14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Z İ U A R T 20O4 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞHABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 11 MD izliyor Iowell cevreye gLrmeye bazır W5HESGTON (AA) - AJ> Dışişleri Bakanlığı, Baıaı Colin Poweü"in, KjiLs'ta "gerekli ve uyı n olduğu şekilde şalen devreye ginneye har- olduğunu" bildirdi. AJ> Dışişleri Bakanlığı söaösü Richard Bocher, düzenlediği baa_ toplantısında, Wa»ington'un Isviçre'de sür» Kıbns göı^melerine ne şekilde dah olduğunun sorJması uzerine, "ABD, kon ya çok aktif şekilde dakl. Dışişleri Baanlığı'nın Kıbns öze koordinatörü Thonas Weston ve Letoşa büyükelçimiz Minael Klosson orada" dec Sözcü Boucher, "BJtan Powell konuyu izlei. Başkan gibi ked isinin de belirttiği şekde Powell, uygun ve gerkJi olduğu şekilde şahen devrede olmaya ha2r. Göriişmeler şimdi tsvıı-e'ye taşındı. O n l a çok çalışıhyor. Neeye doğru ileremdiğini göreceğiz. Dunmu çok yakından izli»ruz" diye konuştu. Feltıce'de 9, Tık-rrte 7 Iraklı otaıpuldu • lELLUCE(AA)- Iral an Felluce kasfaasında Amerikan askTİeriyle Iraklı direıişçiler arasında çıkin çatışmada, 8 sivilin öldıgü. 25'inin yanl andığı bildirildi. Öleılerin 3'ünün çocuk oldığu. yaralılar arasında kadn ve yaşlılar bulınduğu belirtildi. Öte yanian, Tikrit yakınında dûcnlenen bir opeasyonda 7 Iraklının öldığü bildirildi. AB} ordu sözcüsü, ope-asyonda 4'ü Irak Sni Savunma Kolordusu üye;i 7 kişinin öldüğünü, 21 lişinin yakalandığını scycdi. «D'nin PKK tihrimiyok • VASHINGTON (AA) - ABD Savunma Batanı Donald Rumsfeld, Penragon'da yaptığı basın tcpkntısında bir gız;iecinin "Irak"ın lcıeyınde PKK'ye karşı ne zaman harekete geçlecek" sorusuna lanılık olarak "Bunu ^ınıtlayamam, ymtlayabilecek olsam da ^ınıtlamazdım. Bu, size bıra<da verebileceğim bir bJgi değil" dedi. Fmnsfeld gazetecinin Onelkurmay tkinci Eaşkanı Orgeneral îlker lişbuğ un geçen haftaki \ashington ziyaretini amnsatarak "Yüksek «iizeyde askeri temaslar ddıu. Tûrkiye'den ne bdiyoruz" sorusuna ise "Suaıu yanıtlayamam. yinranya. Japonya veya l?re"ye ilişkin s>rsaydınız da ayıu şeyi sylcrdm" ^mıtuuverdi. Onton'dan lerpy'ye destek 1 m&HNGTON (AA) -\BD"ıin Demokrat fetili eski başkanlan lıil Cliıton ve Jimmy (arter i e eski başkan ^rdıması Al Gore, ^ishıruton'daki yemekli tplantıia, Demokratlann iKasıır seçimindeki hşkan ıdayı Senatör .>in K.ary'ye büyük csbek ^erirken •mnhuıyetçi Başkan «c»rge3ush'u da sert d e eleştirdiler. Clinton, ".frny'nn savaş gazisi (inak şeçmişini överken m«iisınn ve Bush'un "K«nan'dan kaçtığını jyiedi Dün Papadopulos hasta, Karamanlis de yorgun olduğunu ileri sürerek masaya gelmedi 4'lü görüşmeyineiptalDış Haberler Servisi - Bürgenstock'ta yapılması öngörülen ve Rumlann ya- naşmaması nedeniyle ancak "orta yol" bulunarak yapılması planlanan "yemek masası" görüşmeleri dün akşam yine Rumlann hastahk ve yorgunluk maze- retleriyle yapılamadı. Görüşme yemeğinin, Kıbns Rum Ke- simi lideri Tasos Papadopulos'un has- ta olması ve Yunanistan Dışişleri Baka- nı Petros Molivyatis'in Brûksel'den geç dönüşü ve yorgun olması nedenleriyle ip- tal olduğu BM tarafından Türk heyeri- ne bildirildi. tsviçre'den sızan haberlere göre Yuna- nistan Dışişleri Bakanı Petros Molivya- tis'in, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ü arayarak, ak- şamki yemeğin ikisinin de çok yorgun olması nedeniyle iptal edildiğini söyle- diği öğrenildi. Diplomatik kaynaklardan edınılen bil- giye göre Molivyatis, Brûksel'den dö- nüşünden sonra Gül'ü telefonla araya- rak iptal edilenyemeğe değindi. Mo- livyatis'in, ikisinin de Brüksel'de çok yoğun bir gün geçirdiklerini hatırlattı- ğı ve yemeğin iptal olmasını yanlış de- ğerlendirmemelerini istediği belirtildi. Diplomatik kaynaklara göre Molivya- tis, Gül'e bu akşam yemek yiyebılecek- lennı de söyledi. Diplomatik kaynaklardan edınilen bil- giye göre Kıbns Rum kesimi lideri Pa- padopulos da, Dışişleri Bakanı ve Baş- BM Özel Temsikisi De Soto taraflara 4. Annan planını sunacak. (Fotoğrat: AA) bakan Yardımcısı Gül'ü telefonla ara- yarak, üzüntülerini bildirdi. Bu görüşme- de, taraflann bugün öğle yemeğınde bi- raraya gelmesi kararlaştınldı. Öte yandan, tsviçre'nin Burgenstock kasabasında yapılan görüşmelerde, he- nüz al-ver sürecine başlanamadığı öğ- renildi. Türk heyetine yakın kaynaklar- dan edinilen bilgiye göre, Rum tarafi henüz "olmazsa olmazlannr içeren, müzakere edilebilecek nitelikte derli toplu bir metin sunmadı. Rum tarafinın Türk heyetinin ısran üzerine dün gece 44 sayfalık bir metin sunduğunu belir- ten kaynaklar, bu metnin Rumlann da- ha önce sunduğu yaklaşık 200 sayfalık metnin bir özetinden ibaret olduğunu kaydettiler. Türk tarafinın kendi "Olmaz- saolmazlannı'" ikı-ıkibuçuk sa\falık ön- celiklerine göre sıralanmış bir biçimde sunmuş olduğuna dikkati çeken aynı kaynaklar, 44 sayfalık ve hiçbir öncelik sıralaması taşımayan Rum metni üze- rinden "Al-ver" sürecine başlanamaya- cağına dikkati çektiler. Türk tarafinın bu alandakı sıkıntısını net bir biçimde BM'ye aktardığını belirten kaynaklar, müzakerelerde şu an için gelinen nok- tayı "Ük gün neredeysek şimdi de ora- dayız" şeklinde tanımladılar. Annan plan sunacak Birleşmiş Mılletler (BM) Genel Sek- reteri Kofi Annan'm. kamuoyunda Dör- düncü Annan Planı olarak bilinen Kıb- ns'ta çözüme ilişkin hazırladığı son tas- lağı, bugün Kıbns görüşmelerinin yapıl- dığı Isviçre'nin Burgenstock kasabasın- da taraflara sunacağı belirtiliyor. Was- hington'daki diplomatik kaynaklara gö- re, Annan bugün Bürgenstock'ta önce BM Özel Temsikisi Alvaro de Soto ile durum değerlendirmesı yapıp ardından planı, Türk, Yunan ve Kıbns Türk ve Rum taraflanna sunacak.KKTC heyeti- ne başkanlık eden Başbakan Mehmet AB Taîat ıse, planın bugün sunulacağı ko- nusunda kendilennin bilgısi olmadığını söyleyerek "Bu haberier neredençıkı\x)r anlamadım. Sürekli spekülasyon yapıb- yor. Bizde bö\1e bir bilgi yok ve bu yön- de beklentimiz de yok" dedı. Bu arada, Rum yönetimi sözcüsü Kip- ros Hrisostomidis, De Soto'nun önceki gün sunduğu ve Bürgenstock'ta vanla- cak anlaşmannı taraflarca kabul edilece- ğine ilişkin imza talep eden belgeyi im- zalamalannın söz konusu olmadığını söyledi. AÇIKÇA Rum kesimi, Türkiye'nin müdahale hakkının kaldırılmasım talep ediyor Papadopıdos^un listesi ıızıuı • Rum lider adadaki Türk askeri sayısının 3 bine indirilmesini istiyor. REŞATAKAR LEFKOŞA - Kuzey Kıbns Türk Cumhunyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'tan sonra, Güney Kıbns Rum Yönetimi (GKRY) Başkanı Tasos Papadopulos'un da, Annan Planı'na ilişkin değişiklik talepleri. Birleşmiş Milletler (BM) yetkililenne iletildi. Rum Ulusal Konseyi'nin onayladığı yeni belgede, Türkiye'nin tek yanlı müdahale hakkının ortadan kaldınlması talep ediliyor. Yeni belge, 7 ana başlık altında toplanıyor ve yürütmeden yargıya kadar tüm değişiklik taleplerini içeriyor. Rum hükümetinin büyük ortağı Komünist AKEL Partisi'nin yayın organı Haravgi gazetesuıin habere göre, Rum önerileri şu başlıklardan oluşuyor. Yürütme: Başkanlık Konseyi'nin 6 Rum, 3 Türk olmak üzere 9 üyeden oluşması. (Annan Planı 4 Rum, 2 Türk olmak üzere 6 üye öngörüyor) Başkan'ın 40 ay süreyle Rum, yardımcısının Türk, sonraki 20 aylık dönemde Başkan'm Türk, yarduncısuıın da Rum olması. Eşbaşkanlık döneminin daraltılması. Greçiş Dönemi: Rum tarafina iade edilecek toprağın, referandumdan hemen sonra BM'nin denetimine verilmesi. AB'ye uyum: Avrupa normlannın eksiksiz olarak hayata geçirilmesi. Güvennk: Anlaşmanm referandum öncesınde TBMM ve Yunan Meclisi tarafından onaylanması. Türk Vatandaşlan: Çözüm sonrası adada kimlerin kalacağınuı belirlenip diğerlerinin gönderilmesi. Anayasalar \v Yasalar: Oluşturucu devlet anayasalan ve yasalannm. kuruluş anlaşmasına, Avrupa normlanna ve uluslararası hukuka uygun olması. Siyasi Haklar: Kıbns Türk oluşturucu devletıne dönecek Rum sayısının arttınlması, siyasi haklann güvence alrına ahnması. Rum önerilerini yayımlayan Mahi gazetesine göre, Türkiye'nin tek yanlı müdahale hakkının ortadan kaldınlmasını isteyen GKRY, asker sayısının da Annan Planı'nda öngörüldüğü gibi 6 bin değil, 3 bin olmasını ve etkinliklerinin suurlandınlmasını talep ediyor. Türk vatandaşlannın geri gönderilmesinden yana olan Rum Yönetimi, sadece Kıbns Cumhunyeti vatandaşı ile evlenen Türk vatandaşlannın kalabileceklerini iddia ediyor. TÎNA ÎLE GÖRÜŞMELER SONUÇSUZ Yunanistan garantörlüğe karşı SERKAN DEMtRTAŞ ANKARA-Birleşmiş Millet- ler'in (BM) gözetiminde sürdü- rülen Kıbns göriişmelerinde bir sonuç ahnamazken Türkiye ve Yunanistan da garantörlük hak- lannm de\amı konusunda uzla- şamıyorlar. Yunanistan, Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sayesin- de yeni Kıbns devletinin güven- lik gereksiniminin değişeceğini savunurken Türkiye hem ada- daki Türk-Yunan dengesinin bo- zulması hem de Annan Plam'nm yaratacağı sosyo-ekonomik çar- pıklıklar nedeniyle anavatanlann garan- törlük haklannın sür- mesini istiyor. Güvenlik konusun- da son olarak iki ül- kenin dışişleri yetkili- leri Büyükelçi Bakill- kin ve Büyükelçi Dias KBs Atina'da buluş- muşru. tlkin ve Klis, dörtlü göriişmeler için bulunduklan Bürgens- tock'ta da bir araya gel- diler. tki anavatan, ada- daki garantörlük sis- teminin devamı konusunda uzla- şamadılar. 1959-1960 Londra ve Zürih anlaşmalanyla yaşama ge- çirilen garantörlük haklan, ana- vatanlann adada silahlı birlik bu- lundurmalarını ve çıkabilecek ihtilaflara tek taraflı müdahale hakkını içeriyor. Türkiye, 1974 Banş Harekâtı'nı bu hakka da- yanarak gerçekleştirmişti. Yunanistan, çözüm bulunması durumunda kurulacak yeni Kıb- ns devletinin 1 Mayıs 2004'ten itibaren AB'ye üye olacağını, 1960'daki gibi bir garanti siste- Atina, çözümün ardından kurulacak yeni Kıbns devletinin AB'ye tam üye olacağı ve 1960'lardakigibi bir garantörlük sistemine gerek kalmayacağı görüşünde. mine gereksinim duyulmayacağı düşünüyor. Yunanistan, Türki- ye'nin "müdahale hakkını" da eünden almak istiyor. Türkiye ise 2 nedenden ötürü garantörlük hak- lannın devamını istiyor: 1. Böyle bir düzenleme ada- daki Türk-Yunan dengesini bo- zacaktır. Adanın AB'ye girme- siyle yeni bir güvenlik değer- lendirmesinin yapılabileceği doğrudur. Ancak Türkiye, Yuna- nistan'ın tam üye olduğu AB'ye henüz tam üye değildir ve bu da Kıbns Türk halkı açısından bir zafiyet yaratabilir. 2. Annan Planı, ada- nın yerleşik sosyo- ekonomik koşullannı tamamen etkileyebi- lecek unsurlar içer- mektedir. Binlerce Rum'un kuzeye dön- mesi, yıllardır ayn ya- şayan Türk ve Rumlar arasında yeni ihtilafla- ra neden olabilir. Böy- le bir durumda güven- lik için asken güce ge- reksinim olabilir. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öy- men de hükümetin Türk askeri- nın adada kalması konusunda ıs- rarcı olması gerektiğini belirterek "İki taraf arasındaki sınınn Türk askeri tarafindan korunmasında ısrarh mısınız? Londra ve Zürih anlaşmalanyla sağlanan garan- törlük haklanndan vazgeçilmesi- ni olmazsa obnaz sayıyor musu- nuz? Büfün bunlar çok önemü konulardır" diye konuştu. Annan Planı, garantör ülkele- rin adada bulunduracaklan as- ker sayılanrun 2 bin 500 ile 7 bin 500 arasında olmasını öngörüyor. AKP'nin yetki sıkmtısı Hükümet, Meclis'ten Kıbns konusunda 'yetki tezkeresi' alarak BM'ye güvence vermeyi planlıyor ANKARA (Cumhnriyet Bûrosu) - Kıbns müzakere- lerinde atılacak adımlann parti içinde çözülmelere ne- den olabileceği endişesini taşıyan AKP liderliği, Bir- leşmiş Milletler'in talep et- tiği koşullan nasıl karşılaya- bileceğini de tarhşıyor. Baş- bakan Recep Tayyip Erdo- ğan' m, müzakere sürecinde rahat hareket edebilmek amacıyla yerel seçimlerden hemen sonra Meclis'ten yet- ki istemeyi değerlendirdiği kaydediliyor. BM Genel Sekreteri Ko- fi Annan, müzakerelerde uzlaşılamaması durumun- da, plandaki boşluklan ken- disi dolduracak. Annan, New York'ta uzlaşılan tak- vim doğrultusunda Türki- ye 'den 9 Nisan'a kadar ni- hai metni onayladığuıa da- ir taahhüt istiyor. MecBs'te onaylanması mûmkûn görûnmûyor Annan'ın Kıbns'ta 20 Ni- san'dayapılacak referandum- lar öncesinde Türk hüküme- tinden talep ettiğı bu taah- hüt anayasa açısından sûcın- tıya neden oluyor. Anayasa- ya göre, uluslararası anlaşma- lann onaylanması Meclis'in yetkisinde. Ancak henüz so- nuçlanmamış bir anlaşma- nın Meclis'te onaylanması mümkün görünmüyor. Çeşitli formüller üzerin- de çalışan hükümetin, ilk aşamada Mecüs'ten geniş kapsamh bir yetki ahp "re- ferandumlarda onayianma- sı durumunda anlaşmayı onaylanması için MecBs'e getirecekleri" yönünde bir taahhütte bulunabileceği belirtiliyor. Czerinde durulan bir baş- ka seçenek ise bir "Meclis karan" ahnması. Ancak, böyle bir kararda Meclis'te- ki siyasi partı gruplannın onayı gerekiyor. AKP hü- kümetinin bu durumda CHP'yi ikna etmesi gereki- yor. Dışişleri yetkilileri ise "Yetki tezkeresi tartışüıyor. Ancak şu anda önce tsviç- re'den çıkacak sonucu gör- mek isthoruy. Çünkü şu aşa- mada ne olacağını kimse bil- miyor" görüşünü ilettıler. ŞUKRU SINA GUREL Yerel, Ulusal ve Uluslararası Yann sandık başında olacağız. Beş yıl süreyle görev yapacak olan yerel yöneticileri seçmek üze- re. Yalnız belediye başkanlarını değil, aynı zaman- da Belediye ve ll Genel Meclislerine üyeleri de be- lirlemek üzere... Her yerel seçimin belirleyicilerinden olan genel doğrular biliniyor. Bir önceki genel seçimlerin ga- libi olan partiler, hele iktidarda sınanmalan henüz yeterli bir süreyi bulmamışsa, yerel seçimlerde de üstün olurlar. Ayrıca seçmen, yerel seçimlerde ulu- sal çapta bir siyasal tercih ortaya koymadan, asıl olarak yerelde kendisıne uygun adaylan, siyasal parti tercihinin önüne çıkararak seçer. Bunlar, ge- nel geçer olarak bildiklerimız. Ama her seçimin ken- disıne özgü koşullar ve ortam içinde yapıldığını da biliyoruz. Bu seçim de dünyanın ve Türkiye'nin eskiye benzemeyen koşullarının sarmaladığı bir siyasal olay olacak. Uluslararası alandan başlayalım: ABD artık dün- yanın her yerinde kaba gücüyle üstünlük kurmayı ta- sarladığını gizlemiyor. Uluslararası sermaye, "glo- balleşme" diye diye dayartığı bir yeni dünya dü- zenini, artık hak hukuk tanımadan dünyanın her köşesinde yaşayanlara kabul ettirmeyi amaçlı- yor. AB, ABD karşısında eksıklıklerıni bilerek, bu üs- tünlük dayatmasından kendi payını almaya çalışı- yor. Emperyalızm, yeni biçımiyle, artık insan haklan, demokrası, liberalizm gibi kılık ve kılıflara bürünme- ye bıle gerek duymadan, tıpkı 19. yüzyd somürgeci- liğı gibi, "yeni-kolonyalizm" haline geldiğini saklama- dan dünyanın üzerine çullanıyor. ABD'dekı "neo- con "lar (yeni tutucular), eylemleri ve ideolojilenyle dü- pedüz "yeniko!onyalist"\er... Uluslararası sermayenin ve uzantılarının, gerekir- se askeri güç kullanarak dayatmak istediği nedir? Ulus devletleri ortadan kaldırmak, onların ye- rine artık yerelliklerden, cemaatlerden oluşan "insan topluluklan"nm bütün kaynaklanna el ko- yup, emeği köleleştirmek. "Mazlum uluslar"\n örgütsüztoplumlan, çoğunluğu henüz ulus bilinci- ne ulaşmamış kitleleri, "yeni-kolonyalizm"\r\ saldı- nlan karşısında zayıf ve aciz... Bugün, Türkiye tam bir kavşak noktasında du- ruyor. Ya 'neo- kolonyalizm" karşısında dik du- rarak, dünyadaki ilk başanlı anti-emperyalist mü- cadeleyi verebilmiş bir ulus olarak, Atatürk'ün "mazlum uluslar" dediği dünyaya örnek -ve bel- ki de önder- olacak... Ya da boyun eğecek ve "kader"\ne razı olacak. Peşinden, bir "büyük çö- zülüşü" de sürükleyerek... Bunun için Türkiye, uluslararası sermayenin planlannda "kilit" ülke. Bunun için Türkiye kili- dinin çözülmesi, uluslararası sermayenin içer- deki uzantılan tarafından da bu kadar hararet- le isteniyor. Kılıt çözülünce, bir yandan "çözülen" bir ulusun kaynaklanna ucuza el konulup, yetişkin emeğiyle biriikte uluslararası sermaye için seferber edilmesi sağlanacak; öte yandan da Türkiye'nin, as- ken başta olmak üzere bütün güç ve olanaklan uluslararası sermayenin hegemonyası için seferber edilebilecek. Türkiye'yi çözmek şart! Bugün geldiğimiz kavşakta Türkiye'nin çözü- lüşü için gerekli koşullan hazırlamaya gönüllü olarak katılanlar, Türkiye'de güç yerinde. Yalnız- ca buzdolabı, otomobil, pencere ve tencere üretir- miş gibi görünüp aslında devlete yüksek faızle borç vererek kâıiannın yüzde 95'inden fazlasını sağla- dıklannı kendi bilançolannda açıklayan uluslarara- sı sermaye uzantılarından, seçimlerin galiplenni ön- ceden belirieyip ilan ederek "toplum mühendisli- ği" yapanlardan söz etmiyorum... Aynı zamanda bu- gün iktidarda bulunanlann daTürk halkını nasıl bir örgütsüzlüğe sürükleyip, bundan kendi dünya gö- rüşleri doğrultusunda kazanç elde etmeye çalıştık- lanna da işaret etmek ıstiyorum. Basını yalakalaş- trmak, olmazsa susturmak; üniversiteleri dışa- ndan gelen "tedhsat" paketlerini sunan bağım- lı yeni "medrese "ler haline getirmek; Cumhur- başkanlığı, Yargı, Silahlı Kuvvetler başta olmak üzere cumhuriyetin bütün temel kurumlannı zayıflatmak; kamu malı olan ne varsa haraç mezat pazara çıkarmak ve bu "iş" kolaylaşsın diye, ortada ne sendika, ne örgütlü işçi bırak- madan, dümdüz gitmek... önümüzdeki günlerde yalnız yerel seçimlerde bu çabanın "zaferi" değil, başka konularda da "çözü- lüş"ün adımlan bekleniyor. Kıbns,Türkiye'nin "çö- zülüşü"nün başlangıcı olacak. Çünkü Türkiye ki- lidinin anahtan Kıbns. Dışanda boyun eğme, içe- ride de, Silahlı Kuvvetler ve Cumhurbaşkanlığı olmak üzere temel kurumlann zayrf ve işlevsiz hale getirilmeleriyle sonuçlanacak. Yerelde haklanmıza sahip çıkamazsak, ulusal olanı da yitirir, uluslararası alanda hakkımızı hiç koruyamayız. Televizyonsuz, gazetesiz bir Türki- ye'de seçim yapıyor olsaydık, yerel, ulusal ve ulus- lararası arasındaki bağlantıyı halkımızın büyük bir çoğunluğunun daha rahat kurabildiğini görürdük! Bilmem şimdi yüzde kaç bu bilinçle oy verecek? Ama Aliağa'daki, Bandırma'daki işçinin PET- KİM ve TÜPRAŞ'ın satışıyla, Kıbrıs'ın "satışı" arasındaki bağlantıyı kurabiliyor olması, gele- cek için umut veriyor. Yakında herkesin bu bağ- lantılan bileceği zaman gelecektir. O zaman, "iş- bilirtik" ve "işbirlikçilik" ile halkının çıkarlannı ko- rumak arasındaki aynm, en az "soytanlık" ve "yalakalık"\a, diplomasi arasındaki aynm gibi ortaya çıkacaktır... ssinagurel@cumhuriyet.com.tr Cuardian'ın Kıbns yorumu: Göriişmeler ümitsiz Dış Haberler Servisi - îngiltere'de yayımlanan The Guardıan gazetesin- deki bir yorumda, Kıb- ns'ta banş umutlannın sönük göründüğü öne sü- rüldü. Makalede, gele- cek hafta sonu BM şem- siyesı altında yapılacak görüşmelerde gerilimin artacağı belirtilirken, *Yapılan bütün dipJoma- tik yabruna karşm bir flerleme olması unıudu konusunda derin bir ka- ramsarfak var" denildı. Makalede Kıbns'ta banş konusunun 30 yıldu" ba- şansızhğm simgesi hah- ne geldiği de savunulur- ken Kıbns konusunun 1 Mayıs'ta gerçekleşecek AB'nin genişlemesi sü- reci için bir test niteliği taşıdığı kaydedildi. Sonucun, Türkiye'nin AB üyeliği isteğine de dogrudan etkisi buluna- cağını öne süren yorum- da, "Aynca sonuç, dünya- nın bu son derece güven- tiktenuzakbiügesiningü- venüğini de etküeyecek" görüşü sa\aınuldu. *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle