19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
*? AfiALIK 2005 PAZAflTESl CUMHURİYET SAYF> HEDEF CUMHURİYET 11 SERDAR 1URGUT Hasan Cemal'i Freudgil Bir Okuma Tnsanlarbu aralarHasan Cemalile îlhanSelçukarasındaki L kavgayaönem veriponu tarûştyorlarama asılönemlinokta iştebu. Burada, Hasan Cemal'in ciddibirsapık, seksmanyağı olduğu, umanm benim Freudgilokumam sonucunda halkın gözü önüne serilmiştir. Bu tehlikeli insanı nasıl kontrol edeceğiz, sakinleştireceğiz bilemiyorum ki. Bu şekilde azmış birinsanın toplum içindeserbestdolasması ciddibirtehUkedir. Onun tekbirtedaviumudu iseAydınDoğan 'a bağlı Anladtğım kadarıyla Hasan Cemal gazete yönetirken sakinleşiyor. Azmtyorya da azıyordahıncını gazeteden çıkanyor. Dolayıstyla halkı ondan korumanın tekyolu, ona tekrar bir gazeteyi yönetme işini vermekten geçiyor. Bunu da ancak Aydın Doğan yapabilir. Aydın Bey sizden istirhamım, bunu kendiniz için yapmasamz bile kamu yaran içinHasan'ı yaym yönetmeniyapıntzkiadamcağızsakinlessin. (Akşam-18 Aralık 2005) Bakalım Devran Ne Cösterecek! ERGUN KAFIANCI y^umhuriyet'te 18 yû çalıştığını, bu sürenin 11 yıhnı da \^ genelyayın yönetmeni olarak yaşadığını belirten Ha- san Cemal, oyıllarda oluşan öfkelerini meğer kitabına sak- larntış. Hasan Cemal, bir tür anı kitabı sayılacak Cumhu- riyeti ÇokSevmiştim 'de birlikte çalıştığı insanlara duyduğu sevgiyi, öfkeyi dile getirirken, Cumhuriyet denildiğinde ak- la ilkgelen isim İlhan Selçuk 'a, takıyyeci, komünist, Stalin- ci, askerci gibi sıfatlar yakıştırmıştu Yine Cumhuriyet adı geçtiğindeilkhatırlanacak isimlerden olan Berin Nadi ve Na- dir Nadi de Hasan Cemal tarafından hiç de hakları olmayan sıfatlar- la anılmıs ve suçlanmıştu Hasan Cemal üstelik, bunlara olan öfkesi- niyüzyüze dilegetirmemiş, sanki ö'lmelerini beklemişti. UğurMum- cu için de ajan demiş miydi, dememiş miydL. Başlatılan ve hızlage- lişenpolemiğin dibindeyatan suçlamalann önemli olan bazılan bun- lardL.. (Halka ve Olavlara Tercüman - 9Aralık2005) HASAN SUTAY İlhanlılar Cumhuriyetinin Müzesine Dokunmayımz fiumhuriyet Gazetesiyöneticilerinin elinde tek koz var: \^ "Bizim gazeteyiAtatürk kurdul" En küçük bir eleşti- ride bunu söylüyorlar. Eskiden üç cumhuriyetten söz edi- yorlardı: Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Halk PartisL Hasan Cemal'in kitabıyla başla- yan tartışmada nedense Cumhuriyet Halk Partisi'niyok saydılar. Geriyeikicumhuriyetkaldı. Atatürk'ünmirasıü'ze- rinde bir mirasyedi gibi davranıyoıiar. Cumhuriyetyöneti- ~ cilerine bakarsamz, Türkiye'nin tek bağımsız gazetesi ken- dilerl Oysa büyük holdinglerle kolkola dolaştyorlar. Sürek- li olarak (derin) devletin desteğini alıyorlar. Öğünmek için sırala- dıkları isimlere bakm, Türkiye'nin kalburüstü insanlan. En az say- falı gazeteyi en pahaltya satanlaryine kendilerl Bu yönü bizi ilgi- lendirmiyorelbette. Onu da Cumhuriyet okurları düsünsün. Bizsa- dece dikkat çekiyoruz. (Zaman Turkuaz - II Aralık 2005) Geçmişten Geleceğe...İLHAN SELÇUK / -<• m~ ai ve Siyah 'tan: IV /• "AB Şeldp eJmasmı soymuş- I \ / 1 t u ; bozmayarak, sakatlainaya- } \t I rakçıkarmavamuvaffakoldu- JL T A ğu kabuğu karşıda 'şaireyn'in arasına fırtatü: - Raci, seni çadattım, dedL Onlar lâkırdılarau kesmediler, Raci diyor- duki: - Bak, netice-i fikrimi sövtiyevim; onda bir şey var; 'yalnız ben yazayım, benden başka kimse yazmasın' diyor. - Demek'Intaisan Edebivaü Osmaniye' sa- hibi inıtiyazı Hüseyin NazmL. Raci gülerek sustugu zaman, bir aralık, ar- kadaşı -parlak siyah gözlü, derin kırkılnuş gür sakalb bir genç- başıyla An" Şekib'i işaret ederek sordu. fidsi de anJamamışü. Uzaktan vakayı tairîp eden kısa, kuru çocuk -Saip- yanlanna yaklaşü; yere düşen elnıa kabuğu- nu bir ucundan tutarak gösterdi, niiktesinin izahını vapö: - Rhayete nazaran meyvaiann kabuklan bövie tamam soyulursa şejtan çatlarmış! Ö, AJi Şekib'in latifesini pek parlak bulu- yor, kınk kınk, çirkin, asabi bir kahkaha iie güJüyordu." Edebiyatçılanmız derler ki Fîkret, Serve- tifiinun edebiyatının şiirini HalitZiya da nes- rini temsil eder... Peki, bu yazıda Halit Ziya'nin yeri ne?.. NadirBey'i 1991 'de kaybettikten sonra ga- zeteden aynlmak zorunda kalınca "Cumhu- met'in Romanı'nı yazmstyı düşünmüştüm; bir başka gazetede köşe vazarbğına niyetii değUdim» Cumhuriyet'ten ilk aynlışımda 'Yüzbaşı Selahattin'in Romanı'nı 12 Mart hapishane- lerinde yazmıştım... Peki, 'Cumhuriyet'in Romanı' nereden başlayacaktı?.. Yunus Nadi ve Halit Ziya 19'uncu yüzyı- lın ikinci yansında doğmuşlar, 20'nci yüz- yılın aynı senesinde, 1945'te ölmüşlerdi... Akraba idiler... Yunus Nadi'nin kızı Leyla, Halit Ziya'nın oğlu Bülent ile evlenmişti... Tarihten gelen Tanzimatçılık ile Atatürk- çülük damarlarının ailede buluşmasıydı bu birleşme... Halit Ziya I909'da padişah 5'inci Meh- met'in mabeyin başkâtibi idi. Ya Yunus Nadi?.. O Saray'a başkaldırmış katıksız bir devrim- cidir; Yunus 'un bu daman oğlu Nadir'e Mil- li Kurtuluş Savaşı yıllannda Ankara'da aşı- landı. Yunus Nadi 'nin ölümünden sonra aile için- de yaşanan çekişmeler de bu iki tarihsel da- mattan kaynaklanıyor. Cumhuriyet'in Ro- manı'na anlam verecek kişilerin karakterle- ri geçmişin yiiklü mirasında değerleniyordu... 199rdeaynldığımCumhuriyet'e 1992'de yeniden dönünce roman fikri rafa kalktı... 1992 'nin ilk aylannda ıflas etmiş ve elden çıkmış bir Cumhunyet'e geri döndüm... Bu dönüşte elbette Cumhuriyet'i kurtarmak K E N D İ K A L E M İ N D E N Psikolog kanepesindeki Cemal AHMETTAN Y azdıklanna okur gözüyle bakmak yetmiyor: "Cumal7Kasıml989 Yıae sabahın köründe kalkmalar başladı. Günlüğümün başına otu- rup iç dökmeye başladım- Ne işeyara> < acak- sa_ Befld de böyiece kendimi psikolog kane- pesine oturtuyorum-. (sayfâ 357)" ••• Sen psikolog kanepesine oturmuşken ben de senin yanı başına ilişip sorayım: NadirBey'in ortalıktaki çiş şişesinden söz ediyorsun ama, ışin özünden, Nadir Bey'in köşe yazma izni verirken sana verdiği öğüt- leri neden tutmadığındanhiç söz etmiyorsun. Oysa kınlan vazonun sırn orada. Ne demişti, Nadir Bey? - Hasan yaz ama, kesinlikle kişilerle uğ- raşma! - Hasan yaz ama, fikirlerle ugraş! - Hasan yaz ama, uzun yazma! - Hasan yaz ama, gazeteyi ihmal etme! ••• Bu öğütlerin birine bıle kulak verseydin, belki şmıdi hâlâ koltuğunda oturuyor ola- caktm. Ama sen: - Fikirlerle değil, kişilerle uğraştın. Hem de gazetenin senin çok hoşuna git- mese de en çok okunankışileriyle uğraştın... Kafanı sadece onlan yenmeye ve yemeye taktığuı kadar keşke gazeteyi yönetmeye de taksaydın. Gizli-sinsi savaşını sahne sahne güncene kaydetmekle meşgul olduğun kadar gaze- teyle de ilgilenseydin. Kendini "şekerabi şehjdj" gibi görüyorsun. Yazar fotoğraflan çekılirken senı unuttukla- nnı bile dertlene dertlene anlatıyorsun. Ama gazetedeki laçkalık yüzünden, örne- ğin UğurMumcu'nun toplusözleşmede adı- nın unutulduğundan, birsüre maas alamadı- ğından hiç söz etmiyorsun. Kumkapı'daki bir yemeğin parasınnı taz- minatından kesildiginden yakınıyorsun. Ama Amerika'da kanserden ölen eşinin tabutunu getiren bir çalışannı, ilan takasıyla ahnmış THY biletinin parasının haber bÜe verihne- den iki yıl sonra ayhğına sayıldığnıa ses çı- karmadığından söz etmiyorsun. Günce ve çetele turulmadıgı için gazete- deki daha yüzlerce yönetım zaafindan bah- setinediğingibi.. ••• Nadir Bey'in "çişkabına" takün diyecek- sin. Ama aynı NadirBey'in cenazesini hem de Hasan Cemal, Nadir Nadi'ye öfkesini görevdeyken değil nedense o öldükten 14 yıl sonra dile getirdi. tabutsuz olarak, köşkün kayıkhanesinde yal- nız başına sabaha kadar, kirnin ve neden bek- lediğini, meselabelki anımsamıyorsun bile!. ••• Vıdı merakıru anbean kaydetmişsin. .'Vma nedense "vazonunsenin eMnde kmldığuun" aynntılanru es geçmişsin. Sözgelimi, sade- ce genei yayın müdürlerinin çağnlı olduğu özel toplantılara (örneğin ANAP tstanbul il başkan adayı Semra Ozal'ınkine) gitmekten korkup Ankara temsilcıni gönderdiğinı ve sonrasında olup bitenleri de keşke doğru bi- çimde günJüğüne aktarabilseydin. Oysa iplerin kopfuğu, \a20nun lanldığı nokta tam da 0 noktaydı. Ve 0 toplantıda ikinizin de yöneticilik, (hadi mertük demeyeyim) sorumluluğuna sa- hip oknadığınızı herkes gördü. Nedense 0 talihsiz toplantıyı sen baska anlatıyorsun, müdürün başka aktanyor. Müdürbey yapıtınnı tashihlerini yaparken 0 bölümü kendisininkine uydursaydı. Madem vıdı vıdı ile sözde tarih yazıyor- sun. Ben de katkıda bulunayım. Semra Özal'ın 0 gidemediğin toplantı- sının haber-yorumunu 1. sayfadan kullanma karannı ve başlığını da müdürünle birlikte kararlaştırdmız. Aksi zaten olamazdı. Ama yaym kurulu toplantısında Mum- cu'nun hışrmndan korkruğunuz için kenara çekildiniz. Aklınız su^ hep yaptığınız gibi birini bi- rine kırdıracaktınız. Kısmen de başanlı ol- dunuz. Ama Mumcu bana küs gitmedi. Es- ki daire komşusu olarak çay daveti yaptı. Ne yazık kı ertesi gün öğle üzere haın pu- suya düşürüldü. Aradan 14 yıl geçmiş, şımdi de ortaya çı- lap a E^ridozunukaçırdL_lJğuriseAhmet'e takü" diye deli saçmalan dıziyorsun. Keş- ke sende de biraz espri olsa ve dozunu ka- çırabilseydin. • • • Yazı müdürün de Haftalık dergisüıe "Ah- met Tan, îlhan Selçuk'tan korktu. O yiizden o>1amada Yalçuı Bayer gibi çekimser kaldı" dıye düzmece hikâyeler sırahyor. Bari anla- şıp aynı şeyleri yazsaydınız. Olayın Mumcu dışında bütün tanıklan çok şükürhayattalar. Dedimya, u Ühnn Selçuk'tan korktu" türü sözlere sözünü ettiğin psıkolog- lar "projekshün-yansrtma" diyorlar. Nedense Mlâ da "Ühan Selçuk Kâbusna- mesi'' yazmaya de\ am ediyorsunuz. Demek "ödipkompleksi"nden beterleri de varmış. Ilhan Selçuk'un son yazdığı yazılan bile günlüğe, gündeme, kitaba taşıyıp "ideofojik açık" aramaya devam ediyorsunuz. Asıl "ideolojizaptiyeBği'' bu değil rru° Asıl yazılması gereken bence, Cumhun- yet'teki "iç savaşuı" değil, sizin içınızdekı "ruhsal savaşuı perde arkaa" Sızi gidi tt Cumburiyet'tenyaka>ıkurtanp da kafayı kurtaramayanlar!" Bereket adediniz fazla değil. Yann son itisi zğır basıyordu; ama, ne olursa olsun Be- rin Nadi'nin dileğini, asla kıramazdun. O 'Yadigâr Hanım' idi.. Nadir Nadi'nin yadigân.. Arkadaşlarla toplandık, konustuk, tartıştık, durum felaketti. Önce şirketin yönetimkurulunu olusturmak gerekiyordu, aİdıma gelen ilk adlar Çetin Ozek,AJevCoşkun, Atifla Coşkun, hemen im- dada koştular... Her şey karmakanşıktı.. Kollan sıvadık... Cumhuriyet'e sövgü ve saldın harekâtı sü- rüyor... Hangi gün başlamıştı?.. Meğer medyacılanmızm içi Cumhuriyet'e karşı ne kadar doluymuş... Hele Fethullaçılar. Dinciler.. Dönekler. Yaza yaza bitiremiyorlar... Hepsini bu sayfalara aktanyoruz... Çoğunun yazılarmı okurken gülüyorum; sanki 1992'den bu yana medyada hiçbir şey olmamış gibi yazıyorlar... Bana şimdi sorsalar: - 1992'den bu yana medyada olacaklan bilsen, Cumhuriyet'e döner miydin?.. Bilmiyorum.. Yadigâr Hanım'ın isteğini kırabilir miy- dim?.. Cumhuriyet'i dışlayabilirmiydim?.. Bilmiyorum. Cumhuriyet"te Nadir Nadi'nin ölümünden sonraki patlama 1991 'de gerçekleşti... O yıllarda Babıâli'de yedi ya da sekiz ga- zete vardı.. Özel televizyon bir taneydi. Babıâli 'nin eski patronlan daha piyasadan silinmemişlerdi. Büyük sermaye medyaya girmemişti. Medya piyangonistana dönüşmemişti.. Tekelleşme süreci başlamamıştı.. Dev yaym gruplan oluşmamıştı.. Bugün medyada yaklaşık kırk gazete var.. En aşağı bir o kadar, belki daha fazla, özel televizyon var.. Medyada yepyeni patronlar var.. Büyük sermaye tüm ağırlığıyla medyaya girdi.. Babıâli bitfi.. Yeni bir medya ahlalcı ve piyasası doğdu.. Yalan dolan.. Dedikoduşantaj.. Çıkar kavgasmda medyayı silah gibi kul- lanmak basın-yayın dünyasmm yeni görene- ği... Cumhuriyet bu hızlı değişim sürecinde tek başına ayakta duruyor... Bir avuç Cumhuriyetçi, bu süreçte olağa- nüstü bir kavgaya göğüs gerdiler, basın tari- himizde bu savaşımm anlamım yazmak ge- rek... Nedir bunun anlamı?.. Atatürk-Yunus Nadi-Nadir Nadi eksenin- de savunulan Cumhuriyet fikrini medyadan tasfiye etmek istediler... Başan kazanamadüar... Bu fikir Cumhuriyet Vakfı ile kurumlaşa- rak kendisini korudu... Yaşanan olayın anlamı budur; hastalıklı bir kafanın kitabmdaki pislikleri olağanüstü bir sövgü ve saldın harekâtma dÖnüştürüp elbir- Iiğiyle ve ortaklaşa Cumhuriyet'i medyanın birinci sorunu gibi gündeme oturtmanın ge- rekçesi başka türlü açıklanamaz... Cumhuriyet fikri tasfiye edilemez... Cumhuriyet fikri askerci mi?.. Darbeci mi?.. AB'ye karşı mı?.. Stalinci mi?.. Komünist mi?.. Faşist mi?.. Doğan Grubu gazeteleriyle birlikte Said-i Nursi-Fethullah Gülen'in işlediği ve yaydı- ğı bu iftiralann eğlencelik savlarmı önümüz- deki günlerde yamtlamayı sürdüreceğiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle