22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 AĞUSTOS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM ekonomifa cumhuriyet.com.tr 13 Tekelleşmeye karşı yasal önlemler 10 yıl önce alındı, ancak yalnızca 17 sektörde sonuç var Rekabet kâğıtüzerindekaldıEkonomi Servisi - Rekabetin Ko- runması Hakkında Kanun'un 10 yıl önce çıkanldığı Türkiye'de hâlâ te- kelleşmenin önüne geçilemiyor. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün son verileri 7 Aralık 1994 tarihinde yü- rürlüğe giren Rekabetin Korunma- sı Kanunu ve kanun kapsamında oluşturulan Rekabet Kurumu'nun çahşmalarınm yetersiz kaldığım ortaya koydu. DİE'nin verilerine göre Türki- ye'deki 123 ekonomik faaliyet ala- nından, aralarında birçok kritik sektörün de bulunduğu 44'ünde "çok yüksek" oranda tekelleşme • Toplam 123 sektörden aralannda çok kritik sektörlerin de bulunduğu 44'ünde çok yüksek, 27'sinde yüksek derecede tekelleşme yaşanıyor. 34 sektörde orta derecede yoğunlaşma bulunurken tam rekabetin yaşanabildiği sektör sayısı ise 17'de kalıyor. bulunduğu, 27 sektörde ise "yük- sek derecede" tekelleşme yaşanı- yor Tam rekabetin sağlandığı sek- tör sayısı ise yalnızca 17. Orta de- recede yoğunlaşmanın olduğu sek- tör sayısı da 34 olarak belirlendi. Çok yüksek derecede yoğunlaş- ma yaşanan sektörler arasında ga- zete, dergi ve sürekli yayınlar; bü- ro, muhasebe ve bilgi işlem maki- neleri; nişasta, oyuncak, bira, al- kollü içecekler, şarap gibi faaliyet alanlan da yer alıyor. DÎE'nin yoğunlaşma istatistikle- ri ile bir faaliyet alanındaki tekel- leşme, ilk dört firmanın piyasa pa- yına göre ölçülüyor. Sektördeki ilk dört firmanın pi- yasanın yüzde 70'inden fazlasını kontrol ettiği sektörlerde çok yük- sek, yüzde 50 ile yüzde 70'ini kont- rol ettiği sektörlerde yüksek dere- cede tekelleşme bulunduğu kabul ediliyor. İlk dört firmanın payının yüzde 30-50 arasında bulunduğu sektörlerde orta derecede, yüzde 30'dan düşük bulunduğu sektörler- de ise düşük derecede yoğunlaşma yaşandığı kabul ediliyor. Kasette tek hâkim Yüksek derecede tekelleşme ya- şanan sektörlerden plak. kaset ve benzeri kayıtlı medyanın yayımı, motorlu kara taşıtlan dışındaki ula- şım araçlan ve spor malzemeleri imalatında tek bir firma piyasanın yüzde 100'ünü kontrol ediyor. Plak, kaset ve kayıtlı medyanın dağıtımı, sanayide kullanılan işlem kontrol teçhizatı imalatı ve saat imalatında iki firma, kok fınnı ürünleri imalatında üç firma, de- miryolu ve tramvay lokomotifleri ile vagon imalatında dört firma, su- ni ve sentetik elyaf imalatında da 5 firma piyasanın yüzde 100'üne hükmedivor. ZORLU SÜREÇ TürldyeAB'den tarih ülırsa... ANKARA (AA) - Türkiye'nin bu yıl sonunda AB'den müzakere tarihi alması durumunda, bundan sonra da zorlu bir süreç devam edecek. Tarih alınmasının ardından öncelikle mevzuat taraması başlayacak, AB mevzuatı karşılaştırması yapılacak ve uygun olmayan hususlar belirlenecek. Bunun ardından müzakere aşamasına gelinecek ve bu noktada Türkiye bir başmüzakereci ile müzakere heyeti belirleyecek. Bu heyet üye ülkelerden oluşan heyetlerle müzakereleri yürütecek. Bu arada müzakereler, mallann ve kişilerin serbest dolaşurundan, balıkçılığa, vergüendirmeden bölgesel politikalara, ^ _ ^ _ ^ _ ^ ^ _ _ ^ gümrük birliğinden adalete > I a n " kadar 29 değişik alınmasının konuda ardından gerçekleştirilecek. Öncelikle Müzakere mevzuat taraması ^ l l k l a n a l t m d a , . i »r. hızmet sunumu başlayacak, AB s e r b e s t ı s i ) ş ı r k e t l e r mevzuatı hukuku, rekabet karşılaştırması politikası, tanm, yapılacak ve ulaştırma, uygun olmayan ekonomik ve belırlenecek. p o l l t l k a v e istihdam, enerji,sanayi politikası, KOBÎ'ler ve çevre gibi alanlar olacak. Bu 29 bölüm bittiğinde müzakereler de tamamlanmış olacak. Müzakereler sırasında Türkiye pozisyonunu belirlerken AB de istediği düzenlemelerin hangi tarihe kadar yapılmasuıı istediğini masaya koyacak ve sonuçta bir uzlaşma sağlanacak. Bazı alanlarda AB'nin geçiş süreleri verdiği bilinirken tek bir örnek de bulunmuyor. Örneğin mallann serbest lolaşımı konusunda Kıbrıs Rum "kesimine geçiş süresi verilirken, kişilerin serbest dolaşımında da Malta'nın 7 yıllık bir geçiş dönemi bulunuyor.,, Eti Gümüş, daha önce sözleşmeye uymayan şirketin sahibine satıldı Belgelere değil şirkete inandılar AYŞE SAYIN • Eti Gümüş'ü alan Söğütsen Seramik'in sahibi ile daha önce sözleşme gerekleıini yerine getirmeyen 3 S Madencilik'in sahibi aynı kişi. Ama hükümet iki şirket arasında "ilişki" olduğuna dair bilgi ve belgeye "ulaşamadı". Bakanı Unakıtan, Söğüt- sen Seramik'in, "Söğüt Seramik SanayFnin isim değiştirmiş hali olup ol- madığını da soran Sağ'a, şirketin verdiği bilgileri baz alarak yanıt verdi. Unakıtan, şirketin ihale sürecinde ÖlB'ye verdiği belgelere göre, Söğütsen Seramik'in 26 Haziran 2000'dekurulan lOtrilyon lira sermayeli bir anonim şirket olduğunu, Söğüt Seramik Sanayi ile Söğüt- sen Seramik arasında bir ılişkı olup olmadıgına da- ır ÖİB kayıtlannda her- hangı bir bilgi ve belge bulunmadığını ileri sürdü. Ana sektörlerde en büyük sapma eğitimde oldu AKP 'yatınmsızlık'ta lider ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümetlerin bütçe hedeflerini tutturmak için ilk çare olarak yatırımlarda kesintiye gitmesi, kalkınma planı hedeflerinde önemli sapmaya yol açtı. Bu çerçevede kamu yatırımları, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı'ndaki hedeflerden yüzde 32 oranında saparken, AKP hükümeti yatırımsızlıkta "fider" oldu. AKP'nin işbaşında olduğu 2003 yılında planlanan yatınmların ancak yansı gerçekleşirken, 2004 yılında bu rakamın daha da yükselmesi bekleniyor. Çünkü yılbaşındaki program hedefi bile plan hedefinin yüzde 50.4 oranında altında kaldı. Ana sektörler bazında bakıldıöında ise en büyük sapmanın eğitim yatınmlannda olması dikkat çekiyor. Yıllardır eğitime katkı payı adı altında yurttaştan trilyonlarca lira toplanırken, plan hedeflerindeki en büyük sapma yüzde 41.9 ile eğitim sektöründe gerçekleşti. Tanm hedeflerindeki sapma yüzde 16.4 olurken, madencilikte yüzde 26.8, imalatta yüzde 21.3, enerjide yüzde 30.4 ulaştırmada yüzde 26.9 olarak gerçekleşti. Alt sektörler bazında bakıldığında ise en fazla sapma yüzde 62.4 ile ticaret hizmetleri. yüzde 54.4 ile belediye hizmetleri, yüzde 49.8 ile kültür alanlannda gerçekleşti. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda öngörülen hedefi aşan tek kalem ise "kanafizasyon" yatınmı oldu. ANKARA - Özelleştir- me Idaresi Başkanlığı'nın (ÖlB), geçen mayıs ayın- da 41.2 milyon dolara Eti Gümüş'ü sattığı Söğütsen Seramik AŞ'nin gerçek kımliğine ilişkin meslek kuruluşlarının uyanlan ve kamuoyuna yansıyan tar- tışmalara karşın şirketin verdiği bilgilerle yetindi- ği ortaya çıktı. Eti Gü- müş'ü alan Söğütsen Se- ramik ile 3 yıl önce ban- kalara borcu nedenıyle if- las eden Söğüt Seramik ve geçen yıl aynı ihaleyi alıp sözleşme gereklerini yeri- ne getirmediği için ihale- nın iptaline neden olan 3 S Madencilik'in sahipleri- nin aynı kişi olmasına kar- şın satış gerçekleşti. Ma- liye Bakanı Kemal Una- kıtan, bu konuda kendile- rine bilgi ve belge "ulaş- madığınr iddia etti. Eti Gümüş özelleştir- mesindeki çarpıklık, CHP Adana Milletvekili Ke- mal Sağ'ın konuya ilişkin soru önergesıne, Maliye Bakanı Kemal Unakı- tan'ın verdiği yanıtla bir kez daha ortaya çıktı. Sağ, ihaleyi alan Söğütsen Se- ramik'in, daha sonra 3 S Madencilik olarak adını değıştiren ve 3 yıl önce bankalara olan borcu ne- deniyle iflas eden Söğüt Seramik Sanayi Şirketi ile ilişkisini sordu. Maliye Deneylml tartışmalı Oysa ihale öncesinde ve sürecinde, 3 S Madenci- lik, Söğüt Seramik Sana- yi ile Söğütsen Seramik arasındakı ilişkiler, gerek meslek odalan ve sendi- kalar gerekse basın tara- fından aynntılanyla ka- muoyuna yansıhldı. An- cak ÖtB ve hükümet bu iddialan ve belgeleri dik- kate almadı. ihaleyi bu kez Söğütsen Seramik adı altında alan şirketin madencilik sektö- ründeki deneyimi de tar- tışmalı. Maliye Bakanı Unakıtan, Sağ'ın bu ko- nudaki sorusuna, yine şir- ketin "ana sözkşmesinde- Ititaahhütlerr sıralayarak yanıt verdı. DÜNYA EKONOMlSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@ tr.net ABD'nin ekonomik, siyasi, askeri za- yıflıkları belirginleştikçe, Rusya, Çin, hatta Hindistan'ın stratejik araştırma çevrelerinde, ABD'ye yönelik ilginç tar- tışmalar yoğunlaşıyor. Artık, dünya ekonomisinde, ABD'nin yanı sıra Çin de, sunduğu talep ve arz- la, meta ve enerji piyasalannda fiyatla- n, kapasiteleri beliıiemeye başladı. Dün- ya Ticaret örgütü'nün Doha, Cancun, Cenevre toplantılannın gösterdiği gibi, ^rtık G-20 grubuyla, bunun sözcülüğü- nü yapan Brezitya ve Hindistan, onlan destekleyen Çin, DTÖ içinde ihmal edi- lemeyecek bir güç oluşturuyor. Rusya dünyanın ikinci büyük petrol ihracatçı- sı oldu; Yukos olayının gösterdiği gibi, dünya enerji piyasalannda artık belirie- yici bir etki yapıyor. Giderek daha çok yorumcu, The Times'ın finans editörü Graham Searjant gibi güçler dengesi- nin artık değişmeye başladığını kabul ediyor ("Ever so slovvly, the balance of woridpower is changing", 30/07) Büyük sürpriz Askeri ve teknolojik gelişmeler ala- nında, daha önce de aktardığım gibi Çin'de ama özellikle Rusya'da askeri gelişmeler, yeni silah sistemleri, "para- zit mikro-uydular" (space.com 01/08/04; UPI 28/05/08) artık Batı'da giderek daha çok ilgi çekiyor. Rusya bir- çok ekonomik sıkıntıya rağmen, BMP- 3 zııtılı araçlan, ABD Patriot füzelerinden daha etkin olduğu söylenen S-400 fü- zeleri, Kamov-50 helikopterleri gibi en ileri silah teknolojileri üretmeye, hem ABD'nin müttefiklerine, Umman ve Bir- leşik Arap Emiriikleri gibi nüfuz alanla- nna hem de potansiyel rakiplerine sat- maya devam ediyor (Yevgeny Be- dersky, PNIR, 21/07). Aynca Rusya bu yıl uzaya, 9 yeni haberleşme/askeri amaçlı uydu gönderdi (AFP 22/07). Tüm Alternatif Hegemonya Stratejileri bunlar ilginç gelişmeler, ancak, yıl ba- şındaABD ile Hindistan'ın Gvvalior böl- gesinde ortak gerçekleştirdikleri bir ma- nevra, bu tartışmalan yeni bir boyuta taşıdı. Çünkü, manevralardaki "ikilikar- şılaşmalann" ("dog fights") 10'da 9'un- dan Hintli pilotlar galip çıktılar (Finan- cial Times, 05/08). Bu "beklenmedik" durum iki anlama geliyordu: Birincisi Rus yapımı SU-30K ve MIG-21 uçaklan, ABD yapı- mı F-15'lerden daha üstün- dü. Ikincisi, "ikinciligde" bir ülke "birinci ligin şampiyo- nunu" yenecek düzeyde oyuncu yetiştirebiliyordu. Şimdi, ABD genelkurmayın- da başlayan tartışmalara da bakarak ABD'nin bu yenilgi- yi telafi etmek için elinden geleni yapacağını söyleye- biliriz. lyi ama hangi kaynak- larla?.. Hindistan-ABD savaşı Eski Hindistan Genelkurmay Başka- nı S. Padmanabhan'ın Gvvalior dene- yinden ve ABD savunma stratejisinin olası sonuçlarından hareketle yazdığı kitapta (The VVrrting on the Wall. India Checkmates America 2017 Manas Publications, 2004) geliştirilen senaryo, 2003'te Hindistan'ın Irak'a asker gön- dermeyi reddetmesinden sonra başla- yan bir ABD-Hindistan gerginliğinin, ABD'nin Pakistan'ayakınlaşması, gide- rek hiçbir uluslararası kurumu tanıma- yan bir "haydut devlete" dönüşmesi, bunakarşılık Hindistan'ın Brezilya, Mek- sika, Rusya gibi ülkelerle ama özellikle Çin'ie giderek daha yakın ilişkilere gir- mesi, silah teknolojisini, nano-robotlar ve yapay zekâya dayanan gelişmeleri de içererek geliştirmesiyle devam edi- yor ve 2017'de bir Pakistan-Hindistan çatışmasında ABD'nin Pakistan'ı des- teklemesiyle açık savaşa dönüşüyor. Bu çatışmayı ABD tomohvvaklannı da- ha ilk saldında havada imha eden, uçaklannı püskürten Hindistan kazanı- yor; ABD geri çekilmek zorunda kalıyor (India Defence Consultants, 25/07/04). Hindistanlı general, bu tür çatışma olasılıklarını engellemek için çok kutupluluğun kurumlarının geliştir- mesini, Birieşmiş Milletler'in güçlendi- rilmesini ve bir Asya Güvenlik Paktı oluşturulmasını da öneriyor. SSCB-2 ve doflru 1 Sovyet militarizmini yücelten kitapla- nyla ün kazanan Maksim Kalaşni- kov'un (Vladimir Kuçerenko) yayımlan- dıktan sonra yine büyük ilgi çekerek ge- çen 18 ay içinde birçok yeni basımı ya- pılan USSR-2'ye Doğru İleri başlıklı ki- tabının (Victor Yasman, Radio Free Europe, 03/08) Padmanabhan'ınkinin aksine açıkça saldırgan, emperyalist bir tonu var. 1980'lerde KGB Başkanı Yu- ri Andropov, en ileri Sovyet teknoloji- sini, milyarlarca dolariık gaz, petrol ge- lirleri ve sovyet gizli servisinin muazzam gücüyle birteştiren bir model öneriyor- du. Kalaşnikov o modelin bugün geliş- tirilerek uygulanabileceğini savunuyor: Kalaşnikov'a göre, Rusya ne Batı'nın liberal modelini benimseyebilir ne de Do- ğu'nun ucuz işgücüne da- yanan modelini. Hammad- de enerji ihracatına daya- narak gelişmenin sürdürü- lemeyeceğini savunan Ka- laşnikov, yeni bir model öneriyor: Rusya Batı'dan Çarlık dönemi altınlannı geri almalı, Çin ve Islamla çatışmaya yol açmayacak, yeni tür ittifaklara, (ömeğin Suudi Arabistan'la) olanak sağlayacak birdış politika, ulusal bilinci yeniden şekil- lendirecek bir iç politika ideolojisi ya- ratmak gerekiyor (06/08/04). Ve ilginç olan şu ki Rusya'da liberal serbest pi- yasa reformlannın mimarı Chu çevre- sindeki ülkeler üzerindeki nüfuzunun SSCB tarzı bir federal imparatorlukla değil daha serbest bir "liberal impara- toriukla yeniden kurulabileceğinde an- laşıyoriar (18/12/03). Her iki yazar da Avrasya'ya büyük önem veriyor. Prlmus interpares' 2004 bütçesinde savunma harcama- lannı yüzde 11 'den fazla arttırarak (UPI 28/05/04), parazit-mikro uydulara, la- zer silahlanna yatırım yaparak (Space Com. 01/08/03) hızla silahlanan ve ta- rihinin en büyük askeri yeniden inşa sü- recini yaşamakta olan Çin Halk Cum- huriyeti nde Fudan Üniversrtesi Amerika Çalışmalan Merkezi uzman- lanndan Haibun Niu ve Ahixiong Ni'ye göre, Çin ABD'nin uluslararası alanda- kı birincıl konumunu kabul ediyor ama bunu "eşitlerarasında birincilik" olarak görüyor. Bu yüzden uluslararası kurum- lann güçlendirilmesi gerektiğini düşü- nüyor. Çin, ABD ile terorizme karşı mü- cadele alanında işbiıiiği yapmaktan ya- na olmakla biriikte, ABD'nin tek yanlı, dayatmacı politikalanndan endişe du- yuyor, bu politikalann ister istemez kar- şıt bloklaşmalara yol açacağına inanı- yor. Çin'in bu temkinli yaklaşımının arka- sında, I. Körfez savaşında, ABD savaş makinesini inceleyen Çin stratejistleri- nin, Çin'in ABD'ye karşı açık-topyekûn bir savası kazanamayacağına ilişkin inançlan yatıyor. Ancak birçok analist, yakın gelecekte Çin'in Tayvan üzerin- den ABD ile çatışmak zorunda kalaca- ğını da düşünüyor. öyieyse? Bu sorunun cevabını, 1998da yazı- lan ancak 11 Eytül'den sonra satış re- korlan kıran ve yazarlannı ulusal kahra- man katına yüksetten bir çalışmada bul- mak olanaklı. Qiao Liang ve Wang Xi- angsui adlı iki albay tarafından hazıria- nan, Amerika'yı yenmek için temel plan başlıklı çalışma ABD'nin bilgisa- yar sistemlerine, stratejik noktalara ve Çifte Kuleler(!) gibi sivil hedeflere yö- nelik saldınlan engelleyemeyeceği sap- tamasından hareket ederek ABD'nin muazzam gücüne karşı borsanın ma- niple edilmesinden, sanal uzaydaki (In- ternet) saldınlara kadar birçok konvan- siyonel otmayan saldın yöntemini içeren bir "asimetrik" savaş öneriyor (News- Max, 10/08/2004). ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Özgürleşme ve Türban Son on yıllara damgasını vuran kavram özgürteş- medir; hak ve özgüriüklerin genişlemesidir. Ozgür- lüklerin genişlemesi, kadın-erkek aynmı yapılmaksı- zın sağlanmalı; bir bütün olarak görülmelidir. Kadının zihinsel ve fiziksel yeteneklerinin en üst dü- zeyde gelişmesi, günümüzde toplumsal ve ekonomik gelişmenin temel taşlanndan biridir. Kadının zihinsel ve fiziksel yeteneklerini tam geliştirmesi, aileden eği- time, oradan mal ve hizmet üretimine, kültür, sanat, spor alanlannda kendini kanıtlamasını sağlar; bu ol- gu, toplumsal gönenci her bakımdan arttınr. Bu neden- le, siyasetten ekonomiye, kadının, toplumsal yaşa- mın her alanında etkin katlımı ilke edinilmektedir. Ekonomik ve toplumsal gelişmenin esas motorunun nitelikli insan gücü olduğunun bilincine vanldığı günü- müzde, hertoplum, kadının niteliklerinin en üst düze- ye çıkanlmasını sağlamak zorundadır. Ve yine bu ne- denle toplumlar, kadının özgürieşmesinin önündeki engelleri ve kısrtlan ortadan kaldırmaya çabalıyor. • • • Türban tartışmalan sürgit bir nitelik kazanıyor. Si- yasal ve toplumsal içerikli hemen her konu türbana göre tanımlanıyor; türban konusu bağımlılığı, beyin- lerin yalnız dışını değil, içini de sanp sarmalamış bu- lunuyor. Tartışmalann odak noktası, türbanın bir özgürlük simgesi olup olmadığıdır. Ancak kadının özgürieşme- sini yalnızca türban kullanımına olanak tanınıp tanın- mamasına bağlamak yanlış olur. Genel olarak tüm toplumsal yapılarda, özel olarak da Islamda, kadının özgürieşmesi için, çok önemli diğer göstergelere, asıl onlara bakılmasına gereksinim vardır. Bilimsel araştırmaların da kanıtladığı gibi, ömeğin, kadının ev- lenme yaşının bir yasal en alt sınınnın olup olmadığı; evliliğinin kadını korumak için resmen kayıt altına alı- nıp alınmadığı; bunlar gibi, kadının, erkeğe eşit bo- şanma hakkının olup olmadığı; mirastan aldığı pay ve erkeğin birden çok kadınla evlenmesi gibi sorunlar sorgulanıyor. Ancak, yasal düzenlemeler yetmiyor; kadının özgürieşmesinin altyapısı olarak, eğitim ola- naklanna erişimde ve çalışma yaşamında kadın-er- kek eşitliğinin uygulamada da sağlanması gerekiyor. • • • Çağdaşlaşma ile tutuculuğun uyumlu bir beraber- liğinin günümüzde bile sağlanamadığı toplumsal or- tamlarda, özgürleşme süreci de sürekli olarak tartışı- lıyor. Kadının özgürieşmesini Islamın yenileşmesinin temeli sayan düşünürler, türbanı, özgüriüğü sınıriayan bir giysi sayıyor. ömeğin, Kasım Amin (1865-1908) "geleneksel Islami başörtüsünün" yani türbanın, "ka- dınlann zihinsel ve fiziksel yeteneklerini sınırladığı" görüşündedir (Tahriri al-Marah - Kadının özgürieşme- si, 1899). Bir asır öncesinde sergilenen ancak neden- se Türkiye'deki türban tartışmalannda hiç yer bula- mayan bu tür görüşlerin, günümüze dek hemen her gün kendini kanıtladığı çok açıktır. • • • özgürlük, tanımı gereği, iki yönlüdün simetriktir. Oysa türban giyimi söz konusu olduğunda, giyme ile giymeme arasında rahat bir geçiş görülemiyor. Giy- me davranışı tersinir değildir; yani türban giyme öz- güriüğü, giymeme özgürlüğünü içermiyor. Bu konu- da, bilinen ve bilinemeyen sayısız örneği içinde, en son örneklerden biri, Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekçi'nin eşinin yaşadıklandır. Ayşen Zeybek- çi, 23 Nisan törenlerine "türbanını çıkararak" katıldı- ğı için, salt bu nedenle, sürekli yalan ve kasıtlı haber- lerie, dinci medyanın boy hedefi olmuştur. Türbanı öz- gürlük adına savunan kişi ve kuruluşlar, Ayşen Zey- bekçi'nin türban giymeme özgüriüğünü aynı güçle desteklemiyor. Hükümet yetkilileri, kamu görevlileri ve türban konusunu sürekli gündemde tutanlardan hiç- biri Bayan Zeybekçi'nin davranışını özgüriük adına desteklemeye yanaşmamıştır. Türbanlı kadının başını açması özgüriüğü, giyilme- sindeki özgürlük istemine eşit kılınmadıkça, türbanı giymeme özgüriüğü tam anlamıyla güvence altına alınmadıkça, türban giyilmesi özgüriüğü istemi, öz- gürleşme temelini yrtirmektedir Kaldı ki türbanın yalnızca dinsel bir simge olduğu söylenemez. Eğer öyle olsaydı, yalnızca ibadet sırasında ve/veya iba- det yerierinde giyilmesi istenirdi. Diğer ülkelerin türban deneyimleri, türban giyimi- nin, ek sonuçları da kaçınılmaz kıldığını kanıtlıyor; "türban yalnız değildir" görüşü kolayca yadsınama- yacak önemli bir gerçeği yansıtıyor. ömeğin, karma eğitimin yapılamaması; yüzme havuzlannın kullanım saatlerinin kadın-erkek olarak ayrılması; cinsiyet ay- nmı gerektirmeyen kültür, sanat ve spor faaliyetlerin- de de aynma gidilmesi istemleri birbirini izlemektedir. Son olarak, türban sorununun çözümü, sol düşün- cenin ya da siyasal partilerin görevi olarak sunulmak istenmektedir. Bu görüş de tümüyle temelsizdir. Sol- culuğun temel işlevlerinden biri, bireysel ve toplum- sal alanlarda, hertürlü sömürü sürecini olabildiğin- ce sınırlayarak özgürieşmenin önündeki ekonomik, siyasal ve geleneksel engellerin kaldınlmasıdır. Bu çaba, her şeyden önce, aile içinde çocuğun ve kadı- nın özgürieşmesinin sağlanmasına çalışmayı, sonra da kadının yeteneklerini en üst düzeyde geliştiren bir eğitimi ve ekonomik özgüriüğünü sağlayacak bir iş bulmasını sağlamayı gerektirir. Bunlar yapılmadan so- la yüklenecek biçimsel işlevler, yalnızca, solcuların da kadının özgüriüğünü daha da yitirmesine destek vermelerinden başka bir sonuç vermez. Türban konusu tartışılacaksa, tüm bu ve benzeri konular, tüm boyutlanyla ve tam bir özgürlük ortamın- da ele alınmalıdır. yakup@metu.edu.tr Almanya'da işsiz sayısı 4.3 milyon • BERIİN (AA) - Almanya'da, kayıth işsiz sayısının 4 milyon 350 bin düzeyinde olduğu bildirildi. Bild gazetesinin haberine göre, ağustos verileri, kayıth işsiz sayısının bir önceki aya göre çok az da azaldığını gösteriyorAnalistler, verilerin Alman ekonomisindeki canlanmanın hâlâ sağlam bir temele dayanmadığını gösterdiğini vurguluyor. AteTden yaşam kurtarıcı projeler • İSTANBUL (AA) - Atel Telekomünikasyon, olası bir deprem, afet ya da savaş durumunda kesinrisiz iletişimi sağlayacak ve acil yardım birimlerini tek bir telefon hathnda buluşturacak proje geliştirdi. Yapılan açıklamaya göre, Uluslararası Yardım Örgütü Kızılhaç'ın finansmanıyla hayata geçirilen afet haberleşme sistemi, zor arazi şartlanna uygun 35 acil müdahale aracına ve Kızılay'a ait merkezi istasyonlara kuruldu. Tren kazalannın önlenmesine yönelik bir proje de geliştiren Atel, sinyalizasyon hatalanndan kaynaklanan kazalann önlenmesini amaçlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle