Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 OCAK 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DISBASEV
îngiltere; Fransa ve Almanya'yla birlikte Irak savaşına karşı çıkmış olsaydı bugün çok daha güçlü bir Avrupa olurdu
ABD'nin dünyayaihtiyacı var• Bazı gelişmelere farklı
açıdan ve daha
derinlemesine bakıldığında
dünyanın ABD'ye olduğu
kadar ABD'nin de diğer
ülkelere ihtiyacı olduğu
savına varmak mümkün.
ABD'nin dünyayı yönettiği
teziyle iplerin diğer dünya
ülkelerinin elinde olduğu
yönündeki tezler arasındaki
çizginin çok ince olduğunu
söylemek de yanlış olmaz.
MARTEV WOOLACQTT
Şu deneyi yapın. îngiltere 'nin Fran-
sa ve Almanya'yla birlikte Irak'taki sa-
vaşa karşı çıktığjnı düşünün. Acaba bu-
gün durum ne olurdu? Her şeye rağ-
men savaş yaşanmış olurdu.. çünkü In-
giltere'nin desteği, başından beri
ABD'nin askeri müdahalesi için ol~
mazsa olmaz bir koşul değildi. Ancak
başka neler aynı olur ya da farklı olur-
du, derinlemesine bir düşünelün...
Îngiltere Başbakanı Tony Blair ke-
sinlikle bugün içinde bulunduğu zor
durumda olmazdı. BBC'ye Irak'taki
kitle imha silahları iddialan ile ilgili
savaşı gerektiren bir tehdit olmadığı
konusunda haber sızdırdığı öğrenildik-
ten sonra ormanda ölü bulunan sa-
vunma bakanhğı danışmanlanndan
silah uzmanı David Keüy hayatta olur-
du. Can yeleği olmadığı için Irak'ta
ölen ve eşinin, savunına bakanının is-
tifasmı istediği tankçı çavuş Steven
Roberts ve "Hutton" adında bir yar-
gıç ünlü olmazdı. Ve herhalde ABD
Başkanı GeorgeBush'un bu hafta yap-
tığı 'ulusasesleniş' konuşmasının içe-
riği farklı olurdu. Belki Avrupa Birli-
ği ve Birleşmiş Milletler'e sayıp sö-
vecekti. Ya da eski dünya ve yeni dün-
ya düzenlerinin yollannın tamamen bir-
birinden aynldığını savunacaktı. Bel-
ki de birçok kişinin günümüzde dü-
şündüğü gibi "güçlö ABD, zayıfAvru-
pa" tablosu çizecekti.
AB'nln vlzyonu defllslrdl
Avrupa Birliği (AB) açısından dü-
şünürsek Almanya Başbakanı Schrö-
der, Fransa Devlet Başkanı Chirac ve
Blair savaşa karşı birleşselerdi Birlik
çok daha güçlenmiş olurdu.
tngiltere'den güç alarak ABD'ye
destek veren îspanya, Italya ve Polon-
ya da destek konusunda zorlanır, bir
kez daha düşünürlerdi. AB içindeki sa-
vaş karşıh bir ittifak Birliğin ortak dış
politika ve savunma kimligi için itek-
leyici bir unsur olurdu.
Ortadoğu sorunu ve benzeri konu-
lardaki ortak politika uygulanabilme-
sini, Rusya'ylâ daha yakın ilişkileri sağ-
layabilirdi. Kendine ait birsavunma ya-
pılanmasına yönelik tek adım bile çok
etkili olurdu. Çünkü NATO'da Irak
konusunda, Atlantiğin iki yakasmdan
gelen farklı görüşler hâkim olurdu.
Bu birlik-beraberlik havası AB'nin iç
işlerine de yansıyabilir, belki anaya-
sa taslağı konusunda anlaşmazlık çı-
kacağına anlaşma sağlanabilirdi. In-
giltere'de düzenlenecek bir Euro refe-
randumu sanıldığından çok daha ya-
kın gelecekte düzenlenebilirdi.
Terorizmle mücadeleye gelince.. El-
f'jcü hİHİk nİKOİnrdl ^S^m
Başbakanı Tony Blair (sağda),U±U UirilH, VKSUlUruU.. I r a k ' t a s a v a ş a k a r ş ı g e ı m e konusunda
Fransa Devlet Başkanı Jacques Chirac (soida) ve Almanya Başbakanı Gerhard
Schröder'le birlik olsavdı savaş yine çıkardı ancak birçok şey farklı gelişirdi En
azmdan daha güçlü bir Avrupa BirliğL daha zayıf bir ABD olurdu. (REUTERS)
Kaide'nin ne yapacağını kestirmek feranslarda Atlantigin iki yakasında-
kolay değil. Avrupa'nın "dhatsız" bir
bölge olacağını açıklasa ne olurdu?
Bu hiç şüphesiz ABD'yle ilişkileri
bozardı. Tüm düşünce gruplan ve kon-
ki bölünmüşlük, görüş aynlıklan ko-
nuşulurdu. Ama şimdi olduğu gibi
Avrupa içindeki bölünmüşlük değil,
ABD'yle olan fark ve AB içindeki
bütünlük konuşulurdu. ABD Irak'ı
tek başına işgal etmiş olsaydı, belki bu
ülkedeki siyaset de çok farklı bir şe-
kilde gelışirdi. Önümüzdeki seçim
için Cumhuriyetçi Bush'a rakip ola-
cak Demokrat Parti adayının belirlen-
diği Iowa'dan gelen mesaj, seçimler-
de belirleyici unsurun savaşa girme-
nin doğruluğu ya da yanlışlığı olaca-
ğuıı göstermezdi.
Tabii bu hayal ettiğimiz "alternatif
gdecek" ancak îngiltere'nin, Irak ko-
nusunda ABD'ye karşı çıkması ha-
linde savaş sonrasında Avrupalılara
ABD'yle ortak yol bulup, anlaşmak
konusunda öncülük ediyor olacağını
ve diğer ülkelerin de ABD'yle uzlaş-
mak konusunda son derece isteksiz
olacağını savunursak gerçekçi olur.
Ve böyle baktığımızda "güçlü bir Av-
rupa ve zayıf bir ABD" tablosu çıkı-
yor ortaya...
Değlşlm sürect başlamıştı
George Bush, yaptığı ulusa sesleniş
konuşmasında Afganistan ve Irak sa-
vaşlannın Libya, Suriye, Iran ve Su-
dan'da olumlu değişikliklere neden
olduğunu savundu. Bazılan bu olum-
lu etkilere, Hindistan- Pakıstan arasın-
da olumlu ilişkilere ve hatta Çin'in
ABD'yi Kuzey Kore konusunda des-
teklemeye hazır olduğunu da ekieye-
bilir. Irak savaşının neden olduğu söy-
lenen tüm değişikliklerin nedeni as-
lmda savaştan çok önceye dayanıyor.
Örneğin Libya Devlet Başkanı Mu-
ammer Kaddafi'nin ülkenin adını te-
mize çıkarma isteği, Lockerbie faci-
ası olarak tarihe geçen Pan Am uça-
ğma Libyalı teröristlerce bombah sal-
dın düzenlenmesine dayanıyor. Suri-
ye'deki olumlu süreç ise Devlet Baş-
kanı Esat'ın olgun ve ilerici tutumun-
dan kaynaklaruyor. îran'ın nükleer si-
lah konusunda denetçıleri kabul et-
mesi ise ABD'den aldığı tehditlere ol-
duğu kadar ekonomik açıdan Avru-
pa'yla daha yakın ilişki içinde olma
gereksinünine de dayanıyor. Hindis-
tan-Pakistan ilişkilerinin de kendine
has bir mantıgı var. Çin ise Uzakdo-
ğu'daki nükleer yapılanma konusun-
da ABD'ye destek olmuyor. Iş tersi-
ne işliyor. ABD Çin'e destek oluyor.
İpler klmln elinde?
Bu son tümce, gerçekte, olanlann işa-
reti sayılabilir. Bush'un savaşlann
etkilerine ilışkin soylediklerinin doğru
olmadığının işareti... Asunda ABD'nin
diğer ülkeleri bir şeyleri yapmak zo-
runda bırakmadığı, bu "diğer ülkele-
rin" ipleri elinde tuttuğunun ışaretıdir.
ABD'nin askeri gücü Irak savaşıyla tü-
kenme noktasına geldi. Ekonomik du-
rumu ise Çinli, Japon ve Avrupalı ya-
tınmcılann, hissedarlann seçimlen-
ne bağlı. ABD'nin Avrupa ve Birleş-
miş Milletler'e Irak'ta ve birçok baş-
ka yerde ihtiyacı her geçen gün daha
da çok büyüyor. Olaylara ters açıdan
bakmak ABD'nin dünyayı yönettiği ve
dünyanın ABD'yi yönettiği yolunda-
ki tezler arasında çok ince birçizgi ol-
duğunu gösteriyor. Başka deyişle yo-
rumlamak gerekirse en azuıdan dış
dünyanın ABD'ye ihtiyacı olsa da
ABD'nin de diğer ülkelere ihtiyacı
olduğu tartışılmayacak bir gerçek.
(The Guardian, İngittere, 23 Ocak)
AvrupaBirliği
anayasafıkrine
henüz hazır değil
JONATHAN KALLMER
Sanınm Avrupa Birliği'ndeki
en önemli gelişmelerin, kimse-
nin Birlikte olup bitenlere ilgi
göstermediği dönemlerde oldu-
ğunu söylersek yalan obnaz. Bu
duruma son örnek, anayasa tas-
lagına ilişkin gelişmelerin ilgi
odağı olmamasının nedeni,
Irak'ta olup bitenlerdi. Taslağın
hazırlanma aşaması, ilkbaharda
savaş sonrası gelişmelerin göl-
gesinde kaldı. Hükümetlerarası
konferansta reddedilmesi ise
Saddam Hüseyinin yakalandı-
ğı saatlere denk geldi. Anayasa
taslağının başansız olmasının
ardında yatan nedenler basit.
2000 yılının Aralık aymda,
AB'nin üyesayısını 15'ten25'e
çıkarmayı kararlaştırdığında,
Birliğin yasama organı Bakan-
lar Konseyi 'nde ülke bazında oy
atma hakkı konusunda yeni bir
düzenleme geti-
rildi. Bu karar-
la az nüfuslu.
küçük ülkelerin
diğerlerine
oranladüşükoy
hakkıylatemsıl
edilme ilkesi
surdüriildü. An-
cak en azuıdan
kararaşamasın-
da etkili olma
konusundaki
bariz fark belir-
li ölçüde kapa-
tılmış oldu. Al- _ _ _ _ _ _ _
manya'ya 29 Konsey oyu hak-
kı verilirken, Almanya'nın ya-
nsı kadar nüfusa sahip olan ts-
panya ve Polonya'ya 27 oy hak-
kı veriliyordu.
Hazırlanan anayasa taslağı ise
bu konuda daha da radikal dü-
zenlemelere gidilmesini, hem
ülkelerin oy haklan arasuıdaki
dengesizliği daha da azaltmayı
hem de oy verme sistenıini ba-
site indirgemeyi öngörüyordu.
Herhangi bir yasal düzenleme-
nin ve ortak politikanın onay-
lanması için Birlik üyelerinin
toplam nüfusunun en az yüzde
60'ını temsil eder nitelikte kabul
oyu verilmesini şart koşuyordu.
Bir grup buna karşı çıktı, bir
grup taraftar oldu. Uzlaşma sağ-
lamaya gönülleri oimadığı için
taslak tamamen askıya alındı.
• Avrupa Birliği için
hazırlanan anayasa
taslağı askıya almdı.
Bunun en önemli
nedeni, Birliğin
anayasa fikrine hazır
olmaması. Daha da
önemlisi ortak bir
Avrupalı kimliğinin,
ortak çıkar bilincinin
var olmaması.
Taslağın Birlik üyesi yurttaşla-
nn haklanna, Birliğin geleceği-
ne ilişkin öngördüğü değişiklik-
ler de vardı. Ancak, taslağın ön-
gördüğü değişikliklerin hiçbiri
üye ülkeleri yeterli derecede cez-
betmemişe benziyor.
Sanıyorum taslağın askıya
alınmasının en önemli nedeni
Avrupa Birliği'nin bir anayasa
fıkrine hazır olmaması. Irak, ma-
li politikalar ve bu nedenle, Av-
rupa'nın savunma politikası gi-
bi birçok konuda yaşanan uz-
laşmazhğın bu konuda da ya-
şanması kaçınılmazdı.
Ortak klmlik yok
Anayasa taslağını hazırlayan-
lar ortak bir Avrupa kimliğinin
var olduğunu düşünmüş olabi-
lirler.. ancak bu "sözdebirşey"..
kanıtı yok. Birliğe üye ülkelerin
ortak çıkan olup olmadığı da
tartışılırbirko-
nu. Zaten Brük-
sel'de görevli
bürokratlarbel-
ki de hiçbir za-
man ortak bir
dış politika, ce-
zakanunuyada
vergi sistemi
oluşruramaya-
caklannın bilin-
cindeler. Yapı-
lan son kamu-
oyu araştırma-
lannagöreBir-
""~~~~~~~" lik ülkelerinde
AB'ye destek, tarihinin en dü-
şük seviyesinde ve Avrupa kim-
liğinin oluşturulabileceğine ina-
nanlann sayısı çok az.
Avnıpa akıllı da\Tanırsa ana-
yasa taslağında yaşanan hayal
kınklığından ders alabilir. Yöne-
tim mekanızmalannda söz sa-
hibi olanlar birçok alanda üye-
lerin ortak çabası olmadığmı gö-
rebilir. Birlik ve beraberliğin,
ortak çıkar sahibi olmanın bürok-
ratlar tarafından empoze edile-
cek şeyler olmadığını anlayabi-
lir. Her şeyden önemlisi de Bir-
liğin ortak çıkan olacak kadar ol-
gunlaşmadığuıı, hâlâ farklı ulu-
sal kimlik ve farklı düşlerin hâ-
kim olduğunu öğrenmek ve ona
göre davranmak zorunda.
(EUObserver,Bdçika,21Ocak)
Ruslardan
gazetecilere
anlamlı mesaj
(tngftere'deBBC'nmbagmısızi^^ THE INDEPENDENT
Irak'ta işinin zor olduğunu anlayan ABD yüzünü Kofi Annan'a döndü
Bush'un BM kumanABD'nin Irak'ı bir demokrasi-
ye dönüştürme yolundaki çabala-
n büyük bir çelişkinin sinyalleri-
ni veriyor. Geçici işgal yönetimi,
1 Temmuz'da sorumluluğu geçici
bir Irak yönetimine devredecek.
Bu Iraklı yönetün dolaylı yol-
dan seçilmiş bir ulusal meclisten
oluşacak. Bu meclis bir hükümet
tayin edecek. Takvimler 2005 yı-
lı Martı'nı gösterdiğinde ise se-
çimler düzenlenecek ve halkm seç-
tiği vekiller başa geçecek.
Bu arada hazırlanan ana-
yasanın kabulü için de re-
ferandum düzenlenecek.
Tamamıyla Irak halkını
temsil eden, demokratik
gibi kaçınılmaz bir görevleri var.
Tabii, istekleri yerine getirilmedi-
ği takdirde seçimleri boykot ede-
ceklerini söyleyen Şiiler için de
aynı şey geçerli.
Ortadoğu'ya demokrasi getirdi-
ğini açıklayan bir ulus. bu yolda da-
ha hızlı ve fazla olumlu adım atıl-
masını isteyen bir Müslüman din
adamıyla mücadele ediyor.
Manzara böyleyken ABD
Başkanı George Bush yüzünü
liyor- yenıden işe müdahil olmak
istemiyor. Birleşmiş Milletler
Irak'taki güvenük konusunda da
kaygılı. Genel Sekreter Kofi An-
nan şimdilık sadece durumu ince-
letmek için ülkeye bir ekip gönde-
receğini söyledi.
Annan çok Istek» değil
ALEXEIPANKİN
Geçen yıl Rus Basını
300'üncü yılını kutladı. Dola-
yısıyla geçen hafta kutlanan
Rusya Basın Günü'nde ulu-
sal basın, yayın hayatında dör-
düncü yüzyılına girdi. Devlet
Başkanı Vbdimir Putin gaze-
tecileri, bu önemli günlerinde,
geldiklen noktadan ötürü iç-
tenlikle kutladı. Rus halkı da
gazetecıler için bir sürpriz ha-
zırlamıştı.
^Romir Monitoring" adlı
araşürma şirketinin yapüğı an-
ketin Basın Günü'nde açıkla-
nan sonuçlanna göre halkın
yüzde 76'sı belirli ölçüde san-
sür uygulanmasmdan yana.
Ankete katılanlann sadece
yüzde 6'sı kesinlikle gereksiz
olduğunu savunarak sansüre
karşı çıkıyor. _ _ _ _ _ _
îngiltere'deki
basınla ilgili şi-
kâyet komisyo-
nu", 2003 yılı
içinde basın ku-
ruluşları hak-
kında yapılan
bireysel ve ku-
rumsal şikâyet-
Ierin yüzde 40
oranında arttı-
• Rusya'da
yapılan bir anketin
sonuçlan halkrn
yüzde 76'sının
sansürden yana
olduğunu ortaya
noktada akla iki ünlünün iki
ünlü sözii geliyor. îllci AJetan-
derPuşkin'in şu sözleri: "Ka-
labaiık kitlelerin sağduyusu
vardır,ancakbununtadına ba-
kıldığında tadı olmadığını gö-
riirsünüzT
Puşkin "kalabahk" derken
SL Petersburg'daki yüksek sos-
yeteyi, Avrupa terbiyesiyle
eğiulenleri ve Fransızcayı Rus-
çadan daha iyi konuşanlan
kastediyordu. Bir yüzyıl son-
ra George OnveU, "averaj in-
sanda doğuştan görülen ter-
bhıevedürüstlüğe" olan inan-
cından bahsetti.
Sorun günümüzdeki kala-
balık kitlenin -muhalif veya
hükümet yanlısı basın dünya-
sı- Rusya'daki averaj yurttaşın
doğuştan var olan dürüstlüğü-
ne çok az inan-
cı olması. Bir
de sokaktaki
adamagazeteci-
ler hakkında ne
düşündüğünü
sorun. Görecek-
siniz ki insanla-
nn istediği, ger-
koyuyor. Ancak, bu ç e k a n l a m d a k i
halkın basına
güvenmediği
gazetecilere yö-
nelik bir sansür
filan değil. On-
ğın, açıkladı. ^ ^ ^ g d m l y 0 I , lann kastettiğı
Bush ülkesinde kasımda düzen-
lenecek başkanlık seçiminden önce
Irak'ta da geçici hükümet için başanlı
bir süreçten geçilmesini istiyor. Birleş-
Birleşmiş Milletler'in Irak'taye-
niden varlık göstermesinin Şiileri
ikna edip etmeyeceği ise
başka bir konu. Ruhani li-
derleri Sistani. şimdiye ka-
dar pek geri adım atmadı.
Aynca Saddam Hüseyin dö-
neminde Irak'a ambargo
bir hükümete doğru adun mİŞ Mİlletler'İ devreye SOkma İSteğİyle uyguladığı için Birleşmiş
adım ilerleyen yolun önü,
geçici meclisuı de direkt
seçimle başa gelmesi ko-
nusunda ısrar eden Necef-
li bir molla tarafından ke-
sılıyor. Ayetullah Ali Sistani ülke-
de yaşayan v e toplam nüfusun yüz-
de 60'ını oluşturan Şiilerin ruha-
ni lideri. Pazartesi günü onbinler-
ce Şii Bağdat sokaklannda lıder-
lerini desteklediklerini anlatan slo-
ganlar atarak yürüdü.
Amerikalılann, yönetimde söz
sahibi olmak için bu dönemi fır-
sat olarak gören Sünniler ve Kürt-
lertn arasında arabuluculuk yapmak
organizasyonla kumar oynaması da
Bush'un bu amacma ulaşmasımn ne
kadar zor olduğunun kanıtı niteliğinde.
mecburen Birleşmiş Milletler'e
(BM) çevirmek zorunda kaldı.
BM'nin işe kanşmasının Aye-
tullah Sistani'yi istekleri konusun-
da yumuşatacağını düşünüyor.
Vv'ashington'ın vereceğı Irak'taki
kendisinden sonra ikinci yönetici
görevini üstlenecek olan Birleş-
miş Milletler, daha fazla otoriteye
sahip olmadan -ki bu da birinci
derecedeki yönetici anlamına ge-
Milletler, Şiiler tarafından
tarafsız bir organizasyon
olarak görülmüyor.
Bay Bush ülkesinde
kasımda düzenlenecek baş-
kanlık seçiminden önce Irak'ta da
geçici hükümet için başanlı bir
süreçten geçilmesini istiyor. Bir-
leşmiş Milletler'i devreye sokma
isteğiyle organizasyonla kumar oy-
naması da Bush'un bu amacına
ulaşmasımn ne kadar zor ol-
duğunun kanıtı niteliğinde.
(Daify Telegraph, tngütere
21 Ocak)
Bu da ortalama
günde 10 şikâ-
yet anlamına
geliyor. Avrupa
Komisyonu, ga-
zetecilerin adı
açıklanmayan ~~"™~™~"~"
kaynaklara dayandınlarak ha-
zırlanan iş dünyası ve ekono-
mi haberlerini yasaklayan bir
yönetnıelik yayımladı.
ABD'de ise FBI, Beyaz Saray
çalışanlarından, gizli kalması
istenen anlaşmalan kaynak
göstermeden haber yapmama-
lan konusunda uyarmalannı is-
tedi.
Uzun lafın kısası gazeteci-
nin temel etik kurallanndan
olan haber kaynağıra gizleme
ilkesi hem Avrupa hem de
ABD'de tehdit altında. Bu,
kaygüanılması gereken bir du-
rum. Şimdi Rusya'daki bası-
na yönelik tehditlere geri dö-
nelim. Ruslar gerçekten san-
sür mü istiyor yoksa başka bir
sinyal mi gönderiyorlar? Bu
Ruslann mesajı
kalitesiz TV
programı
yapanlara.
televizyonlarda-
ki bir grup şak-
laban. Başka de-
yişle Romir'in
kamuoyu araş-
urması, nasıl bü-
gilendirildiğimi-
ze yönelik bir güven eksikli-
ğine değil, geçen on yılda na-
sıl eğlendirildiğimize yöneük
birgüvensizliğe ışaret ediyor.
Halk kaliteli yayınlara kar-
şı da kayıtsız kalmıyor. Ren Ty
yılbaşı akşamı diğer kanalla-
nn ünlü şarkıcılarla dolu kla-
sik programlanndan farklı olan
entelektüel bir seçenek sun-
du. Ve, rating sıralamasında
üçüncü olmayı başardı. Bu,
"biiyük ağabe}1eri"yle reka-
bet eden orta çaplı bir televiz-
yon kanalı için büyük bir ba-
şan. Bu da ankettekilerin san-
sürden neyi kast ettiklerini
açıklıyor gibi görünüyor.
(Moscow Tımes, Rusya