Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 MAYIS 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
IIMF: "Kriz çıhnaz!"
3 O kadar derinde ki.
2 tabü ki rıkmaz!
İlk adım
19 Mayıs Atatürk'ü Anma
Gençlik ve Spor Bayramı
için Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğü,
Türkiye genelinde afiş
asryor. Bu afîşlerden
ikisinde "Yurtta birlik,
dünyada banş" ve
"Zarariı alışkanlıklar ilk
adım ve ilk tadımla
başlar" yazıyor. CHP
Artvin ll Başkanı Uğur
Bayraktutan soruyor
"Atatürk'ün 'yurtta banş'
sözü ne zaman 'yurtta
biriik' oldu. flk adım
dendiği zaman 19 Mayıs
1919'daSamsun'dakiilk
adımı anlanz; ilk adım ile
hangi zarariı alışkanlıklar
başlar oldu, gerçekten
merak edryorum."
Efektron* posta: dentzsom©cumbunyetcom.ir Tel: 0J212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 07
- Öğretmenevinde türban
serbest kısa tişörtyasakmış...
"Şuna kısaca şeriat
serbest desenizel"
K
açak elektrik kullanan fabrika sahiplerinin
peşine düştüğü için kiralık katillerce öldürül-
müştü TEDAŞ'ta görevli elektrik mühendisi
' Hasan Balıkçı. Şanlıurfa'da yaklaşık 1.5 yıl-
dır süren dava bugünkü duruşmada karar aşaması-
na geldi. Söz Hasan Balıkçrnın eşı Şengül Balık-
çı'da:
"Bu sistemin çürümüşlüğünü yaşadığımız herolay-
da, attığımız her adımda görüyoruz. Bu çarkın içinde
yer almak ve sistemle banşık olmak için birdizi daya-
tılmaya maruz kalıyoruz. Yolsuzluklann, rüşvetin meş-
rulaştığı, bu çarkta yer almayanlann 'ahmak' sayıldı-
ğı ve 'bu memleketi sen mi kurtaracaksın' söylemle-
ri ile insani değerlerimizden uzaklaşt/nlmaya çalışıldı-
ğını düşünüyorum. Yani kültürümüzün, değerlerimizin
kirietildiği bir süreç yaşıyoruz. önce birey olma olgu-
su adı altında bencilleşme, sevgi yerine sevgisizlik,
dostluk yerine yabancılaşma ve dayanışmanın suç
sayıldığı bir dönemeçte olduğumuzu düşünüyorum.
Hasan BalıkçıBütün bu kirliliklerin yaşandığı birsüreçte Hasan Ba-
lıkçı bir bedel ödedi. Hem de canı pahasına. Güzel
günleri taşımak için yannlara, halkı için, ülkesini sev-
diği için, bilim ve teknolojinin insanhk adına kullanıl-
ması için, insanın çaresizliğini yenmesi için.
Paranın insana hükmettiği bu sistemde elbette ki
Hasan Balıkçı kendi değerlerini koruyacaktı. Çünkü
Hasan Balıkçı gibi düşünen insanların sahip çıkacağı
birdünü var, tarihi var. Bize insani değeıieri yükleyen
tarihimizi savunacak ve bunlan yarınataşıyacaktı. Ha-
san Balıkçı şunu iyi biliyordu ki sadece dünümüzü
savunmak, değerlerimizi korumaya yetmiyordu. Bu-
günkü k/riiüği temizlemek için ve bizi biz yapan değer-
lerimizi, düşüncelerimizi korumak için bedeller öde-
memiz gerektiğini biliyordu. Hasan Balıkçı'yı vurdular
çünkü kamu malını peşkeş çekenlere tavız vermedi.
Hırsız işadamının hırsızlıklanna göz yummadı. Vurdu-
lar çünkü bölgesel Susurluk çetesinin içinde yer al-
madı.
Dönüp de tarihimize baktığımızda iyiye dönük de-
ğişen her şeyde bedeller ödenmiş en ağır şekilde. El-
bette ki aldığımız hersorumluluğun bedeli de olacak-
tır. Bunlan bilerek yola çıkmalıyız. Hasan Balıkçı da kı-
sa fakat onurlu yaşamında ortak mücadeleye inanan
ve bu uğurda en ağır bedelleri ödemiş bir kavga in-
sanıydı.
Hasan Balıkçı'nın ölümünü planlayanlarşunu unut-
tular. Bu mücadelenin dalga dalga yayılacağını, nice
Hasan Balıkçıların olacağını ve mücadelemizin daya-
nışma içinde devam edeceğini unuttular. Bu olayda
katillerin ve azmettiricinin hak ettikleri cezayı alacağı-
na inanıyoruz. Ancak, olayın perde arkasındaki bürok-
rat ve siyasetçi uzantılannm hâlâ ortaya çıkanlmamış
olmasını devletin bir ayıbı olarak görüyoruz."
Gaz
Nihat Mürşrtpınar
"Imarn gaz çıkanrsa,
cemaat kibrit çakari"
Hergün
Burak Özdamar:
"Bir başbakan dört
kez aldatılmazmış.
Ama başbakan milleti
her gün aldatabilir!"
Kral
^ A k r f K ö k ç e :
Jf "Krahn 'çıplak'
olduğu biliniyordu,
Irak saldınsı ile 'sapık'
olduğu da anlaşıldı!"
SESSÎZSEDASIZ(f) İstanbul Üniversitesi'nin piyanoları
Istanbul Üniversitesi Devlet konser-
vatuvarı Müdürü Prof. Dr. Meral Yapa-
lı, öğrencilerin kullandığı piyanoların
akordunu yaptırmak için konservatuv-
ar derneği yönetiminden mali destek
istiyor.
Prof. Dr. Yapalı'nın önerdiği biruzman,
konservatuvara gelip, piyanolann arıza-
larını saptıyor. Dernek, uzmana 250
milyon lira ekspertız ücreti ödüyor.
Sonra Prof. Dr. Yapalı'nın çağırdığı bir
şirket, piyanoların akort ve tamirini ya-
pıyor. Istanbul konservatuvar Demeği,
şirkete 7 milyar lira ödüyor.
Ekspertizi ve tamiri yapan şirket aynı
şirket oluyor. Fakat arızaları belirlenip
ona göre tamir ve akort edilen piyano-
lar, beklenen sonucu vermiyor.
Bazı tuşlar basıldığında dibe inmiyor.
Bazı tuşlar hiç ses çıkarmıyor. Bazı tuş-
lar basılıp bırakıldıktan sonra ses çıkar-
maya devam ediyor. Tuşlar aynı hizada
durmuyor. Bazı piyanolarda pedallarça-
lışmıyor. Bazı telter kopuk duruyor. özet-
le, tamir ve akort edilen piyanolar hur-
daya çıkmış gibi oluyor! Ve bir piyanist
de piyano çalarken sakatlanıyor.
Durum, Prof. Dr. Yapah'ya sözlü ve
yazılı olarak iletiliyor; şirket yetkililerinin
çağnlıp piyanolann ciddi bir şekilde ta-
mir edilmesi isteniyor.
Fakat, her başvuruda Prof. Dr. Ya-
X palı'nın yanıtı aynı oluyor: "Çağınyo-
rum, gelmiyorlar. Yapacak bir şey yok,
siz çalışmaya devam ed/n."
Şirketi merak ediyorsanız: YapaJı Şir-
keti!
Yüksek Yerilim Hattı
Basınınuzın ağzı var dili yok.
Kalemleri de sadece "'sahibinin
sesi"ni yazıyor!
erdincırtku ' yahoo.com
Bilge KişÜer Ne Oldu?
MERİÇ VEIİDEDEOĞLU
Konuyu, Cumhuriyet'in "Bi-
lim Teknik" ekinde "Bilgeler
çekildi mi hayatımızdan?"
başlığıyla ele aldığı değerli fel-
sefecimiz Ahmet Inam şöyle
diyordu: "Çekilmeleri gereki-
yordu. Yerlerine uzmanlar
geldi. llaç yapıyor, hesap ya-
pıyor, sorunlannızı çözüyoriar.
Doktoriar, mühendisler, 'bilim'
danışmanları..."
öyle anlaşılıyor ki, bilge ki-
şilerin "bilgin"yönleri artık bu
"bilim danışmanlan"n\r\ elin-
de; bilgelerin insanlara "erinç"
aşılayan tutumları, duruşları
da: "Bana gel. Bana! Sana
mutluluğu, sana kurtuluşu,
sana huzuru vaat ediyorum"
(*) diyen "danışmanlık şirket-
leri"nce ele geçirilmiş.
Gerçekten son dönemlerde
bilge kişilerin aramızda görül-
memelerini insan duyumsu-
yor, aynmına vanyor da, dile
getirilmeyince sanki bir yerde
toplanmış olupbiteni gözlem-
liyorfar diye düşünüp avunu-
yor.
Ama yine de tümüyle yaşa-
mım/zdan çekilmiş değiller,
tek tük olsa da variar; işte Ser-
verTanilli Hoca; bedensel ya-
şamının yansının alınıp götü-
rülmesine, yaşamın bütünlü-
ğünün bozulup engellenme-
sine, her an yanı başında olan
fıziksel acılanna karşın, toplu-
ma yoğun biçimde bu denli
ışık saçabilmesinin ardında
olanı, o bilge kişiliği görmeme
olanağı var mı?
Ne ki bütün kapılar da ka-
panmış değil; insana, "insan
gibi yaşamanın, değerlehe
yaşamanın anlamını anımsat-
mayı" bu danışmanlık şirket-
leri yerine getiremeyeceğine
göre bilgelerin "yeniden doğ-
malangerekiyor" diyor Ahmet
Inam Hoca.
Kuşkusuz evet, ama kolay
olmayacağı da su götürmez;
ler toplumun kendi bilgeleri-
ii yetiştirmesi -bir bakıma- bir
klim işi, çoraklaşan birortam-
1a fışkırmaları beklenemez
sanınm; işin içine "zaman" da
girince, bunun "hadi!" deyin-
ce gerçekleşecek bir olay ol-
madığı belirginleşiyor.
Hele bilgelerin bütünleştik-
leri boyutları, örneğin tutku-
dan arınmayı da içeren "aş-
ma" olgusu -belki de kendini
aşma- göz önüne alındığında
bilgeliğin anlamı, bilgeliğe u-
laşmanın yolu daha birdüşün-
dürüyor insani...
Bu "aşma" konusu dile ge-
tirildiğinde 1992 ytlının 24 Şu-
bat gününün üç dört dakika-
lık bir süreci aklıma gelir hep.
O gün H.V. Velidedeoğlu ile
biriikte hastanedeydik; duru-
mu ağırdı; soluk almakta bü-
yük güçlük çekiyor, ara ara
hafif bir sesle acısını dışanya
vuruyordu. Yattığı odanın bu-
lunduğu koridorda yer alan
odalardaki hastalann da so-
runu aynıydı; soluksuzluğun
verdiği dayanılmaz acıyı -hak-
lı olarak- yüksek sesle ortaya
koyuyorlar, sesleri odalardan
koridora taşıyordu.
O yıllarda başta Nadir Na-
di olmak üzere kimi Cumhu-
riyet yazarlarının da sağlıkla-
nyla ilgilenen Dr. Oryal Gök-
demir'e: "Velidedeoğlu'nun
durumu öteki hastalardan da-
ha iyicemi?" diye sorduğum-
da: "Hayır, şu saatlerde daha
da zor" diye yanıtladı.
Günlük bakım için hemşire
gelince bizler dışan çıktık;
odanın kapısı açıktı; birdenbi-
re Velidedeoğlu'nun sesini
duyduk, hemşireye: "Herkes
dışan çıktı mı?" diye sordu;
"Evet" yanıtını alınca: "Istıra-
bım çok fazla, şöyle serbest-
çe, yüksek sesle bir 'ah!' de-
mek istiyorum, lütfen kapıyı
kapatın duymasınlar" dedi.
Odaya döndüğümüzde, yi-
ne aynı duyulur duyulmaz bir
sesle soluk almaya çalışıyor-
du; yaklaşık üç saat sonra
aramızdan ayrıldı. Bu birkaç
dakikayı Velidedeoğlu'nu an-
ma toplantılannda bir kez di-
le getirmiştim; şimdi de sizle-
re sunmak istedim...
KİM KÎME DUM DUMA BEHIÇAK behicako turk.net
C) Ahmet Inam, Cumhuri-
yet Bilim Teknik, Sayı: 889.
ÇÎZGÎLİK KÂMİL M4SARACI kamilmasaraci 1 mynet.com
KEDİ LEVO APTLUKA aptullfj hotmail.com
OTOBÜSTEKÎLER KEMAL URGE\Ç k_urgenc(a yahoo.com
Deniz OzanBaşterzi
Hoşgeldin
GocaYenge-GocaDajı
, YereHi&czmacıi kre, ç
pwy
poslmoclern k'tk
wt o
\
\
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 14 Mayıs ıcmc.mumtaz-arikan.com
OKTAY AKBAL
Yeni Çıktı
KANATLI SÖZLER UÇAR MI?
Denemeler
Dünya Yajınları
vlehmet thsan Mermerci Anadolu Otelcilik Meslek Lisesi
diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür.
ERDEMSILAY
HOILANÛA'DA BLITZKRIEGL
MAML^AJMfŞrr. U.PÛMYA sAt/*ÇfM<
POl-ONYA SALDtRtSlNt (1933^ IZt£y£M
&&* e MOREÇ HAHeKÂr4H/NOA
Ç
i. ANCAK lr
AA4G/Mor'(J>AAJri*JO') HATTt Oi-
r£ 8İLİNEN £\/GE£J-Ei£ OIJŞÜNÜLE&E/C, SB-
çjş ys&/ rçtH Moc-tAuoA \/e SELJÇ/«4 ysĞ-
r 1O M/1VrS7?) NAZİ KUVVETLE&I HOL
"X"» Gt&MtÇ, OÖISr GUN İÇİMPE ÜUCB-
ÎÇGALr BlriHİUVEGMfÇTİ! SOM e
J Su
AOI l/E&LMEAcrEyt>t..
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Sevgili Öğretmenler,
Meclis'te eğitim sorunlan giderek boyutlanıyor. Son-
rası nereye varacak meraka değer.
Yazı masamda da birel kitabı var. Yazarı Alibey Ku-
dar. Bir öğretmenin yaşamöyküsünü anlatıyor. Hayli
geç kaldım ama, bu kitabı okumak gerekiyor. Köy
Enstitülerine, öğretmen sorununa büyük ilgi duyan bir
yazar olarak hâlâ bilmediğim konular var. Alibey Ku-
dar'ın yazdığı, "Bir öğretmenin Yaşam öyküsü" çok
etkiledi beni. Savaştepe Köy Enstitüsü kapısında ye-
ni bir dünyaya açılan bir köy çocuğu. Savaştepe oku-
lunda ilk kez ayakkabı gıyiyor AJİbey Kudar. Acıklı bir
olay, okurken gözlerim yaşardı. Üzüntüyle değıl say-
gıyla. Yeteneğini geliştirmek, aydınlık yolunda ilerle-
mek için neler yapıyor?
Dersler dışında çalışarak, iyi bir atlet oluyor. Edre-
mit Körfezi'nde yüzme öğreniyor. Yüksek atlamada
derece alıyor, ancak bir kaza geçırerek yüzmekten
vazgeçiyor. Teoman Tuncel adlı bir öğretmen var
okulda. Ingilizlere karşı bağımsızlık isteyen bir yürü-
yüşte yakalanan 18 Turk genci gözleri önünde kesi-
lirken denize atlayıp. yüze yüze kaçan Kıbrıslı öğret-
men Teoman Tuncel.
öğrencilik dönemi çok başarılı. Okul harçhklannı ta-
tilde çalışarak kazanıyor. Müzik öğretmeni CemalAta-
lay'dan keman çalmayı öğreniyor, okulun bütün tören-
lerinde yürütmeyi üstleniyor, arkadaşlarını çok seviyor.
1952-1953 yıllannda arkadaşları izindeyken öğrenci
başkanı seçiliyor. Okul yaşamı değişiyorbirden. Ame-
rikatılar 21 Köy Enstitüsü bölgesine dağılmışlar. Mas-
ke isimli bir profesör müzik bölümünde Alibey Kudar
ile buluştu. Notalan, kemanlan görünce Amerıkalı so-
ruyor "Köy çocukJan mı çalıyor?" Alibey Kudar daar-
kadaşlannı çağırarak bir parça çaldırıyor. "Biz meto-
dik çalıyoruz, isterseniz oda müziği konseri verebili-
riz" diyor ve Vivaldi'nin konçertosunu notasını önüne
koyduktan sonra konsere başlıyorlar. Yüzü kıpkırmı-
zı, sol eliyle yüzünü kapıyor, kol aitından kemancrlan
izliyor. öteki öğrenciler keman çalarak oynuyoriar. Şa-
şılası olaylar değil mi?
Alibey Kudar'ın Balıkesir ilindeki okullarda çok ilginç
anıları var. 27 Ekim günü bir mektup geliyor. Korucu
Koç Ismail eliyle gelen mektup Ayvacıklı Bektaş kö-
yüne stajyer başöğretmen olarak atandığını bildınyor
Ertesi gün llıca Iskelesi'nde otobüse binerek görevi-
ne başlıyor. önce milli eğitim müdürlüğü. Milli eğitim
memuru onu tepeden tımağa süzerek hoş geldin di-
ye yer gösteriyor. İlk görev bu. "Köy iyidir, sana süze-
rek baktım. Çünkü okul hayli uzak. Bu yolculuğa da-
yanacak birdelikanlı olmana ayrıca sevindim" diyor.
Görew kâğıdını haztrlatıp, uzatıyor. Bu sözleri sonra da
duydum. Demek Bektaş'a tayin oldun, yazık olmuş sa-
na diyenler az değildi. Ama beni hiç etkilemedi. Son-
ra birşişe rakıyla selamlanıyor. Alibey Kudar ikramdan
hoşlanmıyor. Rakı, şarap, sigara uzatanları da elinin
tersiyle itiyor. İlk maaşını alır almaz soluğu Tahtakuş-
lar'da alıyor. Genç öğretmen sonra evleniyor. Yıl 1958
14 Temmuz. Birçok olay yaşamını etkiliyor. 1963 yılı
baharında biri yedi öteki beş yaşındaki oğullanyla Bek-
taş'ta 9'uncu görev yılını tamamlıyor. Köyden başla-
yarak Güneydoğu'ya uzanan çileli bir yol. İlk yıl çev-
reyi, okullan, sorunlan tanımakla geçiyor. Ikinci yıl açı-
koturumlar düzenleyerek her şeyi planlamakla geçi-
yor. Kaymakam Vekili Doğan Pazarcıklı 4-K Kulübü-
nün başan gününde köyün ömek köy seçildiğini açık-
lıyor. Durmak dinlenmek yok. Sorunlar sırayla çözü-
lüyor. Çanakkale Valisi Sabri Sözer, bazı yöneticiler-
le köye gelerek Alibey Kudar'ın çalışmalannı gösteri-
yor. Ancak dedikodunun, uyduruköykülerin üretımi de
sona ermiyor. Başladığı yerde yeni tohumlaratılıyor a-
ma.. beklenen etki olmuyor.
BozcaadaHalk Eğitim Müdürlüğü'neatanıyor genç
öğretmen. Çocuklannın öğrenimı için özveriyle Süley-
maniye'ye dönüyor.
- Son atamam da 29 Ekim'de. İlginç bir raslantı bu.
Köyden aynlırken beni çok üzen bir olay bu. Sınrfım-
dan uzak kalmak düşüncesini içıme sindıremedım.
Hava çok rüzgârtıydı o gün. Odunluk Iskelesi'nde Os-
man Kaptan'ın motoru neredeyse iskeleye çarpacak-
tı. İçinde bir miktar incır bulunan çuval denize düştu...
Alibey Kudar'ın sözleri kolay sona ermiyor sevgili
okurlarım. Birkaç satır arasında büyük emek ve umırt
yolculuğu yapıyorum. Kuşkusuz başkaları da yapıyor
bu yolculuğu. Birkaç sayfada devrimci bir öğretme-
nin onurlu savaşını yaşıyorum. Kimbilir daha neler ya-
şıyorlar. Umudu yitirmiyor, savaşa devam ediyorlar.
BULMACA SEDATYAŞAYA*
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/ Bahke-
sir'in Ayvalık
ilçesine bağlı
turistik bir
belde. 2/Eskı
Mısır'da gü-
neş tannsı... 5
Düzey. 3/ Hi-
zip... Adlan
aynı olanlar-
dan her biri. 8
4/Kimikuşla- 9
nn başında
buJunan yelpaze bi-
çiminde tepelik...
Kimyada basit şe-
kerlere verilen ortak
ad. 5/ Düşüncesizce 4
her işe atılan... Eski 5
dilde su. 6/ "Biz 6
kimseye — tutmayız
' Kamu âlem birdir 8
bize" (Yunus Em- 9
re)... Aruz ölçüsünde uzun okunması gereken bir
heceyi kalıba uydurmak için kısaltma. II Utanç
duyma... Trabzon'un Akçaabat ilçesinde bir göl.
8/Ağırlık kaldırma aracı. 9/Zonguldak yöresine
özgü bir halk oyunu... Kadastro haritalannda par-
seller topluluğu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Kuzey Kutup Bölgesi'ne verilen ad. 2/Çocu-
ğun eğitim ve öğretimiyle ilgili erkek bakıcı...
Cennet bahçesi. 3/Asya'da bir ülke... Bir nota. 4/
Ölenlerin kıluımamış namazları ve tutulmamış
oruçlan için verilen sadaka... Tekıl ikinci kişı adı-
lı. 5/Bir soru sözü... Sazya da kamıştan örülmüş
büyük sepet. 6/ Düz ve geniş arazı... Icar. 7/Be-
zik, tavla gibi oyunlarda ortaya konan parayı ikı
misline çıkarma... Yanılgı. 8/Rumlann kutsal say-
dıkları kaynak ya da pınar... Yanarken güzel kok-
tuğu için tütsü olarak kullanılan bir ağaç. 9/ Ha-
yat arkadaşı... Harman yerindeki tahılın taş ve
toprakla kanşık kalıntısı.