Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2004 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Portekiz Meclis Başkanı Mota Amaral
y
la Türkiye 'nin AB üişkilerini konuştuk
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOĞLU
leyla.tavsanoglu@ cumhuriyeteom.tr
Türkiye, AB 'nin 17 Aralık zirvesine tam bir seferberîik içinde
hazırlamyor. Bir yandan AB başkentlerine, gerek hükümei
yetkilileri, gerekse de sivil toplum örgütlerinin çıkartmalan
sürerken Avrupalı yeîkililerin ülkemizi dahayakından tanımak
amacıyla yaptıklan ziyaretler de sıklaşıyor. Hükümet, ramazan,
bayram seyran demeden gruplar halinde Avrupalı şahsiyetleri
Boğazda rakıh balıklı sofralarda ağırlama hazırhğı içinde.
Amacımız adamları her anlamda sarhoş edip gözlerini boyamak mı
ne? Şaka biryana, kolları sıvamış, hedefe kilitlenmişiz. Buyoğun
çalışma ortamında Portekiz Meclis Başkanı Mota Amaral da
Ankara ve Istanbul 'a geldi. Türkiye 'ye AB üyeliği için bol destek
vaat etti. Hatta Boğaz'da ızgara lüferyeyip rakı da içti. Amaral la
bu sıkışık çalışma ve hafıften turistik gezisi sırasında bir araya
geldik. Amaral konuşmamızda Avrupa 'nin, Türkiye 'siz hiçbir zaman
küresel bir güç haline gelemeyeceğini söyledi.
Türkiye'ninüyeliğiAB çıkanna-Sizin, 1970'liyıllarda Portekiz'in, AB'nin o
zamanki adıyla AET'ye girmesi için büyük ça-
ba harcadığınızı biliyoruz. Bunu neden istediniz?
AMARAL- Ülkemin ve ülkemin özerk bölge-
leri olan Azor ve Portekiz'e bağlı öbür takımada-
lann Avrupah kımliği kazanmalarını istiyordum.
Bu amaçla da Azor Adalan Başbakanı'yken çok
çahşnm. Avrupa dinamikleri ülkem için çok önem-
liydi. Üstelik Avrupa'nın çok uzağındaki bu ada-
lann Avrupalı kimliğe kavuşmalan gerekiyordu.
1981'de Kanarya Adalan, 1984'te Azor Adalan ve
1991 'de de bütün adalan kapsayan Avrupa Ada-
lan Konferanslan'nda genel raportör olarak görev
aldım. Bu konferanslar Avrupa adalan için özel Av-
rupa politikası oluşturulmasını hedefliyordu. So-
nuçta bunlann hepsi başanlı sonuç verdi.
- AB Anayasası 'nın Roma 'daki imza töreni
sizin Türkiye'de olduğunuz tarihlere rastladu..
AMARAL - Türkiye tarihte, coğrafi konumu
bakımından Roma Imparatoriuğu'nun bir parça-
sı da olmuştu. Yani, Doğu Roma ya da Bizans Im-
paratorluğu, Anadolu topraklannı da içermişti.
Bugün biz Avrupa olarak yine Roma Imparator-
luğu dönemine dönüyor ve doguya ve kuzeye doğ-
ru genişliyoruz. Tanhte bir tek Almanlar Romalı
olmaya karşı direnmişlerdi. Uzun sözün kısası bu-
gün gerçekten tarihi bir gün yaşıyoruz.
Üye ülkelerln dlrenmeleri
- Avrupa Anayasası imzalandu Amayedi üye
ülke daha sonra kendi ülkelerinde bu anayasa-
yı halk oylamasına sunacaklar. Bu ülkelerden
biri de Portekiz, Bu referandumlardan biriya da
ikisinde sonuç "Hayır" çıkarsa ne olacak?
AMARAL - Olabilir. Geçmişte, Maastricht ve
Nice anJaşmalan sırasında bu deneyimleri yaşa-
dık. Önce *Hayır"Iar çıkmadı degıl. Sonuçta da
herkesten "Evet" oyu çıkana kadar referandumlar
yenilendi. Böyle önemli konularda insanlann fi-
kirlerini almak son derece demokratik bir yön-
tem. Böylece bütün insarılar AB'nin buyeni inşa-
sına hep birlikte katkıda bulunacaklar. Bu da olum-
lu sonuçlar verecektir. Hiç kuşkusuz üye ülkele-
rin içinde kimi direnmeler olacaktır. Avrupa Ana-
yasası Anlaşması bir gelişimi simgeliyor. Bu, ay-
nı zamanda herkesin tek tek hakkını da içeriyor ki
çok önemli. Doğaldır ki birliğin bu yeni oluşum-
da işlerliğiyle ilgili kaygılar ve kuşkular olacaktır.
Diyelim ki referanduırdann bir kısmında "Ha-
JTT" çıktı. O zaman birlik olarak bir süre Nice An-
îaşmasf nın kurallannı uygulayacağız. O arada da
"Hayff" oyu veren ülkelerin kamuoylannın fikir-
lerini nasıl değiştirebileceğimizin yöntemlerine
bakacağız. AB çok etkileyici dinamıklere sahip.
SürekJi bir evrim içinde. Hatta zaman zaman çok
hızlı bir evrirrü tamamlıyor. Şöyle söyleyeyim: Bir
anlaşma daha yeni imzalanıp ha^ata geçirilirken
hemen ardından yenisi geliyor. Ote yandan, Ber-
lin Duvan'nın yıkılmasıyla birlikte Avrupa üste-
sinden gelmeyi gerektiren çok ciddi birtakım me-
selelerle karşı karşıya kaldı. Bu meselelere karşı
da yeni çözümler üretmeye gereksinimimiz vardı.
Yollar ve kuraliar açık
-Berlin Duvanyıkıldıktan sonra Avrupa'nın
karşılaştığı meseleler genişleme ve derinleşme
miydi?
AMARAL - ÖncelikJe genişleme, sonra da de-
rinleşme. Berlin Duvan yıkıldığı sırada A\Tupa'nın
durumunu size hatırlatmak istiyorum. O dönem-
de Avrupa Topluluğu 12 üyeden oluşuyordu. 15
üyeye geçiş 1995'te Avusturya, Finlandıya ve Is-
veç'in kahlımıyla oldu. Berlin Duvan'nın yıkıl-
masıyla doğrudan ya da dolayh altında bulunduk-
lan Sovyet egemenliğinden kûrtulan ülkeler hemen
AB ve aynı zamanda da NATO üyesi olmak iste-
diklerini beyan ettiler. 1990'larda da artık AB olan
Avrupa Birliği, kendisıyle aynı ilkeleri ve aynı he-
defleri paylaşan ülkelere ve insanlara kapıJannı ka-
patamazdı. Bu da en dogru yaklaşımdır. Bizler
özgürtoplumlanz. AB projemiz özgürlüğün bir ürü-
nüdür. Dolayısıyla özgür iradesiyle kim AB'ye
katılmak isterse içeri alınmalıdır. Yollar ve kural-
iar açık ve nettir. Bize yeni katılan herkes de bu
kural ve yollara ayak uydurmak zorundadır.
- Peki, 25 ülke liderinin imzaladığı bu anaya-
sa sizcegenişlemeninyanısıra AB'nin derinleş-
MOTA AMARAL
1943, Portekiz'e bağlı otonom bir bölge olan Azor
Adalan doğumlu. Yükseköğrenimini Lizbon
Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladu
Master derecesini ekonomi ve sosyal bilimler
dalında aldu Dikiatör Salazar'tn baskıcı rejiminden
demokrasiye geçiş sürecinde gerekli reformlann
hayata geçirilmesine çalışan ve kendilerine
"Liberaller" adını veren birgrupgençle birlikte
1969'da Portekiz Parlamentosu 'na girdL Kırmızı
Karanfiller Devrimi 'niyaşadı. Portekiz 'in yeni
anayasasmı hazırlayan komisyonun üyeleri arasında
yer aldu Azor Adalan Sosyal Demokrat Partisi 'nden
bölgenin başbakanı seçildL Ancak Ulusal
Parlamento 'ya seçilmeye de devam etti Ancak
anayasa gereği bölge başbakamyken parlamento üyesi olma hakkını
kullanamadu 1995'te Azor Adalan Başbakanhğı'ndan istifa ederek parlamento
seçimlerine katıldu Yine milletvekili seçildL Aynca Parlamento Başkan
Yardımcısı görevini de üstlendL 2002'den beri de Portekiz Parlamento Başkanu
mesini de sağlayacak mı?
AMARAL - Sağlamasını diliyorum.
- Bazı üye ülkelerin bunapek de sıcak bakma-
dıklarını biliyoruz...
AMARAL - Biliyorsunuz, AB içinde çok fark-
lı toplumlar var. Bunlann farkJı yaklaşımJarı ol-
ması da doğal. Ama anayasa anlaşması, AB'nin
daha rahat bir biçimde işlevini sürdürmesini sağ-
layacak. Şimdi yeni bazı değişüdikJer uygulanıyor.
Örneğin, AB KJomisyonu'nun oluşumu. Bu da ge-
nişlemenin bir sonucu.
Komlsyon 15 Kasım'da görevde
- Peki, sizin gibi Portekizli olan AB Komisyonu
Başkanı Barrosso 'nun, tepkialınca komisyon lis-
tesini geri çekmesini nasıl karşıladınız?
AMARAL - Ben aynntılan bilmiyorum. Ama
şunu söyleyebilirim: Barrosso listeyi geri çekmek-
te haklıydı. Çünkü komisyon Avrupa Parlamen-
tosu'ndan çok güçlü biçimde destek almalıdır.
Barrosso, şimdi Avrupa Parlamentosu içinde da-
ha geniş bir yelpazenin desteğini alma arayışı içi-
ne girmiştir. Böylece AB Komisyonu'nda faridı
siyasi akımlar daha geniş bir yelpazede temsil edi-
lecektir. Komisyonda üye ülkelerden çok yüksek
mtelikli kişilikler bulunmaktadır. Ama komisyo-
nun etkili ve etkin çahşabihnesi için de AP'nin des-
teğine sahip olması gerekir ki bu da AB içinde ye-
ni bir yakiaşımdır. Dolayısıyla yineliyorum. Bar-
rosso bu karan almakla çok akılcı davrandı. Yeni
komisyon 15 Kasım gibi göreve başlayacak.
Barrosso, AB'nin genışlemesini ve derinleşme-
sini her zaman destekleyen bir ülkenin bir süre baş-
bakanlığım yapmıştır. Dolayısıyla hem yeni üye-
lere hem de aday ülkelere çok sıcak bakmaktadır.
Bu söylediklerim Türkiye'yi de ılgilendiriyor.
- Siz Ankara'da TBMM Başkanı Bülent
Artnç'la görüştünüz. Arınç daha sonra Porte-
kiz 'in, Türkiye 'nin AB üyelîğînitamamıyla des-
teklediğinisöyledi AB 'nin bazı elitleri Türkiye'nin
üyeiiğinepek de sıcak bakmaz, hatta ikili oyun-
lar oynarken Portekiz neden Türkiye'ye bu ka-
dar destek veriyor?
AMARAL - Portekiz, her zaman AB'ye, Avru-
pa'nın bütün insanlannı, halklannı kucaklaması ge-
reken bir birlik olarak bakmıştır. Portekiz Türki-
ye'nin AB'ye üye olmak istemesini, öteki üye ül-
kelerden belki de daha kolaylıkla anlamıştır. Çün-
kü Portekiz Avrupa'nın ötekı köşesindeki bir ül-
kedir ve ortasındaki ülkelere yaJdaşımı da çevre
ülkelerinkine benzemektedir.
Türkiye ise A\Tupa'nın tam karşı köşesindedir
ve birliği doğuya doğru genişletmektedir. Orta
Asya'daki önemli ülkelerle diyalog ve işbirliği
içındedır. Nüfiısunun çoğunluğu Müslüman ol-
masına karşın laik, demokratik bir ülkedir. Bu da
saygıyla karşılanması gereken bir gerçektir.
11 Eylül ve küresel terorizmin yol açtıkJanndan
ve Islam köktendinciliği tehditlerinden sonra ve me-
deniyetler çatışmasının yarattığı tehlikeyi de göz
önüne alırsak Türkiye'nin rolü daha da önem ka-
zanır. Bakın, Fas'tan Endonezya'ya, bu dünyada
kalabalık Müslüman nüfusa sahip ülkeler var. Bu
ülkelerin insanlan ıstikrar firsatlan yakalamak is-
tiyor. Aynı zamanda güçlü bir demokrasiye sahip
olan Türkiye, AB'ye bu alanlarda önemli yardım-
larda bulunabilır. Bu saydığım nedenlerden, Tür-
kiye'nin AB'ye üye olması sadece Türkiye'nin
değil, AB'nin de çıkannadır.
Türkiye AB kapısını vuran bir dilenci kesinlik-
le değildir. Birlik içinde böyle düşünenler çok ya-
nılırlar. Türkiye AB'ye genişletilmiş bir coğrafya,
nüfusun gençleşmesini getirecektir ki bu gençleş-
me AB için çok önemlidir.
- Sizin bu görüşünüz Almanya ve Fransa 'nın
yaklaşımlartyla çelişiyor. \üfusun çoğunluğu-
nun Müslüman olması bu iki ülke açısından
Türkiye için handikap olarak görülüyor...
AMARAL-Bu tür bir yaklaşımbence doğru ola-
maz. Türkiye çok çeşitli yüzlere sahip bir ülke. Ki-
mileri Türkiye'ye bakarken yıllarca önce Avrupa'ya
çalışmaya gelen, yoksul Türk göçmenleri görüyor-
dur. Bugün Türkıye ekonomisinde çok güçlü di-
namiklervar. Ülkeye yabancı yatınm hızla giriyor;
Orta Asya'daki Türki cumhuriyetlerle sıkı ilişki-
leri var. Bu ülkelere yatınm yapıyor.
Türkiye'nin dostu
- İran 'la da bu tür ilişkileri başladu..
AMARAL - Petrol 21. yüzyılda bütün dünya ül-
keleri için hayati önemi olan birenerji kaynağı. Ta-
bii ki Türkiye'nin iki yüzü var. Birisi daha çağdaş,
öbürü de biraz daha muhafazakâr. Ama nüfusu-
nun büyük kısmı genç.
Bu genç nüfus gözünü dünyaya çağdaşlıkla aç-
tı. Türkıye'de siyasi liderlerin desteği de bu çağ-
daşlık hedefıni güçlendirdi. Bu vizyonun, tarihsel
misyonundan da kaynaklandığı için sizin gazete-
nizde de olduğunu biliyorum. Ben buraya Türki-
ye devletinin resmi davetlisi bir yabancı olarak
geldim. Ama geriye, Türkiye'nin bir dostu olarak
dönüyorum. Bugün Türkiye'de, MustafaKemal'in
ülkeyi modernleştirme projesinin 21. yüzyıl ger-
çekleriyle bağdaştığını görüyorum. AB 'ye girmek
Türkiye'yi özgürlük, insan haklan, demokrasi,
ekonomik, kültürel ve toplumsal gelişim alanlan-
na demirliyor. Bütün bunlar Türkiye'ye çok yar-
dımcı olacaktır.
TÜRKİYE
ZENGİNLİK
KATAR
- 1yi de özellikle Alman Hıristiyan
demokratlann Türkiye 'nin nüfusunun
çoğunluğu Müslüman olduğu için hiçbir
zaman Avrupalı olamayacağını söylemeleri
bir çeşit medeniyetter çatışmasına yol
açmaz mı?
AMARAL - Bu yanlış bir yakJaşım. Demin
dediğim gibi Türkiye nüfusunun
çoğunluğunun Müslüman olması Avrupa'ya
kültürel zenginlik katar. Avrupa dünyanın en
geniş ekonomik birliği haline geldiği şu
süreçte bunun gereklerini de yerine
getirmelidir.
Yaptığımız işlere bakarsak biz dünyanın en
büyük politik birliği, global bir aktör ohnak
istiyorsak Türkiye'yi birliğimize dahil
etmeliyiz. Ancak bu şekilde medeniyetler
çatışması karabasanını savuşturmuş oluruz.
-Kimüeri, Türkiye'siz Avrupa'nın hiçbir
zaman stratejik bir güç olamayacağını
savunuyor. Siz bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
AMARAL - Buna katılıyorum. Demin
Türkiye'nin AB'ye coğrafi genişleme,
demografik, stratejik güç getireceğini
söylemiştım.
Caydırıcı unsur
- Ya askerigüç? Avrupa Türkiyesiz o çok
istediği orduyu kurabilir mi?
AM4RAL - Ben Türkiye'nin daha çok banşçı
fırsatlanndan söz etmeyi yeğlerim. Ama
doğru. Toplumlanmızın karşı karşıya
kalabilecekleri tehditlere karşı da yeterli bir
ordu caydıncı unsur olacaktır.
- Türkiye'nin 17Aralık'ta müzakere
tarihini açık uçlu olarak alacağı, bu
müzakerelerin yıllarca sürebileceği
söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
AMARAL - Bu bir diplomasi sorunudur.
Mutlaka ev ödevi iyi yapılmalı, gecikmeye
yol açılmamah. Türk yetkililer, her zaman
karşı tarafin sorduklanna zamanında yamt
vermelidirler. Bu da Avrupa tarafina
müzakereleri sürdürmeleri için bir baskı
unsuru olur. Portekiz'le AET'nin
müzakereleri neredeyse dokuz yıl sürdü.
Bundan yılmamak lazım. AB
Komisyonu'nun raporunu okudum. Bazı
ifadelerin, Türkiye'nin AB üyeliğini
eleştirenleri yatıştumak amacıyla kaleme
alınmış olduğu dikkatimi çekti. Ama biz
Portekiz olarak Türkiye'yle müzakerelerin
başlablması için elimizden geleni yapacağız.
Aralıkta Portekiz Başbakanı Türkiye'ye
gelecek. Ve Portekiz hükümetinin desteğiyle
ilgili iyi haberler getirecek. Bu arada, döner
dönmez de Başbakanımıza Türkiye'deki
temaslanmdan ne kadar mutlu olduğumu
anlatacağım. Ankara'dan sonra Istanbul'da da
TÜStAD, Marmara Grubu Vakfi ve buradaki
bazı Portekizli yatınmcılarla (Bank Europa)
görüştüm. Bütün bu temaslanmdan bu harika
ve kültürel açıdan çok zengin ülkenin gerçek
resmini görme imkânını elde ettim.
Türk lezzett
- Ülkemizin çok güzel olduğunu ve geriye
bir Türkiye dostu olarak döneceğinizi
söylediniz. Boğaz'da balık ve rakı keyfi de
yaptınız mı?
AMARAL - Evet. Çok güzel bir balık
lokantasında Jüfer yedim. Orada da
padişahlann, lüferin sadece yanağmı
yediklerini öğrendim.
- Siz de mi aynı şeyi yaptınız?
AMARAL - Balığin bütünüyle birlikte
yanağmı da yedim. Inamlmaz bir şey. Çok
lezzetliydi. Isterseniz buna Türk lezzeti
diyelim. (Ama tngilizce Turkish delight
dediği için lüferin yanağı acaba lokum
niyetine de yenebiliyor mu?) Bir de dikkatimi
Galata Köpriisü üzerinde pek çok kişinin
balık tutması çekti. Marmara'da hâlâ bu kadar
çok balık var mı?
TURBANLILAR OKULDAN ATILDI
Fransayasada ısrarlı
PARİS (Cumhurh et) -
Fransa'da okullarda ara-
lannda türbanın da bu-
lunduğu dini sembollerin
yasaklandığı laiklik ya-
sasına aykın hareket ede-
rek türban takan 4 müs-
lüman kız öğrenci ile sa-
nk takan 3 Hint asıllı Sih
erkek okuldan atıldı.
Fransa Cumhurbaşkanı
Jaques Chirac.
u
laikMk
\asasindan taviz verihne-
yeceğüü" açıklamıştı.
Paris yakınlarındaki
Bobign banliyösünde
eğitim gören Hint asıllı
3 erkek öğrenci, okul yö-
netiminin uyanJanna kar-
şın sanklannı çıkarma-
dıkJan gerekçesiyle di-
siplin kurulunun karany-
la okulla ilişkileri kesil-
di. Hint asıllı öğrencile-
rin avukatı, karara itiraz
için temyize başvuracak-
lanm açıkladı.
Fransa'nm doğusunda-
ki Alsace bölgesinde, yi-
ne derslere başörtüyle gir-
mekte ısrar eden 4 Müs-
lüman laz öğrencinin de
okulla ilişkisi kesildi.
Fransa'da geçen ekim
ayında türbam çıkarmayı
reddeden toplam 5 kız öğ-
renci ile 3 Sih erkek okul-
dan atılmıştı.
9 Fransız askerinin öldürülmesinin ardından Chirac 'vur' emri verdi. BMacil toplantıya çağrıldı
Ffldişi SahilTiKİe gerghdik
ABIDJAN(AA)-Eski Fransız kolonisi olan
Fildişi Sahili hükümetinin ükedeki gerilla-
lann kalesi Bouake kentine düzenlediği ha-
va saldınsında 9 Fransız askeri ve 1 ABD
yurttaşı öldü, 23 Fransız askeri de yaralan-
dı. Operasyon AB ile Fildişi arasında "sa-
vaşa" dönüşürken Birleşmiş Milletler (BM)
Güvenlik Konseyi acil toplanüya çağnJdı.
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques CWrac, or-
duya Fildişi ordusuna ait uçaklann imha
edibnesi emrini verdi.
'Yaniı;lıkla vuruldu'
Fildişi ordusundan bir yetkili, hava sal-
dınsının Fransız askerlerinin bulunduğu
bölgenin yakmmdaki bir gerilla üssünü
hedef aldığını ve 'Ş'anhşhkla" yapıldığmı
açıkladı. Ancak Fransa, saldından hemen
sonra Fildişi Sahili ordusuna ait iki bom-
bardıman uçağı ve birhelikopteri tahrip et-
ti. Bölgeye 3 tane Mirage Fl tipi savaş
uçağı gönderen Fransa, Fildişi Hava Kuv-
vetleri'ne ait helikopterlerin bulunduğu
yeni başkent Yamoussoukro'daki üssün
bombalandığını bildirdi. Fransa Savunma
Bakanı Michele Alüot-Marie, Chirac'ın
verdiği emir üzerine sürecin başladığım
açıkladı. Fransa aynca 300 askerden olu-
şan iki askeri birliği bölgeye gönderdi.
Evler yaflmalandı
Gerginlik sokaklara da yansırken Fildişi
başkenti Abidjan'da Fransa karşıü gösteri-
cilerin Fransızlara ait 50 evi yağmalayarak
ateşe verdiği aynca Fransızlara ait 5 okulun
ateşe verildiği bildirildi. Fransa ve Birleş-
miş Milletler'in eski bir Fransız kolonisi
olan Fildişi Sahili'nde 10 bin kadar banş gü-
cü askeri bulunuyor.
AB sahlplendl
Yaşanan gerginlik üzerine BM Güvenlik
Konseyi acil toplantıya çağnlırken AB Or-
tak Savunma ve Politika Yüksek Temsilci-
si Javier Solana, AB ile Fildişi Sahili ara-
sındaki durumun gergin olduğunu açıklaya-
rak Fildişi'ni, "BMGüvenlikKonseji'ninka-
rarlannı" ıhlal etmekle suçladı.
AZERBAYCAN: TARİHİ GELİŞME
Bütçedesoylanm yok
BAKÛ/ERtVAN(AA)-
Ermenistan hükümetinin
2005 yılı bütçe tasansında,
geçen yıldan farklı olarak
"soykırıın'' savlanyla ilgi-
li maddenin yer almadığı
bildirildi. Arminfoajansı-
mn haberine göre tasanda
"hükümetin dış politika
önceJikleri arasında Tür-
kiye ile iüşküerin düzeltil-
mesi, İran ve Gürcistan ile
ibşkUerin gdistirümesinin
yer aJdığı'" ifade edilerek,
Erivan'ın bölgesel politika-
sının da "ülke güvenliği-
nin sağtanmasL, bölgede is-
tikrarvedemokrasiııinko-
runması" olduğu kayde-
dildi. Ermenistan'ın daha
önceki bütçe görüşmele-
rinde soylanm iddialan-
nın Türkiye'de tanınması
yönündeki politikanın net
olarak belirtildiğini ıfade
eden gözlemciler, "ülke
güvenüğinin sağlanması"
maddesinin soykınm id-
dialannın tanınmasıyla
bağlantılı olduğunu anım-
sattı. Azerbaycan gazete-
leri ise bu gelişmenin tari-
hi bir karar olduğunu sa-
vunarak "Erh'an'ın, soy-
kınnun uluslararası alan-
da tanınmaa koousunu dış
politikasından çıkardığı"
düşüncesini öne çıkardı.