Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 AĞUSTOS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOM ekonomifa cumhuriyet.com.tr 13
Tekelleşmeye karşı yasal önlemler 10 yıl önce alındı, ancak yalnızca 17 sektörde sonuç var
Rekabet kâğıtüzerindekaldıEkonomi Servisi - Rekabetin Ko-
runması Hakkında Kanun'un 10 yıl
önce çıkanldığı Türkiye'de hâlâ te-
kelleşmenin önüne geçilemiyor.
Devlet Istatistik Enstitüsü'nün son
verileri 7 Aralık 1994 tarihinde yü-
rürlüğe giren Rekabetin Korunma-
sı Kanunu ve kanun kapsamında
oluşturulan Rekabet Kurumu'nun
çahşmalarınm yetersiz kaldığım
ortaya koydu.
DİE'nin verilerine göre Türki-
ye'deki 123 ekonomik faaliyet ala-
nından, aralarında birçok kritik
sektörün de bulunduğu 44'ünde
"çok yüksek" oranda tekelleşme
• Toplam 123 sektörden aralannda çok kritik sektörlerin de bulunduğu 44'ünde çok
yüksek, 27'sinde yüksek derecede tekelleşme yaşanıyor. 34 sektörde orta derecede
yoğunlaşma bulunurken tam rekabetin yaşanabildiği sektör sayısı ise 17'de kalıyor.
bulunduğu, 27 sektörde ise "yük-
sek derecede" tekelleşme yaşanı-
yor Tam rekabetin sağlandığı sek-
tör sayısı ise yalnızca 17. Orta de-
recede yoğunlaşmanın olduğu sek-
tör sayısı da 34 olarak belirlendi.
Çok yüksek derecede yoğunlaş-
ma yaşanan sektörler arasında ga-
zete, dergi ve sürekli yayınlar; bü-
ro, muhasebe ve bilgi işlem maki-
neleri; nişasta, oyuncak, bira, al-
kollü içecekler, şarap gibi faaliyet
alanlan da yer alıyor.
DÎE'nin yoğunlaşma istatistikle-
ri ile bir faaliyet alanındaki tekel-
leşme, ilk dört firmanın piyasa pa-
yına göre ölçülüyor.
Sektördeki ilk dört firmanın pi-
yasanın yüzde 70'inden fazlasını
kontrol ettiği sektörlerde çok yük-
sek, yüzde 50 ile yüzde 70'ini kont-
rol ettiği sektörlerde yüksek dere-
cede tekelleşme bulunduğu kabul
ediliyor. İlk dört firmanın payının
yüzde 30-50 arasında bulunduğu
sektörlerde orta derecede, yüzde
30'dan düşük bulunduğu sektörler-
de ise düşük derecede yoğunlaşma
yaşandığı kabul ediliyor.
Kasette tek hâkim
Yüksek derecede tekelleşme ya-
şanan sektörlerden plak. kaset ve
benzeri kayıtlı medyanın yayımı,
motorlu kara taşıtlan dışındaki ula-
şım araçlan ve spor malzemeleri
imalatında tek bir firma piyasanın
yüzde 100'ünü kontrol ediyor.
Plak, kaset ve kayıtlı medyanın
dağıtımı, sanayide kullanılan işlem
kontrol teçhizatı imalatı ve saat
imalatında iki firma, kok fınnı
ürünleri imalatında üç firma, de-
miryolu ve tramvay lokomotifleri
ile vagon imalatında dört firma, su-
ni ve sentetik elyaf imalatında da 5
firma piyasanın yüzde 100'üne
hükmedivor.
ZORLU SÜREÇ
TürldyeAB'den
tarih ülırsa...
ANKARA (AA) - Türkiye'nin bu yıl
sonunda AB'den müzakere tarihi alması
durumunda, bundan sonra da zorlu bir
süreç devam edecek. Tarih alınmasının
ardından öncelikle mevzuat taraması
başlayacak, AB mevzuatı karşılaştırması
yapılacak ve uygun olmayan hususlar
belirlenecek. Bunun ardından müzakere
aşamasına gelinecek ve bu noktada
Türkiye bir başmüzakereci ile müzakere
heyeti belirleyecek. Bu heyet üye
ülkelerden oluşan heyetlerle
müzakereleri yürütecek. Bu arada
müzakereler, mallann ve kişilerin serbest
dolaşurundan, balıkçılığa,
vergüendirmeden bölgesel politikalara,
^ _ ^ _ ^ _ ^ ^ _ _ ^ gümrük
birliğinden adalete
>
I a n
" kadar 29 değişik
alınmasının konuda
ardından gerçekleştirilecek.
Öncelikle Müzakere
mevzuat taraması ^ l l k l a n a l t m d a
, . i »r. hızmet sunumu
başlayacak, AB s e r b e s t ı s i ) ş ı r k e t l e r
mevzuatı hukuku, rekabet
karşılaştırması politikası, tanm,
yapılacak ve ulaştırma,
uygun olmayan ekonomik ve
belırlenecek.
p o l l t l k a v e
istihdam, enerji,sanayi politikası, KOBÎ'ler ve çevre gibi
alanlar olacak. Bu 29 bölüm bittiğinde
müzakereler de tamamlanmış olacak.
Müzakereler sırasında Türkiye
pozisyonunu belirlerken AB de istediği
düzenlemelerin hangi tarihe kadar
yapılmasuıı istediğini masaya koyacak ve
sonuçta bir uzlaşma sağlanacak.
Bazı alanlarda AB'nin geçiş süreleri
verdiği bilinirken tek bir örnek de
bulunmuyor. Örneğin mallann serbest
lolaşımı konusunda Kıbrıs Rum
"kesimine geçiş süresi verilirken, kişilerin
serbest dolaşımında da Malta'nın 7 yıllık
bir geçiş dönemi bulunuyor.,,
Eti Gümüş, daha önce sözleşmeye uymayan şirketin sahibine satıldı
Belgelere değil şirkete inandılar
AYŞE SAYIN
• Eti Gümüş'ü alan Söğütsen Seramik'in
sahibi ile daha önce sözleşme gerekleıini yerine
getirmeyen 3 S Madencilik'in sahibi aynı kişi.
Ama hükümet iki şirket arasında "ilişki"
olduğuna dair bilgi ve belgeye "ulaşamadı".
Bakanı Unakıtan, Söğüt-
sen Seramik'in, "Söğüt
Seramik SanayFnin isim
değiştirmiş hali olup ol-
madığını da soran Sağ'a,
şirketin verdiği bilgileri
baz alarak yanıt verdi.
Unakıtan, şirketin ihale
sürecinde ÖlB'ye verdiği
belgelere göre, Söğütsen
Seramik'in 26 Haziran
2000'dekurulan lOtrilyon
lira sermayeli bir anonim
şirket olduğunu, Söğüt
Seramik Sanayi ile Söğüt-
sen Seramik arasında bir
ılişkı olup olmadıgına da-
ır ÖİB kayıtlannda her-
hangı bir bilgi ve belge
bulunmadığını ileri sürdü.
Ana sektörlerde en büyük sapma eğitimde oldu
AKP 'yatınmsızlık'ta lider
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümetlerin bütçe hedeflerini
tutturmak için ilk çare olarak
yatırımlarda kesintiye gitmesi,
kalkınma planı hedeflerinde önemli
sapmaya yol açtı. Bu çerçevede kamu
yatırımları, 8. Beş Yıllık Kalkınma
Planı'ndaki hedeflerden yüzde 32
oranında saparken, AKP hükümeti
yatırımsızlıkta "fider" oldu. AKP'nin
işbaşında olduğu 2003 yılında
planlanan yatınmların ancak yansı
gerçekleşirken, 2004 yılında bu
rakamın daha da yükselmesi
bekleniyor. Çünkü yılbaşındaki
program hedefi bile plan hedefinin
yüzde 50.4 oranında altında kaldı. Ana
sektörler bazında bakıldıöında ise en
büyük sapmanın eğitim yatınmlannda
olması dikkat çekiyor. Yıllardır eğitime
katkı payı adı altında yurttaştan
trilyonlarca lira toplanırken, plan
hedeflerindeki en büyük sapma yüzde
41.9 ile eğitim sektöründe gerçekleşti.
Tanm hedeflerindeki sapma yüzde 16.4
olurken, madencilikte yüzde 26.8,
imalatta yüzde 21.3, enerjide yüzde
30.4 ulaştırmada yüzde 26.9 olarak
gerçekleşti. Alt sektörler bazında
bakıldığında ise en fazla sapma yüzde
62.4 ile ticaret hizmetleri. yüzde 54.4
ile belediye hizmetleri, yüzde 49.8 ile
kültür alanlannda gerçekleşti. 8. Beş
Yıllık Kalkınma Planı'nda öngörülen
hedefi aşan tek kalem ise
"kanafizasyon" yatınmı oldu.
ANKARA - Özelleştir-
me Idaresi Başkanlığı'nın
(ÖlB), geçen mayıs ayın-
da 41.2 milyon dolara Eti
Gümüş'ü sattığı Söğütsen
Seramik AŞ'nin gerçek
kımliğine ilişkin meslek
kuruluşlarının uyanlan ve
kamuoyuna yansıyan tar-
tışmalara karşın şirketin
verdiği bilgilerle yetindi-
ği ortaya çıktı. Eti Gü-
müş'ü alan Söğütsen Se-
ramik ile 3 yıl önce ban-
kalara borcu nedenıyle if-
las eden Söğüt Seramik ve
geçen yıl aynı ihaleyi alıp
sözleşme gereklerini yeri-
ne getirmediği için ihale-
nın iptaline neden olan 3
S Madencilik'in sahipleri-
nin aynı kişi olmasına kar-
şın satış gerçekleşti. Ma-
liye Bakanı Kemal Una-
kıtan, bu konuda kendile-
rine bilgi ve belge "ulaş-
madığınr iddia etti.
Eti Gümüş özelleştir-
mesindeki çarpıklık, CHP
Adana Milletvekili Ke-
mal Sağ'ın konuya ilişkin
soru önergesıne, Maliye
Bakanı Kemal Unakı-
tan'ın verdiği yanıtla bir
kez daha ortaya çıktı. Sağ,
ihaleyi alan Söğütsen Se-
ramik'in, daha sonra 3 S
Madencilik olarak adını
değıştiren ve 3 yıl önce
bankalara olan borcu ne-
deniyle iflas eden Söğüt
Seramik Sanayi Şirketi ile
ilişkisini sordu. Maliye
Deneylml tartışmalı
Oysa ihale öncesinde ve
sürecinde, 3 S Madenci-
lik, Söğüt Seramik Sana-
yi ile Söğütsen Seramik
arasındakı ilişkiler, gerek
meslek odalan ve sendi-
kalar gerekse basın tara-
fından aynntılanyla ka-
muoyuna yansıhldı. An-
cak ÖtB ve hükümet bu
iddialan ve belgeleri dik-
kate almadı.
ihaleyi bu kez Söğütsen
Seramik adı altında alan
şirketin madencilik sektö-
ründeki deneyimi de tar-
tışmalı. Maliye Bakanı
Unakıtan, Sağ'ın bu ko-
nudaki sorusuna, yine şir-
ketin "ana sözkşmesinde-
Ititaahhütlerr sıralayarak
yanıt verdı.
DÜNYA EKONOMlSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@ tr.net
ABD'nin ekonomik, siyasi, askeri za-
yıflıkları belirginleştikçe, Rusya, Çin,
hatta Hindistan'ın stratejik araştırma
çevrelerinde, ABD'ye yönelik ilginç tar-
tışmalar yoğunlaşıyor.
Artık, dünya ekonomisinde, ABD'nin
yanı sıra Çin de, sunduğu talep ve arz-
la, meta ve enerji piyasalannda fiyatla-
n, kapasiteleri beliıiemeye başladı. Dün-
ya Ticaret örgütü'nün Doha, Cancun,
Cenevre toplantılannın gösterdiği gibi,
^rtık G-20 grubuyla, bunun sözcülüğü-
nü yapan Brezitya ve Hindistan, onlan
destekleyen Çin, DTÖ içinde ihmal edi-
lemeyecek bir güç oluşturuyor. Rusya
dünyanın ikinci büyük petrol ihracatçı-
sı oldu; Yukos olayının gösterdiği gibi,
dünya enerji piyasalannda artık belirie-
yici bir etki yapıyor. Giderek daha çok
yorumcu, The Times'ın finans editörü
Graham Searjant gibi güçler dengesi-
nin artık değişmeye başladığını kabul
ediyor ("Ever so slovvly, the balance of
woridpower is changing", 30/07)
Büyük sürpriz
Askeri ve teknolojik gelişmeler ala-
nında, daha önce de aktardığım gibi
Çin'de ama özellikle Rusya'da askeri
gelişmeler, yeni silah sistemleri, "para-
zit mikro-uydular" (space.com
01/08/04; UPI 28/05/08) artık Batı'da
giderek daha çok ilgi çekiyor. Rusya bir-
çok ekonomik sıkıntıya rağmen, BMP-
3 zııtılı araçlan, ABD Patriot füzelerinden
daha etkin olduğu söylenen S-400 fü-
zeleri, Kamov-50 helikopterleri gibi en
ileri silah teknolojileri üretmeye, hem
ABD'nin müttefiklerine, Umman ve Bir-
leşik Arap Emiriikleri gibi nüfuz alanla-
nna hem de potansiyel rakiplerine sat-
maya devam ediyor (Yevgeny Be-
dersky, PNIR, 21/07). Aynca Rusya bu
yıl uzaya, 9 yeni haberleşme/askeri
amaçlı uydu gönderdi (AFP 22/07). Tüm
Alternatif Hegemonya Stratejileri
bunlar ilginç gelişmeler, ancak, yıl ba-
şındaABD ile Hindistan'ın Gvvalior böl-
gesinde ortak gerçekleştirdikleri bir ma-
nevra, bu tartışmalan yeni bir boyuta
taşıdı. Çünkü, manevralardaki "ikilikar-
şılaşmalann" ("dog fights") 10'da 9'un-
dan Hintli pilotlar galip çıktılar (Finan-
cial Times, 05/08). Bu "beklenmedik"
durum iki anlama geliyordu: Birincisi
Rus yapımı SU-30K ve
MIG-21 uçaklan, ABD yapı-
mı F-15'lerden daha üstün-
dü. Ikincisi, "ikinciligde" bir
ülke "birinci ligin şampiyo-
nunu" yenecek düzeyde
oyuncu yetiştirebiliyordu.
Şimdi, ABD genelkurmayın-
da başlayan tartışmalara da
bakarak ABD'nin bu yenilgi-
yi telafi etmek için elinden
geleni yapacağını söyleye-
biliriz. lyi ama hangi kaynak-
larla?..
Hindistan-ABD savaşı
Eski Hindistan Genelkurmay Başka-
nı S. Padmanabhan'ın Gvvalior dene-
yinden ve ABD savunma stratejisinin
olası sonuçlarından hareketle yazdığı
kitapta (The VVrrting on the Wall. India
Checkmates America 2017 Manas
Publications, 2004) geliştirilen senaryo,
2003'te Hindistan'ın Irak'a asker gön-
dermeyi reddetmesinden sonra başla-
yan bir ABD-Hindistan gerginliğinin,
ABD'nin Pakistan'ayakınlaşması, gide-
rek hiçbir uluslararası kurumu tanıma-
yan bir "haydut devlete" dönüşmesi,
bunakarşılık Hindistan'ın Brezilya, Mek-
sika, Rusya gibi ülkelerle ama özellikle
Çin'ie giderek daha yakın ilişkilere gir-
mesi, silah teknolojisini, nano-robotlar
ve yapay zekâya dayanan gelişmeleri
de içererek geliştirmesiyle devam edi-
yor ve 2017'de bir Pakistan-Hindistan
çatışmasında ABD'nin Pakistan'ı des-
teklemesiyle açık savaşa dönüşüyor.
Bu çatışmayı ABD tomohvvaklannı da-
ha ilk saldında havada imha eden,
uçaklannı püskürten Hindistan kazanı-
yor; ABD geri çekilmek zorunda kalıyor
(India Defence Consultants,
25/07/04). Hindistanlı general, bu tür
çatışma olasılıklarını engellemek için
çok kutupluluğun kurumlarının geliştir-
mesini, Birieşmiş Milletler'in güçlendi-
rilmesini ve bir Asya Güvenlik Paktı
oluşturulmasını da öneriyor.
SSCB-2 ve doflru
1
Sovyet militarizmini yücelten kitapla-
nyla ün kazanan Maksim Kalaşni-
kov'un (Vladimir Kuçerenko) yayımlan-
dıktan sonra yine büyük ilgi çekerek ge-
çen 18 ay içinde birçok yeni basımı ya-
pılan USSR-2'ye Doğru İleri başlıklı ki-
tabının (Victor Yasman, Radio Free
Europe, 03/08) Padmanabhan'ınkinin
aksine açıkça saldırgan, emperyalist bir
tonu var. 1980'lerde KGB Başkanı Yu-
ri Andropov, en ileri Sovyet teknoloji-
sini, milyarlarca dolariık gaz, petrol ge-
lirleri ve sovyet gizli servisinin muazzam
gücüyle birteştiren bir model öneriyor-
du. Kalaşnikov o modelin bugün geliş-
tirilerek uygulanabileceğini savunuyor:
Kalaşnikov'a göre, Rusya
ne Batı'nın liberal modelini
benimseyebilir ne de Do-
ğu'nun ucuz işgücüne da-
yanan modelini. Hammad-
de enerji ihracatına daya-
narak gelişmenin sürdürü-
lemeyeceğini savunan Ka-
laşnikov, yeni bir model
öneriyor: Rusya Batı'dan
Çarlık dönemi altınlannı
geri almalı, Çin ve Islamla
çatışmaya yol açmayacak,
yeni tür ittifaklara, (ömeğin
Suudi Arabistan'la) olanak
sağlayacak birdış politika,
ulusal bilinci yeniden şekil-
lendirecek bir iç politika ideolojisi ya-
ratmak gerekiyor (06/08/04). Ve ilginç
olan şu ki Rusya'da liberal serbest pi-
yasa reformlannın mimarı Chu çevre-
sindeki ülkeler üzerindeki nüfuzunun
SSCB tarzı bir federal imparatorlukla
değil daha serbest bir "liberal impara-
toriukla yeniden kurulabileceğinde an-
laşıyoriar (18/12/03). Her iki yazar da
Avrasya'ya büyük önem veriyor.
Prlmus interpares'
2004 bütçesinde savunma harcama-
lannı yüzde 11 'den fazla arttırarak (UPI
28/05/04), parazit-mikro uydulara, la-
zer silahlanna yatırım yaparak (Space
Com. 01/08/03) hızla silahlanan ve ta-
rihinin en büyük askeri yeniden inşa sü-
recini yaşamakta olan Çin Halk Cum-
huriyeti nde Fudan Üniversrtesi
Amerika Çalışmalan Merkezi uzman-
lanndan Haibun Niu ve Ahixiong Ni'ye
göre, Çin ABD'nin uluslararası alanda-
kı birincıl konumunu kabul ediyor ama
bunu "eşitlerarasında birincilik" olarak
görüyor. Bu yüzden uluslararası kurum-
lann güçlendirilmesi gerektiğini düşü-
nüyor. Çin, ABD ile terorizme karşı mü-
cadele alanında işbiıiiği yapmaktan ya-
na olmakla biriikte, ABD'nin tek yanlı,
dayatmacı politikalanndan endişe du-
yuyor, bu politikalann ister istemez kar-
şıt bloklaşmalara yol açacağına inanı-
yor.
Çin'in bu temkinli yaklaşımının arka-
sında, I. Körfez savaşında, ABD savaş
makinesini inceleyen Çin stratejistleri-
nin, Çin'in ABD'ye karşı açık-topyekûn
bir savası kazanamayacağına ilişkin
inançlan yatıyor. Ancak birçok analist,
yakın gelecekte Çin'in Tayvan üzerin-
den ABD ile çatışmak zorunda kalaca-
ğını da düşünüyor. öyieyse?
Bu sorunun cevabını, 1998da yazı-
lan ancak 11 Eytül'den sonra satış re-
korlan kıran ve yazarlannı ulusal kahra-
man katına yüksetten bir çalışmada bul-
mak olanaklı. Qiao Liang ve Wang Xi-
angsui adlı iki albay tarafından hazıria-
nan, Amerika'yı yenmek için temel
plan başlıklı çalışma ABD'nin bilgisa-
yar sistemlerine, stratejik noktalara ve
Çifte Kuleler(!) gibi sivil hedeflere yö-
nelik saldınlan engelleyemeyeceği sap-
tamasından hareket ederek ABD'nin
muazzam gücüne karşı borsanın ma-
niple edilmesinden, sanal uzaydaki (In-
ternet) saldınlara kadar birçok konvan-
siyonel otmayan saldın yöntemini içeren
bir "asimetrik" savaş öneriyor (News-
Max, 10/08/2004).
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Özgürleşme ve Türban
Son on yıllara damgasını vuran kavram özgürteş-
medir; hak ve özgüriüklerin genişlemesidir. Ozgür-
lüklerin genişlemesi, kadın-erkek aynmı yapılmaksı-
zın sağlanmalı; bir bütün olarak görülmelidir.
Kadının zihinsel ve fiziksel yeteneklerinin en üst dü-
zeyde gelişmesi, günümüzde toplumsal ve ekonomik
gelişmenin temel taşlanndan biridir. Kadının zihinsel
ve fiziksel yeteneklerini tam geliştirmesi, aileden eği-
time, oradan mal ve hizmet üretimine, kültür, sanat,
spor alanlannda kendini kanıtlamasını sağlar; bu ol-
gu, toplumsal gönenci her bakımdan arttınr. Bu neden-
le, siyasetten ekonomiye, kadının, toplumsal yaşa-
mın her alanında etkin katlımı ilke edinilmektedir.
Ekonomik ve toplumsal gelişmenin esas motorunun
nitelikli insan gücü olduğunun bilincine vanldığı günü-
müzde, hertoplum, kadının niteliklerinin en üst düze-
ye çıkanlmasını sağlamak zorundadır. Ve yine bu ne-
denle toplumlar, kadının özgürieşmesinin önündeki
engelleri ve kısrtlan ortadan kaldırmaya çabalıyor.
• • •
Türban tartışmalan sürgit bir nitelik kazanıyor. Si-
yasal ve toplumsal içerikli hemen her konu türbana
göre tanımlanıyor; türban konusu bağımlılığı, beyin-
lerin yalnız dışını değil, içini de sanp sarmalamış bu-
lunuyor.
Tartışmalann odak noktası, türbanın bir özgürlük
simgesi olup olmadığıdır. Ancak kadının özgürieşme-
sini yalnızca türban kullanımına olanak tanınıp tanın-
mamasına bağlamak yanlış olur. Genel olarak tüm
toplumsal yapılarda, özel olarak da Islamda, kadının
özgürieşmesi için, çok önemli diğer göstergelere,
asıl onlara bakılmasına gereksinim vardır. Bilimsel
araştırmaların da kanıtladığı gibi, ömeğin, kadının ev-
lenme yaşının bir yasal en alt sınınnın olup olmadığı;
evliliğinin kadını korumak için resmen kayıt altına alı-
nıp alınmadığı; bunlar gibi, kadının, erkeğe eşit bo-
şanma hakkının olup olmadığı; mirastan aldığı pay ve
erkeğin birden çok kadınla evlenmesi gibi sorunlar
sorgulanıyor. Ancak, yasal düzenlemeler yetmiyor;
kadının özgürieşmesinin altyapısı olarak, eğitim ola-
naklanna erişimde ve çalışma yaşamında kadın-er-
kek eşitliğinin uygulamada da sağlanması gerekiyor.
• • •
Çağdaşlaşma ile tutuculuğun uyumlu bir beraber-
liğinin günümüzde bile sağlanamadığı toplumsal or-
tamlarda, özgürleşme süreci de sürekli olarak tartışı-
lıyor. Kadının özgürieşmesini Islamın yenileşmesinin
temeli sayan düşünürler, türbanı, özgüriüğü sınıriayan
bir giysi sayıyor. ömeğin, Kasım Amin (1865-1908)
"geleneksel Islami başörtüsünün" yani türbanın, "ka-
dınlann zihinsel ve fiziksel yeteneklerini sınırladığı"
görüşündedir (Tahriri al-Marah - Kadının özgürieşme-
si, 1899). Bir asır öncesinde sergilenen ancak neden-
se Türkiye'deki türban tartışmalannda hiç yer bula-
mayan bu tür görüşlerin, günümüze dek hemen her
gün kendini kanıtladığı çok açıktır.
• • •
özgürlük, tanımı gereği, iki yönlüdün simetriktir.
Oysa türban giyimi söz konusu olduğunda, giyme ile
giymeme arasında rahat bir geçiş görülemiyor. Giy-
me davranışı tersinir değildir; yani türban giyme öz-
güriüğü, giymeme özgürlüğünü içermiyor. Bu konu-
da, bilinen ve bilinemeyen sayısız örneği içinde, en
son örneklerden biri, Denizli Belediye Başkanı Nihat
Zeybekçi'nin eşinin yaşadıklandır. Ayşen Zeybek-
çi, 23 Nisan törenlerine "türbanını çıkararak" katıldı-
ğı için, salt bu nedenle, sürekli yalan ve kasıtlı haber-
lerie, dinci medyanın boy hedefi olmuştur. Türbanı öz-
gürlük adına savunan kişi ve kuruluşlar, Ayşen Zey-
bekçi'nin türban giymeme özgüriüğünü aynı güçle
desteklemiyor. Hükümet yetkilileri, kamu görevlileri ve
türban konusunu sürekli gündemde tutanlardan hiç-
biri Bayan Zeybekçi'nin davranışını özgüriük adına
desteklemeye yanaşmamıştır.
Türbanlı kadının başını açması özgüriüğü, giyilme-
sindeki özgürlük istemine eşit kılınmadıkça, türbanı
giymeme özgüriüğü tam anlamıyla güvence altına
alınmadıkça, türban giyilmesi özgüriüğü istemi, öz-
gürleşme temelini yrtirmektedir Kaldı ki türbanın
yalnızca dinsel bir simge olduğu söylenemez. Eğer
öyle olsaydı, yalnızca ibadet sırasında ve/veya iba-
det yerierinde giyilmesi istenirdi.
Diğer ülkelerin türban deneyimleri, türban giyimi-
nin, ek sonuçları da kaçınılmaz kıldığını kanıtlıyor;
"türban yalnız değildir" görüşü kolayca yadsınama-
yacak önemli bir gerçeği yansıtıyor. ömeğin, karma
eğitimin yapılamaması; yüzme havuzlannın kullanım
saatlerinin kadın-erkek olarak ayrılması; cinsiyet ay-
nmı gerektirmeyen kültür, sanat ve spor faaliyetlerin-
de de aynma gidilmesi istemleri birbirini izlemektedir.
Son olarak, türban sorununun çözümü, sol düşün-
cenin ya da siyasal partilerin görevi olarak sunulmak
istenmektedir. Bu görüş de tümüyle temelsizdir. Sol-
culuğun temel işlevlerinden biri, bireysel ve toplum-
sal alanlarda, hertürlü sömürü sürecini olabildiğin-
ce sınırlayarak özgürieşmenin önündeki ekonomik,
siyasal ve geleneksel engellerin kaldınlmasıdır. Bu
çaba, her şeyden önce, aile içinde çocuğun ve kadı-
nın özgürieşmesinin sağlanmasına çalışmayı, sonra
da kadının yeteneklerini en üst düzeyde geliştiren bir
eğitimi ve ekonomik özgüriüğünü sağlayacak bir iş
bulmasını sağlamayı gerektirir. Bunlar yapılmadan so-
la yüklenecek biçimsel işlevler, yalnızca, solcuların
da kadının özgüriüğünü daha da yitirmesine destek
vermelerinden başka bir sonuç vermez.
Türban konusu tartışılacaksa, tüm bu ve benzeri
konular, tüm boyutlanyla ve tam bir özgürlük ortamın-
da ele alınmalıdır.
yakup@metu.edu.tr
Almanya'da işsiz sayısı 4.3 milyon
• BERIİN (AA) - Almanya'da, kayıth işsiz
sayısının 4 milyon 350 bin düzeyinde olduğu
bildirildi. Bild gazetesinin haberine göre, ağustos
verileri, kayıth işsiz sayısının bir önceki aya göre
çok az da azaldığını gösteriyorAnalistler, verilerin
Alman ekonomisindeki canlanmanın hâlâ sağlam
bir temele dayanmadığını gösterdiğini vurguluyor.
AteTden yaşam kurtarıcı projeler
• İSTANBUL (AA) - Atel Telekomünikasyon,
olası bir deprem, afet ya da savaş durumunda
kesinrisiz iletişimi sağlayacak ve acil yardım
birimlerini tek bir telefon hathnda buluşturacak
proje geliştirdi. Yapılan açıklamaya göre,
Uluslararası Yardım Örgütü Kızılhaç'ın
finansmanıyla hayata geçirilen afet haberleşme
sistemi, zor arazi şartlanna uygun 35 acil müdahale
aracına ve Kızılay'a ait merkezi istasyonlara
kuruldu. Tren kazalannın önlenmesine yönelik bir
proje de geliştiren Atel, sinyalizasyon hatalanndan
kaynaklanan kazalann önlenmesini amaçlıyor.