19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2004 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Milletin Ayarını Kim Bozuyop? "Mületin ayannı bozmaya kimsenihgücü yetmez." Başbakan'ın, özdeyışe benzeyen bu sözlerinı duyar duymaz, elim bır kitaba uzandı: Halit Çelenk'in "Demokrasi Masalı"na (Imge Yayınlan)... Evet, dedim kendı kendıme, hukuktu bir mille- tin, birtoplumun ayan.. Hukuku altüst ederseniz, hukuktan korkarsanız, hukuktan kaçarsanız, hukuk ilkelerine aldınş etmezseniz, daha beteri, hukuku kendı keyfînize, işinize göre ayariamaya kalkarsa- nız, her şey çirkin bir masala dönüşür... Hukuksuz bir ülke, ayan bozuk bır ülkedir. Ya da başkalarının isteğine göre ayarlanmış, açıkçası, ayan bozuk bir ülkedir... Bir buçuk yıldır iktidarda olan bır partinin, bır liderin, çoğunluğuna dayana- rak, yasaları, anayasayı kendi yararınadegiştirme- ye kalkışanları, ülkenin tüm sivil güçlerine, askeri- ne, Cumhurbaşkan'nakarşı 'kendi hukukunu' ya- ratmaya çalışanları hepımiz görüyoruz. Demokra- sinin, insan haklarının, Atatürk Cumhuriyeti'nin te- mel ilkelerinin bozulmasını ibretle seyrediyoruz. Sonra da kalkıp "Milletin ayannı bozmaya kim- senin gücü yetmez" diyebilen bır anlayışın binbir emekle, istekle, coşkuyla kurulmuş "ayannın" bo- zulmasına tanık olmak, ilginç bir durum değil mi- dir? Halit Çelenk"Demo/cras/Masa//"nınönsözünde "Demokratikleşmenin temelinde insan hak ve öz- gürtüklerinin kazantlmast ve yaşama geçirilmesi yatar" diyor. Bütün yazılan, kitapları bır yana, Çe- lenk'in sayısı pek az hukuk savaşçılanndan oldu- ğunu unutmayalım. Savunman, yazar, aydın, örgüt- çü, devrimcı kışılığiyle bilınen değerli dostumu, hu- kuk hukuk diye nice hukuksuzlukların yaşandığı şu günlerde anımsamamak olası mı? Bu ülkede ayarlı bir hukuk düzeni varsa, en baş- ta, Başbakan'ın, sonra MaliyeBakanı'nın, ardından , TBMM'deki birçok milletvekilinin aklanma isteğiy- ' le yargıya gitmelerı gerekmez mi? Ülkenin parasal tüm ışlerıni yüklenmış, vazgeçılmez birikimleri '6a- balargibi' satışa çıkarmakla övünen, bir naylon fa- tura suçlusunu hâlâ sorumluluk yerinde tutmak bir hukuk düzenıne yakışan bir durum mudur? Ayar bozuluyorsa, nedeni, ayan bozanlardadır! Seçim ön- cesi "dokunulmazlıklarkaldırılacak" sözü verenle- rin hukuktan kaçmaları çirkin bir görünüm değilse, nedir? Halit Çelenk yıllar önce yayımladığı bir kitabına "Hukuksuz Türkiye" adını koyacakmış, llhan Sel- çuk'adanışmış, sonra biriikte "Hukuksuz Demok- rasi" adını yeğlemişler... 0 kitap günümüzde ya- yımlansaydı, adı hiç kuşkusuz 'Hukuksuz Türkiye' olmaz mıydı? Hukukun bu denlı ayarından kopa- rıldığı, nerdeyse ayarı bozuk paralara benzediği böyle bir dönem yaşanmamıştır. Yazımı, Çelenk'in birtoplantıdaki şu sözleriyle bi- tirmek istiyorum: "Ben bir savunmanım. Güzel in- sanlan savundum. Halkını seven, onlann birorman gibi kardeşçesine yaşaması için gencecik yaşam- lannı veren insanlan. Özgürlüklerini, yaşanmamış yemyeşil yıllarını ortaya koyan insan. Hakça top- lumsal bir düzene giden yolda ışık saçan insanla- n...Bu güzel insanlan seviyorum. Biryaşam bu sev- giyle geçti. Çok mu? Kendilerini tüm insanlığa adayanlara bir yaşam vermek." CHP'nin Geleceği... Ne yazık ki. CHP'de hâlâ. ne için. hangi dava uğruna örgütlendiğini bilmeyen birçok partili bulunmaktadır. Genel Sekreterlik ve MYK, parti programmın yeterli sayıda tüm örgüte, il, ilçe ve beldelere dağıtılması ve parti içi eğitim programlannın, panellerin düzenlenmesi konusunda yetersiz kalmaktadır. Yard.Doç.Dr. Örsan K. ÖYMEN CHP Parti Meciisi üyesi PENCERE 28 Mart 2004 belediye se- çimlerinin CHP açısın- dan bir başan olarak sa- yılıp sayılamayacağı tar- tışmasına odakJanmak ye- rine. bundan sonra, CHP'nin eksiklerinin ne olduğu ve bu eksiklerin nasıl giderileceği üzerine yoğunlaşmak gerekmektedir. Nite- kim. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da. CHP'nin büyük bir medya baskısı altında seçime girdiği dikkate alındığında, söz ko- nusu sonuçlann başansızlık sayılamayaca- ğına, bunun bir hezimet olmadığına dikkat çekmekle birlikte, bu sonuçlann CHP için yeterli olmadığını. temel hedef açısından da bir başan olmadığını açıkça vurgulamış- tır. Bunedenle, aceleci birbiçimde, CHP'de- ki iktidar mücadelesini körüklemek, olayı bir kişi ve kişiler sorununa indirgemek ye- rine, söz konusu yetersizlige neden olan et- kenleri belirleyip bunlan bir an önce gider- mek, yeni bir yönetim tartışmasına girme- den önce. bu eksiklerin mevcut yönetim ta- rafından giderilip gıderilmeyeceğini bek- leyip görmek en doğnısudur. Gözlemledığim kadanyla, CHP'nin, sade- ce Denız Baykal yönetimine özgü olmayan, partinin uzun zamandan beri süreğenleşmiş(kronikleşmiş) duruma gelen ve artık şimdiki yönetim tarafindan kesinlik- le çözülmesi gereken en önemli dört sorunu şunlardır: 1) tletişim: Parti, davasını, ideolojisini, çözüm önerilerini, söylemlenni halka anlat- makta zorlanmaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden bin; CHP'ye, ticaret-siyaset- medya üçlüsü tarafindan uzun yıllardır uy- gulanan ambargodur. Ancak CHP de. söz konusu ambargoyu delmek ıçın yeterli ça- bayı göstermemektedir. CHP. kendı televiz- yonunu, kendi radyosunu kurarak. kendi gazetesini, dergisinı çıkartarak, medyaya daha fazla ilan vererek. CHP aleyhinde çı- kan bazı haksız iddialara ve çarpıtma bil- gilere düzenli olarak yanıt ve yalanlama göndererek ve bütün bunlarda belli bir ka- liteyi tutturarak. propaganda söylemi kul- lanmaktan çok, CHP'nin etkinliklerini ta- rafsız bir biçimde halka yansıtarak, bunla- nn da ötesinde, halkla daha çok bire bir te- mas kurarak. tıkanmış olan iletişim kanal- lannı belli bir ölçüde açabilir. 2) İdeoloji ve parti içi eğitim: CHP, dava- sı olan bir siyasal panıdır. Bu dava. Kurul- tay tarafindan onaylanmış parti programı- nın "İdeoloji" başlıkh bölümünde anlatıl- maktadır. Siyasiler bır dava için, bir ideolo- jı ıçın örgütlenmelıdirler. Pratiksiz kuram (teon) ne kadar değersiz ise. kuramsız pra- tik de o kadar değersizdir. Uygulamalar bır kuruma, bir davaya dayanmazsa, boşlukta kalırlar, anlamlannı yitirirler. Kuramın, da- vanın, ideolojinin arka planda kalması du- rumunda, örgütlenme kişi ve kişisel çıkar mücadelesine endekslenir. Bu nedenle, par- tinin tüm organlan, Merkez Yönetim Ku- rulu, Parti Meclisi üyesi, Kurultay delege- leri; il. ilçe, belde örgütleri; ıl. ilçe delege- leri, sade üyeleri, partinin programını oku- muş, anlamış ve özümsemiş olmalıdırlar. Par- tililer önce kendilen inanmalı, sonra da seç- meni inandırmalıdırlar. Xe yazık ki, CHP'de hâlâ, ne için, hangi dava uğruna örgütlen- diğini bilmeyen birçok partili bulunmakta- dır. Genel Sekreterlik ve MYK. parti prog- ramının yeterli sayıda tüm örgüte, il, ilçe ve beldelere dağıtılması ve parti içi eğitim programlannın, panellerin düzenlenmesi konusunda yetersiz kalmaktadır. 3) İdeolojik tutarlıhk: CHP, parti progra- mında da belırtildıği gibi. sosyal demokrat ve demokratik sol ilkeleri benimsemiş, bu ilkeleri de Mustafa KemaJ'in devrimleri ile bağdaştırmış, bazılannın sandığı gibi, "Ata- türkçülük" ıle sosyal demokrasinin sente- zini kurması gereken değil, bunu zaten kur- muş ve programında da bu sentezi resmi- leştirmiş bır siyasal partidır. Partinin prog- ramında. sosyal demokrasiden. demokratik soldan, Atatürk ilkelerinden partinin neyi an- ladığı anlatılmakta ve bu doğrultuda ülke- nin birçok sorunu için çözüm önerileri sunul- maktadır. Oysa Kemal Derviş, Yaşar \uri Öztürk gibi bazı CHP mılletvekılleri, parti- nin programıyla tamamıyla çelişen ya da uyumsuzluk gösteren demeçler vererek, ya- zılar yazarak, raporlar hazırlayarak CHP'yı bır kımlık bunahmına sürüklemışler. örgütün ve seçmenın kafasının bulanıklaşmasına ne- den olmuşlardır. Söz konusu kişiler, kendı alan- lannda önemli çalışmalar yapmış ınsanlar olabilirler, ancak, üyesi oldukJan siyasal par- tinin programını, bu partinin tabanını. yüz- binlerce üyesini ve milyonlarca seçmenini yok sayarak. kendilerini CHP'den daha önem- K görmeleri büyük hata olmuştur. CHP yö- netimi de bundan sonra, halkın büyük ço- ğunluğunda yerieşnüş olan sol fobisini. soldan kaçarak ya da hem sol hem sağ sinyaller ve- rerek değil, solu daha hi ve etkin bir biçimde anlatarak ortadan kaldırmalıdır. 4) Gençlere açıhm: CHP tarihte. genç dı- namiklerin partisi olduğu halde, günümüz- de gençlerden giderek uzaklaşır bır duruma gelmiştir. CHP'nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı Mustafa Kemal. birçok devrime öncülük ettiğinde, ülkeyi dönüştürdüğünde genç bir ınsandı. tnönü görevi devraldığın- da genç sayılırdı. ilerleyen yaşlannda ise, kadrosunda gençlere yer verirdi. BülentEce- vit önce Genel Sekreter, sonra Genel Baş- kan olduğunda gençti. Bütün bunlar bir ya- na, "tarihsel nostaljhi bir kenara bırakıp pra- tikoiatam^ diyorsak, günümüzde seçmen nü- fusunun büyük bır çoğunluğu 40 yaşın al- tında olmasına rağmen, CHP'nin TBMM'de- ki ve Genel Merkez'deki yaş ortalaması 50'nin üzerindedir ve CHP bu açıdan ,\KP'nin gerisindedir. CHP elbetteki dene- yimli altyapısından ve kadrosundan yarar- lanmalıdır, ancak bu deneyimi de. genç di- namiklerle dengelemelıdir. Oysa CHP'de böyle bir denge yok. Bu denge sağlanma- dan CHP'nin gençlerle iletişim kurabilme- si ve seçmenden daha çok oy alması olduk- ça güçtür. Politize olan azınlıktaki gençle- rin keşfedilip ortaya çıkartılması ve parti- ye katılması durumunda, CHP'li siyasal gençliğin, çoğu apoKtikolan gençliğe örnek olması ve apolitik gençliği politize etmesi doğrultusunda çok önemli bır kapı aralan- mış olacaktır. Sonuç Son kurultaydan sonra, hem CHP Parti Meciisi toplantılannda, hem de Genel Baş- kan ve MYK üyeleri ile yapılan bire bir te- maslarda, bu konular (ve bunlarla birlikte, sendikalarla ilişkilerin geliştirilmesi, aday belirlemede bazı hatalann önlenmesi gibi daha birçok önemli konu), ben de dahil ol- mak üzere, birçok Parti Meciisi üyesi tara- findan dile getirilmiştir 28 Mart seçimle- rinden önce, AKP'nin ve tıcaret-siyaset- medya üçlüsünün eline koz vermemek. par- ti içi tartışmalann suiistimal edilmesini ön- lemek amacıyla. söz konusu eleştirilenn basına sızdınlmaması için özel özen göste- rilmiştir. Bu durum, bazılannda, CHP Par- ti Meciisi 'nın edilgen olduğu biçiminde bir yargının oluşmasına neden olmamalıdır. Bu arada, şu da unutulmamalıdır ki, ide- olojik tutartılığın sağlanması konusunda, Genel Başkan Deniz Baykal 1 ın, PM'deki, TB\IM Grubu'ndaJd ve örgiitlerdeki tep- kileri dikkate alarak, daha açık ve belirgin bir tutum içerisine girmiş olması, arkasın- dan Kemal Deniş'in parti yönetimindeki görevinden, son olarak da Yaşar Nuri Öz- türk'ün CHP milletvekilhğinden ve üyeb- ğinden istifa etmesi, partinin lehine olmuş- tur. Bu gelişmenin gözlerden kaçmaması ve öneminin ka\ranması «crekriğini düşünü- yonım. Ancak dığer eksikler ve sıkıntılar konusunda, hâlâ yapılması gereken çok şey vardır. CHP Genel Sekreterliği'nin ve Mer- kez Yönetim Kurulu'nun, en azından bun- dan sonra, CHP tüzüğüne göre Kurultay'dan sonra partinin en üst karar organı olan Par- ti Meclısı üyelennın eleştirilerini ciddiye al- ması durumunda. bu sorunlann da çözülme- mesı için hıçbir neden yoktur. Yeter ki CHP'de ortak akıl. mevki ve unvan mücadelesine dönüşmeden, CHP'ye yakışır bır biçimde, idealist boyutta harekete geçsin. Istanburu Kutlarken... Nihal CEYLAN Felsefe Öğretmeni Fetih kutlaması işte böyle olur! İçi boş nutuklarla, çağa yakjşmayan gösterilerle değil. Fethin beş yüzüncü yıhnın kutlanması doğrudur. Her yıl kutlama törenleri ise yanlıştır, Türklüğe yakışmaz. -1. stanbul futkunuyum; ama fethin I kutlanma bıçımi, pek iyi dile geti- A remediğim karmaşık duygular uyan- dınr bende. Mutluluk ve gururun ya- nı sıra yadırgadığım bır şey ler duyum- sanm. Şöyle düşünürüm: Tarih; kayıp- lar ve kazançlarla: sevinçler ve üzün- tülerle geçmış. Her şey kendi dönemi- nin kendine özgü koşullan içinde ol- muş ve bıtmiş. Hıçbir tarihsel olgu. bu gerçeğin dışında ele alınamaz, değer- lendirilemez. Şımdi bize düşen; bılımin, emeğın ve ürettiğımiz güzelliklerin onurudur ve onlan korumaktır. Birile- rine de kapkaçın, talanın, çirkinliğin utancının düşeceğı gibi. Istanbul'un 551. Fetih Yıldönü- mü'nden bir gün önce, Bahçeşehir Cni- versitesi'nin Konferans Salonu'nun- daki etkinliği bu duygular içinde izle- meye başladım. Etkinlık başladığında, salon; sivil toplum örgütlerinin üyeleri, öğrenci yakınlan. öğretım üyeleri \ e pınl pınl genç öğrencilerle doluydu. İstanbul'un minarelerini, kubbelerini, çınarlannı, çeşmelerini. faytonlannı. insanlannı.. izliyorduk! Fonda büyüleyici. bildik birmüzik... Suculann çıngıraklan... Aziz İstan- bul'a yine bir tepeden bakar gıbiydik. Bizans'ın. Osmanh'nın; Türk'ün, Rum'un; Hınstıyanlığın, İslamiyetin ve belki daha nice kültürün, Istanbul'da bir orman gibi kardeşçesine yaşayan destanı sunuluyordu bize. Biz Istanbul' u gezdikçe o bize "Hoş geldiniz" diyordu; biz ona: "İstanbul- duk" diyorduk. Etkinliğin adı da buy- du: İstanbulduk! Ne ince bırad! Bun- lar, "Secret of Istanbul" derslerinin hasadıymış. "İstanbul'un Gizi"... Rektör Prof. Dr. Süheyl Barum, "İs- tanbul, biraz da ona kazandırdığımız güzelüklerie ve o güzelUkleri korunıa bi- lincinüzle bizündir" diye başlattı bu sanat dolu uygar toplantıyı. îstanbul'un tarihsel süreçte yaşadığı kültürel zen- ginlikler; konuşmalarla ve etkileyıcı görsel malzemelerle sergileniyordu. Öğretim üyeleri, ögrenciler. halkbilim uzmanlan; bir ortaoyunu ustası, bir meddah. bir "musahip" hüneriyle; ile- tişim dünyasının tüm sanatsal ve tek- nik olanaklanyla; bir bilim insanı ve bir sanatçı titizliğiyle bizleri deyimle- rin, geleneklerin, inançlann, yapılann, çiçeklerin, aşklann, tutkulann.. ren- gârenk IstanbuJ'unda gezdirdiler. Eme- ğin çoğu, öğrencilerindi. Sami Karaören, bilınen Türkçe us- talığıyla, II. Dünya Savaşı yıllanndan bugüne dek yaşadığı Istanbul'u anlat- tı. Ulusal varhğımızın gücünü ve Ata- türk'ün gençliğe duyduğu güveni di- le getirirken çok içtendi; etkileyiciydi. Bir konuşmacı. Istanbul'a kıyanlara; "Geldikleri gibi gjderler!" diyen önde- rimizin ve "Senin ırzını kurtardım İs- tanbul'um/Sana can feda çakır gözlü gü- lüm" diyen Kuvayi MilHye neferinin tokadını vurduğunda, heyecan doruğa ulaştı. Ve TTmurSelçukçıktı kürsüye. "Çağ- daş uygariık yolunda Atatürk ilkeleri- ne bağlılığın, banşuı, ulusal varüğın ve bizleri ortak bir ulusal üst kimlikte bu- luşturan değerlerimizin önemi" konu- lu dersini soluk almadan dinledik. Son- ra. oturdu piyanonun başına... Ellen- ne sağlık, dilıne sağlık! Öğrencilerin; îstanbul temalı, son yıllann popüler şarkılannı çalıp söy- lemelen, farklı bir yaklaşımdı, birye- niliktı. tstanbul'un bir güzelliği de bu şarkılarda dile gelen sevdalarda saklı- dır bence. Fetih kutlaması işte böyle olur! içi boş nutuklarla. çağa yakışmayan gösteri- lerle değil. Fethin 500. yılını kutlamamız doğrudur. Ama her yıl kutlama, bize Türklüğe yakışmaz. 500. yıla kadar kaç kez kutlandı kı? Duyumsayıp da anla- tamadıklanm, bunlardı. Bahçeşehir Üni- versitesi öğrencilen. tümünü bır güzel anlattılar. Sağ olsunlar! Kıyamete Doğru Kiipeselleşme... Fazilet Hanım söyleniyordu: - Üstüme iyiliksağlık. - Yine ne var?.. - Daha ne olsun, haziran geldi, yaz gelmedi, bu dünyanın çivisi mı çıktı?.. özlemle ekledi: - Eskiden mayıs geldi mi, yünlüler naftalinlenir, dolaplara konur, yazlıklar çıkarılır, yorganlar rafla- ra kaldınlır, pikeler yataklara açılır, evin içi günlük güneşlik olurdu... - Şimdi ne oluyor?.. - Havaya baksana!.. Lânet, basık, karanlık bir kur- şunilik tas gibi tepemizde... - Iklim değışti... - Kıyamet yaklaşıyor; bu gidişle dünyanın sonu- nu göreceğiz. • Herkesin ağzında aynı laf: Kıyamet!.. Dünyanın çivisi çıktı!.. Niçin?.. Aklı başında kişiler kıyametin borusunu üfleyen ahir zaman /sraf/finın hırsını vurguluyorlar: - Tüketim körgüdüsü!.. öyle bir hırs ki bu Amerikalıya kendi kıtası yet- miyor, dünyanın heryanına el atmış, yer altında, yer üstünde ne varsa hortumlayacak... 21 'inci Yüzyılın başında, dünya egemeninin Kü- reselleşme çağındaki felsefesi, serbest piyasada sınırsız tüketim yarışının hırsına dayanan neolibe- ralizmin körgüdüsü!.. Yirminci Yüzyılın ilk yansın- da bir buçuk milyar olan dünya nüfusu, altı buçuk milyara doğru çoğalıyor; kapitalizmin zenginleri tü- ketim uygarlığında sağduyulannı yitirmişler, Kıya- met yarışına girmişler... Sovyetler'in yıkılmasından sonra kimse 'planlı eko- nomi'nln p'sini ağzına alamıyor; doğayı harcayıp bıtiren, kırletip yok eden, gereksiz tüketim yanşı, uygarlığın düzeni, iyi yaşamanın koşulu, mutlulu- ğun olmazsa olmaz yasası gibi benimsenmiş... Peki, gidiş nereye?.. Kıyamete!.. Bunu ben söylemiyorum, Allah kelâmı da değil, bilim insanlan tehlike çanlannı çalıyorlar, alarm zil- leri kulakları neredeyse sağır edecek, ama, kimse- nin umursadığı yok... • Küreselleşme'nin başını çeken Amerikan lider- lerini seyretmek insanı korkutuyor... Dünya bu adamlann eline kaldı... ABD'nın de başına bela kesilen bu kişiler, eskı zaman cihangirierınden daha ilkel, daha tehlikeli, daha canavar görünüyorlar... Kimse bunlara 'dur' diyemiyor!.. Bir garip çelişki gibi algılanıyor, ama, dünyada Amerika'ya karşı birgüç dengesi kurulması Irak'ta- ki yalın ayak, başı kabak, entarilı Müslüman Ara- bın direncine kalmış... • Fazilet Hanım haziran ayının başında sisli, pus- lu, kapalı, baskılı, yoğun, kederli, garip ve ne oldu- ğu belirsiz gökyüzüne bakıp lâhavle çekti: - Sen bilirsin Yarabbi, dedi, ne oldu eski güze- lim havalara... Sanırım olan oldu; insan kendi elleriyle kendi kı- yametini hazırlayan çılgın yaratık!.. ÇOK ACI KAYBIMIZ Merhume Emine Naciye ve Merhum Mustafa Şefik Alper'in kızlan, Merfıume Güzide ve Merhum Fehmi Birgit'in gelinleri, Merhum Orhan Alper-Necdet Alper, Merhume Nimet Koyusoy-Lebip Koyusoy, Rıdvan-Lemis Alper'in kardeşleri, Şafak-Ünal Yastı ve Erol-Seval Alper, Arzu ve Şefik Alper'in halaları, Merhum Koral-Müjde Koyusoy ve Doğan-Nur Koyusoy'un teyzeleri, Merhume Yaşar-Adil Ersoy'un yengesi, Kuşçu, Uygur, Erkangil, Özeren ve Tokalpler'in gelinleri, yengeleri, Orhan Birgit'in aziz yaşam arkadaşı, Burcu Ersoy'un çok sevgili yengesi SEVİM BİRGİTuzun süredir çektiği amansız hastalıktan kurtulamayarak Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Aziz naaşı 2 Haziran 2004 Çarşamba günü Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı'ndaki ebedi istirahatgâhına defnedilecektir. AİLESİ PIYANO ÖĞRETM LEYLA *?• PAMİR •£ Başvuru için: (0216) 336 54 64 IIIII III ||III ENI • w
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle