23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2004 PERŞEMBE DIZI E ski Lefkoşa'da Ledra Caddesi'ni Ledra Palas Oteli'ne kadar yürüyünce karşınıza sınır çıkıyor. Pek de sınıra benzemeyen bir sınır bu. Ledra Palas Oteli, Bırleşmiş Mılletler'e aynlmış. Onun elli metre kadar ilerisınde ise Türk sınır karakolu var. Karakolda güler yüzlü polislerle karşılaşıyorsunuz. Ben önce Güney'e gelmiş bir Türk pasaportlu olarak biraz bekletildim sırurda. Benzer bir uygulamayla Güney Kıbns'ta da karşılaşacaksınız. Eğer Türkiye'den Kuzey'e gelmışseniz ve Güney'e geçmek istiyorsanız geçemeyecek, en azından zorlanacaksınız. Ama sonuçta yönetmelıklerinı ya da yasalannı zorlayarak bir esneklik yapabileceklerini düşündüler ve Içişleri Bakanlığı'nın telefon onayı ile sının geçtim. Sınır, aradakı bariyerlerden ibaretti. Ama asıl sınınn YOKSUL KIBRIS VE ZENGIN KIBRIS bariyerleri geçtikten sonra zenginlikle yoksulluk arasındakı sınır olduğunu anhyorsunuz. Kuzey Kıbnsblar kuşatılmış bir ülkede yaşamanın çaresizliği içindeler. Bu eğitimlı halk ışsizlıkle boguşuyor. Türkiye'den gelenJer de herhangi bir perspektife sahip değıller. Ama Türkiye'de kalsalar da durum fazla değişmeyecekti onlar için. Türklerden bir kısrru Güney Kıbns'ta iş bulmuş durumdalar, sabah erkenden Güney'e geçiyor, akşam da geri dönüyorlar. Güney'de herhangi bir aynmcılıkla karşılaşmadıklannı söyledıler. Ama akşam yorgun argın iş kıyafetleri ile dönüşleri iç acıtıyordu. lyi ücretler aldıklan söylenemez. Kuzey"de ise iş olanaklan tümüyle dar bir alana sıkışmış durumda. Biraz ınşaat işi, biraz turizm alanında hizmet işi. Girne'de otel ve kumarhanelerin iyi iş yaphğını söyleyenler var. Türkiye'den ve başka ülkelerden müşteri geliyormuş. Ruslann, îsrail vatandaşlarımn geldiği söyleniyor. Türkiye'de geçen dönemlerin hükümetlerinın Kıbns'a uygulanan bu ambargoyu kırmak için gerçekten savaşıp savaşmadığını merak ediyor insanlar. Şımdiki iktidann ise ambargoyu Kuzey Kıbns'tan kurtularak çözmeye çalıştığı ortada, onlara göre. Peki, sonınlar ne olacak? Bunu Kuzey'deki Türkler de bilmiyor ve "lyi olur inşallah!" demekle yetınıyorlar. Özellikle yaşhlar, Türk askeri birliğuıin adadan gitmesini hıç istemiyorlar. Güney'in şehirleri pek çok Batı ülkesıne parmak ısırtacak ölçüde modern. Lefkoşa, Larnaka ve Limasol'da en çok ilgınü çeken ise yüksek katlı binalara rastlanmaması oldu. Sahil kentlerinde bu yüksek kat sınn-laması bir ölçüye, 6-7 kata kadar bozuluyor. Bozanlar da oteller. Limasol'da Ingilizceden sonra en çok konuşulan dilin Rusça olduğunu söylediler. Ruslann Lımasol'a ya da daha doğrusu Kıbns'a özel bir ilgileri var. Off- shore bankalann sayısı epeyce yüksekmiş burada. Yine kâğıt üstünde "Kıbns Cumhuriyeti" yani Güney Kıbns, Rusya'da en çok yatınm yapan ülke konumunda>Tnış. Bu para mafyasının değerlendirmeyeceği bir boşluk, girmeyeceği bir delik ve özellikle de bir ada galiba yok. Ama Limasollulann bu durumdan şikâyet ettiklerini de duymadım. Banka bolluğu Girne'de de beni şaşırttı. Koalisyonun en güçlü üyesi AKEL'in yetkilileri, Büyük Ortadoğu Planı'nı tehlikeli buluyor: Terörügüçlendiım ABD KIBRIS Bin yıllık yalnızlık G ü r a v Ö z # Avrupa Birliği'nin bir ordu kurmasına karşı çıkan AKEL yetkilileri, "Bizim için NATO'ya karşı çıkmak çok önemli. Diyoruz ki, artık NATO'nun varlık nedeni kalmadı. Bu nedenle de NATO'nun dağılması gerekir" görüşünü paylaşıyor. # Gençlik hareketinin, sendikal hareketin ve kadın hareketinin Rum kesiminde özel bir etkinliği var. Üstelik Kuzey'deki sendika, kadm ve gençlik hareketleri ile de yakın ilişki içindeler. Gençler bu durumu, "Yan yana gelebildik, ama henüz iç içe geçemedik" diye açıklıyor. Ç ahşan Halkın İlerici Partisi (Anarthotikan Komma tu Ergazomenu Lau), kısa söyleni- şiyle AKEL, ortodoks komünist partiler arasında önemli bir yer tutardı eskiden. Son dönemlerde ise özellikle de Sovyetler Bir- liği'nin yıkılmasından sonra büyük deği- şım geçiren partiler arasına katıldı. Her ne kadar te- mel görüşlerinde büyük değişikliklerin olmadığını söylüyorsa da temel bazı politikalardaki değışiklık- ler çarpıcıydı. AKEL son seçimlerin en çok oy alan partisi ve aynı zamanda Güney Kıbns koalısyon hükümetinın güçlü üyesı. Son seçimlerde yüzde 34.71 oyla bi- rincı partı oldu ve parlamentoda 20 mıllerv ekilı var. Hükümet ıçınde de 4 bakanla temsil edilıyor. Üç par- tiden oluşan koalisyonun en güçlü partisi AKEL. Onu sırasıyla 9 milletvekiline sahip olan DÎKO -3 baka- nı var- ve K1SOS -4 milletvekili ve hükümette 2 ba- kanı var- takip ediyorlar. Hükümette aynca 4 bağım- sız bakan görev yapıyor. AKEL'in bakanlıklan, içiş- leri, sanayi ve turizm, iletişim ve sağlık bakanlıkla- n. Kısacası, Kıbns'ta hükümet AKELden sonıluyor. AKEL'in gerek bağımsız bakanlan seçmekte ge- rekse bürokraside etkin olduğu da biliniyor. AKEL'DEN DEĞİŞİM'E YORUM AKEL yetkilileri. Genel Sekreter Dimirri Hrisfo- fias ve Dış İlişkiler Sorumlusu Andros Kipriyanu ile Kıbns sorununun yanı sıra işte bu değişimi de konuştuk. Kipriyanu AKELin içinde bulunduklan koşullan veri olarak ele alan, ama diyalektik olarak aynntılanna kadar tahlil eden bir parti olduğunu söylemekle başladı değişimi anlarmaya. 9O'lı yılla- ra kadar AB'ye şiddetle karşı olduklannı, o zaman- lar Sovyetler Birliği'nde güçlü bir sosyalist sistem ve diğer taraftan da çok güçlü bir bağlantısızlar ha- reketinin var olduğunu belirtti ve "Bu durum, W- zim Kıbns'ı yenkkn birleştirme mücadelesine de önemli bir destek ohışturuyordu" dedi. Sonrasını ise şöyle tanımladı: "Sovyetier Birliği dağıldu bağlantısızlar hareketi yok oldu. Avrupa Birliği'nin karakteri değişmedi kuşkusuz. Biz bu geBşmelerin içinde Kıbns halkının çıkarlaruıın nerede olduğunu araştırdık. Bu neden- le partinin 18. kurultayında. 1995'te Kıbns'ın AB'ye kaalmasının üç gerekçesini karar alöna aldık. Bun- lardan birinctsi, AB'ye kaühmın Kıbns'ın birieşme- sine katkısının olacagıdır. AB sorunu henüz çözme- di, ama yardımcı da oldu. İkinci konu, AB'ye tüm Kıbns'ın kaalmasrvdı. Üçüncü konu ise işçilerin hak- lannın daha da arttınlmasına AB'nin yardımcı ola- cağına ve yaygınlaşacağına dairdir. Kıbns'ta çok güçlü bir sendikal hareketimiz var, bu hareketi mer- kez soDa işbirligi yaparak daha da güçlendiriyonız. Biz AB'nin karakterinin değiştiği mantığı ile AB'ye kanlmıyonız. Biz AB içinde her türtü haksızhkla mücadele edeceğiz." SENDIKAL HAREKETLER Kıbns'ta güçlü bir sendikal hareket olduğu göz- le görülüyor. Bunu merkez soldaki parti EDEK yet- kilileri ile görüşürken de saptamıştık. Gençlik ha- reketinin, sendikal hareketin ve kadın hareketinin Kıbns'ta özel bir etkinliği var. Üstelik bu hareket- SlNIR KAPILARINDA UZUN KUYRUKLAR Kuzey ve Güney arasında geçişlerin serbest bıraküması üzerine geçen yıl sınır kapılannda uzun kuyruklar oluşmuştu. Rum hükümetinin ve siyasi parti tiderlerinin, "Işgal bölgesine gitmeyin. Denktaş'm sahte devletini tanımayın" çağnsına aldırmayan Rumlann, Kuzey'e akın etmeleri karşısında KKTC polisi zor anlar yaşanuşo. Lefkoşa'daki Ledra Palace Türk barikaü önünde başlayan araç kuyruğu Rum kesiminde kilomerrelerce uzamıştL 'NATO'nun dağılması gerekir' A KEL, ABD'nin Irak'ı işga- lıne şiddetle karşı çıkmış. Bu aynı zamanda hükü- metin de politikası olmuş. Hâlâ da karşı çıkmaya de- vam ettiklerini, bu politi- kalannı sürdüreceklerini de ısrar- la \nrguladilar. Önümüzdeki dö- nemde bölgede altı ülkenin (fsra- il, Ürdün, Mısır, Tunus, Fas, Ceza- yir) daha NATO'ya katümasının sağlanmasına daır ABD planından söz ederken de böyle bir haritada Kıbns'ın ortada kaldığını ve ona da NATO üyeliği teklifinin getirilme- sınin pek yabana atılmayacak bir tahmin olduğunu söylediğim za- man ise Kipriyanu güldü: "Butek- AKEL Genel Sekreteri Dimirri Hristofias. lif yıüardan beri var. Klerides zamanında gelen bu teklifi AKEL engelledi. Şiddetle karşı çıkük ve bunun üzerine de Klerides geri adım atmakzorunda kakk İnanıyorum ki bu türden basküar önü- müzdeki dönemde de gelecek. Reddetmeye devam edeceğiz. Bi- zim için NATO'ya karşı çıkmak çok önemlidir. Arnk NATO'nun varhk nedeni kalmadı. Bu nedenle de NATO'nun dağılması gere- kir.'' NATO'nun kendısıne yeni düşman olarak terörü seçtiğini, varlık nedenini terörle mücadele olarak açıklamaya çalıştığı yo- lundaki yorumlan da AKEL red- dediyor. Şöyle diyorlar: "terörü yaratan nedenler baş- kadır. Terörü güçlendiren, ABD'nin şiddet potttikasıdır. Bir- leşmiş MiDetler'in devre dışı bıra- kılmasu ülkeler arasındaki eşit- sirfik. kaos, yoksulluk. fanatizm. Terörün kaynağı buradadır." AKEL, ABD'nın Büyük Orta- doğu Planı'nı tehlikeli buluyor. Aynı zamanda Avrupa Birliği 'nin bir ordu kurmasına. acil müdaha- le birliği oluşturmasına da karşı çıkıyor. Banş için mücadele eden- lenn sılahlanmasını mantıksız bulduklannı söylüyor. Buradan da iyimser bir yorumla AKEL'in be- lirli bir çizgiyi korumaya çalıştığı sonucunu çıkarabiliyoruz. Ama AB'nin kendisine çizdiği rotanın, terörle mücadele ör- tüsü alhnda bir paylaşımda geri kalmamak, ABD ile paylaşım mücadelesini gerekli görülen yerlere daha hızlı müdahale ede- rek sürdürme niyetini, bu niyetin AB üyesi bir Kıbns'ta AKEL'i de zorlayacağını artık tartışma konusu yapmıyoruz. AKEL yet- kilileri ile söyleşimizi AKEL merkezinde duvarda hâlâ asılı du- ran Lenin resmi önünde poz vererek sona erdiriyoruz. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Gönül ve Akıl Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün konuşması, zor koşullarda çıkış ve çözüm arayan aklın dengeleyi- ci özelliğinin yansımasıydı. Kıbns, TSK için karar vermesi en zor alanlardan biri- dir. Çünkü orada, manevi açıdan da çok yüklü, zor bir görevı üstlenmişti. Kıbns, son 50 yılın Türkıye dış politikasının ana yönü- nü ve hacmini oluşturmuştu. Bugün ise uluslararası koşullann Tükiye'nın çıkarla- nyla kesiştiği tarihsel bir noktada, bir çözüm olasılığı gün- deme geldi veya "dayatıldı". "Çözüm zamanı" tamamen göreceli bir kavramdır. Belkı de yann hiç değildır, belkı de tam uygun zaman bugündüıi Kıbns için ortaya çıkan çözüme, "AKP'nin çözümû veya problemi" diye bakmıyorum. Iktidarda ister AKP, ister CHP veya başka bir partı olsun, bu, Türkiye'nin so- runudur. Kıbns'ta çözüm ısteyenler ile çözüm istemeyenlerin programlan ve bakışlan tabii kı farklı olacaktır. ••• Kıbns'ta "Ulusal dava"nın tarrfi çok belırgin değildir. Davanın ana nıteliği, "asla çözüm istemezliğe ve uygun bir dönemde ilhak"a mı dayanıyor? "Ulusal politika", daha onlarca yıl sürecek bütün baskılan, ambargolan, siyasi ve toplumsal çıkmazları ve tıkanmalan göze al- mak ve göğüslemek midir? Yoksa, zamanı geldiğinde, mümkün olduğunca Tür- kiye ve Kıbns Türklennin çıkarlannı koruyan bir çözüm politikası mı "Ulusal dava"7 Doğoıluğu, yaran, aklı yönü ve gerçekleştirilebiliriiği derinden tartışmalı bırincı görüş, hertüriü anlaşmaya ka- çınılmaz olarak "Kıbns satıldı" gözüyle bakacaktır. Ik- tidarda AKP'nin olması, doğal olarak, bu bakışın arka- sındakileri kalabalıklaştırmıştır. Bugün iktidardaCHPol- saydı, o da benzer çözümü önümüze koyabilırdı.. "Kıbns satılıyor" görüşünün ardında, ıç politik hesap ve tutumlann da bulunduğunu göz ardı edemeyiz. Siyasi planlan olanlarve "/W/darmücade/es/"yapan- lar açısından, belki de bunu "doğal" karşılamalıyız. Ama bugünkü çözüm sadece AKP'ye de ait değil; çö- züme "dev/ef'in de desteğı olduğu bellıdir. özkök'ün konuşmasında bu vardır. Mümkün olduğunca ıki kesim- liliğin ve siyasi vartığın kabulü, son planı kabullenilebi- lir, kılmaktadır. Eğer 5. plan ortaya çıkmasaydı, AKP ne olursa olsun çözümü savunsa ve Isviçre'de kendisine venldiğiyle ye- tinseydı, bugünkü siyasi tablo çok değişik olurdu. Sadece AKP'yı zora sokmak adına plana hayır de- menin, ülkeye daha büyük tahnbat yapacağmı görmek gerek. AKP geçici, ülke ve uzun vadelı çıkartan ise kalıcıdır. Kıbns'ta referandum öncesı bugünkü koşul, Rumlar karşısında ele geçınlen en büyük ve güçlû fırsatlar- dan bındir. Bu fırsat belkı de onlarca yıl gündeme gel- meyebilir. Bu fırsatı kullanmanın önkoşulu, Türk tarafının refe- randuma evet demesidir. Bu "evet", Rumlann "hayır" dediği koşulda, belki de Kıbns'ta en miliyetçi politikalann gerçekleştirilmesi ola- sılığına bile yol açabilir. Rumlann referandumu erteleme manevrası ve du- rumdan duyduklan büyük rahatsızlık, tamamen bu ta- rihi fırsatı kullanmamızı engellemeye yöneliktir. Türk tarafından gelecek "hayır"\n yol açacağı gele- ceğin, büyük belirsızliklerle ve büyük bedellerte dolu ol- duğunu anlamak için, olaya dar politik ve kışısel çıkar- lar açısından değil de akıl ve ülke çıkan açısından ba- kabilmek gerekir. ••• Bu akıl ve bakış, Genelkurmay Başkanı'nın konuşma- sında vardı. Kıbns'a bakışı çok nesnel ve tarihseldi. Olumlu ve olum- suz yönleri sıraladı. Bu, tamamen Rumlar için de geçerlidir. Çok doğal, çünkü plan, ıkı tarafın azami isteklerinin yukanlardaçar- pışarak kınlması ve orta bir noktada buluşmasıydı. özkök'ün konuşmasında en belirieyicı cümle şuydu: "Aslında tabiiinsanlarbazen kalpleriyle, bazen deakıl lanyla konuşuyorlar. Hiçbirmeselede böyle gönlûmüz- le aklımızın çeliştiği birdurum olmadı. Bu bakımdan ev- vela meselenin ne olduğunu gayet iyi tayin etmeliyiz. Verildi, alındı gibi kelımeler aslında daha ziyade diplo- matik ve uluslararası hukuksal kelımelerdeğildir. Biz ak- lımızın ve gönlümüzün çelişkisi içinde, her zaman ak- lımızın rehberliğinde gitmeliyiz." Plan üzerinde devlet ıçınde vanlan asgari uzlaşma- dan sonra, özkök'ün, planın kabulü ve reddini Kıbnslı- lara bırakması ve baskı yapılmamasını istemesi, olayın özünü ortaya koyuyor. Denktaş, KKTC'nın bunca yıllık var oluş başansızlı- ğında baş sorumlu, ama 5. plandaki kazanımlarda da yine baş sorumlu olarak tarihsel kimliğini ve görevi- ni noktalamaya hazırlanıyor. Meclıs'tekı konuşması, kendlsınin de söylediği gibı, bu nitelığı taşıyacaktır. Konuşmasında bunu nasıl gerçekleştireceğini de ken- disi belirieyecektir... obursali(5 cumhuriyet.com.tr. lerin Kuzey'deki sendika, kadın ve gençlik hareket- leri ile de yakın ilişki içinde olduklan anlaşılıyor. Gençler bu durumu, "Yan yana gelebildik,ama he- nüz iç içe geçemedik" diyerek özetliyorlar. EDEK ve AKEL yandaşı sendikacılann, AB Anayasası'na getirdıklen en büyük eleştin ise anayasada işçi hak- lanna herhangi bir şekılde değinilmemiş, sosyal haklann genel ifadelerle geçıştirilmiş olması. ' K A R M A EKONOMİDEN YANAYIZ' AKEL yetkilileri AB Anayasa Taslağı ile ilgili so- rulanmı da aynı çerçeve içinde yanıtladılar. "AB Ana- yasası'nın. biriiğin ekonomik sistenıi olarak serbest piyasa ekonomisini beürlediğiveptanh ekonomhe her rürlü kapm kapatüğu bunu nasıl karşıladıklan" yö- nündeki soruma da bu madde ile ilgili olarak gö- rüşmeler sırasında düşüncelerini açıkladıklannı söy- leyerek cevap verdiler. "Ne yazık ki orada küçük bir etkimiz var" dedi- ler. Kıbns'ta bu konu ile ilgili olarak yaptıklan top- lantıda ise çok şiddetli eleştiriler getirdiklenni söy- ledıler. "\ma"dediler. "birkonuyaaçıkhkgetirmek gerekhor. Biz parti olarak karma ekonomiden ya- nayız. Özel sektörün ve kamu sektörünün biıükte var olduğu planlı bir ekonomiden yanayız. Biz AB Ana- jasası'nın. ülkelerin iç düzenlerini hiçbir şekilde et- küememesini $avunu\oruz. Bizpazarekonomisiniken- di yorumumuzla benimshoruz." B İ T T İ Halil'in öyküsü ve ild banşçı ^r "m" alil 'in hikâyesini Elli Peonidu anlattu Elli Peonidu m M ve Panikos PeonidusLimasol'dayaşıyorlar. ^^^J Türkiye 'nin banşçılan onlan iyi tanır. Onlar da m 1 yâzım Hikmet 'i, Aziz Nesin 7 çok yakından m m tanıyorlar. Elli, birşair. Çocuk kitaplan dayazıyor. ^ - ^ ^ Limasol'da bir resim galerisine benzeyen evlerinde konuştuk bu iki banşseverle. Elli kısaca Halil'in hikâyesini anlattı bize. Birgün sımrda, Rum tarafında devriye gezen asker, karşı taraftan ttalyan partizanlanmn ünlü marşı Bandiera Rosa 'yı ıslıkla çalan bir Türk askerini dinliyor. Tellerin yanına geliyor ve tanışıyorlar. Daha sonra da sık sık buluşup konuşuyorlar. Islıkla Bandiera Rosa çalanın adı Halil'dir. Konuşurlarken Halil'in de şiirler yazdığı ve Elli 'yi de bildiği ortaya çıkıyor. Şiirlerinden birini Elli'ye ulaştırması için yeni Rum arkadaşına veriyor. Aradan yıllar geçiyor ve bir gün Rum tarafındaki arkadaşını aramaya geliyor HaliL Ne var ki Rum arkadaşı bu arada sakatlanmıştır, tekerlekli sandalyededir ve Yunanistan 'a geri dönmüştür. Halil onu bir daha görmüyor, ama daha sonra EDi Peonidu ve Panikos Peonidus. Elli ilegörüşmeyi de başanyor. Elli, Halil'in hikâyesini yazıyor veyayımlıyor. Hikâyenin adı "Bandiera Rosa". Aleko ile bir nüshasını alıyoruz. Aleko çevirecek ve ben de tüm hikâyeyiokuyacağım. Peki, bu hikâyenin Kıbns'la, Kıbns'ta şimdi olup bitenlerle bir ilgisi var mı? Var. Bizi birbirimize düşürenler ötekilerdir. Hikâye bunu anlatıyor. Onlar, yani bizi sürekli olarak programlannm, planlannın, stratejilerinin malzemesi yapanlar ötekilerdir. Bandiera Rosa ise halkları birbirine düşürmüyor, birleştiriyordu. Tarihe bakın, halklann, uluslann nerede birlikte, nerede ayrı olduklannı, nasıl birlik olduklannı ve nasıl aynldıklarını görürsünüz. Bu nedenle bu hikâyenin Kıbns'la, Kıbns'ta olup bitenlerle yakından ilgisi var. Referandumda sonuç ne olursa olsun, ben akbabalann beklediklerini, adanın üstünde daireler çizdiklerini görebiliyorum. ABD'nin, karanlıkplanlarını uygulamakiçin, bu güzel adayı planlannın odak noktası haline getirebilmek için elinden geleni yapacağı daha bugünden bellL Bandiera Rosa ise şimdilik güçten düşmüş gibi görünüyor. ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle