardı... Her şeye karşın geleceğin
avuçlanmızın içinde olduğunu düşünüyorduk. İnsan-
lar açlık ve yoksulluğun pençesinde değildi. Toplum
bugünden çok daha ilerideydi. Zaten boğulmak, yok
etmek istenilen de buydu!.. Felakete doğru koşar
adımlarla gittiğimiz o günlerde ikı sevgilim vardı; biri
Sibel'di... Şimdi nerede olduğunu bile bilmediğim ilk
gençlik aşkım...
- Diğeri Çumhuriyet'ti!..
Uğruna kavgalara giriştiğim, parkamın sol cebinde
logosu okunabilecek şekilde özenle ve gururla taşıdı-
ğım, aynı logoyu gördüğüm cebin sahibiyle kırk yıllık
dost gibi kol kola girdiğim gazetem!.. Daha mesleğe
adımımı attığtmda "Bir gün mutlaka" derdim, "bir
gün mutlaka Cumhuriyette çalışacağım".., Cum-
huriyet'e olan aşkımı hiç yitirmedim ve kendime ver-
diğim o sözü tam 19 yıl sonra yerine getirdim; sekiz
yıldır Cumhuriyet'te yazıyorum...
- Dokuzuncu yıla ise yalnızca 72 gün kaldı!..
• • •
Cumhuriyet'e ilk büyük darbe vurulduğunda ço-
cuktum, olanlan babamın öfke dolu isyanı ve artık eve
sokulmayan gazete nedeniyle çok iyi anımsıyorum...
1991 'dekı ikınci büyük depremde olanlan ise Cumhu-
riyet'in dışında bir gazeteci olarak ve de içim sızlaya-
rak izledim. Cumhuriyet'i dönüştürmek isteyenlero za-
man da başaramadılar, ait olduklan yerlere doğru dev-
rilipgittiler... Ama Cumhuriyet'e saldınlarbftmedi!.. Be-
nim içinde yer aldığım yıllarda da gazeteye saldınlar
belirli aralıklaria sürdü gitti. Hatta aramızda espri ko-
nusu bile olmuştu:
- Cumhuriyet'e saldın mevsimi başladı!..
Bu mevsimlerden birinde, birzamanlann "hızlısol-
culan", çöreklendiklen en koyusundan sağcı ve hat-
ta dinci gazetelerde "ilericilik dersleri" verme utan-
mazlığma soyunmuşken llhan Selçuk a sormuştum:
- 6u ne hırs, bu ne kin, nedir istedikleri?
llhanAbi, herzamanki sükûneti ile gülümseyerek ya-
nıt vermişti:
- Cumhuriyet, bu gibileriçin birayna. Baktıkça
yüzlen kızanyor. Eski günlennin unutulmasını is-
tiyohar. Bu da ancak Cumhuriyet'in ortadan kalk-
masıyla mümkün!..
• • •
Bu kez toptan ve iyice organize olmuş bir şekilde
saldırdılar...
Ama başrolde yine "esfc; solcular" var.. Içlerinde
Cumhuriyet gazetesinde çafışmış, bugün sağcı, Fet-
hullahçı gazetelerde "entelektüel" birikimlerini ser-
gileyenlerde mevcut!.. Bunlardan biri, 8.5 yıl Cumhu-
riyet'te çalıştığını ve Hasan Cemal tarafından kovul-
duğunu anlatan Cengiz Çandar "Yine de onunla ay-
nı saftaydık" dedikten sonra bakın o dönemi nasıl ta-
nımlıyor:
- Cumhuriyet gazetesi 1980'lerde "demokrat
filizhr"ile "Jakoben dinozorlar"ın birsüre birara-
da yaşadığı tuhaf biryapıydı...
"Demokrat filizler"den Şahin Alpay, bugün Zaman
gazetesinde Fethullah Efendi'ye gönülden bağfı şe-
kilde geçmişjndekı "günahlardan" annmaya çalışı-
yor! Turgut Özal'la bırlıkte "evrim" geçiren, hatta o-
nun "özelulakhğtna"^kadartırmanan Cengiz Çandar
ise Bugün gazetesinde NazJı llıcak ve Gülay Göktûrk
gibi sağcı kalemlerle birlikte "liberalcilik" oynuyor,
ABD "tfı/n*-ten/lc"kuruluşlannda uzun süreli seminer-
lerde edindiği engin bilgilerle AKP iktidanna Irak'ta,
Suriye'de, Iran'da ve tabii Kıbns'ta neler yapması
gerektiğini anlatıyor!..
Hasan Cemal ve kitabından bahsetmeye değmez!
Kampanyanın başlangıç aleti olarak misyonunu
tamamladı. Geriye bu gürültünün bedeli olarak, aynca
kitaptan kazanacağı meblağ kalır, o kadar...
Bana gelince; ben Cumhuriyet'i çok ama çok sev-
dim... Bu sevgimi hiçbir zaman "mişligeçmiş" zaman
kullanarak anlatmadım...
- Ve hiçbir zaman o denli küçülebileceğimi, al-
çalabileceğimi düşünmedim...
e posta: umitzileli(a gmail.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDA.VSAĞA:
1/ Erzurum'un
Uzundere ilçe- 1
sinde ünlü bir 2
Gürcü kilisesi. _
2/ Ziyan... Bir d
işi yaptırabil- 4
megücü. 3/Bir 5
elektrik akımı-
nın bir sinir ya
da kasla uya-
nm oluştura-
bilmesi için ge-
rekenkısasüre.
4/ İzmir'ın Tire iJçesi-
ne özgü, ısırgan otu ve
peynirle yapılan zey-
tinyağh bir yemek...
Asya'da bir ırmak. 5/
Çıplak vücut resmi...
Toprakta biriken fazla
sulann çeşitli yollarla
boşaltılması. 6/Arma-
ğan, hediye. 7/Yahudi, 8
Hıristiyan ve tslam ge- 9
leneklerinde insan,
ha>r
van ya da kuş özellikJeri taşıyan kanatlı göksel ya-
ratık... Tümör. 8/ Triko eşyalann yakasını yapmada
kullanılan makine. 9/ Alanya ilçesi yakınlannda bir
çay ve mağara. Garajlarda otobüslerin hareket ede-
ceği bölümlerden her biri.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Nevşehir'in Avanos ilçesine bağU, yeraltı kentiyle
tanmmış bir belde. 2/fIazır yiyecekJerin satıfdığı dük-
kân. 3/ Havada oksitlenmeyen bir element... Cennet
bahçesi. 4/ Beyaz bir element. 5/Bir etkinliğin geçici
olarak durdurulduğu süre... Yaylı bir çalgı. 61 Güreşte
bir oyun... Malik, sahip. 7/Götürii, toptan iş... Çıt, per-
de. 8/Tırpana balığına verilen bir başka ad.. Yunan ra-
bsı. 9/ "Aynlık ateşten bir —-/Nazl^yârdan hiç haber
yok" (Türkü)... Kumaş üzerine yapılan bir tür işleme.