22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 OCAK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J\_U L i J. U m\ kulturCocumhuriyet.com.tr 15 nrii UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCl Mimarların Diyarbakır ve Mardin buluşmasında Gaziantep ile Van kentleri de irdelendi... Göçü ağırlayan tarih"Güneydoğu kentlerine göç di- ğerlerinden farklı... Bilinen neden- lerle kırsaldan 'zorunlu' gelenlere karşı adeta 'ağırlayıcı' bir tutum sergileniyor..." Bu saptamalar, Mimarlar Odası'nın 17-19 Arahk 2004 günlerinde Di- yarbakır ve Mardin'de gerçekleştir- diği 'Türkiye Kongresi'nin çağrıla- rında vardı. 'Kentler ve Mimarlık' için temmuzda İstanbul'da yapılacak Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA)-Dünya Mimarlık Kongre- si'ne hazırlık amacıyla düzenlenen ulusal kongrelerde Güneydoğu bu- luşmasının teması da 'Göçü Ağırla- yan Kentlerde İmar ve Mimar- lık'tı... UIA'nın önceki Başkanı Vassilis Sgoutas'mda 'göç ve yoksulluk' ko- nusunda bir konuşma yaptığı Diyar- bakır - Mardin Kongresf nde, Diyar- bakır, Van ve Mardin Valileri, Di- yarbakır ve Gaziantep Büyükşc- hir, Van ve Mardin Belediye Baş- kanları ile Dicle Üniversitesi Mü- hendislik Mimarlık Fakültesi Mi- marlık Bölümü'nün yöneticileri ve öğretım üyeleri de öğrencılerle bir- likte katılımcılar arasında yer aldılar. Mimarlar Odası'nın Diyarbakır, Ga- ziantep, Van şubelen ile Mardin Temsilciliği de ev sahıbı oldular.. Kültür ve Türizm Bakanlığı'nın desteği; VASCO Turizm ve Mavi Kale gruplannın da sponsorluk kat- kılanyla gerçekleşen, 350 kişinin iz- lediği kongrenin ilk gün oturumları Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda, ikinci gün otu- rumları ıse Büyük Mardin Oteli'nde yapıldı. Bu kentlerın yanı sıra antik Dara yerleşımindeki kültürel mıra- sın ıncelenmesini içeren gezıler ger- çekleşünldi. Anadolu - Mezopotamya buluşması 'Göçü ağırlayan' bu kentlerimi- zin diğer ortak özellikleri binlerce yıllık 'tarihseriikleri... Bu nedenle göçü ağırlayanın aynı zamanda 'ta- rih' olduğu, 'sonuç bildirgesi'nde şöyle yer alıyor: "Anadolu ile Me- zopotamya'yı buluşturan bu kent- lerimizde göçün de baskısıyla olu- şan tahribatlar, ulusal sorumlu- luklarla birlikte insanlığın ortak nıirası bağlamında da ivedi öıılem- leri gerektirmektedir..." Nıtekim, örneğin Diyarbakır'da kent surlan- nın çevresindeki temizleme ve dü- zenlemelerle birlikte İçkale'nin kül- türel merkez işleviyle topluma açıl- ması; Mardin'de de özellikle valili- ğin önderliğinde sürdürülen 'yaşatı- larak koruma' ilkesine dayalı resto- rasyonlar; aynı amaçlarla Van ve Ga- ziantep'te başlatılan çalışmalar, bil- TARİHLERİNİ UNUTARAK BÜYÜYEN KENTLERİMİZ... Gaziantep'te "gecekondu" gibi kııllanılan eski evler. Diyarbakır surlarını kuşatan "göç konutları". Mardin'de tarih kaçkını Yeni Şehir. Van'daki bugünkü mimarinin "modern" öncüleri. dirgcde 'unıut verici gelişmeler' olarak değerlendiriliyor. Cöçiin özgün nedenlerl Mimarların Diyarbakır-Mardin Bıldirısı, sadece 'köy boşaltmaları' ile değıl, GAP barajlannda boğulan yerlcşmelcrden de kaynaklanan 'ken- te sığınma' sürecınde farklı bir 'göç gerçeği ve kültürünün' oluştuğunu da vurguluyor... Bu gerçeklenn, batı bölgelerınde- ki gibı kent topraklarından 'yasadışı imar rantı elde eden' topluluklarye- rine, doğrudan 'kent mekânlarında' barınmaya çalışan yoksul kesimler yarattığı vurgulanan bildirgede, 'göç mağduru' tanhsel mıras ıçinse şun- lar belırtılıyor. "Kültürel mirasın yaşatılmasını önemsemeyen politi- kalar sonucunda yıllardır metruk ve sahipsiz kalan eski yapıların bir çoğu 'göç sakinlerinin' kullanımın- dadır. Bunun önlemi ise sadece ye- ni yerleşme olanaklarıyla sınırlı kalmamalıdır. Tarihsel dokuların kentsel işlev- lerle donatılması; kamusal hizmet- ler de dahil kent yaşamıyla bütün- leşen sektörlerin eski kentte yer al- nıası; geleneksel ticaretin ve çarşı zengiııliğinin, kültür-sanat etkin- liklerinin tarihi merkezlerde sür- dürülmesi; lojmanlar da dahil, ye- ni konut gereksinmeleri için de bu bölgelerdeki sivil mimari örnekle- rinin onarüarak kullanımının yeğ- lenmesi; turizm için yine eski yapı- ların değerlendirildiği olumlıı ör- neklerin yaygınlaştırılması gibi uy- gulamalar, göçün baskısı altında 'yalnız ve korumasız' kalan bu mer- kezlerin yeniden yaşatılmalarını sağlayacaktır." Tarihin terk edilmesî' durdurulmalıdır Kongre bildirgesı, "merkezdeki yıpranmaları hızlandıran metruk- laşma ve yayılnıa alanlarında kinı- liksiz yapılanmalar.." şeklınde ta- nımlanan imarpolitıkalarının "kent- sel kimlik değerlerine yabancılaş- ma"yı da körüklediğıne değıniyor. Diyarbakır'da hemen tüm yenı ya- tınmlar için 'Surdışı'nın yeğlendiği belirtılen bildirgede, hızla büyüyen Gaziantep'te de Kale ve çevresinde- ki eski dokunun yaygınlaşan kent içınde bakımsız ve korunaksız bir 'adacık' halıne dönüştüğu; Van'da ise eski kent yaklaşık 100 yıl önce terk edildiğinden, mimari peyzajın artık sadece 'betonarme yapılaşma'yla biçimlendığı vurgulanıyor. Mardin'deki, kentın dışında 'mo- dern' bir yerleşim kumlmasına da 1980'lerde 'tarihin korunması' adı- na başlandığı anımsatılan bildirgede, 'Yeni Şehir'e taşınmayla birlikte merkezin 'terk edilmesine' kamusal yapılann önderlik ettiği belirtıliyor. Bu uygulamayla 'asıl Mardin'in da- ha da 'sahipsiz' kılındığını fark eden duyarlı kesimlerin, yaklaşık 20 yıllık kaçışın yarattığı 'yalnızlaşma'yı gi- dermeye dönük girişimleri de umut verici bulunuyor... Bunlar arasında 'Valiliğin' çalışmalan dışında; Mi- marlar Odası ve dığer sivil toplum ku- ruluşlannın tanhi binalarda çalışma- ya başlaması ve kımı Süryani ailele- rin de bu kez 'kentlerine göç ede- rek' eski evlenni onanp kullanmaya başlamaları, kültürel zenginliğin 'ye- niden canlandırılarak' sürdürülme- sinde önemli katkılar yaratıyor... Katılımcıların çağrısı Bütün bu değerlendırmeler ışığın- da kongre katılımcılan, 'göçü ağırla- yan' kentlerdekı 'imar ve mimarlık' eylemlerinın bundan böyle olabildi- ğince 'tarihsel dokular içersinde yoğunlaştırılması' çağnsını yapıyor- lar. Bunun 'kültürel mirası yıprata- cak yapüanma' anlamma gelmediği- ni, geçmişe ait kent dokusu ile bugü- ne ait yeni uygulamalann bu dokuya 'özenli' bir uyum içinde gerçekleşe- bileceğinı anımsatan katılımcılar, 'es- kinin terk edilmediği bir çağdaş- lık' için Güneydoğu'da hâlâ geç ka- lınmadığına inanıyorlar... OnatKutlar, ölümünün 10. yıldönümünde düzenlenen 'Bahar Hâlâ Isyancıdır' adlı geceyle anıldı Dostları Kutlar için buluştu Kültür Servisi - 1994'ün son günle- rinde The Marmara Oteli'nin pastane- sindeki patlamada yaralanan ve 11 Ocak 1995'te hastanede yaşamını yitiren şair, yazar, sinema adamı Onat Kutlar, ölü- münün 10. yılında Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde özel bir geceyle anıldı. 'Bahar Hâlâ Isyancıdır' adıyla dü- zenlenen geceye Yaşar Kenıal, Erdal Öz, Ali Özgentürk, Doğan Hızlan, Üs- tün Aknıen, Rekin Teksoy, Füsun De- mirel gibi pek çok sanatçı dostuyla bir- likte yazılı ve görsel basın da katıldı. Zeynep Oral'ın metinlerini yazdığı, Yekta Kara'nın sahneye koyduğu, Me- tin Deniz'in sahne düzenini gerçekleş- tirdiği 'Onat Kutlar'ı Anına Gecesi'ni Tilbe Saran ve Cüneyt Türel "Bir ge- nıiye binmişgidiyoruz" şiıriyle başlat- tılar. Engin Özendes ve Murat Tekde- mir'in hazırladığı dijital vıdeo gösteri- siyle süren gecede Önıer Kavur, Vecdi Sayar, Semih Günıüş ve Jak Şalom da Onat Kutlar'ın yaşamının ve yaratıcı kimliğinın çeşıtlı yönleriyle Sinematek yıllarını anlattılar. Gecenin adına esin kaynağı olan 'Ba- har tsyancıdır' adlı denemesini eşı Fi- liz Kutlar ve Ayhan Kavas, 'Özgür- lük' adlı denemesini Genco Erkal, şi- irlerini ise Tilbe Saran ve Cüneyt Türel okudular. Deniz Türkali ve Zülfü Livaneli, Onat Kutlar'ı şarkılarla, Ali Çavaz ise seslendirdiği barakla andılar. Onat Kut- lar'ın değişık konuşmalarından görün- tülerin de göstenldığı geceye Zeynep Tanbayda 'İskemle' adlı solo dans gös- terisiyle katıldı. n ODAK NOKTASI AHMET CEMAL "Bir Gün, Tıpkı Şimdi Benim Olduğum Yaşta. Evet. "Bir gün, tıpkı şimdi benim olduğum yaşta, bana dönmek isteyeceksin?''... Bir, iki sözcük fazla ya da eksik olabilir; kendı şiirlerimi hiçbir zaman eksiksiz ezberimde tutamadım. Bu şiirden de aklıma bir na- karat gibi takılan, sadece bu dize. Gerisı bulanık. Ama yapmakta olduğumuz yolculuğun çok iyi farkındayım. Bu arada cankurtaran arabası sanki gıttikçe daha bir hızlanmakta. Sedyede oturur ko- numdayım; arkası üstü uzanmaya kalktığımda ci- ğerlerimden zaten sanki ancak damlalar halinde sı- zan soluğum, büsbütün kesiliyor. Hemşire, son derece sevecen. Adımdan hemen hatırlamış. Gazetedeki köşemin sürekli okurların- danmış. "Şimdi sizi önce Numune Hastanesi'nin aciline götürüyoruzAhmet Bey" diyor; "Oradan ge- rekli görürlerse, kalp için Siyami Ersek'e havalenizi yaparlar, çünkü şu anda sorununuz akciğerden kay- naklanıyor..." Biri, daha rahat edeyim diye sürekli sırtıma des- tek veriyor. Kadir olabilir. Çünkü Celal, hatırladığım kadarıyla kendi arabasını bizim evin yakınında bı- raktıktan sonra cankurtaranın şoförünün yanına binmişti. Soluğum açılmıyor. Gittikçe daha çok ka- rarıyorum. Bilincimin de bulanmaya başladığını his- sediyorum. Sanki çok ışıklı bir tünele giriyoruz ve araba orada duruyor. Koşuşmalar. Başka bir sed- yeye alındığımı fark ediyorum. Bu kez Celal çok yakınımda.lki eliyle sol elimi sımsıkı kavramış. "Sakın bırakma beni!" diyorum, harap bir fısıltıy- la. "Deli misin, bırakır mıyım?" Doğru. Şimdiye kadar, yıllar boyunca, hiç bırak- madı. Kendi üslubunda, ama sürekli olarak yaşa- mımda, özellikle de o yaşamın zorlayıcı darboğaz- larında, kendine hep bir yer buldu. Yıllar boyu on- da asla çığırtkan olmayan, ama sıcaklığı hep yoğun- laşan bir sevecenliği yaşadım. Zaten bu akşam da o yüzden. Yılbaşından bu yana ikinci akciğer spaz- mı - ama bugünkü, çok şiddetli. önceki belirtiler be- ni biraz ölümün felsefesini yapmaya iterken bu de- fakı spazmın hiçbir felsefe atmosferi yok. ölümün çıplakyüzüyle karşı karşıyayım. Cankurtaranın ışık- ları içerisinde sanki bir yerlere çekiliyorum, fakat oralara gitmemek için direnmekteyim. Henüz. Fa- kat duyduğum acı korkunç. Görünmeyen eller boğazımı sıkıyor. Ertesi gün. Köşe yazımı ilk kez kendi çalışma mekânımın dı- şında biryerde, Celal'in evinde yazıyorum. Hasta- neden sabaha karşı döndük. Aslında orada, ko- lumda serum, burnumda oksijenle yatarken, bir ara 'Odak Noktası'run artık bittiğini düşündüm. Tıpkı, Kadir'den konservatuvardaki öğrencilerimetelefon edip ertesi günkü dersin yapılmayacağını haber vermesini rica ettiğimde, belki o öğrencilerimi de bir daha göremeyeceğimi düşünmüş olmam gibi. Içimi neredeyse soluksuz kalmak kadar acıtan bir düşünce. Bugün ise telefonları yağıyor: "Hocam, hepimizin telefonları yirmi dört saat açık! Lütfen, neye ihtiyaç duyarsanız!" Peki ama, daha henüz bir dönemdir birlikteyiz, ben ne ile hak etmiş olabilirim ki böylesine sıcak bir yakınlığı? "Insanları değiştiremezsin... Sadece onlara sev- gi verebilir ve almalarını umut edebilirsin..." Çok eski bir Ingiliz şiirinden. Vermiştim. Demek ki alınmış. Bu da demektir ki, bir gün, tıpkı şimdi benim ol- duğum yaşta, sevgi verenler, ve öğrencilerimin ya- şında olanlar, hep çıkacak. Şimdi tek önemsediğim bu, yoksa yeryüzündeki konukluğumun süresinin son zamanlarda hayli tartışılır hale gelmiş olması değil. e-posta: ahmetcemal'superonline.com acem20(a hotmail.com Seyirci tiyatroya doyacak • Kültür Servisi - Devlet Tıyatrolan 2005 yı- lında altı yeni oyunla ızleyicinin karşısına çıka- cak. Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği, Empraım Kishon'un yazdığı, Ali Hürol'un yö- nettiği 'Kanmla Evleniyorum' oyununun ilk gös- terimi Altmdağ Tıyatrosu'nda yapıldı. Hüseyin Soysalan, Adviye Öztürk, Dilara Keyf Günüç, Yasemin Karataş, Ercan Eker ve Cem Balcı'nın rol aldığı oyunda, orta halli bir ailenin eğlenceli evlilik maceralan anlatıhyor. lzmir Devlet Tiyat- rosu ocak ayında, Aziz Nesin'in yazdığı, Filiz Övül'ün yönettiği 'Hadi Öldürsene Canikom' ve Müsahipzade Celal'in yazdığı Türker Tekin'in yönettiği Fermanlı Deli Hazretleri adlı iki yeni oyunla sanatseverlerin karşısına çıkacak. Jan de Hartog'un yazdığı Betül F.Gökçer'in yönettiği 'Bir Yastıkta', Bursa Devlet Tiyatroları tarafın- dan bugün, yann ve cuma günü Oda Tiyatro- su'nda sahnelenecek olan bir diğer yeni oyun. 'Mostap Fotojrafları' başkentte • ANKARA (AA) - Tarihi Mostar Köprüsü'nün daha önce hiçbir yerde sergilenmemiş fotoğrafla- nnın yer aldığı, 'Mostar Fotoğrafları' sergisi açıl- dı. Zıraat Bankası Tandoğan Fuaye Salonu'ndaki serginin açılışına, Bayındırlık ve îskân Bakanı Zeki Ergezen, Türkiye-Bosna Hersek Parlamento Dostluk Grubu Başkanı ve AKP Istanbul Millet- vekili Hüseyin Kansu, TRT yöneticileri ve davet- lıler katıldı. Bosna-Hersek'teki savaş sırasında bombalanarak yıkılan ve yeniden inşa edilerek 23 Temmuz 2004'te tekrar açılan Mostar Köprü- sü'nün 56 fotoğrafının yer aldığı sergide, aynca yönetmenlığını TRT Belgesel Programlar Müdü- rü Mehmet Akıf Erbaş'ın yaptığı 'Nevetra Üstü- ne Düşen Hilal' adlı belgeselin gösterimı yapıldı. TRT tarafından bir araya getırılen fotoğraflar, 17 Ocak Pazartesi gününe kadar görülebilecek. Bugün • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda saat 20.00'de 'Great Guitars Of Jazz' konsen. (0 212 232 98 30) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde saat 20.00'de 'Brills Brill Brothers' konseri. (0 212 252 35 00) • İFSAK'ta saat 19.30'da A. Muhsin Divan'm 'Aziz Istanbul Hatırası' adlı saydanı gösterisi. (0 212 292 42 01) • CHEZ SAKMAN'da saat 10.00'da 'Gülcan Altan-Murat Güner' konseri. (0 212 22711 67)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle