18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
M MAYIS 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK DLJHüST İSTAN3L1 E5SNDÎSİ HARÎKüTADE TESMİLİ BÎHD2N' İmamlann ilişkilerinden rahatsız olan Fransız hükümeti kendi ilahiyat fakültelerini açacak Fransa imamlaraelatb• Le Monde gazetesinin haberine göre İçişleri Bakanı Dominique de Villepin, Fransa'nın kendi imamlannı yetiştirmesi için bir düzenleme yapmaya karar verdi. Fransa, geçen haftalar içinde faaliyetleri kamu düzenini tehdit oluşturduğu gerekçesiyle iki imamı sınır dışı etrnişti. Ekonomi Servisi - Kendi imamla- nnı kendi yetiştirmek isteyen ve ül- kedeki farklı tslami derneklerle bu konuda arasına mesafe koymayı plan- layan Fransa, düğmeye bastt. Fran- sa'da imam yetiştirmek üzere ilahi- yat fakültelerinin açılması planlanı- yor. İçişleri Bakanhğı'nın önayak ol- masıy la oluşturulan "l zmanlar Ko- mitesT, proje kapsamında ımam ye- Hocam! Hocam! f Kadın imamlar hakkında l bir yorum yapabilir misiniz? tiştirilmesi için ilahiyat fakülteleri- nin açılması ve imamlann stajdan geçmesine olanak sağlayacak bir dü- zenlemenin yapılmasını düşünüyor. Le Monde gazetesi, konuyla ilgi- li haberde. "Madridsaldırüarından sonra yeni bir dönem başladT diye- rek, artık geleneksel yöntemlerle ça- lışılamayacağını belirtti. UzmanlarKomitesi'nin, 1981 yı- lında ABD'de kurulan Uluslararası Islamı Düşünce Enstitüsü'nün (IIIT) LE MONDE Fransa'daki ofısinde toplandığı be- lirtildi. IIIT, bilimsel araştırmanın desteklenmesi ve geliştirilmesinde Is- lami bir yaklaşım benimseyen ente- lektüel bir fonım olarak tanımlanı- yor. Fransa'da. 2000 yıhnda kuru- İan IIIT'nin Başkanı Tunuslu Mu- hammed Mestiri. Imamlann yetiş- tinlmesı konusunda önemli bir rol oynayan Mestiri, bu düşüncenin mo- dernizasyonu ve koordinasyonu ko- nusunda çalışacaklannı ancak yasal GAZETESİNDEN ALINMIŞTIR. bir durumun söz konusu olmadığı- nı belirtti. Komite. eylülden önce bir proje sunmayı amaçhyor. Imamlann formasyonu, içişleri Bakanı Dominique de Villepin ın önem verdiği konular arasında yer alıyor. Uzmanlar Komitesi'nin salı günü yaptığı toplantıda bu önerileri göz- den geçirdiği belirtilen habere göre, eskı içişleri Bakanı Nicolas Sar- kozy'ninaksıne şımdiki içişleri Ba- kanı Dominque de Villepin, Fran- sa'nın kendi imamlannı yetiştirme- si için ülkedeki farklı tslami der- neklerle arasına mesafe koymayı planlıyor. Fransa, geçen haftalar için- de faaliyetleri kamu düzenini tehdit oluşturduğu gerekçesiyle iki imamı sınır dışı etmişti. Kent tartısması Fakültenin nerede açılacağı konu- sunda ise tartışmalar sürüyor. Önce Strasbourg adının geçtiği, ancak da- ha sonra Pans'e odaklanıldığı be- lirtilen haberde, Paris'te kurulursa hp- kı Paris'tekı Katolik Enstitüsü gibi hükümet desteğinden yararlanılabi- leceği ıfade edildi. Ancak ülkedeki Müslümanlann düşüncelen farklı. Şu anda Islami dü- şünce yaratacak ilahıyatçılann yetiş- tinlmesinın pek mümkün olamaya- cağını düşünen 31 yaşındaki Abde- laaüBaghezza, "Eğerbirçözümara- nıyorsa, bence camikr bir genci se- çer ve masraflannı da karşılayarak okuması için Avrupa Sosyal Biİimler Enstitüsü'ne gönderir. O kişi, dönü- şünde de imam oiur. Ama bir faküi- te açıhrsa bu çok etkili olmaz çünkü tslami okullarda okuyanlann büyük bir çoğunluğunun amacı Islami dü- şünceyi öğrenmek. İmam ofanak gi- bi bir istekleri yok" diye konuştu. Avrupa örneğigöz ardıedildi AKP hükümetinin inat ederek TBMM'den çıkardığı YÖKyasası, Avrupa ülkelerinin yükseköğretim ilkelerini belirlediği Bologna kriterlerinin çok uzağında kalıyor * Doç. Dr. HARUN GÜMRÜKÇÜ Avrupa Birliği üye ülkelerinin öncülüğünde 19 Haziran 1999'da Bologna'da bir araya gelen 29 Avrupa iilkesinin yükseköğretimden sorum- lu bakanlan. Avrupa'nın ilk üniversite şehri olan Bologna'da "Avrupa Yükseköğretim Alanı'nı Gerçekteştirmek" için tarihi Bologna Deklaras- yonu'nuimzaladı. Bu süreç " kendi içindeuyum- İu,birbirlerini karşılıkholaraktamamlayanve re- kabetgücüyüksekolan" Avrupa Yükseköğretim Alanı 'nı 2010 yılına kadar "birbirini taldp eden reformlaıia ve befirli zaman düunlerineyayarak" gerçekleştirmeyi öngörmekte. Bologna Deklarasyonu'na göre imza sahibi ül- kelerin Milli Eğitım Bakanlan iki yıllık periyod- larla bir araya geliyor. 2001 yılında Prag'da yapılan ikinci toplantıya dönemin Milli Eğitirn Bakanı Metin Bosiancıoğ- lu, Türkiye'yı temsilen katılamadı. 18,19 Eylül 2003'te Berlin'de yapılan toplantıda ise Türkiye dört yeni üyeden biriydi. Ancak her katıhmcı ül- ke bu toplantıya siyasi temsilcileri yanında, Yük- seköğretim Kunımlan temsilcileri, seçkın üıuver- sıte rektörleri ve öğrenci organizasyonlannın temsilcileriyle katılırken, burada Türkiye sade- ce Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve bakan- lıgın bir memurunca temsil edildi. Bu durum o zamanlar çok garipsenmiş ve Avrupa kulislerin- de esprilere neden olmuştu. Toplanü vesilesiyle yayımlanan Konferans Bil- ±risi'nde Bakanlar, "Avnıpa Yükseköğretim Ala- n'nı kuran Bologna Süreci'nin rüm maddeleri- m önemini ve kurumsal ulusal veAvrupa diize- ,mdeki çabalan artOrnıa ihtiyacınT \iırgul adık- m sonra "sürecehjzvennekamacıylagelecekyıl- ır içinde aşağıda sıralanan ara çözüm önerileri- ı" Bologna-Prag-Berlin süreci ışığında gerçek- eştirecekleri taahhüdünde bulundu: a) Yükseköğretim sistemlerinin daha fazla ırbirine uyumlu olmalan ve karşılaştırma ola- uklannın sonuna kadar aranması, b) Avrupa Yükseköğretim Sistemi'nin ulusla- irası rekabet gücünün arttınlması ve Ünhersitelerde uygulanması istenen Bologna kriterleri yeni YÖK yasasmda karşılanmr)or. rupa Yükseköğretim Sistemi'nin de hem orga- nizasyon ve karar yapılan açısından hem de ça- lışma koşullan açısından oldukça heterojen ol- dugunu belirtmek gerekır. Bologna Süreci çerçevesinde öngörülen yapı- sal reformlar Avrupa üniversitelerinin rekabet yeteneğini hem bizzat Avrupa'da hem de dünya ölçeğinde arthrabılmesi açısından bu çeşitliliği u kendi içinde uyumlu, birbirini karşıhklı olarak tamamlayan bir A>rupai çerçeve içinde organize edne" girişimi olarak anlaşılmaktadır. O neden- le sunulan yükseköğretim hizmetlerinin bu çe- şitlilik içinde birbinyle karşılaştınlabilir olmala- n ve kalite açısında güven uyandırmalan ön plan- da gelmektedir. Bologna Bildirgesi'ni imzalayan, aralannda Türkiye'nin de bulunduğu devletler Yükseköğ- retim Alanı'nda öğretim dallannın kalite açısın- dan kendi içlerinde bir ölçme ve değerlendirme (akreditasyon) uygulamasının yanı sıra dıştan değerlendirmeye de tabi olmasını kabul etmeye kendilerini yükümlü kılmışlardır. Yeni YÖK C) Sorbon Bildirgesi'nde belirlenen genel il- kelerin hayata geçirilmesi. Bu hedeflere ulaşmak için şu araçlann kulla- nılması öngöriildü: 1) Kolay anlaşılır ve karşılaştınlabilır bir me- zuniyet sisteminin yaratılması ve Diploma Eki (Diploma Supplements) uygulamasının yürür- lüğe konulması, 2) iki dereceli bir mezuniyet sisteminin yara- tılması (lisan&lisans üstü), 3) Öğrenimin başansını ölçmek için katılan ül- kelerin tümü için geçerli Kredi Transfer Sistemı (ECTS) benzeri bir başan puan (not) sisteminin uygulanması ve bu sistemin bu ülkelerin yükse- kokullannda kabul edilmesinin sağlanması, 4) Var olan engellerin kaldınlarak yükseko- kul öğrencilerinin ve öğretim görevlilerinin ser- best dolaşımının mümkün olduğunca teşvik edil- mesi, 5) Karşılaştınlabilir kriterlerve yöntemler ge- liştirilerek yükseköğretim alanında kalite güven- cesinin oluşturulması için katılan ülkelerin daha yoğun işbirliğınin sağlanması. 6) Yüksekokullar arasında işbirliği yoluyla serbest dolaşım projeleri ve eğitim ve araştırma programlan geliştirerek küresel düzeyde Avru- pa Yükseköğretim Alanı'mn çekiciliginin arttı- nlması ve yükseköğretimde Avrupa boyutunun ön plana çıkartılması. Gerek Bologna, gerek Prag ve gerekse Berlin toplantısında söz konusu olan sürekli bir uyum- lulaştırma, daha doğrusu homojenleştirme veya tek tipleştirme değildir. Bırçok kez değinildiği gı- bi, ulusal çeşitlilik ve farklılıklar bu süreçlerde saygıyla karşılanmaktadır. Burada gözden kaçı- nlmaması gereken nokta, ulusal üniversitelerin yetki alanlannın esas iribanyla ulusal ve bölge- sel düzeyle sınırlı olmasıdır. Bu arka planda Av- Yeni YÖK yasası bu kriterlerin hayata geçir- tilmesinin önünü açacak bir yapıda değildir. Bo- logna sürecine paralel olarak AB üye ülkelerin- de yapılmakta olan üniversite reformlannı göz ardı etmektedir ve bu gerekli büyük değişimi bir "ak - kara" ikilemine indırgemiştir. Sonuç ola- rak da aklın yerini çatışma alınca, kimseye fay- da sağlamayacak bir ortam doğmuştur. Yeni YÖK yasası Almanya'da, A\Tosturya 'da ve diğer AB üye ülkelerinde yürütülen değişimler ve yapılan re- formlar ıncelendikten ve oralardan ülkemiz ko- numuna uygun gerekli sonuçlar çıkartıldıktan sonra gündeme gelmelidir. YÖK Yasası yaz boz tahtası olmamalı, bir kez olmak üzere, ama ge- niş kapsamlı ve ülkemizin çağdaşlaşmasına ön- cülük edecek doğrultuda değişmelidir. •210 Türkcnûnmca oluşturulan Uluslammsı Türk- Avrupa Ünn'ersitesi, Çalışma Grubu Koordinatörü GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Hapis Kalktı Ama Dönecek... Basın Yasası Tasansı perşembe günü, Türkiye Bü- yük Millet Meclisi Gend Kurulu'nun YÖK Yasası ma- ratonunun ardından toplanan Adalet Komisyo- nu'ndan geçti. Yasa tasansı, 12 Eylül hukukunun getirdiği sınır- lamalan neredeyse bütünüyle kaldınldığı gibi, kap- sadığı suçlardan hapis cezası verilmesi ilkesini ge- nişleterek para cezalannın hapse çevrilmesini de bir istisna dışında önlemeyi amaçlıyor. Para ceza- sının hapse çevrilebileceği tek yasaya aykırılığı, mahkemelerin verdiği cevap ve düzeltme kararla- nnın yerine getirilmemesi oluşturuyor. Bu madde ile ilgili para cezalan 10 milyar lira ile 150 milyar li- ra arasında degiştiği için 2004 yılının günlük hapis cezasının karşılığı olan 14 milyon 854 bin 136 lira dikkate alındığında, karşılığındaki hapis cezalan da 673 gün ile 1095 gün olarak ortaya çıkıyor. Bir hayli yüksek cezalar ama, mahkeme karan- na uymarnak söz konusu oldugundan komisyon üye- leri ödün vermek istemiyor. Basın Yasası Tasansı ile hapis cezalan kaldınldı dedik, ama bu ilkenin geçici olacağı anlaşılıyor. Çünkü tasannın "Yargıyı etkileme" başlıklı 19'un- cu maddesi ile "Cinsel saldın, cinayet ve intihara özendirme" başlıklı 20'nci maddesinin, Türk Ceza Yasası'nın (TCY) Adalet Komisyonu Alt Komisyo- nu'ndan geçen değişiklik tasansına alındığı ve bir yıldan başlayan hapis cezalan öngördüğü de anı- lan maddelerin görüşülmesi sırasında verilen bil- gilerden anlaşılıyor. • • • Yeni tasannın, bugünkü öldürücü para cezalan- nı aşağı çekmekle bırlikte kimi maddelerde pek de kabul edilebilir tutarlara indirmediğini bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Ama tasannın iyi yönleri de var. Işte birkaç ör- nek: • Dağıtımın engellenmesi, toplatma, basırrtevi ve eklentilerinin müsaderesi, süreli yayının kapa- tılması, hüküm yayımlatma gibi sınıriamalar tasa- nda yer almıyor. • Süreli yayın çıkarmak için gerekli olan beyan- nameler ve basılan yayın organlannın iki adedi ar- tık cumhuriyet başsavcılıklanna verilecek. • Sahiplikten doğan hukuki sorumluluk, yayım- lanan gazetelerin künyelerinde yer alan "marka ve lisanssahibi, kiralayan, işleten" gibi sıfatlariadev- ralanlara da yaygınlaştınlarak, kişilik haklanna kar- şı girişimlerden doğan para cezalannın ve tazmi- natların karşılıksız kalmasına yol açan kötüye kul- lanmaların önü kapatılmış oluyor. • • • Iktidar ve muhalefet partilerinin temsilcilerinin görüş birliği ile sonuçlanan çalışmada, çok önem- li bir sorun da gündeme geldi. Gazetecilerin kim- lik ve kişiliklerini yok sayan uygulamalar, tepki de içeren cümlelerie dile getirildi. Eskiden de benzer değerlendirmeler yapılmıştı ama sıra yasal değişik- liklere geldiğinde ortada kimse görülmemişti. O kadar çok tepki ömekleri sıralandı ki, Komisyon Baş- kanı Köksal Toptan, Basın Yasası Tasarısı'nın sa- hibi Devlet Bakanı Beşir Atalay'dan "Bu konuda da bir çalışma yapsanız" ncasında bulunma ihti- yacını duydu. • • • Cumhuriyet'e emek vermiş iki kişi aramızdan ay- nldı. Barbaros Gençak, hem deneyimli bir redaktör hem de Yurt Haberleri şefimizdi. Aziz Bolel de başarılı bir işadamı olmasının ya- nı sıra bir avtutkunuydu. Sanıyorum ki basınımız- da ilk "av köşesi" uygulamasını başlatan kişiydi. 196O'lı yıllarda Cumhuriyet'in spor sayfasındaki köşesinın tiryakilerinden biri de bendim. Gençak ve Bolel'i saygıyla anıyorum. oerincıa cumhuriyet.com.tr. (EMOT) El Mikrocerrahi Ortopedi Travmatoloji Özel Dal Hastanesi 24SAAT ACİL El ve Mikrocerrahı Ortopedi ve Travmatoloji Fızik Tedavı ve Rehabilıtasyon Spor Hekımliği Hiperbarik Oksijen Tedavisi alanlannda hizmet vermektedir. Hastanemizde TTB fiyatlan uygulanmaktadır. Emekii Sandığı ve devlet memurlan, banka, özel sigortalar ile anlaşmalan vardır. ANLAŞMALI KURUMLARIMIZ İÇİN LÜTFEN DANIŞINIZ! 1418 Sokak No: 14, Kahramanlar - Izmir Tel: 0 232 441 01 21 e-mail: info(â elmikrocerrahi.com.tr www.elmikrocerrahi.com.tr Dr. OSMAN GUNDÜZ Oktay Akbal Öykücülüğü (Düşten Gerçeğe) Inceleme AKÇAĞ YAYINLARI ANKARA 9843 numaralı Basın Trafik Kartımı, 34 VA 3074 plakalı otoma ait ruhsat ve fenni trafık muayene belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. TURHAN SELÇUK 514284 numaralı sürücü belgemi, Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesı kimliğımi kaybettim. Hükümsüzdür. ASL1SELÇUK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle