25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EYLÜL 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JliJVfJiıt_fJyJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 ATO'nun raporuna göre yatınma aynlan her üç liranm bir lirası rüşvete gidiyor Yabancı sermayede ışık kırmm Sendika, Jaguar'a savaş açtı • Ekonomi Servisi- Ford'un, bünyesinde faaliyet gösteren otomobil üreticisi Jaguar'ın, Ingiltere'nin Coventry kentinde bulunan ana fabrikasını kapatma karanna sendikalardan büyük tepki geldi. Ford'un karanndan dönmemesi durumunda Jaguar'ın tngiltere'deki diğer üç fabrikasında greve gidecekleri uyansını yapan sendika liderleri, bu eylemlerini Ford'un fabrikalanna da yayabileceklerini belirttiler. Ford, geçen hafta ana fabrikadaki 1150 işçinin işten çıkartılarak buradaki üretinvin Bromvvich fabrikasına kaydınlacağını açıklamıştı. Marka olmanın bedeli 600 milyon lira • ANKARA (AA) - Dünya pazannda yer almak için 'marka olmak', marka olmak için de 'tescil ettirmek' gerektiğini vurgulayan Türk Patent Enstitüsü (TPE) Başkam Yusuf Balcı, TPE olarak Adana Kebabı, Hereke Halısı, Antep Fıstığı gibi yerel özellikJeri de coğrafi işaretler olarak tescil ettiklerini kaydetti. Devlet memurlan hariç, hizmet ya da faaliyette bulunan ve gerekli belgeleri ibra eden herkes, 600 milyon lira karşılığında marka olabiliyor. Unicredit: Büyüme yüzde 9.6'yı bulur • MÎLANO/ANKARA (AA)- Avrupa'nın önde gelen Italyan bankacılık grubu Unicredit, ekonomideki gelişmeler çerçevesinde, son 15 gün içinde Türkiye'nin ekonomik performansının daha da arttığını bildirdi. Unicredit Group'un raporuna göre yıl sonu, enflasyonun TEFE'de yüzde 12.7, TÜFE'de ise yüzde 10.8 oranında gerçekleşebileceği bildirildi. Raporda, AB müzakere tarihindeki gelişmelere paralel olarak 2004 yılında yüzde 9.6, 2005 yılında da yüzde 5.8 oranında bir ekonomik büyümenin beklendiği vurgulandı. ANKARA (CumhuriyetBürosu)- Ankara Ticaret Odası (ATO), ya- yımladığı yabancı sermaye raporun- da, Türkiye'de yabancı sermayeye ilişkin bütün göstergelerin kırmızı yandığını belirtti. Raporda Türki- ye'de kazanılan her 3 liranın 2 lira- sının vergi dışı kaldığı, yatınma ay- nlan her 3 liranın 1 lirasının da rüş- vete gittiği belırtildı. ATO"Yabancı Sermaye" konulu raporunu dün açıkladı. Raporda şu saptamalar yer alıyor: • Türkiye istihdam üzerindeki vergilerde yüzde 42, gelir vergisin- de yüzde 45, kurumlar vergisinde yüzde 33 ile "dünyada en yüksek vergi oranına sabip ülke" olarak ba- şı çekıyor. *^ Türkiye, yolsuzluk sıralaması, rekabet gücü ve insani gelişme en- deksinde de 'nal topluyor' Clrdi mallyetleri el yakıyor ^ Türkiye 1 dolar 38 sentle dün- yanın en pahalı benzinini kullanı- yor. Çinli sanayici 30 sent, ABD'li yatınmcı 38 sent, Kanadah tüccar 41 sent, A\ııstraryalı 50 sent, Polon- yalı işadamı 55 sentten benzin alı- yor. Buna göre bir Türk yatınmcı benzine ABD'li yatınmcıdan litre başına 1 dolar fazla ödüyor. V En pahalı doğalgazı metreküp- te 40 sent ile Japonya kullanıyor. Bu ülkeyi 27 sentle Tayvan, 21 sentle de Türkiye izliyor. En pahalı elektrik kullanan ülkeler kategorisinde de, Türkiye dörduncü sırada bulunuyor. ^ Rapora göre, yabancı sermaye- yi ürküten konulann başında kayıt dışı ekonomi geliyor. Türkiye'de ise kayıt dışı ekonomi milli gelirin yüz- • ATO'nun raporunda Türkiye'nin, yolsuzluk sıralaması, rekabet gücü ve insani gelişme endeksinde 'nal topladığı' saptaması yapıldı. Rapora göre dünyada en yüksek vergi oranına sabip ülkelerin içindeki Türkiye, 1 dolar 38 sentle yine dünyanın en pahalı benzinini kullanıyor. de 45'i ile 66'sı arasında değişiyor. Buna göre her 100 liranın 66 lirası kayıt dışı kalıyor. Her 100 kişiden 45'i de kaçak çalışıyor. v' Yabancı sermaye yüksek enf- lasyonlu ülkeleri de yatınm için seç- miyor. Türkiye'ye yabancı sermaye çekme konusunun "Laflapeynirge- miayürümez" sözünü doğrulatacak bir konu haline geldiğini belirten ATO Başkanı Sinan Aygün, rapora ilişkin olarak şu değerlendirmede bulundu: Türkiye gerçeklerle yüz- leşmezse yabancı sermaye konusunu çözemez. Türkrv e'deki yaürun orta- mı Coni için de Mehmetçik için de gaz odasından farksız. AB'den tarih atanınca yabancı sermaye gelir deni- yor. Bu şartlardaki bir ülkeye yaban- cı sermaye niçin gdan?" Japonya, ABD, Ingiltere, Alman- ya gibi ülkelerde yüzde 15' i geçme- yen kayıt dışılık oranının Türkiye'de yüzde 45 ile 66 arasında değiştiğine dikkat çekilen raporda, gelişmiş ül- kelerde 2003 yıîı itibanyla yüzde 4'ü geçmeyen mevduat faizlerinin de Türkiye'de yüzde 38'lere dayan- dığının altı çizildi. 2002'de Belçi- ka'nın 70 milyar dolar, Çin'üı 66 milyar dolar, Fransa'nın ise 48 mil- yar dolarlık yabancı sermaye girişi sağladığı belirtilen raporda, bu raka- mın Türkiye için 1 milyar doları ge- çemediğine vurgu yapıldı. Balıkçüar kayü dişından vazgeçmiyor Kilogram başına vertten 400 bin tiralık desteğe ilgi yok. ANKARA (AA) - Türkiye'de kültür ba- lıkçılığını arttırmak için geçen yıl çipura, levrek ve alabalık üre- timinde başlatılan ki- logram başına verilen 400 bin lıralık deste- ğe, kayıt dışı satışın tercih edilmesi nede- niyle, sektör fazla ilgi göstermedi. Kültür balıkçıhğının destek- lenmesi amacıyla bu yıl aynlan 16 trilyon liralık kaynağın şu ana kadar 3.6 trilyon liralık bölümü için başvuru yapıldı. Su ürünleri desteğinden, bakanlıktan su ürünle- ri yetiştırici belgesi al- mış, projeli olarak fa- aliyete geçmiş veya geçmesi için ön izin verilmiş, gerçek veya tüzelkişilere ait yıllık 41 bin 313 ton balık üretim kapasitesine sahip 1092 tesisin ya- rarlanması öngörülü- yordu. Ancak şimdiye kadar 201 tesis, 9 bin 181 ton ürün satışı göstererek destek için başvurdu. Deniz taşı- macılığı ve balıkçıhğı teşvik etmek amacıy- la bu yıl başında uy- gulamaya konan özel tüketim vergisiz (ÖTV) mazot teşviki- ne de sektör, fazla ilgi göstermemışti. KESKLİLERDEN İNSANCAYAŞAIvV EYLEMİ- Eskisehir. Zonguldak, Bolu, Konya, Kırşehir ve Kınkkak'den yürü- yüşe geçen Kamu Emekçüeri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) şube temsikikıi halen devam eden toplu görüşmelerde "insanca ya- şam standardı"na uygun bir zanı talebiyle Ankara'da buluştu. KESK'in Ankara'da kurduğu "Insanca Yaşam ve Demokrasi Kür- süsü"nde bir araya gelen şubetemsilcikri takplerinin kabul edilme- mesi durumunda sürekli eyfcm yapacaklan uyansında bulundular. Ege Bölgesi'ndeki 7 ilin KESKPİatformu temsiküeri de tzmir'de dü- zenledikleri eylemle, "'toplusözleşme görüşmelerinde, hükümetin, çabşanlara hakettiği zammı vermesini" istedi KESK Samsun Şube- si de taleplerinin karşüamnası amacıyla nıiting düzenledi. (AA) 724 bin memur açlık sınırının altında Memur açhk çeldyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hukümetle memur sendikalan arasın- da 2005 yılı maaş artışlanna yönelik toplu görüşmeler sürerken Türkiye Kamu-Sen, 724 bin memurun açlık sınrrınm altında ücret aldığım, yok- sulluk smınnm altındaki memur sayı- smınsa 2 milyonu aştığını bildirdi. Türkiye Kamu-Sen'den yapılan açıklamaya göre, Türkiye'deki me- murlann yüzde 33.3 oranındaki 724 bin379'u, tt açhksımn"olan621 mil- yon 634 bin liranm altında ücret alı- yor. Ağustos ayı için 809 milyon lira olarak hesaplanan "yoksulluk sını- n*nın altında kalan memur sayısı 2 milyon 95 bin 74'e ulaşıyor. Yoksul- luk suunnın üzerinde maaş alan me- mur sayısıysa 130 bin 892'de kalıyor. Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merke- zi'nin yaptığı araştırmaya göre, avu- kat, hâkim, savcılarla mülki, idari ve askeri hizmet smıfmdan olan toplam 130 bin memur, yoksulluk sınınnın üstünde maaş alıyor. Genel idari, yar- 2 milyon memur yoksulluk | Hızmet sınıfı L* •Genel Idan Hizm. •Mü8(i Id^s-Vfeta •Sağlık Hızm «TetaıitHizfn. •Eğ.-öğrHızm. •AvukattkHizm. •Emnıyei Hizm. •DiıHRm. Z17İ •Yardımcı Hizm. sınırının da altında | Memur Sayısı 498.671 İ183 315.517 106.009 632.372 2.766 185.806 80.951 255.708 t^akimacSavaJkSm. ~1Tİ«T •Ûğretım Hızm. TOPLAM 114.757 2.175.966 Ortalama Maaş(TU 612.680.000 1.600.800.000 720^70.000 733.520.000 715.500.000 95&24OJ0O0 715.500.000 548.SSO.000 511.980.000. 1.612.260.000 932.800.000 683.467.600 dımcı ve din hizmeti sımfmda çalışan memurlann ortalama maaşıysa açlık sınınnın da altmda olan 511 milyon li- raya kadar imyor. Toplam 2 milyon 175 bin 966 kamu çahşanının ortalama maaşıysa açlık sınınnın biraz üstünde olan 683 mil- yon lirayı geçemiyor. DÜNYA EKONOMtSÎNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net HAMM: (kederii bir sesle) "Ne olu- yor? Ne oluyor?" I CLOV: "Bir şey kendi seyrini izliyor" (susar) Yıne ak- lım, Beckett'in Oyunun Sonu piyesin- deki bu diyaloğa takıldı (Uygarlığımı- zın durumu, bu oyundakinden farklı değil - Tükettikçe gezegenimizi öldü- ren bir maddeyi, petrolü, daha fazla tüketebilmek için birbirimizi öldümnü- yor muyuz?). Bu kez bağlam Beslan katliamı ve hemen arkasından Pu- tin'in açıkladığı idari "refomlar": 89 eyaletin yöneticileri bundan sonra devlet başkanı tarafından (yerel mec- lisin onaylamasına bağlı olarak) atana- cak, Duma seçimlerinde adaylara de- ğil parti listelerine oy verilecek. ABD ve Avrupa basınında kıyamet koptu. Adeta, aniden Rusya'da demokrasi- ninsonugelmişti. Halbuki bu "reform- lar", Putin'in iktidara geldiğinden bu yana izlediği, devleti güçlendirme po- litikalannın devamı değil mi? Mide bu- landıncı olan, Beslan katliamının ba- hane edilmiş olması. Ama, tüm bun- lar bir dejâ vu duygusu uyandırmıyor mu? Tencere dlbln kara... "Neo-conlann" ideologlanndan Robert Kagan'ın VVashington Post'taki yorumuna bakar mısınız? Kagan'a göre Putin, "diktatörlüğe gi- den yolu açmış", bunlar "terorizme karşı mücadelenin bir parçası olarak haklı gösterilemez"m\ş. Putin bu ka- rarlan zaten "aylar öncesinden hazır- lamış", Beslan trajedisini bahaneede- rek uygulamaya sokmuş (15/09). Işte, d6jâ vu, buradan kaynaklanıyor. Yeni ABD savunma stratejisi, Kagan'ın da üyesi olduğu, Project For New Ame- rican Century adlı bir kurumda, Al Birini Vur Ötekine 1990'larda, hazırlanmamış mıydı (PNAC'ın kuruculan Bush yönetimin- de dış politika kurumlannı ele geçirdik- ten sonra), 11 Eylül şokunun yarattığı ortamdan yararlanılarak, uygulamaya konulmamış mıydı? Bush yönetimin- den O'Neil, Clarke gibi üst düzey bü- rokratlann, CIA içinden (isimsiz im- zasıyla) uzmanlann, Woodward gibi emektar gazetecilerin yayımladığı ki- taplar. 11 Eylül Komisyonu'nun bulgulan, Bush yönetiminin Irak'ı iş- gal etmeyi 11 Eylül'den çok önce planladığını, 11 Eylül'ün engellene- bileceğini, ama engellenemediğini göstermedi mi? 11 Eylül'den bu ya- na Bush yönetimi "iç güvenlik" ba- hanesiyle devletin baskı aygıtlannı güçlendiriyor, merkezileştiriyor, de- mokratik haklan sistemli bir biçim- de budamıyor mu? Devam edelim: ABD, Avrupa basını, Putin'i, Çeçen sorununa siyasi bir çözüm bulmak yerine, Çeçenistan'ı kukla bir siyasi kadroyla yönetmeyi amaçladığı, itiraz edenleri de sivil, asker demeden şid- detle bastırmaya çalıştığı için eleştiri- yor. Bu eleştiriler çok haklı. Haklı da, Irak'ta yaşananlar, Putin-Çeçenistan dinamiğinden ne kadar farklı? ABD, kitle imha silahlan olduğu gerekçesiy- le (Kofi Annan'ın bile geçen hafta ka- bul ettiği gibi, yasadışı bir biçimde) Irak'ı işgal etmedi mi? Kitle imha silah- lan bulunamadı ama, ABD ve Ingilte- re ittifakı, Irak'ı, işgalden bu yana, ön- ce "Geçici Konsey" sonra da Allavi gibi, kuklalarla yönetmeye, bunu da demokrasi diye satmaya çalışmıyor mu? Daha geçen hafta ABD uçaklan Felluce'de çoluk çocuk, en az 120 si- vili katletmedi mi? ABD helikopterleri Bağdat'ta yanmakta olan bir zırhlı ara- cın etrafına toplanmış sivillere çoluk çocuk demeden ateş açarak öldür- medi mı? Irak'ta işgalden bu yana 30 bine yakın sivilin öldüğü söylenmiyor mu? Rus ordusu Çeçenistan'da kent- leri dümdüz ediyor, ABD güçleri de Irak'ta. BelkitekfarkÇeçenistan'ın bir zamanlar Rusya'nın egemenliği altın- da olmasıydı. Ama, Saddam da I. Irak savaşına kadar ABD'nin "adamı" de- ğil miydi? Kısacası, Irak'ta ABD'nin yaptıklarıyla, Çeçenistan'da Rus- ya'nın yaptıklan ve yapmak istedikle- ri birbirinden çok mu farklı? Peki bu şamata neden? HAMM'ın dediği gibi "Ne oluyor?" 'Büyük oyun1 Ne olacak kapitalist- emperyalist sistem kendi seyrini izliyor.. büyük güçler, halklann üzerinde tepişiyorlar. ABD, Ortadoğu'da ve Kafkaslar'da petrol ve gaz kaynaklannı, boru hatla- nnı kendi denetimi altına almak istiyor. • •• Irak bu yüzden işgal edilmedi mi? Gür- cistan'da rejim bu nedenle değişme- di mi? Buna karşılık Rusya Hazar De- nizi ve Kafkasya bölgesindeki petrol, gaz kaynaklan ve boru hatlan üzerin- deki etkisini arttırmayı amaçlıyor. Çe- çenistan'da önemli petrol-gaz rezerv- leri kalmadı, ama başkent Grozni'de, özellikle parafın ve uçak yakıtı üreten büyük rafineriler var. Dahası, Gnozni, Hazar petrollerini Batı'ya taşıyan bo- ru hatlannın kesiştiğı stratejik bir nok- ta (yararlı bir özet için: http:// www.ge- ocities.com/ shavlego/mgoldi .htm). Üstelik, yüksek petrol fiyatlarından faydalanarak devletini, bölgede güç yansıtacak biçimde yeniden yapılan- dırmakta olan Putin yönetimi bu gü- zergâhta yeni boru hatlan planlıyor. Putin'in oligarklara yönelik saldınlan, Yukos operasyonlan da enerji kay- naklannın üzerindeki devlet denetimi- ni güçlendirmeyi amaçlıyor. Buna karşılık, 1994'te ABD, Hazar bölgesini "ilgi alanı" ilan etti. Çünkü Worfowrtz'in sözleriyle, "doğal kay- naklan kontrol edildiği takdirde birkü- resel güç üretebilecek herhangi bir bölgede düşman bir gücün egemen olması engellenmeliydi". Bu bağlam- da Clinton yönetimi, Rusya'nın Kaf- kaslar'da ve Hazar bölgesinde yeni- den etkinlik kurmasını engellemek için, büyük çaba gösterdi; 1997'de, ABD tarihinin en uzun erişimli (7.700 mil) askeri manevrasını bu bölgede gerçekleştirdi (M.T Klare, Resource Wars, 2001). Putin, Rusya'da devleti güçlendirmeye başladıktan sonra Amerikan yönetiminin bölgeye ilişkin kaygılan, Gürcistan'daki gibi müda- hale girişimleri arttı. Çeçenistan'a mü- dahale etmek amacıyla bir de Ameri- can Committee for Peace in Chechnya (Çeçenistan'da banş için Amerikan Komitesi) adlı bir örgüt ku- ruldu (www.peaceinchechnya.org). Bu örgütün kuruculanna bakınca işin rengi biraz daha belli oluyor: Richard (750.000 dolar) Perle, Eliot (iran- Kontra skandalı) Abrams, Frank (as- keri-sinai kompleks) Gaffney. Micha- le (Aslında Iran'a saldırmalıydık -Mus- solini hayranı-) Leeden, James (bu IV. Dünya savaşıdır) Woosley (The Guardian, 08/09), Bunlar imparator- luk projesinin mimarlan değil mi? Bes- lan katliamını üstlenen Besayef'i dü- ne kadar destekleyen bunlar değil miydi? Şimdi bunlar, Beslan katliamın- dan Putin'i sorumlu tutarak, Rusya'da demokrasi elden gidiyor diye ağlaşı- yorlar. Belki haklıdırtar, belki de katli- amda Putin'in parmağı vardır; kendi imparatorluk projesini, engelleyici vu- ruş doktirinini uygulamak için bu tra- jediyi kullanmıştır. Ama, ne bu, Bush yönetiminin 11 Eylül'den sonra yaptık- lanndan içerik olarak farklıdır ne de radikal Islama karşı cihat açmış neo- conlann, Çeçenistan'da radikal Islamı destekledikleri gerçeğini ortadan kal- dınr... Ha, bu arada, uluslararası mali ser- mayenin demokrasi gibi bir takıntısı yok. Rusya'da Devlet denetimli Gazp- rom, devlet işletmesi Rosneft'i satın alarak Exxon Mobile'den beş kat da- ha büyük reservlere sahip bir deve dö- nüştü, yüzde 49'unu yabancılara aç- tı. Gazprom'un hisseleri salı günü yüz- de 15, çarşamba günü de yüzde 5 art- tı. Mali sermaye yatırım yapmak için kuyrukta (VVashington Post 17/09). Sistem kendi seyrini izliyor? ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Bilimsel Bilinç Gereği Geçen günlerde ülkemizin bilim ve teknoloji duru- muyla ilgili olarak iki önemli gelişme yaşandı. Bunlar- dan birincisi, Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) verilerinin DİE-Devlet Istatistik Enstitüsü tarafından açıklanmış olmasıdır. Ikincisi de Bilim ve Teknoloji Yüksek Kuru- lu'nun toplanmasıdır. Birbirini tamamlayan bu ikilinin ir- delenmesi, konunun büyük öneminin bir gereğidir. • • • Türkiye'nin toplam ulusal gelirinden Ar-Ge'ye ayır- dığı pay 2002'de binde 6.7'dir. Dört yılın ortalaması da yalnızca binde 6.65'tir. Bu oran, AB ülkeleri (son katı- lanlaria birlikte, yani 25 ülke) ortalaması olarak toplam ulusal gelirin yüzde 1.8, OECD ülkeleri ortalaması ola- rak da yüzde 2.2 dolayındadır. Tarihsel olarak, ABD, Al- manya ve Japonya, ulusal gelirierinin yüzde 2.5- 3.0 gibi bir bölümünü Ar-Ge'ye ayınyor. Bir başka anlatım- la Türkiye'nin geçen dört yıl boyunca Ar- Ge'ye ayırdı- ğı parasal kaynak, içinde yer aldığı OECD ve içinde yer almaya çalıştığı AB ülkeleri ortalamasının çok altında- dır. Gerçekte Türkiye ulusal gelirinden Ar-Ge'ye en az pay ayıran birkaç ülkeden biridir. Ar-Ge personeli bakımından da Türkiye'nin durumu iç açıcı değildir. Türkiye'de çalışan her bin kişiye dü- şen araştırmacı ve Ar-Ge personeli yalnızca 1.1 dola- yındadır. Oysa aynı sayı, AB ortalaması olarak, bizde- kinin yaklaşık on katıdır. Yani, bizde çalışanlann binde biri, AB ve OECD ülkelerinde ise ortalama yüzde biri araştırma personelidir. Kaynaklann sektöriere dağılımı da olumsuzluklarta- şıyor. Parasal kaynaklann, 2002'de, yaklaşık yüzde 64.3'ü yükseköğretimde toplanıyor, 26.6'sı özel ke- sim, yüzde 7.0'ı kamu kesimi ve yüzde 2.1 'i de KİT ta- rafından kullanılmıştır. Türkiye'de Ar-Ge, çok büyük öl- çüde, yükseköğretim kurumlannda gerçekleşiyor. Bu oransal dağılım, diğer OECD ve AB ülkelerinde, esas olarak tersinedir; o ülkelerde Ar-Ge'nin çok daha bü- yük bir bölümü özel sektör tarafından gerçekleştiriliyor. DİE verileri, Ar- Ge içinde özel kesımin payının, 1999'da yüzde 35'ten 2002'de yüzde 26.6'ya düştüğünü gös- teriyor. Türkiye özel girişimi, Ar-Ge yapmıyor, do- layısıyla kendisinin ürettiği teknolojik yenilikten yoksun kalıyor. • • • Böyle bir ortamda hükümet, Bilim ve Teknoloji Yük- sek Kurulu'nu (BTYK) topladı. Olumlu bir tutumla ön- celikli araştrma alanlan saptandı; çok daha önemlı- si, ulusal gelirden Ar-Ge'ye aynlan payın 2010'da yüz- de ikiye çıkanlması gibi bir karar alındı. Ulusal gelir içindeki Ar-Ge payının önümüztieki altı yılda bu oranda arttınlması, "para verilirse araştırma ya- pılır" gibi yanlış bir varsayımdan kaynaklanıyor. Bilim- sel araştırma için para gereklidir, ancak yeterti değil- dir. Bunun en somut göstergesi, bu yıl AB'nın 6. Çer- çeve Programı'ndan yararianmak için yapılan başvu- rulann çok yetersiz kalmış olmasıdır. Ar-Ge'ye aynla- cak paranın kullanımı, tamamlayıcı önlemler alınmadık- ça, tamamıyla anlamsız ve olanaksızdır. Çünkü bu pa- rayı kullanacak Ar-Ge kapasitesi şu durumda ne üni- versitelerde, ne özel sektörde, ne de kamu kesiminde vardır. Eğer bu paralar, verimsiz ya da rant amacıyta bi- rilerini zengin etmek için kullanılmayacaksa, yapılma- sı gereken, Ar-Ge altyapısını kurumsal anlamda güçlendinmektir. llginçtır, BTYK toplantısına, bilim in- sani yetiştırmenın asıl kurumu olan YÖK katılmamış bu- lunuyor. Devlet yönetimınde, esas olarak hükümetin yanlış tutumundan kaynaklanan büyük kurumsal da- ğınıklık yaşanıyor. Tüm Ar-Ge kurumlannın araştrma amacıyla iş- birliği yapması ve eşgüdüm içinde çalışması araş- tırma yapmanın ilk koşuludur. Ar-Ge altyapısı ise nite- likli eğitim,risksermayesiyoluyla fınansman, güçlü bir bilişim ve iletişim ağı ve pazar olanakları yaratan birta- sanmlamayla tamamlanır. Tüm bunlann, ülkenin mak- ro ekonomi politikalanyla bağının kurulması; yatınmla- nn ve devletin satın alımlannın bu anlayışla biçimlen- mesi gerekir. • • • Bilimsel ve teknolojik yenilik, bir siyasal öngörü ve ulusal bilinç işidir. Türkiye bu kararları alırken, Avusturya hükümeti, Alman teknoloji devi Siemens'in Avusturya fırması VA Tech'i satın almasını engelliyor- du. Yıne, Avusturya hükümeti, Isviçre ortaklığı Swiss- com'un, Avusturya Telekom'u satın almasına olanak tanımadı. Türkiye'de ise hükümet, daha Almanya, Fransa ve Yunanistan bileTelekom şirketlerinin serma- yesinin yansından fazlasını devletin elinde tutarken, bu yaz çıkardığı bir yasayla Türk Telekom'un tamamını satışa çıkarmanın yollannı açtı. Tıpkı 20 yıl önce TELE- TAŞ'ın yok edilmesi gibi ve tıpkı, hiçbir bilimsel hazır- lık yapmadan, hızlı tren gibi projeleri uygulamaya koy- mak, devletin elindeki araştırma merkezlerini çalıştır- mamak ya da satmak gibi. Evet, Ar-Ge gerekli de, hükümet bilimsel bilgiyi hiçe sayıyorsa koyduğu büyük hedeflerin gerçekleşmesi nasıl beklenir? TCDD'nin 2005 yılı yatırım programı AslanpayıIstanbul- Ankara hattının ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) -TCDD'nin 2005 yılı yatınm progra- mının aynntılan belir- lendi. Devlet Demiryol- lan (TCDD) Genel Mü- dürlüğü, önümüzdeki yıl toplam 2.2 katrilyon li- ralık ödenek talebinde bulundu. Yatınm progra- mının en önemli ödene- ğini 1.3 katrilyon lirayla. Ankara-Istanbul arasın- daki mevcut yolun reha- bilitasyonu oluşturuyor. Bu güzergâh için öne- rilen tutar, kuruluşun toplam yatınm programı için talep edilen ödenek miktannın yüzde 60'ını oluşturuyor. Genel mü- dürlüğün ikinci büyük ödenek talebi ise Eskişe- hir'de bulunan TÜLOM- SAŞ tesislerinde imal edilmekte olan yük ve yolcu vagonlanna yöne- lik olacak. Toplam 185 adet yolcu vagonu için 147 trilyon lira, toplam 700 adet yük vagonu için de 117 trilyon olmak üzere. bütçeden toplam 264 trilyon lira ödenek talebinde bulunuldu. TCDD, toplam 2.304 ki- lometrelik yol yenileme- si için 250 bin ton ray alı- mı da planlıyor. TCDD'nin 2005 yılında, yatınmınayeni başlama- yı düşündüğü iki yeni projesi de bulunuyor. Bu projelerden ilki, Irmak- Karabük-Zonguldak Sinyalizasyon Tesisleri yapımı olarak belirlenir- ken, bu proje için 66 tril- yon liralık yatınm öde- neği talep edıldi. TCDD Genel Müdürlüğü'nün yine önümüzdeki yıl 2002 yılında ABD'li Ge- neral Motors fırmasıyla lisans anlaşmasını yaptı- ğı "Dizel Ana Hat Loko- motifleri" temini için de bütçeden 70 trilyon lira- lık ödenek talebinde bu- lunuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle