25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2005 CUMA HABERLER DUNYADA B U G Ü N ^HPraporundaVan'ın demokratik ve laik Cumhuriyete düşman tarikatlann baskısı altında olduğu vurgulandı ALİ SİRMEN Başbakan Doğru Söylemeli Devlet adamlan, kamuoyunu basın aracılığıyla aydın- latırken, sözlerinin doğru ve kapsamlı olmasına dikkat etmefi, toplumsaJ gerginlik yaratmaktan kaçınmalıdıriar. Doğru konuşmamak illa yalan söylemek anlamına gel- mez, gerçekJeri bütün boyutlanyla ortaya sermemek de doğru konuşmamaktır. Recep Tayyip Erdoğan Kuveyt yolunda uçarken gazetecilerie yaptığı konuşmada, bu kurallara uymamış. Tayyip Bey, "Bu kadar rektörû alıp, Van'a Adalet Ba- kanlığı'na gitmek, YÖK camiasında görülmemiş çirkin bir uygulamadır" derken, Van'da meydana gelen olay- lann gerçek boyutunu görmezden geliyor. Van'da üniversite içinde, laik eğitim uygulamasına karşı olanlann komplosuna kurban giden Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü ile dayanışma, her rektörün, her üniversrte öğretim üyesinin, her aydının görevidir. Van'da neler olduğunu herkes biliyor, ama bir kez daha yinelemekte yarar var. Yüzüncü Yıl Üniversitesi içinde ve çevresinde çöreklenmiş olan irticacılara karşı laik ve çagdaş eğitimi savunan Yücef Aşkın'ın konutu tarihi eser kaçakçılıöı savıyla basılıyor, birçok esere ve belgeye el konuyor. IddiaJar asılsız çıkıyor. Ama bunun- la da yetinilmiyor. Rektörfük görevine gelmesinden ön- ce yapılmış bir ihaleye fesat kanştırmak iddiasryla, suç işlemek için çete oluşturmak suçlamasıyla dava açıl- mak üzere Aşkın tutuklanıyor. • • • Olaya biraz daha yakından bakalım: 1 - Ihale Yücel Aşkın'ın rektörlüğünden önce yapıl- mış. 2 - Yine de bu konuda bir kovuşturma yapmak gere- kiyorsa, bunu savcılığın değil YÖK'ün yapması gerekir. 3 - Ancak suç işlemek için çete oluşturma halinde savcılık yetkili olabiîirdi, ne var ki, suçun işlendiğinin ile- ri sürüldüğü tarihte, Terörle Mücadele Yasası'nın bu ko- nuyla ilgili maddesi iptal edildiği için, bu maddeye da- yanarak Aşkın hakkında kovuşturma yapmak olanağı ceza hukuku ilkelerine göre mümkün değil. Demek oluyor ki, davanın açılmasında da savcılığın yetki gaspı söz konusu. 4 - Kaldı ki, iddialar ortaya atılınca, bizzat Rektör Aş- kın olayın soruşturulmasını talep etmiş, ama gerek gö- rülmemiştir. Bu tarihten iki ay sonra ise Aşkın birden tu- tuklanmıştır. 5 - Ceza hukukumuzda tutuklama, bir önlemdir ve hangi durumlarda yapılacağı usul kanununda gösteril- miştir. Rektör Aşkın, konutu basıldıktan sonra alelacele yurda görevinin başına dönmüş olduğuna göre kaçma- sı olasılığı olamaz. Deliller de toplandığından, delillerin karartılmasının da söz konusu olmayacağı bir durumda verilen tutuklama karannın hukuka uygun olduğu söy- lenemez. 6 - Van'daki karşıt çevreler ile şeriatçı basında ileri sürülen yakışıksız iddialar, Aşkın'a karşı bir kampanya- nın başlatılmış olduğunu kanıtlamaktadır. Aşkjn'ın Ermeni asıllı olduğu, Van'da Incil dağıtılması- na göz yumarak misyoner etkinlikleri desteklediği yo- lundaki şeriatçı basında da yer alan çirkin iddialar ile rektörler heyetine saldıranların attıkları sloganlar, Te- ziç'in "Aşkın'ı savunmak, Cumhuriyeti savunmaktır" sözlerinin ne kadar doğru olduğunun kanıtıdır. 7 - Rektörler Van'a YÖK olarak değil, Rektörler Ko- mitesi olarak gitmişlerdir. • • • Başbakan ve yandaşlarının, rektörferi yargıyı hedef almış gibi göstermeleri, birden yargıyı savunur bir ha- vaya girmeleri de kamuoyunu yanıltmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Istanbul Dördüncü Idare Mahkemesi'nin Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılacak olan Ermeni Konferansı ile ilgili olarak verdiği karann, hem Adalet Bakanı ve Hükü- met Sözcüsü Cemil Çiçek hem de Başbakan Erdoğan tarafından nasıl sert biçimde eleştirildiğini kamuoyu he- nüz unutmuş değildir. Başbakan ve Adalet Bakanı bununla da yetinmemiş- ler, hile-i şer'iye yolunu göstererek, konferansın toplan- masını da sağlamışlardır. Yanlış anlaşılmasın! 0 karan bizler de eleştirdik ve konferansın toplanmasını destek- ledik. Ancak bugün, yargıya saygı diyenlerin, doğru bir ta- nıda bulunmadıklannı belirtmek istiyoruz. Hatta bir adalet bakanına düşen görevin, karan eleş- tirmekle biriikte, bunun nasıl olsa bozulacagını, bu boz- ma karan üzerine engelin kalkacağını söyleyerek, boz- ma karannı beklemek olduğunu söyleyen hukukçular da var. Nitekim söz konusu karar da bozulmuştur. Kaldı ki, hukuka ve yargıya saygıdan söz etmeye AKP'nin pek hakkının olmadığı da rahatlıkla söylenebi- lir. Anımsayacaksınız, yolsuzluk davalannın açılabilmesi için dokunulmazlıklann kaldınlması gündeme geldiğin- de, AKP milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, - Arkadaşlanmız yargıya güvenleri olmadığı için do- kunulmazlıklann kalkmasına sıcak bakmıyoriar diyebil- mişti. Bu ne pemiz, bu ne lahana turşusu! Hemen belirtmek gerekir ki, içinde bulunulan koşullar göz önünde bulundurulduğunda, Aşkın davasının Van'da sağlıklı bir biçimde görülemeyeceği, başka yere alınması gerektiği konusunda hukukçular görüş bildiri- yorlar. Bakalım Adalet Bakanlığı bu konuda ve yetki gaspın- da bulunan savcı hakkında ne gibi bir tutum takına- cak? asinmen@cumhuriyet.com.tr Gül: Basına sızdıranı bulun İstihbarotMGSB için devrede ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-Dışişleri Ba- kanı Abduflah Gül, Milli Güvenlik Kurulu toplan- tısında görüşülen Milli Güvenlik Siyaset Belge- si'ni (MGSB) basına sız- dıranlan bulmak amacıy- la istihbarat birimlerine talimat verdi. Dışişleri Bakanlığı Söz- cüsü Namık Tan, MGSB ile ilgili son dönemde çı- kan haberlerin "maksath azthrmalann ürünü" ola- rakdeğerlendirildiğini bil- dirdi. "Söz konusu yalan yanhşbflguerinsonnnsuz- ca sızdınlması, devletimi- zin çıkarlarun tehükelibir şekflde zedelenıektedir" diyen Tan, belgeye dair bilgileri sızdıran sorumsuz kişilerin yasalar uyannca ciddi bir suç işlediğini be- lirtti. Namık Tan, "Abdul- iah Gültarafindan,söz ko- nusu bilgilerin JdmJer ta- rafindan, nasıl ve hangi yöntemlerlesuduild^mm araşonlması ve sorumlu- lann tespiti içinistihbarat birimlerine talimat verfl- miştir" dedi. 'Dalton kardeşlerdüzeni'FTRATKOZOK ANKARA-Van Yüzüncü Yıl Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aş- km'ın tutuklanmasıyla ilgili süreci ye- rinde inceleyen CHP'li milletvekil- lerinin hazırladığı raporda, Aşkın hakkındakı işlemlerin "hukuki te- meiden yoksun ve zoriama" olduğu bildirildi. Kentin "demokratikvela- ik Cumhuriyete düşman tarikatla- nn ve siyasal örgütknmelerin" bas- kısı altında olduğu vurgulanan ra- porda, "Başta vati otanak üzere ilde- Yargılama süreci gecikiyor - Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkm hak- kında önce "Çıkaramaçh suçörgütüoiuş- turmak, resmi evrakta sahtecihk, tehdit ve baskı ile ihaleye fesat kanştn-mak", ardından da "Görevi kötüye kuDanmak, hukuka aykın ldşisel veri elde etmek, nıal bildiriminde buhınmamak ve tari- hieser kaçakçınğT gerekçeleri ile soruş- turma başlatılmışhr. îhalenin Prof. Dr. Yücel Aşkın'dan önce yapıldığı ortaya çıkınca, bundan vazgeçilmiştir. Tarihi eser kaçakçıhğı iddialan da boşa çıkmış- hr. Bu iki iddia boşa çıkınca, savcılık so- ruşturmanuı yönünü ihale sonrası mal alun ve ödemelerine kaydırmıştır. (Bir nevi promosyonlu dava.) Rektörün ko- nutuna 14 Temmuz 2005 tarihinde bas- kın düzenlenmesine karşın, aradan ge- çen 3 aya rağmen hâlâ iddianame hazır- lanamamış, en iyimser tahminlerine gö- re de 3 haftadan önce hazırlanamayacak ve yargılama süreci böylece başlaya- mayacaktır. - Tarihi eser kaçakçılığı iddialanyla il- gili olarak çağnlan bilirkişi, kentin en es- ki ve deneyimli gümüş ve antikacı es- nafi, bu eserlerin yüzde 90'ını kendisi- nin temin ettığını, tarihi eser olmadık- lannı, toplam tutarlannın da 7 milyar TL'yi geçmeyeceğini söylemiştir. An- cak soruşturma gizli olmasına rağmen antikacının bu sözleri ertesi gün basuıa "Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın 5 mil- yon dolartak tarihi eserieri" olarak yan- sınlmışnr. Bu eserlerin Ö Turizm ve Kül- tür Müdürlüğü'nün kayıtlannda olduğu da görülmüştür. - Cumhuriyet Savcılığı "gizfiKk" ka- ran almasına rağmen etkilemek için ba- suı toplantısı düzenlenerek rektör suç- lanmıştır. • CHP'li 4 milletvekilinin hazırladığı Vanraporunda,üniversitede rektör Aşkın'dan önce Hizbullah'ın 'cirit attığı' vurgulann-ken iktidann, egemenliğine alamadığı kurum ve kişilerin burunlannı sürtme uygulaması başlattığı belirtildi. ki bütün resmi kamu yönetici ve gö- revfilerinm bu odaklann emrinegir- diğj kanaati bütün Vanhlar taraûn- dan payIaşılmaktad]rT> denildi. CHP Merkez Yönetim Kurulu ta- rafindan Van'daki gelişmeleri yerin- de izlemek üzere görevlendirüen Yıl- mazAteş, Sun Özbek, MahmutDu- yan ve Gürol Ergin, kentteki izle- nimlerini rapor haline getirerek Ge- nel Başkan Deniz Baykal'a sundu. Aşkın'ın tutuklanmasıyla ilgili, kent- teki yetkili makamlann yanı sıra sı- radan yurttaşlann da görüşlerinin aluıdığı belirtilen raporda, gelişme- lere ilişkin tespit ve görüşler şöyle sı- ralandı: -Prof. Dr. Yücel Aşkın göreve gel- meden önce üniversite, başta Hiz- bullah olmak üzere bütün tarikatla- nn cirit attığı, hatta üs olarak kullan- dığı bir mekânmış. Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın tehdit ve baskılara al- dırmadan üniversiteyi, tarikatlann etkinliğinden kurtararak demokra- tik, laik, hukukun üstünlüğüne daya- lı Cumhuriyetin bir üniversitesine dönüştürme konusunda büyük aşa- malar kaydetmiştir. Bu durum de- mokratik, laik Cumhuriyete düşman İĞNELİ FIRÇA ZATER TEMOÇİN çevreleri çok rahatsız etmiştir. Bu çevreler AKP iktidan ile birhkte sal- dınya geçmişlerdir. Üniversitedeki yönetim kadrosunun eşleriyle, ço- cuklanyla biriikte Van'dan aynlma- lan yönünde sürekli olarak tehdit edildikleri de tespit edilmiştir. -Rektörhakkında Cumhuriyet Sav- cı Yardımcısı tarafından açılan dava hukuki temelden yoksundur ve tama- men zorlamadır. Bu soruşturma ana- yasanın 129., 130., 131., 132. mad- deleri ile 2547 sayüı YÖK Kanu- nu'nun 53. maddesine aykındır. Van'ın, bir taraftan gayri meşru yollarla ekonomik güç elde eden çev- reler, bir taraftan da demokratik ve laik Cumhuriyete düşman tarikatlar- la bölücü siyasal örgütknmelerin "baskı ve tehdraerr altında olduğu vurgulanan raporda, "En büyük teh- dit ve tehüke ise gücünü bugünkü ik- tidardan alan yerel siyasi odaklar ile yakuılandır" denildi. Bu kişilerin, hem tüm yasadışı odaklarla yakın iş- birliği ve dayanışma halinde olduğu hem de devletin resmi makamlann- da oturan tüm yetkilileri etkisi alnn- da tuttuğuna dikkat çekilen raporda, şunlar kaydedildi: "Başta vaü olmak üzere ildeld bü- tün resmi kamu yönetici ve görevüle- rinin bu odaklann emrine girdiğika- naati bütün Vanhlar tarafindan pay- laşıhnaktadu". Van'a hâkün olan 'ka- mu düzeni ve hukuku' değü,' Dalton kardeşler düzeni' olduğu söylenmek- tedir. 100. Yıl Üniversitesi Rektörü hakkında açılan soruşturma, rektö- rün tutuklanması olayı, iktidann ya- sa ve hukuk tanımaz tavn, egemenü- ğinealamadığı kurumve kişilerin bu- runlanm sürüne uygulamasıdır. tk- tidar yasa, hukuk ve anayasal çerçe- v^eçekimedikçe,demokratikünivcr- siteyiiçinesindirmedikçebenzerotay- laruı diğer ünrversitelere desıçrama- sı kaçınıtanaz görühnektedir." încelemesini tamamlayan Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi 'görevsizlik' karan verdi Aşkın dosyası YOK'e gönderildi VAN (Cumhuriyet) - Van 4. Ağır Ceza Mah- kemesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkm hakkında "Hukuka aykın ldşi- selverieldeetmek" suçlamasıyla hazırlanan dos- yayı, Cumhuriyet Savcılığı'na geri gönderdi. Dosyayı tekrar inceleyen Cumhuriyet Savcılığı da bu İcez "görevsizlik karan" vererek dosyayı Yüksek Öğretim Kurumu'na (YÖK) iletti. "Tıbbı cihaz ahmı ihalesinde usulsüziük" ya- pıldığı gerekçesiyle Van Cumhuriyet Başsavcı- lığı'nca 5 Nisan günü başlahlan soruşturma kap- sanunda 14 Temmuz'da evi aranan YYU Rek- törü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkında "Hukuka aykın ldşisel veri elde etmek" suçlamasıyla ha- zırlanan dosya 4. Ağır Ceza Mahkemesi 'ne gön- derildi. Konuyla ilgili olarak 14 Ekim günü ifa- de vermek için mahkemeye giden Prof. Dr. Aş- km, "dehHeri yok edebileceği, gizleyebileceği ve- ya değ^tirebileceği n iddiasryla tuniklanarak ce- zaevine konuldu. Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi dün Prof. Dr. Yü- cel Aşkın'la ilgili dosyanın incelemesini tamam- ladı ve dosyayı "görevsizlik" karan vererek Cum- huriyet Savcılığı'na iade etti. Savcıhk da dosya- yı bu kez "görevszfikkaran" vererek YÖK'e gön- derdi. 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Aşkm hakkın- da "Görevi Kötüye KuJknmak, Mal Bildirimin- de Buhınmamak ve Tarihi Eser Kaçakçılığı" ile ilgili diğer dosyalan da görevsizlik karan vere- rek Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Hazine'nin özel mülkiyetindeki taşınmazlann tahsisini kaldırabilmesi için Maliye Bakanlığı'na yetki verdi Hükümetten üniversiteye misilleme EMtVEKAPLAN ANKARA-Plan ve Bütçe Komis- yonu'nda, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasa Tasansı'na birdüzen- leme eklenerek Maliye Bakanhğı'na kamu kurumlanna tahsis edilen Ha- zine taşurmazlarmı geri ahna yetki- si tanındı, Hükümet, bu düzenle- meyle yargı engeline takılan Bal- talimanı Tesisleri'ni Istanbul Üni- versitesi'nden alabilecek. AKP'nin bu düzenlemeyi, hükümetle ters dü- şen pek çok kurum için "tehdit un- suru" olarak kullanabileceğine dik- kat çekildi. Tasannın aynı maddesiy- le Dubai kulelerine de yasal dayanak • Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasa Tasansı'na eklenen düzenlemeyle Maliye Bakanlığı, Istanbul Üniversitesi'ne tahsis edilen Baltalimam tesislerini geri alabilecek. AKP'nin bu düzenlemeyi 'tehdit unsuru' olarak kullanabileceği belirtildi. getirildiği kaydedildi. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasa Tasansı, TBMM Plan ve Büt- çe Komisyonu'nda ele alındı. Tasa- nnın, Dubai kulelerine altyapı ha- zırladığı gerekçesiyle eleştirilen 4. maddesi, tartışmalara neden oldu. Söz konusu maddede, "Kamuidare- leri, yasalarmda belirtilen kamu hiz- meo^rimyerinegetirebilmekiçmmül- kiyeüerindeki taşmmazlaıia devletin hüküm ve tasarrufu aftmdaki yerie- ri, birbüierine ve köy tüzeUdşüikle- rine bedebiz olaraktahsis edebflnier. Tahsisedilen taşmmaz.amaç dtşıkul- lamlamaz" hükmünü ıçeriyor. CHP'li komisyon üyeleri, tasan- nın 4. maddesi görüşülürken Istanbul BüyükşebirBelediyesi ile Dubai In- ternational Properties arasında gay- rimenkul yannm ortaklığı kurulma- sına Uişkin anlaşmayı gündeme ge- tirdÜer. CHP Trabzon Milletvekili AkifHamzaçebi, bir belediye başka- nının, mevzuatı bir kenara buakarak Türkiye'nin en büyük kentinde tekyet- kili gibi davrandığını, "pervasızca" sözleşme imzaladığını savundu. Söz konusu maddede değişiklik yapılarak "Hazine'nin özel mülkiye- tindeki taşmmazlarla devletinhüküm vetasamıftı albndaJdyerteritahsis et- meye, kamu ihtiyaçlan için gerekh' olmayanlann tahsisini kaldınnaya Maliye Bakanlığı. diğer taşuımazla- n tahsis etmeye ve tahsisi kakhrma- ya ise maüki kamuidaresi yetkili ola- cak" hükmü getirildi. Maliye Bakanı Kemal Unakrtan, maddede yapılan değişikliğin gerek- çesini, "Kamu kuruhışlarma, kamu hizmetieri için yer tahsis ediyoruz. Ancak bir süre sonra orada o hiz- metie alakah bir şey yapıhmyor, boş duruyor. Biz de ilgili kunüuşa, 'Bıze ver' dryoruz.Ama nzagöstermedik- leri için onlarda kahyor. Kamu hiz- metininyapdmaması halinde,buyer- lerin Müü Emlak'a geri dönmesi la- am. Devletin mah bu, devletin daha önemh' ihtiyacı var" dıye açıkladı. Ancak hükümetin bu düzenlemey- le Baltalimam Tesisleri ömeğinde olduğu gibi hükümetle ters düşen kurumlara tahsis edilen yerleri geri almayı hedeflediği kaydedildi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Pro- fesör Yücel Aşkın'ın gözaltına alın- ması ve tutuklanmasıyla ilgili tartış- malann önemli boyutlarından birisi Yücel Aşkın'a yapılan muameleyle ilgiliydi. Süleyman Demirel de, Çankaya'da iken kelepçe uygula- masının kaldırılmasını istediğini söylüyor: "Mektup yazdım ama hiç ses seda çıkmadı. Yine bildiklerine devam ediyorlar. Kirpi bulurlarsa kelepçeyi takıyortar. Üç gün sonra adam beraat ediyor, kelepçeyi ye- diği kahyor. Sonra Avrupalı olmaya çalışıyorsunuz." Demirel söylediklerinde çok hak- lı. Ancak Cumhurbaşkanı olmadan önce yıllarca Başbakanlık yapmıştı. Bana bu uyarıyı biraz geç kalarak yapmış gibi geldi. Belki de Cumhur- başkanlığı döneminde kendisinin yakınlarının tutuklanması ve ellerine kelepçe takılması onun için uyarıcı olmuştur. Başbakanken bu müda- haleyi yapsaydı, etkili olurdu, belki de rastgele kelepçe takma uygula- ması sona ererdi Insanlar, bazı şey- Kelepçe Takma ve Üst Arama ler kendi başlanna gelmeden gerçe- ği anlamakta zorlanıyorlar. • • • Yücel Aşkın'a kelepçe takılması ayıptır. Kaçma şüphesi olmayan, bir saldırganlık suçunun sanığı olma- yan insanlara kelepçe takıp itip ka- karak gözattına almak insanın onu- runu zedeler. Daha da önemlisi, o ülkenin onuru zedelenir. Leyla Za- na ve arkadaşları, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesiyken, Meclis'in kapısında itilerek nasıl tutuklanmış- lardı hatırlayınız... O zaman, çoğun- luk onlara kızdığı için bu muamele- nin milletvekillerine yapıldığı gerçe- ğine rağmen, "iyi oldu" yaklaşımı içine girmişti. Bu manzaradan ço- ğunluk rahatsızlık duymamıştı. Yücel Aşkın'a kelepçe takılması hepimizi etkiledi, en çok da onun meslektaşlarını. Bizim gazeteci meslektaşlanmıza kelepçe takıldı- ğında da bizler ayağa kalktık. Bir ülkede başkasına kelepçe takıldığı zaman "Ohü!" diyen unutmasın ki burası Türkiye, yann ona da takabi- lirler. Onun için kime yapıldığına bakmaksızın ilkesel tavır alalım. • • • Birçok üniversitede, başka ülke- lerde soruşturma bile açılmayacak öğrenci eylemlerinden o kadar çok genç gözaltına alınıp tutuklanıyor ki! Bu konuda bir rektör tutuklanın- ca haklı olarak ayağa kalkan birçok rektörün üniversitesinde bunlar oluyor. Bu tutuklama ve kötü mu- amelelerin bir kısmında da rektörle- rin olumsuz bir rol oynadığını bu muameleye uğrayan gençler söylü- yorlar. Gelelim üst arama sorununa: Yi- ne sağ olsun her konuda olduğu gibi Süleyman Demirel, "Üzerinde silah mı bulacaksın?" diye YÖK Başkanı Teziç ve iki arkadaşının üzerinin aranmasına tepki gösteri- yor. Süleyman Bey yeğeni Murat Demirel Kartal F Tipi Cezaevi'nde yatarken sanınm oraya hiç grtmedi. O zaman Cumhurbaşkanıydı. Üze- rini aramazlardı. Aynı tarihlerde Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan da KartaJ Cezaevi'nde kalıyordu. Bizler de savcıdan izin alarak arada Gürbüz Çapan'ın ziyaretine gidiyorduk. Gi- denler de ülkenin tanınmış gazete- cileriydi. Savcı da, cezaevinin gö- revlileri de bu gazetecileri tanıyor- lardı. öylesine ince aramadan geçi- riliyorduk ki... Diğer yurttaşlara ne uygulanı- yorsa, aynısı bize de uygulanıyor- du ve bizler de hiç birisine itiraz etmiyorduk. İtiraz etmek de aklımı- za gelmiyordu. Çünkü cezaevleri- nin kendine göre bir güvenlik mantığı oluşmuştu. Bu mantık si- yasilerin kaldığı cezaevlerinde tam anlamıyla bir kuşatmaya ve yıldrr- maya dönüşüyordu. ••• "Rektörieri neden aradınız" soru- sunu anlamlı bulmuyorum. Arama tarzının ilkel olmasını eleştirebilirsi- niz. Bu kadar kötü yöntemlerle ara- ma yapılmasına kızabilirsiniz. Ancak, "Yurttaşı ara, başkasmı ara.. ama rektörû, YÖK Başkanı'nı arama" di- yemezsiniz. Çünkü, aranacaklar ve aranmayacaklar diye bir liste yapıla- maz. Benim tanık olduğum, cezaevi çalışanlan da bu aramalardan geçe- rek cezaevine giriyorlar. Onun kendi- ne göre bir mantığı bulunuyor. Türkiye'de arama, kötü, insanı in- citen ve bıktıran bir tarzda yapılıyor. Aynca bunun çok güvenli olmadığını da deneylerimizle biliyoruz. Cezaev- lerirte uyuşturucu, silah giriyor. Hatta bu silahlarla mahkûmlar birbirilerini öldürüyorlar. Aynı şekilde uyuşturu- cu da bütün bu görünürdeki engeile- re rağmen cezaevlerine giriyor. Bir şeyi hoyrat ve itici şekilde yap- mak o yöntemi güvenli hale getir- miyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle