Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 ŞUBAT 2004 SALI CUMhJR'YEl SAYFA
17
I
~* Vzardar'ın 6 yanş atı
_ ramuş.
2 Demek ki iş ganvana
& kaldıl
Kitaplar
Elektronik posta: denizsomecumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faksî 0.212.512 44 9?
- AKP, Nurculan belediye
başkan adayı yapmış...
"Seriat pazanna nur vaöıyori"
Yurt Kitap Yayın'ın
'•Herkese Tarih, Herkese
Mitoloji" dizisinden
yayımlanan kitaplardan
söz etmiştim...
Anadolu'dan arayan
okurlar, bu krtaplan
krtapçılarda
bulamadıklannı
söyiediler. Ankara'daki
yayınevinin telefonu
0.312.417 35 49, faks
numarası 0.312.425
36 40. Bu arada
özellikle gençlerin bir
solukta okuyacağı
kitaplann mitoloji
dizisinden yeni bir seriyi
de duyuralım: Tanrılann
Babası Zeus. Evliliğin
Koruyucusu Hera, Işık ve
Aydınlık Tannsı Apollon.
Avcı Tannça Artemis.
Zekâ Tannçası Athena.
Ateşin Topal Efendisi
Hephaistos. Aşk
Tannçası Afrodrt. Savaş
Tannsı Ares, Tannlann
Habercisi Hermes. Şarap
ve Neşe Tannsı
Dionysos. Bereket
Tanrıçası Demeter.
Denizler Tannsı
Poseidon. Yeraltı Tannsı
Hades.
Uyum-a
Akif Kökçe: "Vrtrinde
gösterilen Avrupa uyum
yasalan ama tezgâhta
giydirilen Ortadoğu
uyuma yasaları."
aftalık Ermeni gazetesi Agos'un yönetme-
ni Hrant Dink yazısına şöyle başlıyor:
"Türk'ten boşalacak o zehirti kanın yerini
dolduracak temiz kan, (Türkiye'deki) Er-
meni'nin Ermenistan'la kuracağı asıl damannda
mevcuttur. Yeter ki, bu mevcudiyetin farkında olun-
sun..."
Bu görüş, ırkçılıktan başka bir şey değildir ve dün-
yanın en büyük faşistlerinden Adotf Hitler'in bile ak-
lına gelmemiş bir "damardan kan temizleme" ope-
rasyonudur!
Bu görüşü bir kenarda tutalım, tekrar Istanbul'da
yayımlanan haftalık Ermeni gazetesi Agos'a döne-
lim... Agos, Kemal Atatürk'ün manevi kızı ve Tür-
kiye'nin ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen'in Er-
meni asıllı olduğunu yazmıştır. Belge olarak da Er-
menistan'dan Türkiye'ye gelen Hripsime Sebilci-
yan Gazalyan adında bir"temizlikçi" kadının anlat-
tıklan gösterilmiştir. Buna göre Gazalyan'ın teyzesi
Sabiha Gokçen
Hatun; Gökçen'in annesidir ve büyükanne Mariam
tarafından yetimhaneye verilmiştir. Bir başka belge
de Gazalyan, Türkiye'ye geldiğinde bir televizyon
programında Sabiha Gökçen'i görmüş ve "bir elma-
nın ikinci yarısı" gibi ninesine benzetmiştir.
Bu yazının sahibi de Hrant Dink'tir. Ama Sabiha
Gökçen'in Ermeni asıllı olduğunu kamuoyuna taşı-
ma görevini Hürriyet gazetesi yerine getirmiş ve A-
gos'tan alıntı yaparak "Sabiha Gökçen'in 80 yıllık
sım"nı ifşa etmiştir. Ifşaat, iddia olarak gündeme
getirildiyse de aynntılar önemli değildir çünkü ka-
muoyunun aklının bir köşesinde "Sabiha Gökçen"
ve "Ermeni" sözcükleri yan yana getirilmiştir.
Hürriyet gazetesi bir sonraki gün bu kez bir baş-
ka iddiayı gündeme taşımış ve Sabiha Gökçen'in Er-
meni değil Boşnak olduğunu yazmıştır.
Bu iş Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Er-
tuğrul Özkök'ün yazdığı gibi "Cem Karaca'nın an-
nesinin Ermeni olması neyi değiştirdi ki, Sabiha
Gökçen'in mazisi bir şeyleri değiştirsin" denecek
kadar özensiz bir magazin konusu ya da Ertuğrul
Özkök'ün adamlarından Fatih Attaylı'nın yazmaya
çalıştığı gibi "Atatürkçü geçinen birilerinin Sabiha
Gökçen'in Ermeni asıllı olmadığını kanıtlamak için
müthiş bir uğraş içine girmeleri" kadar basit değil-
dir.
Bu işin altında, Genelkurmay Başkanlığı'nın açık-
ladığı gibi neyin amaçlandığının sorgulanması ge-
rekir.
Bu işin aslı, asılsız iddialaria kamuoyunun günde-
mini işgal etmek ve birilerinin "damardan kan temiz-
leme" operasyonuna çanak tutmaktır. Ege Ordu Ko-
mutanı Orgeneral Hurşit Tolon'un içimizden hain-
lerden söz etmesi boşuna değildir.
Reha ile 601ı yıllarım yaşayanlar
O Istanbul'da bir diş hekimi: Reha
Sezgin. Mesleğinin yanı sıra Kiss
FM'de Pazar sabahları saat 10.00'la
12.00 arası radyo programı yapıyor;
gençliğinin yani 196O'lı yılların yerli ve
yabancı müziklerini çalıyor.
Müzikle kalmıyor, radyo dinleyicileri
ile telefonda sohbet ediyor.
Uzun yıllardır süren bu program bir
süredir radyo frekansının dışına çıkmış
durumda; 1960'li yılların gençliği ya da
hangiyaştaolursaolsun kendisini genç
hissedenler bazı günler Istanbul'da, An-
kara'da, Izmir'detoplanıyor; Reha Sez-
gin de müzik kutusunun başına geçiyor
ve eski "plaklar" ortaya çıkıyor.
önceki akşam Kalamış yat limanın-
daydılar. Tiyatro sanatçısı Dilek Türker
ve "cerrahbaşı" Prof. Dr. Tank Minka-
ri de radyo programından çıkıp gelmiş-
ti.
196O'lı yıllann müziğinde ilginç bir for-
mül olmalı; 194O'lı yıllann gençlerini de
2000'li yılların gençlerini de bir araya
A getiriyor. Ama en önemlisi bu buluş-
B malar 196O'lı yılların gençlerine yarım
• kalmış ya da hiç yapılmamış dansları-
^ nı geri veriyor.
^ Dilek Türker'in tanımıyla "Reha ile
6O'lı Yıllar"da buluşanların tümü aydın-
lık yüzlü insanlar. Dost ve yüreklerinde
sevgi olan insanlar. Aralarında sanatçı-
lar ve bilim insanlan var. Işadamı var, iş-
çisi var. Koca koca insanlar çocuklargi-
bi eğleniyor... Haberiniz olsun: Buluş-
maların ipuçlarını radyo programında
Reha veriyor.
Yüksek Yerilim Hattı
Basın mensubu sadece medyadan
beslenemeyince BESLEME BASIN
doğuyor!
erdincutku " yahoo.com
îzmir Iklisat Kongresi
Bağunsızhk Aıııtıdır
HAVRİ DA\AS
81 yıl önce, ülkeyi çağın ger-
çekleriyle yüzleştiren Izmir îkti-
sat Kongresi, temelde Ata-
türk'ün "Bağımsızlık Anıtı"d\r.
Oaha 1922'de TBMM'de yaptığı
,.:onuşmasında, "Ekonomik ve
mali gelişmemizi engelleyen ka-
pitülasyonlar bağımsızlıkla bağ-
daşamaz" diyordu. Napolyon
kadar savaşın ve tarih kadar da
banşın, ekonomıden güç aldığı-
nı biliyordu. Bunun için yaşamı
boyunca, ekonomiyi ön planda
tutmaya çalışmıştır. Ama her ne-
dense, yönetime ve kültüre iliş-
kin devrimlerinden hep söz edi-
lir de ekonomi devrimi üzerinde
yeterince durulmaz. Oysa
"O'nun daha neyin nasıl olaca-
ğının bilinmediğı birzamanda, 16
gününü harcayarak 17 Şubat
1923teKâzımKarabekir baş-
kanlığında topladığı Izmir Iktisat
Kongresi, 12 maddelik ekonomi
andı bildirgesiyle sona ermışti.
Çok önemli mesajlar içeren
konuşmasında:
"Savaş/ kazanmamıza rağ-
men banşa kavuşmamızı ekono-
mik nedenler engellemektedir.
Çünkü, ekonomiksavaş kazanıl-
madan askeri yenginin değeri
olmaz. Ekonomisi bağımsız ol-
mayan ülkede de bağımsızlıktan
söz edilemez. Bu nedenle, eko-
nomide başanlı olunduğunda
güçlü olacakbir Türkiye görmek
istemeyenlerin oyununa artık
gelmemeliyiz.
Tarih, uluslann yükseliş ve çö-
küşlehnde siyasi, askeri ve içti-
mai etmenleri neden olarak gös-
termekiedir. Ben, ekonomik et-
kenlehn bunlardan önce geldiği-
ne inanmaktayım. Türk tarihi de
incelendiğinde, ileheme ve ge-
rileme dönemlerinde hep eko-
nominin ön planda olduğu görü-
lür. Bunun için Türkiye kanı canı
pahasına elde ettiği egemenli-
ğini, dünya banşı düzeni içinde
yasatmak istiyorsa, ekonomide
her zaman güçlû olmak zorun-
dadır! Çünkü, ekonomik ege-
menlik olmadan, yönetsel ege-
menlik olamaz.
Sizler, ulusun seçip gönder-
diği delegeler olarak hem halkın
hem de Hakk'ın sesisiniz. Tarihi
değeri büyük olan, çok önemli
bir kongre gerçekleştiriyoruz.
Erzurum - Sıvas kongreleri 'kur-
tuluşa adanış'f;, bu kongre 'ba-
ğımsızlığaadanış'f;r Değerlikat-
kı ve karahanmızla, döşenecek
sağlam temel taşlan üstünde, ül-
kenin yannlan inşa edilecektir.
Ancak karar yetmez, uygula-
malann aksatılmadan ve saptınl-
madan uygulanması gerekir. Bu-
nun için de hep çalışmaya ve ça-
lışkan olmaya mecburuz. Toplu-
mu 'tembellik hastalığı'nda/i kur-
tanp çalışkan bir ulus oluştur-
malıyız. Çünkü, varlık ve onun
doğal sonucu olan gönençle
mutluluk yalnız çalışkan olanla-
nn hakkıdır" demişti.
Aradan geçen 81 yıl içinde A-
ta'nın öğütleri biraz unutuldu, bi-
raz da unuttumldu. Saygıyla ko-
runması herkese yarar getirecek
bu kutsal Anıt, yazık ki yıkılmış
durumda. Altında kalan ve can
çekişen "bağımsızlık" da kurta-
ncı beklemekte.
Atatürk'ten sonra, "Ekonomi-
nin etkin gücü"nü ve savaşta da,
banşta da ön sırada yer aldığını
vurgulayışı unutuldu. Mesajlan
da gereğince ve yeterince algıla-
nıpdeğerlendirilmediği için, eko-
nominın tecim dışındaki etkin rol-
leri üzerinde hiç durulmadı. Ge-
lişen teknoloji ile genişleyen etki
alanı ve etki gücü de gözden
kaçtı. Boş vere vere en son gel-
dik işte bugüne,
El avuç açar olduk insafsız ele
güne.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3SOLDANSAĞA:
1/Kuşbaşı et ve bulgurla ya-
pılan bir yemek. 2/Kemikle-
rin yuvarlak ucu... Bir erke-
ğin nikâhsız olarak aldığı ca-
riye. 3/ Trabzon'un bir ilçe-
si... Bir peygamber. 4/ Bir
renk... Ege Bölgesi'nde taze
san incire verilen ad. 5/ AB
Özgentürk'ünbirfılmi... Ar-
goda "fahişe" anlamında
kullanılan sözcük. 6/ Birey- 8
ler arasında ortak simgeler „
sistemiyle gerçekleştirilen
anlam ve bilgi alışverişi. 7/Halk di-
linde kırmızı pul bibere verilen ad...
Kişiye değin, özel. 8/ Kuşbaşı et ve
pirinçle yapılan bir tür börek... En-
der, seyrek. 9/Temizlik işlerinde kul-
lanılan bir cins toprak... Temeli tak-
lide dayanan sözsüz oyun.
YUKARIDAN AŞAĞI\ A:
1/Anadolu'nun birçok yöresinde yo-
ğurtlu bulgur ya da pirinç çorbasına 8
verilen ad... Yapma, etme. 2/Motor- 9
lu araçlarda sarsıntıyı en aza indirmeye yarayan düzenek. 3/ Bir no-
ta... Otel. tiyatro gibi yerlerde girişe yakın geniş yer. 4/ Bir tür taze
vetuzsuzbeyazpeynir... Lifleri dokumacılıkta kullanılan bir bitki. 5/
" — Ağaoğlu": Yazarımız... Uzaklık işareti. 6/Eski dilde su... Tava-
na asılan süslü aydınlatma aracı. II Kuşbası doğranmış ko\Tin eti ve
yufkayla yapılan bir tür kebap. 8/ Sahip.. "Kışla ilgıli" anlamında
eski sözcük. 9/ Edebiyat, müzik ve plastik sanatlarda geleneklere
bağUkalmaeğilımı. •
ÇÎZGtLÎK KÎMİL HASARACI kamilmasaraci" mynet.com
HARBİ SEMİH POROY semihporoy((t yahoo.com
OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGESÇ k_urgenc(d yahoo.com
HAYAT EPtK TtYATROSU MISTAFA BÎLGİN
HUOOP
ŞU TAVUK MESELESİ
SÜNDEMbEN DÜSSÜN ARTIK
DtYORUM!..
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAS 24 Şubat tctcw.nuwttaz-arikan.com
GRIMM MASALLARI
176i 'PA BU&ÛN, ÛHLÜ MASAL YA2AZI
WLHE1M CARL GB/MM, AUAANVA 'NtN HAUAU
KSNTİNOEDOĞOU. KAR.OEÇİ -JACOBİLS BİR-
ÜKTE, ALJUAN DİLİ i/B FOLMIÛRU Ü2BH.İNOE
YAPTtĞl ARAŞTIRMALARLA VE ÖZELLİKLE
OERLEDİ6I HAUC MASALLAKiytA T7WtNO/.
YÖK.E YÖ£E DOLAŞAKAK T&PLADIKLASl A4A-
SALLAR UNUTLILMAKrAH HüBTVLACAK, ON-
LARIN KALSUİrL£ ÖLÜMSÜZLEŞECEtCr/e..
1812 '£>£ YAYfMLAP/KLARI ÂAASALLAHDAN
8A2ILA&, "PAMUK: peeNSes VE YEOÎ CÖ-
C£', "/iAPUMZeL.", 'SUPEHİLS.IİI', "B&E-
MEH MlZIKACtLAK.1", »HANSEL VB 6BE-
TSl." (YAMDAKJ HESiuC) GlBİ BAÇUKL4HI
TAŞIMAK-TAYPI..
ANKARA 26. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo:200Mll
Davacı Mücahit Duman \ekılı tarafından da\a'ılar
Orkun Kaynak \e ark. aleyhine açılan tazmınat davasının yapılan açık yargılaması sonunda: Da-
\alılar Orkun Kaynak ve Irchat Sırgalıne'ye çıkartılan tebligatlar bila ikmal dönmüş olmakla zabıta tahkıkatından adreslen meçhul kaldığından mah-
kememızce verilen 10.2.2004 tarih 2001 İ11 bsas. 2004 21 sayılı Kararla HUMK'nun 409. maddesı gereğince işbu davanın açılmamış sayılmasına.
bakıye 20.275.000 TL'run ıstek halinde davacıya iadesine, davaeııun mahkeme masraflannın kendı üzennde kalmasına. da\alılarca masraf yapılmadı-
ğmdan bu hususta bir karar venlmesıne >er
olmadığına. 06 MB 185 plakalı aracın trafık kaydına konulup ınfaz edilen ıhtiyatı tedbirin HUMK'nun
112 maddesı geregmce karann taraflara teblığinden sonra kaldırılmasına temınat alınmadığından bu konuda bir karar venlmesıne >er ve gerek olma-
dığına, karar venlmiş. İşbu karann gazetede ilanından itıbaren 15 gün içinde temyız edilmedığı takdırde karann kesinleşeceğine ılan ve teblıg yerine
kaım olmak üzere ılanen tebliğ olunur. 17.2.2004 . Basın: 7135
GÖRÜŞ
HÜSEYİN BAŞ
Cumhuriyetçi
Refleksimize Ne Oldu?
Herkesin bildiği, sağırsultanın duyduğu gerçek-
leri görmekten aciz, yoksul halkın sorunlanna uzak,
kapıya dayanmış siyasal Islamcı tehlikeden bütü-
nüyle habersiz oldukları için 'sıfırlanarak' tarihin
çöplüğünü boylayan dünün geleneksel partilerinin
bugün çağdaş ve laik cumhuriyeti kaybetmenin
eşiğine gelinen durumun yaratılmasının da mimar-
ları olduğu kuşku götürmez.
Şu sıralar, solun birieşmesiyle ilgili cızırtılı plak bir
kez daha piyasada. Ama bu masalı çok dinlemiş
olduklanndan artık pek dinleyen de yok. Bunu so-
lun 'çocukluk hastalığı' teşhisiyle izah etmek zor.
Söz konusu olan, onca yıldır sürüp gittiğine bakı-
lırsa artık buna çocukluk hastahğından çok kronik-
leşmiş erişkin hastalığı demek gerek. Ayrıca solun
kırk türiü tanımı da yok. Sadece, tarihsel süreç
içinde nice deneylerle gelişerek olgunlaşan sağ-
lıklı yöntemleri izleyerek ülkenin, açlığın sınırında
can çekişen, eğitimsizliğin, sağlıktan yoksunluğun
pençesinde kıvranan, ellerinde kalan sosyal kaza-
nımlan, tüm zenginlikleri birer ikişer haraç mezat
satılan, tarihinde görülmedik oranda dışa bağlan-
maya çalışılan çoğunluğunun yanında yer almak,
onlann dertlerini bıkıp usanmadan dile getirmek,
gündemde tutmak, çare üretmek, sol olmanın, de-
mokrat olmanın yeterli ve biricik koşuludur. Lafı
eveleyip gevelemeden gerçek bir birieşmenin yo-
lu sadece ve sadece bu koşuldan geçmektedir.
Ancak bunun için yola çıkarken kişisel sol tanım-
larından sıyrılmak, en azından bir süre 'parti' en-
dişelerini bir yana bırakmak, birtikte hareketi 'araç'
olarak değil, 'amaç' olarak görmek, kısaca plat-
forma, haklı haksız her türiü önyargıdan arınmış,
'çıplak olarak katılmak, bunu önceliklerin önceli-
ği saymak zorunluluğu vardır. Aksi halde, bölünüp
parçalanarak, kendi partilerini de harabeye çevi-
ren aymazlıkları sayesinde -ki hırslan akıllarının
önünde gittiğinden bugün de şurda burda sıfırla
çarpılanın sıfırla sonuçlanacağını bile bile, cumhu-
riyetçi oylan bölmenin beyhude uğraşı içindedir-
ler- yüzde otuzla halkın karşı oylarını da iç ederek
Meclis'in yüzde altmış altısına konan Islamcı siya-
seti bir kez daha güçlendirmekle karşı karşıya kal-
mak işten bile değildir.
Partiler, elbette, inandıklan düşüncenin iktidara
gelmesini isteyeceklerdir. Ama uluslann tarihinde
öyle zamanlar olur ki, ülkenin bekası parti öncelik-
lerinin önüne geçer ve birieşme kaçınılmaz olur.
Aksi durumun nelere mal olduğunu görmek için
önceki seçimlerin sonuçlanna bakmak yeter. Her
defasında aymazlıktadirenip sonradan pişmanlık-
lara boğulmak zorunda mıyız? önce kötü gidişi
durdurun, sonra hesaplaşın istediğiniz kadar!
Yakın tarih bu ulus ve ülkenin Mustafa Kemal'm
liderliğinde yaşamsal tehlikeler karşısında, her tür-
iü yokluk ve olanaksızlığa karşın canına kasteden
müstevliyi nasıl perişan ettiğinin onuriu ömekleriy-
le doludur.
Çok yakın bir süre önce bir başka çarpıcı örnek
Fransa'da yaşanmıştır.
Solun, komünist partisi dahil tümünü kucakla-
yan çoğulcu sol iktidannın lideri Lionel Jospin,
Sosyalist partinin cumhurbaşkanı adayı olarak gir-
diği seçimin birinci turunda gerekli oyu alıp ikinci
tura kalamayınca meydan merkez sağdaki Chi-
rac'la faşist partinin lideri Le Pen'e kalmıştı. Sos-
yalistler, komünistler, yeşiller, aşın sol ve cumhu-
riyetçi geleneklere sıkı sıkıya bağlı Fransız halkı,
inanılmaz bir cumhuriyetçi refleksle birieşme lafı bi-
le etmeden, faşist Le Pen'e karşı, oylarını tered-
dütsüz solun en büyük rakibi konumunda olan
Chirac'a yöneltmiş ve onun düşünde bile göreme-
yeceği yüzde 80'lik bir oy oranıyla bir kez daha
Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasını sağla-
mıştır.
İşte bugün yaşamsal önemde ihtiyaç duyulan
Cumhuriyetçi refleks budur. Yani, parti ya da kişi-
sel kaygıları bir yana bırakarak merkez sağdan so-
la, çağdaş Cumhuriyet'den yana olan tüm demok-
rat seçmenin bilincinde var olan Cumhuriyetçi ref-
leksi harekete geçirecek yöntemi örgütlemek.
Yöntem dediğiniz de atla deve değil. öncelikle
partiler yol verirse başan hemen kesindir. Buna
eski alışkanhklan yüzünden yanaşmamaları duru-
munda iş, birey olarak seçmene kalır. Cumhuriyet-
çi seçmen, kim nerede, hangi partide en şanlı ko-
numdaysa -ki bunu kesine yakın saptamak, seçim
, kampanyaları sırasında ortaya çıkacak verilerin de
yardımıylasanıldığı kadar zor olmayabilir- kimi za-
man partisine ters düşse de Cumhuriyeti koruma
adına o partiye ya da adaya yöneltme tercihini kul-
lanacaktır.
Burnunun ucundaki felaketi göremeyen aymaz
ve açgözlü politikacı takımın çıkarianna uygun gör-
medikleri için yıllardır yanaşmadıklan çok daha
akılcı seçim sistemlerini yaşama geçirmiş olsalar-
dı, yeri geldiğinde, Cumhuriyeti korumak çok da-
ha kolay olur, seçmen, tehlikeyi defetmek için ada-
yın hangi partiden olduğuna bakmaksızın, oyunu,
en sağlıklı biçimiyle yönlendirebilirdi.
Ancak Cumhuriyetçi refleksi harekete geçiıme-
nin de kuşkusuz 'olmazsa olmazlan' var. Birincisi
seçmenin büyük oranda sandığa gitmesi sağlan-
malı. Bunun sadece bir yurttaşlık görevi değil, ay-
nı zamanda Cumhuriyeti ve çağdaş yaşamı koru-
ma görevi olduğu anlatılmalıdır. Seçmeni canını
tehlikeye atarak ülke savunmasına çağıran yok. Is-
tenen sadece bir zahmet sandığa gidip mahalle-
sini, beldesini ilçesini, ilini gözü kara köktenci gi-
dişten kurtarmasıdır. En kötü ve şaşkın dönemde
bile, aymazlann, işlerine yarayacağı düşüyle değiş-
tirmeye yanaşmadıklan çarpık ve adaletsiz seçim
yasalanna karşın yüzde 70'in üzerinde oya sahip
cumhuriyetçi seçmen kitlesinin, hele köktenci ta-
kımın ülkenin başını karanlığa gömecek 'burka'y\
geçirmenin son hazırtıklannı, her alandaki başan-
sızlıklarını gördükten sonra oylannı daha da arttı-
racağında kuşku yoktur.
İkinci önemli nokta ise Cumhuriyetçi refleksin
harekete geçirilmesinde partilerin, hâlâ özgür ka-
lan basın ve medya ile irili ufaklı tüm sivil toplum
kuruluşlarının eşgüdüm içinde canla başla çalış-
malan gereğidir. Bu refleksin harekete geçirilme-
sinde başarıya ulaşılabilirse gelecekteki yasama
seçimleri için de sağlam bir temel oluşturabilece-
ği de kuşkusuz, unutulmamalıdır.
Cumhuriyetçi refleksin örgütlenmesi için tüm
cumhuriyetçilergöreve. Vakit geçirmeden, hemen.
Nüfus cüzdanımı. Sürücü belgemi. SSK kımlık kartımı.
\ergi kimlik kartımı. Marmara Cniversitesi kımlik kartımı,
Ögretmenevı kımlik kartımı, Altınyıldız kimlik
kartımı yıtirdim. Geçersızdir.
TUCBA AYBİKE ERCAS