23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SJVYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2004 PAZAR HABERLER DUNYADABUGUN ALİ StRMEN Ateşten Gömlek Sevgili, 4 Kasım Perşembe sabahı uyandığımda bir lahza, yeni günün mutluluğu içimi kaplayayazdı ki, birden ateşten gömleği yeniden giyiverdim. O bize Mine Gözen'in, 25 yıllık dostluğumuz- da ani ölümüyle dokuyup bıraktığı en acı sürpri- ziydi. Ölümün kendisi kadar gerçek olan, ama bana ilk anda dünyanın en inanılmaz yalanı gibi gelen haberini aldığımda, güzel bir gecenin sonunda "10 Kasım'da ortak doğum günümüzde görû- şürüz" diye ayrılmamızın üstünden 24 saat bile geçmemişti. Mine, ölümünün acısının ateşten gömleğini bi- ze giydirip, aniden gitmişti. Kardeşi Mehmet Karaören'in evine gittiğim- de, "ölümün karşısında ne yapsak, muvaffakol- muş biraktörden farkımız olmayacak" diyen Sa- it Faik'in tarif ettiği konumdaydım. Pek bir şey anlayabilmiş, ölümü kavrayabilmişdeğildim. Oy- lece duruyordum, yalnızca, ateşten birgömleğin başımdan aşağı geçip, vücudumu yakarak, sım- sıkı sarmakta olduğunu hissediyordum. Onunla o gömleği daha önce ortaklaşa yana- rak, kaç kez giymiştik. Nice sevgili varlığı, nice dostu toprağa, anılarını içimize birlikte gömmüş, birlikteağlarken, birlikte gülmüş, ortak yaşamla- rımızdan, ortak anılar örmiiştük. Ve de şimdi o, yaşamımızdan anılarımıza ka- yarak geçiyordu. • • • Mine'yi 25 yıl önce, Erim'in evinde ilk kez gör- düğümde, (onlar da birbirlerini ilk defa görüyor- lardı sanırım) aşkları gözümün önünde somut bi- çimde kristalleşirken, bunun farkındaydım da, bizlerin de 25 yıl boyunca capcanlı, berrak bir dos- tuluğun ilk ilmeklerini atmakta olduğumuzun he- nüz ayırdına varmış değildim. Aşklarının doğumuna, birbirlerine ilk kez naz- la karışık alınmalarına, bir yılbaşı gecesi Bed- ri'nin yerinde, dostlar masasında, Erim'in, kula- ğına eğilip ona evlenme teklif etmesine, sonra tö- reninde onlar dahil beş kişinin bulunduğu evlen- melerine hep tanıklık ettim. En aziz arkadaşımın karısı olmuştu. Ama Mi- ne'yi, salt Erim'in karısı olarak tanımlayamam, o öyle olmasaydı da bizim dostumuzdu artık. Ve herkesin yanında kimi, yüreğinde nesi var- sa getirip kattığı, kan ilişkisini aratmayan bir ya- kınlıkla perçinlenen büyük bir aileyi oluşturmaya başlamıştık. Sık sık buluşan, yurtiçinde, yurtdı- şında seyahatlere çıkan, birlikte mavi yolculuk- laryapan, haftasonlarını IznikGölü kıyısında bir- likte yaşayan, sevinçlerle yasları ortaklaşa pay- laşan, karşılıklı olarak dost varlıkları zenginleşen bir aile. Sami Karaören ile iş arkadaşlığımızın ötesine geçen dostluğumuz ondandır. Ondandır Mehcu- re Hanım'ın bizim de aile büyüğümüz olması, on- dandır oğlum Devrim Mine için ne ifade ediyor- sa, Mine'nin yeğeni Eren'in de bizim için aynı şey olması ve büyük bir aile olduğumuz içindir, Meh- met ile Fatoş ile kardeşlik ilişkimiz ve de keder- leri ortak paylaşmamız yüzündendir, Güldal ile Mine'nin acılarını bal eyleyip, bize kahkahalar halinde sunmuş olmaları. • • • Yıllar içinde büyük ailemize katılanlar da oldu, yitipgidenlerde... Her gidenin ardından, kalanlar daha da kenet- lendiler birbirlerine. Bayramlar daha birlikte ge- çer, yolculuklar daha bir arada yapılır, doğum günleri daha ortaklaşa kutlanır oldu. Her yeni gelen, meşrebini, acısını, kahkahası- nı getirip sunuyordu ortaya. Ve her ailede oldu- ğu gibi, bu sunmalarda öbüıierinden daha veri- ciolanlarvardı. Erimgibi, Minedeonlardandı. lyi biryemek.. sıcak bir ilgi.. müşfik bir dokunuş.. en güzel hediyeden daha büyük bir armağan olan sıcak bir gülüş.. on beş gün ya da bir aylık bir ay- rılıktan sonra, gözlerinin içi gülerek, "Sizi ne ka- dar da özlemiştim" deyiş... Cannes'da Gaston Gastounette'e, kendi patlamasına kendi de şa- şırmış olan Ata Sakmar'ın haline bakarak ve ka- sıklarımızı tutarak, sonradan dalga dalga bütün lokanta sakinlerinin katıldığı kahkahatufanı... Bu arada deniz kıyıları zamanımızı kemirmek- te, kimileri bize yokluklarının ateşten gömleğini giydirip, yolculuktan erken ayrılmaktaydılar. Doğrusu Sevgili, Mine'nin de bunlardan biri olacağını hiçbirimiz düşünmemiştik, o kadar ya- şam dolu, o kadar genç gülüşlü ve canlıydı ki. Daha bir süre bütün dostları onun bize doku- duğu ateşten gömleği giyecegiz. Sonrayavaş ya- vaş eskiyecek üstümüzde, ilk günlerdeki kadar yakmayacak, özlem anılardan medet umacak. Gün dönecek, çizgiler solacak... Sonra bir baş- kası, belki ben, belki sen, belki de hiç düşünme- diğimiz bir başkası bize gömleği bırakıp göçe- cek, zaman geçip, acılar birbiri üzerine eklenip, sonra ilk şiddetlerini yitirdiklerinde, hep Jacqu- es Brel'in aynı şarkısını anımsayacağız: "Hayır hiç ama hiçbir şey, hiç birşey unutul- maz I Yalnızca alışılır. Hepsi bu." asirmen@ cumhuriyet.com.tr Sami ve Mehcure Karaören'lerin kızı MİNE KARAÖREN CÖZEN'ın yitimini yüreğimiz yanarak öğrendik. Dostlarımızın acısını paylaşıyoruz. Hasan Basri Akgiray, Halide Akgiray, Mehmet Başaran, Filiz Başaran, AhmetYol.ÜlkerYol, Rezan Fırtına, Bahattin Fırtına Insan Haklan Danışma Kurulu raporunun tartışıldığı paneli yöneten Prof. Dr. Gürsoy'a saldın Tahammülsüzlükgösterisiİstanbul Haber Servisi - Çeşitli sivil toplum kuruluşlannın düzenlediği ve Insan Haklan Danışma Kurulu (ÎHDK) raporunun tartışıldığı paneh yöneten is- tanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy'u SSK'lı bir hekimın ihanetle suçlaması ve Işçi Partili birgru- bun da destek olması üzerine yumruk- lu kavga çıktı. Gürsoy, son dönemler- de tehdıt mesajlan içeren elektronik pos- talar aldığını söyledı. îstanbul Tabip Odası, Üniversite Öğ- retım Üyelen Derneği, KESK, DİSK, İstanbul Dışhekimlerı Odası'nın da aralannda bulunduğu çeşitli sivil top- lum kuruluşlan tarafindan Yıldız Tek- nık Ünrversitesi (YTC) Oditoryu- mu'nda "Annlıklar ve Kültürel Hak- lan SorumT konulu bir panel düzen- lendi. İHDK bünyesindeki "Azıniık Haklan ve Kültürel Haklar Çanşma Gnıbu'"nca hazırlanan raporun tartışıl- dığı panelin açılış konuşmasını yapan Üniversite Öğretım Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Kadir Erdin,IHDK Baş- kanı Prof. tbrahim Kaboğlu'nun ra- poru sunuşu sırasındaki fııli müdaha- leyi anımsatarak, "çalışma gnıbu üye- lerinin hazırtadıklan raporuözgürceor- taya koyduklannT anlattı. Erdin, konuşmasının sonunda, Prof. Başbakan Erdoğan: Rapor istemimiz olmadı • İHDK tarafindan hazırlanan raporun kendi istemleri dışında hazırlandığını belirten Erdoğan, yaşanan gelişmeleri de 'etik' bulmadığını söyledi. RİZE (Cumhuriyet) - Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan, Insan Haklan Danışma Kurulu'nun, (İHDK) "azmük" raporunun kendi istemleri olmadan hazırlandığını belirterek "yapılanı etik bulmadığuu" söyledi. Erdoğan, kurulun başına "Başba- kanhk" sözcüğünün konmasını eleştirirken, kurulu sivil toplum ör- gütü saymadı. Rize'de basın toplan- tısı düzenleyen Erdoğan, "Bir defa bir talep üzerine hazırlannuş bir ra- por değildir. Talebimiz olmamasına rağmen bize hazırlanan rapor gel- meden, bu tür şeylerin medyaya ve- rilmesi veya topluma bunun dağrai- ması, başına da 'Başbakanhk' koy- mak suretiyle bunun yapıhnasma etik açıdan kimsenin hakkı yoktur. Yaygaralar koptuktan sonra telaşla bu rapor tekrar ele alınmış. köşeleri falan yıunuşabhnış, ondan sonra Başbakanlık'a gönderilmiştir. Etik açıdan işin yankş olan tarafi budur. Kendi kişisel görüşleridir. Paylaşti- ğun görüşlerim olabilir, paylaşmadı- ğun görüşlerim olabilir, o ayn. Ama ben yapılanı etik olarak doğru bul- madığını için değerlendirmesini de japmıyorum" dedı. Erdoğan, kuru- lun hükümetleri zamanında oluştu- rulmadığını belirterek İHDK'nin sivil toplum kuruluşu hareketi ol- madığını sa\ıındu. Erdoğan, Kıbns Rum kesiminden Türkiye'nin AB üyeliğı için müzakere tarihi alması- nı veto edeceği yönünde mesajlar verildiğinin anımsatılması üzerine, Türkiye'nin Rum kesimi ile Güm- riik Birhği'ne de "evet" dedığini belirterek, Güney Kıbns'tan da "e\et" beklediklerini sövledi. üdızTeknik Üniversitesi'nde düzenlenen paneli yöneten Prof. Gürsoy'u protesto eden Işçi Partili gnıp, kaühmcüann müdahalesiyle salondan çıkanldı. (Fotoğraf: AA) Gürsoy'u, paneli yönetmek üzere kür- süye da\ et ettiği sırada Beyoğlu SSK'de görevlı olduğu öğrenilen Dr. Hikmet Çevik tepkı gösterdı "Gürsoy'un pa- neh' İstanbul Tabip Odası Başkanı sı- fatıylayönetemeyeceğinr sa\unan Çe- vik. "Türk tabip hareketi Çanakka- le'de şehit olanlann kanlanyla kunü- muştur. Bu ülkeye ihanetedenlertabip odası başkanıolamazlar. Artık değildir. Ben bugünün übbiyelilerinin gür sesi- yim. Her yerde beni karşınızda bula- caksınız. Gürsoy; tabip hareketinin ta- rihine, kuruluş ilkelerine ihanet etmiş- tir. Herkesi bu ihanet toplanbsını terk etmeye çağmyDrum" dıye bağırdı. Ardından salonda bulunan tP Öncü Gençlik üyeleri de Çevik'e destek ve- rerek, Türk bayrağı açtılar. Panele ka- tılan dinleyicilerden bazılan, Çevik'i salondan atmaya çalıştı. Çevik ile bu kişıler arasında bir süre arbede yaşan- dı. Zor kullanılarak Çevik'in dışan atılmasından sonra salonun kapısı ka- patılıp panele devam edildi. Olayın ar- dından İstanbul Tabip Odası'ndan bir görevli, kürsüdeki mıkrofonu eline ala- rak "Hikmet Çe\ik'in İstanbul Tabip Odası seçimlerine girdigini ve kaybet- tiğini, bu yüzden de salonda şov yapn- ğını" ileri sürerek "faşist" suçlamasın- da bulundu. Işçi Partili bazı kişiler de "AB'den kaç para aldunz?" diye bağır- dı. Daha sonra tekrar söz alan Erdin, "Türkiye'de her düşüneenin salonda da görüldüğü gibi özgürce tarüşıldığuıı, başka söylenecekbir sözün kalnıadığı- nı" kaydetti. Gürsoy ise "son zaman- larda kendilerine Zihnı Sınirlı" imza- sıyia elektronikortamda tehdit mesaj- lan geldiğinr belırterek "Dua edin ki o rapor sadece \ ırtılmakla kalındı. Da- ha fazla sabn zorlamaym. Bir yerde kardeş kanı akacak deriiliyor" dedi. Panelde konuşan İHDK Üyesi Prof. Basknı Oran, rapora ılişkin itirazlann "raporun okunmanıasmdan"" kaynak- landığını söyledi. Oran. "Rapordabir hata vapük: Türkiye'de üst kinüiğin nasıl operasyonel halegetirileceğine iliş- kin örnekler vermedik. Türk paıia- mentosudegü Iürkiyeparlamentosu gü)L."dıye konuştu. İstanbul Üniversıtesı Iktisat Fakül- tesi öğretim üyesi Prof. ToktanuşAteş, "Demokratik yollardan dile getirilen taleplerin karşılannıak istenmediğiza- man sorunlar. sokağa çekilerek ege- men güçler tarafindan susturulmaya ça- hşılmaktadır. Bunun adı laşizmdir" de- di. İstanbul Tabip Odası'ndan yapılan yazılı açıklamada ise "panelin Susur- lukçu provokatörierce engellenmeye çalışıldıgı*" öne sürüldü. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Konyaaltı'nda bulunan tesis Kepez'e verilmeye çalışılıyor AKP, havuz kapma telaşında GURSUKUNT ANTALYA-Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne ait olan ve CHPTi Konyaaltı Belediyesi sı- nırlan içinde kalan Süleyman Erol Yüzme Havuzu'nun, AKPTı Ke- pez Belediyesi'ne devri için gin- şim başlatıldı. AKP İl Başkanı Hamza Taş, gerekçe olarak "Ke- pez'de deniz olnıaınasmı" gösterir- ken, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek karara tepki gös- terdi. Konyaaltı sahilınden Ke- pez'den, Murarpaşa'dan gelenle- rin de yararlandığını ifade eden Böcek, "Konyaalü sabJJinden ya- rarlanan insanlar için kimtik kont- rolü yapümıyor. Şimdi biz de Kon- yaaltı'nın Kepez Ormam, Masa Dağı yok mu diyeüm? Bu ayruncı yaklaşınun manüğmıçözmek zor" dedı. 1969 yıhnda Konyaaltı sahilin- de inşa edilen, ancak yıprandığı için yaklaşık 6-7 yıldırkullanılma- yan yüzme havıızu paylaşılamı- yor. Göreve geldiği günden bu ya- na havuzun Konyaaltı Belediye- si'ne devredilmesi için girişimler- de bulunduğunu belirten Muhittin Böcek. "Ancak bu konuda biraz si- yasi davTanıldığı için bu tarihe ka- dar havıızu kendi müTkiyetimize alamadık. Şimdi de Kepez'de de- niz olmadığı gerekçesiyie, havuzun Kepez Belediyesi'ne devıi söz ko- nusu. Böylesi bir aynm dünyamn hiçbir yerinde yoktur" diye ko- nuştu. Kepez Belediyesi'nin yaklaşık 3 ay önce havuzun devriyle ilgili gi- rişimleri olduğunu. ancak bunun şu ana kadar sonuçlanmadığını açıklayan Böcek, "Ben konuyu BüyükşehirBeiediye Başkanı Men- deres Türel'le de görüştüm. Ken- disi konuyu bakanhğa aktaracağı- m ve sorunun çözüleceğini söyledi. Seçilmiş bir belediye başkanımn sözüneinanmakdurumundayım" dedı. Böcek, iktidar partısinin il başkanlığını yapan Hamza Taş'm "Kepez'de deniz olmadıgı gerekçe- siyle havTizun Kepez Belediyesi'ne devrine" ilişkin açıklamasını da etik bulmadığını belirtti. Öldürülüşünün 24. ylı Ilhan Erdost anüıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gözal- tına akndığı Mamak Asken Cezaeu'nde 7 Ka- sun 198O'de dövülerek öldürülen yayıncı İl- han Erdost, bugün mezan başında anılacak. Erdost'un dostlan, saat 12.00'de Karşıyaka Me- zarlığı, 2. Kapı, M19-Parsel 200'dekı gömü- tü başında bir araya gelecekler. Muzaffer ve İlhan Erdost kardeşlerin sahibi olduklan Sol ve Onur Yayınlan, Ankara'da İlhanilhan Ki- tabevi'nde yüzde 50 indirimli olarak okurun yararlanmasına sunulacak. Erdost kardeşler, evleruıde Engeb'ın "Do- ğanm Dhalektiği'" kitabını bulundurduklan için gözaltına alınmış ve 7 Kasım 1980 Cuma gü- nü Mamak Askeri Gezaevi'ne götürülmüşler- di. Muzaffer Erdost o gün yaşananlan, "Aynı gün, bir astsubay ve dört muhanz erin nezaretin- de, 28. Tümen içerisinde bulunan başka bir blo- ka nakiDersırasında,ast- subayin taUmatıyla ara- ca bindirilmeden önce, araç içerisinde, araçtan indirildikten sonra, C- BlokF koğuşunun tel ör- güyle çevTİB avlusunda, Üh an Erdost bir saateyakm bir süredövüldük, koğuşa alın- dıktan birkaç dakika sonra İlhan Erdost \a- şammı yitirdi" sözleriyle anlattı. 7 yıl süren yargılama sürecinde, 3 muhafiz er 10'aryıl 8'eray, görevli olmadığı haldeara- ca "özd" amaçla alınan Kısmet Çağlar 8 yı- la mahkûm oldu. Karar. Asken Yargıtay ta- rafmdan onandı. Erdostlar'ın dö\-ühnesi için talimatı veren astsubay Şükrii Bağ ise önce 10 yıl 8 aylık hapis cezasına mahkûm oldu. Sıkıyönetim mahkemesi. yeniden yaptığı yar- gılama sonucunda Bağ "a yalnızca "göre^ih- mal" suçundan 3 yıl hapis cezası verdi. As- keri Yargıtay 5. Dairesi, Bağ'ın üst smırdan cezalandınlmasını yasaya aykın bularak boz- du. Mahkeme alt smırdan 6 ay hapis cezası verdi. "Açıkhğa ve aydmhğa kavuşturuhnadığısü- rece bhmeyeeek olan, ülkenin sürekti kanava- cak bir yarasıdn* İlhan Erdost davası" diyen Muzaffer Erdost, "Bugün, İlhan'ı Karşıya- ka'da mezan başında anarken, de\Tİmci de- mokratikleşme yohmda can verenleri birlik- te anmış olacağrz" dıye konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr 12 Eylül askeri darbesinin en kıy- metli hedıyelerinden(!) birisi olan Yük- sek öğretım Kurulu'nun kuruluşundan bu yana tam 23 yıl geçmiş. Üniversi- telerimizde sorunlar gıderek büyüyor. Bir askeri darbe ürünü olan YÖK Ka- nunu ne yazık ki demokratikleşmeden nasibini alamadı. öğretim üyeleri, bu sorunlara çözüm arıyorlar. Ne yazık ki, siyasi hesaplar yüzünden YÖK'ün ger- çek sorunları hiçbir zaman masaya yatınlamadı. YÖK'ün değişmesi ve Tür- kiye'nin ihtiyaçlarına cevap verecek hale gelmesi sağlıklı bir ortamda tar- tışılamadı. Şimdi biraz daha sakin bir ortam oluşuyor. 23. yıl nedeniyle Üniversite öğretim Üyeleri Derneği (ÜÖÜD) Başkanı Pro- fesör Doktor Kadir Erdin bir bildıri ya- yımlayarak bugün bıle yapılabilecek şeyler olduğuna dikkat çekti. ÜÖÜD fkincı Başkanı Profesör Doktor Alper Sevgen bir mektupla bildiriyi ve di- ieklerinı aktardı. Sevgen, YÖK Lasası'ndan önce de yapılabilecek şeyler olduğunu belirti- yordu: "Kanaatimizce yeni yasa çık- YÖK'ün 23. Yılı ve Öğretim Üyeleri madan da YÖK birkaç yönerge ve yö- netmelikle ülkemizde devlet üniver- sitelerini akademik açıdan rahatlata- bilir, dinamizm kazandırabilir, adeta akademik çehresini değiştirebilir. Cum- hurbaşkanımızın koyduğu başlıklann altının doldurulabilmesi lazım ve YÖK bunu yapabilecek konumda. Sayın Teziç'/n bunu başarabileceğini umu- yor ve bekliyoruz." ÜÖÜD Başkanı Kadir Erdin, YÖK'ün 23. yılı nedeniy- le yayımladığı "Çağdaş üniversite için hemen yapılabilecek çok şey var!" başlıklı bildirisinde şunları söylüyor: "Son günlerde üniversite açılışlannı onurlandıran Cumhurbaşkanımız önemli mesajlar vermiştir Üniversi- tenin katılımcı, demokratik ve çağdaş olması, eğitimın laik karakteri ve Av- rupa Birliği'ne girmeye hazırlanırken üniversitelerin üzeherine düşen gö- revleriyerine getirebilmeleri için refor- mun gerekliolduğu vurgulanmaktadır. "Herkesin hemfikirolduğu bu hedef- lere ulaşılabilmesi için ne yapılmalı? ideal olarak anayasanın 130. ve 131. maddelerinin değiştirilmesi lazımdır. Bu yapılamadığı takdirde anayasa deği- şikliği olmadan yeni bir YÖKyasası ile ideal olmasa da çok önemli değişik- likler yapmak mümkündür. Fakat bu- nun da olmaması ve gecikmesi halin- de, YÖK'ün hemen yapabileceği çok şey olduğuna inanıyor, üniversitenin katılımcı, demokratik ve çağdaş bir şekilde çalışmasını sağlama yönünde adımlar atmasını bekliyoruz. Şöyle ki: "a) Mevcutyapısıyla çalışması müm- kün olmayan Akademik Genel Kurul yerine fakültelerde kadrolu ve tam gün çalışan öğretim üyelerinden oluşan fakülte genel kurulu oluşturulmalı, ve bu kurullar toplantı nisap ve çalışma esaslannı YÖK'ün koyduğu çerçeve içinde belirledikten sonra senato ona- yına ve YÖK'ün bilgisine sunmalıdır. Birerakademikparlamento olan bu ku- rullann kararian, dar fakülte kurullan ve yönetim kunjllannca öneri olarak de- ğehendirilebilir. Fakülte genel kurulu komisyonlar kurarak akademik çalış- malannı aynntılı olarakyürütebilir. Di- siplinlerarası lisans programlan da bu kurulda oluşturulmalıdır. a) a) Bölümlerde kadrolu ve tam gün çalışan öğretim üyelerinden oluşan bölüm genel kurulunun benzer şekil- de çalışması akademik açıdan ya- şamsal önem taşır. b) b) Fakülte genel kurulu seçimle belirtenen dekan aday(lar)ını rektö- re, bölümler seçimle belirlenen bö- lüm başkan aday(lar)ını dekana sun- malıdıhar. Benzer şekilde ana ensti- tü müdürleri (fen bilimlen, sosyal bi- limlergibi) adaylan seçimle belirlene- rek rektöre sunulmalıdır. c) c) Üniversitelerde rektörseçim- leriyeni esaslara bağlanmalıdır. Her fakülte genel kurulu tarafindan belir- lenen ikişerüyeden oluşan birseçim kurulu seçim takvim ve esaslannı tes- bit etmeli, adaylann eşit koşullarda yanşmaları temin edilmelidir. Aksi takdirde, mevcut sistemdeki haliyle yeniden aday olan rektörün ikinci de- fa mutlaka yeniden seçileceği belli- dir ve zaten öyle de olmaktadır. Üs- telik ikinci rektöriük sürelerini tamam- lamak üzere olan rektörler, kendi adaylannın seçilmesi için de yoğun baskı uygulayabilmektedirier. "Sayın Cumhurbaşkanı ve öğre- tim üyeleri ülkemizde çağdaş üni- versite istiyor. Beklentimiz, bu iste- min gereklerini YÖK'ün, mevcut ya- sanın elverdiği ölçüde, yerine getir- mesi ve üniversitelerin hiyerarşik, hantal, bürokratikyapısını kaldırmak için bir an önce çalışmaya başlama- sıdır." Gerçekten YÖK'ün değişmesi ve demokratik bir yapıya kavuşmasıyla, Türkiye'nin 12 Eylül ortamından kur- tulması arasında bir bağ olduğuna inanıyorum. Üniversite öğretim üye- lerinin çağnsı, yeni bir dönem için bir başlangıç yapma olanağı sağlayabilir. Umarız bu çağrı dikkate alınır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle