23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24EYLÜL2004CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK DÜHÜST TA3İATLI İSTAN3ÜL EP3SDÎSÎ ABDÜLCAN3AZ' EAîSKülADS MAC2HALAHI KISIM TSKMİLİ Bİ RDEN Türkiye'deki kadm cinayetlerinin gerekçelerinde namus ve töre olgusu çatışıyor Feodalitebildiğiniokuyor Doğu ve Güneydoğu'daki kadın cinayetlerinin tama- mını töre gerekçesine sığdır- mak çok doğru bir saptama da olmuyor. Bölge insanı cinselli- ğin girdiği bir ilişkiyi namus ol- gusuyia yargılıyor ve elini kana bulamakta hiç tereddüt etmiyor. Oysa aynı insanlar kızlarını si- nemaya girdiği için de öldürebiliyor. Her iki eylemde de tetiği bazen toplum, bazen bireyin kendisi çekiyor. MEHMETFARAÇ Urfa'nm Ceylanpınar ilçesınde bir genç kızın evli- lik dışı hamile kaldığı gerekçesiyle yeğeni taraftndan öldürülmesi eylemi basında yıne "töre cinayeti" ola- rak değerlendiriliyor. Oysa bu bakış açısı hem Güney- doğu'nun gerçeklerine hem de kadının içinde bulun- duğu duruma çok yabancı kalıyor... Yörenin feodal yasalan bırakın bir kadının karşı cinsle ihşkıye gırme- sını, bakışmasını, selamlaşmasını bıle yasaklıyor... Kadın cınayetlerinde töre olgusu sorgulanırken ^namus" gerekçesi unutuluyor, kavram kargaşası ya- şanıyor. Ceylanpınar'da tarlada çalışan 22 yaşındakı halası G.A.'yı tabancayla öldüren 16 yaşındakı lise öğrencısı BÂ.'nın eylemi töre cinayeti kapsamına mı girıyor?.. Türk basınının başlıklanna bakıldığında ey- lemin ardındaki sosyal unsur olarak töre gösteriliyor... Olayın doğru analiz edilmesi için bölgenin kana- yan yarası olan bu gelenekler yığınının iyi değerlendı- nlmesi gerekıyor. K A D I N İKİNCİ SINIF OLARAK CORULUYOR Doğu ve Güneydoğu'da sosyal yaşamı düzenleyen gelenek ve görenekler, ortak ahşkanlıklaı ve davranış biçimlennden oluşan feodal yasalar, töre olarak ad- landınhyor. Çağdaş yaşamın kimi unsurlannı toptan reddeden bu uygulamalar, kadını ikincı sınıf canlı ola- rak görüyor, bıreysel davranış ve çıkışlarını frenli- yor... Orneğin kız çocuklarının okula göndenlmemesı de töTesel bir davranış olarak öne çıkıyor. Bu yapı içinde kızlarının erkeklerle aynı ortamda eğitım ge- rekçesiyle bir arada tutulmasma karşı çıkan aile reis- leri, çocuklannın bilinçlenerek ileride erkek egemen yapıya bir başkaldınya ginşebileceğınden endişe edi- yor. Ağalık yasalan kadının birey olmasını istemiyor, zorunlu olmadıkça sokağa tek başına çıkmasıru, yakın akraba da olsa karşı cinsle göz teması kurmasını, ko- nuşmasını, herhangi bir gerekçeyle diyaloğa girmesı- ni, aynı sofrada yemek yemesinı yasaklıyor. Karşı cin- sın yabancı olması bu yasaklan daha da katılaştınyor Kimi zaman kadın, erkeklerin olduğu atmosferden ta- mamen soyutlanıyor, konuğa hizmet etme rolünü bile evin dığer erkeklerine bırakmak zorunda kalıyor. Kadın zorunlu olmadıkça erkek doktora götürülmü- yor, kent yaşamından uzak tutuluyor, aynı cinsle de olsa bazen sosyal ilişkiye gırmesi engelleniyor, birini sevemiyor, istediğiyle evlenemiyor. DOĞU, BATIYA DIRENIYOR Törenin eleğinden feodalitenin kök boyalı kiliminin üzerine dökülen tüm bu gerçeklere bakıldığında. kadı- nın bir erkekle evlilik dışı cınsel ilişkiye girebilmesi ıhtimalı bile zerre kadar hoşgörü kaldırmıyor Bu yüz- den batıda sıradan görülen ve lıse düzeyıne düşen ev- lilik dışı cinsel ilişkiyi, Doğu ve Güneydoğu'nun ger- çeklerini bir tarafa bırakıp bölgenin sosyal yaşamına uyarlamaya kalkışmak akıllıca görülmüyor. Aşıret yasalarının ne denli baskıcı olduğunu göste- ren bu tanımlann ışığında, özellıkle Doğu ve Güney- doğu'daki kadın cinayetlerinin tamamını töre gerekçe- sine sığdırmak çok doğru bir saptama da olmuyor. Bölge insanı cınselliğin girdiği bir ilişkiyi namus ol- gusuyla yargılıyor ve elinı kana bulamakta hiç tered- düt etmiyor. Oysa, geçmışteki bazı cınayetlenn gerek- çelenne bakıldığında bu eylemlenn namus olgusun- dan çok çok farklı dayanaİdan olduğu görülüyor. Böl- gede, sinemaya, pastaneye gırdıkleri, adlan radyolann istekler programında yer aldığı ıçın ya da sadece isim- leri bir erkekle amldığı ıçın öldürülen kızlar olduğu unutuluyor. Töre cinayetınde tetiği toplumun kendisi, namus cınayetinde kışinin ıradesi çekiyor. Kavram kargaşasında olaylan irdelerken yapılan hatalar feodalitenin kara duvanna çarpıp geri dönüyor. Bu sırada kadının namusu ıki bacağı arasın- da mı yoksa sosyal ılişkısinde mı sorusu ciddi bir yanıt anyor. Toplum davranışlannda her ne kadar namus da ahlak, gelenek, görenek, örf ve âdetler gibı töre olgusunun bir parçası olsa da bu tammlama pratığe döküldüğünde Güneydoğu'nun gerçeklen yoğrulmak zorunda kalıyor. Günlerce Antafya Devtet Hastanesi morgunda bekleyen Telya'nın cenazesi. nisan ayı içinde Antatya Ka- dın Danışma ve Dayanışma Merkezi gönüttüsü kadınlar tarafindan omuzlarda taşuııp toprağa verildL , _ j Katliam davasıyerindesayiyor MAHMUTORAL DİYARBAKIR - Diyarbakır E Tipi Ceza- evi'nde 10 tutuklunun öldürülmesi, 23 tutuk- lunun da yaralanmasına yol açan operasyonun üzerinden 8 yıl geçti. 72 güvenlık görevlisi ve cezaevi yöneticilerinin yargılandığı dava, yıl- lardır sonuç alınamaması üzerine Avrupa In- san Haklan Mahkemesi'ne taşındı. 24 Eylül 1996'da jandarma ve özel harekât timlerince, PKK'li tutukluve hükümlülerin is- yanını bastırmak iddiasıyla Diyarbakır E Ti- pi Cezaevi'ne operasyon düzenlendı. Operas- yonda 10 tutuklu dövülerek öldürüldü. Sanık sayısı 72'ye ulaşan davadan 8 yılda sonuç alınamadı. Müdahil avukatlanndan Di- yarbakır Barosu Başkaru Sezgin Tannkulu, dava süresince 50 duruşmanın yapıldığını, 6 mahkeme başkanı ve 30'un üzerinde heyet üyesi değişmesine karşın ilerleme sağla- namadığına dikkat çekti. Tannkulu, "Yakm tarihimizin insanefiylegerçddeştirflen en önem- Bkatiiamlarmdan biridaha cezasEhklasonuç- buıma aşamasuıdadır" dedı. ANTALYA - Mutsuz bir yaşamm ardından mart ayında yaşama veda eden, namus gerekçesiyle aılesı tara- findan sahıp çıkılmayan, cenazesi An- talya Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezı gonüllüsü kadınlann omuz- lannda toprağa venlenTelyaZaman'ın yaşamı tiyatro sahnesine taşınıyor. Ankara Kadın Tıyatrosu oyuncu- lan, Telya'yı tiyatro sahnesınde yeni- den yaşatmanın hazırlıklan içinde Yereİ Gündem 21 Kentleri Ulusal Ka- dın Etkınlıklen Festivali'nin müziği- ni yapan Gülay Akgün de Telya için bir şarkı hazırhyor. Eşi ve çocuğunu Istanbul'da bıra- kıp Antalya'ya yerleşen ve bir barda çahşmaya başlayan Telya Zaman, aı- lesı tarafindan töre cınayetine kurban gideceğı endışesiyle 16 Mart'ta, sev- gilisinın av tüfeğıyle yaşamına son verdi.Telya'nın ölümünün intihar mı, cinayet mi olduğu sorusu halen yanıt bulamazken kadınlar bu kez yaşamı- nı tiyatro sahnesine taşımak üzere kollan sıvadılar Ankara Kadm Tiyatrosu oyuncu- lan, Telya'nın yaşamını oyunlaştır- mak üzere çahşmalara başlarken Gü- lay Akgün de Kadın Şarkılan albü- münde yer vermek üzere onun içinbir şarkı hazırlıyor Oyun ve şarkı tamamlandıktan son- ra çeşitli kentlerde düzenlenen kadın etkinliklennde yer alacak. IU İLANU GEUN SEYİRCİURİMİZE kUTUN SEAMSIM 7.00Û.000.-TL'WR, ueııLCJkseü mi,1 reas Beyoğlu Alkazar 2932466 12.15-U.30-16.45-19.00-21.15 Nışantaşı Movieplex 2190960 11.00-12.45-14.30-16.15-18.00-19.45-21.30CCtesı 23.15 Altunizade Capitol Spectrum 14 651 33 30 11.30-15.10-17.20-19.30-21.40 Kadıköy Rew 3360112 11.15-13.15-15.15-17.15-19.15-21.30 PERI SANATEV1 Deneyimlı sanatçıların rehbeHiğınde, MOZAİK, VTTRAY ATÖLYESİ, ÇOCUKIARA RESIM ATÖLYESİ, TURK SANAT MUZİĞİ KURSU, HO6IRSİM ATÖLYESİ DUVAR RESİM ATÖLYESİ, GÜZEL SANATLARA HZIRUK ATÖLYESİ PERİ SANATEVİ SELAMİÇEŞMEDE. TEL:0216.386 89 46-0216 478 14 97 DUZYAZI ORHAN BtRGtT Durum Vaziyetimiz... Samsun... 1919 Mayısı'nda Mustafa Kemal'e, "Güneş ufuktan şimdi doğar/Yürüyelim arkadaş- lar" dizelerini söyieten kentimiz. Söylev, "19 Mayıs'ta Samsun'a çıktım. Vazi- yef.."diye başlar. Dünkü gazetelerde "vaziyet"in bir başka versi- yonu vardı. Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin za- brta ekibinden üniformalı bir görevli, motosikletin arkasında ayağa kalkmış pür dikkat sahildeki genç- leri izliyor. Kızlı erkekli gençler de güneşin batışı- nı. Devletin Anadolu Ajansı, rastlantı bu ya, türban- lı bir genç kız ile bir delikanlıyı, zabıtanın izlemek- le kalmayarak "öyle çimenler üstünde yan yana oturmaytn. Hanım kızım sen de o erkeğin omzun- dan elini çeksene. Ne ayıp" uyarılan ile görev ifa ettiğini bildiren fotoğraflı bir haberle 2004 Türki- yesi'nın vaziyetini tüm dünyaya yaymıştı. Türban- lı genç kızımızla delikanlının ve daha başka yaş- daşlannın bu tür kaçamaklarını önlemek amacıy- laAKP'Iİ büyükşehir belediyesi 9 kişılik bir ekip oluş- turmuş. Kentin namusunu muhafaza ve müdafaa ile görevli bu 9 zabıta, her ay başında bordro kar- şılığı aldıkları maaşı hak etmek amacıyla sahilde motorize olarak görev yapıyor olmalı. Demek türban bazılanmızın ısrarla söylediği gi- bi, öyle kadınla erkeği birbirinden uzaklaştırmak, özellikle ikinci cinsin, birincilere kimi dürtülerte bakmasını, hele yaklaşmasını önlemek için kulla- nılan bir örtü değilmiş. Analann, babalann ya da çevrenin baskısı ile bir koruyucu simgesi olarak baş- lannı örtseler bile çoğu genç kız, heyecanlannı ve dürtülerinı gemlemek için, başı açık yaşdaşlann- dan farklı biryaradılıştadeğıl ki. Sahilde belkı söz- lüsü, belki sevğilısi ya da flörtü. Belki de sadece erkek arkadaşı ile oturmuş ya da tıpkı Recep Bey'in o Siırt'te tekrarladığı şarkıdaki gibi "Bera- ber yürûdük biz bu yollarda" demenin kabahat olmayacağını düşünüyorlar. Rastlantının bu kadarı Tam Brüksel'de zına sorununun bir AB pazariık malzemesı olmaması için Erdoğan'ın masaya ge- tireceğı bildınlen o 5 senaryodan binsinin gerek- çesınin "Olay AKP için dinsel amaç/ı değildir. Ai- le bötünlüğünü konjmakiçindir" şeklinde belirlen- diğı de dünkü gazetelerde Samsun haberieri ile ay- nı sayfalarda yer almıştı. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz'ın bordrolu kentin namusunu koru- ma ve savunma görevlilen, zaten aynı söylem ıçin- deler. Gençlen kötünün şerrinden korumak ama- cıyla çimenlerden kalkıp nhtımdaki kanepelere oturmayateşvik ettiklerinı, okul çıkışlarında orada burada sürteceklenne bir an önce evlerine gıtme- lerini söylediklerinı bildiriyorlardı. Bu Yusuf Ziya Yılmaz'ın ikinci kez Samsun Be- lediye Başkanlığı. Bundan öncekı dönemde Ana- vatan Partisı'nin adayı olarak kazandığı seçım kampanyasında çağdaş bir görünüm sergiledi- ğine gazeteci olarak tanığım. Sanınm kentte ka- rayollan bölge müdürlüğü de yapmış bir bürok- rat olarak, oy istediğı hemşerilerinden çocukla- rının namus bekçiliğine de talip olacağı yönünde bir söz işıtilmemişti. Anavatanlı başkanlığı sıra- sında bugünkü gibi bir bekçilik görevine de so- yunmamıştı. Demek ki, değişimın karşılıklı cilveleri bunlar. Sayın Başbakan ısrarla değiştiğini söyledi ve çok safdili de inandırdı. Şimdi bazen Milli Görüşçü olu- yor; bazen de çağdaş politikacı gömlegi giyiyor. Belediye başkanlannın genel başkanlanndan ne- leri eksik ki? Onlar da şayet eski koltuklannda tam aksi görünümün sözcülüğünü yapmışlarsa, bu- gün moda böyledir diye, esvap değiştirmeyi ödev biliyorlar. Hem dün gerçekleşen Verheugen-Erdo- ğan gönjşmesinin sonucunu aktaran basın toplan- tıları, hem de Samsun Valisi'nın "Belediye başka- nına sordum.Böyle birgörev emri vermemiş" açık- laması tipik AKP karakterinin canlı örneklerı ola- rak yerel ve uluslararası kayıtlara geçecektır. Diyelim ki biz kendi insanlanmızı tanıyor ve ta- şıyoruz. Ya Avrupa? Türk Ceza Yasası'nda ünlü zina maddesini illa ki yerieştirmeye çalışanlar onlar mıy- dı ki, bunca kıyamet koptu. Türkiye azar üstüne azar işitmekle kalmadı. Borsa tepetaklak oldu. Bi- rileri bu oluşumda, havadan para kazandı. TBMM niçin toplandı ve son iki maddeye gelinince niye "paydos" zili çalındı. Pazar günü toplanacak TBMM 'de hiçbir şey ol- mamışçasına ceza yasasındaki o yürürlük mad- deleri belki de görüşülmeden oylanıp kabul edile- cek. Çünkü 2004 yılı Eylül ayının 23'ünde Sayın Baş- bakan'ın sergilediği "vaziyet" Komiser Verheugen ile görüşme sonunda kendisinin bir kez daha de- ğiştiğini belgeliyor. Recep Tayyip Erdoğan'ı sa- vunma ödevini üstlenenler. Haydi bilgisayarlannı- zın başına. Unutmayın. Çok sevdiğinız bir özde- yişimiz, yalandan kimsenin ölmediğini hatırlatıyor. Faks: 0 216 3028208 obirgitfa e-kolay.net Küm-PEN yönetictteri mahkemede • DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyar- bakır'da "Kurulmakta Olan Kürt-PEN" adıyla faaliyet gösteren dernek yöneticileri, izınsiz ya- bancı heyet ağırladıkları gerekçesiyle hâkim karşısma çıktı. Kürt-PEN yöneticileri Sedat Yurttaş, Yıldız Çakar, Mehmet Vahit Güneş, Darul Keyyas, Suzan Samancı, Sami Tan ve Edıp Polat hakkında hazırlanan iddianamede, sanıklann valilikten izin almadan 27 Mayıs'ta Avrupa Birliği heyetini kente davet ettikleri be- ürtilerek her birinin 1.5 milyar lirayla cezalandı- nlmalan istendi. Dün Diyarbakır 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hâkım karşısına çıkan sanıklar, kısa süre içinde uluslararası akredıtasyon alacaklanm söyledüer. Duruşma ertelendi. Gazeteci Hkret Bila yargılarayor • ANKARA (Cumhurijet Bürosu) -" Sivil Darbe Girişimi ve Ankara'da Irak Savaşlan" kitabında gizli belgeleri elde ederek devlet sırnnı ifşa et- tiklen iddiasıyla gazeteci-yazar Fikret Bila ile yayıncısı Ümit Gürtuna'nın yargılanmasına de- vam edildı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkeme- si'nde görülen davanın dünkü oturumuna Bila, Gürtuna ve avukatlan katıldılar. Mahkeme heyetı, savcının da görüşü doğrultusunda, müzekkere cevabının beklenmesıne karar vererek duruşmayı erteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle