23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2005 CUMARTESİ HABERLER YOK'ü özel üniversitelerin açılmasını engellemekle suçlayan Başbakan'a Teziç'ten sert tepki: Hukuksuzluğa itiyorlarANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yükseköğretım Kurulu(YÖK) Baş- kanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Başba- kan Recep TayyipErdoğan'ın, YÖK'ü ''özel üniversitelerin açılmasını engel- kmeJde" suçladıgını anımsatarak "Yet- kimiz olmayan bir alanda bizden yet- ki kuDanmamızı istemek, hukuka uy- gun işlem yapmamayı teşvik etmek anlamına geÛr" dedi. Teziç, Erdo- ğan'm anayasal bir kurum olan YÖK'ü, devlet adabıyla bağdaşması zor söz- cükJerle itham ettiğini vurguladı. Teziç, Rektörler Komitesi toplan- tısından önce yaphğı açıklamada Er- doğan'ınBahçeşehirÜniversitesi'nin akademik yılının açılışı nedeniyle yaptığı konuşmada YÖK'e, eleştiri- yi aşan ve hayli ağır üslupla itham- lar yönelttiğini dile getırdi. K ACIR SÖZCUKLER' Başbakan'ın, YÖK'ü yeni üniver- sitelerkunılmasını engellemekle suç- ladığını anımsatan Teziç, "Başbakan, YÖK'ü bu konuda izin vermemekle değerlendiriyor. Burada, kullamlan sözcükleri tekraretmiyorum. Bunlar çok ağır sözcükler. Bir üniversite or- tamında, öğrencilerin ailelerinin bu- lunduğu bir ortamda, bir anayasal kurumun, devlet adamı adabıyla bağ- • YÖK-hükümet gerginliği tırmanıyor. YÖK Başkanı Teziç, üniversiteleri öğretim üyesi yetiştirmemekle suçlayan Başbakan Erdoğan'm akademik personel atamalanna engel koyduğunu söyledi. Erdoğan'ın kendilerini yeni üniversite açılmasına izin vermemekle itham ettiğini de dile getiren Teziç, "Yetkimiz olmayan bir alanda yetki kullanmamızı istiyorlar" dedi. daşması çok zor sözcüklerte itham edilmesi. biitün üniversite camiasuıı yaralanuş durumdadır" dedi. Ünıversite açılışıyla ilgili yasal dü- zenlemeler bulunduğunu vurgulayan Teziç, şöyle konuştu: "Ozel üniversite açıbnası yönünde bizim engelkAİci ohnamız değerlendi- rifirken yürürtükteki kurallan haür- latmak lazım. Anayasanın 130. mad- desi iki tip ünhersiteden söz ediyor, ki ikisi de kanıu kurunıu nitebğindedir. Bunhrdan biri deviet üniversiteleri, di- ğeri vakıf ünhersiteleridir. Bir özel üniversite kurulması yönündeki ifa- denin bu maddede yer almaması kar- şısında bizim yasaklayıcı obnamız za- ten düşünülemez. Büyük bilgi eksik- tiğinden kaynaklanan bu hususu de- ğerli danışmanlar daha iyi değerlen- direceklerdir. Ancak, yetkimiz olma- yan biralanda bizdenyetki kuflanma- nuzı istemek, hukuka uygun işlem yapmamayı teşvik etmek anlamına gelir. Kakh ki anayasanm 6. madde- sinde hiçbir kişi ve organ, kaynağını anayasadan ahnayan bir devkt yetki- sini kuDanamaz. Eğer, siyasi sorum- luhığu yüklenmiş biri bizi hukuksuz alana doğru itme ihtiyacmı hissedi- yorsa, bunun yohı bu degildir. O ko- nularda yeni düzenletneler yapüarak buna çözüm getirilebiür. anıa bizden birçözüm istenmesi hukukde\1eti an- layışı ile bağdaşmaz." Üniversitelere tahsis edilen kadro- lann sayısı ve kullanılma usulünde bu- güne kadar büyük engellerle karşılaş- tıklannı belirten Teziç, bu engelleri REKTÖRLER: Atamalar sürecekANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yayımladığı genelge ile üniversitelere doçent ve profesör harici akademik personel atanmasını durdurmasına tepki gösteren rektörler, atamalanna devam edeceklerini bildırdi. Öte yandan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de "Ünhersitelerde hiçbir kadronun dondurulmadığuu" belirterek "Üniversitelerde kadro ihtiyacı ne ise, ne kadarsa kesinlikle bir plan program dahüinde kendilerine veribnektedir" dedi. Rektörler, dün toplanan Üniversitelerarası Kurul toplantısında Başbakan" ın akademik personel atamalannı engelleyen 25 Eylül tarihli genelgesinin kabul edilemez olduğu görüşünde birleşti. Yasayla, araştırma görevlilerinin atamalannın da durdurulduğunu belirten rektörler, bunun üniversitelerin bilimsel niteliğine vurulmuş bir darbe olduğunu kaydetti. Danıştay'ın aynı konulu genelgelere yürütmeyi durdurma karan verdiğine dikkat çeken rektörler, üniversitelere akademik personel atamalanna devam edeceklerini bildirdi. İstanbul'da okul açıhşlanna kaolan Bakan Çelik, ünhersitelerde kadrolann dondurulmadığını söyledi (AA) Çelik: Kadro dondurulmadı Haber Merkezi - Üniversitelerde kadrolann dondu- rulduğu iddialannı yanıtlayan Milli Eğıtım Bakanı Hüseyin Çeük, "Üniversitelerde kadro ihtiyacı ne ise kendilerine verilmektedir" dedi. Ümraniye'de Bilge Soyak îlköğretim Okulu ve Erkut Soyak Li- sesi'nin açılış töreninden sonra gazetecilerin soru- lannı yanıtlayan Çelik, "ünhersitelerde kadrolann dondurulup dondurulmadığunn" anımsatılması üzerine, hükümet göreve başladığından bu yana 3 yılda toplam olarak üniversitelere tahsis edilen kadrolann 14 bin 500 civannda bulunduğunu bil- dirdi. Bakan Hüseyin Çelik, "Ünhersitelerde hiçbir kadro dondurulmamışûr. Ünhersitelerde kadro ih- tiyacı ne ise, ne kadarsa kesinlikle bir plan, program dahilinde kendilerine verilmektedir'' dedi. Ço- rum'da yurttaşlara seslenen Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan da YÖK'e mesaj gönderdi. Erdoğan, "Düz Hse, meslek lisesi gibi aynmlara asla taham- mülümüz yok. Gün ola harman ola, bunlar da or- tadan kalkacak" diye konuştu. Ilahiyat fakültesi mezunu yüksek lisanslı ögretmenlere basamak sınavı uygulanmayacak Itnamlar sınavdan muaf FIRATKOZOK ANKARA - Ankara Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi ve Atatürk Üni- versitesi Islami Bilimler Fakülte- si'nden mezun olan öğretmenler, Ka- riyerBasamaklannda Yükselme Sı- navı'ndan muaf olacak. Ilahiyat Fakültesi mezunu olup te- mel islam bilimlerinden, tefsir, ke- lam, hadis ve İslam hukuku alanla- nnda tezli yüksek lisans öğrenimini tamamlamış din kültürü ve ahlak bil- gisi, imam hatip lisesi meslek ders- leri ve meslek dersleri Arapça öğret- menleri de sınava girmeyecek. Bakanlık, Yükselme Sınavı ile il- gili kritik bir adım daha attı. Bakan- lık kendisine gelen talepler sonucun- da 5 yıllık eğitim alan ılahiyat ve ts- lami bilimler fakültesi mezunu öğret- menlerin sınavdan muaf tutulup tu- tulmaması konusunda YÖK'ten gö- rüş istedi. YÖK de, bakanlığa "geçmişte" alı- nan bir karan anımsattı. Kararda An- kara Üniversitesi Üahiyat Fakültesi ile Atatürk Üniversitesi Islami tlimler Fakültesi "ndeki 5 yıllık yükseköğre- nimlerin yüksek lisans öğrenimine eşdeğer sayıldığı belırtildı. YÖK Baş- kanvekili Prof. Dr. Isa Eşme imzasıy- la gönderilen yazıda, "Söz konusu fakültelere kayrt yapüran ve 5 yılhk yükseköğrenim görenlerin gördük- İeri öğrenimlerin 19.08.2003 tarih ve 25204 savılı Resmi Gazete'de yavun- • Yüksek lisans yapan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinin sınavdan muaf tutulmasını değerlendiren eğitimciler, geleceğin ' başöğretmenlerinin' imamlardan oluşacağı uyansında bulundu. lanarak yürürhığe giren Lisansüstü EgıtimveOğretimVönetmeliği'nin2/b maddesi uyannca tezhVtezsiz yüksek lisans öğrenimleri ile eşdeğer sayü- makta olduğunu bilgilerinizearz ede- rim" denildi. BAKANLICIN SKANDALI Bakanlık ise, YÖK'ün görüş ya- zısmı "eklemelerve kendine göre çı- kanmlar yaparak" internet sitesin- denyayımladı. "YükseköğretimKu- rulu Başkanhgı'nın 23/09/2005 tarih ve 021192 sayıh yaasına göre" deni- len duyuruda, "YÖK Başkanbğı'nca Ankara Üniversitesi Dahiyat Fakül- tesi ile Atatürk Üniversitesi İslami lümlerFakültesi'ndegörülen5yılhk yüksek öğrenimlerin tezli yüksek h- sans öğrenimine eşdeğer sayıkhğın- dan bahisle, söz konusu faküttelerden mezun olan öğretmenler 2005- KBYS'den muaf olarak değerlendi- rfleceklerdir" denildi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaat- tin Dinçer, "Bu yolla geleceğin başöğ- retmenlerihaznianrvor. Sına\agirme- yen yüzlerce öğretmen eğer bu yasa iptal edihnezse gelecekte uzman ög- retmen, başöğretmen olarakkarşmu- za çıkacaknr" diye konuştu. Anadolu Eğitim, Öğretim ve Bi- lim Hizmetlen Sendikası Genel Baş- kanı Cansel Güven de. yeni düzen- lemenin anayasanın eşitlik ilkesine aykın olduğunu vurguladı. aşabihnek için sürekli yargı yoluna başMirmak zonında kaldıklanna işa- ret etti. Teziç. "Bugün içinde bulun- duğumuz sıkma, hükümet ile YÖK arasında sebebini çözemediğimiz bir gerginfik ortanımı yaratmaktadn"'' dedi. Erdoğan'ın YÖK'ü "öğretim üyesi yetiştirmemekle itham ettiğini'' belirten Teziç, şöyle devam etti: "Şumı befirteym, bu konuda hükü- metie ilgili çok büyük sıkmtdar yaşa- dık. Göreve başladığım 2 yıldır üni- versiteleretahsisedilen kadrolannge- reksayısı, gerekse kuDanılma usulün- deçok büyükengeDerle karşılaşük. Bu engeDeri aşabOmek için hep yargı yo- luna başMirmakzorunda kakİık. Araş- örnıa görevtileri öğretim üyefiğinin fidanhğıdır. Bu fidanhğnun hiç ara vermeden gecikmeksizin kullaınlma- sı boşluklann doğmasuıa engel olur. Bu boşluklan maalesef bir süre son- ra akademik havatta hissedeceğiz." CENELCE Teziç, daha önce çıkanlan ve aka- demik personel ahrrunı engelleyen genelgelerin Danıştay tarafindan dur- durulduğunu. hükümehn yeni genel- geyi bu kararlan etkisiz hale getire- bihnek için çıkardığını belirtti. "Sözkonusugenelgeileydbaşma ka- dar öğretim elemanı ahna yolunun n- kanması nedenhle Danıştay'a yeni- den dava açmak zorunda kakhklan- nı" söyleyen Teziç, şunlan kaydetti: "Söylemek istediğim şu: Bizlerin faaüyetleri pek çok alamn faalryetieri gibi hiç kuşkusuz eleştirilir. Hiç kim- sesorumsu/degikiiramasorumluluk- lannuzı yerine getirirken bizim de da- yandığnmz bir yasal zemin vanhr. O yasal zemini aşarak onu çiğneyerek yetki kuUanmanuz bizden beklenme- meti. Kaldı ki siyasi sorumhıhığu ta- şryanlar da başka kurumlar gibi, Iti- şjlergibi anayasanm 138. maddesi uya- nncayargı kararlanm gecikmeksizin yerine getirmekzonındaduiar. O ba- kundan kadrolann kullanıhnası açı- smdan Danıştay kanahy la sağlannuş olan serbestiiği engeDeyebUmek için tekrar yeni bir düzenleme yoluna git- mek, yargı karariannın uygulanma- masuun başka bir yohıdur. Aynı ko- nuda, aynı alanda tekrar tekrar dü- zenleme yaparakbu faalheti önlemek, akademik hayata siyasi bir müdaha- le anlamına getir. Üniversitelergergin ortamda bir faalryet gösteremezler. Akademik hayat özgüriük ortanunm ürünüdür. Bu alandafaaüyetgösterir- ken geniş özgüriük alanının olması gerekir. Biz her defasmda yargı yo- hıyla bunu aşmaya çahşryorsak. bura- daki sonuıun vahametini göstermek- tedir. Tıpkı TÜBtTAKolaymda okhı- ğu gü>L Burada dayargıkararlanuy- gulanmamış ve bugün TÜTBrTAK n- kanmış durumdaduf ' E N C E L L E Y I C İ DEĞİLİZ Başbakan'ın yeni kurulması plan- lanan üniversitelerle ilgili olarak da "Engelkmeyin, üniversiteleri kura- hm" yönünde ithamlarda bulundu- ğunu anlatan Teziç, "Bb engeflevid de- ğffiz" dedi. Kurulacak üniversitelerin kriterle- rinin ne olması gerektiğine ilişkin Üniversitelerarası Kurul toplantısın- da rektörlerin de önerilerini alarak ve YÖK Genel Kurulu'nda tartışarak saptamalaryaptıklannı kaydeden Te- ziç, bu önerileri en geç pazartesi gü- nü hükümete sunacaklannı bildirdi. Önerilerini sunarken bağlı olduklan kriterlerden vazgeçmeyeceklerini vur- gulayan Teziç, "yeniüniversiteaçılma- sı için gerekh' koşuDannyerine gehne- si haünde hükümetten talep gebnesi- ni beklemeksizin bunu YOK olarak teküf edecekkrini" de söyledi. Açıklamasmdan sonra gazeteci- lerin sorularmı da yanıtlayan Teziç, "Rahatsızhklaruıızı hükümete iletti- nizmi" sorusu üzerine şöyle konuş- tu: "Son geUşmeler lasa süre içinde yaşandı. Başbakan, 24 Eylül'de ko- nuşma yapıyor, 25 Eylül'de genelge yayımlanıyor. Bu tarihlerde yurtdı- şuidaydua Gelirgemıezöğrenincebir cevap verme ihtiyacı hissettim. Rek- tör arkadaşlanm da üniversitelerin açıhş döneminde bu tür konuşmalar- dan c.ok büyük rahatsıznk duyuyor- lar. Unhersitelerin açıuşı bir akade- mik coşku içinde yapıhnası gereken törenlerdir. Siyasiler tarafindan açı- hş günlerinde üniversitelerde ru-ka- ka edilerek açıhşlar y apılmamah. Onun için ünhersite alanının siyasi platforma dönüştürülmemesi için arkadaşlanm son derece duyartılar. Yoksa bunlar gergûüik yaratacak ko- nular olnıanıaü.*' CUMARTESt ATAOL BEHRAMOĞLU Yabancı Dostlammızı Tanıyor muyuz? Fransız parlamentosundan 43 kadar sağcı millet- vekili, Cumhurbaşkanı Chirac a birçağnda buluna- rakTürkiye ile "görüşmelerin başlatılması düşünce- sinden içtenlikle nefret" duyduklarını dile getirmiş- ler. Redhouse'un eski basımlanndan birinde "turcop- rtobe"diyebirsözcükgörmüştüm.(Yenibasımlann- dançıkanlmış.) Türksevmez", "Türktennefreteden" anlamlarınageliyor... Deyimleşerek sözlüklere girdiğine göre kökü çok derinlerde bir nefret olmalı bu. Demek ki Fransız sağcılan yeni bir şey yapmış ol- muyor. Yaptıklan sadece, bilinen bir duygunun da- ha açıkça ve "içtenlikle" dile getirilmiş olması... Haberi okuduğumda, sanırım birçoğumuz gibi benim içimden de, bu nefrete karşı bir nefret ve öf- ke duygusu yükseldi. Fakat hemen, bunun en kolay bir tepki yolu oldu- ğunu düşünerek kendime şu sorulan yönelttim: Başka ülkelerde sadece Türk ve Türkiye sevmez- ler mi yaşıyor? Ve biz yabancı dostlanmızı yeterince tanıyor mu- yuz? • • • Birkaç zamandır elimin altındaki kitaplardan biri de, ABD'Iİ Türkolog Victoria R. Holbrook'un, Şeyh Galib'in "Hüsnü Aşk"\n\ irdelediği "Aşkın Okunmaz Kıyılan" adlı yapıtı. Yer yer "itiraz şerh"\eh ve soru işaretleri düşerek okuyor olsam da, Holbrook'un ya- pıtının bilimsel değeri tartışılmaz. Ama bence daha daönemlisi, başka bir ülkeden bir Türk edebiyatı bi- limcisinin, bizim edebiyatımız için duyduğu ilgi, tut- ku. (Bundan önceki biryazımda, Holbrook'un da ho- cası olan ünlü ABD'Iİ Türkolog VVarter Andrevvs'un, yine lletişim Yayınlarından çıkan "Şiirin Sesi-Toplu- mun Şarkısı" adlı çok önemli çalışmasından söz et- miştim.) Sözü uzatmadan sorularıma geçiyorum: Bu adlan ve yapıtlannı kaç aydınımız, kaç yerli ede- biyat bilimcimiz, kaç Türkoloji öğrencisi tanıyor? Sözünü ettiğim bu kitaplann baş döndürücü kay- nakçalannda yer alan yabancı Türkolog ve yaprt ad- lannı, bırakalım sokaktaki sıradan yurttaşı, bu işin uz- manlanndan kaç kişi biliyor? Türk (ya da Osmanlı) edebiyatının en büyük üs- tatlanndan, Ingiliz Doğu Bilimcisi Elias J. W. Gibb'in (1857-1901) altı ciltlik dev yapıtı "Osmanlı Şiir Ta- rihi" konusunda kaç aydın ya da uzmanımız yeterli bilgi sahibi? Devletimiz ve ilgili kurumlarımız, bu büyük Türki- ye dostunun yapıtı ve anısı için bugüne kadar neyap- mıştır? Gibb'in öğrencisi Edvvard G. Brovvn'ın adını kaç kişi duydu? Türkçeyi on altı yaşında, Ingiliz basınındaki Türk- Rus savaşı ile ilgili haberierden heveslenerek öğren- mek isteyen Brovvn'ın bir kitabından, bu konuya iliş- kin satırtannı birlikte okuyalım: "Dikkatimi Doğu 'ya yönelten ilk şey 1877- 78 Türk- Rus Savaşı'ydı.(...) İlk önce Türk'lere karşı hiç düş- künlüğüm yoktu; ama kaybeden tarafa, hele bir de yenilgiye karşı yiğitçe karşı koyuyorsa sempati du- yanz ve bunun ötesinde Ingiltere'deki Türk karşıtı partinin ikiyüzlülüğü ve soyut adalet sorunlannı par- ti politikasıyla kanştırmaya yönelik sefil çabalar be- ni ölçüsüz derecede tiksindihyordu. Savaşın sona ermesinden hemen önce Türkiye için ölebılirdim ve Plevne'nin düşüşü yüzünden sanki benim ülkemin başına bir felaket gelmiş gibi karalar bağladımf...) Onlardan biri olmayı arzuluyor, onlann arasında ika- met etmek istiyor, kalbime ve ruhuma sahip olan yurtlannı onlaria birlikte savunmak istiyondum. "(bkz. Victoria R. Holbrook, s. 37. çeviri. E. Köroğlu-E. Kı- iıç) Bizdeki yurtsevmezlerin, kılını kıpırdatmayacak hatta bıyık altından gülmelerine yol açacak olsa da beni gözlerimi yaşartacak kadar duygulandıran bu satırlann yazarı Edvvard G. Brovvn, çalışmalannı da- ha sonra Iran edebiyatı konusunda sürdürmüş ve dört ciltlik bir yapıt olan "Iran Edebiyatı Tarihi"r\\ yazmış... Yine Holbrook'un kitabından, bugün Isfahan'da- ki bir köprünün onun adını taşıdığını öğreniyoruz... • • • Çevresindeki düşmanlık ve nefret çemberi gide- rek daralan Türkiye bu çemberi yabancı düşmanlı- ğı ile, kendi içine kapanarak kıramaz. Ülkemizin ve kültürümüzün yabancı ülkelerdeki dostlannı, bu konularda araştırma yapan bilim insan- lannı tanıyıp öğrenmeli, yüreklendirmeli, ödüllendir- meli, yapıtlarının dilimize çevrilip yayımlanmasını ve ilgili öğrenim kurumlannda gereğince incelenip öğ- renilmelerini sağlamah, sayılannın çoğalması için el- den geleni yapmalı ve bu dostluklara gerekli özeni göstermeliyiz. Bu çok önemli ve çok yönlü konuya, ömekleri ço- ğaltarak ve belki somut önerilerie yine dönmem ge- Bir not: Geçen haftakiyazımda, hikmetinden su- al olunamayacak bilgisayann bir azizliği sonucun- da, "yan yana üç nokta" olması gereken kimi nok- talama işaretleri "soru işareti" olarak çıkmıştır. Ne yapalım ki biryerden sonra insan teknolojiyi değil teknoloji insanı yönetiyor. ataolb Ş cumhuriyet.com.tr Faks:(0212)513 85 95 Baba-oğul aynı üniversrtede • TOSYA(AA)- Kastamonu'da yaşayan 56 yaşındaki Necdet Ermiş, üniversite sınavında oğlunun okuduğu Anadolu Üniversitesi tktisat Fakültesi'ni kazandı. Ermiş, liseyi bitirdikten sonra hiç üniversite sınavına girmediğini belirterek önceki yıl büyük oğlu ile girdiği bir iddia sonucunda smavlara hazırlandığını ve bu yıl girdiği ÖSS'de küçük oğlu Sezer'in okuduğu Anadolu Üniversitesi îktisat Fakültesi îktisat (Açık Öğretim) Bölümü'nü kazandığını kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle