22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 2004 PA2ARTESİ HABERLER Atatürk'e 'mareşal' rütbesi ile 'gazi' unvanı verilmesi ve 'Gaziler Günü' çeşitli etkinliklerle kutlandı Özkök: Tarihbilinci kayboluyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Atatürk'e "mare- şal'' rütbesi ve "gazi" unvanı verilmesi ve "Gaziler Günü" çeşitli etkinliklerle kutlandı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yayımladığı mesajda, "Uğruna büyük bedeDer ödenerek kazaıûlan yurt toprakJarı, bizlere şe- hitkrimizin \« gazilerimizin emanetidir. Kurtuluş desta- nını yaratan şehit ve gazile- rimizden ahnan güçle çağdaş değerterve özgürlükler üze- rinde yükselen laik demok- ratikcumhuriyet kurulmuş- tur" dedi. Gazilerin "değer- ti kişilikJerine yaraşır koşul- larda yaşamlannı sürdür- melerini sağlamakve sorun- lanna duyariıhkia yaklaşa- rak gereksinimlerinin kar- şılanması için çaba göster- menin toplumsal sonmıluhı- ğıunuz oiduğuna" dikkat çe- ken Sezer, "Devletimiziıı ve yurttaşlanmızın, gazilerinıi- zin yaşamlannı hak ettikle- ri sa\gmhğa yaraşn" biçimde sürdürmeleri için eUerinden geleni yapacağına inanıyo- rum" açıîdamasını yaptı. TBMM Başkanı Bülent Annç, "Türk milletinin hiç- bir koşulda bağunsızhğından muhatabının ordu olduğu- na" ilışkin sözleriyle ne ka- dar tevazu sahıbi olduğunu gösterdiğine dikkat çekti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "şehit ve gazilerin eşsiz zaferierin sessiz kahra- manlan olduklannı" vurgu- ladı. Erdoğan, "Şehit ve ga- • Cumhurbaşkanı Sezer, laik, demokratik cumhuriyeti, temel niteliklerinden ödün vermeden güçlendirip sonsuza dek taşımanın, gazi ve şehitlere karşı en büyük görev olduğunu söyledi. taviz venneyeceğini, devletin vemiDetin sonsuza kadarvar olacağını şehit ve gazilerin verdigi mücadelelerle tüm dünyaya kabul ettirdüderini" \iırguladı. Annç, Atatürk'e "mareşalük'' rütbesi ve "ga- zi'' unvanı verilmesi nede- niyle TBMM'de yaptığı ko- nuşmada, "ödülün gerçek züerimize minnetimiz son- suzdur. Bugün üzerinde ya- şadığunız vatan topraklan bizlere şehit ve gazüerimizin kahramanlıkları sayesinde miras kalmışür" dedi. Genelkurmay Başkanı Or- general Hitani Özkök de me- sajında, "tarih bilincinin ya- vaş yavaş kayboMuğuna" dik- kat çekti. Özkök, "ÖzelUkle Türkiye Cumhuriyeti devle- tinin doguşu sürecinde yaşa- dıklarunız ve bu süreçte biz- lerin gönenci ve mutluluğu için kendini feda eden bir nes- lin dramııu, genç belleklere özümseyebUecekleri bir şe- kilde anlatmakta ve algılat- makta zorlamyonız. Böyle bir ortamda, bir ulusun var oluşunun, birlik ve beraber- liğinin ve yurt sevgisinin ya- şayan anıtlan gazüerimizin varhgı daha da önem kazan- maktadır" dedi. Türk toplumunun değer- lerinin başında "vefa" duy- gusunun geldiğinin altını çi- zen Özkök, gazilerin yaşam koşullannın iyileştirilmesi için çaba gösterdiklerini söy- ledi. Ankara Valisi Kemal Önal ve beraberindeki heyet, Ga- ziler Günü nedeniyle Anıtka- bir'i ziyaretetti. 2000'Lİ Y1LLARDA ERDAL ATABEK Düşiin Bakalım Neden?.. Gaziler Günü, İzmir ve Istanbul'da düzenlenen törenkrle kutlandL îzmir'de Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen törende konuşan Muharip Gaziler Derneği İzmir Böige Başkanı SaldıravHakgüder,Atatürk'ün yokluğunu her za- mankiııdendahâçokhissettilderinisöykdL*(EMRE DÖKER) IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Duygu Asena beynlndeki tü- mör nedeniyle pazartesi günün- den başlayarak bir buçuk ay sü- recek bir ışın tedavisi görecek. ön- ceki akşam, onunla gelecek ve iyimseriik üzerine konuştuk. Duy- gu, her zaman iyimser ve iyi niyet- lidir. "Yazmayı sürdüreceğim Oral, gücüm yettiğince yazacağırn" di- ye anlattı duygularını. Işın tedavi- si onun yaşamını ne kadar etkile- yecek göreceğiz. Doktoru, bu 45 dakikalık seanslann çok yıpratıcı ol- mayacağını söyledi. Duygu Asena, bizim basın dün- yasının en kıymetli insanlanndan bi- risidir. Ancak her kıymetli insan gi- bi o da zaman zaman sıkıntılarla karşılaştı. Duygu'nun, kadının sesi- ni duyuran, kadınlar adına, "Biz de vanz" diyen etkili sesi, erkek dün- yasından yer yer çok ters tepkiler al- dı. Duygu feminist mi? Kendisi hiç- bir zaman feminist diye tanımlana- maz. Fakat kadın haklannı, kadın- lann dertlerini paylaşmak konusun- Sevgili Arkadaşım Duygu Asena... da karariıdır. O noktada kimse onu yolundan çeviremez. Duygu, duyarlı, içi insan sevgi- siyle dolu ve yumuşak kalplidir. Dı- şandan birçok kişi onu, yırtıcı, sert tabiatlı birisi olarak tanır. Tersine uy- saldır, önyargısızdır. Ancak bazı il- kesel konular olduğunda da safını sağlam seçer ve durduğu yerden ödün vermez. Kadın haklannı savu- nurken de böyledir, F tipi cezaevle- rine tepki gösterirken de. Duygu için benim açımdan en güzel tanım "Kadın gibi kadın"d\r. 0, Türkiye'de kadın haklannın sa- vunulması açısından bir kilometre ta- şıdır. Yumuşak tutumuna rağmen bir kısım maço erkeğin onu tanıyıp tanımadan, bir rakip, bir tehlike gi- bi görmeleri bundandır. Carettalann çok tartışıldığı bir dö- nemde dönemin Çevre Bakanı'nın davetiyle bir grup gazeteci Dala- man'daki "Iztuzu" sahiline gitmiş- tik. Gece boyu kumsalda sessizce yürüdük. Sabaha karşı carettalann yumurtalanndan çıkarak denize gi- dişini izleyecektik. Olmadı, caret- talar o gece denize inmediler. Bize de leğen içinde yavrulan izlemek kaldı. Ertesi gün aynı sahilde denize gir- dik. Dört gazeteci Duygu Asena, Yazgülü Aldoğan, Yalçın Pekşen ve ben birtikte yüzüyorduk. Tam biz yüzerken, iki anaç caretta bacakla- nmızın arasından geçip gitti. Çok heyecanlandık. Çevremizdeki ar- kadaşlara carettayt nasıl gördüğü- müzü anlattık. Sahile çıktığımızda Çevre Bakanı sahilde bizi karşıladı. "Merhaba arkadaşlar, dört gazete- ci carettalaria karşılaşmışsınız" de- di. Çevre Bakanı'nın Islamcı kesime yakın olduğu söyleniyordu. Benim içimden muziplikgeldi: "Hayırefen- dim biz 4 kişideğil3 kişi caretta gör- dük." Bakan, merakla dördümüze baktı, ben devam ettim, "Biliyorsu- nuz iki kadının şahitliği bir erkeğe eş/t, Duygu ile Yazgülü bir eder, Yalçın'la beni toplarsanız üç kişi görmüş olurvz". Bakan şaşırdı, son- ra hep bihikte gülmeye başladık. Duygu ile açık oturumlara, kadın tartışmalanna birtikte katıldık. Ara- mızda bu konuda tam anlamıyla bir uyum söz konusuydu. Son Türki- ye Gazeteciler Cemiyeti seçimin- de ona, biriikte aynı yönetım kuru- lunda görev almayı önerdiğimde memnuniyetle kabul etti. Seçim çalışmaları boyunca toplantılann çoğuna katıldı. Cumhuriyet'te ça- lışırken onunla aynı odayı paylaş- tık. Gazetedeki bilgisayanmın üze- rinde hâlâ onun ısmi yazıyor. Duygu, kadın dergiciliğınin, ka- dınlar adına yazmanın sembol isim- lerinden birisi. Onunla arkadaşlık yapmak beni hep mutlu etti. Bir gün bile aramızda birbirimizi kıra- cak bir söz ettiğimizi hatııiamıyo- rum. Şadan-Edip Emil Öymen, Ayça Atikoğlu-Tahir Özyurtse- ven. Ipek Çalışlar, Duygu ve ben ayda bir kez birimizin evinde bu- luşur yemek yerdik. Yaz geldi ara verdik. Şimdi onun sağlığına kavuş- masını bekliyoruz. Yakında yeniden bu güzel buluşmaları tekrarlamak istiyoruz. Duygu Asena, bütün sevimliliği ve direnciyle şimdi bir tedavi süre- cine hazırtanıyor. Gönlümüz, onun- la biriikte. Bu dünyalar iyisi arkada- şımızın, sağlığına kavuşup yeni ki- taplar yazmasını umuyoruz. Bana, "Oral şimdi yeni başlayacağım ro- manda buyaşadıklanmı da yazanm. Ne dersin" diye sordu. "Çokiyi olur" cevabını verdim. Sevgili arkadaşım Duygu Asena! Hepimiz senin yanındayız. Bunu da atlatacaksın... Sıkı durt özgür düşüncenin sorusu bu- dur: "Düşünbakalım'neden?". özgür düşünce, düşünme- ye, nedenleri aramaya, yanıtla- n bulmak için çaba harcamaya dayanır. özgür düşünce eğitiminin so- ruları vardır, yanıtları yoktur. Ya- nıtları arayıp bulmak bilimin işi- dir. Onun için de daha doğrusu bulununca eski yanıtlar değişir. Bilimsel gelişme dediğımiz de bu değişimdir. Dogma ise düşünmeye, tar- tışmaya, değişmeye kapalı olan bilgidir. Dogmatık bilginin sorulan yok- tur, yanıtlan vardır, bu yanıtlar da değişmez. Din kökenli dogma da, gele- nek kökenli dogma da, önyar- gı kökenli dogma da böyledir. Hikmet Çetinkaya 16 Eylül tarihli Cumhunyet'te çok önem- lı bir konuyu açıkladı. Bakırköy'de(istanbul), Bakır- köy Belediyesi ile birdershane- nın ortak çalışması olarak okul çocuklarına dağıtılan bir çanta içinde ıkı kitap ve okul malze- meleri bulunuyor. Bu iki kitap, "Çocukça Al- lah'a Mektuplar" ve "Çocukça Hayatın Kıyısmda" adlannı ta- şıyor. Birincı kitaptan bir satırda ço- cuk Allah'a sesleniyor: "Sen bizi yarattın ama bu dünyada her şey bozuk... Allahım sen yardım et lütfen, her şey düzelsin..." Ikinci kıtapta da "çocuk dü- şünce ve duygulannı" anlatı- yor: "Ben Allah 'ı görmek için öl- mek istedim. Bir gün kanser oldum, dok- tora gittim ve doktor dedi ki: 'Sen birhaftasonraöleceksin.' Ben sevindim, çünkü ilk işim Allah'ı görmek olacaktı." Bu kitaplara bir önsöz yazan Bakırköy'ün CHP'li başkanı Ateş Ünal Erzen nasıl bir dü- şünceyle bu kitapları dağıttın- yor, anlaşılır gibi değil. Anlaşılır gibi olan ıse artık ül- kemızde dogmatık bilgilenn kü- çük çocuklardan başlayarak yaygınlaştırılması. Bu kitaplardaki ana düşünce, "her şeyin Tann'nın isteği ve iradesi ile olduğu, insanın ken- di başına hiçbirşeyyapamaya- cağı"d\r. Din kaynaklı dogmatik dü- şünce de budur. Uygaıiıktarihinin dönüm nok- talan olan "rönesans ve aydın- lanma", ışte bu din kaynaklı dogmatik düşüncenin değiş- mesi için yaşanmıştır. Yüzyıllar süren bir uğraş ile in- sanlık "kendi kadehni kendi dı- şındaki güçlerin elinden kendi ellerine almıştır". Atatürk'ün Türkiye'ye çizdı- ği yol "aydınlanma "nın yoludur. Türkiye Cumhuriyeti'nin laik eğitim felsefesi, bu yolun eğiti- me yansımasıdır. Şımdı görünen odur ki eğiti- min her kademesinde "din kay- naklı dogmatik düşünce" daha da artarak yer alacaktır. Ahlak dinle özdeşleştirilmek- tedır, bu da çok önemli bir ko- nudur. Din kavramının dışında bir ah- lakın olmadığı, daha doğrusu din dışı düşüncenin bir anlam- da ahlaksızlığı çağnştırması bü- yük bir yanıltmadır. Asıl ahlak, din korkusunun dışında, bireyin kendi bilinciyle kazandığı kurallardır ki doğru- luk, dürüstlük, başkasının hak- kını da kendi hakkı gibi korumak gıbı insanlığın evrensel doğru- larına sahip çıkmaktır. Küçük çocuklara "kendi ira- de ve güçleri ile hiçbir şey ya- pamayacaklan", ancak Tann is- terse dileklennın olacağını an- latmak, eğitim değildir, telkindir ve koşullamadır. Hanı, özgür düşünce eğitimi yapılacaktı? Ezbercı eğitim kaldınlacaktı da eleştıre! düşünce eğitimi ya- pılacaktı, öyle mi? Medrese devrine geri dön- mekten söz etmek daha doğru görünüyor. Türkiye, yol aynmındasın. Ya şimdi uyan ya da hiç ya- kınma. e-mail:erdalatak / superonline.com Faks:0 212 513 90 98 FIRSAT... ]KETENCI INŞAAT'TANBUYUK KÖRFEZKÖY KONUTLARINDA YAŞAM BİR BAŞKADIR Sajlam zemin, deprem yönetmelijine uygun 130 m 1 net kullanım alanlı konutlar| Apartman gırijlerı perforje kapı, mermer zemın| Daıre gırişlerı çelık kapı, ı<; kapılar ozel ımalat pres kapı, antrede portmanto| AYDA ANAHTAR TESÜMİ f PEŞİN FİYAT: 90.000.000.000 TL Körfezköy KonutJan 2. Etap ortak kayıtlan tamamiandı. Projemlze gösterilen yogun \\g\ ve firmamıza duyulan g'üvene teşekkür cderiz. 6753/6 Sokak No 10/A Esin Sitesi 35570 Karşıyaka-İZMİR Tel: 0232 370 20 42 / 370 20 72 / 370 20 64 / 370 18 94 Faks: 0232 370 18 50 e-posta: info@ketenciinsaat.com wwvr.ketenciinsaat.com Buyükler ve çocuklar ıçın yuzme havuzu| Her daire ıgrt otopark, her parsel ıçın spor alanları ve etkinlik merkezlerı| Yeşıllıkler ignde parke taşı doselı gezıntı alanları, 24 saat guvenlık hızmetı| Banyo dolapları, akrılık kuvet, ebeveyn banyosunda dus teknesı, asma tavan| Kullandığm kadar odeme sıstemıyle merkezı ısıtma, 24 saat sıcak su| Katlar arası ses tecridi, salon ve odalar lamınat parke| Mutfak tezgah ustu, balkonlar ve tum ıslak zemınler seramık kaplama| Hazır mutfak, çelık evyelı lamınat kaplama mutfak tezgahı | Tum doğramalar ve balkon kapıları çıft ısıcamlı, PVC dojrama| Dıs duvarlar ısı yalıtımlı ozel ponza blok tuğla| Duvarlar ve tavan al^ı perdah, su bazlı plastık boya|
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle