20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ARALIK 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET kultur(a cumhuriyet.com.tr SAYFA 15 OKTAY EKİNCt W UYCARLIKLARIN İZİNDE ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Güneydoğu'nun kültür ve tarih kentlerinde herkesin ortak gündemi 'AB üyeliği' Diyarbakır'da ve Mardin'deydik... "17 Araük tarihini özel olarak mı seçtiniz? Kongreniz çok anlamlı olacak..." Büyükşehir Belediye Başkanvekili M. Yusuf Akgün'ün bu merakı meğer Diyarbakır'daki ana gündemin ta kendisiymiş... Kentte hemen herkes Avrupa Birliği'yle (AB) müzakerelerin başlama tarihini belirleyecek 17 Araük 2004 e kilitlenmiş gibi... Mimarlar Odası, 2005 yılı Temmuz ayında Istanbul'daki 'Dünya Mimarlık Buluşması'na ulusal hazırhk olarak düzenlemekte olduğu 'Türkiye Kongreleri'nden dördüncüsünü 1719 Aralık 2004'te Diyarbakır'da ve Mardin'de gerçekleştirecek. Bunun ön hazırlıklan için her iki kentin de valilikleri, yerel yöneticileri ve ilgili kunımlanyla görüşmeler yaparken konu hep dönüp dolaşıp AB üyeliğine geliyor. DiyarbakırMardin Kongresi için bu tarihin AB takvimine göre belirlenmediğini; tam tersine müzakerelerin başlangıcı için 17 Aralık gününün seçilmesinde belki de AB'cilerin Türkiye Kongresi'ni gözetmiş olabileceklerini söylediğimizde gülüşüyoruz; ama bir yandan da düşünüyoruz: "Bir kent, hatta birkaç kent ve bir bölge, geleceğe dönük umutlarını ve beklentilerini sadece AB sürecine neden böylesine bağb kılsın ki?" Bir Dönem, Bir Çocuk ve YitiPilenler... Bir kitaptan çok söz edilmesi, benim o kitabı okumamı hep geciktirir. Bir şeyleri, yerleşik anlatımla, 'gündemdeyken' izlemek, okumak veya dinlemek zorunda kalmak, içimde her zaman sanki bütün bunları bir kalabalıkla birlikte yapmak zorunda kalıyormuşum gibi nahoş bir duygu uyandınr. Attan Öymen'in 'Bir Dönem, Bir Çocuk' ve 'Değişim Yıllan' başlıklı anıları bağlamında da aynı şeyi yaşadım. Bu kitaplara, ortalığın biraz 'yatışmasını' bekledikten sonra el attım. Ciddi bir bronşit nedeniyle bir süre eve kapanmak zorunda kalışım, anılann ilk cildinin yaranna oldu. Türkiye Cumhuriyeti'nin otuzlu ve kırklı yıllannı konu alan bu yazannın nitelendirmesiyle 'anılıkitap'ı, evimdeki okuma köşelerimin gece saatlerinde, hepözlediğim birtenhalıkatmosferinde okudum. İlk ciltteki 'bir dönem', genelde Atatürk döneminin sonlan ile Inönü dönemini içeren, çok önemli bir zaman parçasını işliyor. Bu dönem üzerine Altan öymen'in yazdıklannı okurken, iki duyguyu aynı yoğunluk düzeyinde yaşadığımı söyleyebilirim. Birincisi, Türkiye Cumhuriyeti adını taşıyan mucizenin kuruluş evresini hangi olanaksızlıklar içersinde tamamlamayı başardığını bir kez daha okumaktan kaynaklanan,neredeysesınırsızbircoşku;ikincisiise, ellili yıllardan günümüze uzanan süreç boyunca neleri ne ölçüde yitirdiğimizi, aklın, planlamanın ve planlananların gerçekleştirilmesinde sergilenen inanç ve güven dolu bir atmosferin egemenliğindeki bir genç toplumun, "memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar"\n "gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet"leriyle nasıl vaktinden önce yaşlandırıldığını düşünmekten kaynaklanan sınırsız bir mutsuzluk ve öfke. "Bir Dönem, Bir Çocuk" başlıklı kitapta, Altan öymen'in şahsında gerçekten çok başanlı bir ortam ve atmosfer betimleyicisi ile karşılaştım. Kitapta görünüşte salt aynntı niteliğindeki yumuşak çizimler bile sonunda kendi bağlamları içersinde bir bütünün olmazsa olmaz öğelerine dönüşüyor; sonuçta karşımıza çıkan 'ortam', bu göze her zaman çarpmayan, sağlam yapısıyla bir dönemin tarihini tüm düşündürücülüğü ile somutlaştınyor. Yine bu ciltte, Mustafa Kemal Atatürk'ün ve fsmet Inönü'nün neden birer devlet adamı olduklan ve hep öyle kaldıkları, ama onlardan bu yana bu ülkede neden devlet adamlarının yetişmediği gibi iki temel sorunun yanıtını da yine tarih aracılığıyla çok açık ve seçik bulabiliyoruz. Atatürk ve Ismet Inönü, devlet adamıdırlar, çünkü kurduklarını her zaman hiç ödün tanımaksızın sahiplenmeyi başarmışlardır. Atatürk için yeni kurulan cumhuriyetin devrimci karakteri, hiçbir zaman tartışma konusu bile yapılmaması gereken bir öz niteliğindedir; çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarih sahnesine, Batı'daki örneklerin aksine, sadece yönetim biçimi kabuk değiştiren bir eski devletin devamı olarak değil, fakat daha önceki devletin, koşullann zorlaması yüzünden kaçınılmaz olan reddi kimliğiyle çıkmıştır. Böyle bir ret konumu ise toplumbilimin ve tarihin verilerine göre ancak devrimle eşanlamlı olabilir. Tarihte hiçbir devrimin ilk evrelerdeki katılığını korumadığı, korumasının da gerekmediği, doğrudur. Ancak, bu evreler geride kaldıktan sonra, artık ortamı yumuşatmak gerekir diye, devrimin o ortamı hazırlamış olan ilkelerinden türlü çıkar düşünceleriyle ödün vermeye kalkışmak, doğrudan devrimin canına kastetmekten başka bir şey değildir! Ismet Inönü'ye gelince, Altan öymen'den Ikinci Adam'ın sadece ülkesini Ikinci Dünya Savaşı'nın cehenneminden uzaktutmak için iç ve dış siyaset alanında harcadığı çabalan, her türlü maceracılıktan kaçınışını okumak bile, "Devlet adamı nasıl olmalı?" gibisinden bir soruya yanıt bulmak için yeteriidir. Evet, "Bir Dönem, Bir Çocuk", büyük bir çöküşün ardından gelen yepyeni ve güçlü bir kuruluşun öyküsü olduğu kadar, o kuruluşu yolundan saptırma gafletinin de öyküsü ve kanımca gerçek önemi ancak böyle okunabilmesinde gizli! eposta: [email protected]' acem20(5 hotmail.com Ekslkslz ev sahlpllfll Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'le daha önce telefonla konuşmuştuk. Türkiye Kongresi'ne belediyenin desteği için ne gerekiyorsa yapacaklarını, ancak o gün yurtdışuıda olacağından Başkanvekili M. Yusuf Akgün'ün bizimle görüşerek kendi yokluğunu aratmayacağını söylemişti. Nitekim, kongre için salon tahsisinden kent gezilerine otobüs saglanmasına, katılımcılara ikramlardan duyurulann yapılmasına kadar hemen tüm gereksinmelerde olanaklannı seferber ettiler. Yusuf Akgün bütün bunlan 'görev' olarak yapacaklannı da belirtirken diyordu ki: "Bu kentin sağlıklı gelişmesine katkıda bulunacak, kültür ve bilim ortamını güçlendirecek bütün çabalar bizim için çok degerli..." Gerçekten Diyarbakır bu gibi kültür, bilim ve sanat etkınliklenne artık o kadar hazır ve istekli ki hemen her gün kentin değişik mekânlarında bir toplantı, bir panel veya açık oturum var. Yerel basında, televizyonlarda, afiş panolarında ve her yerde bu etkinliklere ait haberler, yorumlar, bilgiler... Yabancı konuklann ise ardı arkası kesilmiyor. Sadece bizim bulunduğumuz günlerde bile Avrupa'nın değişik ülkelerinden parlamenterler, büyükelçiler ve sanatçılar Diyarbakır'da 'incelemeler ve görüşmeler' halindeler. Konu ise tabii ki yine 'AB süreci' ve göçle yoksulluğun tarihle iç içe geçtiği bu kentte 'kültür ve kalkınma' arasındaki ilişkilerin irdelenmesi... 83 kurum ve kuruluşun temsil edildiği SOKAKLARIN KENTLERİ Diyarbakır'ın sokaklan artık çamur yerine parke taşlarla kaplı (solda, üstte). Mardin'in sokaklan da UNESCO'nun 'Dünya Mirası Listesi'ne aday (üstte). Kentin özgün dokusu ise 'uygunsuz yapılardan' annmayı bekliyor (solda). 'Kent Meclisi' toplantılannda tarıhı ve doğal çevrenin korunması sorunlan tartışıhrken 'Yerel Gündem 21' çalışmalan kapsamında kurulan 'Gençlik Parlamentosu'nda ise gençlerin kentlilik bilinci içinde toplumsal konularda duyarlı olmalan hedefleniyor. Sözün kısası, Diyarbakır gece gündüz tartışıyor, konuşuyor, 'Avrupalı' olmaya hazırlanıyor... Peki ya kentsel dokunun durumu? Ya da Türkiye Kongreleri'nin genel teması olarak 'kent ve mimarlık arasındakT bağlann mtelıği? 1719 Aralık günlennde işte bunlan tartışacağımızı söylediğimizde, henüz birkaç aydır valiliği üstlenen Efkan Ala da ne gerekıyorsa yapacaklannı söylüyor ve ekliyor: "Diyarbakır'ın sadece bir kültür kenti olması için değil, çağdaş uygarhğı da yaşayan bir kent olması için tüm çabalara destek veriyoruz..." Türkiye Kongreleri'nin bölgesel temalannı belirleyen Danışma Kurulu tarafından Diyarbakır için 'Göçü Ağırlayan Kent' başlığımn seçildiğini söylediğimizde ise aym konunun en gerçekçi gözlemini hemen dile getiriyor: "Evet, bu kent göçü ağırlıyor. Çünkü göçle gelenlerin bir gecekondu yapacak kadar dahi paraları yok ve Diyarbakır bu nedenle asünda büyümüyor, sanki şişiyor..." Mardin'de de kültürel ve sanatsal etkinliklerin kent yaşamında yerini aldığını hemen gözlemledik. O kadar İci Büyük Mardın Oteli'nin lobisi, aynı anda birden fazla salonda süren toplantılar nedeniyle sanki bir 'akademi fuayesi' gibiydi. Kentin tarihsel dokusu içinde yükselen 'Telekom' binası gibi devlet eliyle gerçekleştirilmiş 'aykırılıkların' artık giderilmesi yönündeki dileğimızi de aynı akademinin yerel katıhmcılan şöyle yanıtladılar: "Valimiz bu gibi yanlışlıkların artık geçmişte kaldığını kanıtlayan öncü girişimleriyle yaramızı sarıyor. Umarız UNESCO da kentin korunması yönündeki çabaları değerlendirir ve Mardin'in Dünya Mirası listesinde yer alması kararını daha fazla geciktirmez..." Mardinlilerin bu dileğine biz de katıldık ve 'AB Bayramı' dedikleri 17 Aralık 2004 tarihindeki Türkiye Kongresi'nde yeniden buluşmak üzere kentten aynldık. Gece karanlığında Dıyarbakır'a dönerken jandarmanın denetimi sırasında bir kez daha aklımıza takıldı: "Bir kent, hatta birkaç kent ve bir bölge, geleceğe dönük umutlarını ve beklentilerini sadece AB sürecine neden böylesine bağb kılsın ki?" Mardln dekl duyarHlıfc Diyarbakır'daki bu yakınlığı ve içtenliği Mardin'de de bulduk. Kentin kültür ve tarih değerlerinisahiplenmenin örnek tutumlannı sergıleyen Vali Temel Koçaklar, 18 Aralık 2004 günü gerçekleştirilecek Mardin etkinlıklen için sadece ev sahibi değıl, adeta 'düzenleme komitesi üyesi' gibiydi. Türkiye Kongresi'nin Diyarbakır'dan sonra Mardin'de devam edecek 2. ve 3. günlerine ait programı konuşurken bütün aynntılan kendisi belirledi; gezı güzergâhlanndan mola noktalanna kadar her aşamayı planladı ve yine tüm gereksinmelerin de eksiksiz karşılanacağını söyledi. Benzer rutumu Mardin Belediye Başkanı Metin Pamukçu'da da gördük. Hele, kongre için Büyük Mardin Oteli'nin seçilmesinde Bedrettin Gündeş'in katkılan anlatılamaz. Etkinliğin başanlı geçmesi için hemen kollan sıvamaya 'zorunlu' olduklanm söylerken, bölge insanının içtenliğini ve konukseverliğini sergiliyordu. 'Öykücüler ve Öyküleri' kuşağı ocak ayında yayına giriyor GELENEKSEL DEĞERLERİAYDINLATIYOR Yazın klasiklerimiz beyazcamda Kaybolan meslekler tuvalde Kültür Servisi Ressam Mehmet Ali Diyarbakıriıoğln'nun 'Kaybolan Meslekler 7' konulu resim sergisi Aydın Doğan Eğitim Merkezi'nde 7 Aralık Salı gününe kadar gezilebilecek. Sergi kataloğunda, aynı konuda yedinci sergisini açan sanatçının tuval üzerine yağlıboya resimlerinin figüratif anlatımında, popüler kültürün erozyona uğrattığı estetik anlayışının ve geleneksel değerlerin hayat bulduğu belirtiliyor. Turan Selçuk ise sanatçı için: 'Diyarbakırhoğlu, özenle çizUmiş bu tablolarıyla Türk kültürüne önemli katkılarda bulunuyor ve bizleri kaybolan günlerimize, yıllanmıza taşıyor' ECE BAKTIAYA Yeni yayın döneminde TRT 2'de başlayacak olan 'Öykücüler ve Öyküleri' kuşagıyla 'Eski Türk Filmlerinden Yeni Bir Demet' kuşağı önceki gece düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı. Edebiyat tarihimizde önemli yeri olan yapıtlar, 6070 dakikalık televizyon fîlmleri halinde izleyiciye sunulacak. TRT'nin yeni yayın dönemine ilişkin tasanlan arasında, ulusal edebiyat uyarlamalannın yanı sıra sinemamızın bazı klasiklerinin çağdaş tekniklerle yeniden çekilmesi de yer alıyor. TRT Genel Müdürii Şenol Demiröz, Türk edebiyatına ve sinemasına önemli bir katkı sağlamayı hedefleyen tasanyı tanıtırken, bu çalışmalarla Türk sinemasına katkı için bir altyapının hazırlandığını belirtti ve sinemamızın sahip olmadığı bu altyapının ancak kamu sektörünün öncülüğüyle gerçekleşebileceğini sözlerine ekledi. Amaç kamuoyunu avdınlatmak Bu tasanlarla ulusal edebiyatın önemli yapımlannın geniş çevrelere ulaştınlacağını belirten Projeler Genel Yönetmeni lunca Yönder ise "Medyadaki dil kirlenmesinin baskısı altındaki Türk kamuoyunu bir ölçüde de olsa aydınlatmak istiyoruz" dedi. Uyarlanmak üzere seçilen edebiyat yapıtlan arasında;'Yolpalas Cinayeti' Halide Edip Adıvar, 'Hep O Şarkı' Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 'Batmayan Gün' Samiha Ayverdi, 'Utanmaz Adam' Hüseyin Rahmı Gürpınar, 'Komiki Şehir' SabahattinAli,'BirTereddüdün Romanı' Peyami Safa, 'Geçmiş Zaman Elbiseleri' A. Hamdı Tanpınar, 'Ayışığında Şamata' HaldunTaner,'Aktör Eskisi' Cen Edebiyat uyarlamalan arasında Halide Edip Adıvar giz Aytmatov, 'Re 'Yolpalas Cinayeti' de bulunuyor. is Bey' Necip Fazıl Kısakürek, 'Medarı Maişet Moto Yurdakul, Üstün tnanç, Yılmaz ru' Sait Faik, 'Tekin Olmayan Ke Okumuş, Atilla Engin, Sevgi Saygı di' Osman Cemal Kaygılı, 'Bu Top ve Kumru Tibet Aydın'ın imzalannı rağın Kızlan' Aka Gündüz, 'Gümüş taşıyor. Selvi' Kerime Nadir ve 'Yalnızlar' TRT 2'de 'Öyküler ve Öykücüleri' Tank Buğra yer alıyor. kuşağnıda yer alacak edebiyat uyarlaTasan kapsamında; Kemal Tahir, malan, izleyiciyle Ocak 2005 'te buluşHalikarnas Balıkçısı, Peride Celal, maya başlayacak. Her hafta gösterileReşat Nuri Güntekin, Güzide Sabri, cek olan fılmden önce Hilmi Yavuz, Esat Mahmut Karakurt, Refık Ha fılmi gösterilen yapıtın yazannın edelit Karay ve Necati Cumah'nın yapıt bi özellikleri, edebiyat tarihi içindeki lan da izleyiciyle buluşacak. yeri ve benzeri konularda 56 dakikaTunca Yönder'in genel yönetmenli lık bir sunum yapacak. Hilmi Yavuz bu ğinde Feyzi Tuna, Erdoğan Tokatlı, sunumu, genç edebiyatçüanmızdan biKartal Tibet, Derviş Zaim, Bülent riyle birlikte yürütecek ve bu ikili zaÖzdural gibi ülkemizin önde gelen yö man zaman ülkemiz edebiyatçılannnetmenlerinin çektiği yapımlann se dan ve sinemacılanndan konuklannı da sunumlanna ortak edecek. naryolanysa Nevin Cangür, Ahmet Tekstil Sanatlam Derneği Sergisi • Kültür Servisi Tekstil Sanatlan Derneği'nin 7. Patchwork Kırkpare sergisi 3 Aralık Cuma günü Askeri Müze ve Kültür Sitesi, Hasan Rıza Sergi Salon'lannda açılıyor. 12 Aralık Pazar'a kadar her gün 10.00 17.00 saatleri arasında açık olacak sergide yaklaşık 200 yapıt yer alacak. Bu yılki sergide pano, örtü ve ipek kurdele nakışı yapıtlann yanı sıra 7 Aralık Salı gününden sonra giysiler de görülebilecek. iki yılda bir açılmakta olan Kırkpare Patch Sergileri, dernek üyeleri ve derneğin etkinliklerine katılanlann yapıtlan ile Türkiye'nin çeşitli yerlerinden davet edilen yapıtlan kapsamakta. Kırkpare Patch 2004 adlı sergide; Türk 'patchvvork'çülerin yanı sıra ABD, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, tngiltere, îspanya, Japonya, Macaristan ve Yunanistan'dan gelen 'patchwork'çülerin de yapıtlan yer alacak. Sergilerin bir özelliği de yabancı konuklann Türk 'patchwork'çülerin evlerinde ağırlanarak yaratıcı bir kültür alışverişi ortamı sağlaması, böylece Türkiye'nin gönüllü kültür ve turizm elçiliğini yapması. (0216 343 16 74) Ressam Mehmet Ali Diyarbakırlıoğlu'nun konulu resim sergisinden: Ayakkabı Boyacısı, tuvalfizeriniyağlıboya çalışması. diyor. Pek cok sergl actı 1946 Gaziantep doğumlu olan sanatçı, akademik eğitimini (1971 1976) Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Yüksek Resim Bölümü Prof. Neşet Günal Atölyesi'nde tamamladı. Altı karma resim sergisine katılan Diyarbakırlıoğlu, kısa sü re öğretmenlik yaptıktan sonra basında çalıştı, şimdi emekli. Ruhi Su anısına düzenlenen 'tmece' sergisi, 'Gelenekten geleceğe banş' başlıklı sergileri gibi 1994 yılından günümüze açtığı ve katıldığı pek çok sergi bulunmakta. Sanatçı 'Kaybolan Meslekler 7' adlı son sergisini Perpa ve Elektrokent'in desteğiyle açtı. (0212 286 95 15) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 19.00'da Yrd. Doç. Dr. Gürcan Polat'tan 'Antandros Antik Kenti' konulu söyleşi. (0 212 252 35 00) • OSMANLI BANKASI MÜZESİ'nde 19.30'da Lucebert: Ayrılık Zamanı' adlı fıünin gösterimi. (0 212 334 22 70)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle