Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 TEMMUZ 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Hakkâri'ye
Kitap
Hakkâri Anadolu Lisesi
edebiyat öğretmeni Tarhan
Şimşek, "Kullanılmış ya da
eski kitaplannızı Hakkârili
öğrencilere göndermek
istemez misiniz?" diye
soruyor. Sorusunun yanına
küçük bir not iliştirmiş:
"Gönderdiğiniz kitabı alan
çocuğun yüzûndeki
gülümsemeyi hayal edebiliyor
musunuz?"
I, Avuç
Galatasaray Üniversitesi'nin
Ortaköy Camii manzaralı
bahçesinde 2.5 saat güneş
haşlama olduktan sonra
Bush'un önünde tokalaşmak
için kuyruğa girenler arasındaki
Devlet Bakanı Beşir Atalay
elini, avucunu ABD'li
konjmalara kontrol ettirmiş...
Kızıyoruz, "Bir Bakana bu nasıl
yapılır?" diye.
Sanki, yıllardır ABD'ye el, avuç
açmıyormuşuz gibi...
IŞIK KANSU
it.com.tr
Ozerklik Sırası Gelirlerde
Maliye Bakanlığı ile Başbakanlık ara-
sında gidip gelmekten başı dönen "Ge-
lir Idaresinin Yapılandmlmasına llişkin
Yasa" taslağı, "Gelir Idaresi Başkanlı-
ğı" kurulmasını öngöfüyor. Kısacaa, Ma-
liye Bakanlığf na bağlı Gelirler Genel
Müdürlüğü'nü özerkleştiriyor.
Biliyorsunuz, "özerkleştirme" furya-
sı Dünya Bankası devrimcisi Kemal
Derviş ile başlamıştı. Şimdi yapılmak
istenen de onun devamı.
Gelirier kontrolörlerinin, vergi denet-
menlerinin üye olduğu derneklerin ko-
nuya ilişkin raporiarını okuduk, yöneti-
cilerini dinledik ve anladık ki, onlar da
"özerkleştirme"y\ alkışlıyortar.
Hem de, IMF ve Dünya Bankası gi-
bi uluslararası kuruluşlara, TÜSİAD,
TOBB gibi sermaye kesimi örgütlerinin
"özerkliği" savunan raporlanna gön-
denrıe yaparak, onlan olumlayarak...
Genel kanıya bakılırsa, Gelirler Genel
Müdürtüğü özerkleştiği an, hani o bey-
lik birbiri ardına dizilen sözcüklerie ta-
nımlanan, "katılımcı, şeffaf, hesap ve-
rebilir, verimli ve adil" bir yapı kurulu-
verecek!
Oysa, Gelirler Genel Müdürlüğü'nün
özerkleştirilmesinin ardındaki gizJi an-
lam çok belli:
Bugüne değin borçlanmayı çevirmek
için harcamalar kısılmıştı. Sıkılacak bo-
ğaz, daraltılacak kemer kalmayınca,
son çare, borçlanmayı çevirmek için
gelirierin arttınlmasına başvurulacak...
Bu yüzden, borcu çevirmek üzere gö-
revlendirilmiş olanlar, gelir yönetimini el-
lerine geçinnek zorundalar. O zorunlu-
luğun süslenmiş püslenmiş aracı ola-
rak da katılımcı, şeffaf falan filan diye-
rek "ozerklik" gündeme oturtuluyor.
Kimi meslek örgütlerinin, meslektu-
tuculuğuna yuvarianmış dar bakışla gö-
remedikleri gerçek şudur: Yeni taslak-
la oluşturulmak istenen "Gelir Idaresi
Başkanlığı", ulusal siyasetten ve ulusal
idareden özerk, ama küresel siyaset
ve idareye bağlı olacak... SAYW
Türk Tabipleri Birliği fTTB) MYK
üyesi Ata Soyer, kamu yönetimi
alanında yapılacak "performans'h
değişiklıklenn sağlık ayağını şöyle
nitelendiriyor:
"Sağlık finansmanı, giderek genel
bütçeden ziyade, sosyal güvenlik
kurumlanmn topladığı prim
gelirferi ve cepten ödemeler, yani
katkı paylan temeline
oturtulmuştur. Yeni çıkaracak ya
da çıkanlan yasalar, bu durumu
Gidişatın Kibarcası
pekiştirmektedir. Yani devlet,
sağlık hizmetlerinin mali yükünü,
sosyal güvenlik kurumlanna ve
doğnjdan vatandaşa yıkmaktadır.
Bu kadar çok yüklenilen sosyal
güvenlik kurumlan ne zamana
kadar bu yükü taşıyabilecektir,
sayın performans uzmanlan?"
Ardını araştırdığı bir başka konu
var Soyer'in: Kamu daralıp
çökünce ne olacak?
Hekimler ve sağlık çalışanlan
açısından bu sorunun biricik
karşılığı "istihdamın daralacak"
olması...
Soyer, bu savına destek olmak
üzere TTB'nin "Böyle giderse
2020'de her 5 hekimden birinin
işsiz kalması" beklentisini kanrt
gösteriyor ve diyor ki:
"Biryandan heryıl 4 bin 500
hekim ve binlerce sağlık çalışanı
mezun edip onlann çalışacağı
yeriere yatınm yapmayan devletin
bile iş, istihdam sorununu
üstünden attığını görmemek
mümkün değil."
Soyer'e göre sonuç: Kibarca
"sağlık personeli fazlalığı",
kabaca "işsizlik".
Son Olgunluk Sınavı
MERİÇ VEIİDEDEOGLU
Art arda, ilk önce Server Ta-
nilli Hoca, iki gün sonra da Nil-
gün Cerrahoğlu liseyi bitir-
menin son aşaması olan "Ol-
gunluk S/naw"nın Fransa ve
îtalya'da nasıl gerçekleştirildi-
ğini kimi aynntılanyla anlatıp
Türkiye'deki bizlerin, genelde
eğitimin, kültüryaşamının düş-
tüğü duaımu gözler önüne koy-
dular.
Aristo'nun okulu '7_/se"nin
temelini felsefe oluşturduğu
düşünüldüğünde her iki ülke-
nın olgunluk sınavlanndakı fel-
sefe ağıriığının yerindeliğini in-
san keyifle onayiıyor ama da-
ha çok imreniyor.
Elli yıl önce olgunluk sınavı-
nı kaldıran Türkiye'de bu sı-
navlann içeriği felsefe yönün-
den her ne kadar bu ülkelerin-
kiyle -özellikle Fransa'nınkiyle-
denk değilse de üniversiteye ya
da bir yüksekokula girecek
gençlerin genel kültürdüzeyi-
nin bir ölçüsüydü kuşkusuz.
1950'de Demokrat Parti ik-
tidara geldiği sırada lise eğiti-
mi bugünkünün üstünde bir
düzeydeydi; ilk kez lisede kar-
şılaşılan psikoloji, sosyoloji,
mantık ve felsefe dersleri genç-
lerde ayn bir ilgi yaratmayı sür-
dürüyordu.
Heryıl öğrenim başladığı ay-
iarda, Beyazıt'taki "Sahaflar
Çarşısı" yalnızca eski kitap
düşkünlerinin uğrağı olmaktan
çıkar, lise öğrencilerinin -özel-
likle- yukanda sayılan dersler-
le ilgili yardımcı kitap aradıkla-
n ikinci bir Babıâli caddesine
dönerdi.
Bu dersleri veren felsefe öğ-
retmenlerinden çoğu, eğitim-
ciler arasında olduğu gibi öğ-
renciler arasında da ad yapmış-
lardı; Istanbul Kız üsesi'nin o
yıllardaki felsefe öğretmenleri:
Sinemasanatçısı Ediz Hun'un
annesi Neşvet Hun, Şükran
Soner'in halası Nezahat Ku-
len, Semahat Aköz ve Pertev-
niyal Lisesi'nin Ekrem Kon-
gar
1
! hemen bir kalemde anım-
sadıklanm.
Çoğunlukla o yıllarda da öğ-
renci aileleri, çocuklannın üni-
/ersitede felsefe eğitimi yap-
nalarına pek sıcak bakmaz-
ardı; ne ki felsefe öğretmenle-
ri öğrencilerini etkilemeyi bilir-
erdi; bunun en güzel örnekle-
inden biri, Semahat Aköz'ün
jğrencisi olan, günümüzün de-
Jerii felsefecisi Prof. Dr. Nec-
a Araftır.
Aynca felsefe öğretmenleri li-
senin ortaokul bölümünde, al-
tıncı sınıfındayeralan "Yurttaş-
lık Bilgisi" derslerini de verir-
lerdi; bir felsefeciden bu ko-
nuyu öğrenmenin ayncalığını
pek çok öğrenci gibi ben de yıl-
lar sonra anlayacaktım...
Ne var ki, yönetimi büyük bir
çoğunlukla ele geçiren DP ik-
tıdan, eğitimde yapacaklannın
ilk işaretlerinden birini daha ik-
tidarlannın ilk yılında verdi. ü-
senin birinci sınıfında sınıf kı-
taplığının sorumlusuydum; bir
gün, müdür yardımcılanndan
biri sınıfa geldi, kitaplığı açma-
mı istedi; açtım; kitaplara bir bir
baktı, içlerinden birkaçını aldı;
bunlar arasında Tolstoy'un
"Harp ve Sulh"u da vardı.
Sonra anlaşıldı ki okul kitap-
lıklanndan Rus yazarlarının ki-
taplan, verilen bir yönerge ile
toplatılıyormuş.
Ertesi yıl, ruhbilim (psikoloji)
dersinin ilkgünlerinden birinde
öğretmenimiz Neşvet Hun, ders
kitabımızın ilk sayfasını açma-
mızı ve söyleyeceklerini yazma-
mızı istedi. Şöyle başladı: Bun-
dan sonra "bencil" demeye-
ceksiniz, bunun yerine "hod-
bin" ya da "hotkâm" diyecek-
siniz dedı ve sürdürdü; anlaşı-
lacağı gibi Osmanlıcaya dönüş
başlatılmıştı.
6te yanda DP iktidarı baş-
ka atılımlarda da bulunmaktan
geri kalmıyordu; bunlardan bi-
ri Cumhurbaşkanı Celal Ba-
yar'ın, Japonya'ya atom bom-
balannı attıran ABD Cumhur-
başkanı Truman'ı, Nobel Ba-
nş Odülü'ne aday göstermesiy-
di; haberi bize toplumbilim (sos-
yoloji) öğretmeni, Truman'ın
sorumluluğunu anımsatarak
vermişti.
Ne var ki, DP iktidarı eğitime
uyguladığı yaz-boz yöntemini
sürdürerek dört yıla çıkardığı li-
seyi yine üç yıla indirip olgun-
luk sınavını da kaldırdı; sanınm
son sınav bize uygulandı.
Anımsadığım, fen-edebiyat
bölümüne ortaklaşa sorulan
Türkçe kompozisyon sorula-
nydı; ilkinde: Kentlerin -baş-
kentlerin- genelde su yollan ile
ilişkili olarak kurulmalannın ne-
denlerinin örnekleriyle açıklan-
ması; ikincisi ise kız öğrenciler-
den düğme dikmenin, erkek-
lerden de tıraş olmanın betim-
lenmesiydi.
Yanm yüzyıl önce liselerde
"felsefe" okutuluyordu ve eği-
tim düzeyi günümüzdekinin
üstündeydi.
Devlet
Donuşturuluyop
CHP Genel Sekreter
Yardımcısı Oğuz Oyan,
AKP'lilerin oylanyla
TBMM'den geçirilen II özel
Idareleri Yasası ile ilgili olarak
kesin ifadeler kullanıyor
"Anayasadaki kamu yönetimi
modelini altüst eden bir yapı
getiriyoriar. Bunu, bile bile
yapıyohar. Bütün kamu
yönetimi birikimini altûst
ediyorlar ve dolayısıyla bu
birikim sonucunda ortaya
çıkmış olan anayasaya aykın
düzenlemeler getiriyorlar.
Açıkçası, anayasaya karşı
hileye başvuruyorlar..."
Oyan, Karnu Yönetimi Temel
Yasa Tasansı gibi, ll özel
Idareleri Yasası gibi,
Belediyeler Yasa Tasansı gibi
metinlerdeki egemen anlayışın
"kamu hizmeti kavramının yok
edilmesi" olduğunun altını
çiziyor. "Abartmıyorum" diyor
Oyan, "yapılanlar, yapılmak
istenenler karşısında kamu
hizmeti kavramının
'aşındınlmasf sözcüğü
yetersiz kalıyor. Onun için
'yok edilmesi'nden söz
ediyorum." Oyan'ın bir iddiası
da şu: "Getirilen
mekanizmalar veya bilhassa
getirilmeyen mekanizmalaha
'kamu parası' ve 'kamu
denetimi' kavramlannın da
yok edildiği kısa sürede
herkesçe anlaşılacaktır."
Devlet, çaktırmadan değil,
sessizce değil, göstere
göstere dönüştürülüyor.
Medya kulağının üstüne
yatmış, hatta sızmış, uyuyor.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(â turk.net
ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci" mynet.com
H A R B l SEMtHPOROY
Harbi tatile çıktığı için bantları bir süre yayımlanmayacaktır.
HAYAT EPİK TtlATROSU MVSTAFA
semihporoysiyahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN
SATILIK ARSA
Cumhuriyet Mahallesi'nde
ihtiyaçtan uygun f'ıyata
Tel (0532) 313 15 44
AutoCAD KUPSU
Yaz Kampanyası
KUZGUNCUK
Tel: 0 216 343 24 16
www.autocadkursu.com
Z.MEHMET, SAYE6ANI
ALT/NDA, SİR GEÇİT TÖ-
ĞEA//M 'ZLBÜkeN
3 Temmıtz winc.mumtaz-ariluin.com
MEHMETReSAtfN OLÜMÜ
191$'O£ £OGâA/,SS. OSMAHLI PAOİŞA-
Ut Z. MEHM£r(REŞAT') ?4 YAŞINPA
İSTANBUL 'PA ÖLDÜ. M. A&DÜLHA - '
MİT'İN İ9O9'DA 7A(fp~AN İUOİB.İIM£-
S'lNiN AZOINDAM HÜtO//ülM£ OİMl/pu,
Ü
ÇOİC DÛŞKÜN BİRKJ-
Ş i . ANCAK,P£K KÜLTÛRLÛ OL-
MAYAfJ VE 6İRİÇİM YET£NE6t Bütl
MAYAfJ BİR UÜKLİMDARDt. İMPARATVOmĞUN,7K46-
U/SSARP, BALK4H VE £.DÜuyA SAVAŞIARI İÇİMDE
YIKILAAAYA SA$lADI6f StllALAR 7AHT7AYPI. 6BJBÇ&C
YÖNETİM İS£.,KENDİSİNİ eÖÜBVB SETİfaEM "/777ftV
V£ 7ERAKMİ " fHBT/SİHİN EÜUDEYPİ. ÖLÜM(jrt£,
YERİNE, kARDeÇİ VAtfİDETTİN 6ECECEKTİR.L
İSKENDERUN AİLE MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 2003/740 Esas 2004 '652 Karar
Davacı: Gülşen Koca - Mustafa ve Hûrü kızı Antakya 05.04.1964 doğumlu Davalı: Efsan Koca - Eyyüp ve Naciye oğlu Iskenderun
23.06.1974 doğumlu adresi bilinmiyor. Davacı Gülşen Koca vekıli Av. Dilara Akdeşır - Av. Mûnıf Akdeşır tarafindan davalı Efsan Koca aley-
hine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda verilen 03.06.2004 tarih 2004'652 Karar sayılı ilamı ile Hatay
ıli tskenderun ilçesi Lluçınar köyü cilt: 69, hane no: 15, BSK: 77'de nüfusa kavntlı Mustafa ve Hürii kızı Antakya 05.04.1964 doğumlu Gülşen
Koca ile aym yerde BSN: 35'te nüfusa kayıtlı eşi Eyyüp ve Naciye oğlu Iskenderun 23.06.1974 doğumlu Efsan Koca'nın TMK'nm 166/1.
maddesi uyannca boşanmalanna karar venlmıştır. tşbu karann adresi tespit edilemeyen davalı tarafindan ılan tarihinden itibaren 15 gün içeri-
sinde temyiz edılmediği takdu-de davalı yönünden kesinleştirileceğı ilanen teblığ olunur. 16 06 2004 Basın: 30456
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
'Bülbül Ormanda
Ötmüş Ama../
Birden kendımizi acayip bir uluslararası diplomasi tra-
fiğinin içinde bulduk. Hangisine yetişeceğımizi şaşın-
yoruz. NATO zirvesinden önce eşzamanlı iki uluslara-
rası toplantı vardı:
TESEV'in German Marshall Fund'ladüzenlediği "Ve-
ni Bir Yol Kavşağında Atlantik Ittifakı" konulu panel ve
CHP'nin evsahipliği yaptğı "SosyalistEntemasyonar.
Biri "Çırağan"da, diğeri Istanbul'un diğerucunda "Po-
/affîönesans'Oteli'ndedüzenlenen iki toplantı arasın-
da belli aralarla, tık-nefes mekik dokudum. "NATOya-
saklanyla"boğuşarak... "Z//ve"arayagirdi ve CHP'nin
toplantısından söz edemedim
"Sosyalist Entemasyonal"e evsahipliği yapan CHP,
herzamanki gibi bunun da "satışınıyapmakta" ve "ba-
sına yansıtmakta" etkisiz kaldı. Bunu "VurunCHP'ye!"
anlayışıyla yazmıyorum. Bilakis. Ana muhalefet parti-
sinin Sosyalist £ofemasyona/"de önemli birişlevgör-
düğünü düşünüyorum. O nedenle sitem etmeden ve
Betül Mardin in ünlü sözünü hatırlatmadan geçeme-
yeceğım.
"Bûlbûl ormanda ötmüş ve kimse duymamışsa, öt-
memiş sayılıri"
Gördüğüm kadanyla toplantıyı izleyen üç yazar var-
dı: Zeynep Atikkan, Ferai Tınç, ben! Şimdi hemen rti-
razlan duyargibı oluyorum: "Basına haberverdik!Gör-
mezden geldiler..." Veya: "NATO trafiğı bizi gölgele-
di!" Tanıtımın önüne bu türden "objektif engeller" çı-
kabilir. Ama gerçekten de "etkın" bir "kamuoyunu bil-
gilendırme" kampanyası yapılmış mıdır?
Benım izlenımime göre hayır". Bu tür toplantılara
daha büyük ılgi çekebılmek için gazetelere artık birer
"faks" yollamak ve yollara "Sosyalist Entemasyonal",
CHP bayraklan asmak yetmiyor. Gazetecilerle birkaç
gün öncesinden bir ön toplantı yapıp. "ses getirmek"
gerekıyor. Parti içi sorunlar bir yana; CHP'nin "mo-
dem", daha "faal", çok daha "agresif" bir "halkla iliş-
kiler" kampanyasına ıhtiyacı var. Olağanüstü kuruttay
öncesi, bunu da not etmeden geçemedim.
'AB geç bile kaldı!'
"Sosyalist Entemasyonal Başkan Yardımcısı" Pi-
ero Fassino ile kahve molasında konuştum. îtalya'da
"Zeytin Ağacı" ittifakındayeralan muhalefet lideri Fas-
sino'nun verdiği olumlu mesajlarçoketkileyiciydi. Mu-
hafazakâr Beriusconi hükümeti, malum, öteden ben
Türkiye'nin AB üyelığıni destekliyor. Ancak Italyan so-
lu düne kadar her fırsatta Türkiye'deki "demokrasi ek-
sikliklerini" vurgular, bu eksikliklerden doğan "rezerv-
lerini", "nüanslı birsöylemle" öne çıkanrdı.
Nüanslar kalkmış. Söylem değışmiş. AB üyeliğimizi
"heyecanla" destekleyen bir Fassino ile karşılaştım. Bu
gelişmede iki etkenin rolü var: AKP hükümetinin ka-
rarlılığı ve bunu "Sosyalist Entemasyonal" camiasın-
dakı partili arkadaşlannaanlatan CHP kadrosunun mu-
hataplanna telkın ettikleri "güven". CHP'nin perdear-
kasından verdiği bu destek olmasaydı, "Avrupa solu-
nun" AKP "rotasına" güven duyması mümkün ola-
mazdı. CHP'nın bu bağlamda büyük iş başardığını tes-
lim etmek gerekir.
"AB Türkiye ile müzakereleri açmakta geç bile kal-
dı" dedı Fassino: "2004 Aralık zirvesinde bu mesele
artık sonuçlanmalı. Türkiye'nin aldığı yola ve yaptığı
reformlara sempatiyle bakıyoruz. AB bunun karşılı-
ğında Türkiye'ye güçlü sinyal vermeli. Bu ancak; Tür-
kiye'ye önünü görebilmesi için tarih vermekle yapılır.
Demokrasi tecrübenız, hem Avrupa'ya demiratmak
ısteyen sizler hem bızim açımızdan olağanüstü öne-
me sahip. Avrupa 'nın güvenliği için bizim de Türkiye'ye
ihtiyacımız var. Türkiye; Avrupa, Ortadoğu ve Körfez
ülkelerinin güvenlik ve istikran açısından hayati değer
taşıyor..."
Avrupa kamuoyunda 'Islamdan kaynaklanan' çe-
kinceleri" hatırlatoğımda ıse Fassino şunlan söyledi: "Bu
çekinceleribiriiktegidermemizgerekir. Çekince 'Islam
ülkelerinde demokrasi yoktur!' inancından kaynakla-
nryor. Bunun böyle olmadığını AB kamuoyuna anlat-
malıyız. Türi<iye ömeği, Islam ve demokrasinin bırara-
da yaşayabileceğini gösteriyor. Bu boy ölçüşmeyi ka-
zanırsa, Tûrkiye diğer Islam ülkelerini özendirebilir.
Türkiye'yeyardım, bu açıdan bizim de çıkanmıza. Par-
tim Avrupa Sosyalist Partisi ve Avrupa Pariamento-
su'ndaki Sosyalist Gnıp içinde Türkiye ile müzakere-
lerin açılması adına mücadele verecek. Hükümetler-
dekı sosyalist partilerin aralık zirvesinde olumlu tavır
alması için çaba göstereceğiz. Italyan hükümetinden
de her düzeyde bu hedefi desteklemesini isteyeceğiz'"
Sezar'ın hakkını Sezar'a teslim etmelı. CHP galiba
dışarda daha "etkin"çalışıyor...
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
1
2
3
4
5
1 2 3 4 5
I I
•r
n•
6 7
+
i
8
H
9
•
--
1 2 3 4 5 6 7 8 9
SOLDANSAĞA:
1/Yurdumuzım
sulak alanlann-
da da yaşayan
göçebebirkuş.
2/Çiçeksızbıt-
kilerde üreme
organı...Gözün
renkli bölümü.
3/ tskambilde-
kimaçarengine
verilen bir baş-
ka ad... Üç ki-
şiyle oynanan
bir kâğıt o>unu. 4/Bit-
kisel kökerüi bir >iye-
cek ya da içeceğın da-
makta algılanan hoş ko-
kusu... Ticaret eşyası.
5/Cehennem... Tavana
yakuı küçük pencere
fi/Telefon sözü... Istan-
bul'dan Yunanistan'a
göç eden RumJar tara- 8
findan Atına'da kuru- 9
lan spor kulübü. 7/Bir
kuvvetin. uygıüandığı kütleyi bir eksen etrafinda dön-
dürme eğilimi... Gümüşün simgesi. 8/Geminin rüzgâr
üstüne ya da altına dönmesi için yelkenlenn kimini
gevşetme, kimini germe işlemi. 9/Pamuk kozası... Ay-
nı adlı bitkiden elde edılerek pastırmanın üzenne sürü-
len macun.
YXT<ARIDAN AŞAĞIYA:
1/Halk dilinde yabani tereye verilen ad. 2/Gebeliği ön-
lemek için dölyatağına yerleştirilen sarmal biçimb araç...
Borusesi 3/Birvagonkatannıçekmedekullanılanma-
kine. 4/ Şarkı, türkü... Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasi-
fik'e gömüldüpne inanılan, insanlığın ve uygarlığın ana-
yurdu sayılan kıta.. Müstahkem yer. 5/Eski dilde ayak...
Kastamonu'nun bir ilçesi. 6/Kayısı kurusu... Ayakla
\vrus. 7/Uzaklaşmak, ara açılmak... Kemıklenn joıvar-
lak ucu. 8/Geçimsizlik. arJaşmazlık... tngıltere'de çok
sevilen bir cıns bıra. 9/ Yuvasından Çin mutfağının en
seçkin yemeği yapılan bir tür denız kırlangıcı t