18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 KASIM 2005 PERŞEMBE 14 J\_ULj|.LJil. kultur@ cumhuriyet.com.tr Bugün, 2002 yılından bu yana Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerin çoğunda kutlanan Dünya Felsefe Günü Felsefe Anadolu'da doğduARSLAN KAYNARDAĞ Bat Anadohı'ya, coğrafyadaki öte- kı adıyla lyonya'ya, tanhteki ılk fel- sefecılerin orada ortaya çıkması do- layısıyla "felsefenin beşiği", bu kül- tûr oluşumuna da "felsefenin şafa- ğı" denilmektedir. Bu deyimleri ya da onlara yakın nitelemeleri birçok felsefe tanhçisinde görebiliyoruz. Anadolu, yûzyıllar boyunca coğraf- yanın ve tanhin en önemli yerlerin- den biri olmuştur. Bu bölgede toplum- sal olaylar öteki yerlere göre daha hızlı gelişti. Felsefe dediğimiz dü- şünce biçımıne yol açan ılk aydınlık- lar Batı Anadolu'da, o günlerdeki adıyla îyonya'da görûldü. Söylenceden akılcı düşünceye însanlann dünya göriişü, düşünce biçimi, olaylan yorumlaması, o za- mana kadar mitolojiye, yani kuşak- tan kuşağa aktanlan söylencelere da- yanıyordu. Her kuşağın hazır buldu- ğu "söylenceler", "neden", "na- sıl" diye sorulmadan kabul edilirdi. Böyle gitmedı. toplumsal dejiş- meler uygarlıktakı gelişmeyi I.Ö. 6. yüzyüda devrim aşamasına getirdi. Ege Denızi kıyılannda Miletos liman kentinde (1) doğan ve orada yaşayan Thales (I.Ö. 640 - 550) adındaki bir bilge, söylenceden aynlarak tarihte ılk kez bu1 felsefe sorusu sordu: "Evre- nin yapısını oluşturan temel öğe nedir?" Soruyu kendisi yanıtladı: "Temel öğe sudur. Her şey sudan meyda- na gelmiştir. Suyun yoğunluğu aza- lınca hava, yoğunluğu artınca top- rak olur." Yanıtın bugünkü bilgilerimize gö- re "doğru ya da yanlış olması" önemli değıldir. Söylenceden aynlarak aklın kullanılmak istenmesi önemlidir. Bir dev- rim oluyordu dünyada, "mitos"tan "logos"a, söylenceden akılcı düşünceye geçiliyordu. Thales'i iki Miletoslu daha ızledi: Anaksi- Thales •Türkiye Felsefe Kummu"nun önerisi, Uluslararası Dünya Felsefe Kuruluşlan Federasyonu'nun girişimiyle UNESCO tarafından kabul edilen Dünya Felsefe Günü, 2002 yılından beri Birleşmiş Milletler'e üye devletlerin çoğunda kutlanmaktadır. Kimi ülkelerde kutlama etkinlikleri bir hafta sürüyor. Geçen yıl Paris'teki UNESCO binasına yaklaşık 6 bin kişi gelerek kutlama etkinliklerine katılmıştı. Amaç, kitle iletişim araçlanndan da yararlanarak felsefenin insan ve toplum hayatındaki önemini duyurmak, yaygın felsefe eğitimini özendirmektir. mandros (I.Ö. 610 - 547) ve Anaksimenes (I.Ö. 550 - 480). Bu filozoflar "temel öğe" konusunda düşünce üretmeyı sürdürdüler. Bi- rincisi, ilk öğenin "sonsuz", ikincı filozof ise "hava" olduğunu söyledi. Felsefenin önü açılmışn: Efesli He- rakleitos (I.Ö. 530 - 430) söz konu- su öğenin "ateş" olduğunu iddia edi- yor ve eklıyordu: "Her şey değişir, yalnız değişme değişmez. Evren- deki akışı varuklar arasındaki kar- şıtlıklar meydana getirir." Bu sözler diyalektik düşüncenin dile getirilmesidir. Böylece diyalek- tik felsefe ılk kez Anadolu'da görül- müş oluyordu. Çok geçmeden yeni filozoflar çık- tı ortaya, yem düşünce akımlan oluş- tu. Bunlar Anadolu'dan komşu ülke- lere giderek felsefe okullan kurma- ya başladılar. Kolofon'dan (Değir- mendere) Italya'ya giden Xenofanes orada Elea Okulu'nu kurdu. Pytha- goras, Sısam Adası'ndan Güney Ital- ya'ya, Anaksagoras ise Urla'dan (2) Atina'ya giderek çalışmalannı oralar- da sürdürdüler. Miletoslu Leucippos (doğumu I.Ö. 5. yüzyıl) Batı Trakya"da atomcu fel- sefeyi kurduğu gıbi, maddeci felse- feyi kuran Demokritos'un öğretme- ni de oldu. Filozof Epiktetos (I.Ö. 1. yüzyıl) Hierapolisli (Koçhisar) bir köle idi. Roma'ya götürüldü. Özgür- lüğüne kavuşunca, kendisini felsefe- ye verdi. Stoa felsefesinin kurucula- n arasuıda ün yaptı. Yine Miletos'a dönelim: (3) O dö- nemde oluşmaya başlayan kent dev- letlerinin ön sırasında yer alan Mile- tos, öteki kentlerle ticaret ilişkilerini arttırdı. Karadeniz kıyısındaki Sinop onun kolonilerinden biriydi. Köpeksi felsefenin (zenginliği, göstenşi küçümseyen kinizm felsefe- sinin) ünlü temsilcısi Diogenes (I.Ö. 413 -323)iseSinopluydu. Sonra Aü- na'ya geçerek felsefesini orada sür- dürdü. (1) Bugünkü Balat. (2) Urla bugün Izmir'in ilçesidir. (3) Ingihz arkeolog Alan M. Greaves'ın Mi- letos, Bir Tarih adlı önemli çalışması dilimı- ze 2002 yılında çevrildi. (Homeros Kitabevi Yayınlan, çev.: H. Çınar Öztürk). Ioanna Kuçuradi 'den mesaj Yaklaşık 18 yıl önce, UNESCO Genel Di- rektörü'ne yazdığım bir yazıda, UNES- CO'nun kuruluş amaçlannı daha çok ger- çekleştirebilmesı içın, felsefenin UNES- CO'nun bütün programlannuı belkemiğı. insan haklannın da bu programlarm da- marlan olması gerektiğine ilişkin düşünce- mi bildirmiştim. Bunu gerçekleştinnek, felsefenin kendi- ne özgü işlevıni dünya düzeyinde yerine ge- rirebilmenin yolunu açmak olurdu. Değer- lı meslektaşlanm,20 yıl önce birçoğumu- za hayal gibi görünen bu düşünce, gerçek- leşmiş bulunuyor. Uluslararası düzeyde üç - dört yıl süren hazırlık çalışmalan yapıl- dıktan sonra. Türkıye'nın girişimiyle ÜNES- CO'ya sunulan "Felsefe Stratejisi", geçen nisan aymda ılgili kurul tarafından oybir- liğiyle kabul edildi. Bu stratejüıin üç ana direği var: Dünya Problemlen Karşısında Felsefe, Dünyada Felsefe Öğretimi, Felse- fı Düşüncenin ve Felsefe Araştırmalarının Geliştirilmesı. Böylece ulusal düzeyde olduğu kadar uluslararası düzeyde de felsefenin yaşam- da işlevrni daha geniş boyutlarda yerine ge- tirebilmesı için açılması gereken yol açıl- mış bulunuyor. Şimdı bu amaçlann sürek- li gerçekleştirilmesi için bizlere daha çok ve daha planlı çalışmak düşüyor. Değerli meslektaşlanm, sevgılı felsefe öğrencilen, felsefeye olan ıhüyaca ılışkın bu bılincin art- masıyla yapacağımız çalışmalann daha genış destek bulması ve felsefeye kamu ış- lerınde daha etkıli ohna olanağının sağlan- ması dileğiyle, Dördüncü Dunya Felsefe Gününüzün kutlu olmasını dilerim. Dostlar Tiyatrosu'nun yeni oyununun ilk gösterimi yann PeraFest kapsamında gerçekleştirilecek ymaz'lığm yangm yeri...ECE BAKTIAYA "tşte beyler öykümüz buraya kadar. Anlam- sız öykülerin en anlamsızı budur herhalde. Pek çok kişiyi öldürdü sonunda... Öldürdü öl- dürmesine... Kırıp geçirdi ama işin tuhafı geriye kalanlan düşünürseniz, hiçbir şevi değiştirmedi. En ufak bir değişiklik olmadı geriye kalanlann kafasında... Gaz deposuy- dupatlayan. Herkesin görüp de beklediği, ge- liyorum diye bar bar bağıran gerçekleşti so- nunda. Kör kör gözüm parmağına... Aptallıktı! Ahmaklıktı! Aymazlîktı! Çokgeçti artıkyangım söndürmek için! 'Ka- der' dendi. Kısmet, öyleyazılmış... Birbaş- ka gaz deposu... Eyvah! Yazıklar olsun! Ya- zık! Çokgeç! Eh sizlere de iyi uykular!" Olağan ve korumalı yaşantısını sürdürür- ken sıcak evinde, 'korku' kokan cesaret nağ- ralan atarken Aymazoğlu. ansızın kapısı ça- lınrr bir gün... Korktuğudur başma gelen, tehlikedir... Görüp de görmezden geldiği, bilip de sustuğu... Önce inanmak istemez çıplak gerçeğe; sonra tüm yollannı zorlar uzlaşmanın. Sonucu değiştiremeyeceğini, sonuncu olmayacağını bile bile... Aymaz bir türlü 'Aymaz'oğlu ve beklenen olur... Doğru kadro. özgün yorum Max Frisch'in 'Aymazoğlu ve Kundak- çılar' adlı oyunu Dostlar Tiyatrosu'nca sah- neleniyor. Daha önce 'Bay Biedermann ve Kundakçüar' olarak sahnelenen oyunu Gen- co Erkal sahneye uyarlayıp yönetti. 10 yıl- dır sahnelemeyi düşündüğü, ancak uygun zamanı kolladığı bir oyun olduğunu söylü- yor Erkal. Doğru kadro, özgün yorum ve iyi zamanlamanın nihayet bu yıl bir araya gel- diğini bir de... "Bu benim çok uzun za- mandır sahnelemek istediğim bir metin. Ne zaman, nasıl yapabilirim diye düşün- düğüm bir oyun. Bu oyun asünda 20. yüz- yıl tiyatrosunun en belli başlı metinlerin- den biri. Çağdaş tiyarronun klasiklerinden bir tanesi. 50 yıl olnıuş yazılalı." Dünyanın hemen hemen tüm dillenne çev- rilip sayısız ülkede değişık yonımlarla sah- nelenen oyunu Frisch, 2. Dünya Savaşı'nı, oy- nanmış bir oyunu düşünerek yazmış. O bü- yük felaketı yaşadıktan sonra geriye dönüp Hitler Ahnanyası, Nazızmın yükselişı, soy- kınm ve toplama kamplan gibı konulan ele alan herkesten farkJı olarak Frisch, genelde Hitler'in iktidara geliş sürecindeki halkın ' aymaz'lığı üzerinde duruyor. Konu böyle- sıne belirginken yazann, oyunun sınırlannı 'Aymazoğlu ve Kundakçüar' adlı oyunu Genco Erkal sahneye uyarlayıp yönetti. Siyasi güldürüde Erkal'ın yanı sıra Meral Çetinkaya, Erdem Akakçe, Metin Coşkun, Tilbe Salim ve Beyti Engin rol alıyor. çizmeyişi, her güne uyarlanabilir ve çağn- şımlara açık oluşu etkilemış en çok Erkal'ı. Uyarlarken günümüz Türkiyesi'nde ve dün- yada yaşanan olaylara göndermeler yaparak oyunu daha bir güncel kılmış... Oyunu izlerken her gün karşılaştığınız, ga- zetelerde okuduğunuz olaylan, kişileri gö- rür gıbi oluyor, oyunun içine giriyorsunuz... Sahnedeki, ev, ülkeniz oluveriyor birden... Kişilerse çok tanıdık, nerden olduğunu ay- masanız da... Gülüyorsunuz ama sorulan- nız, çıkanmlannız bitmiyor... Sonunu merak ediyorsunuz. Sanki oyunun sonu belirleye- cekmiş gibi bir şeyleri... Yangın çıkıyor son- ra, patlamalar... Hangi birine yoracağınızı şaşınyorsunuz. 'Aymaz'lığın yangın yeri olu- yor ortalık... "Tehlikenin geldiğini görüyorlar, boyut- lannı farkedemeyip yok sayıyorlar, inkâr ediyorlar. Ve kör kör gözüm parmağına, dünya savaşı patlıyor. Bu yangını Alman- ya'daki büyük meclisin Reichtag yangını- na, sokaklarda kitapların yakılmasına, her şeye yorumlayabiÛrsiniz. Bu yangm ör- nekleri oyunun yazımını etkilese de yazar bunun sınırlannı çizmiyor. Bunu anlatı- yorum demiyor. Yazar herhangi bir ülke- de, herhangi bir zamanda olabilecek bir öykü anlatıyor. tçinden ders çıkarılacak bir öykü anlatıyor. Oyunu mümkün ol- duğu kadar sovut bırakıyor. tnsanlar ne ders çıkarabilirlerse diye. Tabii ki çeşitli ülkelerde, çeşitli dönemlerde yorumlandı- ğı zaman da bu oyun o ülkenin, o zama- nın koşullarına göre değişik boyutlar ka- zanabiliyor" diyor Erkal ve oyunun içınde Aziz Nesin hikâyesine yer verişini anlatı- yor: "Bugün de ülkemizde ve dünyada oyunun çok güncel olduğunu düşünüyo- rum. Özellikle bizim de oyunun üzerinde çauşırken Sıvas'taki Madımak Oteli yan- gını, 11 Eylül olaylan, çok kısa süre önce Paris banliyölerinde patlayan isyan gibi ör- nekleri ele aldık. Oyunun soyut yapısını bozmadan, 'isteyen ıstediği gıbi yorumla- yabilir' tavrını bozmadan bazı ipuçları koyduk oyunun içine, bizim nasıl düşün- düğümüze dair... Asüna bakarsanız özü ta- mamen \lax Frisch'in yazdığı gibidir. Bir uyarlama yaptım ve oyunun temasıyla çok denk düştüğü için o uyarlamada Aziz Ne- srn'in 'Ah Bız Eşekler' öyküsünü kullan- dım. O öyküyü yıllar önce okuduğumda da bu oyun gelmişti aklıma... Aziz Ne- sin "in Sıvas olaylanyla bağlantısı da bizim için bir bağlantı noktası oldu." Metnın aslrndaki tüm karakterler bir eksik olarak sahnede de karşmııza çıkıyor. Ayma- zoğlu'nun yanında çalışan ve sonrasında in- tihar eden ışçinin dul kansı sadece sesiyle ka- tılıyor oyuna. Bir garson, brr güreşçi, bır öğ- retim üyesinden oluşan 3 kundakçı tipleme- si aynen yer alıyor oyunda. Kundakçılardan güreşçiyi yonımlarken diğerlerine göre da- ha 'biz'i daha çok çağnştıran öğeler eklemiş Erkal karaktere. Oyunda diğerleri kadar işlenmemiş öğre- tim üyesi kundakçının da bugüne dair önem- li göndermeleri olduğunu söylüyor. "Kun-. dakçı insanlann arkasında onlara destek veren bir aydın kesimi var. Birtakım şey- leri destekle\ip destekleyip sonradan ne- reye gittiğini görünce birdenbire vazge- çip ortadan kaybolan insanlar..." Moli- ere'in 'Hastalık Hastası'nı, 'Cimri'sini ya da 'Tartuffe'deki ikiyüzlü adamını aratma- yan Aymazoğlu ve sinirli ama bir o kadar ür- kek kansı da diğer karakterleri oyunun. Oyun- da bir diğer gönderme antık tıyatrodakı an- tik koroya yapılıyor yazar tarafından... Ko- ro bütün trajedilerin ortasuıdadrr, her şeyi gö- rür fakat hiçbir şey yapamaz. Acır, üzülür ama hiçbir şey yapamaz, pasiftir. Oyunda yer ve- rilen itfaiyeciler korosunun oyundaki konu- mu da öyle... "Yangını çıkaranlarla söndü- recek olanlar aynı kişiler mi?" diye soru- yor itfaiyecilerden biri... Burada o sözü ya- zarken zaman zaman bizde güvenlik güçle- rinin bu tip kundakçılan, ışlerine yaradığı sü- rece, kullandıklannı anlatmak için yazmış Genco Erkal... Yorumu izleyenlere kalmış... Genco Erkal'ın yam su^ oyunda Meral Çetinkaya, Erdem Akakçe, Metin Coş- kun, Tilbe Salim ve Beyti Engin rol alıyor. Müziklerini Tolga Çebi'run yaptığı siyasi güldürünün kostüm tasanmı Claude Leon'a ait. (Oyun, yann akşam saat 20.30'daMuam- mer Karaca Tivatro 'sunda izlenebilir. Tel: 0 212 252 44 56) Beckett yılına özel oyun Bu yıl ünlü oyun yazan Samuel Beckett'ın 100. doğum yıldönümü... Tüm dünyada Bec- kett yılı olarak kutlanacak olan 2006'da Dost- lar Tiyatrosu da bir Beckett oyunu sahneye ko- yacak: 'Oyun Sonu'. Oyunun ilk gösterimi Uluslararası Istanbul Tiyatro Festıvali'nde yapılacak. Oyunu Fransa'dan gelecek olan Beckect uzmanı bir Fransız yönetmen sahne- ye koyacak. Genco Erkal, Meral Çetinkaya ve Erdem Akakçe'nın rol alacağı oyunda, dör- düncü oyuncu henüz belirlenmemiş. fstan- bul'dan sonra Almanya'da Ruhr Festivali'ne kanlacak olan oyua sonbaharda da Pans Ulus- lararası Beckett Festivalı'nde sahnelenecek. BUGÜNAKATLARKÜLTÜRMERKEZÎ'NDE Haldun Taner sempozyumu Kültür Servisi- Be- şıktaş Belediyesı Kül- tür ve Sanat Platformu ıle tÜ Ed. Fak. Tiyatro Eleştirmenlıği ve Dra- maturjı Bölümü'nün katkılanyla düzenlenen 'Haldun Taner'de Ye- rellik ve Evrensellik' başlıklı uluslar arası sempozyum bugün sa- at 13.00'te kısa öykü ve oyun yanşmasının ödül töreniyle Akatlar Kül- tür Merkezi'nde başlı- yor. İki gün sürecek olan sempozyumda bildiri- ler okunup paneller dü- zenlenecek. Bugün Ta- lat Sait Halman'ın otu- rum yönetıcilığini yap- tığı bölümde Esen Ça- murdan 'Haldun Ta- ner Oyunlarında Ol(ama)mak', Doğan Hızlan 'Haldun Taner Öykü Kahramanları- nın Toplumsal Görü- nümü", Dikmen Gü- rün' Haldun Taner ve Kabare Tiyatrosu', Nilgün Firidinoğlu 'Keşanlı Ali Desta- m'nda Tarihsel Roller ve Olgular' başlıklı bıl- dırileri okuyacak. Ha- san Anamur'un yönet- tığı'Haldun Taner Ti- yatrosunda Yerellik ve Evrensellik' başuklı pa- nelm katılımcılan, Zeh- ra tpşiroğlu, Sevda Şe- ner, Zeynep Oral, Ay- şegül Yüksel. Sempozyumun ikin- cı gününde oturum baş- kanhğını Şara Sayin'uı yaptığı bölümde György Hazai 'Dos- tum Haldun Taner ile Ügili Habralarun', Pet- ros Markaris' Ke- şan'dan Berlin'e Ta- ner'in Oyunlarında Destan ve Epik Tiyat- ro İlişkisi'. Kerem Ka- raboğa'nın oturum baş- kanlığını yürüttüğü bö- lümde ise Ayşegül Yük- sel 'Haldun Taner'in Oyunlan: Batı Tiyat- ro Geleneğinde Zinci- rin Bir Halkası', Zeh- ra Ipşıroğlu 'Haldun Taner ve Bertolt Brecht', Yavuz Pek- man' Haldun Taner'in Oyunlarında Epik Bir Unsur Olarak 'Eğlen- me' başlıklı bildırilen okuyacak. Okan Bayülgen'in panel yönetıcilığini yap- tığı '21. Yüzyılda Ti- yatro Yazan' paneluıin konuşmacılan Ferhan Şensoy, Sibel Arslan Yeşilay, Özen Yula. Sempozyum Demet Ta- ner'ın yönettıği 'Hal- dun Taner Belgeseli' ıle son bulacak. (0 212 325 72 88) PERA = 20052 4 U l u s l a r a r a s ı U l u s l a r a r a s ı uluşması • ?>. a s Î m • GOETHE ENSTİTÜSÜ'nde 18.30'da 'DUekler Zamanı I' ve 20.00'de 'Dilekler Zamanı II' adlı fılmlenn gösterimı. (0 212 249 20 09) • BORUSAN KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 19.00'da Refik Durbas. Haldun Gürel, Jale Sancak'ın katılacağı 'ıstanbul'u Yazanlar' başlıklı söyleşi ve Üç Deniz Topluluğu dınletisı. (0 212 336 32 80) • MISIR APARTMANI'nda 20.30 ve 22.00'de Tiyatro Dot'tan 'Aşk ve Anlayış' adlı oyun. (0 212 251 45 45) BUGÜN • • BABYLON'da 21.30'da Omara Portuondo konseri. (0 212 292 73 68) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 20. OO'de Öcan Ulucan (keman) konseri. (0 212 252 35 00) Cumhuriyet K İ T A P L A R I İmza Günü Türkel Minibaş TARİH : 18 KASIM 2005, SAAT: 14:30 YER : KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ - ZONGULDAK Çağ Pszartams A Ş *-ot Mur«crW3Z*>a'0(c]elSh So 2 Şı^bist T» 0212 34372?4(2O tvü Dersti 524-527 ANKARA Tv o 312 4135020 Faks. 0 3^2 4195027 Cumhuriyet K İ T A P L A R I İmza Günü 18 Kasım Cuma, Saat: 15:00-16:30 ASLI SELÇUK 6. Tophane Kitap Fuarı ! (İstanbulModem Saaat Muzesı Yanı) Antrepo 3 / Salıpaza*i - Tophane
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle