19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 EYLÜL 2004 PAZARTESİ 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edırne Kocaelı Çanakkale Izmır Manisa Aydın Denizfi PB PB PB PB B B B B 25 28 25 26 29 30 31 30 Sınop PB 20 Adana A 32 Zonguldak PB 20 Antalya Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskişehır Konya Sıvas Y Y Y PB PB B PB 20 19 19 23 24 25 20 A 30 Kars Mersın Dıyarbakır Şanlıurfa Mardın Siirt Hakkâri Van A B B B B Y Y 26 24 28 24 23 18 18 Y 16 Yurdun Kuzey ve ıç ke- sımlen parçalı çok bulut- lu, Marmara'nın doğusu. Karadenız Iç Anado- !u nun kuzeydoğusu ıle Doğu Anadoiu'nun kuze- yı sağanak ve gok gurul- tuiu sağanak yağışlı dı- ğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek Havası- caklığt yurdun doğu ke- sımlennde btraz azalacak dığer ,erlerde onemlı bır degışıklık olmayacak DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn Münih Y Y Y PB PB PB PB PB PR 1b 16 13 21 21 24 27 25 ?4 Berlın PB 23 Budapeşte Madrıd Vjyana Belgrad Sofya Roma Atına Zürıh Y A Y Y Y B B B 27 33 27 28 24 30 19 ?6 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflıs Kahıre Y B B Y Y Y Y A 20 31 30 36 21 26 19 36 Şam A 36 Parçalı bulutlu Sısl . Buru:L l Çok bulutlu ı Yağmuriu Kartı Gok gurultülu Depremseiiik analizleri yapıimadı Cumhurbaşkanı Sezer, anayasal kurallara uyulmasmın önemini vurguladı GÜNDEM MLSTAFA BALBAY 'Hasarsız' okullarriskli ÖZLEM GÜ\'EMLİ tstanbul'da 17 Ağustos 1999 Marmara depre- minde hasar görmeyen okullann olası bir dep- remde yıkılıp yıkılmayacağı hâlâ bilinmiyor. 1998 Deprem Yönetmeliği yürürlüğe girmeden önce projelendirilmış toplam 1908 eğitim bina- sının depremsellik anahzleriyle ilgıli çalışmalar hâlâ tamamlanamadığı gibi kaynak yetersizliğı nedeniyle sadece deprem nski yüksek 12 ilçede yürütülebiliyor. Depremde en çok hasar gören Avcılar ılçesınde 5 okul binasının takviyesıyse önümüzdeki yaz döneminde yapılacak. İstan- bul'da 1999 yılında yaşanan büyük Marmara depreminin ardından 689'u hatİf, 13 l'i orta ve ağır hasarlı olmak üzere toplam 820 okul zarar gördü. Hafif hasarlı okullann tamamı onanlır- ken orta ve ağır hasarlı okullann da 57 si büyük onanmdan geçirildi, 39'u takviye edıldi, 35'i yıkılarak yeniden yapıldı. 1 okul da hasarlı dı- ğer 131 okul gibi eğitim ve öğretime kapatılma- dan takviye edıldi. 80 bın adet çelik aksamlı öğ- rencı sırasıysa sadece 520 okula dağıtılabıldi. Il Milli Eğitim Müdürlüğü'nden edinilen bılgi- ye göre deprem riski yüksek 12 ilçe ve burada yürütülen çalışmalar şöyle: İlköğretim okullari: • Avcılar'da proje çalışmalan tamamlandı. 5 okul binası yıkılarak yeniden yapıldı. 8 okul bi- nası takviye edildi. 5 okul binasının takvıyesi önümüzdeki yaz döneminde yapılacak. • Küçükçekmece'dekı proje çalışmalan da ta- mamlandı. 1 okul binasının yıkılarak yeniden yapılmasına. 45 okul binasının takviyesine ka- rar verildi. 14 okulun ihalesi yapıldı. • Adalar, Bakırköy, Büyükçekrnece, Silivri, j Zeytinburnu, Bağcılar, Maltepe, Kartal, Pendik, I Tuzla'da 262 okula ait 339 binamn depremsellik { analizleri büyük ölçüde tamamlandı. Ortaöğretim okullari: • Adalar, Avcılar, Bakırköy, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Silivri'de 35 okula aıt 111 blo- kun depremsellik analizleri ve bunlardan 109 blokun takviye projeleri tamamlandı. ^ Zeytinburnu, Bağcılar, Maltepe, Kartal, Pen- dik, Tuzla'da 70 okula ait 156 binanın tetkik ve projelendirilme işleri ihale aşamasına geldi. Okul personelinin çabası 8yıllık eğitim 8yıldageldi EVRİM KAYA tstanbul'un en güzel semtlerinden Anadolu Hi- san'ndaki. Defterdar Mehmet Bey tlköğretim Okulu, sekiz yıllık eğıtimın zorunlu hale geti- rildiği 1997-98 eğitim öğretim yılında tüm okullar gibi ilköğretim okulu halıne getırildi, ancak bina yetersizliğı nedeniyle aradan geçen 8 yılda okulun ortaokul kısmı açılmadı. İlkokul 5. sınıftan sonra başka okullara nakıl aldırmak zorunda kalan öğrenciler, gittıkleri okullarda uyum sorunu yaşarken veliler, başka okullara ödedikleri yüksek miktarlardaki kayıt paralann- dan kurtulmak ve çocuklannın yaşadığı sorun- lann bir an önce çözüme kavuşturulması için çalmadık kapı bırakmadılar. Geçen yıl okulu zi- yaret eden Istanbul İl Mıllı Eğitim Müdürü Ömer Balıbey, öğrencilere verdiği sözü tuta- madı, gerekli tüm belgelerin hazırianmış olma- sına karşın ek bina inşaatı başlamadığı ıçin Def- terdar Mehmet Bey İlköğretim Okulu, geçen yıl da mezun veremedı. Sorunun iyice büyümesi okul yönetimı ve öğretmenleri harekete geçirdi. Öğrencilerini başka okullara nakil vermek iste- meyen okul personeli, müdür odasım 6. sınıfa çevirerek okullannı ilköğretim okulu haline ge- tirdi. tstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Balıbey de yaşanan sorunlardan haberdar olduğunu be- lirterek "Okulumuzu gündemin birinci sırası- na aldık. Bu sene içinde mutlaka çözüm bula- cağız" diye konuştu. 'Lütfen sesimizi duyun' Okulun 4 dönüme yakın arsasının SİT alanı olduğunu söyleyen Balıbey, yenı bir inşaat ıçin uzun bir süre ve büyük bir maddi kaynak gerektığınin de altını çızdı. Okul öğretmenle- rinden Eğitim-Sen üyesi Halil Karadenız de okulun 5. sınıfa kadar eğitim vermesi nede- niyle veliler tarafından tercih edilmediğini vurgulayarak "Eğitim kalitemiz çok yük- sek, sınıflarımız 20-25'er kişilik. Çevredeki okullar arasında en başarılı okul olmamıza karşın 2. kademe eğitim veremediğimiz için tercih edilmiyorduk. Ama artık bizim de 6. sınıfımız var" diye konuştu. Okulun 5. sınıfını bıtiren öğrencı- lerden Bilge Beşirlioğlu. "Lütfen sesimizi duyun, biz yeni bir bina istiyoruz, hepsi | bu kadar" diyerek ısteğini anlattı. j Laiklikten ödün yok• Baştarafı 1. Sayfada lacak. Öğrenciler kitaplanm bugün alacak- lar. Okulu çocuklara sevdirmek amacıyla tüm ilköğretim okullannda 16 Eylül'de şenlikler düzenlenecek. Hafta süresınce MEB ile Kültür ve Turizm Bakanlığı yayı- nevlerince yardımcı kitaplar için indirim- li satış kampanyaları düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ye- ni öğretim yılı nedeniyle yayımladığı mesa- jında eğitimde temel önceliğin "Öğretim Birliği ilkesi ve anayasal kurallann uygu- lanmasf olduğunu vurguladı. Eğitimin la- ik nıtelığınden ödün verilmemesi uyansında bulunan Sezer, bunun Türkiye Cumhuriye- ti'nın güvencesi olacağını kaydetti. Sezer. "Bugünün öğrencilerini, anadilimizTürk- çeyi etkin kullanan, sorumluluk ve işbirli- ginin önemine inanan ve bu ilkelere uy- gun davranan dinamik bireyler olarak görmek en içten dileğimizdir" dedı. CHP lıden Deniz Baykal da "Yeni öğretim yılı başlarken, AKP iktidarını arka bahçeleri beslemek, güçlendirmek yerine çağdaş ve laik eğitime özen göstermesi konusunda uyarıyorum" dedi. Öğretmenlerin insanca yaşayacaklan aylık ücrete kavuşturulmadı- ğını kaydeden Baykal, yeterli kaynak aynl- madığı için yeni öğretim yılına soranlarla gi- rildiği eleştrisinı yaptı. Baykal, laik eğitimi savunmaya de\am edeceklerini bildırdı. 'AKP kargaşaya sürüklüyor1 DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, AKP'nın, sorunlarla yüklü eğitim sisteminı daha da kargaşaya sürüklediğini belırttı. Bağımsız Eğitimciler Sendıkası Genel Başkanı Gür- kan Avcı, dün yaptığı basın açıklamasında. okul müdüryardımcılığı sınavını açma ve sı- nav sorusu hazırlama yetkisinin valiliklere \erilmesinin, "eşrafve siyasi nüfuzun bu iş- lere damgasını vurmasına yol açacağı" uyansında bulundu. 'Uygulamalar göstermellk' DYP lideri Mehmet Ağar, velilerden ka- yıt adı altında para toplanmasımn bu yıl da sürdüğüne işaret ederek, "tktidarın fiili so- run olan ödenek yetersizliğini demagoji ile ortadan kaldırması mümkün değil" görü- şünü bıldirdı. Eğıtım-Sen İzmir 6 No'lu Şu- be Başkanı Adil Serim, 2004-2005 eğitim öğretim yüında da kalabalık sınıflar ve sağ- lıksız koşullarda çalışacaklannı ifade ederek "AKP, eğitimin bütün alanlarında kadro- laşırken, sorunları çözmek yerine göster- melik uygulamalar yapıyor" dedi. Antik kentte yangın Kazı çahşmalannın sürdürülebilmesi için kampanyalar düzenlenen Perge Antik Kenti'nde dün sabah çıkan yangın antik kentin savunma amacıyla inşa edilen sur- lanna önemli ölçüde zarar verdi. Yangına ilk müdahaleyi turistler ve kazılar için bölgede bulunan tstanbul Üniversitesi Ar- keoloji Bölümü öğrencileri yaptı. Antalya Orman Bölge Müdürü Mustafa Kurtul- muşlu, çalışmaların yaklaşık 3 saat sür- düğünü ve ancak tüm müdahalelere kar- şın yaklaşık 2 hektarlık alanın yandığını belirterek "Yangının kasıtlı çıkarılmış ol- ma olasılığı üzerinde duruyoruz" dedi. Kazı Heyeti Başkanı tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji BÖlümu Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu, "Alevler ken- tin merkezi noktasını sıyırdı, sütunlu cad- de, kale harabeleri, tiyatro gibi bölümler- de ciddi bir hasar yok ama doğu surlann- da önemli ölçüde tahribat var" dedi. Sağlıkta yeni düzenleme Sağlık harcamalannın disipline edilmesi ve sosyalgüvenlik kuruluşlannın tek tip hizmet vermesineyönelik çalışmalar bakanlıklar ve kamu kuruluşlan tarafından yürütülüyor ANKARA (AA) - Sağlık hızmetlennde standart birliğinin sağlanması ve kamunun sağlık harcamalannın disipline edilmesine dönük çahşma sürüyor. Ülkede sağlık harca- malanndan en büyük payı memurlar ve emek- lileri, en az payı ise SSK'liler alıyor. Maliye, Sağlık, Çahşma ve Sosyal Güven- lik bakanlıklan ile Emekli Sandığı, SSK ve Bağ- Kur yetkililerinin katıldığı çalışmada, sağlık alanındaki suiistimal olaylannın ve kaynak ısrafının son bulması ile sağlık hiz- metlerinde tek bir sisteme geçilmesı öngörü- lüyor. Tek sistem ile Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'un hak sahiplenne verdiği sağlık hizmetlerindeki farklılıklann ortadan kaldınl- ması, bu şekilde devletin herkese aynı tip sağ- lık hizmeri sunması amaçlanıyor. Sosyal güvenlik kuruluşlannın emekliler ile diğer hak sahiplenne verdiği sağlık hizmet- lerinde büyük bir dengesizlik bulunduğunu belırten bir üst düzey yetkili, "Örneğin SSK'nin ödemediği çok sayıda ilaç için Emekli Sandığı ödenıe yapıyor. Ya da sağ- lık tesislerinden yararlanmada bazı kuru- luşlara dönük çeşitli kısıtlamalar bulunu- yor. Bu da adaletsizlik yaratıyor. Yeni sis- tem ile bunlar ortadan kalkacak" dedi. Söz konusu çalışmada, biyoeşdeğerlilik uygula- masımn da tam anlamıyla hayata geçirilmesi planlanıyor. Biyoeşdeğer ilaçlar için kamunun ne tür bir ödeme yapacağı da tartışılıyor. Bu çahşma sonunda biyoeşdeğer olan ilaç- lar ıçin en düşük bedel üzerinden mi ödeme yapılacak. yoksa ortalama bedel mi dikkate alınacak, bunlar belirlenecek. Getirilecek standardın ardından. örneğin ağn kesici ilaç- lar için belırlı bir ödeme rutan tespit edilecek. Doktor hangi ilacı yazarsa yazsın, kamu ya da ilgili sosyal güvenlik kuruluşu, sadece o ru- tar kadar ödeme yapacak. En düşük pay SSK'lilere Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü verile- ri, devletin sunduğu sağlık hizmetlerinde en cimri davranılan kesimin SSK'liler olduğu- nu ortaya koydu. Devlet, geçen yıl 9 milyon 251 bin 535 kamu çahşanı, memur emekli- si ve bunlann yakınlan için 4 katrilyon 45 trilyon 487 milyar lira sağlık harcamasında bulundu. Böylece bu kesim için kişi başına 442 milyon 681 bin 952 lira, döviz olarak da 317 dolar harcandı. 9 milyon 886 bin 505 Bağ-Kur'lu için yapılan toplam harcama ise 3 katrilyon 89 tnlyon 500 bın lira oldu. Bağ- Kur'lu başına gerçekleştırilen sağlık harca- ması miktan, TL bazında 312 milyon 527 bin 450 lira, döviz bazında da 224 dolar ola- rak hesaplandı. Söz konusu dönemde 29 mil- yon SSK'linin sağlığı ıçin ise 5 katnlyon 430 trilyon lira harcama yapıldı. Türkiye gerîlerde kaldı Bu veriler sonrasında SSK'li başına sağlık harcaması tutan 187 milyon 241 bin 890 lıra- da kaldı. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WT10) 2001 sonu itibanyla ülkelerin kişi başına sağ- lık harcama sıralamasında da Türkiye, olduk- ça gerilerde yer ahyor. Kişi başına 3 bin 774 dolar sağlık harcama- sı yapılan îsviçre, sağlığa en fazla yatınm ya- pan ülke olurken, kendisini 2 bin 981 dolar ile Norveç izliyor. Almanya'da 2 bin 412, Yuna- nistan'da 1001, Makedonya'da 115 dolar olan kişi başına sağlık harcaması, ülkemizde ise 109dolan aşmıyor. AMERİKA'NIN Irak'ta tam anlamıyla güve- nebileceği bir Kürt varlığı yaratmak için her şeyi göze aldığı artık açıkça belli olmuştur. Tel Afer olayının başka anlamı yok. ABD, daha önce Kerkük ve Süleymaniye'de yaptığı gibi, Barzani-Talabani peşmergelerinin, belki PKK kalıntılarının katılımıyla, ama en azından Kürt kesimlerin istihbaratına dayanarak, Türkmenleri bezdirip o yerierden silmek ama- cıyla kuvvet kullanmaya kadar vardırmıştır işi. Çaresiz Türk halkının öfkesine, hüküme- tin zoraki itirazına, ordunun uyansına karşın. Sanki hiçbir şey olmamış gibi, söylenenle- ri bir kulağıyla alıp devlet yapısının başka bir deliğinden çıkararak, işini bitirmeden saldırı- yı kesmeyerek. Maksat, Türkiye ile Arap dünyası arasında devletleşmiş bir Kürt varlığı yerleştirip Orta- doğu üzerindeki Batı etkısini perçinlemektir. Tıpkı Israil aracılığıyla yapılmak ıstenene benzer biçimde. Şimdiki variığın ne zaman ve nasıl Israil öl- çüsünde tamamlanacağı şu sıra geleceğe bı- rakılan, zamanı gelince bakılacak bir sorun- dur. Bugün önemli olan, Kuzey Irak'ta atıla- cak her adımın bu uzun erimli maksatla AÇI MUMTAZ SOYSAL Çaresizliğe Öfke uyumlu olması. Peki, Türk halkının öfkesi, hükümetin itira- zı, ordunun uyansı niçin etkili olamıyor? Neden "çuval" sonrasında bileolamadı? Ko- nu, tıpkı Kıbns sorununun adadaki yüz bin ka- dar Kıbnslı Türk'ün sorunu olmaktan öteye bir anlam ve önem taşıyışı gibi, yalnız Kuzey Irak'taki birkaç milyon Türkmen'i aşan bir so- run değil midir? Türkiye'nin geleceğine iliş- kin bir yönü yok mu? AKP iktidarının tutumu belli. Olupbitenlere karşı çıkışı, asla ABD'yi ve AB'yi ürkütücü olamaz; bir ölçüden öteye geçemez. Zaten o parti, ulusalcılıktan önce ümmetçiliğe, dev- ietten önce dine önem vererek yola çıkmış- tır. Meclis'teki muhalefet, özellikle Onur Öy- men gibi bir üyesinin çabalarında da açıkça görüldüğü gibi, elinden geleni yapmaya ça- balıyor ama, onun tepelerinde de ABD ve AB'yi ürkütme endişesi öne çıkmakta. Peki, ordu? Orada da, galiba, Batı rüzgârianyla gelen ve bu ülke açısından sonuçları düşünül- meksizin evrensel doğruymuş gibi benimse- nen bir inanış ağır basıyor: "Her konuda, a- ma her konuda asıl sorumluluk ve son sözü söy/eme hakkı, genel seçimden çıkıp şöyle ya da böyle iktidar olmuş siyasilerdedir." Mi acaba? Peşinde koştuğumuz "Avrupa projesi" her durumda da mı bunu gerektirir? Belki, kamu varlığı yok pahasına peşkeş çekilirken, eğitim sistemi köreltilirken, adalet- le oynanırken bir ölçüde, ama ancak bir öl- çüde doğru da.. ulusun bütünlüğü, toprağın geleceği, devletin güvenliği üzerine yapılan içli dışlı hesaplar söz konusu olunca yumru- ğunu masaya ve gerekirse hak etmiş ıç ve dış suratlara vurmaktan çekinmek de mi doğru- dur? Bu halk, gözbebeği ordusundan daha baş- ka bir tutum beklemez mi? • Baştarafı 1. Sayfada tartışmalarına ilişkin bir soruyu yanıtlarken şöyle dedi: "özel hayatla ilgili böyle bir düzenleme Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi'ne aykın. Sözü edilen girişim Türkiye'nin AB içindeki imajını zedeler. Bu anlayış başka bir çağdan kalma o/sa gerek." Verheugen, 6 Eylül'deki zıyareti öncesi zina tar- tışmasına nasıl baktığını AKP hükümetıne iletmiş olduğunu düşündü! 4 Eylül'de ziyaret son şeklini aldı. Programda Ankara'nın yanı sıra Diyarbakır, İzmir ve Istanbul da vardı. Gül, Verheugen'in Diyarbakır'da köyle- re inceleme yapmasından gocunmadıklarını söy- ledi. 6 Eylül'de Başbakan Erdoğan ve Dışışleri Ba- kanı Gül'le görüşen Verheugen, AKP'yi rahatlatan temel değerlendirmesini yaptı: "Müzakerelere başlanması için ek koşul yok." Gül, görüşme sonrasındaki ortak basın toplan- tısında, "müzakerelerden sonra da reformlar de- vam edecek" dedi. Bunun Türkçesi şuydu: Müzakerelerin başlangıcının koşullu olmasına gerek yok. Yolda yeni koşullar koyarsanız, onları da yerine getiririz! Görüşme sırasında zina tartışmasının da gün- deme geldiği haberleri yayıldı. Haber ertesi gün gazetelere yansıyınca, Erdoğan mikrofonlarm önünde şunu söyledi: "Hayır, görüşmede zina konusunun gündeme geldiğine ilişkin habeherin hiçbirinin hakikatle il- gisi yok." Erdoğan'ın sözlerini 8 Eylül sabahı Diyarba- kır'da kahvaltı sırasında öğrenen Verheugen şa- şırdı. Görüşmede zina da gündeme gelmışti. Da- ha önceki uygulamaların tersine, açık mikrofon- lar önünde Türkiye-AB ilişkilerini zedeleyecek bir şey söylenmıyordu ama, kapalı kapılar ardında her şey açık konuşuluyordu. Müzakere süreci 8 Eylül'de Izmir'e geçen Verheugen, insan hak- ları kuruluşlarının temsilcileriyle burada da görüş- tü. lletilen durum şuydu: "Türkiye'de sistematik işkence var." Verheugen'in dışa dönük yorumu şuydu: "Türkiye'de sistematik işkence yok!" önceki yıllarda her insan hakkı ihlaline ilişkin ya- kınmada sistem, atik biçimde işliyor ve olumsuz- luk sistematiktir deniyordu. Ancak AB artık duru- mu böyle görmek istemiyordu! Verheugen ertesi gün ıstanbul'a geçti. Işçi-iş- veren sendikalarının temsilcileriyle görüştü. Bura- da da kurumlar Verheugen'in karşısında birbirle- riyle tartıştılar. Zira bir tarafta Türkiye'de her şe- yin iyi gittiğini söylemek isteyenler, bir tarafta olumsuzluklann da bilinmesini isteyenler vardı. Iki görüş kendi önünde çatışınca Verheugen ne dü- şündü bilemiyoruz! Erdoğan'dan sonra Gül'ün de görüşmelerde zi- na tartışmasının gündeme gelmediğıni açıklama- sı üzerinde Verheugen izmir'in ardından 9 Eylül'de de Istanbul'da altını çize çize şöyle dedi: "Zina tartışmalan ancakşaka olabilir. Türkiye'nin AB'deki durumunu zora sokar. Ben bunu Anka- ra'daki görüşmelerimde dile getirdim." Taraflardan biri doğru söylemiyordu! Verheugen ziyaret sonrası The New York Ti- mes'a verdiği demeçte aynen şunu söyledi: "Uygulamada resim çok karışık!" Verheugen'in dönüşte verdiği demeç de şu ol- du: "Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin 2015'ten ön- ce olmast mümkün değil." Bunu gazetelerimiz şöyle duyurdu: "Tam üyelik 2015'te!" Bütün bu çelişkili parçalar birteşince ortaya şöy- le bir tablo çıkıyor: Yıl sonunda, şu andaki durumu hiç değiştirme- yecek içerikte bir müzakere tarihi çıkacak. Ucu belirsiz müzakere süreci, AB'nin Türkiye'den is- temlerini sürdürme süreci olarak devam edecek. AKP de buna dünden razı... AB ile AKP Türkiye'ye karşı anlaştı! ankcurri" cumhuriyet.com.tr TÜBİTAK eğitim reformu istedi Türkiye'nin bilim zaafları EBRUTOKTAR ANKARA - Türki- ye'nin AB ve ABD'yi teknoloji ve bilim politi- kalannda yakalayabil- mesi için "2023 Strate- ji Belgesi" hazırlayan TÜBtTAK, Türkiye'nin zaaflannı listeleyerek eğitimden ekonomiye kadar yaşanan istikrar- sızlığa işaret etti. TÜBÎ- TAK, eğitimde kapsam- h bir reform istedi. TÜBİTAK, 2023 Strateji Belgesi'nde Türkiye'nin bilim ve teknolojide bazı geliş- meler kaydetse de poli- tika belgelerindeki he- deflere ulaşamadığmı ortaya koydu. Siyasi ik- tidarlann bugüne kadar bu belgelere sahip çık- madığı eleştirisinde bu- lunan TÜBÎTAK, Araş- tırma Geliştirme (AR- GE) çalışmalanna ayn- lan kaynak yetersizliğın- den yakındı. Belgede, Türkiye'de eğitimin ya- ratıcıhk ve araştıncılık- tan yoksun olduğu, bu- nun da bilimsel atılımın önündeki engel olduğu kaydedildi. Lise ve mesleki orta- öğretimin uluslararası gelişmelere göre yeni- den planlanması isteni- len belgede; ön lisans, li- sans ve lisansüstü eğitim programlannın ülke ge- reksinimlerine ve yeni teknolojilere göre yeni- den düzenlenmesi ge- rektiği vurgulandı. Belgede, öğretmenle- rin niteliğinin yetersız kaldığı, okullann mo- dern araçlardan yoksun olduğu ifade edilirken Türkiye'deki mühendis- lik bölümlerinin hemen tamanunda araştımıa la- boratuvarlannın yetersız olduğu vurgulandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle