25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
.AYFA CUMHURİYET 24 EYLUL 2004 CUMA 2 OLAYLAR VE GORUŞLER 4ÇI HUMTAZ SOYSAL lesayet ve Ozdenetim SOSYAL katılım ve kalkınma sorunlanyla uğra- an ARI Vakfı'nın liselerde yaptığı bir araştırmaya (öre, öğrencilerin de yüzde 70.5'i Türkiye'nin AB'ye bm üye olmasından yana; sadece yüzde 16'sı kar- s. Kafalanndatam üyeliğin "iyibirşey"olacağı, AB'yle lütünleşmeyle eğitim düzeyinin yükseleceği, sağ- k hizmetlerinin iyileşeceği, ekonominin gelişıp iş- azliğin azalacağı yönünde az çok iyimser düşün- celer var. Ama, yüzde 92'sinin, evet yüzde 92'sinin, üye ol- nasürecinin ne olduğu, neleri gerektirdiği, neleri de- öştirmenin isteneceği konusunda hiçbir bilgisi yok. öğrencilerin yok da, şu günlere gelinceye kadar, /B tutkunu halkın, koca adamlann, bırakın koyu ca- hlleri, okumuşlann, devlet görevlilerinin var mıydı? Siyasiler, iktidar oldukça ve süreç ileriedikçe ancak cğrenmeye başlıyorlar. Şimdiki AKP'liler gibi. Yüze göze bulaştırarak, utanç verici durumlara dü- şerek, yıpranarak. Bu sütunda hep yazıldığı gibi ister istemez "mut- lu son"a varacağı baştan belli olan, çünkü içtenlik- leri kuşkulu taraflarca karşılıklı oyun olarak sürdü- rjlen birsüreçte, Sayın Başbakan, başında bulun- ouğu parti ve onlaria biriikte biraz da bu ülke halkı- nn onuruyla devletinin saygınlığı da yıpranmadı mı? Şimdiye kadar olanlar, sürecin peşrevidir. AB'lile- rin söyledikleri gibi, daha en az 10-15 yıl sürey- le Kim bilir daha neler görecek bu halk ve bu dev- let? Müzakere demek, bitmez tükenmez isteklere ya- nrt vermek, gelip giden komiseriere boyun egmek, kısacası tam bir AB vesayetine girmek demektir. Hangi noktaya kadar? Hertıalde bu iktidar veya daha büyük olasılıkla, başka bir iktidar, "Bu kadan da olmaz" diye isyan edinceye ya da AB, ağzındaki bakiayı çıkanp "Si- ze birözel statü verelim de bitsin" deyinceye dek. Kötüsü, Türkler, süreçte bu belalı aşkla uğraşmak- tan, başlannı elleri arasına alıp düşünmek, öz çıkar- lan doğrultusunda kendi plan ve programlannı yap- mak olanağını bulamayacaklar. Sayın Erdoğan, par- tisi tek başına seçim kazandığı günlerde, "Hatıhar- sınız, Istanbul'u yönetirken gelenek haline getirdi- ğimiz bir uygulamamız vardı: Heıtıangi bir ilk adı- mı attığımızda önce takvimimizi belirieyip ilan edi- yorduk ki, hem bizi bağlasın hem de toplumun ta- kibini mümkün kılsın" diye konuşmuş ve "Iktidan- mız da böyle olacak" demişti. Aynı şeyi, bu adım için söyleyebilir mi? Artıktak- vimi AB belirleyecek. Vesayet, başkasının yönlendirişini ve denetimi- ni kabul etmeyi gerektirir. Bu bakımdan, şimdi yapılan, özgüvenini kaybetmiş birtoplumda özgü- vensizlik açısından toplumdan da beter duruma düşmüş bir yönetici kadronun dış güçlere teslim olu- şundan başka bir şey değildir. İlk kez değil; Mütareke günlerinde de vardı aynı düşünceler ve aynı tablo. Bereket, Mustafa Kemal'in ne düşündüğünü ve yaptığını da biliyoruz. Ulusal Birliğimiz Yaşamsal Gücümüz... Bahir Mazhar ERÜRETEN Hukukçu Ç ağdaş ve laık Cumhunyetimizın kurucusu, Yüce Önder Atatürk'ün tanımı ile Türk Ulusu; Türkıye Cumhuriyeti'ni kuran Türidye hal- kıdır. Atatürkçü Türk Ulusçuluğu; Ulusal And (Milli Misak) sınırlan içinde yaşayan ve Tür- kiye Cumhuriyeti vatandaşı kımlığıni taşıyan, müşterek DtL, ÜLKE, KÜLTÜR ve AHLAK beraberhği ile tam bağımsız yaşarru değişmez temel ılke kabul eden Türkıye halkının ana- yasal birlikteliği ülküsüdür. Bu birliktelik; tasada ve kıvançta ortaklığı amaç edinen vatandaşlardan oluşan, dışa kar- şı tam bağımsız ve bölünmez bütün oluşturan, devletimizın vazgeçilmez yaşamsal temelidir. Bu kısa tanımlamadan da anlaşüacağı gibi, Atatürkçü Türk Ulusçuluğu; ümmetçıhk an- layışına olduğu kadar, bölgesel ve etnık aynm- cılığa da karşı olup, bölünme kabul etmez bu yurt topraklannda, ünıter (tekil) bir devlet ya- şamını değişmez ılke sayar. Anayasamızın da buyruğu budur. Yaklaşık bın yıldır bu toprak- larüzennde süregelen tarihsel, dil, vatan ve kül- tür oluşumu, aynşmaz nitelikli bir sentezi içe- nr. Ulusçuluk; bu sentezi pekiştiren birlikte- liğin çimentosudur. Bu çımentonun harcında Atatürk vardır, Atatürkçülük vardır. Yüce Önder Atatürk, kendı el yazısı ile ka- leme aldığı (1929-1930) ve uzun yıllar, or- taöğretünde ders kitabı olarak okutulan Me- denî Bilgüer (Yurrtaşlık Bılgılen) adlı kıta- bında, Ulusun ve Ulusçuluğun tanımını yapar- ken, üzennde en çok durduğu öğelerden bin TÜRK DtLl, diğeri de TOPLUMSAL AH- LAK'tır. Yüce Önder, dil konusunda şöyle diyor: "TürkUlusunun dili Türkçedir. Türkdili. yer- yuzünde en güzeL en zengin, en kolay olabik- cek bir dildir. Bu nedenle de her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çahşır. Bir de Türkdili,TürkUlusuiçinkutsalbir hazinedir. Çünkü Türk Ulusu, geçirdiği sayısız sarsınn içinde, ahlakırun. erdemkrinin, gelenek ve gö- renekkrinin, anılannın. kendivararlannın, kı- sacası, bugün kendi Ulusalhğını oluşturan her şeyin, dili ile korunduğunu görüyor. Türk dili. Türk ühısunun yüreğidir, belleğidir.'' Gerçekten de dıl, bir Ulusun, Ulusal bütün- lügünün olmazsa olmazıdır. Bir Türk vatan- daşının -kökeni ne olursa olsun- Türkçeyi bil- mediğini var saymak, öncelikle, Devletin Ulu- sal eğitimi yurt düzeyine yayamamak gıbı ana- yasal ve yasal büyük ayıbıdır. Buna karşılık, bu tür vatandaşa, Türkçe dışında, kendi yerel dilini öncelikle öğretmek bağışlanamaz ana- yasal suçtur. Kendi yerel dil ve kültürünü öğ- renmek, resmi Ulusal dil ve kültür dışında, yerel bir etkinliktir. Bubağlamda özgürdür. Üe- tişim araçlan da yerel olmak gerekir. Bu et- kinlikleri devlet denetler, üstlenemez. Bunu, gerekçe olarak Avnıpa Birliği'nin dayatması gibi, Türk halkına açıklamak ıse ikincı büyük suçtur. Hangi .AB, "Vatandaşına Türkçe eğitim ve kültür vermesen de olur! Ye- ter ki kendi yereldilinive kültürünü öğret" dı- yebilır? Üstelik bu yayını, "Devletin resmi radyosundan ve tı4eviz\onlanndan,yetmiş mfl- yonun dinleyeceği biçimde ver" diyebilır? Yapılanlar, bılerek ya da bilmeyerek aynm- cılığın, Türkiye'yi, Ulusal bırlik ve beraberlı- ğinden aynştırmanın olumsuz sınyalleridir. Devletin yayın kurumu, anayasa dışı bir tu- tum içine girmiş görünüyor. Elbet bu tutum- da, içeride, tekelci görsel ve yazınsal medya- nın kunı işbirlikçi olduklan artık açıkça belli olan yazarlannın, Atatürkçü Ulusçuluk karşıt- lannın rollen çok etkilı olmaktadır. Yüce Önder Atatürk'ün Ulusal bütünlük için öngördüğü bir diğer öğe, Ulusal AHLAK sorunudur. Yüce Önder kıtabında bu konuda şöyle dıyor: "Türk Ousunun ortak nheligi AbJakür. Bu yüksek ahlak, başka hiçbir ulusun ahlalona benzemez. Ahlakın. Ulusun oluşunıundakiye- ri çok büyüktür ve çok önemMr. Bir işin, bir davTanışuı ahlaksal değer taşıması. onun, tek tek insanlann otesinde, daha üstün. daha yü- ce bir kaynaktan doğınasuıdandır. O kayiiak tophundur, l lustur. Ahlakın, LlusaRoplum- sal olduğunu söylemek ve o ortak vkdanın di- legeimesidir! demek,aynızamandaahlakın kut- sal nkeliğini de tanımaktır. Ahlakkutsakhr: çün- kü, avıu değerde eşi yoktur ve başka hiçbir de- ğerleölçülemez.'' Atatürk'ün çok değer verdiği, ulusal bütün- lüğün en önemli öğesi saydığı ahlaksal değer- ler, ne yazık ki, uzun >ıüardan ben, yok edıl- meye, böylece, ulusal dayanışma yerine, vah- şi kapıtalızmin sınır ve ahlak tarumaz davra- nış bıçimlen toplumda oluşturulmaya çalışı- lıyor. Üstelik, toplum bu- yandan da dinsellı- ğe, bırınci öğesı ahlak olan Islamlığın dürüst- lüğe yöneltıleceğı savı ile hız \erilen bu dö- nemlerde... Ancak Islamcı ıdeolojinin ön plana çıkanl- dığı bu uzun dönem içinde, acaba, ınsanlan- mız daha ahlaklı, daha dürüst bir yaşama bi- lincıne kavuşturuldu mu? Yoksa, a>Tu dönem- de, vurgunculuk, hortumculuk, maryacılık, kısacası ahlakstzlık daha çok mu arttı? Şımdılerde; Türkıyemizin ulusal bırlıktelı- ğini, içten ve dıştan bölmeye yönelık girişim- lerin, amacına ulaşmaması için her zaman- kinden daha uyanık olmak en önemli vatan- daşhk görevımız ohnahdır. Ulusal Güç Bırlı- ği adı ile başlatılan etkrnliklenn tek çıkar yo- lu, Atatürkçü Düşünce etrafinda bırleşmek ve bütünleşmektir. Ezbersiz Eğitim ve Karikatür ile Eğitim Hasan EFE E ğitimle ilgili olsun ya da olmasın, görüş bildiren her- kesin birleştiği bir nokta "ezbersiz eğjtim"dir. Eğitimin ge- lışmesinde, "ezbersiz eğjtimin" bir basamagı olan "karikatür" ile "eğitim", bu sürecin başlatılma- sında bir basamak olabilir diye düşünüyorum. Karikatür ve eği- tim konusunu üç farklı alanda ele alabiliriz. 1. Seçmeli Karikatür Sanan Der- si. 2. Eğitim Fakültelerinde (3. ve 4. sınıflar) Karikatür ile Ders An- latma. 3. Karikatürün Öğretmen- ler tarafından Derslerde Motivas- yon Olarak Kullamhnası (tlköğ- retim ve Ortaöğretim Okullann- daki). Bu üç alandan ikisi (1. ve 3.) Milli Eğitim Bakanlığı. diğe- ri (2.) de Üniversitelerimizi kap- sar. Karikatür, görsel ve düşünsel bir araç olduğu için derslerde kul- lanılabılir. Aynı zamanda "mizah unsuruda olması nedeniyle resim- den daha eddkyki ve aküda kab- cıdu-". Bu yüzden konusuna uy- gun bir karikatür ile işlenen ders çağnşımlan, etkilidir ve unutul- maz. Eğitim sistemimizin kanayan yarası olan ezbere dayalı eğitime alternatif oluşturur. Bu arada dersler, hem eğlence- h hem de zihnin düşünsel alanla- nnı geüştirir. Bir konu üzennde yo- rum yapma yeteneğini arttınr. Ka- rikatürü tanıyan ve iyi kullanabi- len bir öğretmen, günümüz genç- liğini düzeysiz ve sadece gülme- ce unsurlan taşıyan karikaturler- den kurtanr. Bunun yerine düşün- sel çızgileri sunar. Bu nedenk öğretmenin önce ka- rikatürü tanunası gerekir. Öğretmenin karikatürütanrya- bilmesi için on beş ya da yirmi sa- atlikkısa bir e§itimden (hîzmet içi eğitim) geçmesi jeterli olacaktır. Bu süreçte öğretmen; a) Araştırmayı. b) Uygulamayı, c) Düşünmeyi. d) Neden-sonuç ılişkısı kurmayı, e) Ezberdcn uzak- laşmayı, 0 Öğrenciyi derse çek- meyi, g) Öğrenciyle daha iyi ve et- kili iletişim kurmayı öğrenecek- tir. Öğretmene verilecekkarikatür eğitiminde üç aşama izlenir. 1. Teorik eğitim, 2. Çizgi eğiti- mi, 3. Araştırma ve uygulama eği- timi. Bu uygulama her alandaki öğ- retmenleri kapsayabilir. PENCERE Irak Savaşı Nereye?.. Cüneyt Akalın'ın Cumhuriyet'te iki gün süren bir in- celemesi yayımlandı; yazının adı: "Vıetnam/lrak" "Hangisi Daha Yaman?" Akalın diyor ki: "Irak'la Vıetnam'ın birbirine benzeyen o kadar çok yönü varki!" Gerçekten yazıyı okurken bu ortak noktalar insanı düşündürüyor; ancak her şeyden önce en temel ben- zeriiksavaşınözündedir!.. Herikisavaşdayoksul halk- lann emperyalizme karşı direnişi, değil mi!.. ABD Vietnam'da yenildi; Akalın'a göre ırak'ta da şimdiden yenilgiye uğramış bulunuyor. • Eski ABD Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger, Vıetnam Başbakanı Pham Van Dong'un 1966'da New York Times gazetesıne şu açıklamayı yaptığını söyle- miş: "- ABD, askeri bakımdan çok daha güçlü olmasına karşın yenilecektir. Çünkü çok daha fazla Vıetnamlı va- tanı için ölmeye ve Amerikalılann hepsi tükenene ka- dar savaşmaya hazırdır." Sihır burada!.. Eğer Irak'ta da çok daha fazla Iraklı vatanlan için öl- meye hazır ise sonuç şimdiden bellidir... Amerikalı Irak için neden ölsün ki?.. ABD'nın Irak'taki durumu tam bir "haksızsavaş"tır... Haklı savaş olur mu?.. Olur.. Irak halkının direnişi "haklı savaş "tır... • Peki, ya Kuzey Irak?.. Ne konumda?.. Kuzey Irak'ta Kürtler, Araplar, Türkmenler yaşıyorlar... Kürtlerfırsat bu fırsat diye emperyalist Amerika'dan yana tavır aldılar; bu konuda kendilerine göre gerek- çeleri olsa bile insanlık tarihi açısından bakıldığı zaman çok talihsiz bir konuşlanmanın içine düştüler... Emperyalizmın mazlum halklara saldınsıyla ittifak ederek kukla devlet kurmak güdülenmesinde işgal kuvvetleriyle işbirliği yapmak Kuzey Irak Kürtlerini ters açıya düşürüyor. • Türkiye'de Meclis '1 Mart Tezkeresi'ni (2003 yılın- da) reddederek doğru yolda tarihsel bir görev yapmış- tır... Emperyalizme karşı savaşla kurulmuş Türkiye Cum- huriyeti, emperyalizmın güdümündeki haksızbirsavaş- ta araç olmak utancından kurtulmuştur... Ancak bugün AKP ıktidannın patronlan Recep Tay- yip ve özellikle Abdullah Gül'ü işgal kuvvetlerinin kuk- lası olan Bağdat hükümetiyle çok sıkı fıkı, al takke ver külâh görüyoruz... Dikkat etsinler!.. Yann öbür gün işler tersine dönebilin Iraktaki dire- niş amacına ulaşabilir; bizimkiler bugün çekilmiş fotoğ- raflanndan yann utanabilirler!.. ATMden sonra ne gelır? AKBAIMK BTM BTM'den* anında para yatırabilirsiniz! Akbank BTM'len. gunün her saati anında parayatırabiletcğini? Turkıyo'nm en yaygın ıstcu Anında para yatırma dışında. kredi kartı borcu ödeme. havale yapma. fon alıp satma gibi birçok bankacılık işlemını de yapabileceğıniz Akbank BTM'len 7 gün. 24 saat hizrnetinizd» BTM neler yapar? • Verdiğtnı? parayı tanır, tek tek say,<' • Saydığı mıktarı size onnyLıiır • Anınd-s hesabmızn ekler • Yaton paranı.'t tıonıen dığoı t).ınk.u ılık işlr'mlı.Miıulc kuUan.ıbılm.nı • Kredı kartı bnrrunuzu ödot • Havale yapar • Tpn ,ıiıp •it.u fcktı.mk BIM'U'iınm ,M)M"-I"*'IMI VVVVVV .tklı.mk . mu lıılm ıxH '.ıln-.ı vry.ı .••..« ."> /'• fplofon S»ıhi'-.i ndı-ıı m|t ınırhıltı. Akh.ınk B1M lı-ı i h.tkkınıl.» ılnt.ıylı Nli|i .ıl.ılMlît -.ırıı; UUU 25 25 www.akbank.com KBAIMK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle