Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 NİSAN 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Rasdantı olmayan gelişmeler
Muzaffer ilhan Erdost
ABD'nın guncel "Büyük Or-
tadoğu Pra/es/"nın şıfresını,
1998'de yayımlanan "Kure-
selleşme ve Osmanlı Mıllet
Modelı Makasında Türkıye"
adlı krtabında çozmuştur ABD,
bolgede "Osmanlı modelı"
çerçevesınde bır konfederas-
yon oluşturacak, Turkıye de
bunun ıçınde bır federasyon
olarak yer alacaktır Modelın
kapısını açan anahtar da "ılım-
lı lslam"d\r
Kamu Yonetımı Temel Yasa-
sı ıle Turkıye'nın federatıf ya-
pıya geçınlmek ıstenmesı, ar-
dından ABD sozculennın Tur-
kıye Cumhunyetı'nı "Islam dev-
letı" olarak nıtelemelen ve en
sonRecepTayypErdoğan'ın
geçen hafta TBMM'de "ege-
menlığı" anlatırken laıklık ılke-
sını temel ıçenğınden soyutla-
yarak "dın ve vıcdan ozgüriu-
ğu'ne ındırgemesı rastlantı sa-
yılabılır mı'?
Erdost'a gore, butun bunlar
hıç rastlantı değıl
"Erdoğan'ın TBMM'deh ko-
nuşmasında, anayasamızda
tanımlanan laıklığı değıl, bu
laıklığı 'laıkçılık' olarak nıtele-
yen Islam ıle butunleşmış la-
ıklığı' amaçladığını düşunmek
yanlış olmayacaktır
Erdoğan, 'laık devletın fark-
lı ınanç ve degertenne eşıt me-
safede olduğunu ve ınançlar
arasında aynm gozetmedığı-
nı' söylerken devletın, bazı
ınançlann fiılen egemenlığı al-
tına alındığını, dın-mezhep-
tankat aynmcılığı uzerıne ya-
pılanmış bırdevletle karşı kar-
şıya bulunduğumuzu gozler-
den gızlemeye çalışmaktadır
Başbakanın, eşıtlık ılkesı al-
tında, ozellıkle Alevı oldukla-
rı ıçın sıyasal erkten, paria-
mentodan, devlet kadrolaş-
masından dışlandığı, laık olan-
lann laık olduklan ıçın Çanka-
ya'da bıle bulunmasına fa-
hammul edılmedığı bır laık
devlet tanımlaması yaptığı
açıktır
Burada 'farklı ınançlara eşıt
mesafede olan' bır devletten
değıl, 'ınançlar arasında ay-
nm gozetmeyen' bır devlet-
ten değıl, bırdının (Islamın), bır
mezhebın (Sûnnılığın) bırkaç
tankatının (Nakşıbendılığın,
Nurculuğun) dığerınanç top-
luluklan uzennde ve ozellıkle
laık olanlaruzennde ekonomık,
sıyasal ve kültürelağıhığını gı-
derek artırdığı dındar bır dev-
letten soz etmek daha doğru
olur kanısındayım "
Cumhurıyetın, her ınancın,
yanı dın ve mezhebın ınanç
olarak kendısınırfade etmesı-
ne herhangı bır sınırlama ge-
tırmedığının bılınen bırgerçek
olduğunun da altını çızen Er-
dost, dıllenn altında sıkça do-
laştınlan "ınançlara ozgür-
luk"ten ne anlaşılması gerek-
tığını de şoyle yorumluyor
"Inançlara ozgürlük ıle
amaçlanan, ınancın ınanç ola-
rak ıfade edılmesı değıl, ınan-
an sıyasallaşmasıdır Tankat ve
cemaatlere, tankat ve cema-
at olarak sıyaset ozgürlüğu
tanınmasıdır"
Boyle boyle sonumuz nere-
ye varır'? Onun yanıtı da çok
açık
"Ulke bın yıl genye gıder,
bırkargaşa ve kaosa sürükle-
nır Bu polıtıka, yalnızca bıre-
yı değıl, bu polıtıkanın ızleyı-
cılen dahıl bır bütün olarak
ulusu emperyalızmın kolesı
halıne donüşturur"
ISIK KANSU
Neden llk Hedef Akdeniz?"Kıbns elımızden gıder-
se Türkıye Cumhunyet'nın
çıkarian zarar gorür, Türk
gemılennın Akdenız'e açl-
ma yeteneklen sınıhanır"
dendı, dınlemedıler "Kıb-
ns venlırse, Ege sorunu
masaya yatınlır Çanakka-
le Boğazı'ndan çıkamaz
hale gelınz" dendı, anlama-
dılar
Prof Dr Bılsay Kuruç,
"Belgelerle Türkıye Iktısat
Polıtıkası" adlı krtabında,
Ismet Inönünun 27 Tem-
muz 1932'de Izmır'de yap-
tığı bır konuşmayı alıntıla-
mıştır
Akdenız'ın Turkıye açısından
yaşamsaliığını vurgulayan konuş-
ma, ozunde Ataturk'un o unlu
"Ordular, ılkhedefinızAkdenız'dır"
sozunu açmak açısından da çok
onemlı
°Akdeniz, bınlerce seneden be-
n medenıyet havzası ve dünya sı-
yasetının geçıdıdır Gazı, meydan
muharebesının netıcesını ıfade
eden hedefı değıl, Akdeniz sıya-
setınde ve Akdeniz medenıyetın-
de Türk mılletının layık olduğu
yuksek mevkı almak hedefinı gos-
termıştr Mıllı mücadele dedığımız
tanh safhasının fânkası (ayırmacı)
budur Türk mılletı bınlerce sene-
den ben medenıyetınde ve sıya-
setınde başlıca mevkı tuttuğuAk-
deniz den sunı (yapay) ve cebn
(zorla)uzaklaştınlmakıstendı Türk
mılletı, kendı ıradesıyle ve yenıl-
mez azmıyleAkdeniz'dekı mevkı-
ını ve vazıfesını ıstırdat (gen aldı)
eyledı Geçen onsenebırdaha ıs-
patetmıştırkı, Türk mılletının Ak-
denız'dekı mevkııyalnız onun bır
hakkı değıl, ınsanıyet ve medenı-
yetın hayın ıçın arzu edılmesı ıcap
eden haklı ve lazım bırşeydır Ak-
deniz de Türkıye kuvvetlı bekçılık,
sadık ve dürüst dostluk, mılletler
aılesınde lyı geçımlı büyükbırsulh-
perver(banş sever) bırunsur ola-
rak elzem (zorunlu) bırmevcudı-
yettır
Nazan olarak bır harbın son ve
katı nebcesını büyük ordulanna
gostermek vazıyetınde ıken, Ga-
zı'nın Akdenız'ı ancak ılk hedef
olarakgostermesıne dıkkat etme-
lıyrz Mıllı mücadelenın rv-
hunu ve Gazı'nın yüksek
rolünü Sevrmuahedesın-
den kurtulmak çerçeve-
sınde gormek dar ve kısa
bır anlayıştır
Mıllı mücadele Türk mıl-
letının öyle bır dınlmış kı-
yamıdırkı, Sevrmeselesı
bu kıyamın ancak bırsaf-
hası, ılksafhasıdır Vakıa en
yetslı (uzüntu vencı) safha-
sııdı Dığersafhalaravar-
makıçn ateşle, demırie ve
kanla atlanması lazım ge-
len gozyıldıncı safhası ve
ılk hedefı ıdı Dığerhedef-
ler daha kolay olmamıştır ve da-
ha kolay olmayacaktır"
Konuşmanın bundan sonrakı
bır paragrafı var kı, hanı yalnız bu-
gun ıçın soylenmış gıbı
"Türk mılletının davası, yüksek
ve medenı bırmılletın asılane ıde-
a\ davasıdır Bu davaya ozenen-
lerden nıce akıllı geçınenlenn goz-
len ıkı mızrak boyundan ılerısıne
yebşmedı ve kendını babayığıt sa-
nan nıcelennın sınııien de üç gun-
den fazla dayanamadı
tsmet Inonu, bır de şunu soyle-
mış
" gelecek nesıllerbu davanın
arkasından yorulmadan ve dın-
lenmeden koşacaklardır Koşma-
ya mecburduıiar"
Kendını "babayığıt" sananlar
tokezlese de koşan koşuyor
Gül'e düzeltme
Dışışlen Bakanı Abdullah
Gül, KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş a "Egemen
ıdıysenız bu kadarzaman
nıye bır kasa portakal
satmadınız" dıye sorunca,
CHP Genel Başkan
Yardımcısı Onur Öymen
hemen karşılığını vermıştı
"KKTC, yalnızca 2003'te
10 mılyon dolar tutannda
16 bın ton portakal ıhraç
etmıştır"
Alışkanlık olmuş bır kere
Abdullah Gul, 6 Nısan'da
da "Avrupa Insan Haklan
Mahkemesı'nde
aleyhımızde 4 bın
cıvannda dava vardır
Daha once bır Loizidiu
davası vardı Buna benzer
4 bıne yakın davanın
aleyhımızde netıcelenmesı
karşısında, bunlann
muhatabı Turkıye olacaktı
Şımdı bunlar bırieşık
Kıbns Cumhunyetı'ne
gıtmıştır" açıklamasını
yapmıştı
Gul'un soyledıklennın
hangı bınnı
duzelteceksın kû
Turkıye aleyhıne aynı
konuda açılan dava sayısı
"4 bın cıvannda" değıl,
"200 cıvannda"6\r
Turkıye, Loızıdıu
davasında taraf olmadığını
savunmuş, tazmınat
tutannı tartışmamış,
Avrupa Insan Haklan
Mahkemesı de tek taraflı
karar vermıştır Bu yuzden
Loızıdıu karan, ornek de
oluşturmaz'
Sempozyumuıı
Düşündürdükleri
DENİZ BANOĞLU
Eleştırıyoruz, yargılıyoruz,
suçluyoruz, sorguluyoruz, he-
sapsoruyoruz lyı de yapıyoruz
öztedığımız demokratık ozgur-
lukçu açılımın gereklen bu çun-
ku Çocuklarımızdan, gençlen-
mızden hatta suskun yetışkın-
lenmızden bekledığımız de du-
şunen, sorgulayan, araştıran,
onyargılardan arınmış, kendı
haklannı arayan bılınçlı bıreyler
olmaları değıl mı
9
Sorunsalla-
rın çozumlenmesı, lyıleştırme
ıstemlerının gerçekleşmesıne
gıden en doğru yol bu elbette
Evet lyı ve doğru yoldayız da
butun bu ışlemlerı yaparken
adıl olmayı, eşrtlıkçı davranma-
yı bılemıyoruz Hatta bır adım
ılen gıderek, "aynmcılığa" kar-
şı olduğumuz halde, bılerek bıl-
meyerek ya da belkı ısteyerek
kendımız ayrımcılık yapıyoruz
Sozu geçen gunlefde duzen-
lenen "Insan Haklan Eğıtımı ve
Ders Kıtabı Araştırmalan Ulus-
lararası Sempozyumu "na bağ-
lamak ıstıyorum Tanh Vakfı ve
TUBA ışbırlığıyle duzenlenen,
yurtdışından çok sayıda bılım
adamının da katıldığı sempoz-
yumdan, adıl ve eşrtlıkçı dav-
ranılmadığının gostergesı pek
çok soru ışaretı ıle aynldığımı-
zı soyleyebılırım Istanbul'da
oğretmen olması nedenlyle bır
yabancı uynjklu konuşmacının
dınleyıcılerden "bıldınsını Turk-
çe sunamadığı ıçın" ozur dıle-
me nezaketını gosterdığı, buna
karşın çoğu ozel ve vakıf unı-
versıtesınden olan kımı Turk
konuşmacıların doğrudan In-
gılızce sunum yapmayı yeğle-
dıklen, dınleyıcılerın de sorula-
n Ingılızce seslendırdıklen, otu-
rum başkanı Turk hukukçunun
"cıntıcal" sozcuğunun Turkçe
karşılığını bılemedığını açıkladı-
ğı sempozyum, ıtıraf edelım kı
Turkıye ıçın gerçekten onemlı
olan eğıtım sorununun yıne çok
onemlı bır bolumu olan ders kı-
taplannın ıçenğını ırdeleyen ça-
lışmayı topluca ele alması açı-
sından yararlıydı
Bu madalyonun bır yuzuy-
du Dığer yuzune gelınce
Sempozyumun ıçerığı, yanıtı
venlmeyen pek çok soruyu ıçın-
de taşıdığı gıbı Turkıye'de son
bırkaç yıldır genel geçer polıtı-
kalardan sayılan "Cumhurıye-
tın kazanımlannı" ıçten ıçe yıp-
ratmaya yonelık gondermelen
de kapsıyordu Başta ıktıdar
erkı olmak uzere, kendılennı ıle-
ncı, değışımcı, demokratık ve
lıberal duşunuşlu gorenlerın,
AB yolunda ılerıcı adımlar attı-
ğını ılen surduklerı AKP'lı polı-
tıkacıların arkasından gıtmek
uğruna epey bır suredır yap-
tıkları bu
Aynı çızgıden gıden akade-
mısyenler, sıvıl toplum kuruluş-
lannın, tıpkı Tanh Vakfı gıbı yan-
lanna AB savunuculannı da ala-
rak nıcedır duzenledıklerı sem-
pozyumlarda, konferanslarda,
açıkoturumlarda sergıledıklerı
tablo da aynen boyledır Cum-
hurıyetın karalandığı, Ataturk-
çuluğun zamanını doldurmuş,
saplantı bır ıdeolojı gıbı gorul-
duğu bır tablodur bu Bunun
adına da değışıme ayak uydur-
mak, kureselleşen dunyadaTur-
kıye'nın yer alması, denılmek-
tetriır
Aynı yolu ızleyen Tanh Vakfı
Sempozyumu'nda adıl ve eşrt-
lıkçı olmayan, tarafsız değıl, ay-
nmcılığa prım veren sunumlar
neydı dıye soracak olursak or-
neğın, ders kıtaplarında "ordu
mıllet el ele, vatanı yurdu ıçın
olen asker" kımlığını one çıka-
ran mılıtanst vurgularla, çocuk
beyınlerınde korku, olum ve
şıddetı çağnştıran bır Turk pro-
filı çızıldığıne değınılırken (kı bu
goruşe katılmamak mumkun
değıl) benzerı okul kıtaplann-
da dın ve lyı bır Musluman ol-
ma adına cınler, perıler, cen-
net, cehennem motıflerıyle bır
korku ve dehşet dunyası yara-
tılarak mınık beyınlenn afyon-
landığı neden suspus geçıştı-
rılmektedır^
Ayrıca, sempozyumda mıllı
eğıtım sıstemının ve kıtapların
tek elden merkezıyetçı olması
sorgulanırken ıdeal okul kıtap-
lan nasıl olmalıdır, evrensel ın-
san haklarına saygılı, dunyaya,
ozgur duşunceye açık kıtapla-
rın ıçerığı, kımler, hangı kurum
ya da kurullar tarafından hazır-
lanmalıdır, sorulan havada kal-
mıştır AB'ye uyum yasalannda,
dayatılan Kopenhag knterienn-
de "ınsan haklan ve azınlıkla-
nn ozgurluğu" bırıncıl derece-
de onemlı maddeler olarak one
surulurken ışın toplumsal ve
ekonomık boyutunun ne ola-
cağı, "Turkıye'nın kendısının
çozumleyeceğı bırıç sorunsal"
olduğu yanıtı venlmek suretıy-
le, kımı ABmeraklılannın, "uye-
lığı kabul edıldığı takdırde, Turk
ekonomısmın bırden fırlama
yapacağına daır" umutlan da
boyle sondurulmuştur
Çeşıtlılık, çok kulturluluk, de-
mokrası ve farklı duşunme oz-
guriuklennın sestatukocu, çağ-
dışı kabul edılen Ataturkçu, la-
ık hukuk devletınden yana olan-
lann hakkı olmayıp turban ve Is-
lamın pek yakında da ılımlı, de-
mokratık (') Islamcılann teke-
lınde olduğu, boylece bır kez da-
ha açıklık kazanmıştır
Yer sorunu nedenıyle daha
fazla ayrıntıya ne yazık kı gıre-
medığım ıçın, sonuç olarak go-
rulen odur kı bugune kadar Tur-
kıye'de vıze kuyruklannda bek-
letılen, yurtdışı çıkışlarında pa-
saport gışelennde horianan, Al-
manya'da hâlâ ıkıncı sınıf vatan-
daş kabul edılen, (kendı ulke-
mızde olduğu gıbı) kımılerınce
utanılası Turk kımlıklen nedenry-
le horianan bız Turkler, pek ya-
kında Avrupa Bırlığı'ne ızzet ık-
ram kabul goren, Turk Islam
sentezı suzgecınden geçmış,
Avrupalı Musluman demokrat
kımlığımızle el ustunde tutula-
cağız(') Buarada bır dığer go-
ruşum de bazı aydınlanmızın,
sempozyumda da sozu edılen
"Dış guçlenn ve duşman teh-
dıdı altındayız" korkusunun ya
da ıddıa edıldığı uzere "parano-
yasının" yanlışlığı kadar tum
dunyayı, ınsanlığı, ulkelen dost
ve kardeş gormenın de pek
doğru olmadığıdır
Unutmayalım kı dunya halk-
lan bırbınnın dostu olabılır, dev-
letler ve ıktıdarlar ıse ancak çı-
kar ılışkılerı surecınde bırbırının
dostudur Hele kureselleşen
dunyamızda
Yakın bır gelecekte bunu Kıb-
ns gerçeğınde de hepımız go-
receğız
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakı turk.net
m^s
ÇÎZGtLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci" mynet.com
HARBt SEMİH POROY semıhporoya yahoo.com
HAYAT EPIK TIYATROSU MVSTAFA B/LG/\
TARIHTE BUGUN MVMTAZ ARIKAN 24 Nisan icwic.mumtaz-arikan.com
UACI MURAT OLÛl/RULDUf
1852 '
A4UKAT, 4O YAŞIHCA OLOURÛLDU VAŞAMI Ç£Ş/T-
Ll SERÜVEMLER v£ Ç£LtŞK(L£# IÇrNOE ££•
Ç£.N HACl MU8AT, gAZEH TVBKLae'OeN,
8AZEN D£ gUSLAg'PAtJ YAMA OLMUÇ,
AMA GENEU-1KU-E UNLU KAFKAS LJDEKt
Ş£YH ŞAMtL 'IN
ONUN YABD/MctUĞIUt
BlK ÇAÜPtşMA SIISASlfJDA,
ATEŞlNE TUTULAISAK fiUSLAR 7XBA-
P/fjDAfJ OLDÛfZÜLBN HAO MURAT,
BUYÛK YAZA& LEV TOLSTVY'UfJ
AYNI ADLI RChAANINA M KO*JU
OLACAKTI
HELMUTH KML BERNHARD VONA400KE
1891'oe BUGUAI, UHLÜ P&USYALI GSMBBAL
MOLTKE, 9i YAŞlN&A &ERUN'DE ÖLDÛ.
1&3S- 1&S9 YILLAGl AgAS/AJÛA, OSMAAJU
OeOUSUMOA DAMIŞMAAILIK fAPAN
MOLTIC£,0 SlGALAR TE6MEN& 1826
PA, YEAllÇEfcı OCAKLA/Z/MI DAĞirAfJ
PAPIŞAH H MAHAAUT, YEN' fOJRULAAl
OROUYU DÜ2EMLEMEK IÇlN
OAN ÇEÇlTt/ DAN'ŞAiANLA/i
Tl. BUNLAR ARASfMDA fieoSYALI SO8AY-
LAR OZEL BIR YER n/7MA*rrAYPf DAHA
SONRAKI YILlAR, PRUSYA VE ALMAN OR-
PULARIMIN SAVAÇ EYLEM PLAMLAR/AJl HA-,
Z/eLAYAM MOLTKE, GlDeSEJC SAŞ&4&1U
B t R ' ÇAUÇMA AKKADAÇt ÇT
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
Günaydın Gece!
"Günaydın Gece" Marco Bellocchio'nun sonfil-
mının adı gn alanda "yanlış' ve "doğru" seçımını ır-
deleyen bır Emily Dickınson şıınne gonderme yapı-
yor Rlmın ozu bunun hakkında
AJdo Moro'nun Kızıl Tugaylar tarafından kaçınlıp
oldurulmesını hıkâye eden filmın temel sorunu done-
mın sıyası atmosfen ve cınayetn ardındakı karanlıkguç-
ler değıl "Yanlış" ve "doğru" meselesı "Yanlış" ve
"doğru" nedır'7
Yerleşmış "doğrular", "kurtancı bır
ıdeolojıye" gonul verenler ıçın ne denlı geçerlıdır''
Boyle bır soruyu "Kızıl Tugaylar" gıbı bır "terörgru-
bu" ve olumle sonuçlanan bır "teror eylemıyle" bağ-
lantılı olarak sorduğunuzda baştan "mayınlı arazıye"
gınyorsunuz. Marco Bellocchio'nun "Günaydın Gece's»
ılk andan ıtıbaren ışte boyle bır mayınlı arazıye gınyor
ve ordan hıç çıkamıyor
Fılm, beş teronstın eylemı tasarladıklan gunlerde
kendılen ve kurbanlan ıçın bır apartman katı arama-
sıyla başlıyor Italya'nın eskı başbakanlanndan Hıns-
tıyan Demokrat Itder Moro, bu dort duvar arasında ken-
dısı ıçın ozel bır hucreye donuşturulecek gızlı bır ku-
tuphane bolmesınde 55 gun tutsak kalacak, terönst-
lerce "yargılanıp" ınfaz edılecektır
Moro 16 Mart 1978'de kaçınlıp bu hucreye kapatıl-
dığmda tum lıder dostlan ve Papa'ya mektup uzenne
mektup yazarak yardım ısteyecek ancak arkadaşla-
n tarafından "yazg/s/na"terk edılecektır llkekatıdır "Dev-
let terönstle pazariık etmez " Ancak donemın Ital-
ya'sında ılke ve "devletın âlı çıkarian" nedenıyle değıl,
sıyası yuke donuşen Moro'dan "kurtulmak" adına bu
yolatevessul edılmeyecektır Moro, oyıllardaltalya'da
buyuk bır sıyası guç olan "komunıstlere" açılmayı sa-
vunmaktadır Dıyalog yanlısı lıdenn bu tavn, sıyası den-
gelen ve hesaplan sarsmıştır "Kızıl Tugaylar" Moro'yu
kaçırdıklannda, sıyası sınıf rahatlar Ve başlannı çevı-
nvenrler
Bellocchio'nun filmı aslında bu "Makyavelıst tercı-
hı" anlatmıyor Hıkâyeye bu açıdan değıl "Kızıl Tugay-
lar" açısından yaklaşıyor Moro badıresını seyırcı ola-
rak btz, "terönstlenn" gozunden ızlıyoruz ozellıkle
de, kadronun tek kadın uyesı "Chıara "nın (Maya San-
sa) gozunden
Kızıl Tugaylar melek miydi?
Chıara, 23 yaşında genç, guzel ve masum bır ku-
tuphanecıdır Gunduzlen hıçbır şey olmamışçasına
(Moro'nun korumalan çoktan oldurulmuş, kurban ka-
çınlmış ve hucreye atılmıştır) çalışıp, akşamlan yemek
pışıımekte ve Moro'yu gözlemektedır Uykuya yattı-
ğında ruyalanna gıren "devnm düşlen" gıderek yennı
"kâbusa" ve kurbanı "kurtarmak ve salıvermek" tut-
kusuna donuşur "Gozumuz" olan guzel teronst "kuş-
kuyla" cebelleşmektedır
Yaptıklan doğru mudur^ "Işçı sınıfı" bu eyleme hıç
destek vermemış, aksıne herkesle bırlıkte "lanetle-
mıştır" TV'ler ya da gazetelen her açışında realıtenın
bu soğuk yuzuyle karşıtaşır Chıara
Bellocchıo, filmde "teronstlenn" de ınsanı bıryuzu
olabıleceğını ve çelışkıye duşebıleceğını soyiemekte-
dır Soylemesıne soylemektedır de bızım bu "mesaj-
la" ozdeşleşmemız ve etkılenmemız -ozellıkle de bu
teror zamanlannda- pek mumkun olamamaktadır
Fılm bu yuzden Italya'yı boldu ve çok eleştın aldı
"Kızıl Tugaylarböyle bırerlyılıkmeleğı mıydı
?
" dıyen-
ler olduğu kadar "Aldo Moro da azız değıldı
1
" dıyen-
ler çıktı Eskı yaralar deşıldı ve yaşlı lıden kurtarmak
ıçın "pazariıkedılmış olması gerektığım" savunanlar-
la "sertlık" yanlılan bırbınne duştu Bellocchio'nun fil-
mı, sınemaalığınclan çok bu yanlanytatartışıldı Çızme'de
Fılmı eleştırenler "Moro'nun enyakınlan tarafından
terk edıldığını ve katıllenn de kuşkulan olabıleceğını
bılmeyen yok>" dedıler "Bellocchıo gıbı büyük bırsı-
nemacıya bu sığlık ve banallık yakışmıyori"
Beğenenler Chıara'yı oynayan Sansa'nın oyuncu-
luğunu ve filmın sonunda "Moro'yu serbest bırakan
fantezısım" yucelttıler Bunun arkasında "ınce bır sı-
yası mesaj" bulunduğunu soyledıler "Kızıl Tugaylar",
dedıler, "ınfaz edeceklenyerde Moro'yu salsalardı, 55
gun boyunca buyûk bırıkıyuzlülük sergılemış olan sı-
yası sınıfın altına bombayı asıl o zaman yeheştırmış
olacaklardı özgur bır Moro, sıyası kadrolar ıçın çok
daha büyük bır kâbus olacaktı Sıyasılenn yüzüne bır
şamargıbıınecekvemaskelenduşürecektı Filmın esp-
nsı tam da burada "
Bu "espnye" ancak Italya'yı yakından tanıyanlar va-
kıf olabılıyor "Günaydın Gece" bu nedenle "yerel" bır
film Bellocchıo'dan daha fazlasını bekleyebılırdık.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5S0LM>S4ĞA:
1/1 DunyaSa-
vaşı'nda Os-
manlı ordu-
sunda kulla-
nılmış olan bır
tur başlık 2/
Işsız, aylak
Eskı Turk gu-
reşlenndenbı-
n 3/Danslıve
ıçkılı eğlence
yen Kon-
ya'nın bır ıl-
çesı 47 "Mujde — "
Sınema oyuncu-
muz Iskambıllerle
oynanan bır tur ku-
mar 5/ "Fena Halde 4
— " Attilâ Ühan'ın
romanı Evrendeya
da duşuncede yer
alan 6/Sozcuğungo- 8
revmıbelırtmekyada 9
sozcuk turetmek ıçın kullanılan bıçım vencı ses
Bır cetvel turu 7/ Buyuk denız teknesı 8/ Demır
çubuk Guzel, ınce ve zanf kadın 9/Ingıltereya-
sama meclısı Mezopotamya'da kurulmuş en bu-
yuk sıtelerden bın
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Genış ve enlı yapraklan olan, kırda ya da su la-
yılannda yetışen bır bıtkı 2/195O'lı yıllarda ulke-
mızde buyuk seyırcı toplayan ve sınemamızı yıllar
boyu etkıleyen Hınt fılmı Yunden dovulerek ya-
pılan kalın \ e kaba kumaş 3/Kaplarda su nedenıy-
le oluşan tortu îstek, amaç 4/ Bır yuzey olçusu
bınmı Kuran'da bır sure 5/Is\ıçre'detunstıkbır
gol Elde olan para, mal gıbı şey 6/ îlave Tellur
elementının sımgesı II Gemılerde denızcılık ku-
rallanna aykın durum 8/ "Hadı — " Heykelcımız
Ceylan 9/ Gemılerde oda Tumor