Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 EYLÜL 2004PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI ekonomi(Ş cumhuriyet.com.tr 13
Fonun sürdürülebilir kalkınma formülü, söylemiyle eylemi arasındaki tezathğa örnek oluşturdu
IMF: ûısanayatınmşartAlmanya'da enerjl tartışması
Tekellerfiyat
artışlarından
sorumlu
FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) -
Almanya'da petrol fıyatlannda son
aylarda görülen artışlann tüketiciye
katlanarak yansıtıldığuıı öne süren
Tekel Komisyonu, enerji üretim ve
dağıtımı yapan tekelleri sert bir şekilde
suçladı. Hükümetin isteği üzerine
konuyla ilgili araştırma yapan ve
bağımsız kimliğe sahip komisyonun
başkanı Jürgen BasedoM, geçen hafta
başında Berliner Zeitung'a yaptığı
açıklamada enerji tekellerinin ellerinde
tuttuklan bölgesel tekel konumlanyla
serbest piyasayı kötüye kullandıklannı
söyledi. Almanya'da farklı bölgelerde
enerji üretim ve dağıtımı dört büyük
tekelin elınde bulunuyor. RWE, E.ON,
Vattenfall Europa ve EnBW adlı
tekeller, enerji alanında 1988 tarihinde
— ^ — — gerçekleştirilen
• Hükümetin özelleştirmelerden
isteği üzenne sonra bölgesel
planda tek üretici
ve dağıtıcı
konumuna
geldiler. Öte
yandan Başbakan
Gerhard Schröder
enerji tekellerinin
temsilcilerini
durumu
değerlendirmek
üzere bir zirve
toplantısına
çağırdı.
Toplantıya
Başbakan
Schröder'in yanı
sıra Ekonomi
Bakanı VVotfgang
Ekonomi Servisi - Yazdığı eko-
nomi reçeteleri ile birlikte çalıştı-
ğı tüm ülkelere yatu-ımlarda kısın-
tıya gidilmesini salık veren Ulus-
lararası Para Fonu (IMF) en iyi ya-
tınmın insana yapılan yatınm ol-
duğunu açıkladı. Söylemi ile eyle-
mi arasında büyük tezatlık yaşa-
nan fonun "İnsan Sermayesi ve
Ekonomik Kalkınma" isimli çalış-
masında, ülkelerin kalıcı ve istik-
rarlı bir sürdürülebilir kalkınma
sağlayabilmesi için mutlaka insan
gücü eğitimine yatınm yapmalan
gerektiği belirtildi.
AA muhabirinin derlediği veri-
lere göre, insan gücü eğitimine ye-
terli yatınm yapmayan ülkelerin
• Çalıştığı tüm ülkelerde yatınm yapılmaması konusunda
talimatlar veren Uluslararası Para Fonu, hazırladığı bir
çalışmada, küresel rekabette ancak eğitimli işgücüne sahip
ülkelerin daha etkin rekabet yapabileceği ve daha yüksek
katma değere sahip mal ve hizmet üretebileceğini belirtti.
kalkınmalannm da geçici olduğu-
nun altının çizildiği çalışmada,
"Eğitime yaOnm yapmayan bir ül-
ke, ekonomik büyümesini de sür-
düremez" deniliyor.
Doğal kaynaklann ülkeden ülke-
ye fark ettiğinin vurgulandığı çalış-
mada, doğal kaynak zenginlığinin
süreyle sınırlı bir zenginlik olduğu,
insan kaynağı eğitiminin ise doğal
kaynaktan daha önemli bir potan-
siyel olarak görüldüğü ifade edili-
yor. IMF çalışmasında, bir ülkede-
ki okul ve eğitim alryapısı ile öğ-
retmen ve okula devam oranımn,
eğitimli insan kaynağı stokunu be-
lirlediği, bu stokun da ekonomik
kalkınmaya doğrudan etki yapan
bir unsur olduğu belirtiliyor. Küre-
sel düzeyde, ülkeler arasında yo-
ğun rekabetin yaşandığının hatırla-
tıldığı çalışmada, ancak eğitimli iş-
gücüne sahip ülkelerin daha etkin
rekabet yapabileceği ve daha yük-
sek katma değere sahip mal ve hiz-
met üretebileceği vurgulanıyor.
Tarım örneği
Eğitimli işgücünün tanmsal
alandaki üretim için bile önemli
olduğu belirtilirken örneğüı Hin-
distan'da, eğitimli çiftçilerin aldı-
ğı verimin, eğitimsiz olan çiftçile-
re oranla kat kat fazla olduğu kay-
dediliyor. Oysa yıllardır IMF'nin
empoze ettiği politikalar nedeniy-
le Türkiye'de tanmın her geçen
gün biraz daha kan kaybettiği
biliniyor.
Aralannda İstanbul Hilton'un da bulunduğu yedi otel için ihaleye çıkılacak
Eıııek oteflermin satısmda ilk achm
• Emekli Sandığı'na ait İstanbul'daki
Tarabya, Maçka ve Hilton, Ankara'daki Stad
ve Büyük Ankara, Izmir'deki Büyük Efes ile
Bursa'daki Çelik Palas otelleri kısa süre içinde
elden çıkanlacak.
rapor
hazırlayan
Bağımsız
Tekel
Komisyonu
enerji
tekellerini
suçladı.
Başbakan
enerji
tekellerini
zirve
toplantısına
çağırdı.
Clement ile Çevre Bakanı Jürgen
Trittin de katılacak. Zirve toplantısının
ne zaman gerçekleşeceği ıse henüz
belirsiz. Toplantı çağnsuıa
uyacaklannı açıklayan enerji tekelleri
sözcüleri, toplantının yararh olacağını,
böylelikle konuyla ilgili anlaşıhr
açıklamalarda bulunma olanağı elde
edeceklerini söylediler. Ekonomi
Bakanı Clement ıse tüketiciye ve
sanayıye yansıtüan fıyat artışlannın
kabul edilemez olduğunu öne sürerek,
bu durumun ekonomiyi etkilediğinı
belirtti. Schröder hükümeti enerji
alanındaki bu olumsuz durumu
denetleyebilmek için bir "Enerji
Ekonomisi Yasası" çıkarmayı planlıyor.
Bu yasa ile kurulacak "Düzenleme
Dairesi" enerji fiyatlanndaki artışlan
gözleyecek.
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Emekli Sandığı bünye-
sinde bulunan 7 otelin
satışı için ilk adım atılı-
yor. tşletme haklan
2002 'de imzalanan yöne-
tim anlaşmalan ile ya-
bancı otel zincirlerine
devredilen tstanbul'dakı
Tarabya, Ankara'daki
Stad ve Büyük Ankara,
Izmir'deki Büyük Efes,
Bursa'dakı Çelık Palas
ve yine kiralama anJaş-
ması bulunan İstanbul
Maçka Oteli kısa süre
içinde elden çıkanlacak.
Bu 6 otelin yanı sıra yi-
ne Emekli Sandığı'na ait
bulunan ve işletmesi daha
önce 20 yıllığına Hilton'a
devredilen İstanbul Hil-
ton Oteli de diğer oteller
ile birlikte yenı sahibini
bulacak. Emekli Sandığı
Genel Müdüriüğu ve
Emek tnşaat tarafından
yürütülen çalışmalara gö-
re söz konusu 7 otel için
önce değer tespiri yapıla-
cak. Bunun için önümüz-
deki 1 ay içinde değer tes-
pitini gerçekleştirecek
fırma ya da konsorsiyu-
mu belirlemek için ihale
açılacak. Değer tespitle-
rinin ardından ihaleye
ilişkin şartnameler hazır-
lanacak. daha sonra da bu
otellerin satışı için ulus-
lararası ihaleye çıkılacak.
En gözde otel
Hlrton
Bu arada satışa ilişkin
ihaleler öncesi, gerek bu
otellerin işletme haklannı
de\Talan fırmalar gerekse
uluslararası otel zıncirle-
riyle çeşitli temaslarda
bulunuldu. Yapılan gö-
rüşmelerde istanbul Hil-
ton Oteli 'ne şimdiden çok
büyük bir ilgi olduğu or-
taya çıktı. Bazı firmalar,
bu otellerin işletmelerini
alan fırmalann durumu-
nu sorarken, bazı fırmalar
da Emekli Sandığı otelle-
rini yeni işletmecileri ile
birlikte alabileceklerini,
işletmecilerle ilgili soru-
nu da gerekirse tazminat
ödeyerek kendilerinın çö-
zebileceğini ifade ettı.
Ancak, 2002 yılında
otellerin işletme haklannı
alan firmalann bir bölü-
münün satışa sıcak bak-
madığı ve sözleşme hü-
kümlerinin yerine getiril-
mesini istediği öğrenildi.
Emekli Sandığı'nın sat-
maya hazırlandığı 7 otel-
den sadece Hilton kârlı
bir şekilde faaliyet göste-
riyor.
Işçi emeklisi, salça makinesiyaptı
Konya'nın Seydişehir ilçesinde bir işçi emeklisi, traktör miline bağta olarak çahşan salça
makinesiy le yilda 65 ton domates işhyor. Domatesin küosunun özeüikle yaz a\lannda 50
bin liraya kadar düştüğünü belirten Nevzat Durmaz,domateslerin çoğunun tarlalarda ka-
bp çürüdüğüne dikkat çekti. Eldeki olanaklarla, bu ürünlerin ekonomiye nasıl kazandı-
nlabileceğini çokdüşündüğünü, sonunda domatesleri salça yapmaya yarayan yeni bir yön-
tem geüştirdi0ni ifade eden Durmaz, "10-15 kilo salçayı elde etmek için eİ gücüyle çataşan
makinelerle neredeyse bir ay uğraşüması gerekiyordu" dedl Geliştirdiği makine yardı-
nuyla yüda yaklaşık 65 ton domatesi işleyerek 9 ton salça imal ettiğini belirten Durmaz,
iirertiği salçayı kilosu 1.5 milyon liradan sarnğmı söyledL (FotoğrafAA)
AL ALANDA SOSYAİ
ESTEK PROJrS!
102 üyesinin tamamını kadmlann oluşrurduğu Izmir Kiraz Ilçesi Yağlar Köyü Tanmsal Kalkm-
ma Kooperatifi günlük 2 ton süt tophıyor. (Fotoğraf: AA)
Örgütlü kadın çiftçikazaniyor
ANKARA (AA) - 12 Mart 2004 tarihinde
faaliyete başlayan ve 102 üyesinin
tamammı kadınlann oluşrurduğu Izmir
Kiraz Ilçesi Yağlar Köyü Tanmsal
Kalkınma Kooperatifi, büyümeye,
kooperatife üye kazandırmaya ve istihdam
yaratmaya başladı.Yağlar Köyü Tanmsal
Kalkınma Kooperatifi'ne, Tanm ve
Köyişleri Bakanlığı'nca yürütülmekte olan
Kjrsal Alanda Sosyal Destek Projesi'nden
faydalanarak 232.5 milyar lira ahır kredisi,
41.8 milyar lira süt toplama merkezi
kredisi, 490 milyar lira hayvan kredisi, 38
milyar lira süt toplama aracı kredisi ve 50
milyar lira yem kredisi olmak üzere toplam
yaklaşık 852 milyar 332 milyon liralık
kredi sağlanmıştı. Aynca bakanlıkça
kooperatif üyesi 100 aileye, her aile için 2
baş olmak üzere toplam 200 gebe düve
dağıtılmıştı. Kooperatif Yönetim Kurulu
Başkanı Necibe Tuğrul, kooperatifin
günlük 2 ton süt toplayarak soğuttuğunu,
bunun için 2 adet süt toplama aracının satın
almdığını söyledi. Tuğrul bu sütün yurt
çapmda sarış yapan büyük bir süt ve süt
ürünleri şirketine kilosu 490 bin liradan
satıldığını belirtti. Süt toplama ve soğutma
işleri için kooperatifçe bir adet stajyer süt
teknikeri, 2 adet süt toplama görevlisi ve 2
adet şoför istihdam edildiğini belirten
Tuğrul, aynca hayvanlann bakımı için de 2
adet veteriner ile anlaşıldığını ifade etti.
Gençler, emeJdiler ve ev hanımlan başvuruda bulunuyor
'Ucuz alo' bayiliğine talep çok
Ekonomi Servisi - Telekom
pazannın serbestleşmesınin
ardından daha ucuza telefon
görüşmesi yaptırma hedefiyle
kurulan şirketlerden bayilik
almak isteyenlerin sayısı hız-
la arhyor. Bayilik almanın ka
zançlı bir iş olarak görüldüğü
belirtilirken, özellikle gençler-
den, emekliler ve ev hanımla-
nndan çok fazla talep geldiği
ifade ediliyor.
Diğer şirketlerin aksine da-
ha az sayıda bayilik verecek-
lerini söyleyen A-Telekom
Yönetim Kurulu Başkanı Ne-
jat Uzel, 'Alofon' adı üe hizmet
verileceğini ve bayi sayısını en
fazla 100 adet ile sınırladıkla-
nnı belirtti.
10 bin başvuru
Alofon noktalannı sınırlı
tutmalannm sebebini, "Biz
bayüerimizi iş ortağı olarakgö-
rüyonız, pastanm boyutu bel-
IL pastayı daha az dilimleyerek
işortaklanmıza daha geniş im-
kânlar sunmayı hedeffiyoruz"
şeklinde açıklayan Uzel, da-
ha şimdiden bayilik isteyen 10
bin başvuruyu değerlendirme-
ye aldıklannı söyledi. Uzel,
bayilik sistemi hakkında şu
bilgileri verdi:
"Bayi adaylanna anahtar
teslim işyeri ve iş ortaklığı tek-
A-Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Nejat Uzel, bayi sayısuu en
fazla 100 adet ile sınıriadıklannı belirtti
lif ediyoruz. tş ortaklanmız
Call Shop olarak kullanacak-
lan işyerkrinin elektrik, su, gü-
venlik. mutfak. tuvalet ve tele-
fon haüannı hazırlayıp bize
teslim ediyorlar; geri kalan
tüm mobüya teşrifan, bilgisa-
yar donanımlan. telefon sant-
ralı ve telefon makineleri,
UMTH'leri için gerekli tüm
ekipmanlar, A-Telekom tabe-
lalan dahil olmak üzere her
türiü ihtiy acını biz karşıbyo-
ruz. Bu sistemde iş ortağı A-
Tclekoma isim. imtiyaz hakla
ve donanımlar için franchise
bedeli ödüyor."
Sektörün kısa sürede ekono-
miye canlılık getireceğini de
sözlerine ekleyen Nejat Uzel,
birçok şirketin kıyasıya bir re-
kabet içinde olacağının, bu-
nun da yeni iş imkânlan yarat-
acağının da albnı çizdi.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Hesaplaşmadıkça...
Türkiye, 12 Eylül 1980 karanlığıyla hesaplaşamama-
nın ağır sancılannı hâlâ çekiyor.
12 Eylül, toplumsal yapının asıl dokusunu oluştu-
ran hak hukuk kavramlannın paramparça olmasına yol
açtı. Yalnız, insanlan keyfi biçimde ezmekle kalmadı,
kurumlar da büyük darbe aldığı için aradan geçen 24
yıl boyunca, yapılan yasal düzenlemeler, 12 Eylül'le
kaybolan hak ve özgürtüklerin geri kazanımı için yeter-
li olamıyor. Üstelik son çeyrek yüzyılda, dünyada. hak
ve özgürlüklerin içeriği ve kapsamı genişledi; bu yön-
de dev adımlar atıkJı. Buna karşın Türkiye, hak ve öz-
gürlükler konusunda kimi ilkleri bile gerçekleştiremi-
yon ilkel ve geri kalıyor.
Ülke, hak ve özgüriükler, özellikle de toplu iş sözleş-
meli ve grevli sendikal haklar gibi ekonomik haklar-
da, 1980'in çok daha gerisindedir. Basın özgürlüğü,
medya içi savaşlann dişlileri arasına sıkışıyor; en azın-
dan çalışanlannın haklan açısından, 12 Eylül 1980 ön-
cesini daha çok aratıyor. Bunun gibi, yıkılan, yok edi-
len üniversite özerkliği de onanlamıyor; bir türiü geri-
de bırakılamayan ilericilik-gericilik sıkıştırması altında
eziliyor. Böyle olunca da ne bilimsel üretim büyüyor ne
de günümüzde toplumsal gelişmenin itici gücü olan
eğitim, olması gereken çağdaş nitelik düzeyini yakalı-
yor. Eğitim, çalışma, sağlık ve çevre haklannın, hak
olduğu bilinci yerieşemiyor. 12 Eylül'ün ABD'nın des-
teğıyle komünizmle savaşım amacıyla palazlandırdığı
siyasal Islam, komünizmden sonra da artan bir hızla,
toplumsal, siyasal ve ekonomik yaşamı sanp sarmalı-
yor. Günümüzde siyasi partilerin yapılan da daha ka-
tılımcı ve demokratik bir özellik taşımıyor. Böyle olun-
ca da siyasetin rant dağıtım mekanizması olmasının ve
kirienmesinin önü alınamıyor.
12 Eylül askeri hareketi, 1980'in 24 Ocak'ında alınan
ekonomide serbestleşme karariannın kucağında
doğdu. Böylelikle, devletin rant dağıtımı aracı olması
önlenecekti. Gidiş tersıne oldu. Serbest piyasa yerine,
ülke tarihinde görülmedik bir rant ekonomisi süreci
yaşanıyor. Batınlan bankalann topluma maliyetinin,
45.6 milyar dolardan diğer banka kayıplanyla birlikte,
73 milyar dolara ulaşan korkunç boyutları, yaşanan
ulusal hesapsızlığın ağır faturasının yalnızca bir kısmı-
nı oluşturuyor. Ekonominin, ağıriıklı olarak kayrt dışı
özelliği, kendi kendini besliyor; yasalar uygulanmıyor;
hukuk devleti, geçertilik kazanamıyor; toplumsal yaşa-
mın damariannda ahlak değerleri yeniden egemen kı-
lınamıyor. Kamu ekonomik kuruluşlan, özelleştirme adı
altında, sudan ucuza fîyatlaria yağmalanıyor.
Tablodan da izlenebileceği gibi sayılar da 12 Eylül
sonrasını fena vuruyor. Kişi başına gelirdeki artış çok
yetersiz kalıyor. 1980 sonrasında ekonomik büyüme
çok sağlıksız iniş çıkışlar yaşıyor. Iç borçlar, 1980'de
ulusal üretimin yüzde 16'sı dolayındaydı, bugün ulusal
gelirin yüzde 54'ünü aşıyor. Dış borçlar da 2003 yılı ulu-
sal gelirinin yüzde 61.6'sı dolayındadır. Kısaca, ülke
borç batağına sürüklenmiş bulunuyor. Bütçe giderie-
rinin yanya yakını, bu yıl yüzde 43.9'u borç faizi öde-
melerine aynlıyor; kamu yatınmlan durma noktasına
gelmiş bulunuyor. Yine 1980 sonrasında çok ilginç bir
değişim vergi yapısında görülüyor: 1980'e göre ver-
gilerin doğrudan-dolaylı oranı ters dönüyor. Bilindiği gi-
bi, dolaylı vergiler, esas olarak alışverişten alınan ver-
gilerdir; zengin-yoksul aynmı yapmaz; bu nedenle de
vergilerin en adaletsiz türü sayılır. Dışsatım, olağanüs-
tü parasal desteklerie ve ucuz işgücü ile de olsa bü-
yük bir artış gösteriyorsa da bu olumlu gelişmenin eko-
nomiyi düzlüğe çıkaracağı kuşkuludur.
Fatura uzatılabilir. Ancak, ödeyecek kimse yok. Eko-
nomi, 1980'de olduğu gibi, yine IMF tarafından yöne-~
tilmektedir. Türkiye'nin toplumsal yapısı ve siyasal ge-
lişmişlik düzeyi, 12 Eylül'ü yargılamayı başaramadı.
Türkiye, komşusu Yunanistan kadar olamadı; darbe-
cilerinin yaptıklarını, evrensel hukukun süzgecinden
geçiremedi. Bizde siyasi partiler, hesaplaşma konusun-
da tam anlamıyla sınıfta kaldı. Bırakalım öncekileri bir
yana, 2002 Kasım'ında tek başına iktidar olan AKP'nin
de 12 Eylül'le hesaplaşma gibi birderdinin olmadığı çok
açıktır. Banş kültürü şenliği olarak, "78'liler Girişi-
m/"nce Marmaris'te düzenlenecek olan "Netekim Fes-
f/Va//"nin hükümet tarafından yasaklanması da 12 Ey-
lül'ün dokunulmazlığının günümüzdeki ayn bir göster-
gesidir.
• • •
Var olan koşullarda, bundan sonra asıl çalışılması ge-
reken dersler, demokratikleşme ve ekonomıdir. Tür-
kiye, kendi toplumsal dinamikleriyle hak ve huku-
ku nasıl egemen kılacağına; ekonomik gelişmeyle
demokratikleşmeyi birlikte nasıl gerçekleştireceği-
ne, somut düzeyde açıklık getirebilmelidir. AB üyeliği-
ne giden sürecin de katkısıyla çağdaş demokrasinin
gereklerine uygun yasal ve kurumsal düzenlemelerin
yapılması bir zorunluluktur.
1980
şi başına gelir
Borç (Milyar T
Dolar) 1 570
ırç (Milyar TL) 813"
jış Borç (Milyar dolar) 16~
Bütçe: - Faiz ödemesi
(Milyar TL) 31
-Yatınmlann Payı-Yüzde
Doğrudan Vergiler- Yüzde 63
Dışsatım (Milyar dolar) 3
Dışalım (Milyar dolar) 8~
2003
3 364
194 366 700
"rar
52 718 886
55
"6S"
[email protected]
DÜNYA EKONOMİStNE BAKIŞ
ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA
Yazanmız, yıllık izninin bir bölümünü kullandığından
yazılarına bir süre ara vermiştir.
İşini sevmeyen 'hastayım' diyor
• Ekonomi Servisi - Araştırmalar grip ve soğuk
algınlığının iş yaşamına en çok etki eden hastalıklar
olduğunu ortaya koydu. Nobel Ilaç'ın AC Nielsen
fırmasına yaptırdığı bir araşnrmaya göre, grip ve
soğuk algınlığı nedeniyle işe gelmeyenlerin oranı
yüzde 53 düzeyinde buluyor. Bu rakam ise
fırmalarda günlük ortalama 1.8 gün iş kaybı
anlamına geliyor. 16-24 yaş arasında 416 kişi
üzerinde yapılan araştırmaya göre, genç yaş
grubunda grip ve soğuk algınhğına bağlı işgücü
kaybı daha yüksek. Dünya çapında işe devamsızlık
sebeplerinin yüzde 10'nunu grip hastalığı
oluşturuyor. Uzmanlara göre, çalışanlann soğuk
algınlığı ve grip mazeretiyle işe gelmemelerinin en
büyük nedeni işlerini sevmemeleri ya da
bulunduklan ortamdan rahatsız olm^lan.