19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EYLÜL 2004PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ekonomi(Ş cumhuriyet.com.tr 13 Fonun sürdürülebilir kalkınma formülü, söylemiyle eylemi arasındaki tezathğa örnek oluşturdu IMF: ûısanayatınmşartAlmanya'da enerjl tartışması Tekellerfiyat artışlarından sorumlu FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) - Almanya'da petrol fıyatlannda son aylarda görülen artışlann tüketiciye katlanarak yansıtıldığuıı öne süren Tekel Komisyonu, enerji üretim ve dağıtımı yapan tekelleri sert bir şekilde suçladı. Hükümetin isteği üzerine konuyla ilgili araştırma yapan ve bağımsız kimliğe sahip komisyonun başkanı Jürgen BasedoM, geçen hafta başında Berliner Zeitung'a yaptığı açıklamada enerji tekellerinin ellerinde tuttuklan bölgesel tekel konumlanyla serbest piyasayı kötüye kullandıklannı söyledi. Almanya'da farklı bölgelerde enerji üretim ve dağıtımı dört büyük tekelin elınde bulunuyor. RWE, E.ON, Vattenfall Europa ve EnBW adlı tekeller, enerji alanında 1988 tarihinde — ^ — — gerçekleştirilen • Hükümetin özelleştirmelerden isteği üzenne sonra bölgesel planda tek üretici ve dağıtıcı konumuna geldiler. Öte yandan Başbakan Gerhard Schröder enerji tekellerinin temsilcilerini durumu değerlendirmek üzere bir zirve toplantısına çağırdı. Toplantıya Başbakan Schröder'in yanı sıra Ekonomi Bakanı VVotfgang Ekonomi Servisi - Yazdığı eko- nomi reçeteleri ile birlikte çalıştı- ğı tüm ülkelere yatu-ımlarda kısın- tıya gidilmesini salık veren Ulus- lararası Para Fonu (IMF) en iyi ya- tınmın insana yapılan yatınm ol- duğunu açıkladı. Söylemi ile eyle- mi arasında büyük tezatlık yaşa- nan fonun "İnsan Sermayesi ve Ekonomik Kalkınma" isimli çalış- masında, ülkelerin kalıcı ve istik- rarlı bir sürdürülebilir kalkınma sağlayabilmesi için mutlaka insan gücü eğitimine yatınm yapmalan gerektiği belirtildi. AA muhabirinin derlediği veri- lere göre, insan gücü eğitimine ye- terli yatınm yapmayan ülkelerin • Çalıştığı tüm ülkelerde yatınm yapılmaması konusunda talimatlar veren Uluslararası Para Fonu, hazırladığı bir çalışmada, küresel rekabette ancak eğitimli işgücüne sahip ülkelerin daha etkin rekabet yapabileceği ve daha yüksek katma değere sahip mal ve hizmet üretebileceğini belirtti. kalkınmalannm da geçici olduğu- nun altının çizildiği çalışmada, "Eğitime yaOnm yapmayan bir ül- ke, ekonomik büyümesini de sür- düremez" deniliyor. Doğal kaynaklann ülkeden ülke- ye fark ettiğinin vurgulandığı çalış- mada, doğal kaynak zenginlığinin süreyle sınırlı bir zenginlik olduğu, insan kaynağı eğitiminin ise doğal kaynaktan daha önemli bir potan- siyel olarak görüldüğü ifade edili- yor. IMF çalışmasında, bir ülkede- ki okul ve eğitim alryapısı ile öğ- retmen ve okula devam oranımn, eğitimli insan kaynağı stokunu be- lirlediği, bu stokun da ekonomik kalkınmaya doğrudan etki yapan bir unsur olduğu belirtiliyor. Küre- sel düzeyde, ülkeler arasında yo- ğun rekabetin yaşandığının hatırla- tıldığı çalışmada, ancak eğitimli iş- gücüne sahip ülkelerin daha etkin rekabet yapabileceği ve daha yük- sek katma değere sahip mal ve hiz- met üretebileceği vurgulanıyor. Tarım örneği Eğitimli işgücünün tanmsal alandaki üretim için bile önemli olduğu belirtilirken örneğüı Hin- distan'da, eğitimli çiftçilerin aldı- ğı verimin, eğitimsiz olan çiftçile- re oranla kat kat fazla olduğu kay- dediliyor. Oysa yıllardır IMF'nin empoze ettiği politikalar nedeniy- le Türkiye'de tanmın her geçen gün biraz daha kan kaybettiği biliniyor. Aralannda İstanbul Hilton'un da bulunduğu yedi otel için ihaleye çıkılacak Eıııek oteflermin satısmda ilk achm • Emekli Sandığı'na ait İstanbul'daki Tarabya, Maçka ve Hilton, Ankara'daki Stad ve Büyük Ankara, Izmir'deki Büyük Efes ile Bursa'daki Çelik Palas otelleri kısa süre içinde elden çıkanlacak. rapor hazırlayan Bağımsız Tekel Komisyonu enerji tekellerini suçladı. Başbakan enerji tekellerini zirve toplantısına çağırdı. Clement ile Çevre Bakanı Jürgen Trittin de katılacak. Zirve toplantısının ne zaman gerçekleşeceği ıse henüz belirsiz. Toplantı çağnsuıa uyacaklannı açıklayan enerji tekelleri sözcüleri, toplantının yararh olacağını, böylelikle konuyla ilgili anlaşıhr açıklamalarda bulunma olanağı elde edeceklerini söylediler. Ekonomi Bakanı Clement ıse tüketiciye ve sanayıye yansıtüan fıyat artışlannın kabul edilemez olduğunu öne sürerek, bu durumun ekonomiyi etkilediğinı belirtti. Schröder hükümeti enerji alanındaki bu olumsuz durumu denetleyebilmek için bir "Enerji Ekonomisi Yasası" çıkarmayı planlıyor. Bu yasa ile kurulacak "Düzenleme Dairesi" enerji fiyatlanndaki artışlan gözleyecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emekli Sandığı bünye- sinde bulunan 7 otelin satışı için ilk adım atılı- yor. tşletme haklan 2002 'de imzalanan yöne- tim anlaşmalan ile ya- bancı otel zincirlerine devredilen tstanbul'dakı Tarabya, Ankara'daki Stad ve Büyük Ankara, Izmir'deki Büyük Efes, Bursa'dakı Çelık Palas ve yine kiralama anJaş- ması bulunan İstanbul Maçka Oteli kısa süre içinde elden çıkanlacak. Bu 6 otelin yanı sıra yi- ne Emekli Sandığı'na ait bulunan ve işletmesi daha önce 20 yıllığına Hilton'a devredilen İstanbul Hil- ton Oteli de diğer oteller ile birlikte yenı sahibini bulacak. Emekli Sandığı Genel Müdüriüğu ve Emek tnşaat tarafından yürütülen çalışmalara gö- re söz konusu 7 otel için önce değer tespiri yapıla- cak. Bunun için önümüz- deki 1 ay içinde değer tes- pitini gerçekleştirecek fırma ya da konsorsiyu- mu belirlemek için ihale açılacak. Değer tespitle- rinin ardından ihaleye ilişkin şartnameler hazır- lanacak. daha sonra da bu otellerin satışı için ulus- lararası ihaleye çıkılacak. En gözde otel Hlrton Bu arada satışa ilişkin ihaleler öncesi, gerek bu otellerin işletme haklannı de\Talan fırmalar gerekse uluslararası otel zıncirle- riyle çeşitli temaslarda bulunuldu. Yapılan gö- rüşmelerde istanbul Hil- ton Oteli 'ne şimdiden çok büyük bir ilgi olduğu or- taya çıktı. Bazı firmalar, bu otellerin işletmelerini alan fırmalann durumu- nu sorarken, bazı fırmalar da Emekli Sandığı otelle- rini yeni işletmecileri ile birlikte alabileceklerini, işletmecilerle ilgili soru- nu da gerekirse tazminat ödeyerek kendilerinın çö- zebileceğini ifade ettı. Ancak, 2002 yılında otellerin işletme haklannı alan firmalann bir bölü- münün satışa sıcak bak- madığı ve sözleşme hü- kümlerinin yerine getiril- mesini istediği öğrenildi. Emekli Sandığı'nın sat- maya hazırlandığı 7 otel- den sadece Hilton kârlı bir şekilde faaliyet göste- riyor. Işçi emeklisi, salça makinesiyaptı Konya'nın Seydişehir ilçesinde bir işçi emeklisi, traktör miline bağta olarak çahşan salça makinesiy le yilda 65 ton domates işhyor. Domatesin küosunun özeüikle yaz a\lannda 50 bin liraya kadar düştüğünü belirten Nevzat Durmaz,domateslerin çoğunun tarlalarda ka- bp çürüdüğüne dikkat çekti. Eldeki olanaklarla, bu ürünlerin ekonomiye nasıl kazandı- nlabileceğini çokdüşündüğünü, sonunda domatesleri salça yapmaya yarayan yeni bir yön- tem geüştirdi0ni ifade eden Durmaz, "10-15 kilo salçayı elde etmek için eİ gücüyle çataşan makinelerle neredeyse bir ay uğraşüması gerekiyordu" dedl Geliştirdiği makine yardı- nuyla yüda yaklaşık 65 ton domatesi işleyerek 9 ton salça imal ettiğini belirten Durmaz, iirertiği salçayı kilosu 1.5 milyon liradan sarnğmı söyledL (FotoğrafAA) AL ALANDA SOSYAİ ESTEK PROJrS! 102 üyesinin tamamını kadmlann oluşrurduğu Izmir Kiraz Ilçesi Yağlar Köyü Tanmsal Kalkm- ma Kooperatifi günlük 2 ton süt tophıyor. (Fotoğraf: AA) Örgütlü kadın çiftçikazaniyor ANKARA (AA) - 12 Mart 2004 tarihinde faaliyete başlayan ve 102 üyesinin tamammı kadınlann oluşrurduğu Izmir Kiraz Ilçesi Yağlar Köyü Tanmsal Kalkınma Kooperatifi, büyümeye, kooperatife üye kazandırmaya ve istihdam yaratmaya başladı.Yağlar Köyü Tanmsal Kalkınma Kooperatifi'ne, Tanm ve Köyişleri Bakanlığı'nca yürütülmekte olan Kjrsal Alanda Sosyal Destek Projesi'nden faydalanarak 232.5 milyar lira ahır kredisi, 41.8 milyar lira süt toplama merkezi kredisi, 490 milyar lira hayvan kredisi, 38 milyar lira süt toplama aracı kredisi ve 50 milyar lira yem kredisi olmak üzere toplam yaklaşık 852 milyar 332 milyon liralık kredi sağlanmıştı. Aynca bakanlıkça kooperatif üyesi 100 aileye, her aile için 2 baş olmak üzere toplam 200 gebe düve dağıtılmıştı. Kooperatif Yönetim Kurulu Başkanı Necibe Tuğrul, kooperatifin günlük 2 ton süt toplayarak soğuttuğunu, bunun için 2 adet süt toplama aracının satın almdığını söyledi. Tuğrul bu sütün yurt çapmda sarış yapan büyük bir süt ve süt ürünleri şirketine kilosu 490 bin liradan satıldığını belirtti. Süt toplama ve soğutma işleri için kooperatifçe bir adet stajyer süt teknikeri, 2 adet süt toplama görevlisi ve 2 adet şoför istihdam edildiğini belirten Tuğrul, aynca hayvanlann bakımı için de 2 adet veteriner ile anlaşıldığını ifade etti. Gençler, emeJdiler ve ev hanımlan başvuruda bulunuyor 'Ucuz alo' bayiliğine talep çok Ekonomi Servisi - Telekom pazannın serbestleşmesınin ardından daha ucuza telefon görüşmesi yaptırma hedefiyle kurulan şirketlerden bayilik almak isteyenlerin sayısı hız- la arhyor. Bayilik almanın ka zançlı bir iş olarak görüldüğü belirtilirken, özellikle gençler- den, emekliler ve ev hanımla- nndan çok fazla talep geldiği ifade ediliyor. Diğer şirketlerin aksine da- ha az sayıda bayilik verecek- lerini söyleyen A-Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Ne- jat Uzel, 'Alofon' adı üe hizmet verileceğini ve bayi sayısını en fazla 100 adet ile sınırladıkla- nnı belirtti. 10 bin başvuru Alofon noktalannı sınırlı tutmalannm sebebini, "Biz bayüerimizi iş ortağı olarakgö- rüyonız, pastanm boyutu bel- IL pastayı daha az dilimleyerek işortaklanmıza daha geniş im- kânlar sunmayı hedeffiyoruz" şeklinde açıklayan Uzel, da- ha şimdiden bayilik isteyen 10 bin başvuruyu değerlendirme- ye aldıklannı söyledi. Uzel, bayilik sistemi hakkında şu bilgileri verdi: "Bayi adaylanna anahtar teslim işyeri ve iş ortaklığı tek- A-Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Nejat Uzel, bayi sayısuu en fazla 100 adet ile sınıriadıklannı belirtti lif ediyoruz. tş ortaklanmız Call Shop olarak kullanacak- lan işyerkrinin elektrik, su, gü- venlik. mutfak. tuvalet ve tele- fon haüannı hazırlayıp bize teslim ediyorlar; geri kalan tüm mobüya teşrifan, bilgisa- yar donanımlan. telefon sant- ralı ve telefon makineleri, UMTH'leri için gerekli tüm ekipmanlar, A-Telekom tabe- lalan dahil olmak üzere her türiü ihtiy acını biz karşıbyo- ruz. Bu sistemde iş ortağı A- Tclekoma isim. imtiyaz hakla ve donanımlar için franchise bedeli ödüyor." Sektörün kısa sürede ekono- miye canlılık getireceğini de sözlerine ekleyen Nejat Uzel, birçok şirketin kıyasıya bir re- kabet içinde olacağının, bu- nun da yeni iş imkânlan yarat- acağının da albnı çizdi. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Hesaplaşmadıkça... Türkiye, 12 Eylül 1980 karanlığıyla hesaplaşamama- nın ağır sancılannı hâlâ çekiyor. 12 Eylül, toplumsal yapının asıl dokusunu oluştu- ran hak hukuk kavramlannın paramparça olmasına yol açtı. Yalnız, insanlan keyfi biçimde ezmekle kalmadı, kurumlar da büyük darbe aldığı için aradan geçen 24 yıl boyunca, yapılan yasal düzenlemeler, 12 Eylül'le kaybolan hak ve özgürtüklerin geri kazanımı için yeter- li olamıyor. Üstelik son çeyrek yüzyılda, dünyada. hak ve özgürlüklerin içeriği ve kapsamı genişledi; bu yön- de dev adımlar atıkJı. Buna karşın Türkiye, hak ve öz- gürlükler konusunda kimi ilkleri bile gerçekleştiremi- yon ilkel ve geri kalıyor. Ülke, hak ve özgüriükler, özellikle de toplu iş sözleş- meli ve grevli sendikal haklar gibi ekonomik haklar- da, 1980'in çok daha gerisindedir. Basın özgürlüğü, medya içi savaşlann dişlileri arasına sıkışıyor; en azın- dan çalışanlannın haklan açısından, 12 Eylül 1980 ön- cesini daha çok aratıyor. Bunun gibi, yıkılan, yok edi- len üniversite özerkliği de onanlamıyor; bir türiü geri- de bırakılamayan ilericilik-gericilik sıkıştırması altında eziliyor. Böyle olunca da ne bilimsel üretim büyüyor ne de günümüzde toplumsal gelişmenin itici gücü olan eğitim, olması gereken çağdaş nitelik düzeyini yakalı- yor. Eğitim, çalışma, sağlık ve çevre haklannın, hak olduğu bilinci yerieşemiyor. 12 Eylül'ün ABD'nın des- teğıyle komünizmle savaşım amacıyla palazlandırdığı siyasal Islam, komünizmden sonra da artan bir hızla, toplumsal, siyasal ve ekonomik yaşamı sanp sarmalı- yor. Günümüzde siyasi partilerin yapılan da daha ka- tılımcı ve demokratik bir özellik taşımıyor. Böyle olun- ca da siyasetin rant dağıtım mekanizması olmasının ve kirienmesinin önü alınamıyor. 12 Eylül askeri hareketi, 1980'in 24 Ocak'ında alınan ekonomide serbestleşme karariannın kucağında doğdu. Böylelikle, devletin rant dağıtımı aracı olması önlenecekti. Gidiş tersıne oldu. Serbest piyasa yerine, ülke tarihinde görülmedik bir rant ekonomisi süreci yaşanıyor. Batınlan bankalann topluma maliyetinin, 45.6 milyar dolardan diğer banka kayıplanyla birlikte, 73 milyar dolara ulaşan korkunç boyutları, yaşanan ulusal hesapsızlığın ağır faturasının yalnızca bir kısmı- nı oluşturuyor. Ekonominin, ağıriıklı olarak kayrt dışı özelliği, kendi kendini besliyor; yasalar uygulanmıyor; hukuk devleti, geçertilik kazanamıyor; toplumsal yaşa- mın damariannda ahlak değerleri yeniden egemen kı- lınamıyor. Kamu ekonomik kuruluşlan, özelleştirme adı altında, sudan ucuza fîyatlaria yağmalanıyor. Tablodan da izlenebileceği gibi sayılar da 12 Eylül sonrasını fena vuruyor. Kişi başına gelirdeki artış çok yetersiz kalıyor. 1980 sonrasında ekonomik büyüme çok sağlıksız iniş çıkışlar yaşıyor. Iç borçlar, 1980'de ulusal üretimin yüzde 16'sı dolayındaydı, bugün ulusal gelirin yüzde 54'ünü aşıyor. Dış borçlar da 2003 yılı ulu- sal gelirinin yüzde 61.6'sı dolayındadır. Kısaca, ülke borç batağına sürüklenmiş bulunuyor. Bütçe giderie- rinin yanya yakını, bu yıl yüzde 43.9'u borç faizi öde- melerine aynlıyor; kamu yatınmlan durma noktasına gelmiş bulunuyor. Yine 1980 sonrasında çok ilginç bir değişim vergi yapısında görülüyor: 1980'e göre ver- gilerin doğrudan-dolaylı oranı ters dönüyor. Bilindiği gi- bi, dolaylı vergiler, esas olarak alışverişten alınan ver- gilerdir; zengin-yoksul aynmı yapmaz; bu nedenle de vergilerin en adaletsiz türü sayılır. Dışsatım, olağanüs- tü parasal desteklerie ve ucuz işgücü ile de olsa bü- yük bir artış gösteriyorsa da bu olumlu gelişmenin eko- nomiyi düzlüğe çıkaracağı kuşkuludur. Fatura uzatılabilir. Ancak, ödeyecek kimse yok. Eko- nomi, 1980'de olduğu gibi, yine IMF tarafından yöne-~ tilmektedir. Türkiye'nin toplumsal yapısı ve siyasal ge- lişmişlik düzeyi, 12 Eylül'ü yargılamayı başaramadı. Türkiye, komşusu Yunanistan kadar olamadı; darbe- cilerinin yaptıklarını, evrensel hukukun süzgecinden geçiremedi. Bizde siyasi partiler, hesaplaşma konusun- da tam anlamıyla sınıfta kaldı. Bırakalım öncekileri bir yana, 2002 Kasım'ında tek başına iktidar olan AKP'nin de 12 Eylül'le hesaplaşma gibi birderdinin olmadığı çok açıktır. Banş kültürü şenliği olarak, "78'liler Girişi- m/"nce Marmaris'te düzenlenecek olan "Netekim Fes- f/Va//"nin hükümet tarafından yasaklanması da 12 Ey- lül'ün dokunulmazlığının günümüzdeki ayn bir göster- gesidir. • • • Var olan koşullarda, bundan sonra asıl çalışılması ge- reken dersler, demokratikleşme ve ekonomıdir. Tür- kiye, kendi toplumsal dinamikleriyle hak ve huku- ku nasıl egemen kılacağına; ekonomik gelişmeyle demokratikleşmeyi birlikte nasıl gerçekleştireceği- ne, somut düzeyde açıklık getirebilmelidir. AB üyeliği- ne giden sürecin de katkısıyla çağdaş demokrasinin gereklerine uygun yasal ve kurumsal düzenlemelerin yapılması bir zorunluluktur. 1980 şi başına gelir Borç (Milyar T Dolar) 1 570 ırç (Milyar TL) 813" jış Borç (Milyar dolar) 16~ Bütçe: - Faiz ödemesi (Milyar TL) 31 -Yatınmlann Payı-Yüzde Doğrudan Vergiler- Yüzde 63 Dışsatım (Milyar dolar) 3 Dışalım (Milyar dolar) 8~ 2003 3 364 194 366 700 "rar 52 718 886 55 "6S" [email protected] DÜNYA EKONOMİStNE BAKIŞ ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA Yazanmız, yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılarına bir süre ara vermiştir. İşini sevmeyen 'hastayım' diyor • Ekonomi Servisi - Araştırmalar grip ve soğuk algınlığının iş yaşamına en çok etki eden hastalıklar olduğunu ortaya koydu. Nobel Ilaç'ın AC Nielsen fırmasına yaptırdığı bir araşnrmaya göre, grip ve soğuk algınlığı nedeniyle işe gelmeyenlerin oranı yüzde 53 düzeyinde buluyor. Bu rakam ise fırmalarda günlük ortalama 1.8 gün iş kaybı anlamına geliyor. 16-24 yaş arasında 416 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre, genç yaş grubunda grip ve soğuk algınhğına bağlı işgücü kaybı daha yüksek. Dünya çapında işe devamsızlık sebeplerinin yüzde 10'nunu grip hastalığı oluşturuyor. Uzmanlara göre, çalışanlann soğuk algınlığı ve grip mazeretiyle işe gelmemelerinin en büyük nedeni işlerini sevmemeleri ya da bulunduklan ortamdan rahatsız olm^lan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle