Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 EYLÜL 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JliJVfJiıt_fJyJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
ATO'nun raporuna göre yatınma aynlan her üç liranm bir lirası rüşvete gidiyor
Yabancı sermayede ışık kırmm
Sendika, Jaguar'a
savaş açtı
• Ekonomi
Servisi-
Ford'un,
bünyesinde
faaliyet
gösteren
otomobil
üreticisi
Jaguar'ın,
Ingiltere'nin
Coventry
kentinde
bulunan ana
fabrikasını kapatma karanna
sendikalardan büyük tepki geldi.
Ford'un karanndan dönmemesi
durumunda Jaguar'ın
tngiltere'deki diğer üç
fabrikasında greve gidecekleri
uyansını yapan sendika liderleri,
bu eylemlerini Ford'un
fabrikalanna da
yayabileceklerini belirttiler.
Ford, geçen hafta ana
fabrikadaki 1150 işçinin işten
çıkartılarak buradaki üretinvin
Bromvvich fabrikasına
kaydınlacağını açıklamıştı.
Marka olmanın bedeli
600 milyon lira
• ANKARA (AA) - Dünya
pazannda yer almak için
'marka olmak', marka olmak
için de 'tescil ettirmek'
gerektiğini vurgulayan
Türk Patent Enstitüsü
(TPE) Başkam Yusuf Balcı,
TPE olarak Adana Kebabı,
Hereke Halısı, Antep Fıstığı
gibi yerel özellikJeri de
coğrafi işaretler olarak tescil
ettiklerini kaydetti. Devlet
memurlan hariç, hizmet ya da
faaliyette bulunan ve gerekli
belgeleri ibra eden herkes, 600
milyon lira karşılığında marka
olabiliyor.
Unicredit: Büyüme
yüzde 9.6'yı bulur
• MÎLANO/ANKARA (AA)-
Avrupa'nın önde gelen Italyan
bankacılık grubu Unicredit,
ekonomideki gelişmeler
çerçevesinde, son 15 gün içinde
Türkiye'nin ekonomik
performansının daha da arttığını
bildirdi. Unicredit Group'un
raporuna göre yıl sonu,
enflasyonun TEFE'de yüzde
12.7, TÜFE'de ise yüzde 10.8
oranında gerçekleşebileceği
bildirildi. Raporda, AB
müzakere tarihindeki
gelişmelere paralel olarak 2004
yılında yüzde 9.6, 2005 yılında
da yüzde 5.8 oranında bir
ekonomik büyümenin
beklendiği vurgulandı.
ANKARA (CumhuriyetBürosu)-
Ankara Ticaret Odası (ATO), ya-
yımladığı yabancı sermaye raporun-
da, Türkiye'de yabancı sermayeye
ilişkin bütün göstergelerin kırmızı
yandığını belirtti. Raporda Türki-
ye'de kazanılan her 3 liranın 2 lira-
sının vergi dışı kaldığı, yatınma ay-
nlan her 3 liranın 1 lirasının da rüş-
vete gittiği belırtildı.
ATO"Yabancı Sermaye" konulu
raporunu dün açıkladı. Raporda şu
saptamalar yer alıyor:
• Türkiye istihdam üzerindeki
vergilerde yüzde 42, gelir vergisin-
de yüzde 45, kurumlar vergisinde
yüzde 33 ile "dünyada en yüksek
vergi oranına sabip ülke" olarak ba-
şı çekıyor.
*^ Türkiye, yolsuzluk sıralaması,
rekabet gücü ve insani gelişme en-
deksinde de 'nal topluyor'
Clrdi mallyetleri el yakıyor
^ Türkiye 1 dolar 38 sentle dün-
yanın en pahalı benzinini kullanı-
yor. Çinli sanayici 30 sent, ABD'li
yatınmcı 38 sent, Kanadah tüccar
41 sent, A\ııstraryalı 50 sent, Polon-
yalı işadamı 55 sentten benzin alı-
yor. Buna göre bir Türk yatınmcı
benzine ABD'li yatınmcıdan litre
başına 1 dolar fazla ödüyor.
V En pahalı doğalgazı metreküp-
te 40 sent ile Japonya kullanıyor. Bu
ülkeyi 27 sentle Tayvan, 21 sentle de
Türkiye izliyor. En pahalı elektrik
kullanan ülkeler kategorisinde de,
Türkiye dörduncü sırada bulunuyor.
^ Rapora göre, yabancı sermaye-
yi ürküten konulann başında kayıt
dışı ekonomi geliyor. Türkiye'de ise
kayıt dışı ekonomi milli gelirin yüz-
• ATO'nun raporunda Türkiye'nin, yolsuzluk
sıralaması, rekabet gücü ve insani gelişme
endeksinde 'nal topladığı' saptaması yapıldı.
Rapora göre dünyada en yüksek vergi oranına sabip
ülkelerin içindeki Türkiye, 1 dolar 38 sentle yine
dünyanın en pahalı benzinini kullanıyor.
de 45'i ile 66'sı arasında değişiyor.
Buna göre her 100 liranın 66 lirası
kayıt dışı kalıyor. Her 100 kişiden
45'i de kaçak çalışıyor.
v' Yabancı sermaye yüksek enf-
lasyonlu ülkeleri de yatınm için seç-
miyor. Türkiye'ye yabancı sermaye
çekme konusunun "Laflapeynirge-
miayürümez" sözünü doğrulatacak
bir konu haline geldiğini belirten
ATO Başkanı Sinan Aygün, rapora
ilişkin olarak şu değerlendirmede
bulundu: Türkiye gerçeklerle yüz-
leşmezse yabancı sermaye konusunu
çözemez. Türkrv e'deki yaürun orta-
mı Coni için de Mehmetçik için de
gaz odasından farksız. AB'den tarih
atanınca yabancı sermaye gelir deni-
yor. Bu şartlardaki bir ülkeye yaban-
cı sermaye niçin gdan?"
Japonya, ABD, Ingiltere, Alman-
ya gibi ülkelerde yüzde 15' i geçme-
yen kayıt dışılık oranının Türkiye'de
yüzde 45 ile 66 arasında değiştiğine
dikkat çekilen raporda, gelişmiş ül-
kelerde 2003 yıîı itibanyla yüzde
4'ü geçmeyen mevduat faizlerinin
de Türkiye'de yüzde 38'lere dayan-
dığının altı çizildi. 2002'de Belçi-
ka'nın 70 milyar dolar, Çin'üı 66
milyar dolar, Fransa'nın ise 48 mil-
yar dolarlık yabancı sermaye girişi
sağladığı belirtilen raporda, bu raka-
mın Türkiye için 1 milyar doları ge-
çemediğine vurgu yapıldı.
Balıkçüar kayü dişından vazgeçmiyor
Kilogram başına vertten 400 bin tiralık desteğe ilgi yok.
ANKARA (AA) -
Türkiye'de kültür ba-
lıkçılığını arttırmak
için geçen yıl çipura,
levrek ve alabalık üre-
timinde başlatılan ki-
logram başına verilen
400 bin lıralık deste-
ğe, kayıt dışı satışın
tercih edilmesi nede-
niyle, sektör fazla ilgi
göstermedi. Kültür
balıkçıhğının destek-
lenmesi amacıyla bu
yıl aynlan 16 trilyon
liralık kaynağın şu
ana kadar 3.6 trilyon
liralık bölümü için
başvuru yapıldı. Su
ürünleri desteğinden,
bakanlıktan su ürünle-
ri yetiştırici belgesi al-
mış, projeli olarak fa-
aliyete geçmiş veya
geçmesi için ön izin
verilmiş, gerçek veya
tüzelkişilere ait yıllık
41 bin 313 ton balık
üretim kapasitesine
sahip 1092 tesisin ya-
rarlanması öngörülü-
yordu. Ancak şimdiye
kadar 201 tesis, 9 bin
181 ton ürün satışı
göstererek destek için
başvurdu. Deniz taşı-
macılığı ve balıkçıhğı
teşvik etmek amacıy-
la bu yıl başında uy-
gulamaya konan özel
tüketim vergisiz
(ÖTV) mazot teşviki-
ne de sektör, fazla ilgi
göstermemışti.
KESKLİLERDEN İNSANCAYAŞAIvV EYLEMİ-
Eskisehir. Zonguldak, Bolu, Konya, Kırşehir ve Kınkkak'den yürü-
yüşe geçen Kamu Emekçüeri Sendikalan Konfederasyonu (KESK)
şube temsikikıi halen devam eden toplu görüşmelerde "insanca ya-
şam standardı"na uygun bir zanı talebiyle Ankara'da buluştu.
KESK'in Ankara'da kurduğu "Insanca Yaşam ve Demokrasi Kür-
süsü"nde bir araya gelen şubetemsilcikri takplerinin kabul edilme-
mesi durumunda sürekli eyfcm yapacaklan uyansında bulundular.
Ege Bölgesi'ndeki 7 ilin KESKPİatformu temsiküeri de tzmir'de dü-
zenledikleri eylemle, "'toplusözleşme görüşmelerinde, hükümetin,
çabşanlara hakettiği zammı vermesini" istedi KESK Samsun Şube-
si de taleplerinin karşüamnası amacıyla nıiting düzenledi. (AA)
724 bin memur açlık sınırının altında
Memur açhk çeldyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hukümetle memur sendikalan arasın-
da 2005 yılı maaş artışlanna yönelik
toplu görüşmeler sürerken Türkiye
Kamu-Sen, 724 bin memurun açlık
sınrrınm altında ücret aldığım, yok-
sulluk smınnm altındaki memur sayı-
smınsa 2 milyonu aştığını bildirdi.
Türkiye Kamu-Sen'den yapılan
açıklamaya göre, Türkiye'deki me-
murlann yüzde 33.3 oranındaki 724
bin379'u,
tt
açhksımn"olan621 mil-
yon 634 bin liranm altında ücret alı-
yor. Ağustos ayı için 809 milyon lira
olarak hesaplanan "yoksulluk sını-
n*nın altında kalan memur sayısı 2
milyon 95 bin 74'e ulaşıyor. Yoksul-
luk suunnın üzerinde maaş alan me-
mur sayısıysa 130 bin 892'de kalıyor.
Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merke-
zi'nin yaptığı araştırmaya göre, avu-
kat, hâkim, savcılarla mülki, idari ve
askeri hizmet smıfmdan olan toplam
130 bin memur, yoksulluk sınınnın
üstünde maaş alıyor. Genel idari, yar-
2 milyon memur yoksulluk |
Hızmet sınıfı L*
•Genel Idan Hizm.
•Mü8(i Id^s-Vfeta
•Sağlık Hızm
«TetaıitHizfn.
•Eğ.-öğrHızm.
•AvukattkHizm.
•Emnıyei Hizm.
•DiıHRm. Z17İ
•Yardımcı Hizm.
sınırının da altında |
Memur
Sayısı
498.671
İ183
315.517
106.009
632.372
2.766
185.806
80.951
255.708
t^akimacSavaJkSm. ~1Tİ«T
•Ûğretım Hızm.
TOPLAM
114.757
2.175.966
Ortalama
Maaş(TU
612.680.000
1.600.800.000
720^70.000
733.520.000
715.500.000
95&24OJ0O0
715.500.000
548.SSO.000
511.980.000.
1.612.260.000
932.800.000
683.467.600
dımcı ve din hizmeti sımfmda çalışan
memurlann ortalama maaşıysa açlık
sınınnın da altmda olan 511 milyon li-
raya kadar imyor.
Toplam 2 milyon 175 bin 966 kamu
çahşanının ortalama maaşıysa açlık
sınınnın biraz üstünde olan 683 mil-
yon lirayı geçemiyor.
DÜNYA EKONOMtSÎNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net
HAMM: (kederii bir sesle) "Ne olu-
yor? Ne oluyor?" I CLOV: "Bir şey
kendi seyrini izliyor" (susar) Yıne ak-
lım, Beckett'in Oyunun Sonu piyesin-
deki bu diyaloğa takıldı (Uygarlığımı-
zın durumu, bu oyundakinden farklı
değil - Tükettikçe gezegenimizi öldü-
ren bir maddeyi, petrolü, daha fazla
tüketebilmek için birbirimizi öldümnü-
yor muyuz?). Bu kez bağlam Beslan
katliamı ve hemen arkasından Pu-
tin'in açıkladığı idari "refomlar": 89
eyaletin yöneticileri bundan sonra
devlet başkanı tarafından (yerel mec-
lisin onaylamasına bağlı olarak) atana-
cak, Duma seçimlerinde adaylara de-
ğil parti listelerine oy verilecek. ABD
ve Avrupa basınında kıyamet koptu.
Adeta, aniden Rusya'da demokrasi-
ninsonugelmişti. Halbuki bu "reform-
lar", Putin'in iktidara geldiğinden bu
yana izlediği, devleti güçlendirme po-
litikalannın devamı değil mi? Mide bu-
landıncı olan, Beslan katliamının ba-
hane edilmiş olması. Ama, tüm bun-
lar bir dejâ vu duygusu uyandırmıyor
mu?
Tencere dlbln kara...
"Neo-conlann" ideologlanndan
Robert Kagan'ın VVashington
Post'taki yorumuna bakar mısınız?
Kagan'a göre Putin, "diktatörlüğe gi-
den yolu açmış", bunlar "terorizme
karşı mücadelenin bir parçası olarak
haklı gösterilemez"m\ş. Putin bu ka-
rarlan zaten "aylar öncesinden hazır-
lamış", Beslan trajedisini bahaneede-
rek uygulamaya sokmuş (15/09). Işte,
d6jâ vu, buradan kaynaklanıyor. Yeni
ABD savunma stratejisi, Kagan'ın da
üyesi olduğu, Project For New Ame-
rican Century adlı bir kurumda,
Al Birini Vur Ötekine
1990'larda, hazırlanmamış mıydı
(PNAC'ın kuruculan Bush yönetimin-
de dış politika kurumlannı ele geçirdik-
ten sonra), 11 Eylül şokunun yarattığı
ortamdan yararlanılarak, uygulamaya
konulmamış mıydı? Bush yönetimin-
den O'Neil, Clarke gibi üst düzey bü-
rokratlann, CIA içinden (isimsiz im-
zasıyla) uzmanlann, Woodward gibi
emektar gazetecilerin yayımladığı ki-
taplar. 11 Eylül Komisyonu'nun
bulgulan, Bush yönetiminin Irak'ı iş-
gal etmeyi 11 Eylül'den çok önce
planladığını, 11 Eylül'ün engellene-
bileceğini, ama engellenemediğini
göstermedi mi? 11 Eylül'den bu ya-
na Bush yönetimi "iç güvenlik" ba-
hanesiyle devletin baskı aygıtlannı
güçlendiriyor, merkezileştiriyor, de-
mokratik haklan sistemli bir biçim-
de budamıyor mu? Devam edelim:
ABD, Avrupa basını, Putin'i, Çeçen
sorununa siyasi bir çözüm bulmak
yerine, Çeçenistan'ı kukla bir siyasi
kadroyla yönetmeyi amaçladığı, itiraz
edenleri de sivil, asker demeden şid-
detle bastırmaya çalıştığı için eleştiri-
yor. Bu eleştiriler çok haklı. Haklı da,
Irak'ta yaşananlar, Putin-Çeçenistan
dinamiğinden ne kadar farklı? ABD,
kitle imha silahlan olduğu gerekçesiy-
le (Kofi Annan'ın bile geçen hafta ka-
bul ettiği gibi, yasadışı bir biçimde)
Irak'ı işgal etmedi mi? Kitle imha silah-
lan bulunamadı ama, ABD ve Ingilte-
re ittifakı, Irak'ı, işgalden bu yana, ön-
ce "Geçici Konsey" sonra da Allavi
gibi, kuklalarla yönetmeye, bunu da
demokrasi diye satmaya çalışmıyor
mu? Daha geçen hafta ABD uçaklan
Felluce'de çoluk çocuk, en az 120 si-
vili katletmedi mi? ABD helikopterleri
Bağdat'ta yanmakta olan bir zırhlı ara-
cın etrafına toplanmış sivillere çoluk
çocuk demeden ateş açarak öldür-
medi mı? Irak'ta işgalden bu yana 30
bine yakın sivilin öldüğü söylenmiyor
mu? Rus ordusu Çeçenistan'da kent-
leri dümdüz ediyor, ABD güçleri de
Irak'ta. BelkitekfarkÇeçenistan'ın bir
zamanlar Rusya'nın egemenliği altın-
da olmasıydı. Ama, Saddam da I. Irak
savaşına kadar ABD'nin "adamı" de-
ğil miydi? Kısacası, Irak'ta ABD'nin
yaptıklarıyla, Çeçenistan'da Rus-
ya'nın yaptıklan ve yapmak istedikle-
ri birbirinden çok mu farklı? Peki bu
şamata neden? HAMM'ın dediği gibi
"Ne oluyor?"
'Büyük oyun1
Ne olacak kapitalist- emperyalist
sistem kendi seyrini izliyor.. büyük
güçler, halklann üzerinde tepişiyorlar.
ABD, Ortadoğu'da ve Kafkaslar'da
petrol ve gaz kaynaklannı, boru hatla-
nnı kendi denetimi altına almak istiyor.
• ••
Irak bu yüzden işgal edilmedi mi? Gür-
cistan'da rejim bu nedenle değişme-
di mi? Buna karşılık Rusya Hazar De-
nizi ve Kafkasya bölgesindeki petrol,
gaz kaynaklan ve boru hatlan üzerin-
deki etkisini arttırmayı amaçlıyor. Çe-
çenistan'da önemli petrol-gaz rezerv-
leri kalmadı, ama başkent Grozni'de,
özellikle parafın ve uçak yakıtı üreten
büyük rafineriler var. Dahası, Gnozni,
Hazar petrollerini Batı'ya taşıyan bo-
ru hatlannın kesiştiğı stratejik bir nok-
ta (yararlı bir özet için: http:// www.ge-
ocities.com/ shavlego/mgoldi .htm).
Üstelik, yüksek petrol fiyatlarından
faydalanarak devletini, bölgede güç
yansıtacak biçimde yeniden yapılan-
dırmakta olan Putin yönetimi bu gü-
zergâhta yeni boru hatlan planlıyor.
Putin'in oligarklara yönelik saldınlan,
Yukos operasyonlan da enerji kay-
naklannın üzerindeki devlet denetimi-
ni güçlendirmeyi amaçlıyor.
Buna karşılık, 1994'te ABD, Hazar
bölgesini "ilgi alanı" ilan etti. Çünkü
Worfowrtz'in sözleriyle, "doğal kay-
naklan kontrol edildiği takdirde birkü-
resel güç üretebilecek herhangi bir
bölgede düşman bir gücün egemen
olması engellenmeliydi". Bu bağlam-
da Clinton yönetimi, Rusya'nın Kaf-
kaslar'da ve Hazar bölgesinde yeni-
den etkinlik kurmasını engellemek
için, büyük çaba gösterdi; 1997'de,
ABD tarihinin en uzun erişimli (7.700
mil) askeri manevrasını bu bölgede
gerçekleştirdi (M.T Klare, Resource
Wars, 2001). Putin, Rusya'da devleti
güçlendirmeye başladıktan sonra
Amerikan yönetiminin bölgeye ilişkin
kaygılan, Gürcistan'daki gibi müda-
hale girişimleri arttı. Çeçenistan'a mü-
dahale etmek amacıyla bir de Ameri-
can Committee for Peace in
Chechnya (Çeçenistan'da banş için
Amerikan Komitesi) adlı bir örgüt ku-
ruldu (www.peaceinchechnya.org).
Bu örgütün kuruculanna bakınca işin
rengi biraz daha belli oluyor: Richard
(750.000 dolar) Perle, Eliot (iran-
Kontra skandalı) Abrams, Frank (as-
keri-sinai kompleks) Gaffney. Micha-
le (Aslında Iran'a saldırmalıydık -Mus-
solini hayranı-) Leeden, James (bu
IV. Dünya savaşıdır) Woosley (The
Guardian, 08/09), Bunlar imparator-
luk projesinin mimarlan değil mi? Bes-
lan katliamını üstlenen Besayef'i dü-
ne kadar destekleyen bunlar değil
miydi? Şimdi bunlar, Beslan katliamın-
dan Putin'i sorumlu tutarak, Rusya'da
demokrasi elden gidiyor diye ağlaşı-
yorlar. Belki haklıdırtar, belki de katli-
amda Putin'in parmağı vardır; kendi
imparatorluk projesini, engelleyici vu-
ruş doktirinini uygulamak için bu tra-
jediyi kullanmıştır. Ama, ne bu, Bush
yönetiminin 11 Eylül'den sonra yaptık-
lanndan içerik olarak farklıdır ne de
radikal Islama karşı cihat açmış neo-
conlann, Çeçenistan'da radikal Islamı
destekledikleri gerçeğini ortadan kal-
dınr...
Ha, bu arada, uluslararası mali ser-
mayenin demokrasi gibi bir takıntısı
yok. Rusya'da Devlet denetimli Gazp-
rom, devlet işletmesi Rosneft'i satın
alarak Exxon Mobile'den beş kat da-
ha büyük reservlere sahip bir deve dö-
nüştü, yüzde 49'unu yabancılara aç-
tı. Gazprom'un hisseleri salı günü yüz-
de 15, çarşamba günü de yüzde 5 art-
tı. Mali sermaye yatırım yapmak için
kuyrukta (VVashington Post 17/09).
Sistem kendi seyrini izliyor?
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Bilimsel Bilinç Gereği
Geçen günlerde ülkemizin bilim ve teknoloji duru-
muyla ilgili olarak iki önemli gelişme yaşandı. Bunlar-
dan birincisi, Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) verilerinin
DİE-Devlet Istatistik Enstitüsü tarafından açıklanmış
olmasıdır. Ikincisi de Bilim ve Teknoloji Yüksek Kuru-
lu'nun toplanmasıdır. Birbirini tamamlayan bu ikilinin ir-
delenmesi, konunun büyük öneminin bir gereğidir.
• • •
Türkiye'nin toplam ulusal gelirinden Ar-Ge'ye ayır-
dığı pay 2002'de binde 6.7'dir. Dört yılın ortalaması da
yalnızca binde 6.65'tir. Bu oran, AB ülkeleri (son katı-
lanlaria birlikte, yani 25 ülke) ortalaması olarak toplam
ulusal gelirin yüzde 1.8, OECD ülkeleri ortalaması ola-
rak da yüzde 2.2 dolayındadır. Tarihsel olarak, ABD, Al-
manya ve Japonya, ulusal gelirierinin yüzde 2.5- 3.0
gibi bir bölümünü Ar-Ge'ye ayınyor. Bir başka anlatım-
la Türkiye'nin geçen dört yıl boyunca Ar- Ge'ye ayırdı-
ğı parasal kaynak, içinde yer aldığı OECD ve içinde yer
almaya çalıştığı AB ülkeleri ortalamasının çok altında-
dır. Gerçekte Türkiye ulusal gelirinden Ar-Ge'ye en az
pay ayıran birkaç ülkeden biridir.
Ar-Ge personeli bakımından da Türkiye'nin durumu
iç açıcı değildir. Türkiye'de çalışan her bin kişiye dü-
şen araştırmacı ve Ar-Ge personeli yalnızca 1.1 dola-
yındadır. Oysa aynı sayı, AB ortalaması olarak, bizde-
kinin yaklaşık on katıdır. Yani, bizde çalışanlann binde
biri, AB ve OECD ülkelerinde ise ortalama yüzde biri
araştırma personelidir.
Kaynaklann sektöriere dağılımı da olumsuzluklarta-
şıyor. Parasal kaynaklann, 2002'de, yaklaşık yüzde
64.3'ü yükseköğretimde toplanıyor, 26.6'sı özel ke-
sim, yüzde 7.0'ı kamu kesimi ve yüzde 2.1 'i de KİT ta-
rafından kullanılmıştır. Türkiye'de Ar-Ge, çok büyük öl-
çüde, yükseköğretim kurumlannda gerçekleşiyor. Bu
oransal dağılım, diğer OECD ve AB ülkelerinde, esas
olarak tersinedir; o ülkelerde Ar-Ge'nin çok daha bü-
yük bir bölümü özel sektör tarafından gerçekleştiriliyor.
DİE verileri, Ar- Ge içinde özel kesımin payının, 1999'da
yüzde 35'ten 2002'de yüzde 26.6'ya düştüğünü gös-
teriyor. Türkiye özel girişimi, Ar-Ge yapmıyor, do-
layısıyla kendisinin ürettiği teknolojik yenilikten
yoksun kalıyor.
• • •
Böyle bir ortamda hükümet, Bilim ve Teknoloji Yük-
sek Kurulu'nu (BTYK) topladı. Olumlu bir tutumla ön-
celikli araştrma alanlan saptandı; çok daha önemlı-
si, ulusal gelirden Ar-Ge'ye aynlan payın 2010'da yüz-
de ikiye çıkanlması gibi bir karar alındı.
Ulusal gelir içindeki Ar-Ge payının önümüztieki altı
yılda bu oranda arttınlması, "para verilirse araştırma ya-
pılır" gibi yanlış bir varsayımdan kaynaklanıyor. Bilim-
sel araştırma için para gereklidir, ancak yeterti değil-
dir. Bunun en somut göstergesi, bu yıl AB'nın 6. Çer-
çeve Programı'ndan yararianmak için yapılan başvu-
rulann çok yetersiz kalmış olmasıdır. Ar-Ge'ye aynla-
cak paranın kullanımı, tamamlayıcı önlemler alınmadık-
ça, tamamıyla anlamsız ve olanaksızdır. Çünkü bu pa-
rayı kullanacak Ar-Ge kapasitesi şu durumda ne üni-
versitelerde, ne özel sektörde, ne de kamu kesiminde
vardır. Eğer bu paralar, verimsiz ya da rant amacıyta bi-
rilerini zengin etmek için kullanılmayacaksa, yapılma-
sı gereken, Ar-Ge altyapısını kurumsal anlamda
güçlendinmektir. llginçtır, BTYK toplantısına, bilim in-
sani yetiştırmenın asıl kurumu olan YÖK katılmamış bu-
lunuyor. Devlet yönetimınde, esas olarak hükümetin
yanlış tutumundan kaynaklanan büyük kurumsal da-
ğınıklık yaşanıyor.
Tüm Ar-Ge kurumlannın araştrma amacıyla iş-
birliği yapması ve eşgüdüm içinde çalışması araş-
tırma yapmanın ilk koşuludur. Ar-Ge altyapısı ise nite-
likli eğitim,risksermayesiyoluyla fınansman, güçlü bir
bilişim ve iletişim ağı ve pazar olanakları yaratan birta-
sanmlamayla tamamlanır. Tüm bunlann, ülkenin mak-
ro ekonomi politikalanyla bağının kurulması; yatınmla-
nn ve devletin satın alımlannın bu anlayışla biçimlen-
mesi gerekir.
• • •
Bilimsel ve teknolojik yenilik, bir siyasal öngörü
ve ulusal bilinç işidir. Türkiye bu kararları alırken,
Avusturya hükümeti, Alman teknoloji devi Siemens'in
Avusturya fırması VA Tech'i satın almasını engelliyor-
du. Yıne, Avusturya hükümeti, Isviçre ortaklığı Swiss-
com'un, Avusturya Telekom'u satın almasına olanak
tanımadı. Türkiye'de ise hükümet, daha Almanya,
Fransa ve Yunanistan bileTelekom şirketlerinin serma-
yesinin yansından fazlasını devletin elinde tutarken, bu
yaz çıkardığı bir yasayla Türk Telekom'un tamamını
satışa çıkarmanın yollannı açtı. Tıpkı 20 yıl önce TELE-
TAŞ'ın yok edilmesi gibi ve tıpkı, hiçbir bilimsel hazır-
lık yapmadan, hızlı tren gibi projeleri uygulamaya koy-
mak, devletin elindeki araştırma merkezlerini çalıştır-
mamak ya da satmak gibi.
Evet, Ar-Ge gerekli de, hükümet bilimsel bilgiyi hiçe
sayıyorsa koyduğu büyük hedeflerin gerçekleşmesi
nasıl beklenir?
TCDD'nin 2005 yılı yatırım programı
AslanpayıIstanbul-
Ankara hattının
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) -TCDD'nin
2005 yılı yatınm progra-
mının aynntılan belir-
lendi. Devlet Demiryol-
lan (TCDD) Genel Mü-
dürlüğü, önümüzdeki yıl
toplam 2.2 katrilyon li-
ralık ödenek talebinde
bulundu. Yatınm progra-
mının en önemli ödene-
ğini 1.3 katrilyon lirayla.
Ankara-Istanbul arasın-
daki mevcut yolun reha-
bilitasyonu oluşturuyor.
Bu güzergâh için öne-
rilen tutar, kuruluşun
toplam yatınm programı
için talep edilen ödenek
miktannın yüzde 60'ını
oluşturuyor. Genel mü-
dürlüğün ikinci büyük
ödenek talebi ise Eskişe-
hir'de bulunan TÜLOM-
SAŞ tesislerinde imal
edilmekte olan yük ve
yolcu vagonlanna yöne-
lik olacak. Toplam 185
adet yolcu vagonu için
147 trilyon lira, toplam
700 adet yük vagonu için
de 117 trilyon olmak
üzere. bütçeden toplam
264 trilyon lira ödenek
talebinde bulunuldu.
TCDD, toplam 2.304 ki-
lometrelik yol yenileme-
si için 250 bin ton ray alı-
mı da planlıyor.
TCDD'nin 2005 yılında,
yatınmınayeni başlama-
yı düşündüğü iki yeni
projesi de bulunuyor. Bu
projelerden ilki, Irmak-
Karabük-Zonguldak
Sinyalizasyon Tesisleri
yapımı olarak belirlenir-
ken, bu proje için 66 tril-
yon liralık yatınm öde-
neği talep edıldi. TCDD
Genel Müdürlüğü'nün
yine önümüzdeki yıl
2002 yılında ABD'li Ge-
neral Motors fırmasıyla
lisans anlaşmasını yaptı-
ğı "Dizel Ana Hat Loko-
motifleri" temini için de
bütçeden 70 trilyon lira-
lık ödenek talebinde bu-
lunuldu.