18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MAYIS 2004 PERŞEMBE + CUMHURİYET SAYFA 17 1 AB'ye g yaklaşıyormuşuz. E Aman çarpmayahm! D E N İ Z S O M Elektrorek posia: denizsom©cumhuriyetcom.fr www.deflizsom.com Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97 - Başbakan Kıbns derdinden kurtulmuş. "Birde Türkrve'den kurtulsa!" Köprüpolisi Salı gecesi Avrupa yakasından Boğaziçi Köprüsü'ne inen rampada trafik polisi bir otomobili çevirryor. "Selamünaleyküm" dryerek süriicüden ehliyet ve ruhsatını ^ . istiyor. Sürücü, 3 W belgelerini ^& verirken ne gibi bir - hata yaptığını soruyor. Trafik polisi, emniyet şeridine doğru kafa gösterdiğini söylüyor. Sürücü yanındaki taşıtın sıkıştırması nedeniyle anlık olarak direksiyonu kırdığını fakat emniyet şeridine girmediğini anlatıyor. Trafik polisi kafa göstermenin yeni bir yönetmelikle yasaklandığını ve cezasının 80 milyon lira olduğunu bildiriyor, "Yoksa cezanın yansını mı alsam" diye konuşuyor. Sürücü, ısrarta hatalı olmadığını söylüyor; trafik polisi bu sefertik affediyor. Sürücünün yanındaki genç, polise davranışının yanlış olduğunu hatırlatıyor. Polis, sürücüye "Arkadaşına söyle artistik yapmasın, yoksa cezayı yazanm" diyor. Köprüde trafik bir şekilde akıp gidiyor! kranlarda haber sunucusu olarak tanıdığı- mız Rüştü Erata, Türkçe'ye olan duyarlılı- ğını bir kitapla pekiştirdi. Okuru sıradışı bir dil serüvenine sürükleyen Erata'nın Yapı Ya- yın'dan çıkan kitabının adı: Sachmalama Türkçe de Neymiş! Osmanlı suttanlannın Orhan dışında tümü Arapça olan adlarının ne anlama geldiğini hiç merak ettıniz mi? Erata anlatıyor... Osman: Toy kuşu, ejderha. Mu- rad: Istek, dilek. Bayezıd: Allah'ın yaratıp çoğalttığı. Mehmed: Tekrar tekrar övülmüş. Selim: Sağlam, doğru. Ahmed: övgüye değer, övülmüş. Mustafa: Seçilmiş, seçkin. Ibrahim: Merhametli baba. Süley- man: Erinç, dingınlik. Mahmud: övgüye değer. Ab- dülhamid: Allah'ın herkesçe övülen kulu. Abdülme- cid: Allah'ın şan ve şeref sahibi kulu. Abdülaziz: Al- lah'ın sevgili kulu. Reşad: Hak yolunda ilerleme. Va- hideddin: Dinin tekliğı. Orhan ise Türkçe ve kentin yöneticisi anlamına geliyor. Sachmalama! Erata, tarih boyunca -ki bu tarihin geçmişi fazla de- ğil- Türklere kendi ülkesinde öğretilen yabancı dille- ri öncelik sırasına göre anımsatıyor: 1773'ten önce Arapça, Farsça. 1773-1923 arası: Arapça, Farsça, Fransızca, Ingilizce, Almanca. 1923-1950 arası: Fran- sızca, Ingilizce Almanca, Arapça. 1950-1980 arası: Ingilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça. 1980'den sonra: Ingilizce, Almanca, Fransızca, Arap- ça, Farsça. Ve bir saptama ve bir soru: "Nasıl Musa'dan ön- ce Ibranice vardıysa, nasıl Isa'dan önce Latince var- dıysa; Muhammed den önce de Arapça vardı. De- mek ki; Ibranice de, Latince de, Arapça da gökten inmedi. Bu üç dil de Musevilik, Hıristiyanlık ve Müs- lümanlıktan önce var olduklan için 'insan' tarafından SESSİZ SEDASIZ (!) yaratıldıklan ortadadın dolayısıyla nasıl 'kutsal' ola- bilirler?" Erata şöyle diyor: "Günümüzde Türkçe, hem Do- ğulu hem de Batılı yabancılara karşı 'ölüm kalım' sa- vaşı verecek duruma doğru hızla iteleniyor. Gözlerin- de 'Doğulu' ya da 'Batılı' gözlükler olanlar, benliğini koruma çabalannı yersiz, abartılı ya da saçma bula- bilirler! Ancak tarih, atalan bu tür aymazlıklar yaptığı için sömürge konumuna düşürülmüş ya da başka toplumlann içinde benliksizce yaşamak zorunda bı- rakılmış toplumlann örnekleriyle dolu. Batı'dan yüz- yıllar sonra Cumhuriyet Devrimleri ile ortak olma şan- sını yakaladığımız Aydınlanma Çağı'ndan giderek uzaklaşmasına yol açan bir sürecin bugün vardığı nokta hiç kuşkusuz ürkütücü. Cumhuriyet Devrimle- ri'ni uygulamak yerine, onlan baltalayarak vardığımız bu bataklıktan kurtulmanın yolu; bağımsızlığımızdan, özgüriüğümüzden, benliğimizden ödün vermek, hat- ta onlan tümden yitirmek midir?" Yaz geliyor, plajlar tesettürle şenlenecek! # Fotoğraf, Sultanhamam'da bir kaldırım üzerinde ,L çekilmiş. Mayolu mankenın yanındaki mankenin üzerindeki giysi, yağmuriu havalar için tasarlanmış bir sokak giysisi değil. Plaj ve havuzlar için tasartanmış tesettür mayosu! Bu mayo ile suya girince, el ve ayak bilekleri ile beldeki boğumlardan içeri su girmiyor ve dolayısıyla sentetik kumaş şişerek, kara çarşafta olduğu gibi göğüs uçları başta olmak üzere vücut hatlan ortaya çıkmıyormuş. Ancak yine de mayo denen bu giysiyi çıplak giymemekte yarar varmış. öteki mankenin üzerinde görülen sutyen ve eteklı dondan oluşan mayo ile gıyildığınde tesettür garantisı yüzde 100 oluyormuş. Ege ve Akdeniz kıyılannın bu yıl tesettürle şenlenmesi bekleniyormuş! Yüksek Yerilim Hattı ırAK mı KARA mı aha şimdi belli oluyor. blRAK! erdincutkuı • yahoo.com Maraton Başhyor FATMAESİN Iktidann son YÖK Yasa Ta- sansı toplumda büyük tepki gördü. Doğal bir sonuç. Çün- kü sağduyulu vatandaşlar ve laik Cumhuriyet'i özümsemiş kurumlar, bu tasarının asıl amacının ve bu amacın ülke- yi nerelere sürükleyebıleceği- nin farkında ve bilincinde. Za- ten Sayın Başbakan da bunu veciz bir sözle ıtıraf etti. "Bu bir maraton" dedi. "Daha yo- lun başındayız." Ancak bu tepkilere 1.5 yı\dır iktidann her girişimine alkış tutan, övgü üstüne övgü yağdıran bir grup medyanın da katılmış olması çok ilginç! Çünkü Sayın Başbakan'ın ifadesiyle maraton yeni başla- mış olsa bile, ısınma hareket- leri 1.5 yıldıryapılagelmektey- di ve gidişatın nereye doğru olduğu açıkça görülüyordu. Işte kanıtı: 6 Aralık 2002 tarihli Cum- huriyet gazetesınde "Dur Ba- kalii N'olucak" başlıklı yazım- daki 3 paragrafı aşağıda bir kez daha yineliyorum: 1) "Görünen köy kılavuz is- temez" örneği, insaniarbazen yaşadıklan ile sezgileri ile kö- tü sonuçlanacağı kesin gidi- şatı görür; ama kendini kan- dırmayı sürdürür. Gidişatın her adımı sonucun gösterge- $i olmasına karşın, umutlannı korumaya çalışır, bir sürpriz olup, yanılmayı diler!.. Işte tam böyle bir ortamdayız günü- müzde. 2) Büyük bir güçle iktidar olan AKP kurallara, yasaJara, ilkelere meydan okumakla başladı işe. Bakanlan, hakla- nnda yolsuzluk davalan süren kişilerden seçmeye özen gös- terdi. Işte sizin yasalarınız, dercesine. Yargılayın da gö- relim, dercesine... 3) Evet, seçim öncesi söy- lenenlerartık tarih öncesi söy- lenmiş sözlerdir ve söylendik- leriyerde vezamanda dondu- rulmuşlardır. Şimdi eylem za- manı. Söylediklerini değil ka- falanndaki özlemleri gerçek- leştirmezamanı... Kendilerine oy verip iktidara getirenlere borç ödeme zamanı. Bu ifadeler daha birinci ayında iktidann maratonun sinyallerini verdiğini göstermi- yor mu? Sonrakı aylarda da ısınma hareketleri hep sürdü. Ara sıra değişik gündemlerin araya girmesiyle yavaşlatılmış olsa bile, hiç ara verilmedi. YÖK'te, yargıda, orduda, özellikle de eğitimde kurallar, yasalar, eğılimler yok sayıla- rak ne değişiklikler yapıldığı veya yapılmak istendiği bılin- mektedir. Bu son tasarıya ka- dar medyanın büyük bölümü bunlann farkında olmadı veya olmamış göründü; abartılı öv- gülerinisürdürdü. Hatta başa- nlanna katkıda bulunmak için yollar, yönternlerönerenler bi- le oldu. Işte bir örnek: Hürriyet gazetesinde 6 Ka- sım 2003 tarihinde Sayın Er- tuğrul Özkök, o günlerde gezmekte olduğu Milano'da- ki Vıa della Spiga Sokağı'nda- ki vitrinlerde, Hınstiyan dün- yasının dıni simgesi olan "haç "ın her türlü giyim eşya- sında aksesuvar olarak kulla- nıldığını gördüğünü anlatmış ve yazısını aşağıdaki soru ile tamamlamıştı: "Acaba türban da bizim modamızın ilgi alanı içine gir- se ve ünlü modacılarımızın vitrinlerinde stilize edilmiş tür- banı görsek ne olur?" Bu sorunun ne anlama gel- diğini göstermek için, o tarih- lerde iktidann türbanı kamusal alanda meşrulaştırma çaba- lan içinde olduğunu belirtme- liyim! Bunları anımsayınca, AKP'- nin her yaptığını öven medya üyelerindeki değişimi merak etmemekolası değil. Nediye- lim! YÖK Yasa Tasarısı'nın ve maraton benzetmesinin med- yanın tarafsızlığını kazanma- sında hayırlı bir uyarı olur mu acaba, sorusu ile bağlayalım bu yazıyı... KİM KİME DUM DLMA BEH/ÇAK behicak <ı turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci o mynet.com HARBÎ SEMİH POROY semihporoyfh yahoo.com OMNA OKUPUKtt KEDİ LEVO APTLÜKA aptulKd hotmail.com SAHİBİNDBY SflTIUK MERCEDES JEEP ML320 - 2000 Model 210.000 km'de Tel: 0 535 -367 26 33 TARİHTE BUGÜN MIMTAZAMKAN ÇOK IYİ DURUMDA SAURER BRODE MAKİNELERİ 15 YARDA 2S VE İS - 15 VE 10 YARDA NV KOMPLE DESEN HAZIRLAMA ÜNİTESİ YEDEK PARÇA VE DlĞER DESTEK ÜNİTELERİ ARAÇ-GEREÇ MAKtNE VE TEÇHİZATLARI Tel: 0 224 273 37 00 (pbx) Faks: 0 224 273 37 22 20 Mayıs umc.nutmtaz-arikan. eom HAl/ACIU&N KUttJLÜŞÜ 1933'TE BUGÜH, TSMM, TVÜKr/e'bE İLX Sil/İL HAVAC[ LIK KUeuUlŞUNUN OUlÇUMUyiA HJSILİ yASAYI OHAK LAPI. OSMAUU OEVLETİUtto S2N ZfiMAUlARJNPA, PAHA ÇOe ASKEBÎ AMAÇLA mjLLANILAH UÇAİOAR, ŞİMPl SİVIL ULAŞtM İÇİN YAgAS ŞAĞUYOeOU, CUM- nuRiyer J>öA/GMiHOe ATATÜ&C 'ÜAJ oe OESTEĞÎYLE HAVACIUİC AÇA/MA YAP/YO/SPU. 1933'reAM£eiK4- OAN ALIUAN /fCi "/ÜMG-Bieo" YOUCU UÇA&, $U- BAT AYWDA SEFERLERJHe SAÇLAMtŞTI. &AHA Ç.OH GA2ŞTE mÇ(MACtLt£l YAPAAI UÇAMLAHdA ÖNCELJESİ YOLCULA& BEPAVA UÇURUIMUÇ71J.. HAVA YOUAet PQ/L£T I$LETM££İ tXj£ULPLH!7AN SOAJ- RA, UÇAfCLAR ÇoeALTlLMlÇ,FİüDNUN ACH DA *7ÜeK HAVA POSIAIAEJ"OLMUÇTU... DUZ ÇtZGİ ÜMİT ZÎLELİ TÜPkiye Cumhupiyetî Çökerken! Daha kıtabın adını gördüğüm an yüreğimin burkul- duğunu hissetmiştim: - Türkiye Cumhunyeti Çökerken. Onursal Yargrtay Cumhunyet Başsavcısı Vural Sa- vaş, kıtabın arka kapağında, "Türkiye Cumhunyeti çökerm/"sorusunu herzamankı açıksözlülüğüyleya- nıtlıyordu: - Hiçbir cumhuriyet bunca ihanete dayana- maz!.. Yoğun çalışma ortamında kitabı bir türlü okuyama- dım. O sıralarda Sevgili Emin Çölaşan kitapla ilgili olarak yanılmıyorsam şöyle yazdı: - Adı belki biraz abartılı olabilir ama mutlaka okunması gereken biryapıt. Türkiye üzerine oy- nanan oyunlan belgeleriyle ortaya koyuyor... Bu yorum da merakımı kamçıladı. Devletın en üst ka- dernelerine tırmanmış, iç işleyişine yakından tanık ol- muş bir yurtseverin böylesine bir kitap adı seçerken abartıya kaçacağını hiç sanmıyordum. Birsolukta oku- dum. Vural Savaş hiç ama hiç abartmamıştı!.. Yalnız- ca, gayet sade ve açık bir dille, Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl planlı bir şekilde ve adım adım çökertildığini bel- gelenyle, kaynaklanyla açıklamıştı... - Son sayfayı çevirdiğimde bu kez yüreğimin kana- dığını hıssettım... • • • Aslında kitap her sayfasında yürek kanatıyordu... Her ömek, Türkiye'yı yıkmak, parçalamak ıçın oy- nanan çırkın oyunlann birer ibret belgesı nıteliğıni ta- şıyordu. Hele dostlanmızın(!) hakkımızdakı nıyet ve dü- şünceleri yok mu, her şeyi göstermeye yetıyordu... A- ma biz görmüyorduk!.. Işte birkaç örnek: - Yıl 1992, Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher, Süddeutsche Zeitung gazetesıne verdıği demeçte aynen şöyle dıyordu: "Biz Yugoslavya'da yeni bir model oluşturduk. Türkler de Kürtlerie buna benzer bir model üzerinde anlaşmalıdır." Biçılen modelın ne olduğu kısa bir süre sonra anla- şıldı, Yugoslavya paramparça oldu. Bosna-Hersek'te yüzbınlerce ınsan katledildi. Parçalanan ülkeler Batı emperyalizmınin kontrolüne girdi. - Tam altı yıl sonra, 19 Ocak 1998. Aynı gazetenin Wotfganf Koydl imzalı başyazısında Türkiye hakkın- da şunlar yazıldı: "On yıl içinde, Türklerin komşu- su olan üç güçlü politik sistem battı. Bu sistem- ler en az Türklerin kendi Kemalist modelleh ka- dardayanıklı inşa edilmiş görünüyoriardı. Iran'da Şah monarşisi, SovyetlerBirliği'nin Politbüro Ko- münizmi ve Yugoslavya'daki federatifBalkan de- neyimi... Hepside dinsel veya etnik çekişmeleryü- zünden yıkıldılar. Üstelik Türkiye'de her ikisi de var. Politik Islam ve Güneydoğu'daki Kürtlerin ayaklanması... Lenin'/n devleti 73yaşına basmış- tı, Güney Slavlannki 74 yaşındaydı. Atatürk'ûn Cumhunyeti bu yıl hayli kritik 75. yaşına geldi..." Ama olmadı! Cumhuriyet Avrupalı ve Amerikalı dost- larımızı(!) şaşkınlığa uğratarak parçalanmadan 81. yı- lına ulaştı. Ancak her geçen gün biraz daha köleleşe- rekiü • • • - Şubat 1999. ABD Temsılciler Meclisi'nde konuşan Calıfornıa Eyaleti Milletvekilı Brad Sherman şunlan söyledı: "Türk Devleti'nin Kürdistan'a (yani Güney ve Güneydoğu Anadolu) gönderdiği askeri güç, Miloseviç'/n Kosova'ya gönderdiği güçten daha fazladır. Kürdistan'da Kosova'dan daha çok insan öldüriilüyor. Türkiye'dekiKürtlerin korunması için ABD, askeri güç kullanarak devreye girmelidir." - Belçika-Volksunıe milletvekilı Karel von Hoorebe- ke PKK Brüksel sorumlulanna şunlan söyledi: "Tür- kiye, ekonomik ve siyasalsorunlaria mesgul. Tür- kiye'yi silahlı mücadele ile sıkıştınrsanız, direne- mez ve Kürdistan bağımsızlık hareketine boyun eğer..." - 23 Kasım 2003. Avrupa Biriiği İnsan Haklan Komis- yonu Başkanı Claudia Roth, Dıyarbakır'a gıtti ve ay- nen şunlan söyledı: "Leyla Zana'n/n Türkiye Büyü- kelçisi olarak atanmasını istiyorum. Diyarbakır Belediye Başkanı Feridun Çelik de çok ıyi birbü- yükelçi olabilir. Kürt kimliği tanınmalıdır. Kürtgü- neşipariıyor. Bu Kürt güneşiışınlanndan biriniar- kadaşım Leyla Zana'ya göndermek istiyorum..." Işte böyle! Yukandakı satırlar "Türkiye Cumhuriyetı Çökerken" kitabının yalnızca iki sayfasından alındı. Ki- tabın tamamı 456 sayfa... - Yüreğiniz çok kanayacak, çookü! E-posta: umitzileli'(ttnetnettr B U L M A C A SEDAT YAŞAYAK 1 2 3 4 SOLDANSAĞA: 1/ Içine harcı önceden pişi- rilmeden ko- nan bir tür bö- rek. II Veşim Ustaoğlu'nun bir filmi... Mekke'nin doğusunda, hacılann arife günü toplan- dıklan tepe. 3/ 9 ! lngiltere"de çok sevilen bir cins bi- ra... Eskrimde kullanı- lan üç siJahtan bıri. 4/ Yaşlı, zayıf ve çirkin kimseler için kullanı- 4 lan sözcük. 5/ " — adın kalleş olsun" (Enver Gökçe)... Is- kambilde maça rengi- 8 ne verilen bir başka 9 ad. 6/Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kulla- nılan deyim sözü... Yan yaş yan kuru olan toprak. 11 Şenlilderde caddelere kurulan süslü kemer... "O" gös- terme sıfatının eski biçimi... Suudi Arabistan'ın pla- kası. 8/Giysilerde sırtı örten büyük ve devrikyaka. 9/ Bir dağ sırasının yamaçlanndan her biri... Bir nota. \T1CARTOAN AŞAGreA: 1/Kıyma, bulgur, taze soğan, domates, kırmızıbiber gibi harçJann uzun süre yogrulmasıyla yapılan bir tür köfte. 2/ Belirti... tzmir'in bir ilçesi. 3/ Motorlu taşıtlann elektriğini sağlayan aygıt... Dar, uzun ve hafıf bir yanş kayığı. 4/ Karagöz ve ortaoyununda Rum tiplemesine verilen ad... Hollanda'nın plaka işareti. 5/Muğla'nın Milas ilçesine bağlı turistik bir belde... Üzeri toprak ya da otla örtülmüş saman yı- ğını. 6/ Radyumun simgesi... Kalay oksit katılarak donuklaşrınlmış ya da kemik tozu katılarak yan do- nuk hale getirilmiş cama verilen ad. 7/ Kalsiyumlu mikalar grubundan mineral, 8/ Kadınların giydiği kolsuz üstlük... Yol üzerinde oluşmuş çukur. 9/De- ndensızan tuzlusıvı... Olan, olmu^t •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle