18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 EKİM 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA SOZ OKURUN Fikret Dağlıoğliı [email protected] Faks:O 212 513 9O 98 Cumhuriyetinbireyiolmak D üşünüyorum da 21. yüzyılın ilk çeyre- ğinde, neden hâlâ insanlar, gruplar, ekipler, ne derseniz deyin, birbirlerini dinlemek, konuşmak, tartışmak, fark- lılıkJar arasından ortak paydayı, yurt ve toprak sevgisini yakalamak, ona dört elle sanhp dosta düşmana, her zamankı gıbi "Yurtta banş dün- yadabanş" ilkesı içinde olduğumuzu anlatabil- mek gereğini duymazlar? Sık sık neredeyse bir tutkuyla Türkiye Cum- huriyeti'nin güzelim haritasına bakıyorum, son- ra da biraz uzaktan ya da geriden, onun dünya üzerindeki yerini, yerleşimini algılamaya çalı- şıyor ve her defasında yeniden heyecanlanıyo- rum. Herkes kendi ülkesini sever, tüm diğerlerin- den güzel olarak görür, uzaklaşınca özler, bur- nunda tüter. Oysa Türkiyemiz, gerek konumu gerekse canlı cansız her türlü zenginliğiyle öy- lesine farklı, anlamlı, herkesin iştahını kabartan, gözüne-açgözliilüğüne takılan bir ülke ki!.. Pekiyi de, bu ülkenin sınırlan içinde yaşayan insanlann durmadan birbirleriyle kavga etme- lerini, beğenmedikJeri her söylem ve düşünce- nin karşısına, tahrip gücü oldukça yüksek birer bomba gibi çıkmalannı, bilimin çağ ötesine ulaşmaya çalıştığı zamanımızda çağdışı bek- lentilerin meczupça gösterilere dönüşmesini ve bunların yinelenip durmasını kendimize, birbi- rimize ya da birilerine nasıl açıklayabiliriz? Güzel Tüririyemizde sanki zamandurdu ve biz- ler zaman tünelinin kapısına yaklaşmışken ge- risingeriye, erkeğin kas ve kol gücünün, taş-so- pa gibi savaş araçlannın egemen olduğu, kadın- İann evlere girip çocuk doğuran, yemek pişiren konuma geçtiği ükel çağlann avcılık dönemle- rine geri gönderiliyoruz. Kanımca, belki de yaşadığımız pek çok aç- maz ve uğradığımız baskılar, yanlış yönlendir- melersonucu bir "özgüven eksükfiği''miz var. Ön- ce kendimize, sonra da birbirimize güvenebil- sek aşamayacağımız sorun kalmayacaktır kanı- sındayun. Pek az ülkede görülen büyük, genç ve çokye- tenekli nüfusumuzu çağdaş değerlere göre ge- liştirip düşünen, sorgulayan, saldırganlık ve şid- detten uzak, tepkilerini dostça-kardeşçe-insan- ca dile getiren, kendine, bilgi ve becerisine gü- venen, çağdışı beyin yıkamalara tutsak edileme- yen Cumhuriyetin gerçek bireykri olmalannı sağ- lamak hepimizin boynunun borcu olmalıdır. Misakı Milli sınırlanmız içinde yaşayan her- kes, hepimiz, ulusal bütünlüğümüzün bilinciy- le topraklanmızı, canlı cansız tüm zenginlik- lerimizi sahiplenirsek, dıştan destekli aynlıkçı ya da şeriatçı terörün içimizde gelişip kendi kar- deşlerine silah çekmesi söz konusu olamaz. "Ben, kas gücümle değil bireysel «alflhımbı, taş ve sopayla değil bügi ve becerimle, eoşkumla, ürettiğim emek, ürün ve arü değerieıie, yarat- tiğun çağdaş eözümlerie bu toplumda Cum- huriyetin bireyi olarak vanm" diyebilir ve bize giydirilen özgüvensizlik urbasını üzerimizden çıkarabilirsek ne mutlu! TürkanSAYLAN Tutkum hiç eksilmedi rtaokulu bitirdiğim zaman, içimde tath bir he- yecan vardı. Artık büyümüştük ve her gün oto- büs ya da vapurla seyahat edecek, yepyeni se- rüvenler yaşayacaktık. Doğup büyüdüğüm Istan- bul'un, o zamanlar tam anlamıyla sayfiye yeri olan Sanyer'inde lise yoktu ve bize en yakın lise Orta- köy'de idi. Sabahlan heyecanla belediyenin sadece öğrenciler için tahsis ettiği otobüse koşturur, Orta- köy'e kadar süren bir saatlik yolculuğumuzda yol- da hangi duraktan hangi kızlann bineceğinin tahmin- lerini yapardık. Aradan çok uzun yıllar geçti. Bir gün 40 yıldır görrne- diğim o günlerin Sanyer'inden bir kız arkadaşıma rastladım. Sohbetimizin bir yerinde kendisine "Ba- na" dedim, "Sanyer'de hiçbir kız ne kendfliğİDden yaklaşun gösterdi, ne de kendisi direkt ya da bir kız arkariay kanahyla -ki n 7amanlarri/flarkariaşhklar genekJe bu yoldan kurulabiliyordu- görüşme, çıkma teklifinde bulundu." Kız arkadaşım şöyle tath bir tebessümle geçmiş gün- lere dalıp tok ses tonuyla ve biraz da şikâyet eder gi- bi: "Sen" dedi, "her hafta sırayla giydiğin üd gri ta- kım eBbisenden biriyteotobüse erkenden gelir, oturur, efindekJ Cumhuriyet gazetesini açar, ta kJ son dura- ğa gelene kadar kafanı kaldırmaz okurdun, sana 9 hangi kız baksın ki" Bu kadar kendimi kaptırdığımı hatırlamıyordum Cum- huriyet gazetesini okurken. Gazeteme olan tutkum hiç eksilmedi hayatımdan... Geçen yıllann insan duygulan üzerinde bıraktığı tortulardan biri de sa- nınm "kendini iyi hissetme" duygusudur. Özel ya- rarlann peşinde koşmayan, laikliği, Cumhuriyeti- mizi ve demokrasiyi savunan gazetem, işbu misyo- nunu ve vizyonunu en güzel şekilde sürdürürken, gü- nümüzün gerçekten kaygı verici siyasi yorum ve ha- berleri ile birhkte birazcık da olsa Sayuı Ühan Sel- çuk'un yazılanna serpişrirdiği o bilgelik yüklü ve en incesinden mizahla dolu Bektaşi fikralan gibi yazı- lann da yer aldığı, öfke ve umutsuzluk giderici ça- relere de yönelse diyorum. Ne dersiniz? Fethi DENİZMEN *Çöplük O nce Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanhğı billboard'larla duyurdu, Istanbul'un temiz, çöp- lerden uzak olduğunu. Daha sonra Başbakan çıktı, "CHP zamanında lstanbuTun tamamı çöpler aJtmdakü,bizgekJiktertemizyapnk" dedi, sonra ek- ledi: "CHP zihniyeti çöp üretir." Anlaşılan CHP'nin ülkemizde yeniden hortlayan terör karşısındaki çıkışlan birilerini fena halde rahatsız et- mişti. Zira "Kürt sorunu benim sorunumdur" çıkı- şı ile yola çıkan Başbakan, etnik aynmcıhğın Tür- kiye'yi daha önce nereye götürdüğünü görememiş- ti. AKP için her gün kalkan şehit cenazelerinin öne- mi yoktu. Anlaşılan CHP'nin AB üyeliği ile ilgili uyanlan da bi- rilerini fena halde kızdırmıştı. Cok değil bir yıl ön- ce "Uçağımı hazuiaym" diye rest çekenler, müzake- re tarihi aldık diyerek Türkiye'de davullu zurnalı L karşılananlar, bugün AB'nin Rumlan tanımaya gö- ^ türecek deklarasyonu karşısında şaşkınhktan küçük dillerini yutmuşlardı. Anlaşılan CHP'nin "Yolsuzhıklann siyasal uzanüsı bi- tirflmeden yolsuzhıkiar bmrilemez" sözleri de biri- lerini rahatsız etmişti. Yolsuzluklara damardan gir- dik diyenler, milletvekili dokunulmazlıklannı kal- • dıracağız sözünü verenler bu sözlerini çoktan unut- i muş, Türkiye Cumhuriyeti'nde belki de eşi hiç gö- i rühnemiş şekilde kendi vekillerini kurtarma yanşı- ! nagirmişti. Kişiyeözelcansimidiyasalarbirbiriar- ~ dına Meclis'ten geçirihniş, AKP'liler birer birer kur- tarümışlardı. Anlaşılan, CHP'nin işsizliğin tehlikeli boyutlara ulaş- tığını söylemesi de AKP'yi rahatsız etmişti. Zira is- tihdamın ülke nüfüsunun sürekli artması sebebi ile bissedihnediğini söyleyenler, seçimlerden önce AKP Genel Başkanı'nın konuşmasında "Çoğalmamızla- : zım, çoğalahnı ki düşüncefcrimizi iküdara taşıyabi- leBm'' sözlerini çok çabuk unutmuşlardı. Bu gidişle AKP hükümeti ülkemizden gelen çığlıgı duymazlıktan gehneye devam edecek. Bu noktada muhalefet bunu demiş, vatandaş şunu istemiş, ulusal politikamızdan ödün verihnezmiş, AKP taraftndan bunlann hepsi çöplük olarak değerlendınlecek. » AhmetAKKAYA Kadıköylüler Göztepe Camisi için yargıya gidiyor karşı dava açacak yurttalara yardımcı olacak, belediye de masraflan karşılayacak. Kadıköy Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren hukuk bürosu, cami kararının iptali için dava açacak olan Kadıköylülere rehberiik yapıyor. Kadıköylülerin parka cami yapılmasmı istememelerinin temel nedeni, zaten az olan yeşil alanların tahribini istememeleri. Kadıköy Belediyesi'nin internet sitesinde yaptğı anketin sonuçlanna göre halkın büyük bir çoğunluğu Göztepe Parkı'nın inşaata açılmasını istemediği sonucu ortaya çıkmıştı. Ankete katılan 5 bin 600 kişinin yüzde 94'ü parka inşaat yapılmasına hayır derken, sadece yüzde 6'lık bir kısım evet yanıtını vermişti. Bu tartışmalar, bölgede yaşayan 205 kişinin, cami talebi ile İBB'ye dilekçe vermesiyle başlamıştı. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) Çocuğum tzmir Anadolu Öğ- retmen Lisesi birincı suufin- da okumaktadır. 2004-2005 öğretim dönemi Liseleri Giriş Sına- vı (LGS) sonucu gereği, Izmir'de yerleşik Anadolu liselerinin çoğu- na girmeye hak kazanmış, veüsi bu- hmduğum öğrencı, öğretmenlik mes- leğini kendisine hedefolarakseçme- si nedeni ile koşulsuz olarak Ana- dolu Öğretmen Lisesi'ni tercih et- miştir. Anadolu liselerine nazaran haftalık ders programı daha fazla olan ve tam gün öğretim yapan Ana- dolu öğretmen liselerinde okuyan öğ- YÖK'e mektup renciler, ders saatlerinin uzaması nedeniyle hiçbir dersanenin hafta içi etüdüne ve deneme sınavlanna yetişememektedir. Tamamına yakıntasmıbulundu- gu şehirlerde ikamet alanlannın dı- şında yerleşik ve yatdı ohnası ne- deniyle de daha çok gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklannın eğitim gördügü Anadolu öğretmen lisele- rinde; Anadolu lisesi müfiedanna ila- vetenüniversite sınavında soru çık- mamasma rağmen ilave öğretmen- lik dersleri venhnektedir. Aynca, Anadolu öğretmen liselerine giriş- te? öğretmenler kurulu karan ile "Öğretmen olabilir" karan aran- maktadn-. Anadolu öğretmen lisele- rine girişte hedefini öğretmenlik olarak belirlemiş öğrencilerin ta- mamına yakm kısmı, hedefleri doğ- rultusunda üniversite suıavı sonuç- lannda eğitim fakültelerini seçmek- tedir. Lise giriş sınavlannda olum- lu ve olumsuz yanlannı inceleyerek tercihlerini Anadolu öğretmen lise- si olarak yapan öğrencilerin; Yük- sek ÖğretimKurulu Başkanhğı 'nın 22.06.2005 tarihinde kendi bölüm- leri ile ilgili ek puanlann düşürül- mesi karan ile mağdur ohnası ve psikolojik yıkımnı önlenmesi için, karar tarihinde Anadolu öğretmen liselerinde okuyan öğrenilerin kap- sam dışında tutuhnası, kazanıhnış haklannm ellerinden alınmaması gerekmektedir. Şükrü ÖZCAN Sayın Emre Kongar'ın "Aydınlanma" köşesindeki yazılanm okuyorum. Önceki yazılannda, yanlış hatırlamıyorsam; "Teknolojideki geüşmeler, iktişim ve biü- şiın çağuu getirdi" vurgulaması berü dü- şündürmüştü. Çünkü ben yaşamımda ile- tişim ve bilişim çağını duyumsamıyo- rum. 17,10.2005 Pazartesi günü "Gece- kondu Kültürü \e AB" başhklı yazısmda beni düşündüren bir yazısı oldu. "Türki- ye'ye tümüyle egemen obnuş "gecekon- du" sözünde vurgulamak istediğini ben yaşamımda çok duyumsuyorum. Hayata atıldığımda öğrenimim; lise 1 'den terk ve doğru düriist okuma alışkanlığmı yoktu. Çevremdeki insanlarla iletişimimi genellikle yanm yamalak bilgilerle ve yaşamınun çekim alanını oluşturan ha- kirn görüşün etkisiyle önyargıh bir yak- laşım içerisinde kuruyordum. Ama çev- remdeki insanlarla olan ilişkim iyiydi. Fakat ne kendi ne de ortak sorunlanmızı çözüyorduk. Sorunlanmıza neden olan şeyi hep başkalanrun davranışlanna bağ- hyorduk. Ben kendimi mutsuz hissediyor ELEŞTIRI ve bu kısırdöngüden kurtuhnak istiyo- rum. Çocukluğumda babam bana tlhan Selçuk'un "Pencere"sini göstermişri... O zaman küçüktüm o pencereden içeri ge- rememiştim. Bundan sekiz sene önce o pencereden içeri girerek, Cumhuriyet'in sayfalannda, eklerinde, verdiği kitapla- nnda ve tanıttığı kitaplannda ewene açıl- dun. Artık önyargılanmdan kurtuluyor bilgime bilgi katıyor, en önemlisi de bil- giyi (bilimsel disiplinleri göz önünde tu- tarak) işleyerek kendi füdrlerimi üretebi- liyordum. Dolayısıyla kendi sorunlanma ve ilişkide bulunduğum insanlarla olan ortak sorunlanmıza yönelik çözüm öne- rileri getirebihyordum. Bu önerileri çev- remdeki insanlarla paylaşmak istediğim- de iletimsizliğe düşüyordum. Fakat bilgi- yi karşmıdakinin kanalma göre ayarladı- ğunda eskisinden olduğundan daha iyi iletişim kuruyordum. Ama sorunlar yine ortada kahyordu.Sonuç: Elektrik akûnı akar gider, onun karşısma bir direnç (tel) çıkarsa o zaman ışık olur. Aknn misali bilgi bana akıyor. Ben bilginin ne benden akmasma razı geliyorum ne de direnç gösterebiliyorum. Telin akıma direnç göstereceği aşamaya gelmesi için birçok işlemden geçmesi lazım ve ışık verebil- mesi için bir doğru ortama (de\Teye) ih- tiyacı var. Oysa ben çe\Temde bir ortam yaratamamışım. Bilgi de beynimde debe- lenip duruyor. Yoksa aradığım ortam 'söz okurun' amacmda vurguladığı CUMOK'lar olarak, ADDMerinin ÇYDD'lerin var ohışlarmı hızlandıracak iletişim ağmın içinde olmak mı? E\et ama benim Izmitteki diğer CUMOK'lardan haberim yok! Haberdar ounak istiyorum. AyncaSaym Emre Kongar'a bir sorum var? Bilgi toplumuna geçmekte olan Av- rupa'nın kendi toplumu içerisinde birey- ler bilgiyi ne derece kullanabiliyor ve birbirlerine fikirlerini ne derece iletebili- yorlar? Yoksa kültür farkı onlarm aydın- lanyla bizim aydınlanmız arasında mı? Onlann aydmlan bizim ayduılanmızdan daha mı iyi kullanıyor bilgiyi? NakiAYDOĞAN o Cumhuriyet, sayfalanm CUMOK'laraaçtu "SözOkurun" sayfamızdayayın ilkelerimize uygun tüm haberlere, duyurulara, görüşlere ve eleştirilereyer veriyoruz. CUMOK'lar bu gazetenin gerçek sahibidirler; ülke yayın yaşamma yepyeni katkılarda bulunup ufuklar açacaklanna, ülkenin yerel ve genel sorunlannıyansıtmakta önemli işlevler üstleneceklerine inanıyoruz. ADD ve ÇYDD'nin var oluşlannı hızlandıracak iletişim ağının "Söz Okurun " sayfasında gerçekleşmesi de olanak kazanacaktır. 2000 vuruşu aşmayacak görüş ve eleştirilerinizi bekliyoruz. posta(a cumhurivet.com.tr Mektup Adresi: Prof. Nurettin Mazhar ÖtelSk No- 2. 34381 Şişli/htanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20hat) Faks: (0/212) 343 72 64 ~1 Ben üzüldüm, ya siz?.. Olayı bir yakınımdan dinledim. Bu olay aynen yaşanmış. Büyük bir fabrikada yönetıci konumunda olan, çok iyi yaban- cı dil bilen mühendis kardeşimiz, geçen günlerde Finlandiya'ya gitmiş. Üniversi- te mezunu bu genç kardeşimiz, pasaport kontrolü ve ülkeye girişte, üç ayn geçiş yolu olduğunu görmüş. Birinci geçiş yo- lu "tskandinav" ülkeleri, ikinci geçiş yo- lu "AB" ülkeleri, üçüncü geçiş yolu da "diğer ülketer" için aynhnış.. Yurttaşımız "diğer ülkeler" bölümünden giriş yap- mak üzere sıraya girmiş. Gümrük pohsi yurttaşımızı durdurarak kendisine: - Where are youfrom(Nerelisiniz) diye sor- muş. Genç mühendis kardeşimiz: -1 am from Turkey (Türkiye'denim) diye ya- nıtlamış. Gümrük polisi yerinden kalkmış, gülerek yurttaşırruzın omzuna dokunmuş: - "Turkey!- Haa_. Arap, Arap-" demiş... Yurttaşımız her ne kadar "Ben Arap de- ğuun" dese de gümrük polisinin bakış açısı değişmemiş.. Evet dostlar, ben bu olaya çok üzüldüm. Ya siz?.. AHÖZER Sebep - sonuç Türkiye'nin; laiklik, kadrolaşma, özel- leştirme, ABD ve AB ile oluşturduğu teshmiyetçi politikalar gibi konularda ya- şadığı olumsuzluklar, sürekli dile geti- riliyor. Bize göre cevap aranması gereken soru aşağıda: "Cumhuriyet'in 50. yıhn- da yüzde 1 oy olarakparlamentoya giren, hükümet ortağı olan Erbakan'ın tideıü- ğindeld 'Mıllı Göniş'ün. sadece tslami söylemlerie 29 yıl sonra oylannı yüzde 34'eyüksetanesi nasıl açüdanabflir?'' Son kamuoyu araştırmalan, AKP'nin gene önde, büyüyen partilerin ise gene "sağ- dakikr" olduğunu gösteriyor. Yüz bin- lerce sanayi işçisinin yaşadığı, Kocaeli, Sakar^a, Bursa gibi seçim bölgelerinde AKP'nin birinci parti ohnasının ardında- ki gerçek neden ne olabüir? AKP'nin ter- cih edilişi nedeni olarak, önceki hüküme- te yönelik tepkileri göstermek yeterli ola- bihrmi? Türkiye'deki kadınlarAtatürk'ün kendilerine sağlayıp sunduğu haklardan giderek feragat ediyorlar. Sorunun ger- çek nedeni ortaya konmadan sadece so- nuçlan eleştirmekle bir yere vanlabüir mi? AyşeSıtkı ERGÜNEY Resim ve müzik 13 Ekün 2005 Perşembe, Cumhuriyet ga- zetesi "SözOkurun" sayfasında yer alan yazısı ile Sayın Mehmet Morsünbül, okullarda beden eğitimi dersinin admı adım kaldırılmakta olduğunu bildirmiş. Doğrudur, aynı tehüke resim ve müzik dersleri için de geçerhdir. 9. sınıflarda re- sim ve müzik dersleri yoktur. 10. ve 11. sınıflarda şimdüik seçmeh olarak yer ala- bilmiştir. Lise eğitiminin 4 yıla çıkanl- masıyla birükte 9. sınıflarda haftalık ders saati 30'a indirilirken, ilk olarak resim ve müzik dersleri gözden çıkanlmıştır. Bu- na karşılık haftada 2 ders saati konulan tanrtını veyönlendinne dersi'nin amacı, müfredatı ve hangi branş öğretmenleri ta- ramıdan verihnesi gerektiğı, eğitim-öğ- retimyümın 5. haftasında hâlâ ayduılan- mamıştır. Harcanan, sanat eğitiminden ve böylece yaratıcı-özgür düşünceden uzak- laştuılan gençlerimiz ve geleceğimizdir. Nesrin PAKÖZ AYDINLANMA ATEŞİ CUMOK etkinlikleri • tstanbul CUMOK, 23 Ekim Pazar günü, "Eğitim ve GençKk Sorunlan" konulu bir konferans düzenledi. Konuşmacı Erdal Atabek, KadJtöy Rıhtun Caddesi, vapur iskelesi karşısındaki Eysan Otel Çatı Res- toran'da düzenlenecek konferansın başla- ma saati 11.00. Iletişim-BUgi: 0532 320 60 12 - 0212 288 13 05 - 0542 652 15 00 -0216 326 49 21 • Mflas CUMOK. 30 Ekim Pazartesi günü "Türkjje'de Sendikacınğuı Güncel Sorun- lan" konulu bir söyleşi düzenledi. Eski Türk-Iş Genel BaşkanDanışmanı Yidmm Koç'un konuşmacı olduğu söyleşi Ege Restoran'da saat 10.00'dabaşlayacak. İle- tişim: Dr. Ümit Özbek. - 0532 382 58 50 • Kocaefi CUMOK, ilk toplantısını 22 Ekim Cumartesi günü yapıyor. ADD Yahyakap- tan Şubesi'nde yapüacak "Cumhuriyet- Cumhuriyet"konulu toplantının konuşma- cılan, CUMOKTürkiye Koordinatörü Na- mık Kemal Boya ve Yrd. Doç. Dr. Beldr Günay.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle