Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2005 CUMA
HABERLER
DUNYADA B U G Ü N ^HPraporundaVan'ın demokratik ve laik Cumhuriyete düşman tarikatlann baskısı altında olduğu vurgulandı
ALİ SİRMEN
Başbakan Doğru Söylemeli
Devlet adamlan, kamuoyunu basın aracılığıyla aydın-
latırken, sözlerinin doğru ve kapsamlı olmasına dikkat
etmefi, toplumsaJ gerginlik yaratmaktan kaçınmalıdıriar.
Doğru konuşmamak illa yalan söylemek anlamına gel-
mez, gerçekJeri bütün boyutlanyla ortaya sermemek de
doğru konuşmamaktır. Recep Tayyip Erdoğan Kuveyt
yolunda uçarken gazetecilerie yaptığı konuşmada, bu
kurallara uymamış.
Tayyip Bey, "Bu kadar rektörû alıp, Van'a Adalet Ba-
kanlığı'na gitmek, YÖK camiasında görülmemiş çirkin
bir uygulamadır" derken, Van'da meydana gelen olay-
lann gerçek boyutunu görmezden geliyor.
Van'da üniversite içinde, laik eğitim uygulamasına
karşı olanlann komplosuna kurban giden Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Rektörü ile dayanışma, her rektörün, her
üniversrte öğretim üyesinin, her aydının görevidir.
Van'da neler olduğunu herkes biliyor, ama bir kez
daha yinelemekte yarar var. Yüzüncü Yıl Üniversitesi
içinde ve çevresinde çöreklenmiş olan irticacılara karşı
laik ve çagdaş eğitimi savunan Yücef Aşkın'ın konutu
tarihi eser kaçakçılıöı savıyla basılıyor, birçok esere ve
belgeye el konuyor. IddiaJar asılsız çıkıyor. Ama bunun-
la da yetinilmiyor. Rektörfük görevine gelmesinden ön-
ce yapılmış bir ihaleye fesat kanştırmak iddiasryla, suç
işlemek için çete oluşturmak suçlamasıyla dava açıl-
mak üzere Aşkın tutuklanıyor.
• • •
Olaya biraz daha yakından bakalım:
1 - Ihale Yücel Aşkın'ın rektörlüğünden önce yapıl-
mış.
2 - Yine de bu konuda bir kovuşturma yapmak gere-
kiyorsa, bunu savcılığın değil YÖK'ün yapması gerekir.
3 - Ancak suç işlemek için çete oluşturma halinde
savcılık yetkili olabiîirdi, ne var ki, suçun işlendiğinin ile-
ri sürüldüğü tarihte, Terörle Mücadele Yasası'nın bu ko-
nuyla ilgili maddesi iptal edildiği için, bu maddeye da-
yanarak Aşkın hakkında kovuşturma yapmak olanağı
ceza hukuku ilkelerine göre mümkün değil.
Demek oluyor ki, davanın açılmasında da savcılığın
yetki gaspı söz konusu.
4 - Kaldı ki, iddialar ortaya atılınca, bizzat Rektör Aş-
kın olayın soruşturulmasını talep etmiş, ama gerek gö-
rülmemiştir. Bu tarihten iki ay sonra ise Aşkın birden tu-
tuklanmıştır.
5 - Ceza hukukumuzda tutuklama, bir önlemdir ve
hangi durumlarda yapılacağı usul kanununda gösteril-
miştir. Rektör Aşkın, konutu basıldıktan sonra alelacele
yurda görevinin başına dönmüş olduğuna göre kaçma-
sı olasılığı olamaz. Deliller de toplandığından, delillerin
karartılmasının da söz konusu olmayacağı bir durumda
verilen tutuklama karannın hukuka uygun olduğu söy-
lenemez.
6 - Van'daki karşıt çevreler ile şeriatçı basında ileri
sürülen yakışıksız iddialar, Aşkın'a karşı bir kampanya-
nın başlatılmış olduğunu kanıtlamaktadır.
Aşkjn'ın Ermeni asıllı olduğu, Van'da Incil dağıtılması-
na göz yumarak misyoner etkinlikleri desteklediği yo-
lundaki şeriatçı basında da yer alan çirkin iddialar ile
rektörler heyetine saldıranların attıkları sloganlar, Te-
ziç'in "Aşkın'ı savunmak, Cumhuriyeti savunmaktır"
sözlerinin ne kadar doğru olduğunun kanıtıdır.
7 - Rektörler Van'a YÖK olarak değil, Rektörler Ko-
mitesi olarak gitmişlerdir.
• • •
Başbakan ve yandaşlarının, rektörferi yargıyı hedef
almış gibi göstermeleri, birden yargıyı savunur bir ha-
vaya girmeleri de kamuoyunu yanıltmaktan başka bir
anlam taşımamaktadır.
Istanbul Dördüncü Idare Mahkemesi'nin Boğaziçi
Üniversitesi'nde yapılacak olan Ermeni Konferansı ile
ilgili olarak verdiği karann, hem Adalet Bakanı ve Hükü-
met Sözcüsü Cemil Çiçek hem de Başbakan Erdoğan
tarafından nasıl sert biçimde eleştirildiğini kamuoyu he-
nüz unutmuş değildir.
Başbakan ve Adalet Bakanı bununla da yetinmemiş-
ler, hile-i şer'iye yolunu göstererek, konferansın toplan-
masını da sağlamışlardır. Yanlış anlaşılmasın! 0 karan
bizler de eleştirdik ve konferansın toplanmasını destek-
ledik.
Ancak bugün, yargıya saygı diyenlerin, doğru bir ta-
nıda bulunmadıklannı belirtmek istiyoruz.
Hatta bir adalet bakanına düşen görevin, karan eleş-
tirmekle biriikte, bunun nasıl olsa bozulacagını, bu boz-
ma karan üzerine engelin kalkacağını söyleyerek, boz-
ma karannı beklemek olduğunu söyleyen hukukçular
da var. Nitekim söz konusu karar da bozulmuştur.
Kaldı ki, hukuka ve yargıya saygıdan söz etmeye
AKP'nin pek hakkının olmadığı da rahatlıkla söylenebi-
lir.
Anımsayacaksınız, yolsuzluk davalannın açılabilmesi
için dokunulmazlıklann kaldınlması gündeme geldiğin-
de, AKP milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu
Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu,
- Arkadaşlanmız yargıya güvenleri olmadığı için do-
kunulmazlıklann kalkmasına sıcak bakmıyoriar diyebil-
mişti.
Bu ne pemiz, bu ne lahana turşusu!
Hemen belirtmek gerekir ki, içinde bulunulan koşullar
göz önünde bulundurulduğunda, Aşkın davasının
Van'da sağlıklı bir biçimde görülemeyeceği, başka yere
alınması gerektiği konusunda hukukçular görüş bildiri-
yorlar.
Bakalım Adalet Bakanlığı bu konuda ve yetki gaspın-
da bulunan savcı hakkında ne gibi bir tutum takına-
cak?
asinmen@cumhuriyet.com.tr
Gül: Basına sızdıranı bulun
İstihbarotMGSB
için devrede
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Dışişleri Ba-
kanı Abduflah Gül, Milli
Güvenlik Kurulu toplan-
tısında görüşülen Milli
Güvenlik Siyaset Belge-
si'ni (MGSB) basına sız-
dıranlan bulmak amacıy-
la istihbarat birimlerine
talimat verdi.
Dışişleri Bakanlığı Söz-
cüsü Namık Tan, MGSB
ile ilgili son dönemde çı-
kan haberlerin "maksath
azthrmalann ürünü" ola-
rakdeğerlendirildiğini bil-
dirdi. "Söz konusu yalan
yanhşbflguerinsonnnsuz-
ca sızdınlması, devletimi-
zin çıkarlarun tehükelibir
şekflde zedelenıektedir"
diyen Tan, belgeye dair
bilgileri sızdıran sorumsuz
kişilerin yasalar uyannca
ciddi bir suç işlediğini be-
lirtti. Namık Tan, "Abdul-
iah Gültarafindan,söz ko-
nusu bilgilerin JdmJer ta-
rafindan, nasıl ve hangi
yöntemlerlesuduild^mm
araşonlması ve sorumlu-
lann tespiti içinistihbarat
birimlerine talimat verfl-
miştir" dedi.
'Dalton kardeşlerdüzeni'FTRATKOZOK
ANKARA-Van Yüzüncü Yıl Üni-
versitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aş-
km'ın tutuklanmasıyla ilgili süreci ye-
rinde inceleyen CHP'li milletvekil-
lerinin hazırladığı raporda, Aşkın
hakkındakı işlemlerin "hukuki te-
meiden yoksun ve zoriama" olduğu
bildirildi. Kentin "demokratikvela-
ik Cumhuriyete düşman tarikatla-
nn ve siyasal örgütknmelerin" bas-
kısı altında olduğu vurgulanan ra-
porda, "Başta vati otanak üzere ilde-
Yargılama
süreci
gecikiyor
- Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkm hak-
kında önce "Çıkaramaçh suçörgütüoiuş-
turmak, resmi evrakta sahtecihk, tehdit
ve baskı ile ihaleye fesat kanştn-mak",
ardından da "Görevi kötüye kuDanmak,
hukuka aykın ldşisel veri elde etmek,
nıal bildiriminde buhınmamak ve tari-
hieser kaçakçınğT gerekçeleri ile soruş-
turma başlatılmışhr. îhalenin Prof. Dr.
Yücel Aşkın'dan önce yapıldığı ortaya
çıkınca, bundan vazgeçilmiştir. Tarihi
eser kaçakçıhğı iddialan da boşa çıkmış-
hr. Bu iki iddia boşa çıkınca, savcılık so-
ruşturmanuı yönünü ihale sonrası mal
alun ve ödemelerine kaydırmıştır. (Bir
nevi promosyonlu dava.) Rektörün ko-
nutuna 14 Temmuz 2005 tarihinde bas-
kın düzenlenmesine karşın, aradan ge-
çen 3 aya rağmen hâlâ iddianame hazır-
lanamamış, en iyimser tahminlerine gö-
re de 3 haftadan önce hazırlanamayacak
ve yargılama süreci böylece başlaya-
mayacaktır.
- Tarihi eser kaçakçılığı iddialanyla il-
gili olarak çağnlan bilirkişi, kentin en es-
ki ve deneyimli gümüş ve antikacı es-
nafi, bu eserlerin yüzde 90'ını kendisi-
nin temin ettığını, tarihi eser olmadık-
lannı, toplam tutarlannın da 7 milyar
TL'yi geçmeyeceğini söylemiştir. An-
cak soruşturma gizli olmasına rağmen
antikacının bu sözleri ertesi gün basuıa
"Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın 5 mil-
yon dolartak tarihi eserieri" olarak yan-
sınlmışnr. Bu eserlerin Ö Turizm ve Kül-
tür Müdürlüğü'nün kayıtlannda olduğu
da görülmüştür.
- Cumhuriyet Savcılığı "gizfiKk" ka-
ran almasına rağmen etkilemek için ba-
suı toplantısı düzenlenerek rektör suç-
lanmıştır.
• CHP'li 4 milletvekilinin hazırladığı Vanraporunda,üniversitede rektör Aşkın'dan
önce Hizbullah'ın 'cirit attığı' vurgulann-ken iktidann, egemenliğine alamadığı kurum
ve kişilerin burunlannı sürtme uygulaması başlattığı belirtildi.
ki bütün resmi kamu yönetici ve gö-
revfilerinm bu odaklann emrinegir-
diğj kanaati bütün Vanhlar taraûn-
dan payIaşılmaktad]rT>
denildi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu ta-
rafindan Van'daki gelişmeleri yerin-
de izlemek üzere görevlendirüen Yıl-
mazAteş, Sun Özbek, MahmutDu-
yan ve Gürol Ergin, kentteki izle-
nimlerini rapor haline getirerek Ge-
nel Başkan Deniz Baykal'a sundu.
Aşkın'ın tutuklanmasıyla ilgili, kent-
teki yetkili makamlann yanı sıra sı-
radan yurttaşlann da görüşlerinin
aluıdığı belirtilen raporda, gelişme-
lere ilişkin tespit ve görüşler şöyle sı-
ralandı:
-Prof. Dr. Yücel Aşkın göreve gel-
meden önce üniversite, başta Hiz-
bullah olmak üzere bütün tarikatla-
nn cirit attığı, hatta üs olarak kullan-
dığı bir mekânmış. Rektör Prof. Dr.
Yücel Aşkın tehdit ve baskılara al-
dırmadan üniversiteyi, tarikatlann
etkinliğinden kurtararak demokra-
tik, laik, hukukun üstünlüğüne daya-
lı Cumhuriyetin bir üniversitesine
dönüştürme konusunda büyük aşa-
malar kaydetmiştir. Bu durum de-
mokratik, laik Cumhuriyete düşman
İĞNELİ FIRÇA ZATER TEMOÇİN
çevreleri çok rahatsız etmiştir. Bu
çevreler AKP iktidan ile birhkte sal-
dınya geçmişlerdir. Üniversitedeki
yönetim kadrosunun eşleriyle, ço-
cuklanyla biriikte Van'dan aynlma-
lan yönünde sürekli olarak tehdit
edildikleri de tespit edilmiştir.
-Rektörhakkında Cumhuriyet Sav-
cı Yardımcısı tarafından açılan dava
hukuki temelden yoksundur ve tama-
men zorlamadır. Bu soruşturma ana-
yasanın 129., 130., 131., 132. mad-
deleri ile 2547 sayüı YÖK Kanu-
nu'nun 53. maddesine aykındır.
Van'ın, bir taraftan gayri meşru
yollarla ekonomik güç elde eden çev-
reler, bir taraftan da demokratik ve
laik Cumhuriyete düşman tarikatlar-
la bölücü siyasal örgütknmelerin
"baskı ve tehdraerr altında olduğu
vurgulanan raporda, "En büyük teh-
dit ve tehüke ise gücünü bugünkü ik-
tidardan alan yerel siyasi odaklar ile
yakuılandır" denildi. Bu kişilerin,
hem tüm yasadışı odaklarla yakın iş-
birliği ve dayanışma halinde olduğu
hem de devletin resmi makamlann-
da oturan tüm yetkilileri etkisi alnn-
da tuttuğuna dikkat çekilen raporda,
şunlar kaydedildi:
"Başta vaü olmak üzere ildeld bü-
tün resmi kamu yönetici ve görevüle-
rinin bu odaklann emrine girdiğika-
naati bütün Vanhlar tarafindan pay-
laşıhnaktadu". Van'a hâkün olan 'ka-
mu düzeni ve hukuku' değü,' Dalton
kardeşler düzeni' olduğu söylenmek-
tedir. 100. Yıl Üniversitesi Rektörü
hakkında açılan soruşturma, rektö-
rün tutuklanması olayı, iktidann ya-
sa ve hukuk tanımaz tavn, egemenü-
ğinealamadığı kurumve kişilerin bu-
runlanm sürüne uygulamasıdır. tk-
tidar yasa, hukuk ve anayasal çerçe-
v^eçekimedikçe,demokratikünivcr-
siteyiiçinesindirmedikçebenzerotay-
laruı diğer ünrversitelere desıçrama-
sı kaçınıtanaz görühnektedir."
încelemesini tamamlayan Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi 'görevsizlik' karan verdi
Aşkın dosyası YOK'e gönderildi
VAN (Cumhuriyet) - Van 4. Ağır Ceza Mah-
kemesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Yücel Aşkm hakkında "Hukuka aykın ldşi-
selverieldeetmek" suçlamasıyla hazırlanan dos-
yayı, Cumhuriyet Savcılığı'na geri gönderdi.
Dosyayı tekrar inceleyen Cumhuriyet Savcılığı
da bu İcez "görevsizlik karan" vererek dosyayı
Yüksek Öğretim Kurumu'na (YÖK) iletti.
"Tıbbı cihaz ahmı ihalesinde usulsüziük" ya-
pıldığı gerekçesiyle Van Cumhuriyet Başsavcı-
lığı'nca 5 Nisan günü başlahlan soruşturma kap-
sanunda 14 Temmuz'da evi aranan YYU Rek-
törü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkında "Hukuka
aykın ldşisel veri elde etmek" suçlamasıyla ha-
zırlanan dosya 4. Ağır Ceza Mahkemesi 'ne gön-
derildi. Konuyla ilgili olarak 14 Ekim günü ifa-
de vermek için mahkemeye giden Prof. Dr. Aş-
km, "dehHeri yok edebileceği, gizleyebileceği ve-
ya değ^tirebileceği
n
iddiasryla tuniklanarak ce-
zaevine konuldu.
Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi dün Prof. Dr. Yü-
cel Aşkın'la ilgili dosyanın incelemesini tamam-
ladı ve dosyayı "görevsizlik" karan vererek Cum-
huriyet Savcılığı'na iade etti. Savcıhk da dosya-
yı bu kez "görevszfikkaran" vererek YÖK'e gön-
derdi. 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Aşkm hakkın-
da "Görevi Kötüye KuJknmak, Mal Bildirimin-
de Buhınmamak ve Tarihi Eser Kaçakçılığı" ile
ilgili diğer dosyalan da görevsizlik karan vere-
rek Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.
Hazine'nin özel mülkiyetindeki taşınmazlann tahsisini kaldırabilmesi için Maliye Bakanlığı'na yetki verdi
Hükümetten üniversiteye misilleme
EMtVEKAPLAN
ANKARA-Plan ve Bütçe Komis-
yonu'nda, Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Yasa Tasansı'na birdüzen-
leme eklenerek Maliye Bakanhğı'na
kamu kurumlanna tahsis edilen Ha-
zine taşurmazlarmı geri ahna yetki-
si tanındı, Hükümet, bu düzenle-
meyle yargı engeline takılan Bal-
talimanı Tesisleri'ni Istanbul Üni-
versitesi'nden alabilecek. AKP'nin
bu düzenlemeyi, hükümetle ters dü-
şen pek çok kurum için "tehdit un-
suru" olarak kullanabileceğine dik-
kat çekildi. Tasannın aynı maddesiy-
le Dubai kulelerine de yasal dayanak
• Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasa Tasansı'na eklenen düzenlemeyle Maliye
Bakanlığı, Istanbul Üniversitesi'ne tahsis edilen Baltalimam tesislerini geri alabilecek.
AKP'nin bu düzenlemeyi 'tehdit unsuru' olarak kullanabileceği belirtildi.
getirildiği kaydedildi.
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Yasa Tasansı, TBMM Plan ve Büt-
çe Komisyonu'nda ele alındı. Tasa-
nnın, Dubai kulelerine altyapı ha-
zırladığı gerekçesiyle eleştirilen 4.
maddesi, tartışmalara neden oldu.
Söz konusu maddede, "Kamuidare-
leri, yasalarmda belirtilen kamu hiz-
meo^rimyerinegetirebilmekiçmmül-
kiyeüerindeki taşmmazlaıia devletin
hüküm ve tasarrufu aftmdaki yerie-
ri, birbüierine ve köy tüzeUdşüikle-
rine bedebiz olaraktahsis edebflnier.
Tahsisedilen taşmmaz.amaç dtşıkul-
lamlamaz" hükmünü ıçeriyor.
CHP'li komisyon üyeleri, tasan-
nın 4. maddesi görüşülürken Istanbul
BüyükşebirBelediyesi ile Dubai In-
ternational Properties arasında gay-
rimenkul yannm ortaklığı kurulma-
sına Uişkin anlaşmayı gündeme ge-
tirdÜer. CHP Trabzon Milletvekili
AkifHamzaçebi, bir belediye başka-
nının, mevzuatı bir kenara buakarak
Türkiye'nin en büyük kentinde tekyet-
kili gibi davrandığını, "pervasızca"
sözleşme imzaladığını savundu.
Söz konusu maddede değişiklik
yapılarak "Hazine'nin özel mülkiye-
tindeki taşmmazlarla devletinhüküm
vetasamıftı albndaJdyerteritahsis et-
meye, kamu ihtiyaçlan için gerekh'
olmayanlann tahsisini kaldınnaya
Maliye Bakanlığı. diğer taşuımazla-
n tahsis etmeye ve tahsisi kakhrma-
ya ise maüki kamuidaresi yetkili ola-
cak" hükmü getirildi.
Maliye Bakanı Kemal Unakrtan,
maddede yapılan değişikliğin gerek-
çesini, "Kamu kuruhışlarma, kamu
hizmetieri için yer tahsis ediyoruz.
Ancak bir süre sonra orada o hiz-
metie alakah bir şey yapıhmyor, boş
duruyor. Biz de ilgili kunüuşa, 'Bıze
ver' dryoruz.Ama nzagöstermedik-
leri için onlarda kahyor. Kamu hiz-
metininyapdmaması halinde,buyer-
lerin Müü Emlak'a geri dönmesi la-
am. Devletin mah bu, devletin daha
önemh' ihtiyacı var" dıye açıkladı.
Ancak hükümetin bu düzenlemey-
le Baltalimam Tesisleri ömeğinde
olduğu gibi hükümetle ters düşen
kurumlara tahsis edilen yerleri geri
almayı hedeflediği kaydedildi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
100. Yıl Üniversitesi Rektörü Pro-
fesör Yücel Aşkın'ın gözaltına alın-
ması ve tutuklanmasıyla ilgili tartış-
malann önemli boyutlarından birisi
Yücel Aşkın'a yapılan muameleyle
ilgiliydi. Süleyman Demirel de,
Çankaya'da iken kelepçe uygula-
masının kaldırılmasını istediğini
söylüyor: "Mektup yazdım ama hiç
ses seda çıkmadı. Yine bildiklerine
devam ediyorlar. Kirpi bulurlarsa
kelepçeyi takıyortar. Üç gün sonra
adam beraat ediyor, kelepçeyi ye-
diği kahyor. Sonra Avrupalı olmaya
çalışıyorsunuz."
Demirel söylediklerinde çok hak-
lı. Ancak Cumhurbaşkanı olmadan
önce yıllarca Başbakanlık yapmıştı.
Bana bu uyarıyı biraz geç kalarak
yapmış gibi geldi. Belki de Cumhur-
başkanlığı döneminde kendisinin
yakınlarının tutuklanması ve ellerine
kelepçe takılması onun için uyarıcı
olmuştur. Başbakanken bu müda-
haleyi yapsaydı, etkili olurdu, belki
de rastgele kelepçe takma uygula-
ması sona ererdi Insanlar, bazı şey-
Kelepçe Takma ve Üst Arama
ler kendi başlanna gelmeden gerçe-
ği anlamakta zorlanıyorlar.
• • •
Yücel Aşkın'a kelepçe takılması
ayıptır. Kaçma şüphesi olmayan, bir
saldırganlık suçunun sanığı olma-
yan insanlara kelepçe takıp itip ka-
karak gözattına almak insanın onu-
runu zedeler. Daha da önemlisi, o
ülkenin onuru zedelenir. Leyla Za-
na ve arkadaşları, Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyesiyken, Meclis'in
kapısında itilerek nasıl tutuklanmış-
lardı hatırlayınız... O zaman, çoğun-
luk onlara kızdığı için bu muamele-
nin milletvekillerine yapıldığı gerçe-
ğine rağmen, "iyi oldu" yaklaşımı
içine girmişti. Bu manzaradan ço-
ğunluk rahatsızlık duymamıştı.
Yücel Aşkın'a kelepçe takılması
hepimizi etkiledi, en çok da onun
meslektaşlarını. Bizim gazeteci
meslektaşlanmıza kelepçe takıldı-
ğında da bizler ayağa kalktık. Bir
ülkede başkasına kelepçe takıldığı
zaman "Ohü!" diyen unutmasın ki
burası Türkiye, yann ona da takabi-
lirler. Onun için kime yapıldığına
bakmaksızın ilkesel tavır alalım.
• • •
Birçok üniversitede, başka ülke-
lerde soruşturma bile açılmayacak
öğrenci eylemlerinden o kadar çok
genç gözaltına alınıp tutuklanıyor
ki! Bu konuda bir rektör tutuklanın-
ca haklı olarak ayağa kalkan birçok
rektörün üniversitesinde bunlar
oluyor. Bu tutuklama ve kötü mu-
amelelerin bir kısmında da rektörle-
rin olumsuz bir rol oynadığını bu
muameleye uğrayan gençler söylü-
yorlar.
Gelelim üst arama sorununa: Yi-
ne sağ olsun her konuda olduğu
gibi Süleyman Demirel, "Üzerinde
silah mı bulacaksın?" diye YÖK
Başkanı Teziç ve iki arkadaşının
üzerinin aranmasına tepki gösteri-
yor. Süleyman Bey yeğeni Murat
Demirel Kartal F Tipi Cezaevi'nde
yatarken sanınm oraya hiç grtmedi.
O zaman Cumhurbaşkanıydı. Üze-
rini aramazlardı.
Aynı tarihlerde Esenyurt Belediye
Başkanı Gürbüz Çapan da KartaJ
Cezaevi'nde kalıyordu. Bizler de
savcıdan izin alarak arada Gürbüz
Çapan'ın ziyaretine gidiyorduk. Gi-
denler de ülkenin tanınmış gazete-
cileriydi. Savcı da, cezaevinin gö-
revlileri de bu gazetecileri tanıyor-
lardı. öylesine ince aramadan geçi-
riliyorduk ki...
Diğer yurttaşlara ne uygulanı-
yorsa, aynısı bize de uygulanıyor-
du ve bizler de hiç birisine itiraz
etmiyorduk. İtiraz etmek de aklımı-
za gelmiyordu. Çünkü cezaevleri-
nin kendine göre bir güvenlik
mantığı oluşmuştu. Bu mantık si-
yasilerin kaldığı cezaevlerinde tam
anlamıyla bir kuşatmaya ve yıldrr-
maya dönüşüyordu.
•••
"Rektörieri neden aradınız" soru-
sunu anlamlı bulmuyorum. Arama
tarzının ilkel olmasını eleştirebilirsi-
niz. Bu kadar kötü yöntemlerle ara-
ma yapılmasına kızabilirsiniz. Ancak,
"Yurttaşı ara, başkasmı ara.. ama
rektörû, YÖK Başkanı'nı arama" di-
yemezsiniz. Çünkü, aranacaklar ve
aranmayacaklar diye bir liste yapıla-
maz. Benim tanık olduğum, cezaevi
çalışanlan da bu aramalardan geçe-
rek cezaevine giriyorlar. Onun kendi-
ne göre bir mantığı bulunuyor.
Türkiye'de arama, kötü, insanı in-
citen ve bıktıran bir tarzda yapılıyor.
Aynca bunun çok güvenli olmadığını
da deneylerimizle biliyoruz. Cezaev-
lerirte uyuşturucu, silah giriyor. Hatta
bu silahlarla mahkûmlar birbirilerini
öldürüyorlar. Aynı şekilde uyuşturu-
cu da bütün bu görünürdeki engeile-
re rağmen cezaevlerine giriyor.
Bir şeyi hoyrat ve itici şekilde yap-
mak o yöntemi güvenli hale getir-
miyor.