20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ARALIK 2004 PERŞEMBE + CUMHURİYET SAYFA SAGLIK t a c ••„ SEFİNEİ TERAKKİ TURHAN SELÇUK GEÇMIŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ İSTANBUL EFENDİSİ ABDÜLCA5BAZ* IN HARİKÂJLÂDE MACERALARI Yanlışlardan Yanlış Beğen... Türkiye'nin Avrupa Biriiği (AB) ile ilişkilerinde önemli dönüm noktalarından birinin oluşturulacağı 17 Arahk yaklaştıkça, yöneticilerimizin sinirleri gerginleşiyor. Atalarımızın "Aç pişmeye, çıplak kurumaya komaz" sözleriyle özetleyiverdiği acelecilerin yaklaşım tarzı, günümüzde de geçerliğini koruyor. Sonradan başlarını çok ağrıtacak olmasına karşın 17 Aralık'ın sanki AB üyeliğimizin kesinleşme tarihiymiş gibi algılatılmaya çalışılmasından nedense kurtulamadılar. Dış politikadaki tutarsızlığımızın kaynaklandığı nokta, uzun yıllardan beri ulusal bir dış politikamızın olmaması. Gününe göre Amerika Birleşik Devletleri'yle (ABD), gününe göre de AB'nin güçlü üyelerinden biri ya da birkaçıyla dirsek temasına girerek kendilerini kullandığımızı sanma yanlışlığından bir türlü vazgeçemiyoruz. Oysa o ülkeler, kendi ulusal politikalanndan ne olursa olsun vazgeçmiyorlar. Bizdeki ulusal karşrtlannın "ulusallığın" artıköldüğü yolundaki kampanyalanna karşın ulusallıklanna daha güçlü sarılıyoriar. Son örnek, Almanya Başbakanı'nın, muhalefet liderinin önerilerini degerlendirmesindeyaşandı. Almanya Başbakanı, muhalefet liderini, ülkenin ulusal çıkariannazarar vermeklesuçladı. ••• Osmanlı dönemindeki anlaşmalaria Türkiye'nin Avrupalı sayılmasını biryana bırakırsak, Türkiye'nin Avrupalı olma girişimi resmen "Kasım 1950'de Roma Konvansiyonu'nu imzalamasıyla başlıyor. Yaklaşık 55 yıllık bir zaman dilimi söz konusu. 1963'teki (Ortak Pazar dönemi) Ankara Anlaşması'ndan bu yana geçen süre de yaklaşık 42 yıl. Arada yaşanan askeri müdahaleler ve koalisyon hükümetlerinin çeşitli nedenlerie nazlanmalan nedeniyle "geçiş süreci"r\i bir türlü tamamlayamadık. 17 Aralık'ta yeni bir geçiş süreci başlayacak ve 10 yıl ile 20 yıl arasında değişecek bir dönemi daha yaşayacağız. Sakalı kaptırmış olduğumuz için de, AB'nin bilinen ve olası dayatmalanna karşı almamız gereken önlemleri, dolayısıyla da ulusal politikamızın ne olacağını ne yazık ki bilemiyoruz. Yine gününe göre politikalar izlenecekse, kaybettiğimiz zamana yazık olacak. Cumhuriyet'in bu köşesini paylaştığımız deneyimli meslektaşım Orhan Birgit'in halkoylaması önerisini ben de destekliyorum. ••• AB'nin şu günlerde gündemde tutmaya ve baskı yapmaya çalıştığı konuların başmda Kıbrıs Rum Yönetimi'ni, Kıbns Cumhuriyeti olarak tanımamız geliyor. Daha önceki AB doruklannda verilen karariar arasında yeralmadığı için açıktan söyleyemiyorlar ama, Türkiye'nin itirazlannı ağzına tıkıp "7anısanız ne kadar iyi olur. Işiniz daha da kolaylaşır" demekten kendilerini alıkoyamıyoriar. Ulusal dış politikamızın olmamasının önemli kayıplarından biri olan Kıbns Cumhuriyeti sorununun kökenini, deneyimli politikacı Bülent Akarcalı bir televizyon söyleşisinde dile getirdi. Londra ve Zürih Anlaşmaları'na göre Türkiye'nin üye olmadığı uluslararası kuruluşlara girmesi söz konusu edilemeyecek olan Kıbns Cumhuriyeti'nin AB üyeliğine başvurmasına itiraz edilmemişti. Çünkü Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne girmesi söz konusuydu. Bunun için de ödün verilmesi isteniyordu. ödünümüz de, bugün karşılaştığımız sorunun doğup büyümesine yol açtı. Aynı sorun, AB ile müzakere tarihi alabilme aşamasında da karşımıza dikilmeye çalışılıyor. Geçmiş iktidariann yanlışlarından ders alabilirsek ne âlâ. Yoksa her istenilenin yapıldığı bir ülke olarak kalmaktan kurtulamayız. oerinc@ cumhuriyet.com.tr. KISIM HEKMİLİ BİRDEN Dünyada 'kuş gribi' alarmı ŞULEKÖKTÜRK Dünya Sağlık Örgütü (WH0), yeni bir kuş gribi salgınının yaşanması durumunda 100 milyon insanın ölebileceği uyansında bulunuyor. Grip vırüsü "avianinftılenza"run kuşlardan geçtığını anımsatan uzmanlar ise her 30 yılda bir büyük değişiklikler gösteren bu virüsün dünya çapında bir salgma yol açtığını belirterek örgütün bu nedenle uyan yaptığını vurguluyorlar. Korunmak için ıse salgın ortaya çıkar çıkmaz, yeni aşı geliştirilmesi ve öncelikle risk grubuna aşı yapılması gerektiğini belirtiyorlar. DSÖ Batı Pasifık Direktörü Şigenı Omi, Hong Kong'u ziyaretinde yaptığı açıklamada, küresel bir salgının neredeyse kesin olduğunu ifade ederek "En Hastalıktan korunmak için salgın ortaya çıkar çıkmaz, yeni aşı geliştirilmesi gerekiyor • Uzmanlar, Dünya Sağlık Örgütü'nün kuş gribi konusundaki uyanlarını îstanbul'daki deprem uyanlanna benzetiyor. Her 30 yılda bir dünya çapında grip salgını riski bulunuyor. iyimser tahmine göre 7 Ua 10 miryon ldşinin, hatta en kötü durumlarda 50100 milyon insanm yaşamını >itirebileceğini" söylemişti. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Gögüs Hastalıklan Anabilim Dalı Öğretım Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ise grip virüsünün 2030 yılda bir pandemi (dünya çapında salgın) yaptığını anlatarak "En son büyük grip salgını 1968 yılında oMu. Bu yıl ya da gelecek yıDarda yine pandemi olma olasıhğı var. Bu geçen yıüarda da vanh. O nedenle Dünya SağhkOrgütü bu uyanlarda bulunuyor" dedi. Salgının, grip vırüsündeki büyük değişiklikler nedeniyle meydana geldiğini açıklayan Küçükusta, "Grip \irüsüavianinfulenza daha çok kuşlarda üriiyor ve kuşlardan domuzlara, onlardan da insanlara geçiyor. Bu virüs sürekB değişiklik gösteriyor ama bunlar çoğunlukla küçük değişiklikler oluyor ve küçük salgmlara neden oluyor. Vlrüste büyük değişiklikler olduğu zaman ise insanlaruı bu virüse karşı bağışıkhğt olmadığı için, dünya çapında salgınlar meydana geliyor" diye konuştu. Salgınlarm çoğunlukla Çin'den başladığına da dikkati çeken • Çeviri Servisi Tokyo'dakı Olympus Teknoloji Fuan'nda fırmanın piyasadaki ürünlerinin yanı sıra özellikle tıp dünyasına büyuk kolaylık sağlayacak yeni cihazlar da sergileniyor. Bunlardan biri de tahlil işlemlerinde büyük kolaylık sağlayan kapsül. Kapsülün daha önce üretilenlerden önemli bir farkı pilsiz çalışıyor olması. Bağırsak, mide yollannda tarama yapma, çeşitli organlardan tahlil amacıyla sıvı alan kapsülün bir önemli özelliği de enfeksiyon görülen organ ve dokulara ilaç enjekte edebiliyor olması. (Fotoğraf: AFP) kolaylaştıpan kapsti Prof. Dr. Küçükusta, bunun domuzlar ve insanlann aynı yerde yaşamasından kaynaklandığını söyledi. VVHO'nun önerilerini, Istanbul'daki deprem uyanlanna benzeten Prof. Dr. Küçükusta, salgının bugün de 5 yıl sonra da olabileceğini ifade etti. Kocaelı Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıklan ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretım Üyesı Prof. Dr. Haluk Vahaboğlu da, bu güne kadarkı en büyük salgın olan 1918 'deki Ispanyol gribınde 4050 milyon kişinin öldüğünü anımsatarak "Bu yıDar 1. Dünya Savaşı'nda, açhk, sefalet ve umutsuzhığun had safhada oJduğu yıllanİL Bu >iDarda 100 milyon kişinin öhnesmi beklemek en kötü senaryo ohnabdır. Dünya Sağhk Örgütü de en kötü senaryoya göre tedbir ahr" dedi. Birieşmiş Milletler: Hastalığın önlenebilmesi için yılda 10 milyar dolar gerekiyor AIDS terör kadar telılikeli • BM raporunda, AIDS'in uzun vadeli etkilerini bertaraf etmeye yönelik bir strateji belirlenmemiş olmasının kaygı verici olduğu belirtildi. NEW YORK (AA) Birleşmiş Milletler, çağın vebası sayılan AIDS'in, dünya güvenliği açısından terorizm kadar tehlikeli olduğunu bildirdi. BM Genel Sekreteri Kofı Annan'ın isteği üzerine hazırlanan ve önceki gece yayımlanan raporda, genel olarak enfeksiyon hastalıklannın insanlık için yarattığı tehlikeye dikkat çekildi, bu hastalıklardan yakın zamanda milyonlarca insanın ölebileceğine işaret edildi. Raporda, küreselleşmenin yayıldığı, dünyanın küçülerek adeta köy haline geldiği günümüzde, sanayileşmiş ülkelerin, gelişmemiş ülkelerden gelebilecek salgın riskinden konınmuş olmadıklan kaydedildi. AIDS'in en fazla Güney Airika ve Asya ülkelerinde yayıldığı hahrlatılan raporda, en zengın ülkelerin sağhk güvenliğinin, en yoksullann salgın hastalıklan önleme becerisine bağlı olduğu vurgulandı. Raporda, AIDS'in uzun vadeli etkilerini bertaraf etmeye yönelik bir strateji belirlenmemiş olmasının kaygı verici olduğu da kaydedildi ve Güvenlik Konseyi'nin, "banş ve uluslararası güvenlik açısuıdan savaşlar, nükleer vayüma ve terorizm kadar tehlikeli olan" AIDS konusunda özel oturum yapması önerildi. AIDS'le mücadeleye aynlan uluslararası fonlann artmasına rağmen hastalığın yayılmaya devam ettiğini belirten BM uzmanlan, hastalığın önlenebilmesi için yılda 10 milyar dolar harcamak gerektiğine işaret ettiler. Manikdepresi! rahatsDhklar • CHICAGO (AA) Manikdepresıf rahatsızlığı olanlann beyinlerinin kimyasmda değişiklik olduğu, yüksek teknoloji üriinü tarayıcıyla bu rahatsızlıklann ilerde kolayca teşhis edilebileceği bildirildi. Amerikan Mayo Kliniği araştırmacılan, manyetik rezonans (MR) kullanarak manıkdepresif olanlarla olmayanlann beyin kimyalan arasında belirgin farklar olduğunu saptadılar. Şimdilik sadece 42 kişi arasında yapılan araştırma; beynin davranış, hareket, görme, okuma ve hissetmeyi kontrol eden bölümlerinde farklılıklar olduğunu gösterdi, Araştırma sonucu, Chicago'da başlayan radyoloji kongresine bildiri olarak sunuldu. MemeHerin ortak atası • WASHINGTON (AA) Bilim adamlan, bilgisayar programlan kullanılarak memelilerin ortak atasının gen haritasuun çıkanlabileceğini düşünüyor. Bir ekibe başkanhk eden California Üniversitesi'nden Profesör David Hausser, "Genome Research" adb dergide yayımlanan makalesinde, en az 75 milyon yıl önce yaşamış insan dahil bütün memelilerin ortak atası sayılan küçük yaranğın DNA özelliklerinin yüzde 98'inin bilgisayar ortamında yeniden üretilebileceğini kaydetti. Böyle bir araşörmanın amacının, insanın ve memelilerin moleküler evrimini anlamak olduğunu belirten profesör, "Böylece gen yapımızın 75 milyon yıllık evrimini molekül düzeyinde anlayabilecek bir çeşit generik arkeoloji ortaya çıkâracağız" dedi. Türkiyede alle planlaması Sık doğum kadınhm hiThyoşlandırtyor Tümdün>adaetldnhldermdüzenlendiğılAralıkDüng Ş J ^ A I D S Günü'nde Istanbul'da hastahkla yaşamayı, HTV pozitif ohnanm psikotojik zorhıklannı konu alan bir thatro oyunu sergilendi. tstanbul Pangâlü'daki Çığn Sahnesi'nde sergilenen "Kuğular Şarkı Söytemez" adİı oyunda HTV' pozitif olan iki sevgilinin aşk hikâyesi anlaünyor. Ferdi Merter'in yazıp yönettiği oyunda başrolkri Cüneyt Sayd, Berna Öztürk (üstte sağda) ve Merih Ermakastar (üstte solda) paylaşıyor. (Fotoğraf: REUTERS) tstanbul Haber Servisi "tldsi birden büyüsün" mantığı ile art arda yapılan doğumlar kadını hızlı yaşlandınyor. Bu anlayışın yanlışlığına dikkat çeken Türkiye Aile Planlaması Dernegı, daha sağlıkh bir yaşam için doğumlar arasmda en az 3 yıl olması gerektiğinibehrtiyor, 1835 yaşlan dışında yapılan doğumlarda anne ve bebek ölümleriyle sakatlıklanna sık rastlandığını vurguluyor. Türkiye Aile Planlaması Derneği Başkanı Prof. Dr. Hakan Şanroğlu, sık doğum yapan kadınlann daha çabuk yaşlandığma işaret ederek, sağhklı bir yaşam ve sağlıklı bebekler için, iki doğum arasında mutlaka 3 yıl ara verilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'de "ikisi birden büyüsün" mantığı ile kardeşler arasmda genelde bir ya da iki yaş fark olduğunu anımsatan Prof. Dr. Şatıroğlu, bu yanlış uygulamanın anneyı bedensel olarak yıprattığım kaydederek "Üd doğum arasmda3yü ara veren anne adaylan, vücutlanm hem doğuma hem de bebeğe daha iyi bazniar. Doğumlar arasmdaki süreçte kadm vücudunun tıpkı nadasa brrakılan toprak gibi dinlenmesi ve kendini yeni bir doğuma hazniaması gereküdir" dedi. En sağhklı doğum yaşının 1835 yaş arasıdönem olduğuna da değinen Prof. Dr. Şatıroğlu, "Kadınlar bunun dışındaki yaşlarda da elbette doğum vapabiür, ama 18 yaş öncesi yapılan doğumlarda sakatnk, anne ya da bebek ölümü olasıhğı çok daha fazladır. 35 \"aş sonrası yapn lan doğumlarda ise Down sendromhı çocuk yüzdesiarDnaktadır''diye konuştu. Hottanda'da bebeklere ötanazi • Dış Haberleri Servisi Hollanda'daki Groningen Academic Hastanesi'nin ölümcül hastabklarla doğan bebeklere ötanazi yapmaya başladığı ve bu uygulama için bir dizi kural belirlediği bildirildi. Hastanede 2003 yılında, aşın dozda yatıştıncı ilaç verilerek 4 bebeğe ötanazi yapıldığı kaydedildi. Ötenaziyi 3 yıl önce yasallaşuran Hollanda'da bir süredir kendileri karar veremeyecek durumda olan hastalann da yaşamına son verilip verilmemesi gerektiği tartışılıyordu. 18 yaş altına ücretsiz tedavi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğhı, Genel Sağlık Sigortası ile 18 yaşından küçüklerin sağlık giderlerinin, velilerinin koruması altında olup olmadıklanna bakılmaksızın devlet tarafından karşılanacağmı söyledi. Başesğioğlu, Türkiye'de sosyal güvenlik sısteminin birçok eksiği bulunduğunu da dile getirdi. Başesğioğlu, Sürmeli Oteli'nde gerçekleştirilen "Özürlü Istihdamına Yönelik Kaynak KuDanınunda Verimriliğin Artbnlması" adlı seminere gelişinde gazetecilerin sorulanm yamtladı. Başesğioğlu, 18 yaşından küçüklerin sağlık giderlerinin, velilerinin korumasında olup olmadığma bakılmaksızm devlet tarafmdan karşılanacağmı söyledi. Başesğioğlu, buna koruyucu hekimlik giderlerinin de dahil olduğunu belirtti. Başesğioğlu, sosyal güvenlik reformu çerçevesinde emekliliğe ilişkin bir soruyu yanıtlarken de yurttaşlann ne kadar çahşmışsa o kadar emekli aylığı almalannm hedeflendigini belirtti. Başesğioğlu, kişinin memur, işçi veya BağKur'lu olup ohnamasınm emeklilikte farklılık yaratmamasım amaçladıklanm kaydetti. Sistemin tüm nüfusu kapsamadıgını ve yoksulluğu önlemediğini söyleyen Başesğioğlu, 2005 yılında sosyal güvenlik kunıluşlanna Hazine'den 22 katnlyon lira aktanlmasının öngörüldüğünü anımsattı. Başesğioğlu, "22 katnlyon Bradan kırsal kesimde bulunan kişiler, yevmiyen' çataşanlar faydalanmayacak" dedi. MtoeraHi sulann lason dolumu • ANKARA (ANKA) Doğal mınerallı sulann fason dolumu yasaklandı. Sağlık Bakanlığı'nın Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinde hazırladığı "Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik" Resmi Gazete'de yayımlandı. Sulann "doğal mineralli su" olarak tanımlanabilmesi için içinde bir bilimsel komite değerlendirmesinin de bulunduğu onay prosedürü getirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle